18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/2 OLAYIAR VE GÖRÜŞLER "birleşik kelime" anlayışıdır. "Birleşik sozcuk", bitişik ya/ılan ıkı (uç dc olabilir) sozcuktur. Ayrı ya?ılan sozeukleıe "birleşik kelimeler" denilnıemesi gerekir. cc yasaları, bu gibi sözcüklerı bitişik yazmamızı gerektiriyor. Sözcüklerin az heceli vc kolay soylcnışlı olınası, birlikte özel bir anlam belırtmesi, bir araya gelmekle lerım nıteliği ka/anmış olOysa tmlâ Kılavuzu ayrı yazılması Bu, gı/lı yasalardan birmasıııı uyguıı gördüğü iki, uç kaçı olsa gerek. Sınırlarını kolay sözcüğc de "birleşik kelime" dikolay çizenıeyeceğimiz bu inceyor. Ikıncı konu, yazı ya/arken lıkler dolayısıyla olacak, dil bilbir araya gelecek iki sözcuğun gisi kuralı dıyebır^c•v duşıınmegerçek anlamda nıı, başka anyen sağduvulu bir okuryazar, yulamda mı kullanılmış olduğunu karıdakı sozcukleıi ayrı yazmaz, duşunme sıkıntısı, kımileym bu bitişik yazar. nu ayırt edememe guçluğudur. Uçuncu konu, imlâ KılavuzuŞunu da ekleyelim ki yazımda nda ayrı yazılması uygun görükatı dil bilgısı kurallarından çok len sözcüklerin, ayrı yazılmasının alışılmış, yerleşnnş, yaygınlaşmış uygun olup olmadığıdır. bıçımler geçerlik kazanır. Bilinen dil bilgisı kurallarına aykırı sözŞimdi, tmlâ Kılavuzu'nda ay cüklerin, ya/ımların, kimileyin rı yazılmış olan sözcükleruen or doğrularına yeğlendiği, her dilnekler görelim: Açık gö/, alış ve de görulmcktedir. tştebu nedenri>, bal mıımıı, basma kalıp, bilerden dolayı İmlâ Kılavuzu'nda lir kişi, bin dallı, buyiık anne, ayrı yazılacakları bildirilen yukabuyuk baba, deli dolıı, Demir rıdakı sözcüklerin ve benzerleriKazık, halk oyu, hin oglu, iç gıinin bundan sonra bitişik yazıtvey, iş bolumıı, \i düşüm, kamu malarından vazgeçileceğinı sanoyu, kor dugum, okıır yazar, ön mıyoruz. se/i. ön so/, pos bıvık, soy adı, lere >agı, yıl başı. Bu ornekleıdeki sözcüklerin ayrı yazılmalarının gerekçesi, verilen kurala göre, "her kelimenin kendi eski anlamını saklamış" olmasıdır. Bakalım durum böyle midır? Açıkgoz sözu, gözü gerçekten açık olan kışı midir? Değil. Demirka/ık bir yıldızın adıdır. "Demir" ve "kazık" sözcüklerı kcndı anlamlarıyla kullanılmamıştır. Hinoglu, "hin" denilen bir kişinin çocuğu dıye duşunulebilir mi? 14 "İki veya daha çok kelinıeden yapılnıış Türkçe yer adları (II, şehir, köy vb.) bitişik yazılırl' (S. 21) dıye bir kural konulmakta ve Çanakkale, Gumuşhane gibi ornekler verılmekledir. Sozcukler dİ7elgesinde ıse îjanlıurfa, (iumiışhacıkoy bitişik, ama Kahraman [Viaraş, (iazi Osmaııpaşa, Şebin Karahisar, Mustafa Kemalpaşa, Şerefli Koçhisar ayrı ya7ilmıştır. Bu durum tmlâ KıIavu7u'nu ha/.ırlayanların, kendi yapıtları içinde bile koydukları kurala aykırı yazımlar vermek gibi dikkatsİ7İiklerını ortaya koyuyor ve Kılavıi7, yol göstcrcccğı yerde bizi şaşırtıyor. 15 İmlâ Kılavıuu'nun yer adları ıle ılgili olarak koyduğu ikinci kural şu: "Ikı veya daha çok kelimeden yapılmış mahalle veya semı adları da bitişik ya/ılır: Yenişehir, Yenimahalle, Beşiklıış, Çengelköy, Sarıyer, Kabataş." Bunu ayrı bir kural gibi vcrmeye gerek yoktu. 14 numaralı notumuzda görülen "tl, şchır, köy" arasına "ınahalle, semt" sözcüklerı dc eklenmckle aynı iş görülmüş olurdu. 16 İmlâ Kılavuzu, 15 numaralı notumıi7dakı kuralla çelışcn şu kuralı veriyor: "Yer adlarmda kullanılan batı, doğu, guney, kuzey. aşağı, yukarı, kuçıık, büyük, eski, >eni, iç gibi kelimeler ayrı yazılır" (s. 22). Örnek dc veriyor: İç Erenköy, Büyük Menderes... Bıraz önce "İki veya daha çok kelimeden yapılmış mahalle ve semt adları bitişik yazılıı" kuralını getiren ve verdiği örncklcr arasında Yenimahalle ve Yenişehir dc bulunan tmlâ Kılavu7u, şimdi bu iki yer adının ayrı yazılacağını bildirmiş olmuyor mu? Çelişen bu ıkı kuraldaki "mahalle ve semt adları" ıle "yer adları" sözleri arasında belki bir ayrım düşünülmuştur diye "mahallc ve semt adları bitişik, il şehir, köy adları ayrı ya/ılır" gıbı bir yorum yapmak da durumu kuıtaıma/. Çunku, Yenimahalle ve Yenişehir adlı mahalle ve semt bulunduğu gıbı, kasaba ve il de vardır. Yenişehir'i semt adı ıse ayrı iki sozcuk, il adı ise birleşik tek sözcük olarak yazmak olacak şey mıdır? İmlâ Kılavu7U buna olur gÖ7üyle bakıyor olmalı ki İç Erenköy'ü ayrı, İçel'ı bitişik ya?ıyor. Büyuk Menderes'i ve Küçük Çekmece'yı ayrı yazdığına gore artık Büyükada'yı ve Kuçukesat'ı ayrı ya/mamız gerekecek. İç Krenko) gıbı İçceberi ve Dışkapı da ayrı yazılacak. Bu, yazımda birlik sağlama yerine karışıklık yaratma olmuyor ınu?,Yazım Kılavuzu'nda bunların hepsini bitişik yazma kolaylığı vardı. (Eleştirimizin uçuncu bölümu gelccck hafta.) I H J / H . I M E : Geçen yazıdakı dı/gı yanlı^laıından ıkısını duzcltmek gereğtnı du> dııııı. I Haşlık allı o/ehndc "kâl'ı" dıye y.i/ılan ıkı "kufi", 2 Dıp noıunun bınncı salıııiKİakı "a" ıle haslavun so/lı " I " iltba>layan olacaktır. DUzcllır ö/ılr dılerı/ 6 MART 1986 Dağdan Bir Aslan Doğurması Beklenirdi2 İmlâ Kılavuzu çelişen kurallar getirmiş ve yerleşmiş kimi kurallan değiştirmiştir. "Basımevi, açıkgöz, Yenişehir, Dışkapı, Büyükada" gibi birçok birleşik sözcük, yeni kurallara göre, "basım evi, açık göz, Yeni Şehir, Dış Kapı, Büyük Ada" biçiminde yazılacaktır. PENCERE Bu Gazetenin Okuru.. Otuz yıllık bir Cumhurıyet okuru. Ankara'da Bahçelıevler'de oluruyor. 1980'den once bir gün üniversitede okuyan oğlu eve geldiğınde diyor kr Baba, artık Cumhurıyet almayalım. Neden? Çünkü bızım mahallede Cumhuriyet okuyanları saptıyorlar; saldıracaklarmış Kımler? Çocuk anlatıyor, çevrede silahlı bir çete türemiş, astığı astık, kestiği kestık. Bu örgüt, devlet ıçınden, çevredeki karakoldan da destek görüyormuş. Baba, devletın yüksek bir kurumunda çalışmaktadır; onuruna yediremıyor Olmaz öyle şey Biz kimsenin baskısıyla gazetemizi almaktan vazgeçemeyız Oğul kaygılr Baba, ilk hedef benim. Anne araya gırıyor, bir çözum buluyor Gazetecı sabah eve Cumhuriyet bırakmayacak; ama, baba çalıştığı yerde gazetesinı alıp okuyabılir. Bir süre işi böyle idare edıyorlar Sonunda baba yine dayanamıyor: Bizim bunca yıllık gazetecımız kımseye sır vermez; ne olursa olsun ben gazetemi alacağım; bu eve her sabah Cumhuriyet'ın gırmesı gerekıyor. Atatürk ıle Yunus Nadi arasındaki illşkiler tarih kitaplarında ve "Nutuk"ta yazılıdır. Cumhurıyetin ilk dönemlerinde Mustafa Kemal, adını koyduğu gazetenin ardındakı desteğini önemli sorunlarda belli ederdı. Cumhurıyet rejıminin Meclis kürsüsündekı ilk sözcusü de Yunus Nadi'dır. Başlangıçta böyleydi Cumhuriyet'in durumu; ama, aradan zaman geçtı; Atatürk'ün ölümünden sonra köprülerin altından çok su aktı. Devlet yönetımını ele geçıren siyasal ıktidarlar Atatürkçülükten uzaklaştıkça, Cumhuriyet'ten de uzaklaştılar; koşullar güçleştikçe, gazete zorlandı. Cumhurıyet'ı bugünlere getiren Nadir Nadi, inanılması güç koşullar altında savaşımını sürdürmüştür Öyle günler ve yıllar yaşandı kı, devlet yetKilerini kullanan siyasal iktidarlar, yalnız gazetemız yönetımıne değil, onbınlerce okura yönelik kapsamlı bir düşmanhğı el altından körüklediler; ülkenın çoğu yerinde Cumhurıyet'i okumak bir kahramanlık oldu; dünya basın tarihinde görülmemiş olaylar yaşandı. Sermave gucu, siyasal ıktıdar gucü, devlet gücünü kullanan kimılerı bir araya gelerek Cumhuriyet'e karşı birleştiler Bu çemberi kırmak için tek dayanak okurlardı. Nitekim Cumhuriyet, okurlarıyla birlikte kuşatmayı yardı Bu yıl Başyazarımız Nadir Nadı'nın başyazarlığının 50'nci yıldönümünü kutlayacağız. Cumhurıyet, dört kuşağı içeren kadrosuyla atılımlarını sürdürmektedır Gazetemızin okur sayısı yükselıyor. Bu grafik, toplumdaki demokratık ve devrimcı yükselişle koşuttur Karşılıklı etkıleşim içinde gerçekleşır böyle gelişmeler, Cumhurıyet'le okurlarının bırbırine lâyık olma yarışının bir sonucu olarak ortaya çıkar. • Dunyanın her yanında gazete okuru, gazeteye dışardan bakan kışıdır Bızım ulkemızde daha olumsuz bir gorüntü yaratıldı. "Gazete okuru" dışında bir "lotarya meraklısı" oluştu. Hangi gazete daha çekicı lotarya düzenlerse, on binler oraya akıyor. Bir haftada ellı bın okur kazanıp, bir ayda yüz bın okur yıtiren gazete pek çoktur Bu dalgalanma surüp gidıyor Cumhurıyet okuru, bu dalgalanma ortasında ne yaptığını bilıyor. Okurlarımız gazeteyle bir bütun oluşturuyorlar. Baskılara karşı dırenışın, çağdaşlığa doğru yurüyüşün, insan onuruna saygının bir sımgesıdır Cumhurıyet okuru; gazetemizın asıl sahıbı, yonlendırıcısıdır. Cumhurıyet, Turkıye'de bir gazete olmaktan çıktı; bir başka anlam kazandı Insana onur vericı bir anlam... ÖMER ASIM AKSOY 6 numaraya kadarki eleştiriler, 3 mart günü bu sütunlarda çıkmıştı. Kaldığımız yerden eleştirılerimi sürdürüyorunr 7 Sonunda p,c,k,t unsuzü bulunan yabancı sözcükler "bir ek aldıklarında sonlarındaki sert ünsüzlcr yumuşar" (s. 8) deniliyor ve çorap> vorabı, sebep> sebebi... gibi ornekler veriliyor. i ekine göre ornekler doğru yazılmıştır; ancak kuraldaki "bir ek" sözü de, den gibi ekleri de içerdiğinden (anlatımdaki genellemeyc göre) çorap> çorabı, sebep> sebepden yazımlarına da yol açılmış oluyor. Yani burada bir anlatım düzeltmesi ge. rekiyor: "Bir ek" değil, "ünlü bir ek!1 8 "Tek heceli birtakım Türkçe kclımelerle alıntılarda p,k,lyç ünsuzleri iki ünlü arasında olduğu gibi kalır!' (s. 9) kuralından sonra ornekler sıralanı yor: l p > ipi o t > otu, millct> ınilleti, cumhuriyet> cumhuriyeli... "Alınlı" olan milleti, cumhuriyeti gibi sözcüklerde t'ler iki ünlü arasında olduğu gibi kalıyor, oysa biraz önce geçen çorabı, sebebi sozeuklerinde p'ler iki ünlü arasında olduğu gibi kalmıyor, yumuşuyordu. Yani bu iki kural birbirini tutmamaktadır. 9 "Sert bir ünsüzle bıten kelimelere gelen ekler de sert bir unsuzle başlar" (S. 9) kuralına açtı, sütçii gibi ornekler verildiktcıı sonıa ııçgen, dörtgen gibi birtakım yeni kelimeler bu kurala uymaz" denilmektedir. Bizim bildiğimıze göre Ataturk iiçgen, dörtgen gibi sözcüklerde bulunan gen'i ek dıye düşünmemiş, genış anlamındaki "gen" olarak kullanmıştır. Buna göre iiçgen, dörtgen birleşik sözeüklerdir. Birleşik sozcuklerde söz konusu scrtleşme olmaz: Boşbogaz'daki ikincı b harfi p olmadığı gibi başgedikli'dekı g harfi de k olmaz. Içgüdii'dckı g de k'ye donüşmez. 10 "Mısraların ilk kelimesi normal olarak büyük harfle başlar" (S. 1516) kuralı veriliyor. "Normal olarak" sözündcn bu kurala uymayan yazımların da bulunduğu anlaşılıyor. Nitekim, biraz sonra "çağdaş şairlcrin mısraların ilk kelimesine küçük harfle başladıkları da görülür" denmektcdır. Ancak "... görülür" sözcüğü bir kural değil, bir gö7İem bildırıyor. Bunun doğru bir uygulama olııp olmadığı açıklanmıyor. Doğru sayılıyorsa belirtilmeliydi. Kural kesin olmalıdır. 11 "Deyirnler ayrı yazılır!' (S. 18 kuralı konulduktan ve bunun için çam devirmek, çantada keklik gibi ornekler sıralandıktan sonra "yapı bakımından birleşmış, birleşik kelime durumuna girmiş birtakım kelime ve deyirnler bitişik yazılır!' (S. 19) deniliyor. Ve delikanlı, dedikodtı gibi ornekler veriliyor. Deyimi oluşturarı sözcüklerin ayrı yazılacağıııı bildiren kuralın ardından "... birtakım deyimler bitişik yazılır" demek ve delikanlı, dedikodu gıbı birleşik sözcuklere de deyım gozuyle bakmak doğru değıldır. Bu iki anlatım birimi birbırlerıyle karıştırılmamalıdır. Bu nedenle "... birleşik kelime durumuna girmiş birtakım kelime ve deyimler" anlatımındaki "deyimler" sözcüğü yerinde kullanılmamıştır. Anlatım şıı bicimde düzeltılmelidir: "Birleşik sözcükler, iki (ya da uç) sözcuğun kaynaşmasıyla oluşur, bitişik yazılır" 12 İmlâ Kılavuzu "ev" sözcüğü ile kuıulan birleşik sözcüklerin ayrı yazılacağını bildirerek şu gibi ornekler veriyor: Basım evi, dogum evi, ordu evi... Oysa bu gibi sözcükler Yazım Kılavuzu'nda bitişik olarak gösterilmiştir. Yıllardan berı basında, kitaplarda, tabelalarda, kâğıt başlıklarında bitişik yazılmakta olan bu sözcüklerin ayrı yazılması, kolay kolay benimsenmeyecek ve ya/ınıda bir kargaşa yaratacaktır. 13 tmlâ Kılavuzu "... birleştırme yoluyla kurulan kehmelerın yazılışı, Tuık Imlâsının en güç ve en karışık sorunudur... Birleşik yazılışa ılişkin sorunların çözümü, gramer kurallarına acıklık getirilmesine bağlıdır" (S. 17) sözlerinden sonra verdiği kurallardan birinde şöyle diyor: "Birleştirmede yer alan hcr kelime, kendi eski anlamını saklamış olabilir. Bu tür birleşik kelimeler ayrı yazılır" (s. 19). Buıa da uzerinde durulacak ilk konu. Tereyagı, "tere" denilen bitkinın yağı mıdır? Ornekler arasında kendi anlamlarını kotuyanlar da var: Bilirkişi, kamuoyu gibi. Göruluyor ki; İmlâ Kılavuzu'nun birleşik sözcüklerı ayrı yazrnak ıçın veıdiği "kendi anlamlarını koruma" kuralı, kesin bir ölçu olama/. öte yandan yukarıdakı sözcükler, Ya/.ım Kılavuzu'nda bitişik olarak gösterilmiştir. öyle sanıyoruz kı; dılın "henu/ keşfedemedıfimı/" birtakım ın EVET/HAYIR OKTM AKBAL BARIŞ ADALET DEMOKRASİ için Yaşayan ve Ölen Dava ve Koğuş arkadaşımız Düşünceye Saygı Böyle mi Olur? "Burada onların da bir suçluluk duygusu var" demiş film yönetmeni Halit Refiğ!.. 'Onlar' dediği, llhan Selçuk'la ben! Neyin suçluluğu? Kema! Tahir'in 'Yorgun Savaşçı1 filminin yakılmasının suçluluğu! Sanki biz 'Bu filmi yakmak gerekir' demişiz! Nereden çıkarıyor bunu? Bay Refiğ, bızim kitap yakmak, kitap toplatmak konularında yazdığımız kınama yazılarını görmemişe benzer. Biz, ne filmin, ne kitabın yakılmasını isteriz. Ama Bay Refiğ'in kendi filminin yakılması dışında, sanat alanındaki acı kıyımları, kitap toplatmaları, yakmaları, yasaklamaları kınadığını hiç duymadım. Varsa yoksa 'Yorgun Savaşçının yakılması!.. Bu konuda başka olay hiç yokmuş gibi! 'Yorgun Savaşçı' filmini görmedim. Keşke gösterselerdi de izleseydık, düşüncelerimizi yazabilme olanağını bulsaydık. TRT 'Küçük Ağa' filmini de yayımladı. Onu da eleştirdik. Nedeni, Küçük Ağa'nın Atatürk'ün Nutku'nda gerçek nıtelığiyle tanıtılması. TRT son yıllarda 'Atatürk Atatürk' diye diye Atatürk devriminden kalan ne varsa hepsini unutturma yarışına girmişe benzer. Sürekli Osmanlı çağının, Osmanlı padişahlarının övgüsü, bir değil beş değil!.. 'Yorgun Savaşçı' romanı doğrusu ya bu programlardan daha da geri olamazdı. Madem ki milyonlar harcayarak çevirmişler, bari yayımlasalardı. Yakmak olacak iş değildı. İlhan'la ben 'Yorgun Savaşçı' romanındaki eğilimlere, tutumlara karşı çıkmışızdır. 'Böyle bir romandan bir film yapılmamalı' diye yazmıştı İlhan Selçuk. Nedenlerini de sıralamıştı, kitaptaki tarıhsel yanlışlara değınmişti. Ama bu uyarılara karşın TRT, romanı bir dizi film yapmaya kalkıştı. Yaptı da. Sonradan birtakım çevrelerin baskısıyla filmi ortadan kaldırdılar. Bense romanı beğenmemiştim, yanlışlarla doluydu, belirli bir niyetin ürünüydü. Kemal Tahir'in tarihsel kişileri dilediği gibi konuşturması, Mustafa Kemal Paşa, Çerkez Ethem vb. kişıler üstünde yanıltıcı görüşler ilerı sürmesi, her şeyden önce yakışıksız bir şeydi. Roman kişilerini yazar istediği gibi konuşturur, ama bu kişiler gerçek yaşamda yer almamış düşsel kişilerse... Ama hiçbir (Arkası 11. Sayfada) anısı önünde saygıyla eğiliyoruz BARIŞ davası TUTUKLU SANIKLARI Erdal Atabek Hüseyin Baş Ergun Elgin .. „ Ali Sirmen Ali Taygun Orhan Taylan ORHAN APAYDIN'ın Kuruluş hazırlıkları yapılan sayın hemşehrılerımıze tanıtmak amacıyla Kurucu Heyet Başkanımız Kültür ve Turizm Bakanı Sayın SİVASAHİZMET VAKFI nı nun onurlandıracağı bir toplantı yapılacaktır Tum SİVAS'lı Hemşerılerimiz Toplantıya Davethdir. TEŞEKKUR Pek genç yaşında bir trafik kazasında yıtırdiğımİ7, canımız KURUCU HEYET Yer. Yıldız Sarayı Silahhane Salonu Tarih 9 Mart 1986 Pazar 17.0021.00 arası Gırış kartı temını ve ayrıntılı bılgı ıçın Tel: 528 21 56/Hüseyln Yıldınm Tel: 150 97 97 Orhan Ekenel Tel: 337 31 41/Naliz Kül Tel: 528 27 05/Rüştü Alçı Sivas Kültür ve Yardımlaşma Derneğl Slva» Dayamsma Derneğl Te): 572 11 42 elım kaybından dolayı cenaze törenıne kaıılan, çelenk gönderen, T.E.V.'e bağışta bulunan, bizzat evlerımıze gelerek, telgraf ve telefonla teesurlerini bildiren hısım akrabalarımıza, dostlarımıza, komşularımıza, ömerimiz'in hocalanna, Saınt Joseph, Tevfik Fikret Lisesı ve istanbul Teknik Ünıversitesı'ndekı arkadaşlarına ayrı ayrı teşekkur etmek imkânını bulamadığımızdan bağışlanmamızı dıler, gazeteniz vasıtası ıle teşekkurlerımizi iletiriz. OMER CKORZAY'ımızın S.S. UMİT KONUT YAPI KOOPERATİpİ'NDE ÇALIŞMAK ÜZERE 1. Tecrübeli miidür 2. Muhasebeci alınacaktır. Müracaat etmek istcyenler Kaptanpaşa Mah. Yol Sok. No: 14 Okmeydanı adresıne 8 Mart 1986 tarihinde saat 12.0015.00 arası şahsen müracaat etmesi rica olunur. KORZAY AİLESİ Küçuk Çamhcada bahçe içinde 2 kallı kaloriferli ev satılıktır. Telefon: 526 27 79 saat 1017 arası malettin Ertekin'e; ameliyat ve bakım sırasmda gerekli ihtlmamı gösteren istanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı doktor, hemşire ve sağlık personeline, hastalığım sırasmda bizzatzıyaretimegelmek, telefonla hatırımısormak veya çıçek göndermek lütfunda bulunan dostlara derin şükranlarımı sunarım. Necmettin Sökücü Ali Akyüz y olmak üzere Narkozıtör D Dr. Sevgı Kökleşmışefe ıle Dr. Ce Başarılı bir amelıyatla benı sağlığıma kavuşturan ve meslekı yeteneklerı kadar candan davranışlarıyla da bütün hastalara manevı guç veren, başta TEŞEKKUR Fasih İNAL 2. OTOMOBİL FUARI'NDA TURKIYEDEN TEKTEMSİLCİ: TAUNUS16 GL KIYASLAYIN! Pazarlama Annnım ŞırkPlı Taunus'u, 59 Mart günleri, İstanbul Etap Marmara Oteli'ndeki Otomobil Fuarı'nda sergiliyoruz: Taunus'u, ithal otomobillerle, her yanıyla ve fiya M . tıyla kıyaslayabilmeniz için... ÜSSOtO OTOSAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle