24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16MART 1986 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 Fransız Sosyalistleri... (Baştanfi /. Sayfada) > ekonomik programı herhangi bir ödün vermeksizin uyguladı. Ama ne var ki bir süre sonra Fransız ekonomisi tehlike işaretleri vermeye başladı. Dışsatım, enfiasyon, ekonomik büyüme ve işsizlik gibi temel göstergeter Mrtterrand yönetimine dönük genel bir olumsuzluğun altını çiziyordu. Sonuç, sosyalist hükümet açısından 180 derecelik bir rota değişikligi oldu; ekonomik büyüme hedefi önceliğini yitirdi, "kemer sıkma" politikaları gündeme sokuldu. Sosyalist Parti'nin popülaritesi inişe geçmekle birlikte, işsizlik dışındaki bütün ekonomik göstergelerde olumlu bir değişim meydana gelmeye başladı. Fakat bu durum, sosyalistlerin anketlerdeki oy kanamasını durdurmaya yetmedi. Mitterrand, son televizyon konuşmasında partisinin muhtemel bir seçim yenilgisinin kaynağında "işsizliğin" yatacağını belirtti. Bugün Fransa'da genel seçimler var. Sosyalistlerin parlamentoda çoğunluğu koruyabilmeleri çok uzak bir olasılık. Kendileri için en iyi olasılığın, sağ koalisyonun parlamento çogunluğunu ele geçirmesini önlemek orduğu belirtiliyor. O zaman Sosyalist Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın manevra alanının daha da genişleyebileceğinden söz ediliyor. Sağ koalisyon, parlamento çoğunluğu ile birlikte hükümeti de ele geçirirse Mitterrand'ın işi kuşkusuz çok zorlasacak; sağ ve sol arasında siyasal mücadele yepyeni boyutlar kazanacak... Bugünkü genel seçimlerin sonucu şu ya da bu yönde olabilir; ama bir nokta hayli ilgi çekicidir: Fransız Sosyalist Partisi, Fransa tarihinde ilk kez beş yıl süreyle iktidarda kalabilmiştir. Böylece Fransız seçmeninin gözünde gerçek bir iktidar seçeneği olduğunu bir bakıma kanıtlayabilmıştir. Fransız Sosyalistleri açısından bu da önemli bir aşama sayılmaz mı?.. Operasyon sürüyor (Baştarafı 1. Sayfada) jı serbest bırakıldı. • Kaynak Kullanımı Destekleme Fbnu'ndan ihracata yapılan yüzde 4'lük iade yüzde 2'ye indirilirken, aynı fondan pirinç, pamuk gibi desteklemeye tabi tarım ürünleri ihracatında alınan yüzde 2'lik iade ise sıfırlandı. Yavuz Canevi bu önlemleri sıraladıktan sonra Türk Lirası'ndaki fazlahğın mart ve nisan aylarında daralmasıyla döviz piyasasının rahatlayacağını savunarak •Tiyasadan TL çekmekte başanlı olamadık. Fakat bir ölçüde rölantiye aldık" dedi ve piyasadaki TL fazlalığının ithalat talebini arttırdığını, ithalatçı firmalann bir an önce akreditif actınp mal geürmek derdine düştüğünü belirtti. KISA VADELt BORÇLANMAYA SINIR Öte yandan Ankara büromuzdan Enis Berberoglu'nun verdiği habere göre, Merkez Bankası bankaların kısa vadeli borçlanmalarına sınır getirmeye hazırlanıyor. Yeni duzenleme ile iç piyasadan yüksek fiyat döviz toplama olanağını yitiren bankacılık kesiminin dış borçlanma yolunun tıkanması ile birlikte 350 milyon doiara ulasan dış taahhütlerini kapamada zorlanacaklan ileri sürüldü. Yeni uygulamadan en fazla küçük bankaların etkileneceği söyleniyor. Döviz kurlanndaki son yükselişin nedenini bankalann kısa vadeli borçlanmalarında gören Merkez Bankası'nın bu sınırın yönteminin nasıl olacağını henüz belirlemediği öğrenildi. Merkez Bankası'nın kısa vadeli dış borçlanmayı banka sermayesine bağlı tutmak yolundaki önerisi özellikle küçük bankalardan tepki gördü. Söz konusu bankalar küçük sermayelerine karşıhk döviz işlemlerinde uzmanlaşmış olmalarını işaret ettiler. TEPKİLER SHP Genel Başkanı Aydın Güven Görkan, hükümetin Türk Lirası'nı dolar karşısında devalüe etmesinden sonra benzin başta olmak üzere diğer petrol ürünleri fiyatlarına zamm'n kaçınılmaz hale geldiğini söyleyerek, "Akılcı bir iktidann kendisini bu noktaya getirmemesi lazımdı" dedi. Özal hükümetinin ilk Maliye Bakanı Vural Ankan, "Hükümet politikalannı yavaş yavaş terk ediyor. Bu kararlar ekonomiye bir şey getirmez. Tahtakale güçlenir. Maliyetler artar" dedi. Eski Maliye Bakanlanndan Adnan Başer Kafaoğlu da kararları savunarak serbest pazar ekonomisine geçişte kontrolü elden bırakmamak gerektiğini söyledi. NASIL BAŞLADI? Merkez Bankası önceki gün aldığı bir kararla döviz piyasasındaki iktikrarsızlığın artması karşısında önceki gece Türk Lirasını Amerikan Doları karşısında yüzde 5.2, Alman Markı karşısında yüzde 7, lsviçre Frangı karşısında da yüzde 7.3 devalüe etmişti. Günlük kur uygulamasına geçildiği 1981 yıhndan ve özalın iktidara gectiği 1983 sonundan bu yana ilk kez bu oranda bir günlük devalüasyon oldu. Merkez Bankası ayrıca aldığı kararla bankaların, döviz ve efektif alış satış kurlannın Merkez Bankası kurlarının yüzde 1 altına ve üstüne geçmemek üzere belirleyebileceklerini açıkladı. Aynca bankalann da kendi alış ve satış kurlan arasmdaki farkın da yüzde 2'yi geçemeyeceği hükme bağlandı. Böylece Merkez Bankası bu kararla 1 Temmuz 1985'ten beri uygulanmakta olan serbest kur sistemine son vermiş oldu. UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM ANKARA'dan YALÇIN DOÛAN (Baştarafı 1. Sayfada) ye ortaya çıkıp ve hatta bu yönde belli adımlar attıktan sonra "serbestliği büyük ölçüde kaldırmak'' zorunluluğunuduymak?... tstanbul'da önceki gece toplantı maratonu sonucu açıklanan kararlar arasında, bizce en bekleneni Türk Lirası'nın dolar karşısında ciddi bir değer kaybına uğratılmasıydı. Son bir ayın beklentisi yüzde 5.2 oranındaki devalüasyonla sonuçlandı. Ama, bundan çok daha önemli olanı, özal iktidarımn aldığı kararlardan vazgeçmesi ve "Serbtstiyete son verecek nitelikler taşıyan diğer kararlardır". Bunlann içinde özellikle altı çizilmesi gereken de, "Bundan sonra artık diğer bankaların döviz kurlannı istedikleri gibi belirleme serbestliklerinin" ortadan kaldırılmasıdır. Düne kadar özal, bankalara "Siz döviz kurunu serbest piyasaya göre ayarlayın, Merkez Bankası da buna ayak uydurur ve döviz piyasasında serbestlik sağlanır" derken, dünden itibaren bundan vazgeçilmiştir. Dünden itibaren bankalara verilen talimat "Döviz kurunu bundan sonra devlet bek'rler, siz de buna ayak uydurursunuz" anlamına geliyor. Boylelikle, Özal kendi aldığı kararların önemli bir bölümünden vazgeçmiş oluyor. (Baştarafı 1. Sayfada) rarıru eleşürerek iktidarın petrole zam yapacağını söyledi. Sinop'tan Gerze'ye gelinceye kadar sevgi gösterileri ile karşılanan Gürkan ve lnönü, uzun bir konvoyla ilçeye girdikten sonra birlikte kürsüye çıktılar. lnönü, Gerze'deki durumu bir "seçim bayramı" olarak niteledi ve 25 marttaki bölünmüşlüğün olumsuz koşullarının ortadan kalktığını bildirerek şöyle dedi: "Başbakan, Menemen yenilgtsini hazmedemediği için büyük bir çalımla tzmir'e gitti ve tapu dağırtı, 'Bu tapulan Erdal İnönü'niin kafasına vurun' dedi. Ben bundan bir şey anlamadım. Ama vatandaş ANAP'a niye oy verdim diye ellerini başına vunıyor. Hernalde onun için başka yere vursunlar dedi. Ama ilk seDALAm EVRE1TE ŞtKÂYET ETTİ Cumhurbaşkanı Kerum Ev çimde vatandaş nereye vuracagıren, dün Bayrampaşa yeni hal binasmdaki gezi ve inctlemelerini bitir nı biliyor." dikten sonra hal binasmdan çtkarken yanına yaklafan Hamza Kodak lnönü, Özal'ı eleştirdiği ko(70) adh bir komisyoncu, "Bizi maymuna çevirdiler. Çaaşamıyoruz. Si nuşmasında "Sayın Başbakan kâyetim var" diye bağtrdı Bu suuda gerek koruma görevtUeri ve ge bfldiklerini biraz unutsa, gerçekrtkse Cumhurbaşkanhğı Basm Müşaviri Ah" Baransel, Hamza Kodak) ten bilenleri dinlese. halkın sıkjnuzaklaştırmaya çahşttlar. Cumhurbaşkanı Evren ise Kodak a sorunla tılarına kulak verse durum UgiUmeceğini söyledi. (Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) degişir" dedi. SHP Genel Başkanı Gürkan da, 35 yıl sonra sosyal demokratları iktidar yapmak için halk'Baştarafı 1. Sayfada) Angın adh emekli öğretmen, la elele olduklannı belirterek sosDalan'a bir "Haliç Vakfı" kurul "emeklilerin daha sonraki yayal demokratlar dışındakilerin masını önerdi. Haliç'in çevresin şamlannda da çahşabilmelerini 35 yılda demokrasiyi yüzlerine de tam bir tur attıktan sonra istegini" söyledi. Evren bunun gözlerine bulaştırdıklarını söyleBayrampaşa'da yeni yaptırılan Uzerine, "Yalnız ögretmenler dehal binasına gelen Evren, gil, diger mestek gruplan da boy di. Gürkan şöyle konuştu: "Her 10 yılda bir askeri miison olarak Türkiye Turing Oto le bir şey isterkr. Zor bu, çok dahaleyi zorunlu kılacak ya da mobil Kurumu tarafından resto zor" yanıtını verdi. Cumhurbaşre edilen Sultanahmet'teki So kanı Evren, daha sonra derslik ona imkân verecek koşullan yarattdar. Sonra da kalkıp solu leri gezdi ve öğrencilerle sohbet ğukçeşme Sokağına gitti. Evren, etti. Evren 5. sınıf öğrencisi Yıl soçladılar. Her 10 yılda bir de"Ben buralan çok iyi biliyorum" dedi, "Rezalet bir durum. Bun dız Dalgalı'ya harita üzerinde çe mokrasiyi kazaya uğratanlar şitli illerin yerlerini sordu, kom sonradan kalkıp demokrasi halar eski eser falan defil. Surun dibine yapmışlar evleri. Bir yan şu ülkeleri sordu ve aldığı yanıt variligi yapıyorlar". gın çıksa ne olur" şeklinde ko lardan memnun kalınca öğretGttrkan sâzlerini 'Ş<yyle nuştu. Btimdiği gibi Soğukçeşme mene teşekkür etti. sürdürdU: ' ' .•.•••'•/ Sokağı daha önce aynı gerekçe"Bugün üikede bütün imkânCumhurbaşkanı Kenan Evren lerle Bedrettin Dalan tarafından dün akşam kalmakta olduğ Har lar bir avuç holdingin eline veyıktırılmak istenmişti. biye Orduevi'nde Birleşmiş Mil rildigi için köylü, esnaf, sanatCumhurbaşkanı Kenan Evren, kâr bir türlü iiretim yapabilrae letler Gıda ve Tarım Teşkilatı Handan Ziya Öziş tlkokulu'nun olanağını kendilerine saglayabi(FAO) Genel Müdürü Eduard temelini attıktan sonra bina içinSaovma'yı kabul etti. Cumhur lecek duruma gelememektedir. de verilen kokteyle katıldı. Evbaşkanhğı Basm ve Halkla Iliş Eger hakça bir düzen kunılup, ren, okulun aynı modelinden yakiler Müdürlüğü'nden verilen eger devlel küçük uretici ve holpılrruş büyük bir pastayı tarihi bilgiye göre Türkiye'de bulunan ding arasında fark gönnemeye bir kılıçla kesti. Kokteyl sırasınSaovma, Evren'e bir nezaket zi başlarsa, o zaman ber sonın çöda Evren'in yanına gelen Rafet zümlenebilir. yaretinde bulundu. SHP nın Evren Haliç koşıısıına Ceylanpmar ilçesinde ANAP'lı ve MDP'li partililer sopalarla meydan kavgası yaptılar. Henüz nedeni anlaşümayan bir tartışma sonucu çıkan ve 5060 kişinbı katıldığı kavgada, aralarında MDPTi BeUdiye Başkanı Mehmet Atüla, ANAP tlçe tkinci Başkanı Hüseyin Ablak, ANAP ilçe Yönetim Kurulu üyesi Şerif Altuğ'un da bulunduğu çok sayıda kişi yaralandu Güvenlik güçlerinin gelmesiyle bastınlan kavga sonunda kamkola götüriilen partililer kavgayı orada da sürdürduler. ANAFlt ve MDP'lilerin sopalı meydan kavgası "BODRUM'DA BİR EV" sahibi olmak için henüz fırsatı kaçırmadınız! Yılın 3 mevsiminde 15'er gün BODRUM'da olmanın, BODRUM'u yaşamanın tadını çıkaracaksınız. Çok değil 3 ay sonra (1 Haziran'da) herşey hazır... Yepyeni, pırıl pınl! AKÇA BÜK Tatil Köyü deyrelerinin büyük bölümü, umulandan çok daha kısa bir sürede sahiplerini buldu Kalan az sayıdaki devre kısa bir süre için PEŞİN: 1.750.000.TAKSİTLE: 300.000. Peşin 75.000. Taksit/30 Ay vade ile satışa sunuldu (artık bunu kaçırmayın!) AKÇABİIK Tatil Köyü'nde DEVRE MÜLK sahibi olmak isteyenler Pesinat tutan olan 3ü().0(X).TL"sını diledikleri takdirde ŞEKERBANK Üsküdarİstanbul subesi 1311 YAPI KREDİ BANKASI Elmadağİstanbul şubesi 14878 Geniş kitleleri ilgilendiren "ucuz petrol tüketimi" iyice hayal hanesinde yer alacak. Devlet kısa vadeli borç miktannı gözden geçirecek ve gelecekte "özd kısa vadeli dış borçlanma olanaklarını tıkamanıri" önlemlerini alacak. Kısa vadeli dış borçlanma olanakları tüm özel bankalar için kaldmlırken, bir başka önleme daha gidilecek: Hazine bir hazırlık içinde. Dışardan kısa vadeli kredi (borç) almış olan bankalara "denetçi atanması" üzerinde duruluyor. Devletin "denetçi atayacağı bankanın" sayısı üçü geçmiyor. 1983 seçimlerinden sonra iktidara gelmesiyle birlikte özal, bir dizi ekonomik karar almış, özellikle kambiyo rejiminde geniş çapta değişikliklere gitmiş ve bunları da o günden bu yana sürekli olarak "ekonomik ihtilal" diye nitelendirmişti. Sanıyoruz, şimdi "üıtilal geri tepri". Çünkü, o tarihte alınan kararlardan da bir dönüş söz konusu olabilecek. Bu nedenle <lözaL, iktidannm en dramatik anUvını yaşıyor" demek, işte bu noktayı vurgulamak için kullanılan bir deyim. Aslında her şey "kısa vadeli dış borç alınmasıyla" başladı. Olayı çığ gibi büyüten gerçek bu. Ama, Türkiye bu filmi daha önce seyretti. 1955 yılında kısa vadeli borç serüveni, Türkiye'yi Çünkü, döviz kurunun yeni1958 devalüasyonuna getiren en den resmen belirlenmesi kararıy önemli etkenlerden biriydi. 1975 la birlikte, Özal başka bir dizi yılmdaki DÇM serüveni (Kısaca kararını gözden geçirmek zorun dövize çevrilebilir mevduat hesada kalacak. Gözden geçirmek ve bı) kısa vadeli dış borçlanmanın değiştirmek zorunda kalacağı bir başka yöntemiydi. 24 Ocak kararları şöyle sıralamak kararlanna giden yol DÇM'lermümküfv le açılmıştu Şimdi de, özal'ı kendi aldığı kararlardan ve ondan Ihracat teşviklerini yeniden değerlendirecek. thracatta vergi da öte kendi otunmaya çalıştığı iadeleri azaltılmış, ihracatı özen serbest piyasa ekonomisinden dirmek için döviz fiyatının 'W geri adım atmaya zorlayan olay, deki tek teşvik unsuru" olması yine kısa vadeli dış borçlanmaistenmişti. Ama, bu uygulama dır. Döviz piyasasındaki çalkason kararla brrtikie başarıiızlıklanma, •dövizin önce Tahtakale?ta ionuçlanmı$ oluyor. Hune* de, daha sonfa bahkalarda'fiya: denle, ihracat teşvikleri yeniden tının yükselmesi ve hükümeti degözden geçirilecek. valüasyonla birlikte son kararla Benzer biçimde ithalatta ra zorlaması ardında, kısa vadeli serbestiyet arttmlmış ve bu yöndış borçlanma ve hükümetin (Baştarafı 1. Sayfada) de çok ciddi kararlar getirilmiş bankalara bu tür borçlanma için aynı saatte yüzde 1 yaklaşıklıkti. Sanırız, şimdi ithalat listeleri tanıdığı serbestlik yatıyor. la saptanabilecek. de gözden geçirilecek ve hatta Artık bu serbestlik yok. özalbelki "çikita muz, kürk, İsviçre m serbest piyasa ekonomisi TahDurgun geçen ve bundan önçikulatası" ıthal eımek bırkaç takale'de nerdeyse şehit oluyorceki seçimlerde görülen heyecanh gün önceki kadar serbest olma du. Şimdilik "ağıryarayla"dukampanyaların gözlenmediği 16 yabilecek. rumu atlatmaya çalışıyor. mart seçimleri öncesinin son bir haftasını, Lübnan'da Islami Cihad tarafından rehin tutulan Fransızlar olayı büyük ölçüde gölgeledi. Hükümetinin rehinelerin kurtanlması için son dakikaya kadar gösterdiği çabalara karşın rehineler sorununun Fransız seçmenleri hangi yönde etkileyeceği bilinmiyor. Fransızlann kullanacakları oylarda Beyrut'taki gelişmelerin etkisi üzerinde üç varsayım yürütülüyor: 1 Hükümetin bu alandaki başarısızlığını göz önüne alan seçmen, oylarını sağa kaydırabilir. 2 Islami Cihad'ın hükümete seçim kaybettirecek bir zafer "HoMing profesörleri" şu olguyu artık herhalde görmezlikten gelemezler: Her ekonomi, şu ya da bu ölçüde "müdahalecr'ö\r. Bu açıdan bakarsanız, yeryüzünde devlet müdahalesinden arınmış tek bir "liberal ekonomi" yoktur. Liberal sanılan bütün ekonomiler bir ölçüde "devlet müdahaleciliği"r\\ kullanırlar. "Müdahaleciliği" kınayan ülkelerin, Türk tekstil ürünlerine koydukları "ambargo" neyin nesi oluyor? Bal gibi "devlet müdahaleciliği" oluyor. Ne olacak? 24 Öcak 1980 günü 70 lira olan dolar, son devalüasyon ile 645 liraya çıktı. "Dolann önlenemeyen yükselişi" devam ediyor. 1981 yılında iç borçlar 533 milyarmış, iç borç 1985'te 1 trilyon 629 milyar liraya çıkmış. Maşallah!.. Maşallah ki ne maşallah. . Ya dış borçlar? 1980 yılında 11 milyar dolar, 1985'te 22.5 milyar dolar. 1980'de ulusal gelir 60 milyar dolar; borç 11 milyar. Yani ulusal gelirin yüzde 6'sı borç karşılığı için aynlacak... 1985'te ulusal gelir 10 milyar düşerek 50 milyar dolar olmuş; dtş borç, faizleri ile birlikte 27 milyar dolar. Yani? Yani dış borç, ulusal gelirin yarısını aşmış... Ama üzülmeyin; gelişiyoruz. 198085 arası "gayri safi milli hasıla" ile yatınm oranı gittikçe düşmüş. "Reel ücretler"de aynı dönemde yüzde 35 oranında gerilemiş... Ama yine de kalkınıyoruz, gelişiyoruz, serpiliyoruz, büyüyoruz... Tarım kesiminin ulusal gelirden aldığı pay azalmış. Bu oran 1963 yılında yüzde 41'miş, 1985'te yüzde 19... Çittçimiz gelişiyor demek ki! Ucret ve aylık alanların, ulusal gelirden aldıkları pay da 1977'de yüzde 39 iken 1985'te yüzde 19'a düşmüş. Düşer a ! İşçilerimiz ve memurlarımızın da durumlan, "iç güveyinden hallice" anlaşılan... "Faiz, kâr /e kira" gelirleri olanların, ulusal gelirden aldıkları paylar ise maşallah arttıkça artmış. 1977'de bu pay yüzde 34'müş, 1985'te bu oran Allah arttırsın yüzde 62'ye çıkıvermiş... Çıkar; kim karışır? Liberalliğin kimlere yaradığı anlaşılıyor. Kâr payları artmış, faiz gelirleri artmış, ev kiraları artmış; işçi ücretleri, aylıklar, tarım gelirleri de düşmüş. Liberaliz ya; ondan! "Hokfing profesöf1eri"üe pek hoşnut bu düzenden. Gider, iki holdinge danışman olursun, birinden 800 bin, ötekinden 600 bin, artık Allah ne verdiyse alır, keyfine bakarsın... Sorarlarsa da "Efendim" dersin: Daha serbest daha serbest... 1977 yılında fert başına düşen ulusal gelir 1.172 dolarmış, 1980'de ise 974 dolar... Gelişiyoruz, serpiliyoruz ya; hep ondan oluyor bütün bunlar. Gelişmenin, büyümenin^sancılarını çekiyoruz. özel sektörün kârı artıyor; işçinin, memurun, çiftçinin gelir düzeyleri ise gittikçe geriliyor. Niçin? Çok gelişiyoruz da onun için, az gelişmek bu kadar olmayacak... Birdenbire gelişiyoruz. Aman daha serbest, daha serbest... Düşünce suçlanna cezaları arttınn; ulusal geliri düşürün; holding profesörlerinin aylıklarını arttınn. Serbest olun, müdahale edin; müdahale edin, serbest olun! "Devfetçi Itberallik" dediğiniz de böyie oluşur ancak. Hem liberallikle hem müdahalecilik ile.. Yaşasın "Keynesyen ve neoMarksist ve Friedmanist IMF modeff" •; • •• ' ','"'?.. Yaşasın;' bin'yaşasın !.. ~"T" " ; >"+* "* •'"'• ' 1 o t Fransa sandık başında kazanacağıru ilan etmesıni Fransa'nm iç işlerine müdahale olarak gören Fransızlar bu olayda hükümetle dayanışma göstermek isteyebilir. 3 Arap ve Islam düşmanlığı duyguları güçlenerek aşırı sağ Ulusal Cephe Partisi'ne oy kazandırabilir. 1981 yılında iktidara gelen sol hükümetin beş yıllık deneyiminden sonra Fransız siyasal yaşamının büyük bir dönüşüm geçirmekte olduğu, kampanyayı tahlil eden gozlemci ve uzmanlann ortak kanısı. Bu gözlemcilere göre, yakın zamana kadar Fransa1 da sağla sol arasında ideolojik mücadele siyasal yaşama damgasını vururken, bundan sonra iki kutuplu siyasal mücadele egemen olacak. Başka bir deyişle Sosyalist Parti Fransa tarihinde ilk kez 5 yıllık bir süreyle iktidarda kalabildi ve ülkeyi yönetebileceğini kanıtladı. Seçim kampanyası yasal olarak önceki gece sona erdi. Dünden itibaren liderler propaganda çalışmalarına son vererek seçim sonuçlannı beklemeye başladılar. Seçim sonuçlarına göre 5. Cumhuriyetin ilan tarihi olan 1958'den beri ilk defa Fransız Parlamentosu'nun ülke siyasetinde ağırhğını arttıracağı üzerinde de duruluyor. Sağ partiler çoğunluk sağladıkları takdirde Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın yetkileri daralacak, sağın zaferi "ezici" olursa Mitterrand istifa durumunda kalacak. Mitterrand'ın istifa olasılığından ciddi olarak on beş günden beri söz ediliyor. Ancak son günlerde yoğunlaşan söylentiler, Sosyalist Parti Birinci Sekreteri Lionel Jospin tarafından yalanlandı. 1988'e kadar görevde kalan cumhurbaşkanı sağın kazanması durumunda iki seçenekle karşı karşıya kalıyor: Ya elindeki anayasal yetkilere dayanarak sağın rahat çalışmasını engelleme amacıyla kendi tercihi olan bir başbakanı atamaya calışacak, ya da milli iradeye boyun eğdiğini açıklayarak yeni parlamento çoğunluğunun üzerinde anlaştığı kişiyi başbakanlığa getirecek. Bu son durumda yeni De Gaulle'cü parti olan RPR'nin lideri Jacques Cb*irac başbakanlık için en güçlu başbakan adayı. Seçimler bir sürprizle sonuçlanıp sağ partiler çoğunluğu sağlayamazsa Mitterrand'ın ülke politikasını istediği gibi kontrol edebileceği bir ortam doğacak. Bu durumda ülkenin en büyük partisi olacak olan sosyâlistler sağı bölerek içlerindeki merkezi unsurlarla bir koalisyon oluşturmaya ve ülkeyi yönetime devam etmeye çalışacaklar. (Baştarafı 1. Sayfada) NOKTA dergisinin kendisiyle Olof Palme cinayeti ile ilgili yaptığı söyleşide Baki Karer, PKK'nin yayın organı Sarab'ın 49. sayısında Palme'nin işlendiğini ve düşman ilan edildiğini belirtti. Baki Karer, konuşmasında Palme cinayeti ile ilgili olarak şunları söyledi: "Palme cinayetinin arkasından kimler ve hangi giiçler çıkacaktır bilemem. Ama şunu söyleyebilirim ki, PKK'nin yayın organı Sarab'ın 49. sayısında Palme işlenmektedir ve düşman olarak ilan edilmektedir. Bütün olarak tsvec düşman ilan edilmektedir. Elbette bu benim açımdan düşündürücüdür. Bu yazıda tsveçten, tsveç emperyalizmi olarak bahsediliyor ve onlann de>işiyle Isveç, PKK*ye karşı yurülulen mücadelenin başını çekiyormuş. Olof Palme'nin arkadan vurulmuş olması ve üç kurşun atılmış olması, ki PKK bütün cinayetkrde üç kurşun aUr. Bunu bir rumuz olarak kabul eder. Teknik yönden bu benzerlikler var. PKK'nin cinayetlerde kullandığı silahlar şu türdür: Türkivede ona Fransız onlusu denir. Ikincisi Arjantin yapısı denilen silahlardır. PKK önceleri işiediği cinayetlere sahip çıkmaz. Bir süre gectikten sonra sozlü olarak sahip çıkar. Ondan sonra yazılannda dolaylı. daha sonra ise direkt olarak sahip çıkar. 34 ay kadar vakit alır. Şunu soyleyeyim ki PKK'nin işiediği hiçbir cinayet ortada kalmaz." PKK no'lu hesaplanmıza (düzenlenecek sozleşme ve senetlerin pul tutan olan 24.(XK).TL ile birlikte) yatınp, telefonla bildirmek \a da banka dckontunu Merkez adresimize göndermek sureti>le SATIŞ SÖZLEŞMESİNİ vapmış olacaklardır. MERKEZ AKYAR TURİZM ve TICARET A.Ş. Cumhurıyet Cad 91/5 Şakirpaşa Işhanı Elmadağ İSTANBUL Tel 146 17 1 4 1 4 6 17 15 MERT REKLAMCILIK Yazıcıoğlu Işhanı 3/50 Rıhtım KADIKÖY İSTANBUL Tel: 338 91 51 345 00 64 ORTED LTD ŞTI. Izmır Cad 46 / 6 Kızılay ANKARA Tel: 25 12 19 17 47 23 AKYAR TURİZM ve TICARET A.Ş. Izmır Gazı Bulvarı 1. Onur Han No: 76 605 Çankaya IZMİR Tel: 25 55 40 akçabük tatil
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle