Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lığın çağımıza nasıl aktanlabıleceğı sorunu, kesenkes çözulecek nıtelıkte bır sorun değıldır Kımı, tanhsel yapılann korunulması ıie yetınılmesını, böylece modern mımarhğa, çagımıza yer açılmasını önerır, kımı, tanhsel yapılann yanına onlara benzer yapılann yapılmasını öne surer Ben de halktan bırı olarak, bunlann karşısında bellı bır davranış takınınm, elbet. Şımdı bır örnek üzerınde duralım Safranbolu'nun olduğu gıbı korunması sorunu, duvduğuma bıldığıme göre, kımınde sevınç uyandırdı, kımınde kızgınlık. SevınenJen anlamak kolaydır, tutarlı ve özgun bır mımarlık anlayışmın bu kasaba ölçusundekı bu az bulunur urünu, hepımızm malı sayümalıdır, ona hıç kımse (sahıplen de) artık dokunamazlar Eskı bır yazımda da belırttığım gıbı, Fransızca "patrimoine"ın bızdekı eskı karşılığı "mamekk" dı, şımdı anababa kalıtı dıye çevınyonız. Ama en önemlı anlamı "ortak mal"dır Bütun kultür yapıtları, doğasal çevre ve nesneler, sahıbı kım olursa olsun "ortak mal" anlayışı ıçıne gırer Safranbolu evlennm sahıplen, ıster kendı evlennde oturur, ıster evlennı kıraya venrler, ama vıkamazlar, mımarhk bıçemını (ne ıyı ettım bu sözcuğü bulduğuma) değıştıremezler, mal onlanndır, tarıh bızımdır. Buna karşı, kendılerını bu tur popuhzme kaptıranlar, aadılar o evlenn sahıplenne, korumarun haksızlık, hatta ışkence olduğunu söyledıler, mal adamın değıl mı, ısterse yıkar, yerıne apartıman yaptınr Ama kazınayağı (kazaya'dan bozma) ö>le değıl, benım mallarımdan herhangı bırı patnmoıne kavramı ıçıne gırdı mı, ben artık o malın konıyucusuyumdur, malla nm uzerındekı tasarruf hakkımı kullanamam Bu durumdakı bınne acımak, onun hakkını korumaya kalkmak ıse yersız bır mülk saygısından başka bır şey değıldır Tanhsel yapı kavramına ıhşkm bır örnek üzerınde de duralım lstanbul Beledıyesı'nın Tarlabaşı Caddesı'm genışletmek ıçın oradakı yapılardan bırtakımını ıstımlak edıp yıkmaya başlaması, bıbndığı gıbı, olumsuz tepkılere yol açtı Bu caddenın butün yapılan ıle, olduğu gıbı korunması gerektığını savunanlar, okuduğumca, Istanbul'un tanhıne yönelık bır bağlılık duygusu ıçındedırler Burada karşımıza "Tanhsel yapı nedir?" sorusu dıkılmektedır Bu soruyu, yalnızca mımarlar değıl, tarıhçıler, duşunurler, butun sanatçılar yanıtlamahdırlar Çunku tanhın kalıtı, çok yönlü bır değer bınkımıdır, bu konuda yalnızca zaman ölçutunu gözönunde tutmak, bukentı mezar durumuna sokmaktan başka bır ışe yaramaz Hıçbır yerıne dokunulamayan bır kent, hayalet bu kenttu Öyle kı, o kentın ınsanları ıçın artık başka bır yer bulmak, başka bır kent kurmak gerekır Tarlabaşı Caddesı'nın gemşletıhnesı ıçm gınşılen etkınhkler dolayısıyla Istanbul'un tanhsel kalıtından, o caddedekı yapılann dokunulmazhğından söz etmek, böyle bır hayalet kent yaratma amacına yönelık bır çaba gıbı gorünuyor bana Ne ımış ? Onlar seksen doksan yıllık yapılarmış. tşte gene zaman ölçutu çıktı lcarşımıza. Oysa o yapılann, seksen doksan yıllık olması, ılle korunmalarını gerektırmez Bugun lstanbul, yanlış şehıralığın doğurduğu bır yığın korkunc, tatsız, sağlıksız yapı ıle dolmuş durumdadır, bunu bdıyoruz Pekı, seksen doksan yıl sonra bu yapılar da mı kutsal sayılacak 9 Bekle seksen doksan yıl, evın olumsuz olsun çıksın1 Hatta böylece evının onarımını devlete büe yaptırtabılırsın Demek ıstıyorum kı, eskı olmak, sadece eskı olmak, korunmaya almak ıçın yetmez Ama bir lstanbulsemtmın dıyelım yuz yıl öncekı durumundan bır görünu saklamak ıstıyorsak, bunun kolayı var, Tarlabaşı Caddesı'm kesen yan sokaklarda o tıp yapılann bırçok örneğı duruyor O sokaklardan bınnı korumakla eskı Istanbulculann ısteğı yerme getırılebılır sanıyorum Ama bu yapılann yıkılması üe hangı tanhsel, estetık değerlenn yok olacağmı sormak hakkımızdır Böyle bır soruya doyurucu bır yanıt bulmak sanınm çok zor olacaktır Hangı özgun mımarhk bıçemınin urunudur bu yapılar 9 Safranbolu'ya dokunma, Tarlabaşı'na dokun Ben bunu söylemış oldum bu yazımda ve belkı de kımı okurun gözunde tutarsızhğa duştüm, ıkı yanlı davranmakla Ama dokunulma.nakla Safranbolu bır hayalet kent olacak değıldır, bır masal kent olarak sürdurecektır yaşamını Onu bır daha görememek beru mutsuz eder Yazık kı bu sözu Tarlabaşı Caddesı ıçın söyleyemeyeceğım, orada neyın yaşadığını, neyın yasatılmak ıstendığını bıhnıyorum Bu mımar tanıdıgım var, ben ne zaman mımarhkla ılgılı bır yazı yazsam, bana ımzasız bumektup gönderır Bu yazım uzerıne de öyle bır mektup alacağımı büıyorum Bızım munarlanmız, uğraşlan konusunda çok duyarhdırlar Elbet öyle olmalan gerekır Saygı duyarım Ama onlann ışı bızı doğrudan ılgılendırıyor, bu yuzden de susmarmzı, haddımızı bılmemızı ısteyemezler bızden 28 KASIM 1986 Tarîh ve Kentler MELİH CEVDET ANDAY Kentlerde oturanlanmızın neıdeyse tümü "şehırcı"dır, dersem abartma sayıhnamah Bu konu, söyleşılenmızm buyuk bır bölumünü kaplar, bayındırlık etkınlıkkn ügımızı fazlası »le çeker, hele bu etkınlıklenn yanlışhğı, doğruluğu sorunu tartışmaya açıldı mı, tam bır yetkı ıle konuşur duruma gırer, mımar kesılınz. Elbet mımarlar da buna kızarlar, mımarhk okumamış kışılen bu yüzden haddını bümez sayarlar. Hakh mıdırlar, haksız mıdırlar, bır şey söyleyemeyeceğım, çünkü her kent, o kentte oturanlarındır, halkın kente yönelık ılgısı, beğenılecek bır ılgı sayılmalıdır Bu sabah bır dostum telefon ettı, kentımızdekı bayındırlık ışlennden açtı, bana da bır cesaret geldı, bu konuyu yazmaya başladım ışte. "Mımar" sözcüğu Arapça "umran"dan gehr, "umran" ıse "bir yerin tşlennuş ve şenlenmiş" olması dernektır Maddı gereksemelenn karşılanması ıçın gınşılen bu pratık etkınlık, yapıya guzellık kattığı ölçüde sanat nıtelığı kazaıur Kemlenn duzenlenmesı ıle ılgıh mımaruk anlamındakı kent mımarlığı, "şehircüik" kentlılerın dıkkatını çekecektır elbet Bız munarlık okumadık dıye, parklanmız, alanlanmız, yapılarımız karşısında susup kaIamayız, duygulanmızı, duşuncelenmızı ortaya koyanz. Ama bu gıbı ışler ıçın gene de halka damşılmaz, mımarlara, şehırcılere, demek uzmanlara başvurulur Onlar da gereksemelen, olanaklan, tarıhı, modern çağı gözönunde tutarak bırtakım tasanlar kurarlar, bu tasanlannı gerçekleştırme yolunda planlar hazırlarlar Halk ıse ış olup bıttıkten sonra konuşmaya (söylenmeye) başlar, ama ona kımse aldınnaz. Pekı, uzmanların ortaya çıkardığı bır yol, bır mahalle, bır ış merkezı, bır unıversıte kampıngı olması gerektığı gıbı, yuzde yuz doğru ve guzel bır çözume varmış mıdır'' Sanat nıtehğı de taşıdığı ıçın, mımarlık urunlen ustune boylesı bır kesınlıkle aniaşmaya, uyuşmaya vanlamaz Anlaşmazlık yalnız halk arasında degıl, mımarlar arasında da geçerlıdır Söz gelışı, konınacak yapılann seçımı, tanhsel mımarhktan etkılenme, esınlenme, ulusal bır mımarlık yaratma gıbı sorunlar, hıçbır zaman tam bır çözüme bağlanrruş değıldır, önerıler, uygulamalar bırer deneme nıtelığınde kalmıştır Elbette böyle olacaktı, dıyelım tanhsel mımar Kara Bir Karikatür... 20'ncı Yüzyıl Turkıye tarihinde en alengırlı rezaletlerden bırtsını ılk Dünya Savaşı'na gırışımız oluşturur O dönemde Alman emperyalızmının kucağındayız Babıâlı, EnverCemalTalat üçlüsünun elınde Enver Paşa, Alman hayranı 1914 ağustosunda Itılaf devletlennın denız gucünden k. çarak Türkıye'ye sığınan Göben ve Breslau adındakı Alman savaş gemılerıne Yavuz ve Mıdıllı adları verıldı Alman murettebata fes gıydırıldı Amıral Suşon komutasında Karadenız'e çıkanlan Yavuz ve Mıdıllı, Rus lımanlarını bombaladı Çarlık Rusyası da 2 Kasım 1914'te Osmanlı'ya savaş ılan ettı "Ne oluyoruz'" demeye kalmadan kendımızı ateşın ortalık yerınde bulduk Beş on satıria özetlenen bu tanhsel öyku, gerçekte sürükleyıcı bır televızyon dızısı olabılır Padışah, 14 Kasım 1914'te Fatıh Camısı'nde kutsal cıhat ılan ettı, ama, Allah'ın ışıne bakın kı savaş sonunda Osmanlı devletı küffarın elıne gectı Çocukluğumdan ben bu tarıh dersının yankılan kulaklanmda çınlamıştır "Sen sen ol, kımsenın kucağına oturmal Savaştan kaçınmak ıstıyorsan, buyuk devletlenn oyun/arına kapılma! " Nıtekım bu sayededır kı Ikıncı Dünya Savaşı'nın kan ve ateşıne bulaşmadan yaşayabıldık Sonra da Amenka'nın kucağına oturuverdık 1986 yılında çevremıze baktığımızda ne göruyoruz' Maşallahımız var< Bulganstan'la aramız şeker renk Sofya soydaşlanmızı nüfus kütüğünden kazımak yolundadır Yunanıstan'la Ege'de kanlı bıçaklıyız Atına, havada, denızde ve denız attındakı sınırlarını, Türkıye'nın haklarını çığneyerek genışletmek ıstıyor Akdenız'de Kıbrıs çatışma odağına dönuşmüş durumdadır, denızaşın asken yükümlulukler üstlenmış bulunuyoruz Suriye ıle kavgaya tutuşalım mı? Bu komşu, Hatay'a gözlerını dıkmış, ülkemıze terör ıhraç edıyor Irak'ta Kerkuk, petrol can damarımız sayılıyor, aklı evvel kışılere bakarsanız müdahale etmek zorundayız Humeynı'nın Iran'ıyla ılışkılenmız bulanıklaşıyor Çünku Tahran, Kerkuk'e gırerse bu ışın sonunun ne olacağını bılmıyoruz Sovyetler ıle öteden ben güven bunalımını yaşıyoruz, çünkü komünızm bızı ha yuttu ha yutacak Ama ış bu kadarta da kalmıyor kı> Ermenı terörünün ardında Araratızm var Sıyonızm, guvenlık sınırının Anadolu'yu da kapsadığını açıkladı Bölucülerın güneydoğu sınırlarımızdakı eylemlerı yabana atılacak gıbı değıl Batı Avrupa'dakı düşmarvlanmız da AET'den tutun Avrupa Konseyı'ne kadar bızımle uğraşıyorlar Kım bunlar' Sorulur mu canım' Komünıstlerle sosyalıstler Pekı, kıme güveneceğız' Amerıka'ya Hangı Amerıka'ya' Sözde Ermenı soykırımını temcıt pilavı gıbı ısıtıp ısıtıp Kongre komısyonlarında dolaştıran Amenka'ye mı' Türkıye'ye sılah ambargosu uygulayan Amerıka'ya mı? Incırtık'ı Islam dunyasına karşı vurucu usse donuştürmek ısteyen Amerıka'ya m ı ' Yunanıstan'ı gözetıp Türkıye'ye askerı yardımı makaslayan Amerıka'ya mı? Sılahlı Kuvvetlerımızı Ikıncı Dünya Savaşı ve Kore Harbınden kalma sılahlarla yetınmek zorunda bırakan Amerıka'ya mı? Türk tekstıl mallanna ıç pazarında ambargo koyan Amerıka'ya m ı ' Türkıye'ye sanayıleşme yolunu kapatıp tıcaretle yejjnmesını söyleyen Amerıka'ya mı? Dış ılışkılerımızın topoğrafyası, sıyah karıkatüre ve Kara mızaha dönüştü Amenka'nın kucağında otururken bu sorunların hıçbınnı çözemeyız Ortadoğu'da Amerıka, fes gıymış Goben ve Bresiau murettebatından daha tebdıl dolaşıyor 'En Buyuk Şeytan" Reagan, can duşmanı Iran'a Sıyonızm aracılığıyla gızlıce sattığı sılahların parasını Isvtçre bankalan marıfetıyle Nıkaragua meşru yönetımtnın düşmanı Contralar'a aktarıyor Vaşıngton'un, lyıden lyıye yerleşıp örgutlendığı Türkıye'de, r»ter yapıp yapmadtğını nereden brieceğım' Enver Paşa Almanlara "Ben sana hayran, sen cama tırnıan" dıyordu Yaşanan rezaletı tarıh kıtapları yazıyor Şu Amenkan cavalacıcozluğundan artık bıraz sıynlsak olmaz mı? Bu ne habı gaflettır' TÜIİNTINAZ Yuk.Kimya Müh.ve Eğitıma Doçentlik sınavı ARADA BIR OKURLARDAN 16 Kasım 1986 tarihinde Doçentlik Stnav Komisyonu tarafından yapılan merkezi yabancı dil sınavına katüdım. Abnanca dil sınaıındaki sorulardan birinin Turkçesi şoyle idi: "Bo$ bırakılan kısma soylenmış olabılecek sozü bulun" I Ben lngilizce oğrenmek istiyorum. lngilizce, Abnanca 'dan daha basit. II Niçın lngilizce? I Çunku tngüızcede bır tek artikel var II Ama sen Almanya 'dasın, Almanca daha onemlı I Hiç konuşmamak en iyisı II Ama o zaman arkadaflannla anlaşamazsın I a. Nasıl yani? b. Ben onlarla nasıl olsa anlaşamıyorum. c. Onlann hepsi Esperanto konusuyor. d. Niçın olmasın? e. Benım arkadaşlanm Turkçe oğrenmek zorunda değil. Bu Turkçe metinden ıki kişinin kolaylık açısından "Almanca mı, yoksa lngilizce mı oğrenmek" konulannda tartıştıklan anlaşılmaktadır. Ancak metnın Almancası okununca ve sınav sırasmda Almanca duşunulduğunde, Almanca konuşan fakat Almanca ve lngilizce bümeyen bir kişinin Ingilizcenin daha kolay olduğunu tartıstığı anlaşılmaktadır. Cevap seçeneklenndekı karmaşıkhk ve belirsızlik ve anlamsızlık ıse başka bir konudur. Başka bir enteresan soru da gunde 25 kahve içen bir kalp hastasına doktorun "25 kahve ıçilir mi?" sorusundan sonra hastanın verdığı cevap. Bu soruya hastanın espri gucune gore beş seçenekten en az 3 'u cevap olarak venlebiür. 150 soru ıçınde bunun gibi mantık yurutulemeyen, ancak mantık yurutulerek cevap veribnesi gereken sorular mevcuttur. Bu tur sorularla onceki donem uygulamalanndaki subjektıf değerlemelen önlemek ıçin Yuksek Oğretım Kanunu ile getınlen merkezi sınav sıstemmın dejenere edilmek istendiği gorülmekttdir. Yabancı dil bilgi duzeyini olçme amaanda olan boyle bir sınavda sorulann hangi ölçulerle ve künler tarafından haztrlandığı bilinmemektedir. Sınavın sağlığı açısından bunun tıtızlikle saklanması hoşgoru üe karşüanabilir. Ancak doğru cevaplann açıklanmasını beklemek, en azından gelecek sınavlarda mantıklı... cevabı bulabıbnek açısından adaylar için haktv. Sına\ sorulannın cevaplanmn tartışmaya açılmasını bekÛyorum. Dr İSMAİL A ÖZTÜRK Toplumu Yenileyen Biltndığı gıbı doğa, olumlu yonlerıyle canlıya yaşama hakkı tanırken olumsuz yönlerıyle de onu yok etmeye çalışır Eğıtımı, canlının beslenme, savunma, çogalma gıbı canlılığın temel ışlevlerını sürdürmek ıçın eylemlerde bulunduğu sırada doğadan gelebılecek olası güçlüklere karşı eylem öncesı alınmış önlem bıçımınde nıtelendınrsek, eğıtım canlıyla bırlıkte başlamıştır da dıyebılınz Doğa canlılık sürecıne geçerken zaman kesıtlerı ıçınde mevsım ve yıl sıcaklık, sogukluk turü canlılığı etkıleyen olumlu, olumsuz koşullarını yıneleyerek kendını dolaysız olarak öğretıyor canlıya boylelıkle canlının fızyolojık ve beyınsel yapısının karakterıstığını oluşturuyordu Canlının doğayı değıştırme yetısınden yoksun oluşu, doğayı onu betırleyen ' tek belırleyıcı" durumuna sokmuştu Bu nedenle başlangıçta hayvansı ınsan da doğanın kölesıydı O da doğanın kendısıne kazandırdığı bıyolojık belırlenmelerı kalıtım yoluyiaötekj kuşaklara geçırıyordu Buna tıpkı kuşun dunyaya gözunu açar açmaz yuva yapmayı bılebılmesı gıbı ınsanın da bıyolojık yapısının zorlaması sonucu sürdurdüğu ıçgüdüsel eğıtımı de dıyebılınz Ne var kı, ınsan ıçgüdüsel eğıtımını sürdürürken, doğayla olan dolaysız ılışkısı de gıderek karmaşıklaşıyordu Çunkü doğaya hıç guven olmuyordu Söz gelımı bödenını soğuğa karşı koruyan kıllar, sıcak havalarla bırlıkte dokulüyor, soğukların basmasıyla yerıne yenılerı bıtmıyordu Işte genetık artarımla kazandığı bılgısı yetmeyınce, bu kez özvarlığını sürdürebılmesı ıçın hayvan düzeyındekı beyınsel etkınlığını doğaya karşı doğa denlı acımasız ve guçlü bır btçımde gelıştırmesı bır zorunluluk olarak ortaya çıkryordu (Doğa bıyolo)ik yapı beyın dıyalekttğının başlaması) v Artık fızık gücünün dış, tırnak vr> yanı sıra eitfide bır de sopası vardı Çünkü düşünmeyı bılıyordu Beynı doğa araç arasında bır dolayımagırmış aracın yardımıyla ınsana dönüştuğünden doğaya kölelık etmekten kurtulmuştu Eğıtımını de eskısı gıbı yalnızca doğayla olan dolaysız ılışkısı ve genetık aktarımla değıl bıyolojık yapı beyınsel ışlev doğaaraç ılışkısı ıçınde gerçekleştırıyordu Aracı öğrenırken, bu arada onun yetersızlığını de öğrenıyor, her yetersız araç beynını daha lyılennı yapmaya zorluyor her zorlama hem beynının gelışımını hem de aracın ayrıntı ve çeşıtlılığını getırırken, elını kullanması türünden bedensel bır uzmanlaşmayı ve dolaylı bır bıtgılenmeyı de zorunlu kılıyordu Aracı kullanma sırasında onu tanıyıp tanıtmak ve anlamlandırmaksa bır başka zorunluluktu Işte dıl de böyle bır zorunluluktan doğmuştur Konuşmaya başlayan ınsan şımdı de ortak duşman doğaya karşı toplumsal bır bağlaşık (ıttıfak) oluşturma çabası ıçıne gırmıştı Ne var kı, beyın araç bılgı toplumsallaşma yönunden güçlendıkçe bıyolojık yönden guçsüzleşıyordu Sözgelımı bannaklarda yaşaması, gıusıyı kulllanması tüylerınm dökülmesıne neden olmuş, etı parçalayacak aracı gelıştırmesı dışlennı zayıflatmıştı Maddesel bılgı bırıkımının yetersızlığı radenıyle bırey de toplum da doğaya karşı korunamıyordu Bu durumda yapılacak en lyı şey doğa guçlerını kışısellleştırerek, doğayla lyı ılışkıler kurmak ve bu ılışkılerı kurallara bağlamaktı Saptanan kurallarsa nesnel bağlamda maddı bır temele dayanmadıkları ıçın soyut, öznel, yerel kalıyorlar, bılmenın yerıne ınanmayı koydukları ıçın de koşullara göre çeşıtlı dınlerın oluşumuna zemın hazıriıyorlardı \fe artık tek büyük güç vardı Tanrı Isterse toplumları gönondırır, ısterse cezalandınrdı, kımın varsıl kımın yoksul olacağına o karar venrdı, beylıkler, krallıklar onun adına kurulurdu, çünkü her şeyın sahıbı oydu Tbplumun varoluşunun maddesel bılgıyte korunamaması gızemlı (mıstık) bılgının, doğa beyın araç arasındakı dolaysız, karşılıklı değışen gelışen maddesel anlamdakı ılışkının arasına soyut bır öğretı olarak gırmesıne ve ıkıncıl kıldığı maddesel bılgıyı de araç düzeyınde kullanmasına yol açmıştı (Mımarı bılgılerın tapınak, kılıse, pıramıt vb de kullanılması) Bu arada az önce de değındığımız gıbı, bır varoluş sorunu olarak ortaya çıkmış olan bıreytoplumTanrı ılışkısının toplumun organık yapısı ıçınde temel bır öğretım bıçımınde kurumsallaşmış olduğunu da eklemek gerekır (Eğıtımın kılıse okullarında, medreselerde yapılması) Ne var kı gızemlı eğıtım kendı özu geregı değışmezlık ılkesını benımsemış olduğu ndan, ereğını de toplumların değışmezlığını savunmak bıçımınde belırlemıştı Oysa ınsanaraçdoğa arasındakı dolaysız ılışkıden kazanılmış maddesel bılgı her geçen gün doğanın gızlerını (sırlarını) ınsana bıraz daha açıyor, gızemlı eğıtımın öngörduğü durağan toplumsal organızmaların kabuklarını çatlatarak, toplumları yenı dın ve ınanç arayışlarına zorluyordu (Çok Tanrılı, tek Tanrılı dınler, dını reformtarı) Maddesel bılgının bu evrensel nıtehğı toplumlar arası her tür sınırı aşıp, bır bılgı alışverışını de gerçekleştırdığı ıçın, başlangıçtakı karmaşık yapısını fızık, kımya bıyolojı gıbı pozıtıf bılımlere ayrıştırırken bıreyın ve toplumsal yapılarıd çözumlenmesı ıçın de ekonomı, toplumbılım, ruhbılım, budunbılım gıbı bılım dallarını oluşturmuştu Boylelıkle gızemlı eğıtımın ıkıncıl kılınıp yerını evrensel nıtelıkte orgutlenmış kurumlarıyla ılk, orta, yüksekoğrenım maddesel (laık) eğıtımın alrnış olması, toplum sorunlarının çözumunü de, eskı dönemlerdekının tersıne, yıne laık anlayışın urunu olan ekonomı hukuk ve benzerı kurumlara bırakıyordu Ne var kı, bu kurumlar da farklı toplumların eskı gızemlı anlayışla korunamayan sınıfeal yapı ve kurumlarının savunulması kaygısı nedenıyle farklı yorumlamalarla karşı karşıya gelmek durumundaydılar Farklı toplumların egemen güçlerıyse ınsandoğaaraçbılım ılışkısının arasına gırerek, bu ılışkıyı kendılerıne göre bır dünya görüşüne dönuştürup özçıkarları uğruna ınsanlığın geItşımını ve ılerlemesını engellemeye çalışıyorlardı Çağımız ınsanının da hıç yabancısı olmadığı bu anlayış, toplumun yenılenmesı demek olan eğıtıme de kendı damgasını vurmak, eğıtımın oznesı durumundakı gençlık aracılığıyla kendı geleceğını sağlama bağlamak ısteyen anlayıştır Eğıtımle ılgılı duşüncelenmızı böylece özetledıkten sonra, sonuç olarak dıyoruz kı, kımı zaman açıktan açığa bılıme saldırmaktan çekınmeyen, kımı zamansa sınsı sınsı türlü bılımsel kısveler attında ıdealıst felsefe akımlan ıcat ederek kafaları karıştırmayı planlayan bu anlayışa karşı savaşım vermek, dın, dıl, ırk vb ayrımlar gözetmeksızın tüm bılınçlı ınsanların gorevı olmalıdır TARIM KREDİ KOOPERATIFLERİ İÇİN KIMYEVI GÜBRE TEDARİK EDİLECEKTİR Merkez Bırlığıınızce Kooperatıflenmızın 1987 yılı llkbahar dönemı ıhtıyacı ıçın ajağjda cins ve mıktarlan b«lırtılen toplam 788 000 ton kımyevı gubre yüzde 10 noksan veya yüzde 20 fazlası ıle tedarık edılecektır Gubre Clnsi Mikun (Ton) Amonyıun Sülfat <• • 77 880 *!t Kı Amonyum Nıtrat 464 600 1» 21 Amonyum Nıtrat 19 800 Üre 90 720 TS.P 12 300 NSP 4 500 14 000 DAP 70 000 20 20 0 Kompoze 31500 15 15 15 Kompoze 1700 26 13 0 Kompoze 1000 Potasyum Sülfat Bu konudakı 1dan ve Teknık sartname 4'üncü Cadde 169 Bahçelı evler/ANKARA adresındekı Genel Müdürlüğümüz Tedank ve Pazarlama Daıre Başkanhğından temın edılebıhr Bırhğunız 2886 savılı Devlet lhale Kanunu na tabı değıldır Son teklıf verme 19 Aralık 1986 günü saat 17 00'ye kadardır Tel 23 74 82 / Teleks 43255 Tlkk GENEL MÜDÜR ARANIYOR Merkezı Ankara'da bulunan sırketımızın yönetımı üe görevlendınlmek Uzere, üretım, satış ve pazarlama ışlennı yönlendırecek, yurtıçı ve yurtdışı üıskılen düzenleyebılecek, aşagıda behrtılen nıtelıklere sahıp genel müdür ahnacaktır 1 Yurtıçı ve yurtdıjındakı unıversıte veya yflksek öğrenım kururalannda ışleune, endüstn mlihendıslıgı, makıne mühencbslıjı, kunya mühendiilıgı, ıktısat, malıye, muhasebe gibı konularda öğremm gören ve asgan ıyı derece üe (Ortadoğu ve Bogazıcı Ünıversıtelen de yundısuıdakı benzerı Oıuversıtelerden mçzun olmak terçüı sebebıdır.) Mezun olan, 2 Çok ıyı derecede lngüızce (ıkına bır lısan lercıh nedenıdır) Bilen, 3 Rcsmı veya özel kuruluşlara karşı hızmet yükümlülügü altında bulunmayan, 4 Gıda ve mesnıbat sanayunde ust düzeyde en az 5 yü basanh yönetıcüık deneyımı bulanan, 5 Askeruğını yapmış ve 40 yasını geçmemış olan, 6 Yurtıçı ve yurtdışı seyahate engel halı bulunmayan, îsteklüenn bır adet fotoğrafını ekleyeceklen aynntüı özgeçmıslennı ıçeren düekçelennı en gec 8 Aralık 1986 tanhıne kadar "Şırket genel müdür" rumuzu üe P.K 1140 Ankara adresıne göndermelen nca olunur NOT a) Ücret karsıhkü görusmelerde tecrttbe ve lıyakata göre tatmın edıcı sevıyede belırlenecektır b) Müracaatlar gızlı tutulacaktır Prensiplerve Uygulama Pıt)f .Dr.KENAN ERKURAL SEKİZİNCİ BASKI MUHASEBE TÜRKİYE TARIM KREDİ KOOPERATIFLERİ MERKEZ BÎRLtĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TEKEL İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 7 adet Motopomp alımı ıhalesı, 4 12 1986 gunu saat 10 30'da Tekel Işletmelerı Genel Mudurlüğü II lhale Koraısyonu'nca ıç pıyasadan açık eksıhme vöntemıyle satın ahnacaktır 2 Geçıcı temınat 1 426 000 TL'dır 3 Şarmamesı Tedank ve tkmal Daıresı Başkanlığı'ndan 1 000 TL karşıhğında satın alınabılır 4 Isteklıler en az üç ay süreh lımıt dahılı geçıcı temınat mektup lannı ve şartnamesmde ıstenılen dığer belgelerle bırlıkte ıhale gunu behrtılen saatte lhale Komısyonu'na muracaat edeceklerdır 5 Kuruluşumuz 2886 savılı yasa kapsamında değıldır Emnıyeth, kârlı ve venmlı teklıf değerlendınlecegınden, ucuz tekhfîn dıkkate alınmaması veya sıparışın kısmen ve>a tamamen ıptalı, tekhf verıcıye bır hak sağlamaz 6 Postada dogacak gecıkmeler ıle telgraf ve teleksle yapılacak baş vurular geçersızdır Ilanen duvurulur 1 Kuruluşumuz ıhtıyacı 9 adet guç transfonnatörü tekhf alma usulü üe satın alınacaktır a) 1250 KVA, 6 adet b) 630 KVA, 2 adet c) 800 KVA, 1 adet 31,5 KV'lık 2 Bu ışe an şartnameler; a) Çay lşletmelen Genel Mudurlüğü, Satınalma Mudurluğu Rıze, b) Çaykur Çay Pak Fab Müd Buyukderetstanbul, c) Çaykur Ankara Bölge Mudurlüğü, Mahye ve Gumrük Bakanhğı E bınaa 7 kat, OperaANKARA adreslennden ücretsız temın edılebılır 3 lhaleve katılmak ısteyen firmalann sartname esasları dahıhnde hazırlayacaklan tekhf mektuplarım en geç 5 12 1986 günu saat 17 OO'ye kadar Çay lşletmelen Genel MüdurlüğuRİZE adresınde bulunacak şeküde ıadebtaahhutlu olarak göndermelen veya behrtılen tanhe kadar elden vermelerı gerekmektedır 4 Postada meydana gelen gecıkmeler ve telgrafla yapılacak müracaatlar kabul edıhnez 5 Kuruluşumuz 2886 sayıh Devlet lhale Kanunu'na tabı olmayıp, ıhale>n yapıp yapmamakta, kısmen yapmakta veya dıledığıne yapmakta serbesttır Basın 32627 ÇAY İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Rİ7P GÜÇ TRANSFORMATÖRÜ SATIN ALINACAKTIR TÜRKİYE MUHASEBE UZMANLARI DERNEĞİ MESLEK TOPLANTISI (VERGİ KANUNLARINDAKİ GÜNCEL SORUNLARI) konusu, 4 Aralık 1986 Perşembe günü saat 9.3017.00 araa HARBİYE Cumhunyet Caddesı No 329'dakı YAPI ENDÜSTRİ MERKEZİ alt salonunda üye ve uyemız olmayan meslektaşlanmıza gınşte davetıye ahnarak sunulup tartışılacaktır Konuşmacı: VEYSİ SEVİĞ Bügı ıçın: TÜRKİYE MUHASEBE UZMANLARI DERNEĞİ 148 42 27 TEŞEKKUR Avukat BİLSAK'TA BUGÜN Sınema Sojleşilen 1: 18 00 FAT1H OZGUVEN "TRISTINA (BUNUEL)' CafeFojer 10 0017 00 Lokanta: Oğle servısı 12 0015 00 Akşam Servısı 20 00 BULENT SUMRU (aıtarvokal) BILSAK Soğancı Sok 7 Cıhangır 143 28 79 143 28 99 Beyoğlu 3 Asliye Hukuk Mahkemesımn 11 11.1986 günkü 986/337 Esas 679 sayıh kararı üe Jozef olan ısmım Yusuf olarak tashih edilmıştir llan olunur YUSUF BÎTON EKG'I ERSTETESKOPLAR KAL1TELI, HESAPL1 345 82 46 TEŞEKKUR Annem Düriye Suyoku'nun rahatsızlığı sırasında yakın ılgi ve alakalannı esirgemeyen kıymetli hekim S.S.K. Göztepe Hastanesi 3. Dahılıye servısinden TMY4R ÇULLU'nun Vefatı dolayısıyla cenaze törenine katılan, çelenk gonderen, bizzat evimize gelerek veya telefon, telgraf ve mektupla acımıza katılan tum akrabalarımıza, dostlanmıza, arkadaşlarımıza, komşularımıza ve şirketlere yurekten teşekkur ederiz. Muh. Dr. Sayın ÖZER ALPASLAN'a ve 3. Dabiliye servisi Doktor, Hemşire ve Personeline teşekkur edenm. NÖYAN DEMİRECe DİNÇER SUYOLCU Gastro Entrolog Dr. Sayın AILESt TÜRK COCUGU ALDANMA HAFİF ALKOLLÜ İÇKİLER ALK0LİZIV1İN, MASUM ZANNEDİLEN VEYA ÖYLE GÖSTERİLEN KANLI OLTASIDIR. Oğlumuz EREN KARAÖREN'in 24 kasım pazartesı günu doğduğunu yakınlanmıza ve dostlanmıza du>ururuz F A T O Ş ve M E H M E T K A R A O R E N Y ES İ LAY 1 Muessesemızce ıhraç edılecek mamul maddelerın ambaiajlanmasında kullamlmak uzere + , ""o 35 toleransh 10 000 adet 1 ton kapasıtelı polıpropılen torba ımal ettırılecekür 2 thalemız 17 12 1986 çarşamba günu saat 15 OO'te muesseseraız bınasında kapalı zarf usulu ıle yapılacak olup, teklıfler ıhale günü saat 14 00'e kadar muessesemıze teslım edılecektır 3 lhaleye ıştırak etmek ısteyenler gereklı şartnamelerı Müessesemız Tıcaret Müdurluğu'nden temm edebıhrler 4 Müessesemız 2886 sayılı kanuna tabı değıldır Basır ^2« * ETIBANK BANDIRMA BORAKS VE ASİT FABRİKALARI İŞLETMESİ MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN