16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 15 NİSAN 1986 Ben Mayakovski'yi şahsen tanıdım. Bir kere, bir yılbaşı gecesi, bir şairin evindeki toplantıda kendisine takdim edildim. Sonra şiir okurken de dinledim, fakat hâlâ en az tanıdığım şair odur. Sonra tersine, üstadı bizde tercüme etselerdi aramızda ne kadar az benzerlik olduğu o zaman meydana çıkardı. Kısaca söyleyeyim: Üstad, bir çeşit müstezatlı aruzla yazar, bendeniz. böyle müstezatlı bir ölçü kullanmam. Üstadda kafiye meselesi, edindiğim, edinebildiğim biigiye ise f öre ön planda geiiyor, bendenizunsur unu ancak gerektiği zaman bir olarak kullanırım. Bazrette ferdiyetçilik de vardır, yani bir tarafı anarşisttir gaîiba, bendeniz değilim. Ama bütün bunlara ragmen, üstadın ve soydaşlannın dilinden nenüz yirmi kelime bilirken, o devirde bilhassa onun yarattığı sanat havasınm ve sosyal muhitinin içine, ömrümün en büyük talihi, saadeti olarak düşmüs bulunmamın elbette ki uzerimde, çok şükiir, büyük tesiri olmuşîur." Natan, "TMstoy'u vt Mayokcvski'yt bundm 10yd önct okmaydan, b*Od de çok daha lyi yazta obmhm" tttyor. Sovyet şairi Mayakovski "Mustezatlt aruzla yazardt* 'Mayakovski ile benzerliğimiz azdır' Bursa Hapıshanesi'ndc yattığı yıllarda Nazım Hikmet'in kitni şi, irleri takma adlarla sanat dergilennde yayımlanıyordu. Tolstoy'un Harp ve Sulh'unu dılımıze çevırdjğı, Memleketimden Insan Manzaralan'nı yazıp bıtırdığı bu yıllan Nazım, edebıyat yaşamırun içındeymış gibı gcçırdj. Tüm edebıyat dergılennı ızüyor, kendinden sonra gelen kuşagın yaratılannı da mektuplannda değerlendiriyordu. Kendı şıırierı de eskılerınden daha değışık alanlara kaymıştı bu yıllarda Kırnı mektuplannda özellıkle ıç yapı sorunları uzennde dururken, 1937'lerde duydu|u kaygıları gundemmde tuttuğunu göruyoruz şaırın Dışardayken Her Ay dergısıne verdığı soruşturmada (20 Nısan 1937) "Birçok yazıianmın reatizmi tek taraflıdır. Bundan dolayı da çok defa fazla haykıran bir 'propaganda' edası taşıyorlar. Bu batamı anladım. Yeni verimlerirade bu hataya bir daha duşmeyecegim. Cıhanı goruş, anlayış bakımından degil, bu cihanı gortış ve anlayışın sanattaki tezahuru bakımından trlakkilerim bir haylı değıştı" dıye yazmıştı Birçok şiirimi şimdi n e ş r e t m e m 1946'da yazdığı anlaşılan bir mektubunda, öz ıle bıçım sorunlarına şöyle değınmıştır: "tnsanın yalnız saçlannın rengi değil, zevkı de değişiyor. Zevk degişmesi iyi bir şey. Bende de boyle oluyor, ozum, muhtevam ay Şiir konusunda Mayakovski'den etkilendiği yolundaki görüşler için Nazım HikmetAdalet Gmcoz'a yazdığı mektupta şöyle diyor Nazım'ın Bilinmeyen Mektuplan (Adalet Cimcoz'a Mektuplar / 194550) Hazırlayan: ŞÜKRAN KURDAKUL giye gore on planda geiiyor, bendeniz ise bunu ancak gerektiği zaman bir unsur olarak kullanınm. Hazrette ferdnetçilık de \ardır, yani bir tarafı anarşisttir galiba, bendeniz değilim. Ama butun bunlara ragmen, ustadın ve soydaşlannın dilinden henuz yırmi kelime bılırken, o devirde bilhassa onun yarattığı sanat havasının ve sosyal muhitinin içine, omrumun en buyuk talıhı. saadeti olarak duşmuş bulunmamın elbeile ki uzerimde, çok şukur, buyuk tesiri olmuştur." Elyazısı ıle yazdığj başka bır mektubunda da, Tolstoy'dan etkilendığı yolundaki savlan tartışırken, gene anar Mayakovski'nin adınr Tolsto> ve Mayakovski'yi 10 yıl önee okusaydım.. "... Gelelim Tolstoy'a, sana tuhaf bir şey söyleyeyim mi ben Tolstoy'u şoyle sindire sindire, ancak şu Harp ve Sulh romanını tercumeye başladıktan sonra okumuş oldum. Yani demek ıstedıgim, uzerimde tesiri olmuşsa, ancak şu son senelerde olmuştur. Mamafib bunu da zannetmiyonım. Yalnız bır mesele var: Tolstoy'dan sonra yazı yazan ve insanları sanat hokkabazlıklanna başvurmadan ve sade şekiller içinde oldukları \e hatta olacaklan gibi vermeye çalışan her yazKıda, Tolstoy'u isterse hıç okumamış olsun mutlaka onun izlerinı bulursun. Çunku bu dehşetlı adam bır sanat devrinin başlangıcıdır, hem de kemale ermiş bir başlangıç. Bilmem derdimi anlatabildim mi? Mesela başka bir bakımdan, şiirde Mayakovski de oyledir. Fakat değil mi onu da, ancak şu sıralarda ara sıra okudugum halde, aynı şeyı, yine onun tesiri altında kaldığımı da soyledıler. Halbuki muayyen bir devirde, tabir caizse akıl için yol bir, benim ve daha bir suru yazıcının talihsizJikkri Tolstoy'dan ve Mayakovski'den sonra yazı yazmaya başlamış olmalandır eger bu meselede talıhsizlik mevzubahis ise. Şımdi sana daha tuhaf bir ıtirafta bulunayım: Ben eğer Tolsloy'u ve Mayakovski'yi "insanın yalnız saçlannın rengi değil, zevki de değişiyor. Zevk değişmesi iyi bir şey. Bende de böyle oluyor, özüm, muhtevam aym, sabit kadem kalıyor, ama zevkim ki bu daha ziyade o muhtevayı veren şekle aittir boyuna değişiyor.AdaUt Cimcoz "însan fuurete ertnct sükuti oluyor Duşunüyorum da vaktiyle birçok şiir var, ğın, suyun, ağacın, ırmakların, denızlerın, kentlenn, alanların, aşkneşretmişim, şimdi onları dünya bir araya gelse ların, ınsan sesının bıleşmış guzellığını duydukça Turkçemızın derın kaynaklarından fışkıran guzelhklen avucunun ıçıne afmış gıbıydı. neşretmem içleri bakımından değil, şekillerindeki zıpırlıklan, rokokolukları, Ceyhun AtuFun Nazım tanımlaması yapmacık edalan bakımından." nı, sabit kadem kalıyor, ama zevkim ki bu daha ziyade o muhteva>ı veren sekJe aittir bo>una değişiyor. Duşunuyorum da vaktiyle birçok şiir var, neşretmişim, şımdi onlan dunya bir araya gelse neşretmem içleri bakımından degii, şekillerindeki zjpırlıklan, rokokolukları, yapmacık edaları bakımından." 1947'de yazdığı anlaşılan başka bir mektubunda da, bu kez, aynı kaygılann kendısıru, yenı yaratüardan alıkoyacak kadar etkıli olduğunu belırterek şöyle yakınıyor Nazım "Bugunlerde, daha dogrusu butun bu sene, tubaf bir tembellik geçirdim ve geçirraekteyim. Nasıl bir şe> biliyor musun, hani kabuk degiştiren, ama sadece kabuk, şekil degiştıren bayvanlann bu degişme devresındekı halleri gibi bir şey. Eskiler, istigrak diye bir halden baDsederlermış, ben bıraz da bu haldeyim. Sonumuz hayır olsun ya bambaşka bir şekil ve şemailde yazı yazacağım, dikkat et şekil ve şemailden bahsediyorum, yahut da daha bir hayli zaman bu hal surup gidecek. JVaumtn, amest CeOle Hanım tarafuıdan yapıbnt? portresı Karanfiller buruçacak. ama kokusunu kaybetmez Sana saksımın son açan karanfılinı yolluyorum. Eline ulaşıncaya kadar kunıyacak, buruşacak, ama kokusunu kaybetmez sanıyorum. Kuzum, bana 'Les Lettres Françaıses' diye bir edebiyat gazetesi var, İstanbul'a geiiyor. Onu gonder her hafta. Hasretie." Birçok sanatçının yaşamında, yenj donem öncelerınde rastlanabilecek olan bu kaygılann yarattığı sıkıntılardan Memieketimden Insan Manzaralan'nı oluşturan eşı bulunmaz şıırlerle kurtulmayı basardı Nazım 1976'da Cumhunyet'te çıkan bır yazıda belırttığım gıbı, düşun, onun şıırını kapamıyor, aydınlığa goturuyordu çunku Işı şın, onun şıırının kuruluş özelhğını kavrayarak yenı yapı denemelerıne gırıştı. Bu dönemını anlatırken Nazım şöyle konuşuyor"Mayakovski'nin şiinyle benimki araanda ortak yanlar: bkin şiir ve duzyazı; ikincisi çeşitli (urler (lirik, yergisel vb.) arasındakı kopuklugun stşıimast; uçuncusu şıire siyasal dilin sokulmasıdır. BuCeyhun Atuf Kansu ne guzel yazmıştır nunla biriikte farklı biçımler kullaıuyoruz onunia. Mayakovski "Hapishanelerde yazdığı şiirleri okurken, ozellikie onu, bir ağaç ogretmenimdir, fakat onun yazdığı gibi yazmıyorum ben." gemı oyarken, bır bezı dokurken, bir nesneye ellenyle biçim verirEkber Babayev de bu konuva değınerek yapısal yonden karşılaşken duşlu>orum. Hapıshane degil, onu çardaklı, alacakaranlık bir tırır ıkı şaırı işlıkte gibıdır. Egilmiş, Turkçeden ve halkın yaşantısından gereçler "Mayakovski'de anlamsal birim kıtadır. IVazım Hikmet'in yaraseçiyor, bunlan birleştinyor ellenyle, tak tak tak vuruyor; durup tıcüıgının olgun donemınde ise. anlamsal birim satırdır. bir bakıyor, bır agaç, sepilenmis bir deri, bir oltu taşı, bır demir ...Mayakovski'nin şıirlerinde kıtanın en onemlı sozcuğu uyak dugibi bakıyor şıınne, sonra işliyor, biçim veriyor, gokyuzu mavısin nımundadır. Nazım Hikmet'te ise temel bınm kıta değil, satır (diden, bozkır >eşilinden bir boya vuruyor agaç beşige: Turkçe yata ze) olduğu için, en onemlı sözcuk satır sonuna gelir." cak içinde. Sallana sailana buyuyecek, nınnı yıgıl bir turkuye Babayev'e gore, Sovyetler Bırlığı'nde bır moda vardır "Mayadonuşecek. (Millıyel Sanat 28 1 1977) kovski'ye az çok benzeyen bir yabancı ya da Sovyet şairini, Alman Nazım Hikmet'in daha "Yaralı Hayalet", "Esırın Kolu", "Yolcu Mayakovski'si, Fransız Mayakovski'si, Azerbaycan Mayakovski'Yolun Şarksa" gıbı ılk gençlık yıllannın urunlennı verırken bıle şı si diye adlandırmak modası." Nazım Hıkmet'ı de bu modaya uyarak bır zaman Türk Mayaınmızın temel kaynakiannı iyi öğrendığı belımlmıştır Pır Sultan'kovski'si dıye adlandırmışlardı Oysa "edebıyatın yaşamdan değil dan Yunus Emre've, Bektaşı nefeslermden Mevlevı âyınlenne, Şeyh Galıb'ın, Muallım Nacı'nın gazellennden Tevfık Fikret'ın serbest de, getenekten doğduğu konusunda genel bir yanlış kanıdan kaymustezatlarına kadar alabıldığıne genış zengınlıklenmıze eğılırken, naklanan bu duşunce, Nazım Hıkmet soz konusu oldugunda ozellikie yanlıştır." kendı ozgun yerını arıyordu Nazım Başladığı yıllar "yenı şiir" sorunları gundeme gelmıştı. Yahya Kemal ve Haşım, olçu ve rıtm kaygılarınm yanı sıra sözcuğun anlamı ıle bırhkte, dıze ıçındekı, ses, uyum gıbı yaratıcı ışlevlerını göz onunde tutarak çalışıyorlardı Turkçe, Osmanlı dıl beğenısını edebıyattan kovmayı başarmıştı Nazım Hıkmet, bu gehşmelenn yarattığı duşunsel kazanımları da elde ederek gıttı Moskova'ya Orada kaldığı ıkı yılı aşkın sure ıçınde Doğu Unnersıtesı'nde toplumbılım ve ekonomı öğrenımı goruyor, Rusçayı sokraeye çalısıyordu. Bu yıllarda Mayakovski, Yesenin, Aleksandr Blok da donemın sevılen şaırlerı arasındaydı Nazım, Mayakovskı'nın şıınne vakınlık duydu, henuz Rusça bılmemesıne kar Nazım: Aramızda benzerlik çok azdır Nazım Hıkmet, Adalet Cımcoz'a >azdığı mektuplardan ıkısınde Mayakovski'den etkilendiği yolundaki savlara şoyle değınmıştır "Ben Mayakovski'yi sabsen tanıdım. Bır kere, bır yılbaşı gecesi, bir şairin evindeki toplantıda kendisine takdim edildim. Sonra şiir okurken de dinledim, fakat hâlâ en az tanıdığım şair odur. Sonra tersine, ustadı bızde tercume etselerdi aramızda ne kadar az benzerlik oldugu o zaman meydana çıkardı. Kısaca söyleyeyim: Ustad, bir çeşıt müstezatlı aruzla yazar, bendeniz boyle musiezatlı bir oiçu kullanmara. Lstadda kafiye meselesi, edindiğim, edınebıldigım bil ... Gelelim Tblstoy'a, sana tuhaf bir şey söyleyeyim mi, ben Tblstoy'u şöyle sindire sindire, ancak şu Harp ve Sulh romanını tercümeye başladıktan sonra okumuş oldum. Yani demek istediğim, uzerimde tesiri olmuşsa, ancak şu son senelerde olmuştur. Mamafih bunu da zannetmiyorum. Yalnız bir mesele var Tblstoy'dan sonra yazı yazan ve insanları sanat hokkabazlıklanna başvurmadan ve sade şekiller içinde olduklan ve hatta olacaklan gibi vermeye çalışan her yazıcıda, Tblstoy'u isterse hiç okumamış olsun mutlaka onun izlerini bulursun. Çünkü bu dehşetli adam, bir sanat devrinin başlangıcıdır, hem de kemale ermiş bir başlangıç. mesela bundan on sene evvel şoyle iyice, derinden derine okumuş olsaydım ve tesirten altında kalmak, yani onlardan bir kultur ve sanat kaynağı olarak faydalanmak bantiyarlıgına ulaşsaydım, belki de çok daha iyi bır yazıcı olurdum." Nazım Hikmet'in okudugum otuz dokuz mektubunda Rnbaİler'ınden ve Saat 2122 Şurleri'nden seçılmış on dort şıır var. Bunlardan bırıne Memet Fuat ve Asım Bezırcı'nın baskıya hazırladıgı kıtaplarda rastlamadım "En Muhim Mesele" başlığını taşıyan bu parçayla bırhkte, şiırlenn üzenne kısa da olsa duşuncelerının yer aldığı dört mektubu ve daha önce kıtaplannda görduğumuz uç şuri yayımlıyorum: "Adaletçigjm. Seni dehşetli goresim geldi, Hasret çekmenin ne demek oldugunu, ancak bu yıl anladım. Insan hasrete erince sukuti oluyor. Seni dehşetli goresim geldi. Sana ikı kuçuk şiir yolluyonım. Bundan once ıstedıklerinin bir kısmını Merdivende Muhavere pasajının sonunu ve dorduncu kitabın başlangıcını yolladım, almıssındır:" EN MÜHtM MESELE Yaprakları arslan pençeli çınarlar bin yıl yaşamakta Kestaneler uç bin Ve serviler beş bin sene ayakta. Kavaklar bıle ytdi yuz yıl yeşil ve beyaz Halbuki biz ne kadar az yafiyoruz, kardeşlerim, ne kadar az yaşıyoruz, ne kadar az. Beygirle bir ayardayız henuz bu en muhim meselede Hatta onun kadar biU doyamıyor dunyasma Beygirden çok yuk taşıyan çoğunluğumuz* •• Kale kapısından çıkarken olumle buluşmak uzere donup baktığımızda son defa şehre, sevgitim, şv sozleri soyleyebileceğiz: " Pek de oyle guldurmedinse de yuzumuzü, çalıstık gucumuzun yettığı kadar seni bahtiyar kılaltm diye. Devam ediyor bahtiyarlığa doğru gidişin, devam ediyor hayat... tçımız rahat, Gonlumuzde hakedilmis ekmeğine doymusluk, Gozumu7.de ışığtndan aynlmantn kederi, tşte geldik gidiyoruz sen olasın Halep sehri. " 'Dünyaya tanıtılmosıgereken ikişair Şu Redri Rahmi mükemmel şair, yani klasik manasıyla şair. Zaten bkde bugün benim tanıdığım ve dünyaya tanıtılması gereken klasik manasıyla' iki büyük şair var Biri Halikarnas Balıkçısı o bir âlem şair biri de BedrL Haikarnas Balıkçısı'nda olsun, Bedri'de olsun mühim bir kusur var Nabız, ritnu îkisinde de nabız ahenksiz ve bu manada ölçüsüz atıyor. Halbuki o güzel, klasik şiire uygun bir nabız lazım Bu belki de şundan ileri geiiyor Darılmasınlar, ikisinin de Türkçesi biraz kıt. Bedri Rahmi Eyuboğlu Nazım Hikmet. Beriri Rahmi ve Halikarnas Balıkçısını degerlendiriyor 9 Cevad Şaklr Kabaaiaçb (Halikarnas BaUcçuı) SCRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle