23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 KASIM 1986 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURtYET/5 StNEMA ATtLLÂ DORSAY HAYVANLAR tSMAİL GÜLGEÇ KtM KİME DUM DUMA BEHiç AK SEYÎRCtDEN UMULMAD1KİLGİ Zeku oyunlarma dayah ve fantastlk sinemayla flört eden tarzda bir güldürü olan "Aaahh Belinda", seyirciden şaşırtıcı bir ilgi görüyor. Müjde Ar'ın yanı sıra, Mehmet Akan (solda) ve Levent Yılmaz fllmde önemli rolleri paylaşıyor. Henı aydın işi, heııı iş filıııi Aaahh... BeUnda / Yönetmerv Atıf Yılmaz / Senaryo: Barış Pirhasan / Görüntü: Orhan Oğuz. / Müzik: Onno TUnç. / Oyuncular: Müjde Ar, Macit Koper, Yılmaz Zafer, Güzin özipek, Azmi örses, Füsun Demirel, Tarık Pabuççuoğlu, Mehmet Akan, Burçak Çerezcioğlu, Berhan Ballıoğlu, Elif Çerezcioğlu, Nuran Oktar, Levent Yılmaz, Erol Durak, Eltf Ataöv, Koray Ergün / Odak Film yapımı (Kent, Sinepop, Şafak, Süreyya, vb.) Daha ilk sahnelerde, reklama sıvanan tıyatro oyuncusu Serap, deneme filminin TV ekranına yansıyan görüntülerinde gözlerini kendıne dikmiş bakan "ortadirek Hulusi bcy"e hışımla "Ne bakıyorsun be!" dediğinde filmin "gidişatı"nın ipuçlan verilmiştır... "Gerçek yaşam" dediğimiz şeyle küçük ekranda yansıyan reklamlann (bunun yine küçük ekrana yansıyan tüm, dızı film vb. şeyler de dahil edilebilir) "sahte yaşamı" arasında bir alışveriş, bir "geçlş" öyküsü anIatacaktır Atıf Yılmaz... Tıpkı VVoody Allen'in "Kahlre'nln Mor Gulu"nde perdedcn atlayıp salona "inen" ve "gerçek insanlar"ın hayatına dalan film kah ramanı gibi, oyuncu/reklamcı Serap da, yorgun bir çekim RÜnünün sonunda, Belinda şampuanınıtı kahverengimsi rengini almış banyoda, uzun bir duştan gözlerini açtığında, kendisini fılmdeki "orfadirek aile"nin kadını, Hulusi beyin karısı, iki çocuk annesi ve kadını Naciye olarak bulacaktır. Ortadirek yaşamı Serap, bu olağanüstü "geçişi" elbette kolay kolay kabul edemez. Ait olduğu dünyaya, çevreye dönmeyı dener.. Ama her kapı yüzüne kapanır; eskı dünyasının kışilerı, tanıdıkları, dosıIarı, sevgililerı yerli yerinde durmaktadır.. Ama hiçbirı onu tanıra benzemez, onun yakınlığı, tanıdık tavrı hepsini tedirginlikten karı koca kavgalarına, çeşitli durumlara sürükler... Serap, her şeyı dener, doktorlara bile gider. ancak Serap olarak izi bile yoktur toplumda.. Tek çare, Nacıye kimliğini kabullenmek, Hulusi beyin karısı, çocuklarının an nesi, sıradan bir "ortadirek yaşamı"nın insanı olmaktır.. Hiç olmazsa tiyatro hevesini sürdürmek için yaptığı girişim de fiyaskoyla sonuçlanır. Naciye, her şeyi kabullenir.. Taa ki... Aaahh Belinda' neyi söylediğiyle değil, nasıl söylediğiyle önemli En düzeyli güldürülerdcn "Aaahh Belinda "yı "Adı Vasfiye"nin başansının gölgesine sığınmış bir "tekrar" filmi diye beklerken, Antalya Şenliğı'nde böylesıne değışik, cüretlı, taze bir filmle karşılaşmak hoş bir sürprız olmuştu. O festival hengâmesi içinde yanılmış olmaktan korktuğumdan filmi bir kez daha, bir sinemada, halkla bırlıkte ızledım. Evet, kuşku yok, "Aaaahh Belinda", sınemamızda yapılmış cn düzeyli güldürülerden, en cüretlı denemelerden, en aydın ışı filmlerden bırı.. Ve işın tuhafı, bu "aydın işi" inceliklere karşın, seyirciyle büyük ölçüde ilişki kuran bir film.. Sinepop Sineması'nı dolduran seyirciyle hep aynı yerlerde aynı şeylere mi güldük, bilmiyorum. Ama sürekli gülduğümüz kesındi... PİKNtK PtYALE MADRA GençUğin umutsuz çığhğı Dnvar (Pink Floyd The Wall) / Yönetmen: Alan Parker / Senaryo: Roger Waters / Müzik: Pink Floyd Topluluğu / Oyuncular: Bob Geldorf, Christine Hargreaves, James Laurenson, Eleanor David, Bob Hoskins / CİP (MGMJ yapımı / (Emek, Ortaköy Sanat Merkezi, Atlantik vb.) Pop müziğin yaşadığımız çağa getirdiği önemli, çok önemli tanıklık artık herkesçe kabul ediliyor. 195560'ların "Rock'n Roll" akımı, Presley ve diğerleri, 1960'ların Beatles, RolUng Stones, Pink Floyd vb.'den oluşan "Britlsh sound"ı ve ABD'de Joan Baez, Bob Dylan, Nell Young ve diğerlerinin oluşturduğu "protest" kokulu "country" müziği, 70'lerde bütün bu akımlardan beslenen, ama sonuç olarak ritmi her şeyin üstünde bir yerlere koyan "disco" müziği, kuşkusuz yalnızca müzik akımları, turleri olmanın ötesinde, var olduklan dönemlerden önemli toplumsal yansunalar getiriyorlar, bildiriler, mesajlar sunuyorlar... Ve toplumbilimciler, bu müziği sevsinler sevmesinler (elbette sevseler daha iyi), onun tanıklığına başvuruyorlar, bir dönemi ve özellikle o dönemin ortak gençlik kültürünü kavrayabilmek için... 'Duvar'dan geriye kalan, gençliğin hüzün ve melâli HIZU GAZETECİ NECDET ŞEN Senaryo birinci sınıf "Aaahh Belinda", öncelikle bırıncı sınıf bir senaryoya dayanıyor. ikinci izleyişimde senaryonun ne denlı ustaca kotarılmış olduğunu farkettim. Fantastik çağnşımlı olağandışı öyküsunu, binbir gündelik ayrıntıyla, çok canlı kişiliklerle (apaıtıman komşusu çifti, kaynana r kayınpederi veya son anda ortaya çıkan babayı düşünün), oldukça "Batılı işi" bir konuya getirilen alabildiğine bizden, yerel "alaturka" bir sıcaklıkla beslemek, senaryonun / filmin ilk ve temel başarısı.. Sonra yıne temelde senaryodan gelen bir özellik, öykünün "döniim noktalan"nı, "geçiş anlan"nı çok iyi belirlemek, akışın ıçine çok iyi yerleştirmek. Kuşkusuz kimi boşluklar yok değil.. öykunün kendıne özgu mantığı içinde bile, örneğin Serap'ın, Naciye'nın "banka mcmuresi" mcsleğını nasıl sürdürduğünu anlamak olanağı yok.. Veya böylesine "olgun" bir senaryoda, başta TV reklamlarını Serap ve sevgılisınin ağzından eleştıren bölümun nıye öylesıne "kor kör parmagım tfozüne" uzun tutulduğu anlaşılmıynr.. Fantastik sinemayla florl Ama ne gam!.. öykü kusursu/ biçimde işliyor, şaşırtmacalarıııı kabul ettirmeyi başarıyor, akışı hıç aksamıyor, giderek dııraklamıyor.. Filmin nıesajı? O da var! Serap ve cevresınin gözuyle "ortadirek yaşanu"na, aile yaşamının lekduzelığı, "tasarruf" tutkusu, "bonfile, tereyagı ve muz du^manlığı" vb. öğelerıyle getirilen alaycı, eleştirel bakış, aynı /.anıanda (yine senaryo/yönciım ıkılısının ustalığı saycsındc), bu "bohem", sanatçı "kuçuk burjuva" yaşamına da yöneliyor. tki yanli bıcak gibi toplumumuzun guncel karmaşasından getirilen bu tablo, ıkı farklı katmanı, ıkı değışik yaşam biçimini de kapsıyor. . Reklama, reklamcılık dünyasına ve "kuçuk ekran"dan yansıyan yapaylıklara getirilcn cleştiriyse, elbette ilgınç, ama bıraz fazla kolay ve yuzcysel kalıyor.. Ama sonuç olarak "Aaahh Belinda", neyi söylediğiyle değil, nasıl söylediğiyle önem kazanan bir film bi/ce... Zekâya, zekâ oyunlarına dayah ve fantastlk sinemayla açık biçimde flört eden bu tarzda bir güldürunun bızım sınemamı/da yapılabileceğine, hadı yapıldı dıyelim, seyircimizden böylesine ilgı goreceğine ınanmazdık.. Her şey gibi, sinemamı/ da değişıyor. Hem de ıyiye doğru... Filme emeği gecen herkesı kutlarken, yine de Mujde Ar ve Macit Koper'ın oyunlarına ve Ono Tunç'un müziğine özel bir övgü... ÇtZGtlJK KÂMtL MASARACI <r .'.• Gençlik isyanının sözcüsü Pink Floyd topluluğu, bu akımların içinde özel bir yere sahip... 4 tngilizgencinden oluşan topluluk, 1960'ların başından itibaren müzik yapmaya başlamış, Syd Barrett'in yerini sonradan Roger VVaters'ın almasıyla çalışmalannı 20 yıl boyunca sürdürmüşlerdi. Bu zaman süresince ve yarım düzine kadar albümle erişilen ün ve erişilen başan şaşırtıcıdır. lşin müzik yanı bir yana (o ayrı bir inceleme konusu), bu başarıda kuşkusuz grubun her plağımn (ve hemen her şarkısının) bir anlam içermesi, bir bildiri sunması, bir yerlerden bir ses gctirmesi de önemli bir etken olmuştur. Bu bildiri, genelde "protesto" bildirisidir, kurulu düzene, dünyanın gidişine, "e8tabUshment"a karşı bir çıkıştır. Gerçek anlamda siyasal bir doğası olmasa da, ideolojilcre bağlanmasa da, Pink Floyd, 1968 olaylarıyla doruğuna çıkan "gençlerin isyam"na sözcü olabılmiş, bu sözcülüğü sonradan 1980'lere dek uzatmak başansını da gösterebilmiştir. Müzik alanında bir Beaties kadar yaratıcı ve yenileyici olmamışlar, ama özellikle her albümün taşıdığı bütünlük ve verdiği bildiriyle, sanki birer "kitap albtim"e, birer "manifeslo"ya dönüşen yapıtlarının etkisi büyük olmuştur.,. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLtR KEMAL GÖKHAN fhigçpt bahgesının SOSÜZ kaım>ş j dep Duvarı yıkana kadar . Alan Parker'ın, grubun "Duvar The VVall" albUmünü oluşturan şarkılarına dayah fılmi, sonuç olarak Pink Floyd müziğini görselleştirme, sinemalaştırma duşUncesinı ve çabasını temel alıyor. Parker, bunun için kendisine alabildiğince özgürlük tanımış. (İyi de etmiş) Grubun son döneminin "beyni", birçok şarkılarının ve hemen bütün şarkı sözlerinin yaratıcısı Roger VVaters'ın senaryosuna dayanıyor film... (Konuşmalardan çok, şarkıların sürüklediği film için, kuşkusuz klasik anlamda bir "senaryo" söz konusu değil). "Pink"i, yani grubun tümünü simgeleyen bir kışih'ği canİandırıyor, günümüzün ünlü adı Bob Geldorf... Onu, kendi içine, dünyasına, sürekli TV izledigt odasına kapaJı yaşayan bir rock starı olarak tanıyoruz. Eski filmlere bakarak, savaşta ölen babasını, en çok annesinin görüntüsüyle süslü çocukluğunu, baskı içinde okul günlerini düşlüyor... Sonra savaşı, babasını ve daha binlcrcc çocuğun babasını yutan savaşı... Dış dünyadan korunmak için yaptığı "duvar", sonunda onu korkunç bir yalnızlığa yargıüyor. Evlilik veya geçici aşklar da çözüm değil... Rock yıldızlığının doruklarına tırmanırken, yalnızlığı gitgide artıyor... Duvarı yıkıp yok edinceye dek... TARtHTE BUGÜ1V MVMTAZ ARIKAIS İ838'OE 8U6UU, UMUI &ELÇIICAU R££SAM R£NE MAGRtlTE f) OO6DU BELÇlKA 6UZ£L £ANA7tAZ AtCADBMıSI 'ND£ Ö6B£Utto GÖREN MA6RITT£, IUC ÇA'UÇMALA&.IMI KU8İST VE FUTUfll£TL£ftlU ETtCISİNDE \PACAKTI. PAHA SONRA 6£HÇEKUSWCU (ZU&ZEAUST*) AKIMA İLGİ DUYACAK, PARJS'TB SlBtCAÇ y/l K4Ü4KAIC Bu AK/U/AI ONOB 6ELSM <IÇlLE&YLE >*UUN IUÇKİ tZlgACAKJlft. OE£lMLEBİUO£ PAll 'N'AJIONI AA/DI&4AJ Bl/Z T&UJIIC KUJLIAUAU MASeiTTB, CMf/SlCO'DAKJ OA MBPIK DURUAALAGI fi£SlMLEMOlR€CeK, SESIM RESlM. TEMASlUI üSTACA KULLAHAcA&ltZ. BOB GELDOF Fllmde PinkH oynuyor. müziği için yaptığına çok benzer bir şey yapıyor. (Film, zaten tümüyle Russell'in bir diğer ünlü filmini, "Tommy"yi anımsatıyor.) Bunun için pandomimden, dışavurumcu sinemadan, ışık / gölge oyunlarından, çeşitli oyun biçimlerinden, çok ılginç biçimde kullanılan canlandırma sinema bölümlerinden vb. yararlamyor. özellikle kımı sahneler (küçük Pink'in siperleri gezmesi, faşıst bir törene dönüşen "rock konseri", savaştan dönenlerin karşılanması, okul bölümleri, Pink'in "öfkesi" vb.) çarpıcı, etkili sinemasal bölumlere dönüşüyor... Ve kimi zevksiz, tekdüze veya yinelenmiş bölumlere karşın, sonuç olarak Pink Floyd'un müziğine oldukça uygun düşen, bu müziği besleyen, zenginleştiren, görselliğe aktaran bir film, mUzikle beslenmış bir görsel şölen çıkıyor ortaya... Ve film, sanırım ki şimdiden elde ettiği "cultfilm" niteliğini gerçekten de hak ediyor... Ve de belli bir hüzün, çağımız gençliğinin çaresızliği, yalnızlığı, itilmişliği üzerine açık bir hüzün kalıyor filmden geriye... Ahmet Haşim, "Melâli anlamayan nesle Aşinfl degiliz" demiştı. Haşim, bu filmi görse "melul" bulur muydu bilmem?.. Ama tüm modernliği ve gösterişi içinde, "Duvar" filminin bir umutsuzluk çığhğı gibi taşıdığı o "meIfll", gözden kaçacak gibi değil... BİR BAŞKA GERÇEKUSTUCU.. Solda, AAagriite. , saâda ıse "T&Udıt AHındaki ICafıl " acflı tab/osa gârü/uyor 50 YIL ONCE CUMHURİYET Malta 20 (a.a.) Yavuz ve flotılla, tayin edtlen noktada denızaltı fılosuna iltihak ettikten sonra donanmamız tam bir ıntızam altında yoluna devam ederek bu sabah saat 8 de Maltamn merkezi olan 21 Kasım 1936 limanından ıkı mıl mesa/ede bir an durarak refakatındekı tngiliz muhrıblerinden kılavuz ve irtibat subavlannı alrnış ve bayrağımızı dalgalandırarak heybetle ve ağır ağır Valetta lımanına gjrmtştır. Lımana gırerken hava kuvvetleri de donanmamızı karşılamıştır. 19361986 Yavuz selam toplarını atarken her iki defasında da tngiliz beyaz harb bayrağını çekmiştir. Turk bahrıye zabıtlerı Selanık şehrıni zıyaret etmeden evvel, 27 teşrinisanide, Yunanıstan Faler deniz üssüne uğrıyacaklardır. Ahmet Haşim görseydi Parker, "Duyar"da, bir müziği (bir albümü), elbette sözlerle bağıntılı olarak, ama kendisine verdiği esinin doğrultusunda sinemalaştırıyor. Bu açıdan, sanki Ken Russell'in (bu akşam 2. Kanal'da izleyeceğimiz) "Yalnu Kalpler"de Çaykovski'nin Donanmo uız Mallayu vardı Valella açıklannda zıyaretme gilmekte olduğu dost memleket filosuna mensubu beş muhrib turafından karşılunmıştır. Ingılız muhnbleri Yavuzun her ıkı baş omuzluğunda yer aldılar. Böylece yoluna devam eden donanmamız Valetta
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle