23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 6 MART 1986 Özdağlar işi bitti (Baştarafı 1. Sayfada) üzerine, SHP'liler olayı başta Grup Başkan Vekili Cahit Tutum ve Kahramanmaraş Milletvekili Turan Bayezit olmak üzere sıra kapaklanna vurarak protesto ettiler. SHP'lilerin usııl hakkındaki söz istemelerinin yerine getirilmemesi karşısmda protestoların uzaması üzerine, ANAP'lı Başkanvekili istifa mektubunu okutmaktan vazgeçerek, Turan Bayezit 'e usul hakkında söz verdi. Bayezit, özdağlar'ın Anayasa Mahkemesi'nce mahkunı edildikten sonra istifa ettiğini belirterek, Meclis'e önce Anayasa Mahkemesi karan geldiğini ve bunun oylanması gerektiğini söyledi. Bayezit, TBMM Başkanlık Divanı'nın Yüce Divan'ın kararına uymadığını ve Meclis'in politik çıkarlara alet edildiğin savundu. Bayezit'in konuşması üzerine başlayan usul tartışması nedeniyle kürsüye gelen MDP'Ii Ismail Şengiin ise özdağlar istifa ettikten sonra mahkumiyet kararının oylanmasının mümkün olamayacağını bildirdi. Şengün, öncelikle Özdağlar'ın istifası nedeniyle milletvekilliğinin oylanması gerektiğini kaydetti. ANAP'lı.lhsan Tonbus, Meclisi güç durumlara düşüren nedenin anayasanın 84. maddesi olduğunu belirterek, bu maddenin değisikliği konusundaki önerilerinin itibar görmemesinden yakındı. Tonbuş, 84. maddenin istifa nedeniyle de olsa milletvekilliğinin düşmesinin oylanması gerektiğini öngördüğünü belirterek şöyle konuştu: "84. ınacldedc birinci sırayı istifa alnıış. İstifa her şeyden önce geliyor. İstifa eden millctvekilinin /.alen bu sıfatı kalkmışlır. Bunun insani tarafı da var. Bu arkadaş niye istifa etmiş acaba? Mahkumiyetten mi? Düşmesine karşılık islifııyı tercilı ederek vicdanını bira/ rahatlatmış olacak. Arkadaşımı/. bazı vicdanları rahatlatmak, onları kurtarmak için istifa etmiş olabilir. Hcm insani bakıından hem de hukuki bakımdan istifanın önce oylanması gerekir. Bu kadar zalim olmayın". Bağımsız lstanbul Milletvekili Reşit Ülker, istifa ve çekilmenin kabule bağlı olmadığını ve tek taraflı irade beyanı olduğunu belirterek oylama yapılmamasını savundu. Bu sırada bağımsız tstanbul Milletvekili Günseli özkaya ayağa kalkarak, birleşimi yöneten Başkan Vekili Aras'a "Başbakan ANAPlılara 'kabul oyu vermezseniz çeker giderim' demiş mi? Onu kendisine sorun" diye bağırdı. özkaya'nın bu sözterine yanıt vermeyen Başkan Aras, tartışmalar arasında oylamaya geçileceğini bildirdi. Aras, konunun Başkanlık Divanı'nda görüşüldüğünü ve öncelikle istifanın oylanması gerektiğini belirterek, açık oylama yapılacağını söyledi. özdağlar'm "Büyük Umit, sevk ve inançla girdigim çatınız altında..." diyc başlayan ve "Allah, devlete ve millete acısın, korusun" diye biten istifa mektubunu okudu. Aras oylamayı başlatırken, MDP'li tsmail Şengün bir önergesi olduğunu ve işleme konulmasını istedi. Ancak Aras, önergeyi içtüzük uyarınca işleme koyamayacağını bildirerek, oylamayı sürdürdü. Açık oylama sonunda özdağlar'ın istifasının kabul edilerek anayasanın 84. maddesine göre milletvekilliğinin düşmesine, 277 oyla karar verilirken, 52 milletvekili çekimser kaldı. 7 milletvekili de ret oyu kullandı. 49 milletvekili birleşime katılmadı. Tümü özdağlar'ın milletvekil. liğinin düşmesi için oy kullanan ANAP'dan Mehmet özdemir hastaneden sedyeyle getirilerek oylamaya katılırkcn, ANAP'tan gecici olarak ihrac edilmiş bulunan Ankara Milletvekili Nejat Resuloğlu oylamaya katılmadı. Ancak Resuloğlu'nun genel kurul salonunun konuklar için ayrılmış locasında bazı seçmenlerle oylamayı izlediği görüldü. İZLENECEK YÖNTEM TBMM Başkanltğı, lsmail özdağlar'ın milletvekilliğinden istifasına ilişkin kararı, Adalet Bakanlığı aracıhğıyla Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na bildirecek. Cumhuriyet Savcılığı, hükmün infaz edilebilmesi için özdağlar'a davetiye göndererek yedi gün içerisinde teslim olmasını isteyecek. özdağlar, haklı gerekçeler göstererek infazın dört aya kadar ertelenmesini isteyebilecek. Erteleme konusundaki karan İnfaz Savcılığı verecek. Jnfazın ertelenmemesi halinde özdağlar, önce Ankara Kapalı Ceza ve Tutukevi'ne konulacak. Ancak tutukevi olması nedeniyle cezasının infazı burada yerine getirilemeyecek. Özdağlar, bir dilekçe ile gitmek istediği üç cezaevini belirtecek, infaz savcılığı da özdağlar'ı istediği üç cezaevinden birisine gönderecek. özdağlar'ın cezasının bir bölümünün infazından sonra, yarı açık ya da açık cezaevlerine nakledilmesi mümkün olabilecek. Özdağlar'm milletvekilliğinin anayasanın 84. maddesine göre düştüğü TBMM Başkanlığı'nca Cumhuriyei Başsavcılığı'na bildirilecek. TBMM Başkanlığı konuya ilişkin yazıyı başsâvcıltğa bugiin bildirecek. Özdağlar'ın üyeliğinin düşürülduğü ayrıca TBMM kararı olarak Resmi Gazete'de yayımlanacak. Notlar ANAPhnbirUk gösterisi CANAN YAZGANGİL ANKARA "Büyük baskı altındayım, korkuyorum... MecUse gelip konujmayı isterim ama..." tsmail özdağlar, istifastnm oylanacağı Genel Kurul toplantısı öncesi, duygulanm DSP'liSükrti Bafoacan 'a böyle anlatıyordu. Şükrü Babacan, saat 11,00sıralarmda özdağlar'ı evinden telefonla aramış, hal hatır sorduktan sonra, "Oylamaya gel, kendini savun'' demişti. özdağlar ile Şükrü Babacan arasında şu telefon konuşması geçmisti: Bak, politik hayatut nastl olsa bugün sona eriyor. Ama Meclise gel. Hlç olmazsa kendini savun, Bu senin için bir baslangıç bik olabilir, Bugüne kadar basuta blrçok demeçler verdin, bafbakam, bakanlan hatta Meclisi suçladm, btldiğln ne varsa gel anlat. Büyük baskı altındayım. Konuşmayı düşünüyorum ama korkuyorum, tehdit ediliyorum. Neden korkuyorsun? Nasıl olsa stntn için politik hayatin btttt, çoluğun çocuğun töhmet altında, onlan düşün. Bunu bir düşüneyim ama... Belki gelirim. Özdağlar, istifasının oylanmastndan önce kendisini arayan Şükrü Babacan'a tehdit edildiğini sövlüyordu, ancak oylamanm kaderi çok önceden belliydi. Özal, Meclis Başkanı 'ndan partisinin ve grubunun yöneticilerine kadar, herkese iki hafta öncesinden bastayarak mesajtar göndermis, işi bıtirmisti. Hele özdağlar'm üyeliğinin düsürülmesi için bağımsızlar ve MDP'den iktidar partisine destek sinyalleri de altnmca, özal, dün Meclise "İsl bitirmenin rahatlığı" içinde geliyordu. Biliyordu ki, kendisinin "Kabul oyu vermetsenh çeker giderim" sozüne rağmen, ANAP'tan karşı oy kullanacak milletvekili çıkmayacak... Ankara milletvekili Nejat Abdullah Resuloğlu, "ret"oyukullansadafazlabirşeydeğisrncyecek... ANAPgrubunun tam kadro oylamaya gelmesi, iki gün önceden garanti alttna almtyordu. Tek tek bütün milletvekilleri ile görüşülüyor, hatta hasta olanlann Meclise sedye ile getirilmelerinin organtzasyonu bile yapıhyordu. Oylamamn yapılacağı Genel Kurul öncesi ANAP kullsi, bu rahathğın içindeydi. özal, Cumhurbaşkam Evren ile görüşmesinden sonra Meclis 'e geldiğinde rahat ve memnundu. Çevresinisaran ANAP'hlar ile şakalasıyor, Malatya milletvekili Talaı Zengin'in ikram ettiği kayısılan perhiz bozacağı kaygısı tastmadan atıştırarak espriler yapıyordu; "Bizlm memleketin kayısılan iytdir, sişmanuumaz." özal'ın kendisiiçinadeta bir "güvenoylaması"nilellğine soktuğu oylama öncesinde, ANAP'tn Elaztğlt iki mılletvekiline sanki nazar değmişti. Mehmet özdemir apandisit, Milli Savunma Bakam Zekl Yavuztürk ise safrakesesi ameliyaıı olmuşlardı, ANAP Grup Başkan Vekili Haydar Özatp 'in yaptığı hesaba göre ANAP'hlar, iki hasta milletvekili dıştnda tam kadro Meclis'e geleceklerdi. özalp yanılmıyordu. Genel Kurul'un açılmastna 15 dakika kala, Elaztğ milletvekili Mehmet özdemir, ark'adaşlan tlhan Aküzüm ile Seç~ kin Fırat 'm tastdıklan sedye ile Meclis'e geldi. Genel Sekreter Mustafa Taşar ve Devlet Bakam Ahmtt Karaevll, özdemir"in etrafmı sardılar: " Aslan Mehmet.,. Nasıtsın?" Aküzüm, Başbakan özah kulıstegörünce, sedyedeyatan özdemir'i göstererek, "Efendim, özdemir'l sedye ile getlrdik " diyor ve ekliyordu; " Gerçl gerek yoktu, ama kendi istedi." Gerçekten de oylama sırasmda ANAPfazla zorlanmadı. Resuloğlu, tahmın edildiği gibi oylamadan hemen önce Genel Kurul salonundan ayrılarak, gelişmeleri ziyaretçitere ayrtlan hcadan izliyordu. ANAP'lılar, eksiksir "kabul" oyu verirlerken, bağımsızlar ve MDP'lilerinyanı sıra SHP'den de "kabul" oyları verlliyordu. Oylamadan sonra özdağlar'ın milletvekitligi 277 gibi büyük bir farkla düsürülürken, özal, kuliste şu yorumu yapıyordu: "Nettce beklediğim gibi oldu, Umduğum sonuç. Blrflre olacağı belliydi. Anayasa Mahkemesi karan oylama bile sonuç değişmezdi." Özdağlar değil gazetecîler (Baştarafı 1. Sayfada) yıllık yaşamtnın en neşeli ve keyifli gününü geçirdi. özdaÇlar, daha sabah saatlerinden başlayarak kapısının önüne doluşan gazetecilere başlangıçta pek sıcak davranmamasına karşm, bir anda "Haydisanayiyegidiyoruz" diyerek evinden çıktı. Arabasına yalmzca Cumhuriyet muhabirinialdı. Sanayiye kadar pekçok şey konuşacağımız umudu içinde sevinirken, işte geldik diyerek durdu. Evinden 100 metre kadar ötede bir oto garajını göstererek, şaşkın şaşkın bakan gazetecilere "işte benim sanayim hurası" dedi. ' 'lsmail özdağlar 'm sanaylinde" 45 dakikalık zaman, uzaktan kumandalı otomobil deneyleriyle geçti. İki yıldır üzerinde çalıştığı deneyin "bir ikt küçük aksama dışında" olumlu sonucunu tsmail özdağlar dün aldt ve bu sonuç, kendisini çocuklar gibi sevindirdi. Arada bir ellerini çırpmalar, bu deneylerde kendisine yardımcı olan oto garajı personeline övgüler sıralamalar, gazetecilere takılmalar biribirini izlemeye başladı. Sanki dün TBMM'de hiç tanımadığı birisi için eller inip kalkıyor, kabul, çekimser, ret sözleri havalarda hiç tanımadığı birisi için uçuşuyordu. Arada bir kendisine oylama hattrlatılıyorsa da hiç oralı olmuyor, çok ısrar edilince de "Ben istifamı vermlştm, hiçbir şeyin öneml yok artık, ayrıca sonu, başmdan belli bir oylamayla ne llglm var ki?"diyordu. Varsayoksa, makinelerdi, arabalardı, uzaktan kumanda deneyleriydi her şey. Uzaktan kumanda ederek kontağı açıyor, arabayı çalıştmyor, gaz veriyor, havalandırmayı çalıştmyor ve yalmzca seviniyordu. Ne gariptir ki, onun'adına heyecanlı olanlar bizlerdik. Dakikalar yalmzca bizler için geçmek bilmiyordu. Bu geçmek bilmeyen zaman boyunca neler mi konuştuk? önce ülke sorunlarmı, sonra makineleri, sonra çocuk eğitimini, sonra yine makineleri.. Geleceğe yönelik planlar.. Makineler.. Demokrasi.. Makineler.. Makineler.. En sonra yine makinelerr.. "Bu araba altı yıl önce tam anlamıyla bir Renault'du " diyerek yalmzca kasası kalmış bir arabayı gösterdi bir ara. Sonra, ilk olarak motorunu, sonra da şanzımanını, koltuklarını, aküsünü, kompresörünü vs. değiştirdiğini uzunuzun anlattı. Şimdilerde üstüne otomatik olarak açılacak bir kapak yapıyormuş. "Sonunda, Made in tsmail marka bir araba çıkacak ortaya" diye tamamladı sözlerini. tsmail özdağlar, arabasına binip, "sanayiye gtderken" bir mektup göstermişti. Yazılıp yazılmayacağım düşündüğümüz sırada, konuya açtklığı yine tsmail özdağlar getirdi. Sohbetin bir yerinde gazetecilere "Hani istifa ettlğim gün, yurttaşlardan, mektupla hakkımdakl düşüncelertni bildirmelerini istemlştim ya, cevaplar gelmeye başladı" dedi. Bin kadar mektup geldiğini, büyük çoğunluğunda kendisi hakkında olumlu düşünceler bulunduğunu, birkaç mektupta çekimser bir ifade kullanıldığını anlatan özdağlar, bazı mektuplarm da çok ilginç olduğunu söyledi. Ve bir örnek verdi. örnek, arabada gösterdiği mektuptu ve "Bak arkadaş, senin bu rüşveti aldığma inanıyorum, çünkü sen bir ANAP'lısm" deniliyordu. Gazeteciler sık sık hangi cezaevinde yatmak istediğini sordular tsmail özdağlar'a. Yanıt hep aynıydı: "Ankara olursa elbette büyük kolayhk olur eşim ve çocuklanm için. Ayrıca içerdekl süremi çalışarak geçtrmek ve bir şeyler üretmek istlyorum. Samnm Keçlören'deki Çocuk islahevVnde, uzman mahkümlann çaltşabildtğt bir bölüm varmış. Olur mu olmaz rnı bllemem ,ama idealtm orası..". Çaylar içildi, söyleşiler yapıldı dün, totolar oynandı, deneyler yinelendi, gülündü, sevinildî. En az değinilen konu ise, günün konusu olan "oylama" oldu hep. Sonunda, saat 16.30'da bir gazeteci "tsmail Bey, siz az bile tahmln etmişstniz, 277 kabul" diyerek geldi. Taa başından beri sürdürdüğü tavrı hiç değiştirmeyen tsmail özdağlar, yine ayni umursamazlık içinde, "Meclis tecrübeslnln" olduğunu ve onu konuşturduğunu söyledi. Dün, biz gazeteciler heyecanlandık, asıl heyecanlanması gereken tsmail özdağlar bizlerin heyecanını bastırmaya uğraştı. Sonra, oto garajından ayrılan arabaların arkasından eller sallandı ve "bir yıl sonra görüşmek umuduyla" olayın üstüne bir perde indirildi. POLİTİKA VE OTESI MF.HMKD KF.MAI, Hak ve Hukuk Savaşçısı... Orhan Apaydın'ın ölüm haberini gece alınca gözlerim yaşardı. Sinirler dayanamıyor, laçkalaşıyor, dftdim. Eskiden daha mı dayanıklı idim, ne? Sabahleyin gazetede cenazesinin Şişli Camisi'nden, ikindi namazından sonra kaldırılacağı yazılıydı. ölüm haberine kendimi alıştırmıştım. Alışmak.. İnsan nelere alışmıyor ki!.. Evden çıktım, otobüsle, Şişli'ye doğru gidiyörum. Zincirlikuyu önlerinde panzerler gördüm. Polis yüklü otobüsler vardı. Hiç Orhan Apaydın'a yorumlamadım. Güvenlik önlemleri alınacak ne vardı? Olof Palme'nin öldürüldüğü haberi gelmişti, onun için olmasın? Orhan Apaydın, Olof Palme, acayip bir dünyada yaşıyorduk. Biri ölüyor, ötekini öldürüyorlardı. Orhan Apaydın, hastaiığı belli olunca yurt dışında tedaviye gitmek istemişti. Pasaport vermemişlerdi. ölsün mü, demek istiyorlardı. ölüm haberinin hemen altında, gazetede, 'pasaport yasasında yumuşama' diye bir haber vardı. Sanki alay ediyorlardı. ölmeden önce sert, öldükten sonra yumuşama... Haberi okudum: "... Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanan kararnameye göre, yabancı memleketlere gitmeleri mahkemelerce yasaklananlar dışında kalan sanıklara zorunlu hallerde içişleri Bakanı'nın önerisi ve Başbakan'ın onayı ile pasaport ya da pasaport yerine geçen seyahat belgesi verilebilecek.." Kararname yürürlüğe girmiş, ama Orhan Apaydın gidecek durumda değildi ki! Hastalığında Ruhi Su'ya da pasaport vermemişlerdi. Öldükten sonra Içişleri Bakam, geç başvurdu diye özürleniyordu. Ya Aziz Nesin? Çok ağır bir hastalık geçirmişti, ona da pasaport vermiyorlardı. Bizde pasaport, aydınlar için baskı aracı oluyor. Tam 12 Eylül günlerindeydi. Çağnlıydım, yurt dışına gidecektim. Pasaportumu uzatmak istedim. Emniyet Müdürü'nden rica ettim, çabuk uzatılsın diye... Keşke etmeseydim. Bugün yarın derken pasaport bir türlü gelmiyordu. Sonuna doğru, ne oldu? diye sordum. 'Sıkıyönetimde takıldf dedi. Sıkıyönetime başvurduk. Hakkımda, bir yazımdan ötürü bir dava açılmıştı; dava açılanlar da yurt dışına çıkamazlardı. Ne yapalım o gün, bugün biz de çıkamadık. Bir doların 700 liraya doğru tırmandığı bir düzende biz geziye çıkabilir miydik? Oturacaktık, oturduğumuz yerde. Pasaport bir baskı aracı ya, onunla kalmıyor, dolar da ayrı bir baskı aracı oluyor. Otobüsle Şişli Camisi'ne doğru iniyorum, Akatlar'dan. Güvenlik önlemleri iyice sıkılanmış. Panzer, panzer, panzer; polis otobüsü, polis otobüsü, polis otobüsü; polis, polis, polis... Camiye geldim, biraz erken çıkmışım. Caminin avlusu da polis dolu. Ellerınde telsizler, gencecik görevliler cemaat arasında tur atıyorlar. Bir de nedense insanın yüzüne sert sert bakıyorlar. Emniyet Genel Müdürü, hani polis yurttaşlara karşı sempatik olacak, diyordu. Bakışlarda hiç sempati göremedim. Zühtü Somçağ'la karşılaştım. Bir sütunun duldasına sığındık, ayazdan korunuyoruz. Eş dost geliyor, selamlaşıyoruz, başsağlığı diliyoruz. "Artık cenazelerde görüşür olduk.." "öyle oldu, ne yapacağız, miting yok, gösteri yürüyüşü yok, hepsinden öte demokrasi yok. Cenazelerde sadece dostları değil, demokrasiyi, özgürlüğü de görür gibi olmuyor muyuz? Baksanıza şu polis sıkılığına!" "Ekmekçi gelmedi mi?" diye soranlar oldu. Ben göremedim. Sonra yazısını okudum, gelmiş. Ekmekçi'nin geçen gelişinde idi. Muammer Çilingiroğlu'nun lokantasında yemek yemiştik. Orhan Apaydın da vardı. Ekmekçi çağırmıştı. Çok güzel şeyler konuştuk. Baskı rejımlerinin üstünde durduk. Hiç bir zaman kimsenin işine yaramadığını söyledi Orhan Apaydın. Mussolıni'nın zuhurunu ve sonunu anlattı tatlı tatlı... Nasıl geliyorlardı, nasıl gidiyorlardı. Orhan Apaydın, başından beri bir hukuk savaşçısı idi. Kimin üstünde haksız yere hukuksal baskı varsa onun yanında oluyordu. Son günlerinde ise sadece hukuk yoluyla insanların üstünden baskıyı kaldırmak istemiyor, ekonomik baskının kalkması için de savaş veriyordu. Çoğu kişi bunu geç gördü. Orhan Apaydın gördü, görür görmez de savaşına katıldı. Orhan Apaydın, gözleri açık gitti, çünkü her türlü hakkın savaşı hâlâ sürüyor. tnönü'nün doktoru Prof. Paykoç öldü CUNEYT ARCAYÜREK yaz.yor deki curcunalı ortamda muhale(Baştarafı 1. Sayfada) fet görevini işte böyle yapacaktı başımı giderim" dediği yaygınyaptı. laşmıştı. Nitekim dün Günseli Özdağlar, neden Meclise gelÖzkaya, bir vurgulama yaptı, memişti? Kimi milletvekilleri esBaşbakanın Meclisi ipotek altınki devlet bakantnı aramışlar, geda tutacak böyle bir tehditle bıılip konuşmasmı istemişlerdi. Ne lunup bulumnadığmm ortaya var ki özdağlar, ''Büyük baskı çıkmastnı istedi. Ne çare, kim kive tehdit altındayım, gelip kome dum duma,,, nufrnayaıağım.. Korkuyorum. Sttyın Ûiul günlenv suğıtıu çok kurkuyorum" yunıtını bakmış, soluna bakmış, 201 nıil vermişti. letvekilinin toparlandığını, Kimden ve ne için korkuyorMDP'den gelecek aslan gibi oydu? Bir insan yıllar boyu eğer larla sonucu istediği gibi alacavarsa böyle bir korku öğesinin ğını anlamtştı. Ama bununla da yaratacağı baskı altında nasıl yayetinmemiş, SHP kulisine uzatşayacaktı? Daha doğrusu, öztığı kulağına kimi olumlu sesler dağlar, korktuğu "bir şeyler" degelmişti. Sonuçta özdağlar'varsa bunların neler olduğunu ın istifa mektubunu oylatıp soaçıklamak zorunda değil miydi? rundan kurtulmayı yeğlemişti. Mecliste Özdağlar bu yoldan Haksız da değildi. Bağımsızmilletvekilliğini yitirirken, iktilarm pek çoğu gönüllerinin yatdar, komisyonlarda sürati azitığı iktidar gibi oy kullandılar, me ile dilediği yolda, dilediğiyaama muhalefetimizin anası ise saları, kararnamelere geçiönüne düsen politika ftrsatını riyordu. değerlendiremedi. Hukuksal bir Adalet Komisyonu, hükümetartışmada iktidarca terse düşütin seçim yasasını olduğu gibi karülmüştii, oylamaya katüması bul ediyor, memurlara yeni olaiçin artık bir neden de kalmamışnaklar vermek için Meclis üstü tı. Meclisi terk edebilir, iktidan yetkiler isteyen hükumel kararhukuksal sorumluluğuyla baş namesi üzerinde iktidar, muhahasa bırakabilirdi. lefetin sesine kulağını tıkıyordu. SHP'de bu tür siyasal manevProf. Memduh Yaşa, memurralar için islemesi gerekli beyinlar konusundaki kararname göler nedense varlığını ender ortarüşülurken iktidara döndü, ya koyduğundan olacak, SHP "Meclisin yetkilerini alıyorsun, bu eşsizfırsatı, iktidann hukuk ehliyetini de inkâr edlyorsun" anlayıştnı değerlendirip sergilededi. yemedi, oylamaya katıldı. tşin ilBir Meclisten memurlar için ginçyanı, SHP'nin çekimser oyolumlu düzeyde biryasa çıkabilarının yanı sıra iktidann istedileceğini, böyle kararnamelere geği yolda oy kullananlar da varrek olmadığını vurgulayarak ikdı. Sonuç ortada: 277 oyla istitidarı eleştiriyordu. fa geçerli sayıldı. Ama Prof. Yaşa'nm unuttuSHP'deki dağmıklık o denli ğu nokta şuydu: kendini hissettihyordu ki, daha özal iktidan yetkiyi de ehliyeti oturum açılmadan SHP'li milde sadece kendi dar çerçeveli yöletvekilleri neyi ne zaman yapanetici kadrosunda ve Meclis dıcaklarmı bilemediklerini, konuşsında görüyordu. tukları herkese açıktan soruyor, Hele dünkü sergilemelerden hatta gazetecilere akıl danışıyorsonra muhalefeti göstermelik gilardı. SHP, ender gurülen bu bi kabul etmemesi için hiçbir netürlü fırsatlarda, ama bünyesinden kalmamıştı. BAŞSAĞUĞI Aile dostumuz Av. Burhan Apaydm'ın değerli kardeşi vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyorum. Merhuma Tanndan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dilerim. DÜNDAR KILIÇ CEM REKLAM AJANS ARTI A.Ş. İNMAR A.Ş. CEM FİLM CEM İTHALAT ve İHRACAT A.Ş. CENK TURİZM Av. ORHAN APAYDIN'ın ©OMSMJ OMSAN ULUSLARARASI NAKLİYAT SANAYİt VETİCARET A.Ş. YÖNETİM KURULU BAŞKANLIGINDAN: irketimizin esas mukavelesinin 22.maddesi gereğince, Ortaklar genel Kurulu Olağan olarak 26 Mart 1986 günü saat H.oo'de Aytar Sokak No: 3 K: 4 l.Levent'de şirket merkezinde toplanacağından Sayın ortaklanmızın veya gerekli vekâletnameyi haız yetkiTi temsilcilerinin belirtilen gün ve saatte toplantıya teşritleri rica olunur. YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI OMSAN ULUSLARARASI NAKLİYAT SANAYll VE TİCARET A.Ş. 26 MART 1986 TARİHLİ OLAGAN GENEL KURULU GÜNDEMİ: 1. Başkan, Oy Toplayıcı ve kâtipten müteşekkil Başkanlık Divanının seçilmesi ve Genel kurul tutanaklannın imzalanması konusunda Başkanlık Divanına yetki verilmesi, 2. Yönetim Kurulu ve Denetçi raporlannın okunması, tetkik ve onaylanması, 3. 1985 yılına ait Bilanço ve Kâr/Zarar hesaplarının okunması, tetkik ve onaylanması, 4. Yönetim Kurulu Üyeleri ve Denetçilerin ibrası, 5. 13.12.1985 tarih ve 88 nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği gereğince yeniden değerleme vapılması, belirecek değer artış ıonunun sermayeye ilâve edilın edilmemesi konusunda Şirket Yönetim Kurulunun yetkili kılınması, 6. Yönetim Kurulu Uyeleri ve Murakıplann seçimi, 7. Yönetim Kurulu Uyeleri ve Murakıplann ücretlerinin tespiti, 8. Teklif ve Temenniler. ANKARA (a.a) Ismet inönü'nün doktoru ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi eski öğretim üyelerinden Prof. Zafer Paykoç Ankara'da öidü. Prof. Zafer Paykoç, 1915 yılında Aydın'da doğdu ve 1959 yılında Ankara hastanesinde gastroentroloji kürsüsünü kurdu. Bir süre bu kürsünün başkanlığını yapan Paykoç, 1958 1960 yılları arasında da Ankara Üniversitesi Tip Fakültesi Dekanlığı'nı (Baştara/ı i. Sayfada) yürüttü. revı verilmesinin, yargı bağımHekimlik mesleği ile ilgili ve sızlığı ile bağdaşmayacağını da savunarak, "Müstehcenlikle şitli dernek ve kuruluşlara üye miicadeleye evet, ama basın özolan Prof. Paykoc'un çok sayıda biliınsel makalesi ve kitabı ya gürlüğü de korıınmalıdır" dedi. yımlandı. ANAP Kahramanmaraş MilProf. Zafer Paykoç, için yarın letvekili Mehmet Onur, yasa Ankara Üniversitesi Tıp Fakülte. önerisi ile ilgili kişisel görüşlerisi'ıuk bir törcıı düfcnlcnıuek ni açıklarken, mü'tehcen yayınPaykoc'un ccna/csi, Multepe Ca lann ruh suğhğmı bozüuğumı ve mii'nde kılınacak cenaze naına aileyi sarstığıru söyledi. Onur, vizından sonra aynı gün Cebeci deo ve sinema yapıtlarındaki Asri MezarlığTnda toprağa veri müstehcenliğin büyük bir tehdit lecek. olduğunu anlatarak şöyle konuştu: "Evlerimizin içinde udeta hergiin bombalar patlamaktadır. Cinsel suçlardaki artış, müstehcen yayınların artmasıyla paralellik taşımaktadır. Hele f o t o r o m a n l a r , milli ahlaİZMİR (Cumhuriyet Ege Bü kımızın çökertici unsurlarını barosu) Türk siyasal yaşamının nndırmaktadırlar. Bu fotororenkli kişilerinden eski Izmir Bemanlarda her nedense ya lediye Başkanı Osman Kibar bukadının eski §evgilisi çıkar gelir, gün toprağa veriliyor. Kibar'ın ya da erkegin eski sevgilisi. Bu cenaze törenine SUIeyman Demifotoromanlarda aileler, nedense rel ve bazı eski AP'liler de katıbir türlü anlaşaıııa/lar. Müslehlacak. 12 Eylül'den sonra Demi cenlik uyuşturucudan daha tehrel'in ilk kez lzmir'e gelişinin bü likelidir ". yük bir siyasi gösteriye dönüşeMDP'li Rıfat Beyazıt, yasa ceği belirtildi. önerisinin basın özgürlüğünü sıBelediye Başkanlığı sırasıııda nırladığını, basına önceden deyaptığı yollarla "Asfalt Osman" netim ve para cezası diye ünlenen Kibar, bir süre önuygulanmasının anayasaya aykıce yakalandığı gırtlak kanserini rı olduğunu söyledi. Beyazıt, biyenmiş, ancak daha sonra proslirkişi kuruluna olağanüstü tat kanseri olmuştu. Kibar, ayrıyetkiler verilmesini de eleştirdi. ca karaciğer ve kalbinden de raYasa önerisinin tümü üzerinhatsızdı. Kibar.bugün öğle na deki görüşmelerin tamamlanmamazından sonra Alsancak Hocasından sonra maddelerine zade Camii'nde kılınacak cenageçilmesi oylandı ve üenel Kuze nanıazının ardından Bornova rul maddelere geçilmesini kabul Kabristam'nda toprağa verilecek. etti. Genel Kurul'da dün yapılan görüşmeler sonucu önerinin iki maddesi benimsendi. Bu maddelere göre, mevkute Sansür kurulu kabul edîldi Kibar toprağa veriliyor ler ile mevkute tarumına girmeyen diğer basılmış eserlerin 18 yaşından küçükler için muzır olup olmadığına karar vermek üzere Başbakanlık bünyesinde 11 kişilik bir kurul oluşturulacak. Bu kurul, müstehcenlikle ilgili suçlarda yargı organlarına, resmi bilirkişilik yapmakla da gorevli olacak. Kurul üyerilerinc verilfcek huz.ur hakkı, Buşbukanlıkça belirlenecek. önerinin maddelerinin göıüşülmesine TBMM Genel Kurulu'nun bugünkü birleşiminde devam edilecek. Damping (Baştarafı i. Sayfada) tığı anlaşıldıktan sonra polis nezaretinde işyerinin kilitleri kırılarak icra memurlarınca mal tespiti yapıldı. Erzurum Emniyet Müdürlüğü'nden verilen bilgiye göre, Kenan Bozkurt yapılan tüm aramalara rağmen bulunamıyor. FeKa A.Ş.'nin sahibi Kenan Bozkurt, yaptığı büyük indirimler nedeniyle, günlük cirosunu 9 milyon liradan 100 milyon liraya kadar çıkarmış, damping uygulamaya başladığı üç aylık süre içinde, birçok ilin tüccar veesnafının tepkisini çekmişti. Bunun üzerine FeKa'nın arkasında karanlık güçlerin bulunduğunu ileri süren 51 esnaf bir basın toplantısı düzenlemiş ve önlem alınmasını istemişti. Günde 100 milyon lira ciro yapan FeKa'nın her gün 20 milyon lira da zarar ettiği ileri sürülüyordu. öte yandan, firmanın ortaklarından Dr. Ferhat Türkmen de, Kenan Bozkurt'un ortadan kaybolduğunu bildirdi. Dolar Tahtakale'de 645 lira ACI KAYBIMIZ Değerli üycmiz, Basın Şeref Kartı sahibi KARTALKAYA KARTAL OTEL S1CAK YUVANIZ Pazar.Perşembe (4 goce 5 gün) 60 000 TL Perşembe.Pazaf (3 gece 4 gün) 60 000 TL Pazar.Pazar ( 7 g e c e 8 g ü n ) 120 O J D O TL CumaPazar (2 gece 3 gün) 45 000 TL KAPAI.IWZMEHAWZUDİSK(İSAUNÂ CCRF.TSlZlAFTLFRveTFI.F.SKl ÇA Y ve IHIAMVRVNVZ 5 DOĞAL KA YAKPİSTİ Blrklşltampanslyon • Otobüs servUlmiz vardır. • Rez: Be*ikta* 16110 74 161 Kadıkfly 33616 60 22 81 161 82 26 OftUf ^ Ekonomi Servisi Amerikan Doları dün, serbesi piyasada yeni bir rckor kırarak, 650 lira sınırına dayandı. Dolar dün Tahtakale'de 633 liradan 645 liraya fırlayınca kimsenin dolar satmaya yanaşmadığı gözlendi. Dış borsalarda 2.28 Alman Markı'na kadar gerilemesine rağmen bir günde yaklaşık 12 lira birden yükselen doların yanı sıra, mark da Tahtakale'de 29S liradan alıcı buldu. önceki gün serbest piyasada 631 liradan alınıp 633 liradan satılan ABD Doları, dün bir ara 647 liraya kadar yükseldi, ancak kapanış saatlerinde 645 liraya geriledi. önceki gün 286.5 liradan satılan mark da, dün 293 liralık alış, 295 liralık da satış fiyatına yükseldi. A. NAİL MUTLUGİL 4 Mart 1986 Salı günü vefat elmiştir. 1918 yılında htanbul'da doğan ve Paris YUksek Gazetecilik Okulu'nu bitıren Mutlugil, 1943 yılında Anadolu Ajansı'nda gazeteciliğe başlamış,. Basın Yayın Genel MüdUrlüğU'nde ve çesitli Avrupa ülkelerınde basın ataşesi olarak görev yapmıştır. Vefatı camiamızda büyUk üzüntü yaratan Mutlugil'in cenazesi 6 Mart 1986 Perşembe günü (bugün) öğle namazından sonra Erenköy Bağdal Caddesi'ndeki Galip Paşa Camii'nden kaldırılarak Sahrayı Cedid Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. A. Nail Muılugil'e Tanndan majfiret, ailesine ve üyelerimize bavsağlığı dileriz. GAZETECİLER CEMİYETİ Dr. MASUME ÇÖL Dahiliye Mütehassısı Adres: Yeşilköy, Polaı Yalı D: 6 Tlf: 573 91 06
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle