23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14MART 1986 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 SİNEMA ATİLLA DORSAY HAYVANLAR ISMAİL GÜLGEÇ D U B L Ö R U J K DF Hollywood yine kendine bakıyor Sinema başkenti, 1950'lerle birlikte kendi kendisine eğilen bir dizi ilginçfılm üretti. Aynı olay 1970'lerde yinelendi ve ortaya TV'de izlediğimiz "Seni Kaybetmek tstemiyorum" ve benzeri filmler çıktı. Ama özellikle bu film, vaat ettikleriyle sunduklan çok farklı bir yapım olarak göründü. Hollyvvood, 1950'lerle birlikte kendi kendisine eğilen bir dizi ılginç film üretmeye koyuldu. Üst uste (hepsi de yakın zamanda TV'mizde gösterilen) Billy VVilder'ın "Sunset Bulvarı" (1950), Josepb Mankiewicz'in "Petde Açüıyor All About Eve" (1950) ve "Çıplak Ayaklı Kontes" (1954), Vincente Minnelli'nın "Çıplak Ruhlar Kötü ve GiizeJThe Bad and the Beautiful" (1952), George Cukor'un "Bir Yüdu Doguyor" (1954) fılmleri yapıldı. Hepsi de yönetmenlerinin en başanlı yapımları arasına giren bu filmler büyuk ilgi gördü, Oscar'lara boğuldu. Sinemanın kendisine eğümesi, kendi kendini anlatmayı denemesi, her zaman bu örneklerdeki kadar başanlı olmadıysa da, hep ilgi çekmış bir olaydı. özellikle tam bir 'duş makinesi', bir hayaller üretme mekanızması olarak çahşagelmiş Hollywood'un kendi kendini anlatması için, kuşkusuz diğer fılmlerdekinden daha yansız, mesafeli, bılinçli bir tavırla işe girişmesi gerekıyordu. Ancak bu tehlikehydı de: özellikle o yıllarda sinemanın muazzam etki gücü göz önüne alındığında, büyük kitlelere Hollywood efsanesinin parlaklığı ardında yatan ve kimi zaman o denli hoş olmayan gerçekleri, sinema sanayiinin çeşitli dallan arasındaki ilişkileri, *Hollywood riiyası'nın kimileyin kirli, karanlık olan dehlizlerinı de gösteren böyle filmler, belh bir risk ıçermiyor muydu? "Suoset Bulvan" ve "Perde Açılıyor", odak noktası olarak oyuncuyu ve oyunculuğu alan, eskimiş veya eskimekte olan 'star'ların dramı çevresinde dönen filmkrdi. Vincente Minnel ARVK sacn K M KÎME DUM DUMA BEHİÇ AK OKI/01/UM 8£Nf f ÜSLÜLER BtRARADA "SeniKaybetmek Istemiyorum", üniülermgeçüresmiyaptıklan birfllmdi. Bu ünlüler bir arada görülüyor fsolda). Tony ve Lestie Curtis, Ray Müland, Robert de Niro, Jeanne Moreau, Robert Mitchum ve Theresa Russell. li'nin, bu büyuk muzikal ve gülduru ustasımn fîlmi "Çıplak Ruhlar" ise bir yapımcının çevresinde dönuyor. Jonathan Shields (Kirk Douglas), istediği herşeyi elde eden ve bunun için de hiçbir şeyden kaçınmayan, başanya giden yolda insan yaşamlarıyla pervasızca oynayan tutkulu, hırslı bir yapımcjyı canlandınyor. Onun mesleklerinde üne kavuşturduğu, ancak bunun için özel yaşamlannı altust etmekten çekinmediği dön kişi, bir oyuncu (Lana Turner), bir yönetmen (Barr) Sullivan), bir senaryo yazan (Dkk Powell) ve eski kuşaktan bir yapımcı (Walter Pidgeon), Shields'e onca başarıdan sonra duştuğü unutulmuşluktan kurtulması için yeni bir fırsat vermek, yardım edip etmemek konusunda duraksıyorlar... Minelli, mesleğinin doruğunda olduğu bir dönemde çektiği filmde, alttan alta kendini hep duyuran bir melodram çizgisi üstunde bile olsa, Hollywood'un, giderek sinema denen olayın kimı kurallannı, kurumlannı, karmaşık ilişkilerini görkemli biçimde perdeye getiriyor. Geriye dönüşlerle, bir tür "Yurttaş Kane" gibi anlatılmış filmde, çeşitli anlatım, oyun tekniklerini ustaca harmarüıyor: örneğin Shields'in Uk filmlerinin başansından sonra evine gelen Lana Turner'ı kovduğu sahnede nerdeyse dışavurumcu bir oyun tara, hemen sonra Turner'ın kendini bilmez bir halde araba kullandığı sahnede ise bir tur gerçekustucu anlatıma ulaşıyor. Ama asıl önemlisi, filmin çeşitli yerlerinde, sinemadan geçekliğe veya gerçeklikten sinemaya geçışlerin son kerte başanyla kullanılması... Yine Lana Turner'ın Uk filminin fınalinde ağladığı sahnenin, tüm set ekibinde uyandırdığı heyecanla bir tur gerçekliğe dönuşmesıni harika bir 'geriye kayma' ile veren Minefli, böylece sinemanın sinema ustüne yaptığı en ilginç filmlerden birini imzalamış oluyor. Minelli'nin bundan tam 10 yıl sonra yaptığı "Roma'da 2 Hafta 2 Weeks in Another Town" filminde de hemen aynı konuya dönmesi ve yine Kirk Douglas'lı bir 'sinema filmi' yapması ilgınçtir. ne bakmağa başladı. Tnıffaatnun "Giineşte Gece La Nuit Amerıcaine" (1973), John Schlesinger'ın "Çekirgenn Günü The Day of the Locust" (1975), James Ivory'nin "Vahşi Parti" (1974), Büly VVİIderın "Fedora" (1978), Ken Russellın "Valentino" (1977) vb. anımsanabilir. Elia Kazan'ın "Seni Kaybetmek lstemiyorum The Last Tycoon'u da bu dönem filmleri arsında sayılabilir. Kazan'ın filmi, Scott Fitzgerald'ın (yarım kalmış) bir romanından Harold Pinter tarafuıdan senaryolaştınlmış. Çok ilginç bir oyuncu kadrosuna sahip.... 1972'deki kuçük bütçeli "Ziyaretçfler"den beri film yapmamış olan Kazan'ın da bu projeye buyuk ilgi duyduğu biliniyor. O zaman filmin başansızlığına şaşmamak elde mi? "Seni Kaybetmek tstemiyorum"u belki de kimi AngloSakson eleştirmenleri gibi yerin dibine batırmadan, daha nesnel bir yaklaşımla değerlendirmek mümkün... Kazan'ın özellikle 50'lerdeki unlu fılmlerınde (İhtiras TVamvayı', 'Viva Zapata', 'Rıhtımlar Üzerinde', 'Cennet Yolu', 'Taş Bebek', vs.) hemen fark edilen beşinci özellikleri d.şlayan ve özellikle "Kader Degişmez The Arrangement" (1969) filminde belirgin olan 'klasik bir sinema arayışı' tavrının yeni bir örneği, bu film... Alabildiğıne sakın, dingın bır temposu olan, eski filmlerindeki kurgu oyunları, çarpık kamera açıları, Actors' Studio tarzı oyun, psikolojik patlamalar, gosterişlı bır muzik vb. öğelerı hemen hıç kullanmayan, baştan sona bır *aşk hikâyesi' gibi gelışen ve zaten Hollywood fonu uzerıne bir aşk hikâyesi olmak amacından ileri gitmeyen bir film... Alçak tondan, alçakgönullu, oldukça duygusal, kimi sahnelerı oldukça inandıncı, etkili, yer yer hüzünlü... ievkuf ? teırkeef ? SimLRP/M PİKNİK PtYALE MADRA uiç \yi BİBAZ DEĞI^IKLIĞE 70'ler ve sinema üstüne filmler Sinema, uzunca bir aradan sonra 1970'lerde yeniden kendi fflZLI GAZETECt yECDET ŞEN SANA /«ECMUMLAR SÎBI AŞIKTIM • İLK (ya SOM) $İIRUER|/Vlı 5ENİM AŞKIhilU VER TALlHStZ Nastassja Kinski, filmlerinden ve yonetmenlerinden yana talihsiz bir kadın. Bu kez de Alex Joffe'nin Uk fümindeki acemiliklerin kurbanı oluyor. Kinski ve Ben Kingsiey için dın için, bu, önce ne pahasına olursa olsun kaHarem (Harem) / Yönetmen: çıp kurtulunması gereken bır tuzak, sonra da Alex Joffe / Oyuncular: Nasîassja Seüm'in değme Batılı erkekte bulunmayacak inKinski, Ben Kingsley, Dennis celikleri sayesinde, tatlı bir aşk yuvası olup çıkıyor. Piyanoda Schubert çalan çağdaş prensGoldsen, Zühre Segal, Michel le Doğunun büyusüne kapılıp yumuşayan genç Robin / Bir UGC filmi (Şişli kadın, sonunda New York'ta birlikte mutlu olKent). maya karar veriyorlar. Ama ah, Doğu ülkeleZavalh Nastassja Kinski!.. Gunumuzun en ünlü, en beğenilen kadın oyuncusu olduğu halde, filmlerinden ve yonetmenlerinden yana hiç talihi yok. Hep 'nevzuhur' bir takım yönetmenlerin sonu çokluk düşkınklığıyla biten 'deneme'lerine kurban gidiyor. Bu kıza iyi bir menajer gerek!.. Alex Joffe'nin ük filmi "Harem", Batılı erkeğın kafasında yıizyıllar ötesinden gelip tum kışkırtıcılığıyla yer etmiş olan 'harem' duşuncesinin ashnda ılginç sayüabilecek bir öykü çerçevesınde sinemaya uyarlanmasına dayanıyor. New Yorklu genç ve guzel Diane, düşsel bır ulkenin prensi Selim tarafından kaçırtılarak 'harem'e giriyor. Başına buyruk, çağdaş Batılı karinde hep bir duvann veya kapının ardında yöneticileri bekleyen o ölüm tehlikesi olmasa!.. ÇİZGİLİK KÂMİL M4SAK4CI Anadolulu Kazan'la tipik İngiliz Pinter Ama kuşkusuz bu kadarı, boylesine gösterişü bir film için yeterli olmuyor. tnsan filmden beklediklerini bulamıyor. Yukarda sözunu ettiğimiz filmlerin hemen tümünün tersine, filmde sinema üstune, sinemayı sinema yapan özellikler üstune derinlikli bir duşunme, felsefı bir boyut, özlü bir yaklaşım yok. Ne ele aldığı 1930'ların Hollywood'u, ne de genelde sinema ve sinema/yaşam ilişkileri ustüne hemen hiç bir ozgun şey söylemiyor film... Bir yazarın belirttiğı gibi, 1930'ların filmlerini anıştırması gereken siyahbeyaz 'film sahneleri' bile, o dönemin sinemasını vermekten uzak... Ne Tony Curtis'in 'iktidarsız star'ı, ne Jeanne Moreau'nun "yaşlanan, kaprisli oyuncu'su, ne de Jack Nicholson'un 'komunist senaryo yazan' gereken inandırıcılığa erişebiliyorlar. Herkes birer karikatur gibi ortada dolaşıyor. Pinter*in ekonomik sözcukjerini yıneliyor, çekip gidiyor. Filmin temel yanlışı, belki de Harold Pinter gibi, daha 'sogukkanh', daha dengeli, sınemasını daha iyi denetleyebilen bir yönetmene gereksinme gösteren ve bunlan Joseph Losey'de bulan bir yazarın, kazan gıbı, kökeni ne de olsa Anadolulu bir yönetmenle işbirhği yapmış olması... Kazan'ın temelde duygusal, oldukça barok, kimi zaman dışavurumcu anlatım özellikleri, Pinter gıbı tipik İngiliz bir yazann getirdiklerıyle bağdaşmıyor. Ve "Seni Kaybetmek lstemiyorum", sinema tarihinin, vaat ettikleriyle sundukları en çok farklı fîlmlerinden biri olup çıkıyor... Kuşkusuz bir de "Hollwood Kadınlan" TV dizısı var. Ama ıstedıği kadar 'Jackie Collins'in gerçek deneyimlerınden yola çıktığı' soylensin... Sinema ustüne, Hollyvvood üstune bıldiğımiz veya bilmedığimiz her şeyı alabildiğine bayağı biçimde kullanan, sinema olayına ve sinema başkentine, her şeyi bir 'teşhir konusu' haline getiren 'röntgenci' bir tavırla yaklaşan bu dizi ustüne söylenecek ciddi bir şeyler olduğunu hiç sanmıyorum. Alex Joffe, populer, ticari bir film yapmak ve kişisel bir üslup tutturmak ikilemi arasında çaresiz kalmış. Tiplerine çok uyan başoyuncular, ilginç bir yardımcı oyuncu kadrosu, değışik mekânlar ve Philippe Sarde'in etkileyici muziği, filrnin genehndekı üslup tutarsızlıklarını, temposuzluğu gıdermeye yetmıyor. Boylesine ilginç bir konudan oldukça sıkıcı bir film çıkarmak, Joffe'nin 'kişisel ve ozgun olmak' deneyımi için ödediğı bir bedel.. Nastassja hayranı olanlara ve Ben Kingsley denen buyuk oyuncuyu tanımak isteyenlere sözümüz yok... AĞAÇ \AŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKK4M SARIYER BELEDİYE BAŞKANLIĞFNDAN Baskanlığımıza bağh bırımlerde ıstıhdam edılmek uzere aşağıda yazılı kadrolara ımtıhanla veya naklen memurlar alınacakur. 1 lmtıhana katılacaklarda aranacak şartlar: A 1/4 derece kadrolara atanacakların 6S7 sayılı yasada belirtılen şartlara haız olması, B Erkek adayların askerlıgını yapmış olması, C 657 sayılı Devlet Meraurlan Yasası'mn 48'ıncı maddesındekı şartlara sahıp olması 2 Ozel Şartlar: SINIFI: G.l.H G.l.H T.H.S T.H.S T.H.S G.İ.H G.l.H G.l.H G.l.H G.t.H Y.H.S Y.H.S UNVAM: Avukat ~~ ~ Memur Mak MOİKndısı tnş. Muhendısı Mımar Müfettış Mufettış Memur Zabıta Mem. Memur Hızmetlı Bahçıvan KADRO DERECESİ: TAHSİLİ: Unıversııe Mez DİCER OZELLİKLER: Yabancı dıl TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKA* 14 Mart 192.9'DA BU&UN, 8£O.lN'ıM KALABALIK SEMTOTOMATtK. ŞEMStYE MAKlNELEISt YEZBAŞLANOI. BrR ÖZEL KURUTARAFfNDAM YAPILAU MAKrHELBS, SO F£Nt6(PF£MM'G) IL£ ÇAL/ŞtyOR VS ŞEMSlye VE&YoeDu. su ÇEMS/YELEJS BMZ VEYA &IÜKAÇ tl£Z jajLtANfLG&lLfyOIZ, YAĞU KAGtTTAN YAPILPIĞ/ 'Ç/N U2JJM OMÜGUJ OLAAUYOIİDU. ANCAK, Au'ı SAĞANAICLAf?. İÇ(N ÇOK YABAfiU OIA/V SU ŞeMSiY£YAICIM &ELCCEKTS 7ÛM t/£ AM£g/tC4 K£AJTLEI5/M£ 06 Y£RLEŞTİfZİLM£Sİ B£fO£MfYO/S.DU. Solda, Ser/m'e. tcanu/on şeynsıye. ynakıne.tei~md.Bn bırı göru/uyor. ŞEMS/YE MAMMESI Yuk. Okul Mez. Unıversıte Mez Yufc.O. Lıse Mez. Lıse Mezunu llkokul Mez. Ilkokul Mez Tecrubelı 3 lsteklılenn ılanı takıp eden 15 gun ıçınde dılekçelenne, A Öğrenım belgesı tasdıklı suretı B Nüfus Cuzdanı Suretı C Askerhk Belgesı D Uç adet vesıkalık fotoğraf Ekhyerek Beledıyemız Personel Mudürluğu'ne müracaat «meierı 4 Mufettışlerın Beledıyemız Butçe kararnamesının 14'uncu madüesınde belirtılen sartalara haız olması. 5 Lıse mezunlarında ingıhzce ve Arapça bilen tercıh edılır 6 Zabıta kadrosuna bo> 1 70'den aşağı olmayan erkek memur aluiacaktır ingıhzce ve Arapça bılen tercıh edilecektır 7 lmtıhan 29.3 1986 gunu saat 09.30'da başkanlık bınası \e be.«.Jı\emızce gösterilen >erlerde vapılacaktır. Duyurulur Basın 14051 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet Cemiyeti Londrada Akvam toplanıyor Londra 13 (Hususı) Lokarnoyu ımza eden devlet murahhaslan yarın saat 5 de tekrar toplanarak muzakerelerıne devam edeceklerdır. Bu toplantıdan evvel Cemiyeti Akvam Konseyi sabahleyin saat 11 de Sen Ceymıs sarayımn buyuk salonunda toplanacaktır. Cemiyeti Akvam konseyınm yarınkı toplantısmda Fransız Haricıye Nazırı Flandın ıle Belçika Başvekilı Van Zeland soz alacaktır. Bu toplantıda hazır bulunmak ıçın müracaat eden gazetealerın mıktarı çok olduğundan bir salon tahsıs 14 Mart 1936 salondan konsey muzakerelerim takip edebıleceklerdır. Cemiyeti Akvam konseyının ruznamesınde yalnız Almanyanın Lokarnoyu feshı munasebetıle Fransa ve Belçıkanın Cemiyeti Akvam nezdmde yaptığı müracaat vardır. 19361986 Otomobil kazalarına mani olmak için Şehırde otomobil ve tramvay kazalarının onune geçmek ıçın kalabalık caddelerde, karşıdan karşıya geçmek uzere caddenın o kısımları boya ile boyanacaktır. Fen heyetı bu yerlerı hanta uzennde tefrık etmış ve boyamıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle