18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 MART 1986 Ozetle DIŞ HABERLER CUMHURtYET/3 Yurçenko'nun öldürüldüğü yalanlandı ABD'ye sığındıktan sonra SSCB'ye geri dönen ve daha sonra öldürüldüğü iddia edilen KGBgörevüsi Vitati Yurçenko'nun hayatta olduğu öne sürüldü. Sovyetler Birliği'nin Bonn Büyükelçiliğinden yapılan bir açıklamada, Iddkdam "koca bir yalan" olduğu öne sürülerek, Yurçenko 'nun hayatta ve gayet sağltklı olduğu bildirildi. Geçen hafta içinde, Federal Almanya Haber Ajanst "DPA " veyüksek tirajlı A Iman gazetelerinden "Bild", Yurçenko'nun öldürüldüğünü öne sürmüşlerdi. Rehinelerden bîri öldürüldü SABETAY VAROL PARİS Islami Cihad örgütü rehin tuttuğu Fransızlardan birini öldürdüğünü açıkladı ve öldürülen Fransız sosyolog Michele Seurat'nın fotoğraflarını yayımladı. îslami Cihad adına yayımlanan bildiride, açıklamanın kuşkulan gidermek amacıyla yapıldığı kaydedildi. Örgüt geçen mayıs ayında kaçınlan Seurat'yı öldürdüğünü bildirmış, ancak haber daha sonra bazı çevrelerce yalanlanmıştı. Îslami Cihad, bildirisine biri tabut içinde olmak üzere Seurat'ya ait 3 fotoğrafı eklendi. Parlamento seçimlerine beş gün kala bütün iç ve dış gözlemcilerin fîkir birliği ettiği gibi, durgun ve sıkıcı geçen bir kampanya döneminin sonunda Fransa seçimleri, başta Lübnan'datslami Cihad örgütünün elinde tuttuğu 4 Fransız rehineye 4 yeni rehine daha eklenmesi olayı olmak üzere çeşitli dramatik gelişmelerle yepyeni bir safhaya girdi. Bu arada Fransız rehine Michele Seurat'nın öldürüldüğü haberi ülkede tansiyonu yükseltti. Fransa, rehinelerin kurtarılması Fransa'da seçimlere 5 gün kala en önemli konu Islami Cihad SAMtM LÜTFÜ "Dostum Mozart" Son yapılan nabız yoklamalarına göre, Sosyalist Parti'nin % 2930, sağ koalisyonun ise %45 dolayında oy toplayacağı tahmin ediliyor. Mitterrand Kaygıh Fabius • 'Taviz yok' Chirac Vmutht Bir KGB ajanı daha SSCB'ye döndü Federal Almanya'da kasım aymda siyasi sığınma hakkı Isteyen bir KGB ajanının, kendi isteğiyle Sovyetler Birliği'ne geri döndüğü öne sürüldü. "Der Spiegel" dergisi Alman KarşıCasusluk Teşkilatı tarafından dört ay önce korumaya alman ve bir SovyetAlman ticaret sirketinde üst düzey göreve sahip Skhuvalov'un geçen hafta Sovyet Büyükelçitiği'nden bir yetkiliyle görüsmek istediğini bildirdi. Dergi, KGB ajanı olan Skhuvalov'un, daha sonra Federal Alman yetkililerine, kendüeriyle daha fazla işbirliğinde bulunmak istemediğini anlatan bir not Uettiğini kaydettL "Der Spiegel", Sovyet ajanının, Alman karşı casuslannca zorla ahkonduğunu ve Sovyetler Birliği'ne geri dönmek isteğini söylemesi üzerine, Bonn'daki Sovyet yetküilerine teslim edildiğini anlattL (a.a.) için Ortadoğu'ya bir heyet gönderirken Iran 7 rehinenin kurtarılması için ülkcye girmek isteyen Fransız hükümet temsilcisine izın vermedi. Pazartesi günkü Fransız gazetelerine bakan bir kişi, Fransada sanki bir hafta sonra seçim olmayacakmış gibi bir izlenim ediniyor. Tüm gazetelerin başlıklan Beyrut ve Ortadoğu'dan gelen haberlere ve bu haberlerin yorumlarına ayrılmış durumda. Îslami Cihad örgütü, koşullannın kabul edilmesi için Fransız hükümetine bir haftalık süre tanıdı. Bu süre, seçim gününe tesadüf ediyor. Bu nedenle, eski Amerikan Başkanı Jimmy Carter'in 6 yıl önce seçim arifesinde Tahran'daki Amerikan Büyükel çiliği'nde rehine tutulan Amerikan elçilik mensuplan olayında olduğu gibi, Îslami Cihad'ın Fransız seçimlerine "dolayh yoldan katılması" olarak yorumlanıyor. Îslami Cihad, Irak'a gönderilen tran yanlısı iki Irakhrun geri ahnmasım istiyor. önceki gece, Fransız Televizyonu'nda doğrudan halka hitap eden Başbakan Lanrent Fabius, "Şantaja boyun egmeyecegiz" şeklinde konuşurken, kullandığı ses tonu, olayı olabildiğince dramatize etmek ve Fransız seçmeni hükümetin ve onun taban desteğini oluşturan Sosyalist Parti nin etrafında birleştirme amacına yönelikti. Parlamento seçimlerini belirleyen ikinci olay ise, afiş yapıştı ran bir Sosyalist Parti üyesinin, aşın sağcı Ulusal Cephe Partisi militanı bir astsubay tarafından bıçakla vurularak öldürülmesiydi.Hafta sonunu dolduran bu iki olaya Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın seçim kampanyası ve Beyrut pazarhklanmn yoğunluğu içinde Portekiz Cumhurbaşkanlığı'na seçilen sosyalist Mario Soares'in göreve başlama törenine katılmayı ihmal etmemesüıi de ekleyebiliriz. Bu ziyarette bile, son dakikaya kadar seçileceğine ihtimal verilmeyen bir adayın seçimlerden başarılı çıkmasıyla Fransa seçimlerinde paralellik kurma özlemleri gözden kaçmadı. Çünkü, geçen pazar gü nünden itibaren sondaj sonuçiannın yayımlanması seçim ya sakları kapsamına giriyor. Bu nedenle, hemen hemen tüm Paris gazeteleri seçim öncesi son kamuoyu yoklamalannı geçen cumartesi günü yayımladüar. Bu yoklamaların gösterdiği tahmini sonuçlar arasında büyük farklıbklar yok. Hemen hepsi, iktidardaki Fransız Sosyalist Partisi'ne yüzde 29 ile 31 arasında oy şansı tanıyor. Fransız Komünist Partisi için ileri sürülen rakam ise yüzde 10.511. Le Pen'in başkanı bulunduğu aşın sağcı Ulusal Cephe Partisi yüzde 6 ile yüzde 7 oy toplarken parlamento çoğunluğunu sağlayacağına inanılan iki klasik sağ kuruluşun oluşturduğu birliğe yüzde 45 civannda şans tanmıyor. Paris Belediye Başkanı Chirac'ın başkanlığındaki (Demokrasi İçin Birlik) ile diğer sağ kuruluş olan UDF (Fransa Demokratik Birliği) koalisyonu, bu sonuçlara göre, 284 olan parlamento salt çoğunluğunun biraz üzerinde bir çoğunluk sağlayabilecekler. Ancak, son olaylann seçmeni ne yönde etkileyeceği belirsizliğini koruyor. Yüzde 1 oranında bir oy oynaması bu çoğunluğu kaybettirebilir de farkı daha fazla arttırabilir de. ChaUenger faeiasında Iddialar savaşı yeni bir aşamaya getindi Körfez'de Iran da, Irak da çarpışmalarda başarı kaydettiklerini ileri sürüyorlar. Saddam Hüseyin'in karısı mücevherlerini orduya bağışladı. Suudi Arabistan'da gazetelerin çöpe atılması yasak Suudi Arabistan'da eski gazetelerin çöp tenekesine atılması yasaklandu tçisleri Bakanlığı'nm "Suudi Gazette"de yayımlanan bir bildirisinde, bazı kamu kuruluslarmda eski gazetelerin çöp kutusuna ya da tuvalete atüdığmın gözlendiği belirtilerek dini lider Şeyh Bin Baz'ın, çoğu kez Kuran'dan ayetler ve Hz. MuhammedHn hadislerinin yer aldığı gazetelerin çöpe atılmasını yasakladığı kaydedildi. Deniz dibinin 30 metre altında bulunan mekiğin kontrol kabini ve astronotlann kalıntıları soruşturmanın, geleceği açısmdan önem taşıyor. Dış Haberier Servisi Cape Canaveral üssünden fırlatıldıktan 73 saniye sonra 28 ocakta havada patlayan Amerikan uzay mekiği Challenger'm kontrol kapsülünün ve astronotlann kalıntılannın deniz dibinde bulunduğu yolundaki açıklamadan sonra, facianın nedeni ile ilgili spekülasyonlar yoğunlaştı. önceki gün NASA tarafından yapılan açıklamada, ChaUenger'ın kontrol kapsülünün ve öğretmen Christa McAuliffe ile diğer 6 astronotun kalıntılannın Cape Canaveral üssünün 40 kilometre kuzeybatısında Atlas Okyanusu'nun 30 metre dibinde bulunduğu bildirilmişti. Ancak, NASA yetkilileri, kaüntılann deniz dibinden çıkartılmasının uzun zaman alacağını belirttiler. Challenger faciasını araştırmakla görevlendirilen Bağımsız Soruşturma Komisyonu'nun sözcülerinden Mark Weinberg, basına yaptığı açıkJamada, mekiğin kontrol kapsülünün bulunmasının, soruşturmanın kaderi açısından büyük önem taşıdığını belirtti. Challenger'm deniz dibindeki kalıntılannın çıkartılması için sürdürülen çalışmalara, iki denizaltı, yedi sonar gemi ve 41 dalgıç katılıyor. Bugüne kadar yapılan aramalarda, 126 ton ağırlığındaki Challenger'ın ancak 15 tonu deniz dibinden çıkartıldı. Yunanistartda trakförlü protesto Yunanistan'tn kuzeyinde Selanik de dahil on kentte yüzlerce çiftçi, hükümetin tanm ürünleri fiyatlaruu artnrması istemiyle gösteri düzenledL 700 traktörün caddeleri kapattığı ve traflğin aktşmı engeüediği büdirildi Görgü tanıklan, 100 kadar traktör sürücüsünün polis engeiierini asarak, Selanik'in içine girdiğini ve bir meydanı işgal ettiğini söyiediler. (tuu) TRAJİK KAZA Amerikan Uzay Mekiği Challenger, 28 ocakta fırlatıldıktan 73 saniye sonra içindeki 7 kisiyle birlikte havada infllak etmişti. Kontrol kabininin bulunması, kaza nedeninin belirlenmesinde önemli bir rol oynayacak. BAGDAT / TAHRAN (Ajanslar) lranIrak savaşı tarafların çelişkili iddialan ile devam ediyor. Iran önceki gün güneyde Fao dolaylarında 2 Irak uçağının daha düşürüldüğünü, böylece Şafak8 harekâtının başlamasından bu yana düşürülen Irak uçaklannın sayısımn 70'e yükseldiğini öne sürdü. Mısır'a giden Irak Başbakan Yardımcısı Tank Aziz, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'le görüştükten sonra gazetecilere yaptığı açıklamada Irak birliklerinin cephenin kuzeyinde, Iran'ın ele geçirdiği topraklann %95'ini geri aldığıru ileri sürdü. Tank Aziz aynca tran birliklerinin Fao kentinde abluka altında olduklannı da sözlerine ekledi. Tahran Radyosu, Irak'ın seçkin askerlerden oluşturduğu "Muhafız Birliği"nin önceki gece güneydeki Hor Abdullah Kanalı'nda başlattığı bir çıkarma operasyonunun başansızlığa uğratıldığım ve harekete girişen tüm askeri gruplann imha edildiğini bildirdi. Radyo, Devrim Muhafızları'na dayanarak verdiği haberde. Irak donanmasına bağlı bir gemiden küçük deniz taşıtlan ile aynlan "Yeşil Bereliler"in (Muhafız Birliği askerleri), Hor Abdullah kıyılanna çıkmaya çahştıklannı, ancak sert bir şekilde karşılık veren Iran birliklerinin ateşi altında tümüyle imha olduklannı öne sürdü. öte yandan, Bağdat'taki resmi kaynaklann bildirdiğine göre, Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in eşi, 1 kgldan fazla tutan 32.000 dolar değerindeki mücevherlerini savaşa katkıda bulunmak amacıyla orduya bağışladı. ö t e yandan tran'm Körfez'de seyreden ticari gemilere karşı Fransız yapımı AS12 tipi füzeler kullandığı ileri sürüldü. Bahreyn de yayımlanan "Gulf DaUy News" adlı gazete, bölgedeki denizcilik kaynaklarına dayanarak verdiği bir haberde, Iran'ın Amerikan yapısı "Maverick" tipi füzeleri, Fransız füzeleriyle değiştirmeyi başardığını öne sürdü. Fransız AS12 füzeleri uçaklarda kullanılan SS12 füzelerinin değişik bir biçimi. Kara kuvvetlerinde kullanılan AS12'ler, 40 mm'lik bir zırhı delebiliyor. Tarafsız degil hilafsız haber istiyorsanız... Yalnız haber degil daha fazlasını da istiyorsanız. Savusturmaktan degil tartışmaktan yana iseniz... Kolombiya'da kanh seçimler: 9 poüs öldürüldü Klerides: "Çofc ciddi tehlikelerle karşı karşıyayız" Kıbns Rum toplumunun ikinciaderi Glafkos Klerides, "Çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya bulundularmı" söyudi. Ana muhalefet Demokratik Birlik Partisi (DİSİ) Genel Başkanı Klerides, Lefkoşe'de öncekigün partisinin düzenlediği bir toplantıda yaptığı konusmada, Kıbns sorununun akibetinin ne olacağının belli olmadığını ifade etti. Konuşmasuıda Kipriyanu yönetiminin izlediği politikayı da eleştiren Klerides, şöyle dedv "Mffli davamızda ulusça saptanmış birpotitika bulunmamaktadır. lç cephede birlik ve beraberHk sağlanamamıştır." Liberal Parti önde gidiyor. BOGOTA, (AP/a4i.) Latin Amerika ülkelerinden Kolombiya'da önceki gün yapılan genel seçimlerde elde edilen ilk sonuçlara göre, Liberal Parti önde gidiyor, Muhafazakâr Parti onu izliyor. Seçünlerin boykot edilmesine çakşan solcu gerillalann baltalama eylemlerine rağmen katılma oranının yüksek olduğu bildirildi. Seçimlerden sonra gerillalann devriye gezen poüs grubuna ateş açması sonucu 9 polis öldü, 2 polis de yaralandı. Yaklaşık 44 bin oy sandığmın yüzde 5'inde sayım bitti ve Liberal Parti oyların yüzde 46.6'sını, Muhafazakâr Parti yüzde 36.6'sını, Liberal Hareket yüzde 7.8'ini ve aşın solcu Yurtsever Birlik yüzde 2.1'ini kazandı. Jovbekar ülkücü açıklıyor, Cengız Han Cengız'ın ağzından: HAFTALIK HABER DERGİSİ asık suratlılıktır. Politika ille de resmiyettir. Hayatın çeşıtlı alanları, ciddi ve hafıf dıye aynlır. Eğer sululuktan kaçınmak istiyorsanız bilgıç olmalısınız. Habercilikte olmaz. güleryüzlülük "Ermenl patrlğlnl vuralım dedlk, yukandan olmaz dedller..." "Tuvalette sırtımdan yedim, ben de Ikl sllahımı birden çekip ateşe başladım..." "Sfe harcandık, klmlleıi köşeyi döndü..." Suleyman Demırel ve Bulent Ecevıt Askeri müdahele ve demokrasi üzerine,.. O H P İstanbul örgütünde delege seçimleri ıptal ediliyor... |aekWon Do sporu mu?... yeni ata Q V j ı z . bunları kabul edemiyorsunuz. O halde pazartesi sabahlannı size sevdırebiliriz belki. Yeni Gündem, 10 Mart'tan başlayarak her pazartesi bayilerde... Güney Afrika'da 7 yıldır 11 siyah yemeden içmeden öldürüldü yuşıyor Çin'de 23 yasında bir genç kız yedi yıldır yemeden içmeden, sadece bir glikoz solüsyonuyla yasamtnı sürdürüyor. "Halkın Günlüğü " gazetesinde yer alan nabere göre, henüz teshis edilemeyen bir hastauğa yakalanan genç kız yedi yıldır tuvalete de çıkmamış. 1978'de doktorlar Wlong Zhaidmgin basit bir nezleye yakalandığını sanmışlar, ancak genç kız bir müddet sonra yemeden içmeden kesilmis. Hastanede tedavi altına alman ve yaşaması için glikozla beslenen genç ktzın büincinin yerinde olduğu, görme ve işitme duyulannın tamamen normal olarak çahştığı bildirildL () JOHENNESBURG, (AP) Güney Afrika Cumhuriyeti'nde olağanüstü hal uygulamasının kaldınlmasmdan 3 gün sonra çıkan çatışmalarda 11 siyah öldürülürken, Afrika Ulusal Kongresi adlı ırkçıhk aleyhtan gerilla örgütünün lideri Oliver Tambo, ırkcı yönetime karşı silahlı mücadeleye devam edeceklerini açıkladı. Güney Afrika'nm Durban kenti yakınlarında Zulu kabilesine bağb iki klan arasında çıkan çatışmada 9 siyah öldü. Cape bölgesinde bir siyah polis tarafından öldürülürken, 15 yaşında bir siyah da ölü bulundu. Zulu kabilesi arasında çıkan çatışmalann dün bütün gün devâm ettiği haber veriliyor. Dürüst habercilik değil okuru çarpmak önemlıdır. Bir haftalık dergıde hem habercilik hem düşünsel içerik güçlü olamaz. S e n a r y o kurbanlan Bekçi, Kuyucakh Yusuf, Olmez Ağacı. 1972 şubatıydı. Ülkede o günlerde egemen, baskıcı, solunması güç, yaşanması mihnetli ortamın yanı sıra, kış da çok ağır geçiyordu. 8u koşullar altında yolum Bayburt'a düşmüştü. "Gitmişken vatani görevini yapan bir genç dostumu da göreyim" dedim. Tugayın subay odalanndan birinde karşılıklı oturmuş konuşuyorduk. Bir ara laf biter gibi oldu. İkimiz de sessiz kalakaldık... Karlı Bayburt'un akkaranlık akşamüstlerinden biri çöküyordu. Genç dostum yerinden dogruldu, kapının yanındaki elektrik düğmesini çevirdi. O anda duvarda bende Cemal Tollu'nun olduğu izlenimini uyandıran tabloyu gördüm. Şaşırmıştım. Sordum: Bu duvardaki Cemal Tollu mu? Ha evet! dedi genç dostum, bizim yüzbaşının, resme çok meraklıdır da. 1972'nin ağır ortamında, çorak Bayburt'un diz boyu kar (25°) soğuk kışında, günün hüzne en fazla eğilen anında, bir kışlanın bir odasında, birden içimde güneşter açtırdı o hiç tanımadığım genç yüzbaşı. Ne garip bir ülkedir şu Türkiye'miz; ne çoraklıktarın içinden nice vahalar fışkırır. Nadir Nadi Bey'in "Dostum Mozart"\n\ okurken, Kurtuluş Savaşı yılları Ankarası'nda Nuri Kan'dan (Suna Kan'ın babası) keman dersi alan küçük "Nadfr"ir\ öyküsü bir kez daha Bayburt'taki akşamüstünü çağnştırdı. Şimdi artık o akşamüstü Bayburt'ta kışla duvarında gördüğüm resim ile, duvarlarında çamuriu sokaklarından geçen kağnıların gıcırtılannın yankılandığı eski Ankara evinde parmaklan keman telleri üzerinde glissandolar yapan 14 yaşındaki çocuğu hep birlikte düşünür oldum. İlk baskısı çıkar çıkmaz bir solukta okuduğum "Dostum Mozart'ta beni heyecanlandıran tek çağrışım değil bu. Başkaları da oldu. Angarya olarak gördüğü keman dersine gitmek için Prof. Karl Berger'in oturduğu, istiklâl Caddesi'ndeki işhanının merdivenlerini tırmanırken "Bir an önce bitse de çıksam. Beyoğlu'nun ışıklı cümbüşünun özgürlüğüne (!) kavuşsam" diye düşünen genç Nadir, çok kısa bir süre sonra yaşamında "yrfdızın parladığı anlar"dan birini yaşayacağından habersizdir. Biraz sonra profesörün yanına girecektir ve... Sonrasını kendisinden dinieyelim: "... Notayı sehpaya koydum ve çalmaya başladım. Birinci temayı kafamdaki pryanist işllyor, bense ona kemanımla eşlik ediyordum. Daha ilk notalarda içimi birden bir aydınlık kapladı. O ana değin ömrumde rastlamadığım harika bir şeydi bu. Sanki tannsal bir dile ilk kez kavuşmuştum.., adeta Mozart'la özdeştesiyordum. Nefes alışlanm hızlanmış, yanaklarım pembe pembe olmuştu... İşhanının loş merdivenlerinden inip de ısıl ışıl parlayan İstiklâl Caddesi'ne çıktığım zaman bir saat önce özguriükierine imrendiğim insanlar şimdi beni ilgilendirmiyordu. Kendimi alabildiğine özgür duyuyordum. İçimin aydınlığı yanında caddenin ısıklan sönük kalıyordu. Deminki inanılmaz müzik tüm variığımı sarmıştı... Doğruca okula döndüm. Benim için artık burası bir cezaevi değil, koca bir saraydı." Bu bölüm ile Marcell Proust'un ünlü "YitikZamanm Ardmda" adlı dev yapıtımn anahtar bölümlerinden biri olan, yazarın çaya (yoksa ıhlamura mıydı?) batırılmış pastaları yerken eriştiği duyguları anlatan parça arasında çarpıcı bir benzerlik varmış izlenimi uyandı bende ve hemen bu çağrışım oluştu. Nadir Nadi'nin biçemini artık tanıyan okurları, onda övünmeye öykünmeye yer bulunmayan, okları çoğu zaman kendine de yönelik ince bir "humour" ile yüklü, alçakgönüllü bir sadeliğin egemen olduğunu da çok iyi bilirler. Bu yüzdendir ki, onun Prof. Berger'deki unufulmaz ders anını kaleme alırken Proust'a öykünen bir biçem denemesine giriştiğini hiç sanmıyorum. Benzerlik, yaşanan yoğun anın ve duygunun özdeşliğinden kaynaklanıyor olsa gerek. Zaten kitap bir biçem denemesi olarak ya da yeni belgelerin ortaya çıkarılması amacıyla yazılmış değil. Yazar amacını şöyle açıklıyor: "Yıllardır dost edindiğim, bana her zaman iyilikten, guzeUikten sözeden, kendi yaşamının en zor anlarında bile, kimi zaman biraz acı, biraz buruk da olsa bize gülümseyen, ama hiç bir zaman küsmeyen ustün bir sanatçıya yeni dostlar kazandırmak istiyorum. Bu kitabı okuyanlardan birkaç kişi de olsa, Mozart'ı sevmeye niyetlenen olursa kendimi mutlu sayacağım. Gerçi artık onun bizimjiostluğumuza gereksinmesi yok, ama insanlar onun dosr/uğundan öylesine yararlanmaktadırlar ki." Bu köklü dostluk nasıl bir şeydir? Taraflardan birinin öbürünü tammadığı, tanımasına olanak bile bulunmayan bu "tek yönlü ikili ilişki" nedir? Sorunun yanıtında, sanatın o bir fiskeyle devrilecekmiş gibi görünen kırılgan (fragile), ama aynı zamanda topa tüfeğe ve zamana karşı olağanüstü dirençli gücüyle karşılaşıyoruz. Bu kendine özgü ilişkiyi sağlayan o büyük güç işte. Ama bu kadarı da sorunumuzu tam olarak çözmüyor. Bir kez yaratıldıktan sonra, artık yaratıcısından bağımsız olarak varlığını sürdüren sanat yapıtına bizim, örneğimizde Mozart'ın müziğine, Nadir Nadi'nin ve insanların gereksinimi var. Peki ya o yapıtın Mozart'ın dostlarının dostluğuna gereksinimi? O da var mı? Yoksa yok mu? Yazar "Gerçi onun (Mozart'ın) artık bizim dostlugumuza gereksinmesi yok" diyor. Ama sanıyorum bu noktada çok dikkatli olup, içiçe iki kavramı birbırinden iyi ayırmak gerek. Gerçekten kişi olarak neredeyse 200 yıldır zaten var olmayan Mozart yok ki dostlugumuza gereksinmesi olsun. Ama artık Mozart deyince ilk akla gelen, 195 yıl önce ölmüş olan kişiden bağımsız ve de daha önemli olan o "müziğin" o yaprtlann da "bizim dostlugumuza" gereksinmeleri yok mu? Bir an için tüm çevedeki (dilerseniz tüm dünyadaki) insanların bir nötron savaşıyla yok olduğunu ve her şeyin yerii yerinde kalıp da yalnızca insanların artık olmadığı bir ortamda (Ne yazık ki bu tür olasılıklar sandığımızdan çok daha güçlüdürier) her nasıisa açık kalmış bir aygıttan Mozart'ın Requlem'inin çaldığını düşünün. Ne korkunç bir olay değil mi? Dehşetin boyutunu artıran da çevrede dinleyecek, algılayacak sevecek kimse kalmamış olduğu halde Requiem'in nafiie çalmasıdır. Şimdi ne dersiniz? "Mozart"ın bizim dostlugumuza gereksinmesi var mı yok mu? "Dostum Mozart"\n bizim toplumda akla getirdiği bir başka soru da, şu ara nelerle uğraşılırken, uğraşılması da gerekirken, Mozart'ın sırası olup olmadığıdır Doğrusunu isterseniz anlamadığınt ya da beceremediğini, küçümsemek, yok saymak ya da yararsız diye nitelemek eğiliminde olan bir toplumda birçok atdı evvel Nadir Nadi'nin klasik müzik merakını, Mozart tutkusunu, keman çalışını yalnız dudak bükerek izlemekle kalmamış, aynı zamanda bu olayı "aydmlanmızın halktan, toplumdan kopukluklarının" pek canlı ve çarpıcı bir örneği olarak göstermeye de kalkışmışlardır. Sanki halktan yana olmak, "Yarab beni baştan yarat" yıvışık arabeskinde aşka gelip, şövalye yüzüklü eli yumruk yayıp, üstünde bir madalyon sarkan, önünün düğmeleri şiş göbeğe kadar açık, kıllı göğsü yumruklayıp, "Ah anam ah" diye nara patlattıktan sonra çiğ köfteyi avuçlamakmış gibi. İşin ilginç yönü, "arabesk halkçılaı" üçkâğıdın ham ervahlığın batağını kılıçlayıp toplumu geri çekmeye çalışırlarken, daha aydınlık daha özgür yarınlar için hapse girmeyi göze alan da 75 yaşını o günlerde tamamlamış bulunan "Mozart'ın dostu" idi. Bu olgu da hiç şaşırtıcı değil. Gerçekten günümüzde, toplumumuzun Cumhuriyet'in ilk yıllannda, oldukça gecikerek de olsa yaşadığı şimdi ise artık hasret ve hüzünle andığımız aydınlanma çağının ürünlerini bir yana iterek, o dönemin bizi eşiğinden içeri soktuğu çağdaş uygarlığın kazanımlarını görmezden gelerek, değil yalnız halkın dostu, hiçbir şey olamazsınız. Bu yüzdendir ki, "Dostum Mozart"m kısa sürede 3. baskıyı yapmış olmasım ve hâlâ listeterin en üst basamaklarında doİaşmasını sevinçle karşıltyorum. «l.şırr Yayınlan KloOlarer cad lletışım Har Cağalo^lu ISTAN8UL el 5J0 14 53 T BEMBEYAZ BİR KAGIT, TERTEMİZ BİR BASKI... 64 SAYFA, 400 T L BODRUM'DA BAHAR MYLASA PANSION (Sıcak, KaloriferBar) Adres: AzmakbaşıBodrum TEL: 1846 1254 lngiliz çiftin yönetiminde D R . D U R S U N K1RBAŞ Nöroloji Uzmanı Kırağı Sok. 51/53 Kavukçu Apt. D.3 Osmanbey/Şişli (Site Sineması arkası) Tel: 141 40 91 (16.00 19.00 arası)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle