16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sektorun hemen tek pazarhk konusu olan çalışanların ozluk haklarına olumsuz bır bıçımde yansımaktadır Bu nedensonuç ıhşkılerı dolayısıvla, basın çalışanları, kışısel siyasal tercıhlen ne olursa olsun en az (asgari) payda olarak demokrasıyı herkesten çok daha fazla savunmak zorundadırlar Basın, bu nedenle demokrasıvıe bu denh ıç ıçedır, "mutemmım cuzdur " DEMOKRASİYİ SAVUNMAK Şımdı, bır ayraç açarak ozeleştın yapmak ısterım Turk basını uzun sure, demokrasının vazgeçılmez öğelennı gormezden gelmekte. acımasızca eleştırmekte ve hatta yıpratmakta, en hafıf deyışle sakınca gormemıştır Bunun bır örneğı, Turk basınının polıtıkacılara karşı tavrı olmuştur Sıvasal goruşu ne olursa olsun, hemen butun basın organları (yazılı basının yanı sıra, buna zaman zaman radyo ve televız\on da katılmıştır) polıtıkacının demokrasılerde halkın tek ve gerçek temsılcısı ve sozcusu olduğu temel varsayımını gozardı etmışlerdır Ve basın, Turkıye'de bır "çırkın polıtıkacı" ımajı yaratılmasına onculuk etmıştır Boyle yıpratılan polıtıkacı bunu hak etmış mıdır 9 Kuraldışı olarak, bazı sıyaset adamlannın bu ımajı doğrulavacak dav ranışları gorulmuş olabılır Ancak sorumluluk duygusu>la hareket eden basının bunu genelleştırmekten kaçınması gerekırdı sanırım Çunku "çırkın polıtıkacı" demokrasının askı>a alınmasmdakı gerekçelerden bın olarak kullanılmış ve demokrasının askıya alınmasından en az polıtıkacı kadar gazetecı de zarar görmuştur Burada avraç'ı kapayıp, tarıhın de demokrası \e basın ılışkılen açısmdan bıre bır, bır ılışkıyı doğruladığını belırtelım Nıtekım, lıberal demokrasının ılk vazıh belgelerınden bın olan ve "Vırgınıa halkının eksıksız \e ozgurce bır araya gelen temsılcılerı tarafından ılan edılen" Vırgınıa Insan Haklan Bıldırısı'nın on ıkıncı maddesı avnen şoyledır "Ozgurluğun en guçlu kalelennden bırısı de basın ozgurluğudur, despotık vonetımler dı şında, asla sınırlandırılamaz " Vırgınıa Insan Hakları Bıldırısı'nden on beş vıl sonra avnı goruşler Fransız Insan ve \urttaş Haklan Bıldırısı'nde de yer almıştır "Açıklanması, yasayla kurulan kamu duzenmı bozmadıkça hıç kımse, dınsel olanlar da dahıl olmak uzere, duşuncelerınden dolayı rahatsız edılmemelıdır " Hurriyetbıldınlennde, açıkça basın ozgurluğunden soz etmek verıne, Anayasa Hukuku duzeyınde daha genel bır ılke olan "duşunce ve ınanç özgurluğu"nden soz etmış olmalan daha anlamh gorunuyor Duşunce ve ınanç ozgurluğunun bulunmadığı bır onamda basın özgurluğu, tek basına, nasıl var olabılır 7 Hatta, demokrasının, demokratık ılkelerın, bır butunun, temel bır "dunva göruşu"nun bırbırınden ayrılmaz, a>rılamaz parçalarından oluştuğu duşunulurse, demokrasiyi savunmadan basın özgurluğunu ve gıderek basında çalışanların haklarını savunmanın anlamsız olacağı açıktır DEMOKRASİNİN İLKELERİ Demokrasıyı, demokrası yapan ılkelerı gozardı eden her anlayış, duşunce ve ınanç dolayısıyla basın özgurluğune kapah demektır Bu ılkelerın herhangı bırınden gerekçesı ne olursa olsun odun verenlerın, ışın ucu basın özgurluğune davanınca şıkâvete hak ian kalmamıştır Yoktur ve ola maz Bu yuzdendır kı, ılk harflerı kapıtal yazılan bazı "yuksek çıkarlar" adına demokrası, ınsan haklan ve evrensel temel hukuk kuralları ayaklar altına alındığı zaman buna alkış tutan va da gerekçe kaleme alanlann sı ra basın özgurluğune gelınce soyleyecek bır şevlerı olmamak gerekır Hatta susanlann dahı soz haklan olamaz Zıra Unamuno'nun sozlerıvle "Ovle durumlar vardır kı, susmak yalan söylemektır Çunku sessızlık, bır katılma ya da bır boyun eğme olarak yorumlanabıhr " O>le bır zaman gelır kı butun pışmanlıklar ıçın çok geç kalınmış olunur Nıtekım Nazı Almanyası'nda Yahudılerden sonra sıra bazı "saf kan An Almanlar"a geldı ğınde bu sonuncular açısından çok geç kahnmıştı Turkıye'de. lıberal demokratık değerlere bağlı bır sıvıl toplum arayışı bugun hâlâ surmek tedır Yurttaşı "reaya"dan ayıramavan, mılletın devlet ıçın değıl, aksıne devletın mıllet ıçın var olduğunu bır turlu kavravamamış, yaşayan ınsanları kaale almadan savılara, ıstatıstıklere ve grafıklere dayanarak polıtıka yaptığını sanan, kısıtlı koşullar altında gerçekleşmış bır seçımde sandıktan çıkmış olmanın gereklı olduğu kadar, yeterlı olduğunu da duşunen kışılere karşın, ulkede, lıberaldemokrat asgari muştereklerde bırleşenlerın sayılarınm artması, geleceğe ılışkın umutların da her şeye karşınsurmesını sağlamaktadır Turkıye'de basın ozgurluğu, ışte o zaman tam olarak yerleşecek ve bu ozgurlukle bıriıkte, çalışanların sonınlarının çözumlen de o olçude kolavlaşacaktır 3 NÎSAN 1986 OKTAY KURTBÖKE Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Unlu Romalı duşunur Imparator Marcus Aurelıus, "Guneş altında söylenmış venı bır soz yok" demış Beıum burada so> leyeceklerım de ne yazık kı, bu unlu Romalı duşunuru valanlamayacak Yuıe de Arapların "Kırk kereye kadar tekrarda yarar vardır" dıyen atasozlerınden cesaret alarak yazıya başlamak ıstıyorum Ilk olarak, ne bugun ne de dun, çalışanların sorunlarını basının geneldekı sorunlanndan yalıtarak ele almanın fazla anlamlı olmayacağını duşunduğumüzu belırtmek ıstenm Geneldekı deyınce akla malı, yönetsel, teknolojık bazı sorunlar gelırse de uzerınde durmak ıstedığım, bunlardan çok, demokrası ıle basının arasında bıre bır ılışkıdır Bu ılışkı hıç kuşkusuz, basının en genel ve en temel sorunudur Demokrası ve basının, eskı bır deyışle, bırbırlerının "mutemmim cuzu" olduklan artık tartışılmaz bır gerçek sayılmaktadır Günumuzde yaygın bır bıçımde, özgür bır basının olmadığı bır demokrası ya da demokrasının bulunmadığı bır ortamda özgür bır basın duşlenmemektedır Özgur bır basının olmaması ıse, toplumda ıletışım araçlarına karşı genel bır ınançsızlık doğurmakta ve bu ınançsızlık gıderek basına karşı bır umursamazlığa dönuşmektedır. Bunun doğal sonucu ıse, yazıh basında bır tıraj duşuşu, sozlu ve gorsel ıletışım araçlarında ıse dınleme me ve sevredılmeme olacaktır Bu kadar kesın bır ıfade kullanmamın bır nedenı çozumlemedekı mantıksal çıkarsamalar, bır başka nedenı de yaşanmış olav lardır TOPLLMSAL ALDIRM\ZLIK Turkıye'de ne zaman sansurıster hukumetlerden gelsın, ısterse basının otosansuru bıçımınde olsunağırlaşmış, basın çokseslılıkten tek seslılığe ıtılmışse, basına karşı toplumsal aldırmazhk da o olçude artmıştır Ovsa gorece ozgurluk ortamlarında bu durumun tersı gozlemlenmıştır Yalnız resmı bıldırıler ıle "musaade edılen" haberlerın yer aldığı, dolayısıyla gıderek "haber verme" ve "yorum yapma" gıbı ıkı temel ışlevm onemlı olçude sakatlandığı donemlerde basının, magazın ya da lotarvava karşın, okuyucu, dınleyıcı ve seyırcı kazanamaması (tersıne >ıtırmesı) kaçınılmazdır Yazılı basında, tırajlann gelışmemesı, zaten son derece pahalı olan gırdılerın dengelenmesı ıçın ışverenı ucret ve ıstıhdam pohtıkalarında olumsuz tavırlara ıtmektedır Turk basını zaman ıçınde. emekyoğun bır sektor olmaktan çıkarak teknolojı dolayısıyla da sermayeyoğun bır sektor olmuştur Basvazarlardan sonra gıttıkçe muhabırlerın dahı rolu azaltılmaya \e azımsan maya başlanmıştır Basın çaîışanları, kişisel siyasal tercihleri ne olursa olsun "asgari ortak payda" olarak demokrasiyi herkesten çok daha fazla savunmak zorundadırlar. Basııı v e Demokrasi PENCERE Dostça Bir Oğüt!.. Georges Eugene Haussmann, 19'uncu yüzyıl ortalannda Seıne Valısı oldu, otuz yıl bu görevde kaldı; Fransa'nın başkentını yıktı, açtı, duzenledı, yaptı Bulvariar, parklar, meydanlar, bahceler, ormanlar, anıttar ve görkemlı yapılarıyla bugunkü Parıs'ın temelı Haussmann donemınde atıldı 1870'te görevınden alındı Haussmann 1871 ıse Parıs Komünu yılıdır Parıs Komünu, ışcı ıktıdarının çarpıcı bır deneyımıdır; kısa sürdu, zengın bınkımler yarattı 19'uncu yuzyıl Fransa'sında bır yandan kapıtalızm gelışıyor, öte yandan siyasal yaşamın gelgıtlerınde devrım ve karşıdevnm eylemlerı ıçıçe yaşanıyordu. Çöken arıstokrası, palazlanan burjuvazı ve "ben de vanm" diyen ısçı sınıfı hesaplaşmayı surduruyorlardı. Sanayi devnm le ımparatoriuk somürgecılıgı kapsamında, Pans, hesaplaşmanın metropolüydü Haussmann, bu hesaplaşmanın ortalık yerınde, görkeme ve gösterışe düşkün Imparator Üçüncü Napoleon'un yedeğınde Parıs'e el attı, şehırcılık tasarımlarım gerçekleştırdı, günahları ve sevaplarıyla tarıhe gectı Turkıye'de kapıtalızm gelışıyor Nasıl bır gelışmedır bu? Sömürgelenmız yok 1960'lardan sonra ıç pazan sömüren bır süreç yaşanmıştı, 1980'den sonra ekonomık model değışiınldı; sözde "dışa açılma" surecı yaşanıyor, ama, bu dışa açılmanın anlamı nedır? Bır avuç büyük tekel, ıç üretımı dışanya (devlet gözetımınde) ne kadar çok pazariarsa, o kadar çok kazanıyor Dışa açılmanın ıkı ağır faturasından bınnı halk, otekını Türk Lırası ödüyor Bu ıkı kalem gerçekte tektır, bütünleşır Kuşkusuz tarıhte ve bugün kımı ülkede görüldüğü gıbı komprador kaprtalıstın palazlanması, siyasal alandakı gelgıtlen doğuruyor, çatışmalar yaratıyor Işte bu çatışmalann dalgalarında büyük kentlerın sorunlan da çalkalanıyor lstanbul, Türkiye kapıtalızmının metropolüdür Ankara başkent gıbı görünse de son sozü istanbul söyier Bu kent ıse artık yedı tepelı değıl, yedı başlı bır canavar Gecekondusu, köprusu, Halıç'ı, Boğaz'ı, apartımanı, yalısı, sarayı, konağı, bataklığı, çamuru, lağımı, suyu, gökdelenı, mağarası, ızbesı, Mafıası, luksu, sefaletı, kaçakçılık ve fuhuş yuvalarıyla ulke sömürüsünun başkentı Bedrettın Dalan, ışte bu canavann Anakent Beledıye Başkanlığı'na 12 Eytül fırtınasıyla gelıp oturdu. Ne yapacaktı? Sayın Dalan'ın kişisel yeteneklerı ve nıtelıklerı bır yana, is> tanbul'da yapılması zorunlu ışler var Kent, soluksuz kalmıştır Soluk borulannı açmak gerekıyor En gencı kapıtalızmın bıle Istanbul'un trafik, su, temızlık, kanalızasyon sorunlarını çözmesı kaçınılmazdır Eğer lstanbul kendı halıne otrakılırsa, sermaye düzenının gogüsleyemeyeceğı buyuk patlamaya doğru günden gune yatırım yoğunlaşır Dalan, ışte bu surecte Beledıye Başkanlığı koltuğuna oturduğundan, ışı hem kolay, hem zor. Eğer Halıç'ın temızlenmesı projesınde bır yanlıslık yapılmışsa, gıttı gıder Dalan, buna karşın dınamık kışılığıyle şımdilik puan topladığı da bır gerçek Ne var kı Beledıye Başkanı'nın asıl yazgısını, Türkıye'dekı siyasal gelışmeler saptayacaktır istanbul Boğazı'ndakı yalıların güncel öyküsu, bu yolda kuçük bır ışaret Ulke nüfusunun yüzde 10'unu barındıran bu kentte, halk guzelım Boğaz'dan yararlanamıyor Ne yapmalı? Boğaz'ı halka açmalı 12 Eyiül asken yönetımının koyduğu yasayı uygulamalı Nasıl? Sayın Bedrettın Dalan, Boğaz'dakı luks yalılarına kurulmuş holdıng patronlarıyla karşı karşıya gelebılır mi? Kapıtalızmın ıç çelışkılerınde buyük sermaye, kuçüğu yıyecektır Bu kanun, devletın yasalarından daha ağır basar Bedrettın Dalan, sakın ola kı kuralı unutup büyüklere dokunmaya görsün, nereden geldığını şaşıracaktır Sayın Dalan'a dostça bır öğüt Gecekonduya, esnafa, küçük ve orta sermayeye ne yaparsan yap!. Kıymetı harbiyesı yoktur Büyüklere dokundun mu, yerler adamı Ote vandan, kurumsallasmanın zaten pek az goruldüğu basın kesımınde (sektorunde) kamuoyu ıle dıyaloğunu gıderek yıtıren gazeteler buna paralel olarak, zaten az olan tırajlarını da yıtırmekte ve bunalım gıderek atlatılamaz bır bunahma dönuşmektedır Kâğıt ve ıletışım (telekomunıkasyon) gıbı çok onemlı ıkı gırdı zaten devlet tekelındedır Öbur gırdılenn pek çoğunda da rekabet, dolayısıyla pazarlık olanağı hemen yok gıbıdır Bu da, dUşuk tıraj ve buyuk olçude buna bağlı olarak duşuk ılan gelırı nedenıyle basında "ucu ucuna" >aşamaya çalışmayı adeta vazgeçılmez bır zorunluk sayan ve gıderek profesyonel ışletmecılerden oluşan gazete sahıp ve yönetıcılerını, oranı genel gıderler ıçınde ne kadar kuçuk olursa olsun, çahşanlann ucretlennı kısıtlamaya ıtmektedır Bugun basında açıkça ıfade edılmese dahı, "mekteplen olmavan bır maarıf duzenınr' ısteyen Osmanlı nazın gıbı, "gazetecılerı olmayan ya da en aza ındırılmış bır basın"ı ozleyenler bulunmaktadır Buraya kadar yazdıklanmızı ozetleyecek olursak, demokratık ortamın şu ya da bu nedenlevarolmaması, basını temel ışlevlerını yenne getırmekten alıkoymakta. bu ıse toplumda basına karşı genel bır umursamazlık doğurmaktadır Ozellıkle >azılı basında, en azından tırajlarda duşme olarak görulen bu durum da EVET/HAyiR OKTflY AKBAL OKURLARDAN Kültür hizmeti ve çelişki Devletimız, yurtiaşlanmızın tumunun okuryazar, kulturlu, bilgili iyi birer birey olmalarmı istemektedir. Devletimız bir yandan boyle bir politika guderken, dığer yandan da kâğıda zam ustune zam yapmaktadır. Kâğıt pahalanır, kitap pahalanır, kim alır, kım okur... Bu bır çelışkidir. Kultur mu dediniz? Bakmız: Kendi olanaklanmla (bın zorlukla) "KASIM ÇtÇEKLERt" adh bir şiir kitabı bastırdtm. 500 lıra fiyat kondu. tsteyenler oluyor, de gonder bakalıml.. PTT odemeli gonderme giden: 270 lira, kıtap ucretinin geri gelmesı ıçin: 550 lira, toplam: 620 lira PTT gideri. Yapacağınız masraf, 620 lıra, alacağınız kıtap parası: 500 lıra... Boyle kultur hizmeti olur mu? Llaştırma \e Kultur Bakanhklan bu devletın birer kurumları değil mi? Bu hususta ne duşunurler acaba?.. vererek başarıh bir devreyı birlikte yaşadık. Kendisi bu uyuma ve kurallara uyamadıysa hatayı kendinde aratnalıdır. Çalışkan, başarıİL, Ataturk'çu, yıllar boyu başanlı çocuklar yetiştirmiş kıymetli oğretmenimızın rencıde edilmesme ızın veremeyeceğımızi sımfımızın tum velılen adına duyururuz. ETtLER HASAS ALİ YUCEL tLKOKULV 1 C SIMFI VELİLERİ AD1SA BİR GRUP VELI kadar ıkincı \eya uçuncu bir araba değiştirmek zorunda kalan, az getirli, kazandığını ev kirası v eya yol parasına veren, yaşamlannı btnbır zorlukla surdurmeye çalışan işçimemur insanlarız. Her altı ayda bir zam yaparak bizleri zor durumda bırakan İETT işletmesı, bu yetmezmiş gibi Bostancı Sarıgazi lojmanlan 19 numaralı hattını sudan gerekçelerle Sarıgazi lojmanlan Kadıkoy hatttna donuşturdu. Işletmede otobuslenn yetmediğmı, takviye otobus yapılsın diye onlarca dilekçe ve yuzlerce imza olmasına rağmen, bizlerle alay edercesıne elimizde otanları da elımizden aldı. Yani ışbidrici kadro, işimizi bitirdi. tşimizin bitmediğıni kanıtlamak için Genel Mudurluk Hareket Amirliği'ne en son Bağlarbaşı garajına çeşıtlı defalar telefon etmemıze rağmen, 'Yolcu yok, onun için iptal ettik. Mimbuslere bının' diyorlar. Çeşıtli şuphelere çağrışım çıkanyor ve bir daha bizı rahatsız etmeyın diyorlar. tşin gerçeği, yolcu yokluğundan iptal edilen sekiz yıllık VstbostancıSangazı lojmanlan hattında on dort tane halk otobusu çalışıyor. İptal edilen İETT 19 hat nolu otobuslenn yerine elliye yakın ruhsatsız, hatsız minibusler çalışmaya başladı. Eğer yolcu yoksa, sekiz yıllık hat neden bugune kadar bekletildi? Yine yolcu yoksa, halk otobuslennın dışında elliye yakın minibus ne taşıyor. Masa basında alman bu kararın kaldırılmasını, İETT 19 hat ÜstbostancıSangazı lojmanlan hattınm tekrar konmasını ıstiyor ve beklıyoruz. SIRRI ÇELIk USKUDAR lSTAi\BUL Hüznün Müziği... "Aşağıda adlan bulunan değerlı koleterın sahıbı Avrupa'ya g>deceğınden 16 mayıs günu kolelennı satışa çıkaracaktır" 13 Mayıs 1835 gunlu "NewOrleans" gazetesınde çıkan bır ılanda bu koleler tek tek tanıtılıyor Serah melez 45 yaşında lyı aşçı, ev ışlerıne alışkın, hasta bakımı ıcın mukemmel bır hemşıre Fenny, kızı, melez, 16 yaşında, Fransızca ve Ingılızce bılır, mukemmel kuafor, lyı bır terzı Daha bırçok satılık kolenın adlan, nıtelıklerı vb Ilanda kole sahıbı garantı venyor. dıyor kı Adı geçen kolelerın tumu uyumludur ve mukemmel bırer uyruktur Her turlu hastalığa ve kotuluğe garantılıdırter Satış şartları Yarısı nakıt, gerı kalanı satıcı adına altı aylık senet odeme sonuna kadar koleler uzerıne ozel ıpotek Satış noter Boswell huzurunda yapılacaktır Yuz ellı yıl once ABD'de zencıler boyle satılıyordu Afrıka1 dan surulerle gemılere bındırırler, Amerıka'ya getırılırterdı Hayvanlar gıbı Yolda yarısı öturdu Gerı kalanlan pazarlarda açık arttırmayla satarlardı Baba, ana kız, oğlan, kardeş vb hepsı ayrı ayrı yerlere dağılırlardı Bır daha yaşam boyu bırbırlerını göremezlerdı Boğaz tokluğuna hızmet ederlerdı Tarlalarda olesıye çalışırlardı Huzunlu şarkılar soylerlerdı Oınsel ağıtlarla dertlerını duyururlardı Işte zencı muzığı caz, blues dedıklerımız boyle çıktı ortaya "Caz, Huznün Muzığı"n\ okuyorum Ferıde Çıçekoğlu Fıkrı Çıcekoğlu'nun kızı mı'? bu kıtabı yazmış Daha doğrusu kapakta denıldığı gıbı derleyıp çevırmış Bır kaç gundur elımden düşuremedım Boylesıne ılgınç bır kıtap Kıtaba bır önsöz yazan şaır Ahmet Tellı dıyor kı "Httler ınsanı olan herşeye karşı çıkarken caza da tepkı gostermış Ona göre Zenctler de Yahudıler gıbı otantık Alman sanatmın parçalanmasına yol açmıştır Caz ınsanı olan adına başkaldınrken, ınsana karşı sılahlanmış toplumsal duzenlerın hışmına uğraması belkı doğaldır En btreysei olanda tum bır ınsanlığı savunabılen ezgıler yumağıdır caz" Kıtapta 'caz'ın seruvenını buluyoruz AfroAmerıkan müzığın kaynaklarından bugune kadar Once 'blues'ların ustunde duruluyor Nedır blues"? "Bugun bır muzık turuyle ozdeşleşen 'blues' sozcüğu, huzun, keder anlamına gelır Huznun muzığıdır blues Ya da muzıkleşmış huzun' Afrıka'dan Amerıka'ya getınlen karaderılıler ABD'nın Guney eyaletlerınde kole olarak çalıştırılmışlardır Kolelık, bılındığı gıbı, 1863'te Abraham Lıncoln tarafından kaldırılmıştır Ama bu, buyuk bır kanlı ıç savaşa yol açmıştır Yasalar önunde eşıt görünen karaderılı ınsanlar yıne de ezılmekten, yoksulluktan horlanmaktan kurtulamamışlardır Bugun bıle Amerıka'da zencılern hor goruldüğu yerler vardır Guney Afrıka'nın ırkçı yonetıcılennın karaderılılere uyguladıkları baskılar ortadadır Karaderılı yıllarca acısını, yalnızlığını kendıne vergı turkulerde dıle getırmıştır Her ulkenın, her ezılmış halkın kendıne vergı seslenışlerı vardır Bır blues şarkıcısı şoyle anlatıyor bunu "Eskı kolelık gunlennden gelır blues Kolelık donemınde bız kemıklen, derıyı ve kafatasını yıyorduk, beyazlarsa lop etlen Zor zamanlardı onlar ve şarkılara dökulmuşlerdı Bana annem oğrettı Annen kole değıldı, ama buyuk annem koleydı, bıriıkte soylerlerdı bu tur şarkıları Kara bebek kara ayaklı parlak gozlu bebek Kenıklenne, kayış karası kalçalanna kadar kapkara Çevır onu basaşağı, vur kı nazar degmesın kafasına Çunku beyaz adımlar der kı vuralım oldurelım bu zencıyı Kara bebek, hakkını bana verecek" Haklar venlmez, alınırdı TV'de de ızledığımız 'Kokler" dızısnde de gorduk, Afrıka'nın gobeğınden çırılçıplak tutsaklanan ınsanın Amerıka'dakı seruvenını çocuklarının daha sonrab yaşamlannı, en sonunda tanınmış bır yazar olan torununm kendı köklermı aramasmı, bulmasını 'Caz, Huznun Muzığı" kıtabında resımler de var Beyaz ınsarlar ağaca astıkları bır zencının cesedıne bakıyorlar Kımınırağzında sıgara, başlarında fotr ve kasket, boş gozlerle, buyüi bırer kahramanlık yapmış gıbı fotoğraf cektırmısler En onde lacvert gıysılı bır gorevlı, belkı şerıf ya da yardımcısı Sonra Klı Klux Klan örgutunun kıyımları, baskıları, kole satışlarının tensılı resımlerı vb Karaderılt acısını dıle getırmış blues lannda 'Guneş bır gun paiayacak arka kapımda Bır gun arka kapımda Ve ruzgâ yon değıştırecek Huznu ufleyıp goturecek ' <alem Yayınları nda çıkan Caz, Huznun Muzığı, cazın evrersel bır guç ve nıtelık kazandığı, yalnızca karaderılılerın olm&tan çıktığını ınsanlığa mal olduğunu anlatıyor Şu sözlerle sıttyor kıtap "O kadar alçakgonullu bır başlangıcı olan bu rmzığın bugun uluslararası bır etkınlığe ulaşmış olması yırmına luzyılın mucızelerınden bırıdır belkı de Mucızenın bılıme baş eğJığı günumuzde bu ruhu yaşatacak olan da 'sıyah'lığı değıl evsnsellığıdır" Masa basında alman karar Bizler Kayışdağı K.Bakkalkoy Çiftlik Emekevler Şenfali Dudullu Sanayi Sarıgazi lojmanlan İETT 19 nolu yol guzergâhmda oturan ve bazılanmız da Sultançiftliği Alemdağ Samandıra'ya SABAHATT1N KOMÜRCUOĞLV SUADIYE/IST Patikaya dönüşen yolumuz açılsın htanbul'da trafik sorunu, bugune dek bırçok yontem denenmesine rağmen çozumlenememiştir. Bu onemli sorunda rol oynayan faktorlerden birisi de asfaltlar ve kaldırunlardır. Bunun en buyuk orneğı ıse, KartalCevizti ile KartalMaltepe arasındaki yoldur (mmibus yolu). Yolun 2 tarafında toprak tepedkleri, sık sık yetersiz miktarda barikat konulmui derın çukurlar ve ozellikle sabah ve akşam saatlerinde sıkışık bir trafik gorulur burada. Arada sırada bazı çalışmaiar da yok değildir burada. Ancak bu çalışmalar yine bir kazı çalışmasıdır. Ve yapılan kazı yerlerı, aradan zaman geçse bıle asfaltla doldurulmaz. tlgılı betediyeden ncamız, Cevızli ile Maltepe arasındaki bu patikaya donmuş yola en kısa zamanda el atmalandır... Daha onemlisı bu ornek, tum lstanbul yolları için bu "rica^dır. Ve sanırız ki, telefon kulubelerinin, çop kutulannın, veya sokak lambalarınm yenilenmesinden çok daha onemlidir bu konu. TOLGA AKCUN KARTAL'ISTANBUL ' Bulduğunuz renge razı olmayı 684 ayrı renkti Sadosan, Dyoluı veDyosen üretebilen I Velilerden yanıt Oğretmenın haklılığı nerede? konulu Songul Guresin V ait bır yazıyı gazetenızın 2. sayfasmda okuduk. Bızler Hasan Alı Yucel İlkokulu 1. sınıf oğretmenlerınden Saytn Gurselı Şahın oğretmenın velileriyiz. Olavın nasıl cereyan ettiğını bıhyoruz. Adımız geçtığı ıçin açıklama yapmak ıstıyoruz. Oğretmenımız, onbeş yıllık genç, çalışkan, başarıh, çevresi tarafından sevılen bır oğretmendır. lyı ahşkanlıklar emrinizde. Yenılıklerın öncüsü Dyo, renge susayanlar ıçın, "Renk Pınarı"nı getırdı "Renk Pınan", 684 ayrı renkte Sadosan, Dyolux ve Dyosen üretebilen, bır harıka Yalnız Dyo bayılerınde bulunan hayalınızdekı rengı 5 dakıkada yaratan, yıllar sonra bıle hatırlayan sıhırlı bır kutu Hemen bugun bır Dyo bayııne uğrayın, 'Renk Pmarı"yla tanışın Hayalınızdekı rengı yaratın' DYO "Renk Pınan" •Şımdıhk 25 sehırde Zmcirlıkuyu ve Gumüşsuyu semtlerı arasında daıre aranıyor Tel: 141 76 29 141 44 80 (Gunduz) 141 68 75 (Akşam) KİRALIK 2. Ulus'ta kömur kaloriferh 70 m 2 oda 1 salon daıre satılıktır. Tel: 165 75 39 2 DYO, bır Yaşar Holdıng ışorikıdtr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle