18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Eskiden Kar Y aeardı MEÜH CEVDET ANDAY Geçen yıl, telif hakkı kazan:ımdan ötürü gelir vergisi yükümlülüğüne girmiştim, bir dostumun yardımı ile mart ayı içinde vergi beyannamesini düzenledim ve güneşli bir sabah, oturmakta olduğumuz Ataköy'den Bakırköy'e, vergi dairesine doğru yola koyuldum. Güneş, sevin:e benzer bir duygu yaratıyordu içimde, ilkyaza ayak bastığımın duyumsuyordum ve herkesi de bunun ayırdında görüyordum. Yaşlılar için en tehlikeli mevsimdir derler ilkyaz için, nedenini bilmem, ama derim ki, insan ölürse de ilkyazın ölmeli, farkına varmaz başına gelenin, dalıp gider. Ben de dalgındım, ama vergi danesindeki kuyruklan görünce daJgınlığım dağıldı, ilkyazı unuttum, sevincim söndü gitti. Kuyruklar çok ağır ilerliyordu, bu yüzden sabırsızlananlar, "Bu hu?" diye, yanıtı olmayan sorular yöneltiyorlardı birbirlerine yüksek sesle. "Yazık bu millele!" diye bağıranlar da vardı. "Allah Allah'Mar gırla gidiyordu. Oysa kuyruklar yiirüyordu, ama çok ağır, hani dünyamn döndüğünü anlamayız ya, onun kuyrıık neden yürümüyor ya gibi ve beklemek elbette çok yorucu idi, yanıma bir kitap almadığıma üzüldüm. Küçük bir romanı bitirebilirdim orada. Biltün bu sabırsız ve aksi kalabalık içinde yalnızca bir kişi, sakallı, bereli, ayağı mestli bir adam çok sakindi, altı şişle örgü örüyordu; bu şişlerden üçü, örülmüş olan dikdörtgen parçanın üç kenarına geçirilmiş duruyor, adam dördüncü kenan iki şişle örüyordu ha babam, çevresine bakmıyordu, belli ki beklemenin acısını çekmiyordu hiç. Görevlinin yanına yaklaştıkça yüreğim çarpmaya başladı; beyannamemde ya bir yanlışhk, eksiklik çıkarsa? Bu işe yeniden başlamak bana çok güç gelecekti o zaman. Yanımdaki adam eğilmiş, benim beyannameyi okuyordu, oradan yazar olduğumu öğrenmiş, "TercümaıTdan Nuri'yi tanır mısınız?" diye sordu, "Hayır" dedim. Konuşma isteği ne güçlü imiş meğer? Çok şükür, sağ salim atlatmıştım vartayı, güneşli sokağa çıkınca o sevinç gene doldu içime. Ağır ağır yürüyordum, ama ağır ilerlemekten hiç sıkılmıyordum. Acıkmaya da başlamıştım yavaş yavaş. KaJdınmda kapkacak satan şişman bir adamın yanına vardım. Adam "pist" diye bir kediyi korkutuyordu, sonra da gülüyordu. "Burada köfteci var mıdır?" diye sordum. Köfte piyaz çekmişti canım. Koca çarşıda köfteci olmaz olur mu? Şişman adam, "Ne yapacaksm köfteciji?" diye sorunca şaşırmışım, "Hiç" dedim, "köfte yiyecektim de." O zaman adam yerinden kalktı, beni köfteciye götürecek. "Siz rahatsız olmayın" dedim, "Tarif edin, beo bulunım." Adam, "Hava güzd, köşeye kadar yüriiyeyim" dedi, "ordan gösteririm." Köşeye vardı k, köfteciyi gösterdi. Hemen dönmedi yerine, bir süre oyalandı orada, ötekine berikine selam verdi. Yaşıyoruz işte! Merdivenlerden iniliyordu köfteciye, indim. İlk müşteri idim, saat biraz erkenmiş, köfte ateşi daha harlanmamış. Yemeklerin durduğu bölümden patron buyur etti. Çorba, pilav, fasulye hazırmış. Bir de ateş gibi bir garson çocuk var, fır dönüyor çevremde. Neşelenmiş gibiydi beni gördüğü için, bir müş teri gelmişti ya, garsonluğunu gösterecekti. "Madem köfte hazır değil, bir kurufasulye ver bana" dedim çocuğa. Garson daha genç, ama görevini bütün raconu ile yapmak istiyor, benim yammdan bağırdı patronuna, "Ver ordan bakayim bana bir kunı!" Böyle bağırdı işte ve zılgıtı yedi patronundan. Adam emekli bir memur muydu ne, ahşık olmadığı anlaşılıyordu böyle raconlara, kızdı, "Babasının uşağına emrediyor sanırsın. eşşoglu eşşek!" diye söylenerek fasulyeyi tabağa koydu, çok sert " A l ! " dedi çocuğa. Aklım cızbız köftede, fasulyeyi yemeye başladım. Gene neşelenmiştim. "Vergimi ödedim" diyordum kendi kendime, "sıkıntıdan kurtuldum... fasulye de giizel... ilkyaz gelmiş..." Orhan Veli'nin bir şiirini ansıdım. Eskiden kendi kendime daha sık şiir okurdum, yaşlandıkça doğaya şiirden daha çok düştüm. E... sonumuz doğayla bir olmak değil mi? Alışmalı insan. Şiir dünyada kalır, dünya malıdır. Ama Tann bana gecinden versin diye düşündüğümden olacak, harıl harıl şiir yazıyorum son günlerde. Bu işle bir matematik problemi çözer gibi uğraşmak bana büyük tat veriyor. Ama ilk dizenin doğuşunu ürpeİnsanlar rahat. Ben de rahatım. rerek bekliyomm. Ne demişti Valery: "tlk dize Tann'dan gelir." Ben de bu işi geriye bırakınm çoğu zaman, başsız bir çocuk gibi durur şiir önümde. Bakın, Divan şiirinde kaside ya da gazelin ilk beytine "matla' bejt" denmesi de güzeldir doğrusu. O sözcük, "tulu etmek", "dogmak" anlamınadır. Ayın ya da güneşin doğması gibi yükseliyor ilk be>t. O' gün öğleden sonra mahallemizin parklarında, yeşillikler arasında dolaştım epey. Çocuklar ve kediler taze çimlerin üzerinde yuvarlanıyorlardı. Ağaçlar tomurcuklanmaya başlamıştı. Doğurganlık, bereket ayları geliyordu. Bu aylarda ölülerin neden dirilmediğine şaşanm. Tomurcuklanmış ağaçlar akhma Nâzım Hikmet'in bir şiirini getirdi: Bahar geldi ulan Tomurcuklandı damarianmda kan. Akşam saat beşte bir yakınımla Karaköy'deki Kadıköy iskelesinde buluşup karşıya geçecektik. Evde biraz dinlendim, kitaplan gözden geçirdim, okumadıklanm epey birikmiş. Tuhaf bir yorgunluk duydum, yaşamla yarışmak kolay değildi. Akşama doğru çıktım evden, Yeşilköy'den gelen bir otobüse bindim, yer de buldum, oturdum. Yola koyulduk. Yolcular dan bir hanım birden bağırmaya başlamaz mı? "A... bizim araba, bizim araba..." diye bağjnyordu otobüsün yanından geçen bir arabayı göstererek. Herkes ona baktı. İnanümayacak bir şey, kadın yalnızdı, bu sözleri bir arkadaşına söylüyor değildi, bütün otobüs halkına söylüyordu. "Hüsamettin almış bugün" diyordu. Hüsamettin'e el sallıyordu, kırılıyordu gülmekten... Özel araba sahibi olmak ne mutlulukmuş meğer! Ama buncası beni korkuttu. Karaköy'e vardığımızda saat daha dört buçuktu, yanm saati doldurmam gerekiyordu. Ayakta bira içilen bir yere girdim. Kasadan fışimi, sonra da biramı aldım, mermer masalardan birine geldim. Yanımda, traş olmamış, yüzü buruşuklar içinde biri vardı, yaşı belli olmuyordu, gözlerinin içi gülüyordu, keyif olmuştu besbelli. Benden yana döndü, konuşmak istiyordu canı. Eskiden böyle yerlerde icilmezdi ki! dedi. Ayakta içilmezdi ki! Masalarda oturulur, muhabbet edilirdi. Biraz durdu, sonra şöyle sürdürdü konuşmasını: Eskiden kar yağardı, dedi. Ben içip de meyhaneden çıktım mı, ayağım kayar, cup diye karların içine düşerdim... Hey gidi günler... dünya çok değişti. Neşeliydi. Gemiciymiş. Ilhan Selçuk bası Fi>»tı: 800 lira, Çağdaş Yayınlan, Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu tstanbul ARADA BİR METİN COŞKUNOĞLL HAZIRLAYAN SELÎM ÖZYÜKSEL ÖĞRETMENÖĞRENCİ oluşan sergileriyle mesleğe hizmet veren Bursa Öğretmenler Derneği'nin acıklı hali işte bu!.. Bu tablo bize Halkevleri'nin akıbetini anımsatmıyor mu?.. Burada İ402'likleri de düşünürsek durum daha da aydınlanır sanırım: Bunlardan birisini İskenderun'da simit satarken gördüm... Yine bunlardan karı/koca öğretmenken aynlanlann bir apartman kapıcılığı için iltimas peşinde olduklarını söylediler. Öbür yanda 24 Kasım'da Meclis, Bakanlıklar ve Çankaya arasında dolaştırılarak ellerine birer horoz şekeri tutuşturulan öğretmenleri düşünüyor ve Aıatürk'un sesini duv'uyorum: "Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır!' Emekli Öğretmen Osman TLNGER KızıltoprakKadıkoy "Kamu Yararına Çalışır Türkiye Emekli Düşünce hayatımızın önde gelen adlarından sosydog, bilim adaÖğretmenler Derneği Bursa Şubesi" başkamı, ideolog "Türkçü" Mehmet Ziya Gökalp, 23 Mart 1876'da Dinının. İstanbul'daki bir üyesine yazdığı mekyarbakır'da dogdu Yüz onuncu doğum yılı nedeniyle yazdığım bu tupta şöyle deniliyor: yazıda, Gökalp'in ulusçuluğunun zorunlu sonuçlarından biri olan "Bursa Öğretmenler Derneğini Valilik ka"laisizm" anlayışı üzerinde duracağım. Çünkü, günümüzde laikpatmak için mahkemeye vermiş... Bugun iğı zedeleyen davranışlar hızla çogalıp yaygınlaşmada. Bu tırmaBursa'da bir öğretmen lokali yok... Arkadaşnış, giderek bazı çevrelere açıkça davetiye çıkarmakla hemen eşanlar semtlerine göre kahvelere dağılmış dulamlı. Bu nedenle de, 19131916 yıllannı kapsayan bir dönemin rumda... Ne hastahklarda, ne ölümlerde bir özetmı aktararak başlıyoruz yazıya. araya gelmemiz zor... Kimin nerede olduğu 1913'te polis Kastamonu'da üç 6ğretmeni tutuklar. Doğa bilimi bilinmiyor!.. Eşyaları belediye deposuna koöğretmeni, derste Darvvin teorisini anlatmıştır. Arapça hocas, Doğa nan dernek davayı kaybederse eşya devlete bilimi öğretmenini bu yüzden kâfirlikle suçlar. Biri matematik, ötekalacak... Kitaplığı bir kütüphane>e vermişİl Rehberlik ve Araştırma Merkezki Fransızca öğretmeni, bu olay üzerine öğrencileri ayaklanmaya ler... Öğretmen Evi diyebirşey yok!.. leri genellikle VİEGS müdürlüklerinin kışkırtmak suçundan tutuklanırlar. Doktor Abdullah Cevdet "İçtihat" Kimsede valiyi fikrinden vazgeçirme gibulunduğu yerlerdedir. Bu konuda kegazetesinde olayla ilgili olarak şöyle yazar: "Darwin nazariyesinin sin bilgi için İl MEGS Müdürlüğü'ne okutulmasını küfür sayılan bir ülke, hâlâ orta çağlarda yaşıyor de rişimi de yok... Vali, ideolojiyi neden göstebaşvurabilirsiniz. Meslek seçiminde mektir Böylesi bir ülkenin yirminci yüzyıl dünyasında yaşama hak rerek dava açmış... Ayrıca belediye 600 bin yardımcı olabilecek kaynaklar sınırlı kı yoktur. Sanklı sarıksız, ezilmek istemeyen her kafa artık bunu an lira yakıt parası istiyormuş... olmakla birlikte, Doç. Dr. Yıldız Kuzlamalıdır." Doktar Abdullah Cevdet böyle yazar ama. ne kendisı ne İşte öğretmenlerin hali... Biz de güç dugun'un hazırladığı ve Rehber Dağıtım öteki Batı yandaşları bu konuda bir çözüm gösterir islam reforrumdayız. Emekli Öğretmenler Derneği'ne Kâzım Karabekir Cad. Öğüm Han mistleri ve Batıcıların çaresizlıği karşısında, ulusçular girer araya ait masa ve dosyaları bizim eve aldım..!" No: 22 Ulus Ankara adresinden teve soruna hayli tutarlı bir biçimde yaklaşırlar. Dinde reform konuMektup böyle... 1 min edebileceĞiniz "Üniversite Adaysunu bir dincilik veya dinsızlik sorunu olmaktan çıkaran. Gökalp Bir zamanlar Türkiye'de başanlı çalışmalarına MESLEKl.ERl TAMTMA tir. Özetle belirtmek gerekirse, Gökalp'e göre, uzun İslâm tarihi içinsıyla ün yapan, meslek ve öğrenci dergilerı Ben lise son sınıfta bir öğrenciyim. DersREHBER!" adlı kitaptan yararlanade çeşitli nedenlerle din dışı hukuk, örförfi hukuk, zamanla önce yayımlayan. kamplar kuran ve federasyon lerlc berabcr iiniversite sınav ına da hazırlanbilirsini?. islâmi renge bürünmüş, daha sonra da şeriat hükümlerine dönüştoplant\lann\n yapıldığı illerde yayınlanndan nıaya çahşıyorunı. Fakat belli ba?ı herkesce türülmüştür (Yani şeriat, inanç ve tapınma işlerine yönelık bir sistemken, geçen zaman içinde fıkıh bılginleri ve ümmetin oylamasıyla, toplumun din dışı ilişkilerini de kapsar duruma getirilmiştir. Scvgıii \arlığımı/. mutluluk kauıağımı/ Böylece, şer'ı hukukun yetkı alanına gırmeyen hiç bir alan kalmamıştır. iş bu duruma geldikten sonra, artık toplumda yapılacak her Kızıtnız Göknur Vönler'in çok hayati ameliyatını bajan ile hareKet, atılacak her adım için şer'i vize gerekecektır) Dınsel yapyapıp bizJerc yeniden kazandıran tırım gücü kazansa da, laik karakterli örfler aıt oldukları, (kendiletstanbul Tip Fakültesi Nöroşirurji Kliniği'nden sonsuzluğa uğurluyoruz. rini yaratan) toplum biçimi yaşadığı sürece varlıklarını sürdürmüşler; Doç. Dr. yani toplumsal yaşayıştaki fonksiyonlarını yerlerine getirmişlerdir. TLLİN HADİ İMRE HADİ Her dönem, nasları kendi 'çağının' örflerine göre yorumlanmış ve SEVİNÇ HADİ uygulamıştır. Örfe bıçımını veren nas değil, nassı biçımlendiren Bugun Şijli Camii'nde kılınacak oğle namazından sonra örf'tür. Kur'anın bazı nasları, onlarla ilgili örflerin kaybolması yüZincirlikuyu Mezarlığı'nda ;oprağa verilecekıir. zünden uygulanmaz olmuştur. Kısas, ribâ hakkındaki Kuran yargıları bunun örneklerindendir. Şu halde mutlak ve değişmez bir hukuk sayılan şeriatın tarihsel evriminı belirleyen, toplumsal âdet ve geleneklerin dinamizmidir. Oysa şeriatın tarihsel evrimi içinde yorumlanması güç bir iş haline getirilmiştir. İnanç ve ahlak ile ilgiUe li din kuralları, fıkıh bılgınlerının elinde bütün ayrıntılarıyla bırer huDr. ŞEREF BARUT, kuk kuralı durumuna dönüştürülmüştür. Ama şeriatın hukuksal yanları, yani sivil hukuk, ceza hukuku. ticaret ve siyasa hukuku olaSevdiğimiz, değerli meslektaşımız, Aneetezi Uzmanı Dr. rak hiç bir dönemde Macelleler haline getirilmediğinden (derlenip. fihristi çıkarılmadığından), asıl hukuk kuralları, din ve ahlak GÜLÇİN UÇULAŞ, kuralları ile karışık halde kalmıştır. Bu yüzden, din%el inanç ve eyHemşitc GÜNAY DİK, Yoğun Bakım Dr. ve Hemşireleri, 7. Kat lem, vicdan işleri olmaktan çıkmış; buna karşı, hukuk işleri yasaDr. Hemşire ve Hastabakıcılan ve ameliyat sonrası bakımında yakın ilgililerini esirgemeyen Bakırn Ünıtesi, akraba ve ma güçlerinin yetki alanı dışında kalmıştır Bu durum ıslâmiyetm kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. dostlarımıza sonsuz minnet ve teşekkürlerimizi bildirraeyi borç kendinden kaynaklanan bir durum değildir. Şeriatın evriminın, (yuYakınlarına ve sevenlerine başsağlığı dileriz. biliriz. karda belirtilen yolda yürüyüşunün) nedenleri. islâmlığın doğuşunda ve evriminde rol oynayan tarihsel koşullarıdır (Ama) çağdaş AİLESİ MİMARLAR ODASI İslâm toplumlarındakı gidiş böyle uzlaşmaz yöndedir. Eğer İslâm dininin yaşama ve kişilerin yaşayışında rol oynama gücü varsa, İSTANBUL ŞUBESİ onların çagdaşlaşma çabalarında bir köstek değil, ıtici/ilerletici güİLAN cü olacaksa, bu ancak ahlakla hukukun, dinle devletin ayrılmaT.C sıyla olabilecektir. Bu arada eğitim. din ve ahlak sorunlan uzun tartışmalann koERZURUM ASLİYE 1. HUKUK nusu oldu. islamcılar. Balkan Savaşı yenilgisi üzerine. bu felakeMAHKEMESİ tin İslam dini ahlakiyatının yeni eğitim sısteminde ıhmal edilmiş Özveri sahibi, Milli Eğitim'de öğrencilerine uzun )illar hizmet olmasına bağladılar. Mecliste bir milletvekili sağlam bir ahlak eğıSayı: 978/626 vermiş, emekli ilkokul öğretmenimiz, anamız timi verilmesi ve bunun kutsal bir temele dayanması gerektiğini, Davacısı Mahire Eğriçayır vekili Avukat Sadrettin Haşüoglu tabu nedenle de din derslerinın arttmlması gerektiğini söyledi. Hatrafından davalüar Alime Palabıyık, Çetin Palabıyık, Metin Palabıta daha ileri gidip. ılkokullarda sadece Kuran dersi verılmesinı ısyık, Esengün Palabıyık, Küçükhanım Palabıyık ve Asiye Palabıyık teyenler bile çıktı. aleyhine açılmış bulunan tapu iptali ve tescil davasının yapılan açık Gökalp de Islamcılara katıldı. Evet, bir moral bunalım vardı ve duruşması sırasında verilen ara karan gereğince: geride özlem, sevgi ve saygınlık bırakarak aramızdan aynlmıştır. gerçekten de bu, dinın kışi üzerindekı etkisinin azalmasmın soYukarıda isimleri yazılı bulunan davalılara dava dilekçesi ilişik daKendisini 27.3.1986 günü Hopa'da aile mezarlığında toprağa vetiye pkanlmış olup, adı geçenlerin adreslenni terk ettigi ve zabıta nucuydu. Ama bunun çözümü. okullarda din dersı vermek değılverdik. marifeti ile de adresleri araştınlmış ise de bulunmasımn mümkiin oldi. Çağımızda ahlaki değerlerin kaynağı artık din değildir. ÜmmetAnısı varlığımızda, bilincimizde yaşayacaktır. madığından adı geçetıler adına gazete ilanı Ue dava dilekçesinin ilaçilıkten ulusçuluğa geçilmelidir. Ailesinin acılarını paylaşınız. nen tebligine karar verilmiş olup, Gökalp, iaiklik üzerine bu düşüncelen geliştirirken, şeyhülislamlık ÖCRENCİLERİ Erzurum Merkez Muratpaşa Mahallesi'nde kâin, tapunun Cilt 6, makamı bu oluşuma ters bir tutum ızlemekteydı. Oluşup gelışen Sayfa 518, Pafta 8, Ada 242, Parse! 37'de kayıtlı bulunan taşınmalaik düşüncenin uygulamaya girmesinde şeyhülislamhğın bu tuzın davahlar adına kayıtlı bu gayrimenkulün tapudan iptali Ue datumu rol oynamış olabilir. Şeyhülislamlık bünyesinde "Şer'ı Yayınlan vacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş olup, Teftiş Heyeti" adlı kurul, II. Meşrutıyet'te kaldırılmış olan AbdülİMZA GÜNÜ Işbu ilanın ilan tarihinden itibaren davalılar Alime, Çetin, Metin, hamit sansürünün yerini aldı. ilk Kuran çevirisi, daha basılmadan Esengün, Küçükhanım ve Asiye Palabıyık'ın Erzurum Asliye 1. Huyasaklandı. Kastamonu Lisesi olayı dolayısıyla Darvvin teorisi yakuk Mahkemesi'nin 978/628 esas sayüı dava dosyasına muracaat etsaklanarak ders programlarından çıkanldı. Şeyhülislamlık daha ilen mesi ve duruşmanın talik edildiği 14.4.1986 günü saat 09'da gitti. Yetkisini bir başka bakanlığın, Adalet Bakanlığı'nın aleyhine mahkememiz duruşroa salonunda hazır bulunması HUMK'nun 3156 ve olacak biçimde kendiliğinden genişletti. sayılı kanunla değişık 213/2 ve 377. maddeleri gereğince davetiye tebUlusçu çevreler, şeyhülislamın kabine üyesı kaldığı ve şeriat mahligine rağmen tayin olunan günde mahkemede hazır bulunmadığıkemelerıni elinde tuttuğu sürece. eğitim sisteminin yarısını yetkısi nız takdirde tahkikata ve yargüamaya yokluğunuzda devam olunacağı altına aldıkça; üstelik bazı alanlarda yaşama gücünü elde ettikçe. hususu ilanen tebliğ olunur. 11.2.1986 yapıtlarını imzalıyorlar. çağdaşlaşmaya yol açacak dınsel reformlann ve eğitimi BatılılaşBasın: 15180 29 Mart Cuma tırma çabalarının sonuçsuz kalacağını anlamaya başladılar. Bü16.0019.00 tün bu oluşumlar üzerine Ziya Gökalp bir muhtıra hazırladı. Muhtıra ile önerilen noktalar şunlardı: Şeyhülislamhğın politıka dışına Nişantaşı Akademi Kitabevi çıkarılması; Şeriat Mahkemeleri'nin ve Evkaf idaresi'nin ve sonuncu olarak da bütün okulların şeyhülislamlığın yetki alanının dışında bırakılması... Şeyhülislamhğın görevi fetva vermek olduğundan, görevinin bu niteliği, yönetim, maliye, adliye ve eğitim fonksiyonlarıyla uzlaşmaz bir fonksiyondu. Bu muhtıra üzerine 1916'da başHâkim: Ahmet Damar 24641 latılan reformlar şunlar oldu: Şeyhülislamlık makamı bakanlık staKâtip: Mahmut Çoban tüsünü yitirip kabine dışı bir makam oldu. Şer'i mahkemeler şeyDavacı: Mehmet Uzun, Mustafa oğlu Halfeti Savaşan Köyü SipHAKİMLİĞİ hülislamhktan ahnarak Adalet Bakanhğı'na bağlandı. Evkaf idaresandık Mezraından. si, meşihat makamından ahnarak devletin ayrı bir ticari, mali örEsasNo: 1981/323 Davalılar: 1 Müslüm Uzun, Müslüm oğlu Halfeti Savaşan gütü halinde, tamamen din dışı kurumlara aktarıldı. Cami, medrese Karar No: 1983/377 K'den. Adresi meçhul. Davacılar Faima Yener ve 25 arkadaşı vekili Av. Sabiha Yazıcı gibi bütün dini kurumlann mali işler.,.yem kurulacak Evkaf Bakan2 Mehmet Uzun, Müslüm oğlu adresi meçhul. tarafından davalılar Hayrullah Okur ve 67 ark. aleyhine açılmış buhğı'na devredilecekti. Bütün medre^'er şeyhülislamlıktan alına3 Fahri Uzun, Müslüm oğlu adresi meçhul. lunan tapu iptali ve tescil davasınm mahkememizde yapılan açık yarrak Maanf Bakanhğı'na bağlandı. 4 Fatma Uzun, Müslüm kızı adresi meçhul. gılama sonunda: Dosya No: 1984/208. Gökalp'in önerilerinin eksik kalanlarını da birkaç yıl sonra daha Mahkememizce verilen karar davalılara tebliğ edilemediğinden doDuruşma Günü: 8.5.1986 saat 09.00. köklü biçimde Atatürk tamamlar. Ama bazen sular tersine de akar layı davalılar Coşkun Uzaldı, Muzaffer Yılmaz, Naciye Yılmaz, Vesile Davacı tarafından davalılar adına olan Savaşan köyü 211236 noBir süre sonra ezanın tekrar Arapça okunmasıyla başlayan geriÖzalp, Hürmüz Kösem, Sülevman Uçar, Ahmet Uzaldı, Zühriye Girlu parsellerin tapusunun iptali ile adına tesciline karar verilmesi isye dönüş. laikliğin güvencesi olan anayasaya kadar ulaşır. Okulgin, Rukiye Girgin, Hayriye Saniye Yıldırım, Turkan Albayrak, Hatemiş olup, davalılar adına çıkanlan tebligatta ve yapılan tahkikatta lara din derslerini. Müslüman olmayanları da kapsayacak biçimlide Girgin, Hanım Alagöz, Ayşe Özdede, Nebahaı Arslan, Cemil adı geçenlerin adresinin meçhul olduğu anlaşıldığından, davaya karşı de zorunlu duruma getirir Arslan, Mürvet Pat, Nahide Sirkeci, Fatime Arslan, Şerafettin Uçar, diyeceğini bildirmeniz, veya kendinizi vekille temsil ettirmeniz hu Ziya Gökalpten Laikliğe... Emekli öğretmenlerin sorunlan bilinen meslekler dışındaki üniversite bölumlerini bilmiyorum. İsteğim şu: Llniversitelerin ve üniversite bölümlerinin yapısını, olanaklarını tanıtıp, buraları bitirince çalışma alanlannı tanıtmanız. Belki böyle bir çalışma 'sutunlarıma sığmaz' diyebilirsiniz. Ama sanınm Cumhuriyet yöneticilerine konuyu iletirseniz yer sorunu ortadan kalkar. Aslında bir yazınızda bu meslek seçiminde rehberlik servislerine başvurulması gerektiğini yazmıştınız. Fakat okulumuzda bunun adı var kendi yok. Ayrıca il rehberliklerini de bilmiyorum. N'erde olduklarını yazarsanız çok sevinirim. İBRAHıM BtLGE Okul ve il rehberlik kuruluşları yeterli düzeye çıkarıjsın Saptirikler, susmayacağım işte! Haftanın Olayı Kalitesiz Mallar Limon'da TEŞEKKUR KARTALKAYA KARTAL OTEL SICAK YUVANIZ ŞANDOR HADİ'yi KIRA^TÜRKER KAPALIYÜZME HA VUZV • OİSKO • SAUNÂ* OCRETSllLİFTLERveTELESKİ ^\. ÇAYl* IHLAMURUKirZ 5 DOĞAL KAYAK PİSTİ • X / « /f"% İNAN TURANTAN BlrktşitamMnslvon Paza'PerşeTibe (4 gpcc 5 gun) 60 000 TL Perşembe'Pazar (3 gece 4 gun) 60 000 TL Pajar.Pazar {7 gece 8 gun) 120 000 TL CumaPa/ar (2 gece 3 Q J I ) 45 000 TL Otobfis MnrttJmU nriu. Rn: BeşJktaı 16110 74 • 161 22 81 161 S2 26 Kadıfctty 336 H M BAŞSAĞUĞI 5?T ortur ŞANDOR HADf yi BURDUR TAPULAMA HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1979/137 Karar No: 1985/76 Davacılar: 1 Hatice Bayındır, 2 Ömer Çakır, 3 Hasan Çakır, 4 Süleyman Çakır, 5 Recep Çakır Osman oğlu, 1965 d.'lu, Kılavuzlar köyünden. Davalılar: Emin Uyanık, Celal Uyanık, Hatice Uyanık, Anakadın Uyanık, tbrahim Uyanık, Gülsüm Uyanık, Ayşe Deniz Kılavuzlar köyünden. Dava: Tapulama tesbitine itiraz. Karar tarihi: 3.5.1985 Burdur Merkez Kjlavuzlar köyünün Derebağ mevkiinde bulunan 9.500 m : yüzölçümündeki 1475 sayılı parselin davalılar adına tapuya yazım ve kütüklenmesine, ilam harcı Ue mahkeme masraflarının davacılardan alınıp Hazine'ye gelir kaydedilmesine ilişkin karar adres yokluğundan dolayı davacı RECEP ÇAKIR'a tebliğ olunamamıştır. Hüküm özetinin gazetede du>uru yolu ile davalı RECEP ÇAKIR'a tebliğine karar verümiş olduğundan, iş bu karar îebliğinden itibaren davacı veya vekili tarafından 15 gün içinde yasa yoluna başvurulmadığı taktirde kararın kesinleşeceği açıkça duyurulur. Basın: 15344 ACI KAYBEVflZ ERCAN URAL KÜTAHYA ASLJYE 1. HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1985/473 Karar No: 1986/146 Hâkim: Mehmet Yıldız 16000 Kâtip: Ahmet Kahraman 782 Davacı: Necla Telli Vekili Avukat Muzaffer Emiroğlu Davalı: Ali Telli Dava: NAFAKA. Davacı vekiii tarafından, davalı aleyhine açılan nafaka davasının yapıyan yargılaması sonunda; Davacı Necla Telli için aylık 17.500. lira ve muşterek çocukları Cemile Telli için de aylık 7.500 Ura olmak üzere toplam aylık 25.000. (Yirmi beş bin) lira nafakaıun davalıdan ahnarak kendisine asaleten, müşterek çocuklanna velayeten davalıdan alınarak davaaya verilmesine 6.3.1986 tarihinde karar verildiğinden ve iş bu karann davalının yokluğunda verilmiş bulunduğundan iş bu ilanın yayım tarihinden itibaren yasal yoUara başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceği hususu davalıya tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 15172 İLAN Dr. ERDAL ATABEK ORHAN TAYLAN İLAN HALFETİ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN İLAN ÇAYCUMA ASLİYE HUKUK GAZETEÇİ AİLESİ KİRALIK DAİRE ARIYOR 80.000 TL.'ye kadar KALORİFERLİ (B.taş, Ortaköy, Arnavutköy, Levent, Etiler) Tel: 526 10 00/9 hat 454 MİMAR Iç nıimar ve rnimari teknik ressam aranıyor. AK DEKORASYON 353 10 17 Tablolarınız. tuğralı gümüşleriniz ve el yazma eserleriniz için Trov 140 79 36 2. Ulus'ta kömür kaloriferli 70 m2 2 oda 1 salon daire satılıktır. Tel: 165 75 39 susu davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 11.3.1986. KÂTİP HÂKİM 22641 Basın: 15185 1 Mustafa Arslan, Muzaffer Arslan, Zülfive Yılmaz. Azize Bayrak ve Mehmet Ali Arslan'a karar tebliğ edilemediğinden. işbu ilanın kendilerine karar tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. (Basın: 3514)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle