16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 25 ŞUBAT 1986 UĞUR MUMCU GOZLEM ABD Marcos'u istifaya (Baştarafı 1. Sayfada) lıntılarından kurtuhırken, banşçı tutumunu siirdiirmeye ve hem kararlı hem de hoşgörülü davranmaya" çağırdı. Isyancı kuvvetler devlet radyo televizyon istasyonunu ele geçirdiler ve muhaİefet doğrultusunda yayına başladılar. Aynı saatlerde Marcos, televizyondan canlı yayımlanan bir basın toplantısı yapmakta ve Bayan Akino ile Kilise Radyosu Veritas'ın önceki gün kendisinin kaçtığı yolundaki iddialannı yalanlamaktaydı. TV istasyonunun düşmesi üzerine yayın yarım kaldı, ancak Marcos bir süre sonra bir iş ortağının özel TV istasyonundan açıklamalarını sürdürdü. Muhalefet sözcüleri ise, Bayan Akino'nun başkanlığında bir geçici hükümet kurulduğunu açıkladılar ve halkı, Marcos ve yandaşlarının kararlarını, önlemlerini hiçe saymaya çağırdılar. Ajanslar, özellikle başkent Manila'da halkın büyük bir sevinç içinde olduğunu, caddelerde, sokaklarda Marcos aleyhtarı sloganlar atıp şarkılar söylediğini kaydediyorlar. ABD yönetimi dün ilk kez açıkça Marcos'tan istifa etmesini istedi. Beyaz Saray Söz'cüsü Larry Speakes, Marcos'un direnmesinin "boşuna ve anlarasız" olduğunu belirterek, Filipinler'deki bunalımın tek çözüm yolunun "banşcıl yollardan bir geçiş hükiimeli kurulması" olduğunu savundu. Marcos ise özel televizyon kanahndan yayımlanan bir basın toplantısında şöyle konuştu: "Başkanlıgı bırakmayacagım, istifa etmeyeceğim. Cumhuriyeti kanınuzın son damlasına dek savunacağız... Şu anda ben iilkemizin yaşamı için dövüşüyorum; tabii kendi yaşamımım için de." Marcos, konuşmasının bir yerinde, Başkanlık Sarayı'nın saldınya uğradığını anlatarak, yandaşlannı silahlanıp, kendilerini korumaya çağırdı ve "lşte şimdi ilan ediyonım: Bu akşamdan başlamak üzere saat 18.00 ile 06.00 arasında sokağa çıkma yasagı koydura" dedi. Marcos daha önce de olağanustü hal ilan etmişti. Marcos'un TV'den konuşması sırasında yanında ailesinden kimseler ve yüksek rütbeli komutanların bulunduğu görüldü. Ajans haberlerine göre, halk, Marcos'un emir ve kararlarını dinlemiyor. Kimsenin yasaklara uymadığı ve Başkanlık Sarayı çevresindeki Marcos aleyhtarı göstericilere Marcos'a sadık subayların ateş açtıkları bildirildi. Çok sayıda yaralı olduğu, gelen haberler arasında. Pek çok askeri birliğin isyancı saflara katıldığı, ayrıca çeşitli sivil kurum ve kuruluşların da bildirüer yayımlayarak, Bayan Akino'yu başkan saydıklannı belirttikleri bildiriliyor. Yurt dışındaki çeşitli Filipinler elçilikleri de artık Marcos'u tanımadıklarına ilişkin mesajlar gönderiyorlar. Ajans haberlerine göre, ABD yönetimi, Marcos'un ülkeden sağ olarak çıkışını sağlamak üzere her çabayı göstermeye hazır olduğunu belirtti. Marcos'un bir yakını ile ABD Dışişleri yetkilileri arasında temaslar yapıldığı ve iki Amerikan uçağının, Marcps'u ABD'ye götürmek üzere Clark Üssü'nde hazır beklediği öğrenildi. Bu konuda bir demeç veren Beyaz Saray Sözcüsü Larry Speakes, Başkan Reagan'ın Marcos'u "eski bir dost" olarak gördüğünü ve sorunun barışçıl çözümü için yardıma hazır olduğunu ifade etti. Sözcü, bir soru üzerine, Marcos'un ABD'den siyasal sığınma isteğinde bulunmadığını kaydetti. AET içinilk güvence laştmın gercekle bağdaşmadığı ortaya çıkmakladır" şeklinde konuştular Yine bu AET kaynaklarına göre. Tü'kişaaamlarının dünkü teması Ortak Pazar'ın artık Türkiye'ye'değişik bir açıdan baktığını kesinlikle ortaya koyuyor." Diğer taraftan, Brüksel'deki diplomatik gözlemcilerin ortak kanısı da, Cheysson Türk işadamları görüşmesinin "olumlu haneye" yazılacağı şeklinde. Nitekim, bu gözlemcilere göre, Avrupa Komisyonu Akdeniz Sorumlusu'nun bugün Türkiye'nin AET nezdindeki Daimi Temsilcisi Pulat Tacer ile bir görüşme yapacak olması Brüksel'deki "yeni trafik ferahlamasının bariz bir işareti". Bilindiği gibi, Claude Cheysson, AET komisyonunda göreve başladığı tarihten bu yana Türk temsilcilerle görüşmekten ka<,ınmış ve Ankara temsilcisini ancak bir defa kabul etmişti. (Baştarafı 1. Sayfada) Gümrükçüoğlu, seçkin bir diptomattır. Küttürüne, yeteneklerine kimsenin bir diyeceği yoktur. Yurt dışında ülkemizi gereği gibi temsil etmektedir. Bir ara Dışişleri Bakanlığı'na da getirileceği söylenen Gümrükçüoğlu, Başbakan Ozal : ın gözbebeklerinden biridir. Bu kadar yetenekli, bu kadar seçkin bir diplomat, nasıi olur da Barış Derneği sanıkları için "fikir suçundan yargılanmıyorlar" diyebilir? üondra Büyükelçimiz, ingiliz Partamenter RobertMcCorindle'e yazdığı mektupta, Barış Derneği sanıklarının "fikir suçundan değil, yasadışı faaliyetierden" yargılandığını ileri sürerken siyasal kültürünü ve tartışılmaz yeleneklerini nasıl da bir yana atıvermektedir? Sayın Büyükelçi en az bizler kadar bilir ki, Barış Derneği sanıkları için uygulanması istenen Ceza Yasası'nın 141 'inci maddesi "fikir suçlanm" cezalandırmaktadır. Bunun böyle olduğu Askeri Yargıtay kararı ile de bellidir. Sayın Büyükelçiye, Askeri Yargıtay 3. Dairesi'nin "cemiyete girme bir düşünce suçuijur" diyen 16.6.1981 gün ve 254 ve 240 esas sayılı karannı örnek olarak verebiliriz. Alsın okusun; yararlı olur. Hukukçular arasında 141'inci maddenin "fikir suçu mu, eylem suçu mu?" olduğu tartışılmaz. Bu madde "fikir suçlanm" cezalandırmak için konmuştur. "Fikir suçu" iki yolla işlenmiş sayılır. Yollardan biri "anlatım", ikincisi de "örgütlenme"d\r. "Anlatım" yoluyla oluşan suçlar, 142'nci maddeye girer. Komünizm "propagandası" ya da "övülmesi" bu madde uyarınca cezalandırılır. 141'inci madde komünist düşüncenin örgütlenmesmi yasaklamaktadır. Barış Derneği davası sanıkları, tam anlamı ile "fikir suçu" sanıklarıdır. Bir büyükelçi, nasıl olur da bu kadar açık gerçekleri tersyüz ederek, Barış Derneği sanıklarının fikir suçundan yargılanmadıklanm" ileri sürebilir? Herhalde Sayın Gümrükçüoğlu, bu mektubu yazarken kendisini çok zortamış ve siyasal kültürünü bir an için bir yana atarak bu satırları yazmıştır. Batı ülkelerinde bizdeki gibi düşünce yasakları yoktur. 01madığı için bir Batıh "muhafazakâr" bile, siyasal partilerin, sendikalann ve derneklerin "fikir suçu" nedeniyle yargılanmalanna karşı çıkar. Hiçbir Batı ülkesinde "fikir suçu" diye bir kavrama yer verilmez. Londra Büyükelçimızin Ermeni propagandalarına karşı etkin bir diplomatik savaşım verdiğini biliyoruz. Sayın Gümrükçüoğlu, Barış Derneği sanıkları için "bunlar fikir suçlusu değiller" derse Ermenilere karşı verdiği etkin savaşımdaki çabaları dolaylı yolla yara almaz mı? Demezler mi ki: Gümrükçüoğlu, hükümetini savunmak için göz göre göre Barış Derneği sanıkları için "fikir suçu sanıkları" değiller diyor. Öteki konulardaki sözlerine nasıl inanalım? • Ermeni propagandalarına karşı Gümrükçüoğlu gibi etkin ve yetenekli büyükelçimiz ile savaşıyoruz. Böylesıne yetenekli diplomatlanmız niçin böyle "Banş Demeği sanıkiarı fikir suçundan yargılanmıyorlar" diyerek kendilerini de güç durumlara sokarlar? Diyeceksiniz ki: Başbakan cezaevlerinde bir tek siyasi tutuklu yok derse, büyükelçiler de böyle konuşur. Başbakanımız elektrik mühendisidir Siyasal kültür ile bugüne kadar bir alışverişi olmamıştır. Boş zamanlarında da Red Kit okumaktadır. Ama Gümrükçüoğlu böyle mi? NÖT: İki küçük haber. Amasya Askeri Tutukevi Komutanı Yüzbaşı Atasoy Fitos hakkında verilen mahkumiyet hükmü Askeri Yargıtay'ca onanarak kesinleşti. Yüzbaşı Fitos, Ali Uğurlu ve Ali Âçmak'ın yakınlarından "gözetim yerinde dövülmemeleri ve eziyet görmemeleri" amacıyla para aldığı için on iki yıl ağır hapse mahküm oldu. Bu kararı "Türkiye'de işkence yoktur" diyenlere armağan edeiim. Baksanıza cezaevi komutanı işkenceden para bile kazanmış! Bir başka haber de Erzincan'dan. Erzincan'da görevli Sıkıyönetim Savcısı Binbaşı Halit Cengiz, sanık yakınlarından rüşvet aldığı savı ile yargıianıyor. Bu suçtan dolayı önce tutuklanan sonra mahkemece serbest bırakılan eski Sıkıyönetim Savcısı için Askeri Savcı Yüzbaşı Günay Sert, esas hakkındaki iddiasında "30 yıldan az olmamak" kaydıyla ceza verilmesini istedi. Halit Cengiz hakkında karar gelecek oturumlarda verilecek. Beşiktaş Askerlik Şubesi'nden aldığım sağlık muayene fişini kaybettim. Hükürasüzdür. MUSTAFA BÜYÜKSlLLEÜLER Ankara: Sonuçlar adil değil KAZIM SARI Td: 166 96 66 166 47 48 Opcratör Doktor Genel Cerrahi Uzmanı (Baştarafı 1. Sayfada) va, isyancıları ABD'nin hizmetinde olmakla suçluyor. TASS ajansının yorumunda, ABD de suçlandı ve bu ülkenin Filipinler'in içişlerine karıştığı belirtildikten sonra Washington'un tüm çabasının askeri üslerini elde tutmak olduğu savunuldu. Polonya ve Çekoslovakya yönetimleri de benzeri açıklamalar yaparak Marcos'a başkaldırı hareketini ve ABD'yi kınadılar. Bilindiği gibi, Filipinler meclisinin Marcos'u seçimin galibi ilan etmesinden birkaç gün sonra Moskova'nın Manila Büyükelçisi, Marcos'u kutlayan tek büyükelçi olmuştu. Ancak Sovyet Büyükelçisi önceki gün bir açıklama yaparak Marcos'u "hükiimeti adına değil kendi adına kutladığını" belırtmişti. Marcos ise bir televizyon konuşmasında kendisini desteklediği için Moskova'ya teşekkür etmişti. Moskova (Baştarafı 1. Sayfada) ki Fransa Dışişleri Bakanı tarafından "Bir yol kazası olmadığı takdirde ilişkilerin altı ay içinde normalleşecegi" konusunda güvence verildi. Cheysson'un beklenmedik '•uvertürii" gözlemciler tarafından, "'Türkiye AET ilişkil*rinin allı yıldır ük kez gerçeklen yumuşamaya başladığının somul bir ifadesi" olarak değerlendirildi. Aralannda Asım Kocabıyık, Rahmi Koç, Şevkel Sabancı. Jak Kamhi ve Halnk Ceyhan gibi Turk özel sektörunun "agır lopJannın" bulunduğu heyeti, dün Brüksel'de kabul eden Claude Cheysson özetle şunları şöyledi: "Türkiye. ortaktık anlaşmasına göre tam iiyelik başvurusunda bulunabilir ve bu onun hakkıdır. Ancak, Portekiz örnegi göz onüne alınmatı ve Türkiye gibi gayrisafi milli hasılası bin dolar civannda seyreden bir ülkenin AET üyeliginin nasıl gerçekleşecegi konusunda hükumdiniz düşunmelidir." AET Akdeniz Sorumlusu daha sonra, Ortaklık Konseyi'nin gerçekleşeceği eylül ayına kadar ve " ancak bir yol kazası olmazsa" ilişkilerin normalleşeceğini belirtti ve Avrupa Topluluğu YürütmeOrganf nın altı aylık "normalleşme" takviminin ana hatlannı sıraladı. Bu takvim şu ana hatları içeriyor: AET'nin Yunanistan, Ispanya ve Portekiz ile genişlemesinden sonra Türkiye ile "uyum anlaşmalarının" imzalanması. 2. mali protokolden kalan ve Ingiltere, Danimarka ve trlanda tarafından karşılanan 47 milyon Avrupa para birimi tutarındaki kredilerin üç haftaya kadar Türkiye'ye aktarılması. ABD askeri kaynaklarınca ya 3. mali protokolün bakiyesi dupılan bir açıklamada da Filipin rumundaki ve dondurulmuş kredileler'deki "Clark" üssünde bulu rın serbest bırakılması. Bu meblağ nan 35 avcı bombardıman uça AET bütçesindeki rezervlerden karğının Japonya'daki "Okinava" şılanacak. 600 milyon dolar tutarındaki ve ussüne aktarıldığı duyuruldu. Söz konusu kaynaklar, cumar dondurulmuş bulunan 4. mali protesi günü başlattıklannı belirttik tokolün imzalanarak işlerlik kaleri aktarmanın nedenini açıkla zanması. Yıl sonuna kadar, serbest domadılar. laşım müzakerelerinin başlatılması ve bu konuda bir sonuç clde edilmesi. Filipinler Komisyonun yaklaşımına göre, müzakereleri iki etapıa ele almak gerekiyor. Birinci yaklaşım bugün Avrupa ülkelerinde mevcut Türk işçilerine çalışma güvencesi verilmesi ve sosyal hakların pekiştirilmesi. Ikinci etap ise, artık Türkiye'den AET devletlerine yalnız talep durumunda göcmen işçi gelmesi. Dünkü görüşme sırasında, Türk Dış Haberier Servisi Filipin tarafmın yaklaşımı ise, Türkiye'nin ler'de 7 şubat seçimlerinden son bir bütün olarak AET'ye tam üye olra ülkede durum giderek gergin ma>i hedefiediğini duyurmak ve özel leşirken, Filipinler'e yönelik tep sektörün bu konudaki irade beyanını tekrarlamak oldu. Bu arada, Türk kiler de artıyor. Türkiye de, Fili heyeti sözcülerinin, Claude Cheyspinler Devlet Başkanı Ferdinand son'a "Siz çok önemli bir diplomal Marcos'un seçimlerde hile yaptı ve devlel adamısımz. Ancak, ülkeğı yolundaki görüşleri yineleye mizde Türkiye'ye karşı hasmane rek, Marcos'a karşı tüm dünya yaklaşan birisi olarak tanınıyorsukamuoyunda takınılan olumsuz nuz. Bunun bir yanlış anlamadan kaynaklandığına inanıyonız" şeklintavra katıldı. de "diplomalça" yaklaştıklan da öğANKA Ajansı'nın haberine reoildi. Buna karşılık. eski Fransa göre, Dışişleri Bakaniığı Sözcü Dışişleri Bakanının, Ankara'daki sü Yalım Eralp, Ankara'da yap A£T temsilcisi Gywm Morgan'a iliştığı açıklamada, Filipinler'deki kin olaylan ima ederek "bunun tahseçim sonuçlarının halkın irade riklerden kaynaklandıgım" soyiediği sini yansıtmadığını belirterek, de bildirildi. dünya kamuoyunda beliren cidÖte yandan, Türk işadamlannın di kuşkulara Türkiye'nin de ka dünku sürpriz olumlu" görüşmesintıldığını bildirdi. Yalım Eralp, se de, "daha tali" konuJarın da üzerinçimleri izleyen tarafsız gözlemci de dunıldu. Bunlann arasında her iki arasında bir tekstit lerin de hile yapıldığı yolundaki taraf "otofimilasyon" iddiaları doğruladığını vurgula lanması, turizm, anlaşmasının imzagıda ve müteahhityarak, "Türkiye, Fılipin halkının lik sektörlerinde ortak ç alışma ve yaserbest iradesinin gerçekleşmesi tırımların yapılması ve ticaret açığıni istemekte ve bu zor günlerde nın kapatılması konulaıı vardı. sağduyunun egemen olmasını Temaslarda hazır bulunan AET beklemektedir" dedi. komisyonunda görevli iki diplomat, Türkiye bu yıl sonuna kadar görüşmenin "beklenenden de çok Filipinler'de Büyükelçilik açmayı çok olumlu" geçtiğini kaydettiler ve "Chevsson hakkındaki olumsuz vakplanlamakta. POLITİKA VE OTESI MEHMED KEMAL Karakoldaki Ayna... Emniyet Genel Müdürü Saffet Arıkan Bedük'ün açıkladığına göre, son bir yıl içinde on emniyet görevlisi intihar etmiştir. Gene verilen bilgiye göre, 1977 yılından bu yana intihar eden emniyet görevlisinin sayısı yetmişyediye yükselmektedir. Elbette ki yetkililer bu intiharlann üstünde duruyorlar. Verilen bilgilere göre intiharlann çoğu çalışma süresinin uzunluğundan, bunun getirdiği aile sorunlarından, bunalımlardan, meslekten atılma korkulanndan gelmektedir. Bundan birkaç yıl önce, bir yazıdan ötürü Gayrettepe'de, toplum polisinin eyleştiği katta, bir haftayı aşkın gözaltında kalmıştım. Polislerle içli dışlı bir yaşantımız vardı. Görevlilerin işe gelişlerini, işten ayrılışlarını gözlemiştim. Dayanılır gibi değildi. Çoğu gecekondularda oturuyordu. Sabahın erken saatlerinde işe gelirken otostop yaptıklarını anlatıyorlardı. Disiplin katı, görev ağırdı. Çoğu bu görevi kimin ne için yaptığını da bilmiyordu. Durrnadan dayanılmaz bir çile doldurduklanndan yakınıyorlardı. Hiçbir iş bulamamış gehcecik adamlardı. Çoğu da nedense çok genç yaşta evlenmiş, birkaç çocuk sahibiydi. Emniyet görevlileri intihar ediyor, ama emniyete alınan sanıkların kimisi de pencereden atlayarak intihar ederler? Bunun üzerinde de gerektiği gibi durmak gerekir. Teslim olan işkenceci polis, savcı yerine emniyete teslim edileceğini sandığı anda pencereden atlamaya kalkışmamış mıydı? Pencereye koşarken de, "Beni savcılığa teslim etmezseniz, buradan kendimi aşağı atarım" dememiş miydi? Ya bir bildiği, ya da çok büyük korkusu vardı. Son bir olay gördüm gazetelerde... Adamı karakola götürüyorlar, ölünce de beyin kanamasından gftti diyorlar. Öiümden sonra yapılan kovuşturmalar çok ciddidir. Ancak neden öiümden sonra böyle ince elenip sık dokunuyor da, ölmeden önce insanların yaşamına benzerözen gösterilmiyor. Şimdi olayın gelişimine bakalım: Yurttaş karakola getiriliyor, sorgusu yapılırken beyin kanaması geçiriyor."Neden geçirdi?"öiye sorulduğunda en yetkili oîan görevlilerden biri,"8/raz bağırdılar da ondan geçirdi"ö\yor. "Bağırmadan mı girdi" "Yüksek tansiyonu varmış da ondan." Kovuşturma derinleşince verilen rapora bakılıyor, "Kafa travması sonucu beyin kanaması" diye yazıyorlar. "Neden olur?" "Bir çok nedenleri vardır." "Döğülünce olabiHr mi?" "Ondan da olabilir." Karakolda işkence gördü iddiaları üzerine ailesi hemen hastaneye kaldırıyor. Hastanede bakıyorlar ki ölmüş. İnceliyorlar. Beyin zarı damarlarındaki kanama sonucu öldüğü kanısına varıyorlar. Adam 60 yaşını geçkin. Daha karakola düştüğünde böylesi inceleseler, bağırmasalar, örselemeseler, daha iyi olmaz mı? Ama oluyor işte! Bizde gözaltına alınan, ya da sorgusu yapılan adama önceden özen gösterilmiyor da, nedense öldükten sonra gösteriliyor. Bu da sorgucuların davranışlarının başka yanı. Hapishanelerde, karakollarda, gözaltı merkezlerinde ölenlerin sayısı gün geçtikçe kabarıyor. Hele işkence trafik kazalarını aştı, önemli boyutlara ulaştı. Öyle ki işkence kanıksanmıştı. Şimdi gazeteler, muhalefet milletvekilleri ciddi biçimde üstüne üstüne gittiklerinde, belli bir dönemde nelerin yapılmış olduğu gün ışığına çıkıyor. Hele araştırma, inceleme komisyonları kurulsa, olayların derinliğine gidildiği anlaşılsa. bu doğrultudakı korkular silınse...' İnsanlık dışı denmez, insanlık dısı olduğu ispatlanırsa... ' (Baştarafı 1. Sayfada) san hakları konusunda "dostane çözüm"e varan 5 Batı Avrupa ülkesinin tutumlarını da kınadı. Uluslararası Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ICFTU) Genel Sekreteri John Vanderveken tarafından kaleme alınarak, AET Danışma Meclisi Başkanı Karl Ahrens ile Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marcelino Oreja'ya gönderilen mektupta şu görüşlere yer verildi: "Konfederasyonumuz, Avnıpa Danışma Meclisi'nin, gelecek haziran ayında Türkiye'de toplanması yolundaki karanndan son derece kaygı duymaktadır. Sendikacılık açısından Avrupa Konseyi gibi demokratik bir kuruluşun Türkiye'de bir toplantı düzenleyerek uygulamanın tamamen antidemokratik olduğu bu ülkeye uluslararası saygınlık kazandırması anlaşılmaz ve kabul edilemez bir tutumdur. Bu konuda ICFTU'nun göriişü, Türkiye'de herhangi bir toplantının düzenlenmemesi yolundadır. Türkiye'nin birçok ilinde halen sıkıyönetim veya olaganüstü hal uygulaması vardır. Insan haklan ve politik özgürlükler kısıtlanmaktadır. İşçi Sendikalan üzerindeki baskıya karşı iiyemiz Tiirklş'in yuri çapındaki çalışmalan sürmektedir. Bu çalışmalar, 1982 Anayasası ile getirilen kısıtlamalan hedeflemektedir. Buna ek olarak 1478 sendika lideri ve yetkilisi İstanbul'da yargı önündedirler. Birkaç gün önce DtSK davasının askeri savcısı, 700 kadar sanık hakkında değişik hapis cezalan talebinde bulundu. DİSK'in hiçbir şiddet hareketine karıştığı kanıtlanamazken, bu konfederasyonun mallarına el konuldu, örgütü dağılıldı. Askeri savcının iddianamesi 'yasadışı amaçlara' kadar geriledi. Baska bir deyimle konu tam anlamıyla politik bir davaya döndü. Şjmdiye kadar hükümet işçi sendikalanndan gelen protestolara kulak asmadı. Tüm bu gelişmeler Avrupa Konseyi tarafından gözönüne alınmalıdır. Avrupa Konseyi'nin Türkiye ile parlamentolararası ilişkiye geçmesinin hiçbir bahanesi bulunamaz. Veri gelmişken, ICFTU olarak Türkiye'yle dostane çözüme vararak Avrupa tnsan Haklan Komisyonu'ndaki şikâyetlerinden vazgeçen 5 Batı Avrupa ülkesinin tutumlannı kınadığımızı bildiririz." ICFTU'dan HESAPLAŞMA (Baştarafı 2. Sayfada) rültülü çıkışları, yayın organları. edebiyat anlayışlarını açıkla' yan bildirileri yoktur. Kimisi İstanbulda, kimisi Ankara'da, kimileri küçük Anadolu ilçelerinde yaşarlar. Öğretmen, küçük memur, ya da üniversite öğrencisidirler. Fakat birleştirici or' tak yanları vardır. Edebiyatçının toplumu uyarması, yığınlara ı^ık tutması gerektiğinin bilincindedirler. Toplumcu gerçekçi hikâyecilerin usta kalemi Samim Kocagöz'ün yeni kitabı 'Gecenin Soluğu"nu bir gecede ve so1 luk soluğa değil, ağır ağır, sindirerek okudum. Kitapta yer almış on altı hikâyenin her birinde ayrı tadlar, değişik heyecanlar yaşadım. Şunu da belirtmek ısterim: Kocagöz'ün 1940'larda yayımladıkları içinde beni en çok heyecanlandıran, o sürükleyici ve sarsıcı "Yarıntı"nın uğultusu hâlâ kulaklarımda. Koşuşan, çaresizlikle çırpınan insanların doğayla boğuşmasını çizen görüntüler kırk yıldır hep gözümün önünde. "Yarıntı"dan günümüze bir yanm yüzyıi boşuna geçmemisti. Takvim yaprakları yeni yıllar getirmekle yetinmemişti; Kocagöz olgunluğun. ustalığın doruğuna yücelmışti. Samim Kocagöz'ün yeni hikâyeleri için daha uzun yazmak isterdim. Fakat ne yazsam, neler anlatsam o hikâyelerin duru. güzelliğini vererneyeceğim. Bir bölümünden parçalar aktarsam; diye düşündüm. Fakat bu da kolay değildi. Hepsini yeniden bir bir okudum ve düşündüm. Gecenin Soluğu mu? Öykünün öyküsü mü? Telgraf mı? Kent Karanlıkta mı? Hiçbirinden vazgeçemedim. Fakat yargıyı örneklemek zorunluğuna boyun eğdim. "Şehir Eşkıyası" hikâyesinin "Yaşlı Adamın Sonu" bö. lümünden bir parça aktarıyorum. Birkaç dönümlük topraklarından geçimini sağlayarak son yıllarını yaşayan, çoğu günlerini uiu ceviz gölgesirvde geçiren yaşlı adam, Uırizmcilik diye doğayı yok eden arsa vurgunlarına yenik düşer. "Komşu bahçelerden sesler geliyor, dolaşanlar görülüyordu. Yürüdü. Yola indi. Onu korkuyla izleyen karısı, koştu ar' dından. Nereye gidiyorsun, Bekir? diye sordu. Bir karşılık alamadı. Alamayınca yürüdü. Yaşlı kadın yaşlı kocasının ardından. Susmuştu. Yolun ağzına kazılan temelleri geçtiler, kıyı • ya vardılar. Bekir durmadı. Yürüdü denizin içine.. Mavi mor' sulara, ak köpüklü dalgalara daldı, yürüdü; karısı bir an du' rakladı: "Bekir, Bekirim!" diye bagırdı. Yaşlı adam dönüp ardına bakmadı bile. Bu kez, kadın yürüdü kocasının ardından; ona yetişti. Elini tuttu. Elleri ellerini tuttu. Duraklamadılar. Ayakları yerden kesilene değin, suların koy; nuna gömülene değin yürüdüler. Sonra birbirlerine sarılıp, mavi, tuzlu denizin derinliklerine kendilerini bıraktılar." Genç yaşta yitirdiğimiz edebiyat eleştiricisi ve yazan sevgi' li Fahir Onger'in yeni çıkmış bir romanım dolayısıyla ocak • 1968'de yazdıkiarı aklıma geldi. Yazı şöyle bitiyordu: "Bir eleştiri değildir ki yaptığım iş, otuz yıllık dostluğun tür' lü ortak yaşantılarını, türlü anılarım bir kenara iteyim, yeterin. ce nesnel olmaya çalışayım.. Şunun şurasında, Arpad'ın hi 4 kâyeci kişiliğini belirten bir sunu yazmışım. Ve bu fırsattan yararlanarak kuşağımızın çilesini açıklamışım, hepsi bu kadar." Fakat ben, Fahir Onger'den daha başka düşünerek şöyle' diyorum: "Samim Kocagöz için bir eleştiri yazısı yazmadım. Elli yıllık tanışlığımızın ve yakınlığımızın ışığı altında bir değerlendirme yapmak istedim. Ne var ki, yarım yüzyıllık bir geçmişin usta kalemi Samim Kocagöz'ün son kitabı "Gecenin Soluğu"nu yeterince değerlendiremedim. Yazık ki, başaramadım. BURHAN ARPAD SODA SANAYİİ A.Ş. YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINDAN BİLDİRİLMİŞTİR Şirketımızın ^985 yıiı donemıne aıt Oıağan Genel Kurul Toptantısı 14 Mart 1986 Cumagüıu saat 15.00'de Içel Vilayeti Mersin nazası Kazaniı bucağında bulunan şırket merkezınaekı aşajıoakı gündem maddelerini gorüşmeK üzere topıanacantır Saym pay sahiplerımizin yuHarıfla belınilen gun ve saatte bizzat veya yetkıye haiz tetnsılcıleri vasıtası ne toplantıya KROMSAN KROM BtLEŞİKLERj SAN. ve TİC A.Ş. Şirketimızüı Olagan Gend Kurul toplantısımn »yıgıriaifi gundemi müzakerc ve karara baglamak üzere 17 Mart 1986 pazartesi günü saat 14.30^» Camhan Barbaros Bulvan, No: 125 Beşiktaj/Jstanbul adresinde yapılması Yonetim Kurulumuzca kararlastanlmışür. Bilinço kâr ve zarar hesaplanmızla Yönetım Kurulu ve Denetçilenn raporlan şirket merkezinde toplanü tahhinden 15 gün oncesinden itibaren ortaklanmızuı tetkiklerine hazır bulundurulmaktadır. Pay sahibi oruklanmızın bizzat veya vekâlet vtrmek sureti ile toplantıya teşrifleri rica olunur. Saygüarunla, Yonetim Kurul Başkanı OLAGAN GENEL KURUL GÜNDEMt 1. Genel Kurul toplantısı Başkanlık Kurulunun seçimi, ' 2. Toplanü tutanaklanmn Gend Kurul adına imzalanması için Başkanlık Kuruluna yetki verilmesi, 3. 1985 yüına ait Yonetim Kurulu ve Denetçilerin raporlanmn okunması ve incelenmesi, 4. Şirketin 1985 yüına ait Bilftnço ve KlrZaraı hesaplanrun tetkiki, karara baglanması, 5. YOnetim Kurulu Uyeleri ve Denetçilenn ibralan hakkında karar verilmesi, 6. Yonetim Kurulu Üyelerinin ücreüerinin tesbiti, 7. Denetçilerin seçimi ve Ücreüerinin tespiti, 8. TT.KInun 334 ve 335. maddelerine göre Yonetim Kurulu üyelerine izin verilmesi, 9. Soda Sanayi A.Ş. ile birleşmeyle ilgili işlemlerin yürütulmesi ve gerçekleştirilınesi için Yonetim Kurulu'na yetki verilmesi, 10. Şirket sermayesinin yeniden değerleme sonucu oluşan fondan 5.000.000.000^ TL. artünlması hakkında karar verilmesi ve esas mukavelenin 6'na maddesinin »yıgırfaH sekilde değiştirilmesi. TADIL METtNLERİ ESKtMETtN SERMAYE Madde 6 Şirketin sermayesi (l.OOO)TL. itibari degerde hamiline yazüı 10.000.000 paya bolünmüs 10.000.000.000^ TLldir. 4.800.000.00O TLÎlık sermayenin tamamı ödenmiştir. Bu defa artürüan 5 JOO.OOO.OOOVTLOık sermaye ortaklarca taahhüt edilmis olup, dortte birini teşkil eden 1 J0O.0OOJXX)! Tüa tamamen odenmistir. Bakiye 3.900.000.000 TL. sermaye, Yonetim Kurulunca saptanacak zamanlarda odenecektir. Esas sermaye tamamen ödenmeden hamiline yazüı pay senedi çıkanlamaz. YOnetim Kurulu pay scnetlerini (1.000) TL. ve bin liranın misli kupürleri şeklinde çıkanlabilir. Ortaklardan biri payını satmak isterse satışı yazüı olarak Oncelikle mevcut ortaklara rayiç bedeli üzerinden teklif etmek zorundadır. İşbu yazüı teklif Yonetim Kunüu'nca Uân edüip, bir ay içinde taüp çıkmaz ise, ortak, payını diledigıne satabilir. Ancak ortaklann kendi topluluklanna dahil istirakjerine veya Emekli Sandıklanna pay devirleri bu maddenin kapsamı dışındadır. YENİ METÎN SERMAYE Madde 6 Şirketin sermayesi 15.000.000.000^ (Onbeşmilyar) Türk Liraa'dır. Bu sermaye herbiri 1.000V(Bin) lira nominal değerde tamamı hamiline yazüı 15.000.000 paya bOlünmustür. YOnetim Kunüu'nun karan ile pay senetleri müteaddit paylan ihtiva eden kupürler halinde basurüabüir. Eski Sermayenin 10.000.000.000 (Onnulyar) liralık kısmı nakden ödenmiştir. Bu kez artürüan 5.000.OOO.OOOr (Beşmilyar) lira sermaye 213 sayüı Vergi Usul Kanununun 3094 sayüı Kanunla değişik geçici ll'ncı maddesinin lCncu bendi hükümlerine göre amortismana bagh iktisadi kıymetlerimizin yeniden değerlendirilmesi sonucu oluşan değer artış fonundan sermayeye eklenecek olup, bu kısma isabet eden hisse senetleri ortaklara paylan oramnda beddsiz olarak dagıtüacakur. O ı t a | u Adı Deter Arns Foan T. Şise ve Cam Fabr. A.Ş. l.623.000.000rSoda Sanayü A.Ş. 1.75O.0O0.0O0TT. t; Bankası 975.000.000^t Çayuova Cam Sanayi A^. 334.5O0.0O0W Topkapı Şişe Sanayi A.Ş. 200.000.000rTrakya Cam Sanayü A.Ş. 62.500.000=Cam Elyaf Sanayü A.Ş. 50.000.00tW Diğer 5.000.000^ 5.000.000.000r SODA SANAYİİ A.Ş.'NİN 14 MART 1986 TARİHLİ OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISI GÜNDEMİ 1 Toplantı Dıvan Heyeti'nin seçirnı ve Başkanlık Dtvanı'n,n toplantı zaptını ımzaya yeikılı kıtmmast içlr, karar alınma sı. 2 Yönetım Kurüu ve Denetçı raportarınm okunması, 3 Şirketm 1985 yılına aıt Biianço ve Kâr^Zarar hesabıntn okunmast, müzakeresi ve tastikt kânn dağıtımı hakk;nda karar alınması 4 Yonetim Kurutu Uyeleri ve Denetçılenn aklanması hakkında karar ventmesı , 5 Yonetım Kuruiu Uyelerı ve Denetçiler yerine seçim yapılması. 6 Yöneîtm Kurulu Üyeleri ve Denetçilenn ücretlennın tespiti. 7 5 Milyar liralık tahvıl çıKanlması hakkında Yonettm Kurulu na yetkı verilrnesi, 8Kronnsan Krom Bileşikferi Sanayı veTicaretA.Ş Hebırteşmeye ılişkın Lştemle'le iigilı otarak Yönetım Kuruluna yetkı verilmes», 9 Şsrket sermayesmin yemden değerteme sonucu oluşan fondan 5 milyar lira ve nakden 6 milyar lira otm.ak üzere topiam 11 mityar arttın'ması hakkında karar verilmesi ve esas mukavetenin 6'ncı maddesinin aşağıdaki şekitde de§ıştirilmesi SERMAYE Madde 6 • ESKİ ŞEKİL Madde 6 YENİ ŞEKİL ŞırKetn serma>esı 17 000 000 000 lOnyedımılyar) Tıirk Lırası'dır. Yonetim Kuruiu'nun kararı ile pay senetleri muteaodit payiac ıhtıva eden kupurlert halnde bastınlabtlir Eskı sermayenm 5 000 000 000 (Beşmilyari TL lık kısmı nakde" ödenmiş olup. 7.000000.000 • (Yedımılyar; liraük kısmı 2791 sayth kanunla değişik Vergı Usut Kanunu nun geçici 11 'inci maddesi hükümlerine aöre amortısmafla latM ıktısâüi kiimetlertn venıden deOerıenmesı &onücu oiuşan fondan eklenmışti' Bu kez artti'ılan 5.000 000.000 • (Beşmilyarı lira sefmayenin; 378.094.054 (Uçyuzyetmışsekizmilyondoksando1Dıneıi'aonıiırası279i Sayılı Kanunla degişık Vergi Usul Kanunu nun geçici 11 'nci maddesıne gö:e amortısmana bag(* ıkiısaöı kıymetierın yeniden değerlenmesi sonucu oluşan deger artış fonunun bakıyesınden 4 621 906 946 • IDörtmılyaralt:yuzyırmıbirmilyondokuzyuzbeşOındc*uzyuzktrkaltı) hrası 3094 sayılı kanunla degışiK Vergı Usu! Kanunu nun geçicı H ı n c i maddesırte göre amortısmana tabı iktisaöı kıymeılenmızn yeniden oeğerıenmesı sonucu oluşan de^er artış fonunaan sermayeye eklerecek otup, t>u kısma ısabet eoen hısse senetıeri ortaklara payları oramnda bedeısiz olaıak dağıtılacaktır. Sermıyeye ilave Edilecek Ortaflın Adı Dajcr Artış Fonu 1.997.224.000.T.lş Bankası A Ş 2.038.561.000T.Şişe ve Cam Fabrikaları A Ş 791.667000Sumerbank 156.250.000Ferro Dokum San A Ş 8 036000Paşabançe Ticaret Lımıted Ştı 2.776 000 Anaoolu Anonim Turk Sıgorta Şti. 5 486 000Diğ 5 000 000 000. Şrketin sermayesi 28 000.000 000. iYırmısekizmılyan Turk Lırası dır Bu sermaye heröiri 1 000 (Bin) lira nomınai değerde tamamı hamıhne/azıl. 1 Tertip 17 000 000 • II Tertip 11.000 000. olmak uzere 28.000 000 paya bolürırnuştur Yonetim Kurulu nun kararı ıte pay senelıeri müteaddıt payları ihtıva eden kupürier halınde bastırılabıiir ESKI sermayenm 5 000 000 000 ıBeşmılyar) lıalık kısmı nakden odenmış olup 12.000.000.000. (Onikımılyar) liralık kısmı 2791 Sayın Kanunla değişik Vergi Usul Kanunu nun geçici 11'ınci maddesi hükümlerine göre amortısmana bağlı ktısadı kıymetlerın yeniden değerlenmesı sonucu oluşan fondan eklenmış ve pay sahiplenne Oedelsız olarak dagıtılmıştır Bu kez amınlan 11 000 000 000 • (Onbirmilyar) hra sermayenin 5 000.000.000 (Beşmılyar) lirası 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu nun 309i sayılı kanunla değişik geçici 11 inci maddesinin 10 uncu bendi hükümlerine göre amortısmana bağlı ıktisadi kıyrnetierırmzın yeniden değenendirilmesi sonucu oluşan değer artış fonundan sermayeye ekienecek olup. bu kısma ısabet eden hısse senetlen otakıara Dayiarı canında bedelsiz olarak dağıtılacaktır Değe' artış fonu hesabmaan sermayeye nave edilen 5 000 000 000 ıBeşmılyar) liralık kısmı dışında kaian ve nakden arttıntan 6 000 000 000 • lAıtımılyar) hranm tamamı taahhüt edılmiş ve dortte bıri odenmış olup mutebakı sermaye Yonetim Kurulu nca karariaştırııacak esasıar daıresmde defaten veya taksıtler halınde ısleoebihr •eğer Artış N*kit S»rmaye Oriajın Adı Fonu Aritmmı Toplam T.lş Bankası A Ş i 997 225 000 2 396 669 000.4 393 894 000 TŞış« .e Cam Fab A Ş 2 194 812.0002 633 774 000 4 828 586 000 Sumerbank 791 667 000 • 950 001 000 1 741668 000 Paşabahçe Tıc Ltd 8036 0009 643 000 17679 000 Anadoiu Sıgorta 2 776 000 • 3 3310006 107 000 Dıger 5 484 000 6 582 000 12066 000 BAŞSAĞLIĞI Arkadaşlanmız Sevgi ve Mahmut Kasapoğlu'nun kızları, Esin ve Oğuzcan'ın sevgili kardesleri, bizlerin Oğrencisi ve yavrumuz Mustafakemalpasa ilçesinin genç doktorlarmdan Dr. GÖKSUN KASAPOĞLU'nu 23 Şubat 1986 gunü Eskisehir Bursa arasında meydana gelen trafik kazasmda yıtırdik. Kasapoglu aUesine bassağbgı dıliyor, aolannı yurekten payiasıyonız. 5 000 000 000 10 6 000 000 000 11000 000 000 11. Düeklerin gOrüşülmesi ve gerekli kararlann alınması. vonetım Kurulu uyelerme T T K nun 334 uncu ve 335 ı r c ı maddelerinde mevzubahıs iznın verilmesi KORKMAZGtLBEŞTEPEADIGÜZEb EKMEKÇİ AİLELERİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle