25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 12 MART 1986 Aybar: Güleryüzlü sosyalizm sözünü kullanmakta direndim U.MUMCU Sayın Aybar, ABD elçisi Commcr'In TİP'e karşı sözleri vardı. İlginç bir degerlendirmesi olmuştu ABD Büyükelçlsinin. AYBAR Gitmeden önce söyledi Commer. Dedi ki "Türkiye'de herkes ABD'nin dostudur, bir TİP ABD nin düşmanıdır.." Yani bizi boyhedefi haline getiriyordu. Bir elçinin elbetteki böyle bir yetkisi yoktur; kendi bulunduğu ülkenin kanununa, nizamına saygılı olmakla yükümlüdür, Bir elçi ki, ABD elçisi, falan bizim düşmanımızdır diye Mecliste temsil edilen bir partiyi hedef almak cüretini gösteriyordu, o kadar rahathk içindeydi. Sonra biz, 1968'de Çekoslovakya'nın SSCB tarafından işgali olayında, "Çek halkı nasıl Nazi işgalinden kurtuldu ise birgun Sovyei işgalinden de kurtulacaktır" dedik. Böylece de her iki süper devletin boyhedefi haline geldik. U.MUMCU Sayın Aybar, TİP'e soldan da baskılar olmuştu, bunları da anlatır mısınız? AYBAR Evet soldan da baskılar olmuştu. Ona geçmeden şunu da belirteyim. Yukarıda yeterince belirtemedim. TtP, her iki süper devletten aynı uzaklıkta bir dış politika izlenmesinden yanaydı. Biz iktidara gelirsek, demek istiyorum, bütünü ile bağımsız bir politika izlenecektir. Tabii bağımsızlık aynı zamanda ideolojik bağımsızlıktır. Ve ideolojik bağımsızlık da sosyalist parti için çok önemlidir. Sosyalist bir hareketin yerel bir hareket olmasını sağlamak gerekir. İdeolojik bakımdan da kendine özgü sosyalist bir yol çizme ve bulmak zarureti vardır. TİP içinde bu terime kızanlar vardı, ama Aybar'a göre hem politik hem teorik bir zorunluluktu Mehmet Ali Aybar Anlatıyor Bitmeyen Koşu Uğur Mumcu sordu, Aybar yanıtladı Nitekim o sıralarda 1968'lerde, bir gün Sayın Sadun Aren'le, Sayın Nihat Sargın, bana geldiler, dediler ki, "Bir huzursuzluk var parti içinde, gençlerde bir huzursuzluk var. Sizin her konuşmanızda güleryüzlu sosyalizm, hurriyetçi sosyalizm diye vurgularınız tepki yaratıyor gençler arasında. Onun için bu terimleri pek kullanmayın". Ben dedim ki, "Bu terimler, bizim tüzügümüz, programımıza uygun, üstelik sosyalizm özgürlükçü, güleryüzlü bir dünya yaratmayacak mı, amacı bu değil mi? Insana hizmct etmek değil mi? Insanın tüm yabancılasmalardan kurtulmasını sağlamak değil mi sosyalizmin nihai amacı?" Kaldı ki, politik bir zaruret de var. Halk Partisi, o zaman "ortanın solıT'na geçmiş ve ortanın soluyla bizim solumuz arasındaki sınırı belirtmek için o da, her vesile ile TtP'in savunduğu sosyalizmin, yurt dışında kuzey komşumuzun sosyalizmi olduğunu ima ediyor. Hatta bazen de açıkça söylüyor. Posof'a gitmiştim, orada dediler ki, sizden önce CHP'nin filanca lideri de buraya geldi ve dediki "Bizim savundugumuz sol sınırdan bu yana olan soldur. TİP'in savunduğu sol sınınn öbür yanındaki soldur" dedi. Ne dersiniz diye sormuşlardı. Biz elbetteki bizim sosyalizmimizin SSCB'deki uygulama ile herhangi bir ilgisi, ilişkisi bulunmadığını vurgulamak zorunda hissediyorduk kendimizi. 4 1968lerde bir gün Sayın Sadun Aren'le, Sayın Nihat Sargın bana geldiler, dediler ki, "Sizin her konuşmanızda güleryüzlü sosyalizm, hürhyetçi sosyalizm diye vurgularınız tepki yaratıyor gençler arasında. Onun için bu terimleri pek kullanmayın." Ben dedim ki, "Bu terimler bizim tüzügümüz, programımıza uygun, üstelik sosyalizm özgürlükçü, güleryüzlü bir dünya yaratmayacak mı?" Türkiye'de Amerika'nın üsleri var. Bunlara NATO üssü demek sonucu değiştirmez. Savaşı ister Amerika başlatsın ister Sovyetler, bu üslerden dolayı Türkiye, ilk hedeflerden biri olacaktır. llk nükleer füzeler bizim topraklarımız üzerinde patlayacaktır. Ne olacağı biliniyor. Hiroşima'ya Amerika'nın attığı atom bombası, bugünkü nükleer silahlar yanında kibrit ateşi gibi kalır. Atom silahları ne zaman yasaklanır bilinemez. Ama biz Türkiye'yi hedef ülke olmaktan çıkartabiliriz. Çıkartmalıyız. Nükleer üsleri sökerek. Bu ilk alınması gereken önlemdir. Daha sonra başka adımlar da atılacak ve Türkiye Atatürk'ün tam bağımsızlık dediği statüye kavuşturulacaktır. Hayır, ulusal bağımsızlık modası geçmiş bir kavram değil. U.MUMCU TİP'e soldan saldırı bu yüzden ml oldu? Başka nedenler yok muydu? AYBAR Bir kere şöyle birşey var; soldan saldırılar kendiliğinden çıkmadı. Bana öyle geliyor ki, tabii elimde bir belge yok, ama tarih mantığıyla işe bakınca, politik mantıkla işe bakınca, TİP'e karşı saldırıların arkasında bir güç olduğu anlaşılıyor. Bu saldırılar önce söylediğim gibi, kaba kuvvet şeklinde taşlı sopalı saldırılar şeklinde belirdi. yayımlanmasına seviniyordum, ama biliyordum, bir oyun bu! Bunu seziyordum. Bu yayınları gençlerimiz çok okudu, gençlerimiz çok okuyunca, öyle sanıyorum ki, bazı'provokatörler' vardı aralarında. Mesela diyorlardı ki "Bak Lenin usla ne demiş, bak Mao usta ne demiş, Stalin usta ne demiş. Aybar ne diyor? Canım bunların ki revizyonizm, TİP gerçek bir sosyalist parti değil" Parti hakkında bu imaj yaratıldı. TİPV içerden oynanan oyunun ardında ABD vardı U.MUMCU TtP'i yıkan parti dışı sol muydu? AYBAR Şimdi bunun arkasında benim tahminim ABD'nin bulunduğudur. Yani ABD önce TlP'i kaba kuvvetle saf dışı etmeyi denedi. Ondan sonra bu oyunu denedi. Olayların arkasında Sovyetler Birliğı de bulunabilir elbet. Çünkü, Çekoslovakya olaylarına karşı çıkmamızdan sonra Sovyetler'i de karşımıza almıştık. Ama TÎP'in safdışı edilmesi ABD için daha önemliydi. Çünkü üsler ABD'nin üsleri idi. U . M U M C U Gerilla kitaplan da yayımlamışlardı; anımsıyorum. AYBAR Evet, Bomba Nasıl Yapılır? Alberto Bayo'mu neydi adamın adı, onun kitabı. Bomba Nasıl Yapılır? Böyleydi. Sonuç olarak, solcu gençler arasında TİP'in burjuva muhalefeti yapan bir parti olduğu, parlamenterist bir teşekkül olduğu, hakiki sosyalist bir parti olmadığı fikri yaygınlaşmaya başladı ve karşımızda gençler, solcu gençler, TİP'e karşı duruma geldiler kısa bir zamanda. Bu tabii parti içindeki gençleri de etkiledi. Onların da arkadaşları dışarda, partili değil, eleştiriyor, gençler arasındaki toplantılarda işte diyorlar ki, "Sizin parti şöyle, sizin parti böyle. Oysa ne yazıyor kitap" filan deyince, bizim gençlerin de aşağılık duygusu içinde kaldıklarını tahmin ediyorum. GUleryüzlU gosyalizm, hem politik hem teorik zaruretti Ve arkadaşlara dedim ki, "Fger yanlış olduguna, bilimsel olmadıgına beni ikna ederseniz, herhalde hemen vazgecerim, kullanmam o terimleri. Ama beni bu konuda ikna etmezseniz kullanmaya devam ederim". Gördüğünüz gibi hem politik bir zaruret var, hem teorik zaruret bence. Çünkü sosyalizm böyledir gerçekten. özgürlükçü bir sosyalizm gerçekten insanı amaçlar. Ayrıca da politik bakımdan ortanın solu kendi gelişmesini sağlamak için, TtP'i Moskova paralelinde bir sol olarak göstermekte yarar görüyor. Onun için ben direneceğim ve bu işi sürdüreceğim dedim. U.MUMCU Sizin bir de 65 yılında yayımladıgımz genelge vardı sanıyorum. Sizin imzanızla yayımlanmıştı. Ve genelgede siz "TİP yeni bir partidir" diyordunuz. Ve geçmiş hareketlerle bir baglantısı olmadığını söylıiyordunuz. Geçmisteki hareketlerden kastınız 1951 TKP hareketi ile hükiim giyenler miydi? Bunların içinde Mihri Belli var mıydı ? AYBAR Efendim, ben bir gerçeği dile getiriyordum. TİP elbetteki 1910'da resmen kurulmuş olan Osmanlı Sosyalist Fırkasından bu yana, tüm sol hareketlerin mirasçısıydı. Bunu açıkhyorduk. Biz tarihi bakımdansohınmirasçisıyız.Dünkü solun da mirasçısıyız, ama aramızda organık bir bağ yoktur. Bunu vurguluyorduk. Aramızda organik bir bağın olmadığını vurguluyorduk. Ve gerçekten de böyleydi. Biz, bizden önceki hiçbir solun devamı değildik. tdeolojik bakımdan devamı değildik ve kişileri bakımından da devamı değildik. Yeni arkadaşlar kurmuşlardı bu partiyi. Bagımsızlık, modası geçmiç bir kavram degildir Bağımsızbk, biçimsel bir kavram değil. Hele kimilerinin ileri sürdüğü gibi, artık modası geçmiş bir kavram hiç değil. Ulusal yaşamın vazgeçilmez bir öğesi. Bizim gibi bağımsızlığa kavuşup da sonradan bağımlı hale gelen Ulkeler için, daha da vazgeçilmez bir öğe. Amerika'nın, ya da Sovyetler Birliği'nin ansızın başlatacaklan nükleer savaşta milyonlarca insanımızın bir anda yok olmaması için, bağımsızlığımızı, tam bağımsızlığımızı yeniden elde etmemiz ve ona sıkıca sanlmamız şarttır. Kitaplar basıldı, provokatörler devreye girdi U.MUMCU Sagdan gelcn saldınlar degil miydi bunlar? AYBAR Yani sağdan gelen saldınlar öyle başladı. Mecliste devam etti, demin söyledim. A'ma 1968'den sonra belirli bir değişiklik olmaya başladı, hatta daha önce 68'li yıllardan önceki yıllarda bu değişiklik görüldü. Birden Türkiye'de Marksist yayınlar peynir ekmek gibi basılıp satılmaya başladı. Sergiler oluyordu büyük şehirlerde. Istanbuî'da, mesela Taksim'de karşılıklı sergiler vardı. 141142 var, hiç dava açan, soran yok, ne hikmetse! Efendim dava mı açsınlar? Hayır, bunu anlamlandırıyorum. Kitapların özgürce Çekoslovakyahvın işgali ve TİPTüerin tepkisi İşnal için kim ne demişti? Boran: Sovyet müdahalesi sosyalizme aykındır Sovyetler Birliği'nin Varşova Paktı'nm diğer dört üyesi ile birlikte Çekoslovakya'ya yaptığı askeri müdahalenin hiçbir yö'nden haklı, hatta gerçekçi politika bakımından geçerli görülebilecek yani yoktur. Bu müdahale milli bağımsızlık ve eşitlik haklarına olduğu kadar sosyalizm ve sosyalist enternasyonalizmi ilkelerine de aykındır. Unutmamalı ki, bugünkü Sovyet ve diğer ülkeler komünist liderleri Stalin döneminde yetişmiş, kişilikleri ve kafaları o dönemin şartları altında şekillenmiş kimselerdir. Sovyetler Birliği'nde işçi sınıfı diktatörlüğü partinin, hatta parti içinde belirli bir kadronun gitgide tek bir kişinin müstebit, keyfı idaresi şeklini almıştır. Behice Boran, 27 Agustos 1968 Milliyet Baş: Dünya sosyalizmi olumsuz etkilenecek Sovyet müdahalesinin yarattığı ortamın dünya politik konjonktürünü olduğu gibi bizzat dünya sosyalizminin gelişmesini de olumsuz yönde etkileyeceğinden şüphe yoktur. Hiis«\vln Baş, 27 Agusios 1968, Ant TtP'te ilk muhalefet 1966 Malatya Kongresi'ncle haşladı Eski solla ilgisi olmayan 12 işçisendikacı kurmuştu bu partiyi. Onun için bizim böyle bir çizgi çizmemiz doğaldı, zorunluydu. Evet, şimdi aslına bakarsanız bu muhalefet 1966'da Malatya'da yaptığımız kongrede başladı. Bu kongreye Mihri Belli yanlısı olduğunu duyduğumuz Şişli ilçesinden bir grup da katılmıştı yalnız. Tabii burada da bir noktanın altını çizmek lazım. Malatya'daki kongrede bu grubun hazırladığı listede 1 numara bendim, ama benim dışımdakileri değiştirıyorlardı. Çok ince bir taktikti. Beni muhafaza ediyorlar, fakat diğer arkadaşlann hepsını tasfiye ediyor, kendileri geliyorlardı. Bir başka muhalefet Hikmet Kıvılcım yanlılarının muhalefeti idi. Bir başka muhalefet de Doftan Avcıoglu yanlılarının muhalefet iydi. Demek ki muhalefet 1966'da belirgınleşmeye başladı ve yıllar geçtikçe dışımızda ve içimizde dal budak salmaya başladı. U.MUMCU 1968'de merkez yürutme kurulunun kimi iiyeleri size karşı çıktılar. Sizi sosyalizmden ayrılmakla suçladılar. Neydi anlaşmazlığımz? Çekoslovakya olayı ile bir ilgisi var mıydı? AYBAR Yıllar sonra bu olaya duyguların esiri olmadan yansız bir gözlemci gibi bakılmalıdır. Bu sorunuza böyle yaklaşmaya çalışacağım. Hepsine gerçekten saygım var. Hepsi de benim arkadaşlarım. Geçmiş günlerimizi duygulanarak sevgi ile anıyorum. Efendim Çekoslovak olayı ile bir doğrudan ilgisi yoktu anlaşmazhğın. Bizim "özgürliikçü, güleryüzlü sosyalizm" ile Dubcek'in "insancıl yiizliı sosyalizm"i arasında deyim olarak paralellik kurulabilsc de bizim amacımız emekçileri söz ve karar sahibi yapacak bir örgütlenme biçimi idi. Çek liderinin böyle bir amacı olduğunu sanmıyorum. Herhalde bu yolda bir açıklaması da olmamıştır. Kaldı ki bize sonradan karşı çıkan arkadaşlarımızdan Behice Boran da Çekoslovakya'nın işgalini, hem de çok açık biçimde eleştirmişti. Küçük: Bir revizyonistin bir revizyoniste müdahalesi Bütün bunlara rağmen revizyonist bir ülkeye bir başka revizyonist ülkenin müdahalesinin verdiği şaşkınlığın, bunun gerekleri ve dünya sosyalizmi için muhtemel olumlu sonuçjarıyla ki Sovyetler'deki geıişmeler, Polonya parti kongresi bu yönde ilk işaretlerdir ilgilenmek yerine yeni kuramlar bulma yönündeki kuşkulu eğilimi hızlandırmadığı ortadadır. Yalçın Küçük, 24 Aralık 1968, Ant ifip Genel Baskan,«Basın özgurlü&ü, hukuka bağlı devlet gibı Behice Boran Çek işgalini şiddetle kınamıçtı Boran'ın Milliyet'te yayımlanan "Sosyalist Demokrasi ve Ulusal Bağımsızlık" başlıklı yazısında işgal olayının kınanmasının yani sıra, Sovyetler Birliği ve halk demokrasilerindeki sisteme yöneltilen eleştiriler de vardı. Yazısında arkadaşımız, bu ülkelerde uygulanan sosyalizmin örnek alınacak bir yani olmadığını söylüyor; "tşçi Sınıfı Diktatörlüğü" adı verilen bu sistemin aslında "partinin, hatta parti içinde belirli bir kadronun gitgide tek bir kişinin müstebit, keyfi idaresi şeklini almışlır. Bu çeşit rejimler 20. yüzyılın ikinci yarısında sürüp gidemezdi..." diyordu. Yani o tarihte, 1968 ağustosunda, arkadaşımızın sosyalizm anlayışı ile bizim anlayışımu arasındaki paralellik pek açıktı. 1968 ekiminde değişti. Beni suçlayan Sadun Aren, Nihat Sargın, Minnetullah Haydaroğlu, Şaban Erik arkadaşlarınuza Boran arkadaşımız da katıldı. Ne idi suçlamalar? Bilime karşı olmamdan başlayan bu suçlamalar, üst yapıya fazla ağırlık vermem; özgürlük sorununu sınıf açısından ele almamam; işçi sınıfına dışardan bilinç götürme teorisine karşı çıkmam; kişisel yönetime yönelmem. Altan: Sosyalizmi rezil ettiler Sovyet sosyalistleri ilk sosyalist devleti kurdukları iddia ve cakasmın yanında sosyalizmi de kendilerini de az rezil etmediler dünyada. Bugün Çekoslovakya'da yürüyen Sovyet tankları vaktiyle Buharin'e, Kamanev'e yapılan ithamın aynını Dubçek'e karşı tekrarlayarak Çek gençlerini kurşunlamaktadır. Çekoslayakyanın işgali Sovyet yöneticilerinin sosyalistliğe karşı işledikleri cinayetin en korkuncudun Çetin Altan, 23 Agustos 1968, Akşam Aybar'ın demeçlerinin partiyi bağlamaması önerİBİ reddedildi Sonuç olarak sosyalist olınadığım ileri sürülüyordu. Tabii sosyalist olmayan bir kişi partinin başında olamazdı. Her ne ise. Yapacağım konuşmaların partiyi bağlamaması hakkındaki beş im/alı önerge merkez yürütme kurulunda reddedildi. Tüzükte açık olarak: "Parti adına demec vermek yalnız genel başkanın yetki verdiği kişinin hakkı" olduğu yazılıydı. Genel başkanın düşürülmesi de merkez yürütmenin değil, genel yürütme kurulunun yctkisindeydi. Beş ımzalı önerge genel yönetim kurulunda da ele alındı. önerge sahipleri suçlamalarını sürdürdüler. Sonuç, genel yürütme kurulunda da reddedildi. Yayımlanan bildiride "Genel başkanın tuzuk, program, kongre kararları ve TİP'in benimsedigi sosyalizm çerçevesinde görev yaptığı vurgulandı" (29 Ekim 1968). 11 "(1 .1 , u,,,,,, " '• h..ıu....kiuıuMü oidu*,, „„;,'•",VÛ". , , k l " l l a u n > " •'»J.'l ımn »,ı,»ı. L u d , taî*'"yü"u.ü "ı'"l'î' T.7."u,ı"""' O f '"""' ' '"' ' î''''''ıı"''i^mi' "'^' ' 1 1 > l V U "" ^'^"IU^UKnm'iiMiıtm"""" "" ""!":.,,,, ^^Ü^BW : 11 1111 be«rd,*, '•''•;;«l'ı|1I111,l7,T111n!'.."''»«''''»11' II"""""1""" s Sovyet yijneticilerinin dller dunvada. «Sosvalıım olmak da demeHür. sosSta r | i 7 \ < ~ ^ ^5 Parti 45 gttnde yeniden olaganüstü kongreye gitti Partinin 3. kongresinde bu beş arkadaşımıza iki buçuk saat süre tanındı. Suçlamalarını yinelediler. Bizde yanıt verdik. Gene sonuç alamadılar. Seçimleri bizim liste kazandı. Başlardan sadece Boran, Genel Yönetim Kıırulu asıl üyeliğine seçildi. ötekiler yedekte kaldı. Ama suçlamalar sürdürüldü. Kongrenin yeniden toplanması için imza toplamaya başladılar.Bunun üzerine kongreyi olağanüstü toplantıya çağırdık. tki kongre arasında sadece 45 gün geçmişti. Gent sonuç alamadılar G.Y. Kuruluna birkaç kişi daha soktular. AYBAR: "HÜRRİYETÇİSOSYALİZM" Her zaman "hurrlyetçi birsosyalizmi"savunan Aybar, Sovyetler'in 1968'de Çekoslovakya'yı işgaline baiindan berikarşı çıkmıştı. Aybar 1968 21 temmuıunda TİP Beşiktaş ilçe kongresinde yaptığı konuşmada, ABD 6. Fitosu'nun htanbuVa gelmesl nedenlyle "hükümetin basiretstzliğini" eleştiriyor, gençlerin ARD'ye karşı tepkisine dikkat çekiyordu. Aybar aynı zamanda Sovyetler'in Çekoslovakya'yı işgali konusunda şunları söylityordu: "Sosyalist ülkelerde benzer hareketler görülüyor. Polonyalı gençler, Çekoslovakyalı gençler, Yugoslav gençler; merkezi, burokratik, ceberrut yönetime başkaldırıyorlar. Hurriyetçi sosyalizm Istiyorlar. Batmın kapitalist toplumlarında, geri kalmış toplumlarda; sosyalist toplumlarda basgösteren bu gelişmenin devrimci niteliği üzerinde titizlikle durulması gerekir". Aybar, TİP içindeki gö'rüş aynlıklarının Çekoslovakya olayı nedeniyle patlak vermediğini, o donemdeki butun TİP yöneticilerinin Sovyet işgalini kınadığını, ayrılıkların daha sonra ortaya çıktığını vurguluyor. Aybar: Ceberrut yönetime karşı çıkıyorlar Sosyalist ülkelerde Polonyalı gençler, Çekoslovakyalı gençler, Yugoslav gençler merkezi burokratik yönetime başkaldırıyor. Kegkin devrimciler tozu dumana katıyorlardı Parti, giderek parti olmaktan çıkıyordu. ArenciBorancı gençler kimi il merkezlerini "İşgal" ediyorlardı. DevGenççiler, MDD'ciler, Aydınlıkçılar ve daha nice keskin devrimciler tozu dumana katıyorlardı. Bu ortamda seçimlere girecektik. Nice umutlar bağladığımız 1969 seçimlerine... Yöneticileri birbirine düşmüş bir partiye halk ne kadar güvenebilirdi? 1%5'e göre 30 bin oy kaybettik. Ancak 2 millet vekili cıkarabildik. tstanbul'dan Rıza Kuas'la ben seçildik. SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle