29 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 NİSAN 1986 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/11 Clearance Browıv tekstilde Kore tarza savaşıyor Ekoaomi Servisi ABD Ticaret Bakan Yardımcısı Oearance Brown Türkiye'nin tekstil ihracatı için verdiği mücadelesini Kore savaşlarına benzeterek, "tkisi de aynı. TürkJer esir almaya gerek görmüyor, ötdüriiyoriar" dedi. Buna karşıLk Türkiye'nin ABD'ye daha cok tekstil ürünü ihraç etme nudundan vazgeçmesini salık veren Brovvn, "Bunun yerine şansınızı bizde 13 milyar dolarİık pazan bulunan kâğıt atacı, mutfak malzemeleri gibi üç bin kakm malda arayın" şeklinde konuştu. "ABD Türkiye ite dost ise, bizden mal alsın" diyen işadamı Vehbi Koç ise, "Biz yardım istemiyonız" dedi. Türk tekstil ürünlerinin toplam ABD ithalatındaki payının yüzde 0.54 olduğuna dikkat çeken TÜSİAD Başkanı Sakıp Sabancı ise, "Marshall planı için tesekkür cdcriz, ama biz arük mal satmak istiyonız" şeklinde konuştu. Türk Sanayicileri ve lşadamlan Derneği TÜSİAD, dün Istanbul'daki merkerinde ABD ticaret Bakan Yardıması Clearance Brovvn ile bir toplantı duzenledi. İşadamı Vehbi Koç, toplantıda yaptığı konuşmasında ABD Dışişleri Bakanı George Shultz'a hitaben yaptığı konuşmasım hatırlatarak, "Konuşmamda Sayın Shultz'a Türkiye ile dost iseler, bizden daha çok tekstil iiriınu almalannı soyledim, o ise bunu s u vekil oldukça bu iş jzümlenmez' şeklinde anlanuş" dedi. ABD'nin Turki ye'den daha çok tekstil ürünü alması gerektığinı yıneleyen Koç, şöyle konuştu: "Biz kalkınmakta olan ülkeyiz. ABD, Japonya ile olan ticari sorunlannı bizimkiyle kanştırmamalı, önceden iizüm, incir, fındık, krom satarak işler yürüyordu. Ancak arük bu yetersizdir. Tekstil üninlerimiz, ABD pazannda daha çok satılmalıdır. Geçen yıl, ABD'ye 120 milyon dolarlık ihracat yaptık, açığımız da 700 milyon dolar oldu. Bu 120 milyon dolann 600 milyon dolara çıkanlması gerek. Sayın Shultz'un o sıralar kafası baska işler ile meşguldü ki, beni yanlış anladı. Sonradan gelip elimi stktı, ama iş bir kere gazetelere gitmişti." Shultz ve Koç'un çeviri kurbanı olduklannı ileri süren Clearance BroVvn ise, basın toplantısında ABD'nin tekstil konusunda çok kritik bir noktada olduğunu sövledi. Türk tarafının ABD'nin Türkiye'den yaptığı ithalatın küçük olduğunu gösteren rakamlanna katılmadığını belirten Brovvn, şunlan söyledi: "Türk tarafının hiç deginmediği çok önemli bir konu var. Son beş yüda Türkiye ABD'den her yıl 500 milyon dolar fazladan yardım almıştır ve bu da ithalat rakamlan arasına ahnmalıdır. Türkleri Kore savaşından tanınm. Çok savaşkandıriar ve tekstil konusundaki mücadeleleri de bana Kore'deki savaşlannı hatırlatıyor. Hiç esir almaya gerek görmeden öldüriiyorlar." Konuşmasında daha sonra Başbakan Turgut özal, DPT Müsteşan Yusuf Özal ve "bakan" olarak adlandırdığı Hazine ve Dış Ticaret Müsteşan Ekrem Pakdenurii ile olan görüşmelerine değinen Brovvn, Türkiye'nin ABD'ye tekstil dışında ihraç edebileceği birçok malın bulunduğunu belirterek, "Türkiye ABD'ye kâgıt atacı, mutfak eşyalan gibi üç bin kalem mal satabilir. Bu mallann ABD'deki pazan 13 milyar dolardır" dedi. ABD'nin sırf Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere yardım olsun diye tekstil üretimini arttırmayıp tüketimini arttırarak ithalat yaptığmı savunan Brovvn, "Bu nedenle dış ticaret açığımız da büyüyor" dedi. Brovvn, Başkan Reagan'ın daha önce veto ettiği Jenkins yasasına da değinerek tekstilde umut olmadığını vurguladı. Şu sıralarda tekstil ithalatının artması halinde yasanın kesin onaylanacağını ileri süren Brovm, "Eğer yasa onaylanırsa. lekstil ithalatını arttırtnak bir yana azaitmak gerekecek. O zaman Türkiye'den mevcut ithalatı da kısmak zorunda kalacagız. Eğer onaylanmazsa. bu kez de toplam tekstil ithalatımızda artma olmayacagından diğer ulkelerin paylarıoı azaitmak gündeme gelir ki, bu da ABD için çok güç bir konudur" dedi. TÜSİAD Başkanı Sakıp Sabana ise, Singapur'un ABD tekstil pazarındaki payının yüzde 1.2 olduğunu hatırlatarak, "Oysa Türkiye'nİD payı yüzde 0.54'tür. Ekonomik aritmetik bize her şeyi açıkca göstennektedir" dedi. ABD'nin kotalan arttınrken, bütün ülkelere aynı oranı uyguladığını vurgulayan Sabancı, bunun Türkiye gibi çok az ihracat yapan ülkelerin aleyhine olduğunu, toplam rakamın hissedilir derecede yükseltilemediğini söyledi. Sabancı, sözlerini şöyle sürdürdü: "1950lerde Marshall planı ve bcnzerieriyle ABD Türkiye'ye büyük yardımlarda bnlunmuştur. Buna teşekkür ediyoruz. Ama artık yardım istemiyonız. Bizden yapbguuz ithalaünuı arttınn diyoruz. Bu kez de öniimiıze engeller, kotalar çıkıyor. Batılı dostlanmızın Türkiye'yi yalnızca askeri ve politik bakımdan kendi camialarına kabul edip, ekonomik bakımdan camialan dışına itmelerindeki çeliskiyi sergilemeyi de bir gorev büiyoraz." UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Yoktur, çünkü demokraskJe ve sosyal demokraside böyle bir kavrama yer yoktur. Sosyal demokrasi, bir sivit toplum ürünüdür. İyi, ama nedir şu "militarizm?" Çok kaba bir tanımla militarizm, "SHahlı Kuvvettefin ülks yönetimlehni surekli olarak etlerinde tutmaları ve emperyalist amaçlarla başka ülkeleri askeri işgallerfe ele geçirmeleri" diye tanımlanabiiir. "Militarizm", terim olarak ilk kez, Fransa'da 3. Napolyon dönemini tanımlamak için ortaya atılmış; daha sonra bütün "askeri diktatörlükleri" tanımlamak için kullanılmıştır. Bu kavrama benzer bir başka kavram vardır. Bu da, "Bonapartizm"u\r. O nedir? "Bonapartizm", yine bir kaba tanımla "bürokrasi diktatöriüğü" demektir. Bu diktatörlük, askeri tabana dayanır ve kendisine "sınıflar üstü" bir görünüm vermeye çalışır. "Bonapartizm", terim olarak, 1. Napolyon döneminde ortaya atılmıştır. "Mifitarizm" yine terim olarak 3. Napolyon döneminde... Bu terimlerin ana kaynağı Napolyon ailesidir. Gerek militarizm, gerek Bonapartizm, ekonomik ve siyasal bunalımların başgösterdiği dönemlerde güç kazanır. özgün bir kavram olarak "militarizm", emperyalist amaçlar güden askeri yönetimler için kullanılır. Militarizmin en keskin ve açık örnekleri 2. Dünya Savaşı'nda yaşandı. Hitler Almanyası, Mussolini İtalyası militarizmin unutulmaz örnekleridir. Her askeri ihtilal "mitttarisf' olarak nitelenebilir mi? Hayır. İlk örnegi Portekiz'den verelim: Portekiz'de "Bonapartisf' ve "faşist" Salazar rejimi, Silahlı Kuvvetier eliyle devrilmiş ve Portekiz halkı bugünkü demokratik rejime kavuşmuştur. Portekiz'de "Bonapartist" ve "faşisf rejimi yikarak ülkeye özgürtük getiren ihtilal, "militarist" sayılabilir mi? Yıkılan Salazar rejiminin kendisi "militarisf ve "Bonapartreftir. öyleyse, böyle bir rejimi yıkan "Kırmızı Karanfiller Ihtilali"ne hiç "militarisf terimi yakıştırılabilir mi? Hayır. Ya bizim 27 Mayıs? 27 Mayıs, Türkiye'ye özgürtük getiren bir askeri ihtilaldir. Jhtilaller, yıllar sonra, ancak ve ancak getirdiği sonuçları ile değerlendirilir. 27 Mayıs, sivil görünümlü bir diktatöriüğü yıkmış; yerine 61 Anayasası ile hak ve özgürlükler getirmiştir. 27 Mayıs İhtilali, bu yanı ile önemlidir. Bu yönü ile 27 Mayıs, "sMI toplum" için atılmış bir adımdır. işçiye grev hakkı getiren bir ihtilal, başka nasıt nitelenebilir? Bugün bütün dünyada "ekonomilerin militarizasyonu" süreci yaşamyor. Liberal ekonomiler, uluslararası kapitalizm ile bütünleşirlerken, askeri yönetimler gündeme geliyor. Günümüzün olgusu budur. Militarist ve Bonapartist olan rejimler de işte bunlardır. Böyle rejimlere zaman zaman sivıl elbise gıydirılmesi özde neyi değiştirir ki? Işçinin grev hakkı var mı? Köylü dilediği gibi örgütlenebiliyor mu? Memur, sendika kurabiliyor mu? Dinsel partiler ile komünist partiler, serbestçe örgütlenip siyasal yaşama katılabiliyorlar mı? Emek gücü, sermaye kadar söz ve örgütlenme haklarına sahip olabiliyor mu? özetle, ülke yönetimine katılım herkese açık oluyor mu? Sivil toplumun anahtarı bu sorulara bağlıdır. Şimdi yine yazımızın başına dönelim ve "antimHitarist sosyal demokrat" olur mu, olmaz mı, bu soruya yanıt arayalım. ve soralım: Askeri yönetimden izin alarak parti kuran sosyal demokratiara ne denir? Antimilitarist sosyal demokrat mı? Evet, ne denir? TÜSİAD tarafmdan düzenlenen toplantıya, Vehbi Koç, ABD tstanbul Ateşesi Dan WUsont ABD Tvcaret Bakan Yardıması Oearance Brown ve Sakıp Sabancı konusmacı olarak katıldı. ABD ile yeni çözüm arayışı Törk ihrac üranlerine aygulanan ticari tahditlerdir. Bunlan srrbest tiauet ve liberal ekoaomiain ilketeri ve kundlanyla bagdaşDnnak mumkün degildir." Halefoğlu yukarıdaki son cümleden sonra "Bu tiir kısıtlamalar BaO'dan yaptıgımu ithalatı finanse etme imkanımızı olumsuz yönde etkiler" diyerek Türkiye ile iş yapan yabancı firmalara, bugünkü durumun devam etmesi halinde kendilerini bekleyen tehlikeleri hatırlattı. SEİA'nın "dengesizlikleri gidermek amaayla muzakereye afandtgmı" kaydeden Halefoğlu, "Veni bir çerçeve aynı zamanda. zaman zaman inşküerimize zanr veren yabana nnsartann da bertaraf edilmestni mumkün küacaktır*' dedikten hemen sonra "Burada bilhassa Turk Amerikan iliskilerini golgelemek için her fırsattan yararianan Vunanistan'ın faanyeOerinden soz etmefc istiyonım" dedi. 1 Halefoğlu, Yunanistan'ın Türkiye nin itiharını sarsmaya çalışmasımn aslında kendi aleyhine olduğunu da kaydettiği konuşmasında Türkiye'de giderek artan Amerikan aleyhtarhğının yaratacağı tehlikelere de şu cümlesiyle dikkat çekti: "Miiletlerinüze dostlngumuzun ve işbiriigimizin yarariannı gostermeliyiz. Bizim gibi demokratik ulkelerde milli konularda kamuoyunun hassasiyetini gozden uzak tutmamalıyu." Halefoglu'nun alkışlar arasında yerine oturmasından sonra programa geçildi. Bu bölümde ılk konuşmayı yapan Duke Üniversitesi Politika Enstitüsü'nden Profesör Bruce Kuniholm, gayet açık sözlu bir tavırla Türkiye ve Yunanistan'ın ABD nazarındaki yerini anlattı. Daha sonra birer kısa konuşma yapan ABD Kongresi uyelerinden Mar> Rose Oaker, Türkıye'nin kendısinin de soyunun day'andığı Ortadoğu'daki (Oaker Lubnan kökenli) öneminı Kongreye yansıtmak için elinden geleni yapacağını söyledi. Oaker, geçen yıl ABD Kongresi'nde gtindeme gelen Ermeni soykınrru karar tasarıla (Baştarafı 1. Sayfada) rael arüaşmazhklann hâlâ giderilememiş olraası tartışıldı. Seminerde resmi ve gayri resmi Türk kanadı, Türk ABD iüşkilerinin ekonomik ağırlıklı yeni bir çerçeveye oturtulması isıeğinı dile getirirken, ABD'li katıhmcılann gayri resmi kanadına mensup bir stratejist bir sürpriz yaparak, "Türkiye'niıı, Crnise füzeterinin konuşlandınlabileceği mükcmmei bir üs otdnğa" görüşunu ortaya attı. Aynı stratejist, Yunanistan'daki ABD üslerinin TüTkiye ve tıalya'ya kaydınlmasıru da teklif etti. Dışişleri Bakanı V«hit HalefoŞlu, geteneksel uslubuna oranla sertçe ifadeler ıçeren konuşmasında "Gtçmişteki kırk yıla karşın Turk Amerikan UişkJlerinin hâlâ tanışılıyor olmasına'' dolaylı olarak dikkat çekti ve Türk ABD ilişkilerinir. "ekooomi" ağırbklı yeni bir çcrçeveye oturtulması gerekliliğıne atıfla "B«^le yeni bir çerçrve ı y n zamanda. zaman zaman Oişkileriınize zarar veren yabancı unsuriann da bertanf edilmesİDİ mnmkıhı küacakür" dedi. Halefoglu'nun ekonomik istikrarsızlıklann, siyasi destabilizasyonla sonuçlanabileceğini ima eden bu cümlesi, diplomatik çevrelerde "h*yti anlamh" olarak karşılandı. Halefoğlu, aynı zamanda, bu cümlesiyle ABD Dışişleri Bakanı Shultz'a dolaylı olarak belki de tesadüfen yamt da vermiş oldu. Shulu, Halefoglu'nun StSAV seminerinde kursüye çıkmasından bir saat önce 08.00'de Voke of America radyosundan yayınlanan demecinde ekonomik iyileşmelerin, siyasi istikrar ile el ele incelenmesi gerektiğini vurgulamış ve ekonomik güçlükler yaşayan müttefiklerin ekonomik istikrara sahip olanlara kıyasla, daha fazla savaş sirenleri çalma olasıhğına dikkat çekmişti. Voice of America (Amerika'nın Sesi Radyosu) ABD dış politikasının nüanslanna hassas bir yayın organı olarak tanınıyor. ABD Dışişleri Bakanı George Shultz'un Türkiye ziyareti sonrasında yükselen taruşmalann dile getirildiği bir forum haline dönüşen SİSAV (Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Vakfı) semineri dün sabah Sheraton Oteli'nde başladı. Truman doktrininden, Missuri zırhhsının tstanbul'a gelişine kadar uzanan dönemin kısa bir özetini yaparak semineri açan Prof. Memduh Yaşa daha sonra sözü Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu'na bıraktı. Konuşmasında Türkiye'nin "ekonomik iiişkileri geUştirmek" şeklinde özetlenebilecek tezine ağırlık veren Halefoğlu, "Savunma, ekonomik ve siyasi ışbirligi arasndaki yakın iüşki Batı iltifakınm kurucuian tarafından temel bir ilke olarak kabal edilmişti" derken bu iki unsuru birbırinden ayıran göruşun doğurduğu hayal kınklığma atıfta bulundu. Savunma ve Ekonomik lşbirlığı Anlaşması'nın aynı zamanda "Turk ekoaomisiniıı gettştirlmesine yanhma ohnayı taahhm ettigme" dikkat çeken Halefoğlu. "Uygulamada Türkiye yiikiimlülükleriai tam olarak verine getinniştir" dedi. Buna karşılık "NATO yukumlüluklerini yerine getmnek amaayla" dıyerek vurguladığı büyük bir ordu bulundurmak ihtiyacımız nedeniyle "Türkiye'nin büyük bir ekonomik yük iistlendigıııi'' söz lerine ekledı. Halefoğlu, daha sonra kararlı bir ses tonuyla, şunlan söyledi: "Şunu belirtmek isterim ki Amerika'ya ödedigimiz FMS kredisi uksilleri ve faizleri ber sene aldıgımu yardımın yansiDJ aşmaktadır. Bu nedenle Turkrye'ye veterii miktarda >ardım >apılmasının ortak çıkarianmız açısından fevkalade ooem taşıdıgına inanıyoruz. Ekonomik çerçevede ise Türkiye, Amerika ile dunyada en buyuk ticaret açığına sahip beş ulkeden biridir. Ticaret dengesi, yakJaşık 700 mil>on dolar Amerika lehinde fazlalık vermektedir. Bu açıgın en onemli sebebi tekstil, demir ve çelik gibi bazı Eski (Baştarafı 1. Sayfada) Tasannın görüşülmesi sırasında söz alan ANAP Ankara Milletvekili Alpaslan Pehlivanb, yasanın tümüyle kaldınjmasım ısteyenler olduğunu belirterek, "Kanun, 12 Eylülün sağladıgı hoznr ortamının bozulmaması ve geçmişte meydana geJen siyasi çekisme ortamının önlenmesine yöndik nitelik taşımaktadır. Bu •cdcnle tümiiyle kaldınimasında yarar görmüyoruz" dedi. Eski siyasilerin vatan haini olmadıklannı da belirten Pehlivanlı, "Dışanda Türkiye'de demokrasi yoktur diyecek olanlar zaten diyor. Bu yasak nedeniyle karşı geİenleri de karşı gelmekten knrtarmış olacagız" diye konuştu. DSP Adana Milletvekili Nuri Korkmaz ise, günümüzde 12 Eylül öncesi partilere gönül vermiş insanlar olduğunu hatırlattığı konuşmasında, "12 Eylül öncesi partiler bugün yoktur, ama onlara gönül vermiş insanlar vardır. Türkiye'de sorumluluk iistlenen insanlar içinden hain çuunamtşür" dedi ve yasanın tümünün kaldmlmasım istedi. Yasanın tümü kaldırılmadığı için ret oyu verecekkrini belirten Korkmaz, "Bugün 27 Mayıs ve 12 Maıt elestiriliyor. Yann 12 EyiiU'ün elestirileroeyecetini garanti ediyor musunuz? dıye konuştu. Tartışmalardan sonra, hüküaetin Meclise sunduğu tasan kabul edildi. Tasarıya göre, siyasi partilerin mensupları 12 Eylül'de kapatılan partilerin yöneticileri hakkında suçlayıcı ya da övücü nitelikte açıklamalar yapabilecekler. Eski siyasiler, bundan böyle Türkiye'nin iç ve dış politikasını etkileyecek yönde demeçler verebilecekler ve açıklamalar yapabilecekler. Ancak, 2969 sayılı yasanın 12 Eylül öncesindekı siyasi çekişme ve çatışma ortamına benzer bir durum yaratılmasına yol açacak açıklamalarda bulunulmasını yasaklayan hükümieri yürürlükte olacak. Böylelikk MGK'nın karar, bildiri ve icraatlannı kötüleyici, küçük düşürücü ve eleştirici nitelikte açıklama ya da yonım yapılamayacak. Emekli polis kartımı, sağlık karnemi kaybettim. Hükumsuzdür. NAZIM KtPER rında Türk tezi aleyhinde oy kullanmıştı. Oaker'dan sonra konuşan Robert Badham, Başbakan özal'ı "demokrasinin simgesi" diye nitelerken, Dr. Lantos da Türk kökenli seçkin Amerikalı işadamlanrun "En u Türkiye'nin liderieri kadar Türkiye için çalıştıklarının bilinmesini istedi|ini" söyledi. EMon Radd ise Başbakan özal'ın "Hassas konulann üzerİDe dabi cesaretle gittigini görmekten memnun olduğunu" kaydetti. Gerald KlecıUa, Turkiye'yi anlamak için çaba sarfettiğini belirtirken. Jim Moody. "Birbirimizi ancak gelip giderek anlayabilecegiz. Siz de Amerika'ya sık sık gelin" dedi. Moody'nin bu sözlenne "Bakahm bu davet sizio bütçeyt mi yoksa bizim butçeye mi zarar verecek" diyerek esprili yanıt veren Memduh Yaşa, daha sonra sözü eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Kamran tnan'a bıraktı. Gayet akıcı bir tngilizceyle yaptığı konuşmasında Ankara'daki göruşmeleri sırasında Shultz'un kendisine "Türkiye'nin onemini biliyordum. şimdi hissediyonım"' dedığini kaydeden tnan, "Bu noktaya varmamz bizim için önemli" dedi. ABD'nin yeryüzünde milyarlarca dolar tutannda yatınm yaptığım, ancak bu yatınmİarın buyük bir bölumünun "Clkeleıe degil. şabıslara yapddıgı icin boşa gittigini" kaydeden lnan, hiçbir isme atıfta bulunmadan. ama İran Şahını kastederek "Komşu liderin başına gelen ortada, sonunda kendisine bir hastane yatafı bile çok goruldü" dedi. Yunanistan'ın ABD ve NATO'ya saldırdıkça kıymetinin arttığını gören Türk milletine, bunun neden böyle olduğunu açıklamakta güçlük çektiklerini kaydeden tnan, yine adlarını vermeden Mısır ve Isnul'e atıfta bulunarak "NATO üyesi bile olmadan neden bu kadar çok yardım aldıklannı Washinglon'da sordugumda bana 'banşı satın alıyoruz' yanıtım verdiler, biz banş satmıyoruz, ama banşın garantisiyiz" dedi. Seminerin öğleden sonraki bölumünde ise askeri sorunlar tartışıldı. Prof. Reha Poroy'un yönettiği otu rumda ilk konuşmayı yapan Hudson Enstitüsü stratejistlerinden Dr. Jed Snyder, Türkiye'nin konumunun hem Avnıpa, hem de Ortadoğu kontenjanlannda merkezi bir rol oynamaya elverişli olduğunu söyledi. Türkiye'nin Cnıise füzelerinin konuşlandınlabileceği mükemmel bir üs olduğunu öne süren Snyder, konuşmasının sonunda da, "Eğer bölgede politik rolü bir yana bırakıp sadece askeri role ağırlık verirseniz, Amerika bir dönem yaptığı gibi sizi yüzüstü bırakabilir ya da bırakır" dedi. Seminerin renkli bir havada gerçekleşen soru yanıt bölümünde Prof. Edip Çelik'in sorulannı yanıtlayan Snyder, "Sizin Yunanlılarla savunma işbirliği olanaklarını geliştirmek için elinizde fırsat var. Çünkü Yunanülar Konya'da AWACS (erken uyan uçaklan) olmadan Preveze'deki AWACS uçaklannın hiçbir işe yaramayacağım biliyorlar. Eğer savunma işbirliği teklif ederseniz, bu siyasi açıdan da kayda değer olur" dedi. Snyder bir başka soruya yanıt verirken, "Pentagon'un (ABD Savunma Bakanlığı) Yunanistan'daki Uslerin Turkiye ve ttalya'ya kaydınlması konusunda kontenjan planları bulunduğunu, zaten konunun özel göritşmelerde Türk tarafına duyurulduğunu" söyleyen Snyder, "Hatta bu tekhf Türkiye'den gelirse gayet cesurane olur" dedi. Prof. Ted Greenvrood'un, "Peki bu teklif Türkiye'den gelirse Türkiye'nin menfaati ne olur" sorusu üzerine, "Ben bu soruya cevap vermeye gönullüyüm" diyerek kürsüye gelen Kamran tnan, "Eğer Yunanistan'dan atılırsanız düşünürüz, ama davet etmeyiz. Aynca burası, bu konunun gündeme getirileceği bir platform degildir" dedi. tnan'ın, "Yunanistan usleri bir güzel kapattıktan sonra gider Amerika'dan 10/10 oranında yardım ister, siz de bir güzel verirsiniz" şeklindeki esprisi ise alkışlarla karşılandı. Bu konuşmadan sonra söz isteği alkışlarla karşılanan Yunanistan'ın tstanbul'daki Başkonsolosu L. T. Chrysanthopoulas, kürsüye geldi. General Gürkan'ın konuşmasında Yunanistan'ı "faşist" politikalar benimsemekle suçlamasına atıfta bulunarak, "Toprak butünlüğümüzü savunmanın nasıl faşist bir davranış olarak yorumlanabileceğini anlayamıyorum" şeklinde konuştu. Snyderin Cumhuriyefe demeci Türkiye, Ortadoğu poüükası ile ABD'ye yarduncı ohnuyor NİLAY KARMAN CÖNEYT ARCAYÛREK yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) ğudaki eşkıya hareketine karşı Çünkü Shultz heyeti, görüşmedevletın aldığı önlemlerle yaptıler Uerledikçe ABD beklentisinin ğı eylemlerin başanya ulaşması hiç de Türkiye'nin tutumuna uy irdeleniyordu. Içişleri Bakanı madığını gördü. Türk yetküiler, Yıldınm Akbulut, "devUtle halk ABD Dışişleri Bakanı Shultz'un eğilimleri arasmdaki ayınmUm" buraya gelirken, "Çevresinden Şöyle değerlendiriyordıc aldığı kesin idenimlerle ikili an"Biliyorum" diyordu Akbulaşnumın imzplanacağına inandı lut, "Bugün sokağa çıksak, eşğuu" saptadılar. Oysa, Türkiye' kıyanm geldiği kaynaklan yakınnin anlaşmanm bu ziyaret sıradan bilen halkımız, bunlarm sında imzalanamayacağmı daha kaynağmda vurulup, ezilmesini önce heyetlerarası muzakereleristeyecek." de, "karşı tarafa dokundurdukSorun, elbette Suriye ile bu lan" biliniyordu. konudaki görüş aynlıklanndan çıkıyordu. Suriye Başbakanı 'nin ABD'nin asıl kaygısı, daha Türkiye ziyareti belki bir açıdan doğrusu Türkiye'de gördüğü tepkileri abartması Shultz'a ve yararh olmuştu. Ama soruna barilen yanıttan kaynaklandı. Çün kış açılanmızda uzlaşma belirgin biçimde sağlanamamıştı. Surikü ABD, her kezinde olduğu gibi Türkiye'ye elinden gelen yar ye'ye göre, ülkesinde bulunan dımı yaptığım yineliyor, hatta gerilla kamplanndaki eğitimlerin Türkiye 'ye yönelik yanı yoktu. askeri ve ekonomik yardımları Bunlar, daha çok tsrail'e karşı, her yıl arttırdığı gibi Ankara 'dan Lübnan sorunuyla ilgili kampsürekli tepki gelmesini pek anlalardı. Türk yetkililer, Suriye'deyamıyordu. Onlara göre, ABD kikamplardan Türkiye'ye gelen "veriyordu, ama tepki bir türlu eşkıyanın varlığmdan söz etmeeksilmiyordu..." Türkiye 'nin ye başladıkları anda, karşıdan "daha fazla istemesine" anlam gelen ses, kesinlikle bu olguyu veremiyorlardı. geri çeviriyordu. Oysa devlet isHalefoglu'nun ABD'den, "Tekstil anlaşmazhğuun ikili an tihbaratı, güneydoğuya gelip cinayetler işleyen eşkıya ümlerinin laşmaya konularak çözümlenmesi" gibi bir isteğiyoktu. Ama pek çoğunun Suriye 'de barındığını, hatta oradaki kamplarda ikili anlaşmanm adı, "Askeri ve eğitildiğini kanıtlanyla saptamışEkonomik Işbirüği" olduğuna tı. göre, ABD'den en aztndan Suriye Başbakanı 'nin iyi niyeTürkiye'nin "ekonomik gerektinden belki kuşku duyulamazsinmelerinde gerekeni yapacağını" vurgulayan "bir dı, ama Suriye'nin asıl derdi "su"sorunuydu. Bünyesindeki maddenin'' metinde yer almasıkamplardan gelen sızmalan rednı istiyordu. Karşıhklı mektuplarla ya da dederken, Türkiye 'den su konuörneğin askeri malzemenin daha sunda güvence istiyor, fakat Türkiye de böylesine olaylartn da arttırılabilmesi için faturaların düşük gösterilmesi yoluyla sürüp gittiği, canevine doğrultulan silahlann Suriye'den geldiğiABD yönetiminin Kongre'yi ni bildiği bir aşamada, bu güvendevreden çıkararak, istenilen heceyi hele yazılı bir metinle tek defe daha yaklaşılmasını sağlauygun göryabilmesi olanaklı. Nedense yanlı vermeyi müyordu. ABD, bu tür yöntemlere deyanlı Başbakan Özaftn Suriye'ye görünmüyordu. Ankara'nin Shultz'dan sonra yapacağı resmi gezinin tarihi henüz belli olmamıştı. Ne var ki, ki dönemde ikili anlaşmayı bir Başbakan'ın bu aşamada, "en "zaman tayin ederek" imzalakısa zamanda'' Suriye 'ye gitmemaya yanaşacağı yolundaki haberierde de yetkili kaynaklara si, eşkıya sorununa ağırlığımızı koyarak, gerçekçi sonuçlar algöre biraz "acelecüik" vardı. ması gibi bir eğilim, devlet kaYetkili çevreler adını doğrudan tındaki değerlendirmelerde özenkoymuyorlardt, ama ABD'nin le ortaya konuluyordu. En azmTürkiye'nin ticari ve ekonomik alandaki sıkıntüannı "anlaytn dan Dışişleri Bakanlığı'nm görücaya dek", ikili anlaşmanm im şü bu noktada toplamyordu. Meclis kulisinde önceki gün zalanmasını "dalgalanmaya"bıTürkiye'nin iki sorunuyla ilgili rakacağı söyleniyordu. saptanan görüşler böyle özetleönceki gün Mecliste Halefoğnebilirdi. lu, son ziyaretle ilgili bilgi vermeden önce ve verdikten sonra 24.12.1984 tarih, 3504 nolu kuliste ABD Türkiye arasındabeyannameye ait, 24.12.1984 tarihinde verilen 21448 ki ilişkiler böyle değerlendirilinolu teminat mektubu, 8734S4 yordu. nolu alındı makbuzu Kulis söyleşileri arasında kaybolduğundan Türkiye'nin kimi "iç sorunlan" hükumsuzdür. da gündeme geliyordu. Tabii, NASAŞ bellibaşlı sorun olarak güneydo Havada (Baştarafı 1. Sayfada) Gözlemciler söz konusu patlamanın,ABD Libya bunalımından hemen sonra meydana gelmesine dikkati çekiyorlâr. Yine Libya lideri Muammer Kaddafi'nin, tüm dünyadaki Amerikan çıkarlanna karşı yaptığı tehditleri hatırlatıyorlar. YetkilileT, Yunanistan'ın Argos kenti yakınlannda cesetleri buJunan kişüerin, Yunarüı 55 yaşında Despina Stylianopoulou isimli bir kadın, 25 yaşındaki kızı Marie ve 6 yaşındaki torunu ile Kolombiya asıllı Amerikalı Alberto Ospino olduğunu açıkladılar. Aynı kaynak, kayıp kişinin de Styüanopoulou'nun kocası olduğunu bildirdi. Patlama sırasında biri Yunan asıllı olmak üzere 7 Amerikahnın ve Arap uynıklu bir çiftin de yaralandığı kaydedildi. Bu arada Yunan hükümeü sözcüsü, patlamanın, uçaga bir el çanusı içinde sokulan bir bpmba yüzünden meydana geldiğini açıkladı. . New York'da bir açıklama yapan TWA Havayollan başkanı Pearson ise, patlamanın daha önce açıklandığı gibi kargo bolümüne yerleştirilen bir bpmbadan ileri gelmediğini, bombamn uçağm içinde olduğunu belirtti. Yunan hükümeti, olayı "barbarca terörist" eylem olarak niteledi. Beyaz Saray'dan henüz konuyla ilgili herhangi bir açjklama yapılmamasına rağmen, Yunanistan üzerinde bir TWA uçağında meydana gelen patlama, ABD kamuoyunda büyük tepkiye yol açtt. ABD'de televizyonlar normal yayımlannı keserek olaya genij yer ayırdılar. Ühtsal güventtk tamant Jed Snyder ABB*ii ulusal güvenlik uzmanı Snyder, "Türkiye, terorizmle mücadetede oldukça deneyimli olmasına rağmen, teröristleri yakalamamz için bize yardım etmedi" şeklinde konuştu. TESEKKÜR Uzun süredir tedavi gördüğüm guatr hastalığımı önce tedavi eden daha sonra da ameliyatla almmasını sağlıyan sa>gıdeğer DOÇENT Doktor BİROL ELEKTRİK TERMO TEKNİK Mamuileh Saüş ve TAMİR SERVİSİ Tel: 162 25 32 Yeniköy İST. Halil Dinçer AZİZLERLİ ile ameliyatımı büyük bir titizlik ve hassasiyetle gerçekleştiren sayın DOÇENT Doktor ABD'öe Ulusal Gövenlik aîanlannda yaptığs araştırroalarla tanınan Washington'daki Hudson Enstitusü'nün, genç ve dinamık müdflr yardıması Jed Snyder, dun tstanbul'da süüâuğu ilginç teblig ve ardıadan yaptığı acıklamalarla dikkatleri üzerinde topladı. TürkAmerikan ilişkilerinde aksayan yörüerin bulunduğunu vurgulayan Snyder, NATO'nun çeşitli nedenlerle eroz>ona uğrayan gflneydoğu kanadının düzeltUmesi için Türkiye'nin yeni bir politik rolD bcnimsemesi gerektiğini savundu. Snyder. ittifak üyesi 5 Akdenizttlkesi içinde (ttalya, Ispanya, Portekiz, Yunanistan ve'Türkiye), Batı çıkarlan için stratejik "consensM" sağlamaya en yatkuı üikenin Târki ye olduğunu vurguladı. Sn/der'a göre, Akdeniz bolgesindeki 5 üikenin ABD'nin bölgedeki rolünün "özel" olduğunu kavrayarak daha esnek davranmalan geitfkiyor. ABD yönetiminin maddeten Avnıpa yükünü daha fazla kakuramayacağı görüsünü dile getiren Snyder. ittifakın Akdeniz üyeleri arasında böyle bir işbirliğiniD kaçmılmaz olduğunu söylüyor. Snyder, bu işbirligıni somut olarak örneklemek gerekirse, "TSrklye Basfcakaaı T«rfut ÖHtf, kaUas tttffakısı diger Akdemiz üyesi ülkelertee. MHgedeid bosluga doldunnak içia tfbirugi ytpalım ve biz ö»cü olm»y» ranyız demeU" sözlcrini sarfediyor. Dinamık ulusal güvenlik uzmanı, "Cmnhuriyet' e ysptığı açıklamada, Türkiye'nin bugüne kadar Ortadoğu konusunda izlediği poliıikayla ABD'ye yarduncı olmadıgına dikkati çekerken, "Siz HıuıUiBte •ınradflırtT oidvkça deMjtaMaic, aaw b n a karjıhk flIktiaıU teröristkri yakatoMnm i ç » M » yarttma o t e a d m z " şeklinde konusuı. FKÖ lideri Yaser Arafat'tan ya da Libya Hderi Kaddafl'den söz ederken hiddetini saklamaya gerek duymayan Snyder, "Ne M e « | M ı e artık karar ver», fizfaı içm Aratat BU öaemM yok$« NATO'nua göctü bir üyesi olmak ve ABD yardiBuoın artaum mV dedi. Türkiye'nin FKÖ'ye ve lideri Yaser Arafat'a diplomatik statü tarumasının büyük bir hata olduğu görüşünü de savunan Snyder, bu tür bir politika izlenmesi halinde, baa risklere ve sorunlara da katlanmak gerektiğini kaydetti. Bu risklerin ne olabileceği yolundaki bir soruyu ise Snyder, yuvarbk bir yanıtla gecişürdi: "Türtdye'nİB NATO'dan çıkİMsım isteaahreraz, u a uhMİararası tctvriaM karfi mücadeleabde daha çok 4estek iadyeraz." ULUĞ ELDEGEZ'e BÎLSAK'TA BUGÜN Konferans: 19.00 Dr. Necmettin Erkan •SACLIKLI YAŞAM tçtN SPOR" LokanU: 20.00 Turk Müziği Dörtlüsu BİLSAK KÜLTÜR GEZİLERİ Kültür dunyamızın önde gelen mimar, sanat tarihçisi, araştırmacı, sosyolog ve arkeologlarının rehberliğinde şehir içi geziler sürüyor. BİLSAK 143 28 79143 28 99 Sıraselviler, Soğancı Sok. 7 ve rahatsızlığım sırasında yardımlırını esirgemeyen tüm İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Cerrahi Bölümii personeline sonsuz teşşekkürü borç bilirim. Büyük dostumuz, Ağabeyimiz İclâl OSMANALEMDAROGLl J Kütüphane Haftası boyunca İRFAN NADİR Beyefendiyi kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Muhterem eşi ve ailesi efradına sabır ve başsağlığı diler, Merhuma Tanrıdan rahmet niyaz ederiz. İL HALK KÜTÜPHANEŞİ'NDE KARİKATÜR SERGİSİ 5 Nisan akşamına kadar... l FatoşNuyan YİĞİT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle