16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 NtSAN 1986 Ozetle DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 tsrail, BWden iki Nazinin dosyasını istedi tsrail, Birleşmiş MUletler'den eski Genel Sekreter Kurt Waldheim 'den sonra iki ISlazi savaş suçlusunun dosyalarını istedi tsrail sözcüsü, dosyatardan birinin 1962'de tsrail'e verilerek idam edilen Adolf Eichmann\n yardtmcısı Alois Brunnes'e ait olduğunu söytedL Eichman, Israilln stmdiye dek idam ettiği tek NaZİ savaş suçhısu. LHğer kiftnbı ise adı açıklanmadı. (a.a.) Avusturya Devlet Başkanı Rudolph Kirchschlaeger, savaş suçlan ile ilgili araştırma yapan komisyonun hazırladığı dosyayı Kurt Waldheim 'a göndererek hakkında yapılan suçlamalarla ilgili ifade vermesi için çağnda bulundu. Birleşmiş Milletler, araştırma komisyonunun belirlediği koşullara uyarak dosyanın bir ömeğini Rudolph Kirchschaeger 'e göndermişti. A ncak yapılan, anlaşma uyartnca Avusturya'mn dosyanın içeriği konusunda açıkiama yapmaması gerekiyor. SSCB moratoryııma son verdî Gorbaçov Reagan ABD'nin gerçekleştirdiği yeni nükleer denemeyi Moskova tepkiyle karşüadı AIİSİRMEN DUNYADA BUGUN Hoşgörü Bombacı Bekir'in attığı penaKıyı tutmaya kalkan Zamora'nın bağırsaklarının düğümlendiği, sonra da bu bombalan vuran sol ayağın mühürtendiği, ünlü Bekir'e yalnızca sağ ayağıyla şut çekme izni verildiği doğru mudur? Hitler'in Rusya içlerindeki büyük bozguna uğramasının nedeninin, Mareşal Fevzi Çakmak'ın uyarılarına kulak asmayıp, onun önerdiği harekât planına uymaması olduğu gerçek midir? Bu sorular sorulmaz, "tevatur'ün ardında gerçek yoktur ki, arayıp bulasınız. Hiçbir gerçeğe dayanmadan rahatlıkla anlatılan, dinlerken insanın hoşuna giden bu soylencelerin de kendilerine göre işievleri vardır. Hiç değilse, çocukların düşlerini süsler, kahve sohbetlerindeki masal çeşnisini zenginleştiririer. Ama tevatürlere dayanarak tarihe bakmaya kalkmak, belirli bir düzeyin ustüne çıkıp, önemli yerlere stçrarsa tehlikeli olmaya başlar. Son zamanlarda, pek hınzırca hesaplarla, ikkJe bir ileri sürülen "Osmanlı hoşgörüsü" işte bunlardan biridir. Geçmişimize yanlış bakışın, kulaktan dolma bilginin yanıttıcılığının, söyieneni incelemeden hemen gerçekmiş gibi kabul etmenin tembelliğinin ürünü olarak, çok kışı kolaylıkla kabul ediyor "Osmanlı'nın hoşgörüsünü." Sadrazamlann biri bayramlık, biri tdamlık iki yedek mintamnın olduğu, devlet in en yüksek görev mevkiine ge'en kişileri eninde sonunda celladın boğduğu düzen, hangi hoşgörüye dayanıyordu dersiniz? Hükümdarın mutlak otoritesinin keyfi davranışlannı sınıriayan ilk belgeyi ilk kez 19. yuzyıltn ortalanna doğru oldukça gecikmiş olarak, üstelik de İngiliz emperyalizminin etki hatta baskısı sonunda kabul eden bir toplumda egemen olan hoşgörü ne menem bir hoşgörü ola ki? Bir an için tevatürü gerçek kabul etsek ve Osmanlı düzenini, hoşgörünün egemen olduğu bir düzen varsaysak bile, bugün geriye dönüp, o geçmişin hoşgörüsüne özlernle bakmanın hiçbir tutarlı yanı olmadığını artık görmek gerek. Tarihte falanca hükümdarın hoşgörüsü kendisine büyük ttibar kazandırmış, ülkesi için kazanımlar sağlamış olabilir. Ama bugün aynı düzen ve biçimde kalmış hoşgörünün hiçbir anlamı yoktur. Çünkü hoşgörü, tarihin bugünkü evresinde, en azından uluslaşma sürecini tarnamlamış toplumlarda, ıster kişisel düzeyde kaisın, ister ulusal düzeyde olsun, yönetici lütfu olmaktan çıkıp, nesnelleşmeli Belgeve dökülmemiş, yasal ve anayasal güvence altına alınmamış, dokunulmaz, temel hak ve özgüriükler haline gelmemiş olan hoşgörünün hiçbir anlamı yoktur. Nesnel güvencelerini örgütleyememiş, temel hak ve özgürlüklerini bu güvencelere bağlayamamış olan toplumlarda, yöneticiter attın yürekli birer hoşgörö anrtı bile olsalar, o toplumlara yine de uygar ve çağdaş toplumlar diyemeyiz. Çünkü çağdaş toplumlarda özgüriükler, hükmedenin lütfu değil, toplumun temel taşlandır. Günümüzün teknoloji dünyası, birçok alanda standarttaşmayı sağlamış olduğu gibi, bu alanda da aynı sonuca ulaşmıştır. Bugün temel hak ve özgürlüklerin, insan haklannın asgari koşulları standartlaşmıstır ve Japonya'da da, Fransa'da da, ABD'de de, Finlandiya'da da, Güney Afrika'da da, aynı ölçütler kullanılarak olaya bakılmakta ve sonuç çıkarılmaktadır. Bu ölçütlerin başında da, yurttaşın özgüriüğünün yöneticinin, ömeğin cumhurbaşkamnın, başbakanın ya da polis müdürünün hoşgörüsüne bağlı olmaması gelir. İşte toplumumuza çözüm olarak sunulan hoşgörü böytesine çağını tamamlamış bir kavramdır. Demokrasilerde cumhurbaşkanlarının, başbakanların hoşgörüsünün bir önemi yoktur. Rejimin yapısı gereği onlar hoşgörülü olmaya zaten mecburdurlar. Bizler ne cumhurbaşkamndan, ne de başbakandan hoşgörü istiyoruz Bahşiş de istemiyoruz, ulufe de: Yalnızca özgürtüklerimizi ve güvencelerini yani kısacası hakkımızı istiyoruz. Bunları alacağımızdan kuşkusu olan var mı? Jaldheimh çagrı TASS, SSCB'nin nükleer yeraltı denemelerinin durdurulmasına ilişkin tek yanlı karannın kaldırılmasımn, ABD yönetiminin uzlaşmaz tutumundan kaynaklandığım bildirdi. Sovyetler Birliği'nin resmi haber ajansı TASS tarafından dün Moskova'da yapılan açıklamada, yeraltı nükleer deneme yaprhama yolundaki karardan vazgeçilmesinin, ABD'nin önceki gün Nevada çölünde gerçekleştirdiği denemeye bağlı olduğu Dış Haberier Servisi SSCB, ABD yönetiminin önceki gün Nevada çölünde yeni bir yeraltı nükleer deneme gerçekleştirmesi üzerine, geçen ağustos aymdan beri tek yanlı olarak uyguladığı yeraltı nükleer deneme yapmama karannı kaldırdığını açıkla kaydedildi. TASS'ın açıklamasında, Moskova'nın ABD'ye birçok kez yaptığı nükleer yeraltı denemelerin tamamıyla yasaklanması yolundaki önerisinin geçerliliğini koruduğu kaydedildi. ABD yönetimi önceki gun Nevada çölünde "Mighty O a k " (Güçlü Meşe) kod adh bir yeraltı nükleer deneme gerçekleştirdi. Yerin 396 metre altında gerçekleştirilen patlamanın şiddetinin 20 kilotondan daha az olduğu bildirildi. Sovyetler Birliği, ABD yönetiminin önceki gün Nevada çölünde yeraltı nükleer deneme gerçekleştirmesini tepkiyle karşılamış ve Washington'un kamuoyu önünde çelişkili davrandığını iddia etmişti. Sovyetler Birliği Komünist Partisi yayın organı Pravda gazetesinde yayınüanan bir yorumda da, ABD'nin yeraltı nükleer denemeyi gerçekleştirmesi, "dünya kamuoyunun umutlanna inen bir şamar olarak" nitelendirildi. SSCB lideri Mihail Gorbaçov, geçen yıl ağustos ayında tek yanh oiarak yeraltı nükleer denemeleri durdurmuştu. Gorbaçov'un nükleer yeraltı denemelerini durdurma karanna katılmayan ABD, bu süre içinde 9 yeraltı nükleer denemesi gerçekleştirdi. ABD'nin önceki gün gerçekleştirdiği Mighty Oak kod adlı nükleer deneme, daha önce iki kez ertelenmişti. Geçen çarşam ba gunü yapılması planlanan denemenin, SSCB'nin Washington'da uzun süre büyükelçiliğini yapmış olan Anatoly Dobrinin'in Reagan'ı veda ziyareti sırasında ertelenmesi, bazı çevrelerde "yumuşama" olarak nitelendi. Ancak ABD yetkilileri, yeraltı nükleer denemenin ertelenmesinin, Dobrinin'in Reagan'a yaptığı ziyaret gününe rastlamasının tamamen bir rastlantı olduğunu belirterek, ertelemenin tamamen teknik nedenlere dayandığını bildirmişlerdi. ABD Enerji Bakanlığı Sözcüsü Jack CampbeU, önceki gun yaptığı açıklamada ise, söz konusu denemenin silahlann etkisini ölçmek için yapfldığını bildirdi. ABD'den bir süre önce Yugoslavya 'ya iade edilen savaş suçlusu Andriya Artukoviç 'in pazartesi günü Zagreb 'de başlayacak yargılanması, televizyon aracılığtyla 37ülkeye naklen yayımlanacak. Yugoslavya'da "Balkan Himmler'i" olarak tanman 86 yaşındaki Andriya Artukoviç, tkinci Dünya Savaşı 'ndan son3 ABD'ye kaçmıştı. Artukoviç savaş sırasında yüzbinlerce Yahudi ve Strpı öldürmekle suçlanıyor. (a.a.) "Balkan Himmler'i" yargılamyor Bulgarlar baskıda ısrarh Bulgaristan'ın Kırcaali kentine giden bir grup Batılı gazeteci, Türklere yapılan baskılara tanık oldular. Sofya, Türklerin adlarının kendi istekleri üzerine değiştirildiğini bildirdi. Dış Haberier Servisi Bulgaristan'da Türklere yönelik baskı politikası sürüyor. Bulgar hükümetinin girmesine izin verdiği bir grup Batılı gazetecinin Türklerin yaşadıklan Kırcaali izlenimleri basın organlannda yayımlanıyor. Gazetecilere göre, Bulgaristan'ın Kırcaali kentinde genel olarak hava çok gergin ve Türkler hâlâ korku içinde yaşıyorlar. lntemational Herald Tribune gazetesinin birinci safyasında yayımlanan "Wasbington Posttan" Jackson Diehl imzasıyla yer alan haberde, Sofya'nın Türkleri asimile etmekte ısrarh olduğu ve baskılarını sürdürdüğü ifade ediliyor. Haberde, Jackson Diehl'in Kırcaali kentinde yaşayan bazı Türklerle yaptığı "kacaraalt" konuşmalardan yola çıkılarak, Bulgar makamlarının bu ulkede yaşayan Türk azınlığa, dillerini, adlarıru ve kultürlerini yok etmek için baskı yaptıklan vurgulanıyor. Adının açıklanmasıru istemeyen orta yaşlı Jürcaalili bir Türk, Washington Post'un muhabirine geçen yilki olaylarla ilgili şunları söyledi: "Çok kişiyi vurdular, ama kaç kişi olduğunu bilemiyorum. Burada hayat kalmadı. Dikkatli olun, siz de izleniyorsunuz, biz de sürekli izleniyoruz." Asıl adı Mehmet iken resmi adının Milev olarak değiştirildiğini söyleyen bir başka Türk ise Amerikalı gazeteciye olanlan iki sözcükle anlatıyordu: "Çok korkunçtu." AP ajansından Matttae» Vita da, haberinde Kırcaali'de yaşayan birçok Türkün, kendi dillerini konuşmalannın yasaklandığını kaydederek, pazarda rastladığı 50 yaşındaki bir adama "Türk miisiin" diye sorduğunu, "Bolganm" >ıanıtıyla karşılaştıJını, ancak kısa bir süre sonra, aynı adamın, kulağına eğilerek, "Ben TUrköm" diye fısıldadığını yazıyor. lntemational Herald Tribune gazetesinde yer alan yazıda, Sofya'daki yetkililerin resmi açıklamalanndan ve Kırcaali'deki durumdan, Bulgar makamlarının Türklere karşı uyguladıklan baskılan sürdürmekte ısrarh olduklarının anlaşıldığı belirtiyor. Bulgaristan hükümetinin bir sözcüsü Bojan Taikov, Kırcaali'yi ziyaret eden Batılı gazetecilere verdiği bilgide, yapılan baskılan y^lanhyarak, "Etnik Türkler, Bulgaristan doğumludur ve Sla\ kökenlerinin canlandınlması için kendi istekleriyle adlannı değiştirmekteler" şeklinde konuştu. Batılı gazeteciler Bulgar makamlarının bu tutumunun Türk hükümeti ve uluslararası kamuoyunda büyük tepkilere yol açarken, Moskova ile Sofya'nın da arasındaki ilişkileri gerginleştirdiğine dikkat çekiyorlar. Merkezi Londra'da bulunan Uluslararası Af örgütü tarafından geçen hafta yayımlanan bir raporda, Bulgar makamlarının geçen yıl başlattıklan isim değiştirme kampanyası sırasında, bu uygulamaya karşı çıkan lOCCü aşkın Türkün guvenlik kuvvetlerince öldürüldüğünün belirlendiği kaydedilmişti. Uluslararası Af Örgütü'nün raporunda, Bulgar makamlanyla işbirliği yapmak istemeyen yüzlerce Türkün de tutuklandığı bildiriliyordu. Batılı gazeteciler, Bulgaristanda halen 900 bin Türkün yaşadığını ancak Sofya'nın bunu inkâr ettiğini haber veriyorlar. ve AP'yje göre Lübnan Kaçırılan Fransız öğretmen kıırtarıldı BEYRUT, (AP) Geçen salı sabahı Beyrut'ta kaçırılmış olan Fransız yurttaşı öğretmen, Michel Brian, dün Lübnan'ın doğusunda, Bekaa Vadisi'nde üç avcı tarafından kurtarıldı. Aynı saatlerde Beyrut'un doğusunda bu kez bir lrlandah öğretmen Brian Keenan kaçırıldı. Fransız öğretmeni kurtaran üç avcı, park etmiş bir araçta üç ya da dört silahlı adamı, gözü ve elleri bağlı bir kişiyle birlikte gördüklerini ve duruma mudahale ettiklerini anlattılar. Bunun üzerine silahlı adamlarla aralarında çatışma çıktığını belirten avcılar, sonunda teröristlerin söz konusu öğretmeni bırakıp panik içinde kaçtıklannt söylediler. Tavşan avına çıktıklannı kaydeden avcılar, tesadüfen kurtardıkları kişinin Fransız öğretmen olduğunu sonradan öğrendiler. Fransız öğretmen de yaptığı açıklamada, teröristlerin kendisini "asker" ve "tsrail casusu" olmakla suçladıklarmı dile getirdi. Bu olayın geçtiği saatlerde bu kez Beyrut'ta lrlandah bir öğretmenin kaçırıldığı öğrenildi. Beyrut Amerikan Üniversitesi'nde lngilizce öğretmenliği yapan 35 yaşındaki Brian Keenan'ın kaçırılışını henüz herhangi bir örgüt üstlenmedi. Bu arada, Lübnan'ın başkenti Beyrut yakınlanndaki Şatila ve Burç El Barajni mülteci kamplarında Filistinli gerillalarla Şii Emel milisleri arasında geçen ay sonundan bu yana arahklı olarak devam eden çarpışmalann dün yenıden şiddetlendiği bildirildi. Çarpışmalarda ölü sayısının 49'a, yaralı sayısının ise 2O5'e ulaştığı bildirildi. Beyrut polisi, dünku çarpışmalann, kamplann Suriye desteğindeki yeni kuvvetlere terk edilmesı sırasında meydana geldiğini bildirdi. Fransa'da ilk yapay kalp Fransa'da ilk kez 25 yaşındaki erkek bir hastaya Jarvik7 modeli yapay kalp takıldu Profesör Christian Cabrol başkanlığındaki bir ekip tarafından Paris'in PitieSalpetriere Hastanesi'nde dün gerçekleştirilen ameliyat 7.5 saat sürdü. Prof. Cabrol, ameUyattan sonra "Le Figaro" gazetesine yaptığı açıklamada, yapay kalbin, hastaya insan kalbi nakledilmesinden önce gü'cunü toplamasına yardımcı olacağını ve şimdilik hastaya insan kalbi takılmasınm düşünülmediğinl söyledi. (a.a.) Kîüvenlîk bölgemîze gîrmeyirf Dış Haberter Servisi Basra Körfezi bölgesindeki bazı ülke leri âyaret etmekte olan ABD Başkan Yardımcısı Georgf Badı'un uluslararası sularda sevir özgürlüğüyle ilgili sozleri ve Iran'ı tehdtt etmesi, Tahran yetkililerinin sen tepkisint çekü. Bush'un "fejfkırtıtırsak. Korfez'de askeri bir e>ieme geçeriı" biçımindeki sözlerini yamtlayan tranlı diplomatık ve askeri çevreier, '•Amerikan gemikeri Körfez'deki guveoiik bdlgemize girerient ç«rpı*ıru" dediler. Libya ile ABD arasındaki gerginlıkte açıkça Libya'nm satında yer alan Iran'ın, Deniz Ku\vetleri Komutanı Mubammed Höse>in Melekzadegân dun bir demeç vererek ABD'ye çanı. AP Ajansı'nın haberıne göre, Melekzadegân, "ABD savaş gemilerinin varlıgı. çıkarlarımm açık bir biçirnde tehdit eder hale geBrse ejierae geçeriz" dedı. ABD gemüennin "simdije kadar b«rhaagi bir biçiınde keadilerini huınrsuz etmek iiııivatüizlıgında bulunmadıgım" kaydeden Iran Deniz Ku\\etleri Komutanı, "Eger rahatsulık vermek islerkrse şiddetle çarpejıru' biciminde konuştu. Melekzadegân, ABD filosunun Iran tarafından Körtez'de ilan edilen "guvenlik bolgesi"ne girnıediğini anımsattıktan sonra, bu bolgeye gırecek .Amerikan gemilerinin "batmlmayla yiiz yiiM kalacağmı" söyledi. "Her günkit nıtin faaliyelkrimiz sırasında birçok ABD savaş gcmisi)k karşılaşıyoruz, ama şimdiye kadar onlan» karsı herhangi bir harekât \apm»dık" diyen Iranlı amıral, son aylarda Körfez'dekı Amerikan savaş gemilerinin sausında arıış olduğuna dikkati çekti. tran, ABD'yi uyardı İngiltere'de nıuhafasakârlann yvnilgisi Ingiltere'de halk arasındaki popülerliğini önemli olçüde yitiren Thatcher hükümeti, dün yapılan ara seçimlerde büyük bir yenilgiyeuğradu Londra'nın Fulham bölgesinde boşalan bir parlamento üyeh'ği için yapılan ara seçimlerde Muhafazakâr Parti, sandalyesini tşçi Partisi'ne kaptırdı. Kesin sonuçlara göre, Işçi Partisi adayı, muhafazakâr adaya 3 bin 500 oy farkı yaptu Bu arada seçimlere katılan sosyal demokrat liberal koaüsyon aneak üçüncü gelebüdi. TEŞEKKÜR 5.4.1986 günü, Kuruluşlarımızdan BagasanBagfaş Ambalaj Sanayii A.Ş. Ağır Hizmet Torbaları Fabrikaları ile Camimizin Açılış Törenini Şereflendiren, Filipinler 17 Kasım terör örgütü PASOK'a yakın STELYO BERBERAKİS ATİNA Yeni Demokrasi Partisi Başkanı Konstantin Mitsotakis, "17 Kasım" teror örgütünün PASOK'un çevresinde bulunduğunu öne sürdü. Mitsotakis'in iddiasına göre, albaylar cuntası döneminde Paris'te kurulan ilk (PAK) partisinin, 1974'te demokrasiye geçildikten sonra adını PASOK olarak değiştiren şosyalist hareketin "ihraç ettigi" uyeleri bugunkü "17 Kasım" örgütünü oluşturuyor. Mitsotakis bu iddiasını, her cinayetten sonra "17 Kasım'ın dağmığı bildirilerin içeriğine dayandırıyor. "17 Kasım Devrimci Örgütü" imzasını taşıyan çok sayfalı bildirilerde genellikle sosyalist PASOK hükümetinin "sağ egilimli bir siyaset uygulamaya başladığı" vurgulanıyor. Atma bmniyet Mudürlüğü kaynaklanndan edinilen bilgilere Yunan muhalefet liderinin suçlaması: Başbakanımız ABD üslerinin geleceğini halkoylanıası belirleyecek MANtLA, (AP) Filipinler Devlet Başkanı Bayan Corazon Aquino, ülkedeki 2 ABD askeri üssünün geleceği konusunda kararın halk oyuyla belirleneceğini açıkladı. Önceki gun Japon gazetecilere bir demeç veren Aquino, 1991 yılında sona erecek usler anlaşmasıyla ilgili olarak ABD yetkilileriyle anlaşmanın yenilenmesi konusunu görüşeceğini, son kararın halk oylaması sonucuna göre belirleneceğini söyledi. Aquino'nun Japon gazetecilere bu demeci, devlet televizyonundan ve resmi haber ajanslanndan aynen verildi. Filipinler Devlet Başkanı demecinde, ABD yetkilileriyle üsler konusundaki yeni görüşmelerin ne zaman başlatılacağı konusunda herhangi bir açıklamada bulunmadı. Devlet Başkan Yardıması Salvador Laurel de önceki gün bir demeç vererek, ABD ile aralanndaki usler antlaşmasına bağlı kalacaklarını, ancak Filipinler'in dış politikada "gerçek bağımsızlık" kazanmaya kararlı olduğunu söyledi. Aynı zamanda Dışişleri Bakanhğı görevini de yürüten Laurel, süper güçler arasındaki olası bir nükleer savaşta ilk hedef olmak istemediklerini beliıtti. ABD Dışişleri ve Savunma Bakanlıklan'ndan üst düzeyde çeşitli yetkililer ise, önceki gün ABD Senatosu'nun bir komitesinde yaptıklan konuşmalarda, Filipinler'deki üsler konusuna değinerek bunların son derece önemli olduğuna dikkati çektiler ve bu üsleri terk etmeyi düşunmediklerini söylediler. Pentagon yetkilileri, Pasifık bölgesinde bu üslerin yerini tutabilecek başka üsler olmadığını ve kurulamayacağını da \ urgulayarak, mevcut anlaşmanın süresinin dolmasından sonra da uzatılması gereğine işaret ettiler. Saym Turgut ÖZAL'a Devlet Bakanımız Saym Ahmet KARAEVLİ'ye VFeinberger: Yeni Zelanda ANZUS'tan çıkmış saydır ABD Savunma Bakanı Caspar Weinberger, Yeni Zelanda 'nm, limanlanna nükleer yakıtla çalışan Amerikan gemilerinin girmesine izin vermeyerek, ABD, Yeni Zelanda ve A vustralya arasındaki "AXZUS Paktı"ndan çekilmiş sayıldığmı söyledi. Bu durumun kendilerinde derin üzüntü ve hayal kınkhğı yarattığını belirten ABD Savunma Bakanı, Yeni Zelanda 'nın tavrının geçici olacağını umduklarım sözlerine ekledi. İçişleri Bakanımız Saym Yıldırım AKBULUT'a Beraberlerindeki Saym Milletvekillerimize ayrıca, Balıkesir Valisi Saym Fevzi YETKİNER'e İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Saym Bedrettin DALAN'a Saym TRT ve Basm Mensuplarma Beldemizin Sayın Kaymakam, Komutan ve Belediye Başkanlan ile iştirak eden değerli tüm Misafir ve Ortaklarımıza içtenlikle teşekkür ederiz. göre, 197581 yıllan arasında her yıl cinayet işleyen "17 Kasım" örguıü, 1981 yılında şosyalist PASOK iktidara gelince iki yıl faaliyet göstermemişti. Ancak 1983 yılmda Amerikalı Askeri İstihbarat Ataşesi Yunan asıllı George Cbantes'i yine yol ortasında öldüren örgüt, yayımladığı bildiride ilk kez "PASOK'un siyasetini" eleştirmişti. Bundan sonra işlediği her cinayet sonrasında, bildirilerinde sürekli olarak " P A S O K ' u n izlediği siyasetin" sosyalizrn ile ilgisi olmadığına dikkati çekti. Yunan hükümet sözcüsü, Konstantin Mitsotakis'in bu iddialarını "Parti çıkarlanm tatmin etmek için çok tehlikeli bir yöntem" olarak niteledi. Sözcu ayrıca, cinayet olayının tüm siyasi partiler tarafından ağız birliğiyle kmandığını, ancak hiçbirinin Mitsotakis gibi partisinin çıkarına konuşmadığını sözlerine ekledi. Butto'dan "diktatörüiğe karşı birleşme" çağrısı Butto, Pakistan Devlet Başkanı Ziya Ül Hak'ı tüm partilere açık bir seçim düzenleyerek yönetimden çekilmeye çağırdı. LAHOR, (AP) Pakistanın idam edilen Başbakanı Zülfikar Ali Butto'nun kızı Benazir Butto'yu sürgünden ülkesine dönüşünde karşılayan yüzbinlerce Pakistanh, on saat boyunca muhalefet liderine sevgi gösterilerinde bulundu. Pakistan Halk Partisi lideri Benazir Butto, Lahorda yaptığı konuşmada, "9 yıl boyunca bize hükmeden diktatorlüğü devirmek için birleşme zamanımız geldi," dedi. Butto, yüzbinlerce askeri yönetim aleyhtanna hitaben yaptığı konuşmada, "Pakistan Halk Partisi'nin, bedeli kan ve baskı olsa da ülkeye özgürlük ve demokrasiyi getirmeye kararlı oidugunu" söyledi. Benazir Butto. "Ziya ÜlHak haikm tepkisi karşısında uzun süre iktidarda kalamavacaktır," dedi. Pakistan muhalefet lideri konuşmasında Filipinler ve Haiti'yi örnek gostererek 1986'yı diktatörlükler için kötü bir yıl diye niteledi. Butto, "Yakında bir başka diktatör de sizin karariüığııuzı ve sayınızı görüp kaçabilir," dedi. Pakistan'daki askeri yönetim ale>'htarı yüzbinlerce kişinin on saat süren gösterilerine polisin mudahale etmediği, yeni muhalefet yanlılarının 2 bin kadar polis tarafından gözlendiği belirtiliyor. Ziya ÜlHak askeri yönetimi, Butto'nun Pakistan'a dönüşüne karşı çıkmayacağını açıklamıştı. Benazir Butto'nun babası Zülfikar Ali Butto 1977 yılında Ziya ÜlHak tarafından gerçekleştirilen askeri darbeyle devrilmiş ve 1979'da tüm dünyanın tepkisine rağmen idam edılmişti. Japonya • Çin ilişkileri Çin ve Japonya arasındaki sorunlann ortadan kaldmlması ve iüşkilerin iyileştirilmesinde tüm umutlar Japon Imparatoru 'nun ÇinH ziyaret etmesine bağlı. Japonya ile arasındaki sorunlann halledilmesi için Japon tmparatoru'nun ziyaretini bekleyen Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, bu ziyareti engelleyen nedenlerin zamanı gelince Tbkyo hükümeti tarafından ortadan kaldınlacağına inandıklannı söyledi. Sözcü, ziyaret konusunda kendileri için herhangi bir sorun olmadığını vurguladı. Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulları Başkanlığı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle