Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 14 KASIM 1986 sa, bır yanılgı olup çıkmıştır, ama resım, ıdealann bılgısıne varamasa da (varmak ıstedığım de sanmıyorum) kalıcı olan bıçımlere yönelmekle, daha çok ıdea lara yaklaşır olmuştur Ama bence bundan da önemlı olanı, onun bakanla baküanı bırleştırme, eşıt kılma anlammda bır tur gızemcüığe burunür olmasıdır Hangı sanat buyu değıldır ve hangı buyu, ıçınde gızemcılığı saklamaz Gözbebeğı bırkaç tane olan bır göze baktığım zaman, hangı bıçıme gırdığımı merak edıyorum Çunku resun, ruhumu yadsıyor, yamızca ınsan bıçımımle uğraşıyor ve onun başkaca ne gıbı bıçımlere gırebıleceğını araştırmak ıstıyor tn sanların bırkaç ruh taşunaları da, bukaç görunuşlen olmasından değıl mıdır"' " G o n n e " sadece bır bılgı edınme surecı değıl dır, dılden önce başlaması da göstenyor kı, ınsanın ılk büıncıdır, resım sanatı hep bu ılk bılınce bağlı kalmıştır ve bundan öturü ulu ve saftır Rasın'm Italya'da buyuk ödül kazanan Assısılı Azız Francesco'ya ıhşkın on uç paıçalık buyuk yapıtını özgun resım dılıne yönelık bır merakla yemden ınceledığımde, bu dılın turlu kaynaklardan kalkarak, nasıl kışılıkü bır varhğa ulaştığını hayranlıkla gözlemledım Burada resun düı artık başka dıle çevnlemeyen ve çevTilemeyecek olan bır kendıhğındenhk kazanıyor, hıçbır turlu açıklamayı gereksemeden yaşama katılıyordu, ımgelem bılınen boyalardan ve çızgılerden, bılmmeyen yepyenı bır dunya yaratıyordu Resım ustune yazmak, bu dıh okuyabılmekten başka bır şey olmasa gerektır Resi Bîr Ressam MELtH CEVDET ANDAY "Dnymak" ıle "dinlemek" arasmdakı ılışkı, " b a k m a " ıle " g o n n e " arasındakı ıhşkı gıbıdır "Doyu>oruın, ama dinlemiyorum" dıyebılırız orneğın, kuşkusuz " b a k m a " ıle " g o n n e " arasmdakı ıhşkı, tam olarak, bu ömektekı gıbı değıldır, bız ancak baknğınuz nesneyı göruruz Ama bakışımızın bır çok nesneye yönelık olduğunu düşunursek, görmek ıçın o nesnelerden bınnı yeğlememız gerekecektır O zaman da, baktığımız yerdekı nesneler, bırı dışında, sılmır gıder ya da gölgede kalır Yenı basılan " G o n n e Biçimkri • (John Berger) adlı kıtapta, "Gonne konuşmadan once gelmiştır: Çocuk konuşmaya başlamadan once bakıp tanımayı ogrenır" denılıyor İu, bu sözün doğruluğuna ınanırsak (kı ınanmamak olanaksız gıbı görunüyorsa da, çocuk ıçın algılamanın salt deneylere dayalı olmadığını da söyleyenler vardır, çocuk örneğın butun masa turlerını ayn ayn deneyerek algılamaz, çunkü tumeller bır yandan ona öğretılmektedır ) yazımızın başında yer alan benzetmeden busbütün vazgeçmemız gerekır Wıttgensteın, gönne konusunda, bır yerde otururken ya da bır gezıntı sırasında olduğu gıbı, bır ölçude "edilgın" dıyebıleceğımız "gönneler" dışında, bır de ey ve ce, burada hangısınm "goren" hangısının " g o n ü e n " olduğu hıçbır onem taşımaz, çunku " g o r e n " hep "gorulen"dır Bu bakımdan bır resım sergısını dolaşan adam, bır çok bakış altında kalarak sankı elektrıklenır Buna örnek olarak Rasın'ın özellıkle son resımlennı gösterebılırım Orada yalnızca ınsanlar değıl, hayvanlar ve eşyalar da sıze bütün dıkkatlen ıle hem de sınayarak, sorarak bakmaktadırlar Kısaca, sergıyı görmeye gelen, bır "gonılen" olup çıkmıştır artık ve elbet resımlerdekı ınsanlann, kedılerın, atlann bakışları altında (gerçeğınden sıyrılarak) kendısının bır ımge olduğundan kuşkulanmaya başlamıştır Bu durum, kendı gerçeğımızm ölumu anlamına gelmez hıç de, tam tersıne olarak, kendı gerçeğımızın bır ımgeler toplamı olduğunun bdıncıne göturür bızı (ya da göturebılır) Çunkü ımge, varhktan daha gerçektrr Rasuı'de gözbebeklenmn çokluğu, hıç de rastlantı, ya da bıçım, yapı kaygusundan doğma sayılmamalıdır Bır bakıma kendısımn ımgeleşmesını sağlamak ıçın yapmıştır bunu sanatçımız Çunkü bu "goren" olan ressam da, sonunda bır "gönılen"dır, hem de kendı yarattığı ımgelenn çok bebeklı gözlerınde Kendisını bakış altında duyumsamayan lemsel etkınlıklerımızın oğesı olan gormeler olduğunu göz onunde tutmuyor (Vehbı Hacıkadıroğlu, Kavramlar Ustune) Gerçı "konuşma" en az ıkı kışıyı karşılıklı getıreceğıne göre, yalnızca duyduğumuzu dinlemek zorunda değılız, dınledığımızı görmek zorundayızdır da sakın "konuşma", "göıme"nın bır turu olmasın'' Bunun böyle olduğunu duşundurecek bır söz cuğumuz var bızım, "konuşma" ıçın "goruşmede dıyebılıyoruz, karşıhkh bırbınnı görme anlamına Daha da açarsak, her konuşma, gönneyı ve görülmeyı gerekh kılıyor Hadı şunu da söyleyelım Konuşma, gönne demektır öyleyse resımlerle (ressamlarla) aramızda bır dıyalog vardır Uzaktakı bır tanıdığımızla telefon aracılığı ıle konuştuğumuz zaman da böyledır bu, görme burada ımge kurmak yolu ıle gerçekleşır "tmge"nın ne olduğu konusuna bıraz aşağıda değınmek uzere, burada "gönne"nın "gonılme" demek olduğunu ortaya atmada yarar var Gördüğümüz zaman, göruldüğumuz duygusuna kapılmışız demektır Sadece canlüara baktığımızda değıl, cansızlara baktığımızda da böyledu bu. Nesneler bıze bakıyorlar Ressamlar, nesnelere göz takan sanatçılardır Canlılarla karşılaşmamıza gelın gerçek bır ressam yoktur Tersı onu tannlaştınrdı Oysa tann da bır bakılandır, sadece bakılan olduğu ıçın de ressama benzetılemez Aynalı resımlen ve oz portrelen bır yana bırakırsak, resımlerde ressam ver aJmaz Ama bız onu, bovadığı va da çızdığı nesnelerın arasında gezınen bakışı ıle sık sık yakalarız Korkunç bır ızlenun' Gorulmeyen bın dolaşmaktadır resmın ıçınde Geçmışın algılanması gıbı bır şey, ya da geleceğın tasarlanması gıbı Imgelerın olumsuz dunyasmda yaşıyoruz çunkü Enınde sonunda bakılan olmanın kanıtladığı bır durumdur bu Rasın'm portrelennı dıle çevırmek ıstedığun sanılmasın, resım ıçın bunun yapılabıleceğıne ınanmıyorum, ama görduğüm her resmı okumak he vesınden de alamıyorum kendımı Bunun dıle çevırme ıle bır ıhşığı yok, olsa olsa bır "gosterge" kurma eylemı ıle karşı karşıyayızdır demek ıstıyorum Çunkü resım bır nesnenm önce duşunu, sonra o duşunun ımı, en sonra da ımın "rmgesı" olmuş bır nesnedır Bu hızlı surecı bız de bır anda yaşıyoruz, ama sonunda, tıpkı gosterge örneğmde olduğu gıbı, bır nesne ıle karşı karşıya bulunduğumuz aldanısına bırakıyoruz kendımızı Oysa her şey bır uyarıcı (görsel ımge) ıle bır kavram (ım) arasında olup bıtmektedır Bu hızlı üetışımden çıkan "gosterge" ıse kuşkusuz anlam taşır ya da bır anlaşma ortamı kurar, ama yemden yaratılmış bır görunumdur artık, bır ımgedır, demek ımın ımıdır, kendını boyuna uretır Bır resımde okuyabıleceğımız, ışte ımgenın oluşum zırcın olabüır ancak Bu zıncınn bılıncıne ne denlı yaklaşırsak, gerçeklık duygusuna varmamız onca kolaylaşu, bır ımgeler dunyası olan gerçekhğe Resım hep bır gerçeklık araştırması olmuştur Ancak resmın anlamının yerı, Platon epıstemolojısınde " d o k s a " denılen bılgı turunun ıçınde değıldır Platon, dunyanın duygu verılerımızle algılan mış olan bılgısıne " d o k s a " dı>ordu Onun ıçın gerçek bılgı, ıdealann bılgısı olan "episteme" ıdı Bır an doksamn bır aldan ma olduğunu kabul etsek de (kı Platon bunu ıster bızden), epısteme'yı algılamak ıdealann ımını gerektınr ve ımge ıdeaların ımı olur çıkar Oysa ıdealar, ımgenın koşulu olan gorunumler değıldır, burada bız, görunumlen yemden yaratma anlamında varmıyoruz ımgelere, nesnelerın ımınden oluşturulmuş çugı ve boyayı, once duşun, sonra da ımge durumuna gecınvenyoruz Daha doğrusu, bu geçış ve oluşum adım adım gerçekleşmıyor da, resım karşımızda bırden nesneleşıyor, bır görunüm oluvenyor, oyle kı, bız bu görunumu yemden yaraürken kendunızı de yaratmış oluyoruz Çunku "goren" ıle "gorulen"ın nasıl bırleştığmı yukanda görmuştük "Gerçeklik duygusuna varma" sözunu, az once bu anlamda kullanmıştım tmdı resmın anlamı (Eğer buna anlam demek doğnı ıse Çunku gerçekte resmın anlamla bır ıhşkısı yok) ne kadar doksa'nın, ne kadar Epısteme'nın ıçındedır'' Ben bu soruya üışkın olarak, vukanda "...Doksa'nın içınde degüdir" yanıtını verdım Çunku ızlenımcılerden sonra (hele onlardan sonra) görulen dunyanın bılgısı, bır dok PENCERE Sol Neden Bölünüyor?.. Kırk yıllık dostum Terzı Rıfkı, Elazığ dolaylarından bır öykü anlattı Zamanın padışahı, çok sevdığı Abızuddın Efendı'yı ödüllendırecekmış Huzura çağırmış Abızuddın'ı, ama ne hıkmetse bh lınmez, bır şart koşmuş Sana bır venrsem, komşuna ıkı vereceğım, sana 100 koyun venrsem, komşuna 200 koyun vereceğım, sana 100 dönum venrsem komşuna 200 dönum vereceğım, sana 100 altın venrsem. komşuna 200 altın vereceğım Dıle benden ne dılersen Abızuddın Efendı şaşırmış, düşunmek ıçın zaman ıstemış; huzura tekrar kabul edıldıkie demış kı Devletlı sultanım, düşündum taşındım, benım bır gözümu çıkarmanızı dılerım Abızuddın Efendı'nın komşusuna yönelık kıskançlığı, ınsanın zayıf damarlarından bırısını oluşturur Çoğu kışının ıçınde yatan bu tür duygular, gemlenemezse, dışavurabılır Hayatın yasalarını çok lyı özümsemış egemenler, Abızuddınlen bırbırıne vurdurup kırdırmak ıçın olmadık yollara başvururlar, emperyalızmın "böl ve yönst" sıyasetı kımı zaman kışıler arasmdakı çekememezlığın çelışkısıne de oturtulur Dünyanm çoğu ulkesınde göruldüğü gıbı Türkıye'de sol kesımde sosyal demokratlarta, sosyalıstler yer alıyorlar 27 Mayıs 1960'tan sonra yaşanan kürtür patlaması ortamında bırden bıre gelışme olanağı bulan sosyal ıst güçlerın geleceğı, ılk donemlerde paıiak gorunuyordu Sonra ne olduysa oldu, sosyalıstler kendı aralarında amansız tartışmalara gırıştıler, sonunda bın parçaya bolunup ağırlıklarını yıtırdıler, bölük pörçük olduklanndan bır turlu toparlanamadılar Neden boyle oldu? Ideolojik kavgalar, bıtıp tükenmeyen bır süreç oluşturdu, kışılen hırçınlastırdı öfkelendırdı hatta kınlendırdı, her fraksıyon mızrak gıbı sıvrıldı, bırbınnden daha keskın, ama bırbırınden daha küçuk grupçuklar çoğaldı Eiölüne bölüne dağılan bır sıyasal akımın pratıkte ağıriığı hafıflemez m ı ' Şımdı sıra geldı sosyal demokratlara Öyle görünüyor kı, demokratık sol kesımde tartışma en tepeden başlatılmıştır Bu kez ortada fıkır ve ıdeolojı yok Sosyalıst kesımde, hıç olmazsa hızıpler arasında ıdeolojık göruş ayrılıkları vardı Marksızmın yorumlanması, sosyalıst lıteraturün çeşıtlı renklerıne göre ahkâm kesılmesı, Lenın ya da Mao'nun öğretılen uzerıne çeşıtlemeler, dergı sayfalannı dolduruyordu Pekı, sosyal demokratlarımız neyı tartışıyorlar^1 Neden hızıpleşme, bölünme, kapışma surecıne gırmış görünüyorlar? Yukandan aşağıya doğru sol tabanı parselleme hırsının kaynağı nedır? Bır fıkır dalaşması olmadıgına göre, sosyal demokratlar nıçın toparlanıp butunleşemıyorlar'' Kışısel hırslann patlamış frenlen butünleşmeyı engellıyor Kım daha yaman demokrat, kım su katılmamış sosyal demokrat, kım daha kahraman, kım dahatemız, kım daha kırlenmış, kım askerı yönetıme kafa tutmuş, kım tutmamış, kım cezaevıne gırmış, kım gırmemış gıbı başı sonu ve ölçüsü endazesı olmayan bır tartışma, sol kesımde dalgalandırılıyor Emperyalızmın ıstedığı de bu değıl mı Böl ve yönet" *\ Sosyal demokrat kesımdekı her tur gruplaşmanın ve hızıpleşmenın yanı sıra, ülke genehnde var olan tabanın ıkı partıye bölunmesının hıçbır fıkır dayanağı ve ıdeolojık gerekçesı yok, ama böyle gıderse, yerleşık yuzde 30 oranındakı halk tabanının ağırlığını yok etmek ıçın çatıda dıdınen kışılerın tanhsel sorumluluğu, tanhsel vebale donuşecektır SADtYE AKAY ARADA BIR Atatürk'ün Gücü... VEMT Merhum Şefik Çullu, merhume Nebeviye Çullu'nun oğullan, merhum Refık Çullu, merhume Zafer Onaran ve Rahşan Eştürk'ün kardeşleri, merhum Aydın Emeç ve Semra Çullu'nun kayınpederi, Ali Selim Emeç, Leyla Çullu ve Canan Çullu'nun dedeleri, Naziye Emeç ve Ahmet Çullu'nun babalan, Nakime Çullu'nun eşi Guzle duşuyor yapraklar, takvım yaprakları gıbı Bır şeyler eksılıyor çevremızden, ıçımızden Yıtıp gıden nıceter Kısalan gunler, kısılan aydınlıklar, ışıklar, uzayan gecelerle çoğalan karanlıklar Yüreğımı saran ürpertı dışardakı rüzgârdan mı yoksa çoktan berı gözlerıme çarpan daha doğrusu batan bırtakım görunumlerden m ı 7 Çevrede, sokaklarda, hatta anacaddelerde sıkmabaşlılar, çarşaflılar, çernber sakallılar, takkelıler, takunyalılar çoğaldıkça acılarla duşunüyorum devnmlennı Atatürk'ün Sözlennı duyuyorum yılların Ötesınden "Medenıytm dıyen Turkıye Cumhunyetı halkı, kıyafetıyle, yaşayış tarzıyla medenı olduğunu gostermek mecbunyetındedır Velhasıl, 'medenıyım1 dıyen, Türkıye'nın hakıkaten medenı olan halkı, baştan aşağıya kadar dış görunüşuyle dahı medenı ve mükemmel bır ınsan olduğunu fıılen göstermeye mecburdur" demış 1925 ağustosunda 1928 eylulunde de "Sank ve cüppeyle artık dunyada muvaffak olmanın ımkânı yoktur )faptığımız muazzam ınkılâplarla medenı bır mıllet olduğumuzu cıhana ıspa: ettık" dıyerek gıysı devrimınin gerekçesını açıklamış, ulusuna v Savaştan yenı çıkmış ulkesınde yokluklar ıçındekı halkıyia eî ele verıp devrım ustune devrım yaparken "Inkılâpların gayesf TDrkrye Cumhunyetı halkını tamarmn modem ve butun mana (anlam) ve şeklıyle olgun bır topluluk halıne getırmektır, ınkh lâplanmızın esas gayesı budur Bu hakıkutı kabul edemeyen zthnıyetlerı (düşuncelen) penşan etmek zarurıdır" dedıkten sonra şöyle eklemış "Şımdıye kadar mılletın dımağını (beynını) paslandıran, uyuşturan ve bu temennıde bulunanlar olmuştur Herhalde zıhınlerde mevcut (duşüncelerde bulunan) bütün hurafeler tamamen atılacaktır Onlar çıkanlmadıkça dımağa hakıkat nurlarını aştlamak ımkânsızdır" Bu sozlerden bunca yıl sonra, ınsanlık yenı buluşlar peşınde koşarken, bılımde yenı yenı atılımlar yaparken, okuma yazma oranının ülkemızdekı durumu hıç de ıç açıcı değıl1 Atatürk, 1925 ağustosunda Inebolu'dakı demecınde "Ey büyvk mıllet! Dünya medenıyet aılesı ıçınde şereflı bır mevkı (yer) sahıbı olmak ısteyen Türk mılletı evlatlarına vereceğı terbiyeyı (eğıtımı) mektep (okul) ve medrese namında (adında) tnrbınnden busbutün başka ıkı nevı (tur) muesseseye (kuruma) taksım etmeye hâlâ katlanabılır mıydı? Terbıye ve tednsatını (eğıtm ve öğretımını) bırleştrmedıkçe aynı fıkırde, ayn zıhnryette (duşüncede) fertierden (bıreylerden) rnürekkep (oluşmuş) bır mıllet yapmaya ımkân aramak abesJe (boş şeyle) uğraşmak olmaz mıydı">" dıyerek oğretım bırlığının gerekırlığını ortaya koymuş Oysa, yaşadığımız eğrtım gerçeklenyle bugun artık Oğretım Bır1 lığı Yasası'nın yalnızca adı kalmıştır, ne yazık Günumuzde moda olan, "çoğunluk boyle ıstıyor'" özrunu de, "Hıçbır lyı ınkılap, hakıkatı gorenler dışında, eksenyetın (çoğunluğun) reyıne (oyuna) muracaatia yapılamaz" sozuyle 1934 nısanındakı Izmır konuşmasında geçersız yapıvermış O, daha 1924 eylülünde "Efendilerl Medenıyet yolunda muvaffakıyet, yenıleşmeye bağlıdır Içbmai (toplumsal) hayatta, ıktısadı hayatta, ılım ve fen sahasında muvaffak olmak ıçın pk gelışme ve yükselme yolu budur. Hayat ve geçıme hâkım (egemen) olan hukümlenn zaman ıle değışmesı, gelışmesı ve yenıleşmesı zarundır (zorunludur)" dıyerek yenıleşme ve değışmenın gereğını ne guzel açıklamış Yıllar sonra bugun, yaşadığımız ortamda bızlerle yaşarcasına canlı, gunlük sorunlanmızı gorurcesıne uyarıcı, her zamankı gıbı onumuzu aydınlatıcı gücuyle bır kez daha buyuyor yureğımızde Ataturk Avukat IMYAR ÇULLU 12 Kasım 1986 Çarşamba günü, Tann'nın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugün (14 Kasım 1986) Teşvikiye Camii'nde kıhnacak öğle namazmdan sonra, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. AİLESİ GALERİLER AOKAY1P Buyükada Cazeteler Başbayu eskı MDP llçe Başkanı BOyükada Borsa Pazarı Sahıbı Orceve aORANSAOIR 3 *"•* ç ı n i " > ı is.aozo.30 6 Af*h S S r t S 13.3015.30 SKİZ HARA SflMTM = KAVtT: Itaf •#• 1 I . M ' < M İFSAK/TUStMtenatvttv Cad. Hocazad* Sok. Çakır A^t 17 Rat 2 (Ataa HastMnl Htt) 143 14 01 f 17.0020.30 IFSAK.. 31. DONEM FOTOGFtAF Çerçeve FLORANSA'dır RECEP GÜMÜŞKAYNAK'ı kaybetük Cenazesi 14 11 1986 cuma (bugün) Oğle namazına müteakıp Buyükada Hamıdıye Camısı'cden kaldınlacaktır Ailah rahme) eylesın ANNESt NURİŞAH GÜMÜŞKAYNAK KARDEŞLERİ: AZİM GÜMÜŞKAYNAK ARZU GÜMÜŞKAYNAK, MUSIAFA GÜMÜŞKAYNAK YEGENLERİ: BURAK GÜMÜŞKAYNAK, BANU GÜMÜŞKAYNAK IÜMİTYASAR 1 SANAT MERKEZ1 URART KEMAL ÖNSOY Sonatç/.sonafsever sanat ıçın e/e/e Alıye sok 8/2 Yuva apt TeşvikiyeIST 141 77 09 SANAT GALER1S1 FLORANSA ANTİK VARAKLI TABLO ÇERÇEVELERİ FLORANSA TİPİ PATİNE OVAL ÇERÇEVELİ AYNALAR MODERN RESİM ÇERÇEVELERİ VE PROFİL SANAYİÎ Adres Teşvıkıye Ihlamur Yolu No 1 (Teşvıkıye Camıı Tel 1330619 5274006 5268933 Arkası) Ist Telex 22627 İSTG TR 547 Telgraf Aslakal Istanbul FLORANSA ÇERÇEVE BIR ASLANLI KORNİŞ KURULUŞUDUR 40 yıllık tecrübe uzman kadro 1330619 5274006 5268933 BAŞSAĞUĞI Buyükada Gazete Başbayımız RECEP GÜMÜŞKAYNAK'ın ölümunu derın bır teessurle öğrenmış bulunuyoruz Kendısıne Tann'dan rahmet aılesı ve yakınlarına başsağlığı dılerız \namaşı Tel 1482193 SANATI ÇERÇEVEYE YANSITAN USTALIK ğişık dizaynlarda Ozel VAR4K Çerçeveler jTablo Renklennde Varak Bordurlu LAKE Çerçeve Çalışmalan Varak Oval Aynalar Geniş Profîl Koleksiyonu Kupon Çerçeve Imalatı saı '46 72 81 TUNCEL w DOGRU , NERIMAN ERKUT Sanat Galerısı 10 Ressamımmn Yem ve Seçme Eserien Sergısı 14 KASIM9 ARALIK 1986 NAILE AKINCI AVNI ARBAŞ TEKIN ARTEMEL ALI ATMACA BEVZA GONENSAV BIHRAT MAVITAN GULSEREN MONTGOMERY SELİM TURAN BURHAN UVGUR CEM YALIM Rumel Cad Mabaao Osmanbey Sok 35'2 Erkut Ap Osmanbev 146 06 4 ^ FLORANSA GALERİ'DE NECDETKALAY ZEKİ KIRAL IŞIL OZIŞIK FEVZI KARAKOÇ (Renklı özgün baskı) Ozel Floransa Kupon Çerçevelen ıle sergılenmektedır Tel: 133 N 11 CUMHURİYET GAZETESİ VEFAT Fent Değerlı'ıun ağabeyı Latıfe, Fıknye Dılara ve Sahıde'nın kardeşleri, Gülten Değerh'nın eşı, Cenk ve Cera'ın babalan ÜMİTYASAR SANAT MERKEZI PELAR CERAMIC CENTER Eren Kocaman 141 77 09 BOYUT/IMZA GUNLERI DtZİSİ: 1 İMZA GÜNÜ Oktay Akbai, Salâh Bırsel ve Recep Bılgıner yenı çıkan son kıtaplan, Yarınlar Hesap Sorar (Akbal) Butun Şıırlen ve Şnrın llkelen (Bırsel) ıle bırlıkte tum kıtaplarını ımzalıyorlar 15 0018 00 15 kasım cumartesı, Boyut Kıtabevı Ataturk Cd. Büke Apt No 1 Kartal, Maltepe/ÎSTANBUL NUMAN 1016 Her hafta bır ressam Kasım 1966 Yüksek Ziraat Mühendisi ÜLKÜ DEĞERIJ vefat etmıştır Kendısıne Tann'dan rahmet, aılesıne başsağhğı dılerız MtKAtL OKYAYBEDRETTİN KUMTEL Alıye sok 8 / 2 Yuva apt Halaskjrgazı CM 332 S5k TeşvıKıyelST ene 629 ı h ın 1« 03 67 14 '2 43 GALERI LEBRİZ SEÇKIN SANAT SERAMIK ve CAM URUNLERI SarıM Nılgun Tüzünturk KMMI 1986 H.AVNİ LİFIJ t 1125 Kasıa 1W6 Eybm Cad 16 « p U w a Aot D 2 VM2282 14108M m^. AEDPA ı SANAT 6AURISI RMBİUkM 234 Çıttehavuaaı İSMET BİRSEL Husrev Gerede Cau 126 Teşvıkjye Meydanı IST Te 141 27 11 REYHAJV KAYA (Yükseloğlu) 31 Eklm 19 K a M 19S6 tHSAN KAYA 13.11.1986 evlendiler FATÎHÎSTANBUL Ue Tel 361 11 93 İLAN T.C. GELİBOLU SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ 1985 93 Resen vasıyetname davasının yapılan açık duruşması sonunda ve nlen ara kaıarı gereğınce Gelıbolu noterlığının 29 11 1961 tanh ve 1593 sayılı vasıyetname ge reğınce Alı Muhsın ve Sabıha'dan olma 1319 doğumlu Istanbul da doğmuş MUSTAFA BEHÇET ILGAZ'ın Menkul \e Gaynmenkul raallarını Gelıbolu'da oturan Kamıl E>tış karısı Şaban Kızı 1939 doğumlu SADtYE EYTİŞ'e bıraktıgıru beyan ettığınden, vasıyet eden MUSTAFA BEHÇET ILGAZ'ın mırasçılan ve adreslerı tam olarak tespıt edılemedığınden MUSTAFA BEHÇET ILGAZ mırasçılarınm duruşmanm atüı bulunduğu 17 12 1986 gunu saat 9'da mahkememız salonunda hazır bulunmaları veya duruşma gunune kadar yazılı be yanda bulunmalan gelmedıklen takurde bu hususu kabul etmış sayılacaklan teblığ olunur 17 9 1986 Basın 31790 I[M SMIM GftllfilSI ODET SABAN Resım Sergıs 4 Kasım 26 K o s m 1986 Aud.oV.sual saat 17 30 Parartea Cunrartes. 11 00 1900 Kuyulubosian Sok 44 2 N met Apt NıvontavTel 14708 99 1 ^ 9 ^ 5 6 TAKSIM SANAT GALERISI Suluboya Resım Sergısı 1428 Kasım CEM YALIN BELKIS TASKESER Suluboya yağlıboya ve ozgur Bask resım sergısı 6 29 Kasım 1986 Valıkoı*) Cad 96/1 Patoe 7ar Klımğ Sotak N santas Tel 146 93 2 ı BM «DESTEK Hes rr Sergıs BAŞAK SAHATEVİ ~ ^ SANAT GALERISI SADETTIN CULAN BALABAN R«im Serçtsl 822 Ka$M Muhurdar Cad No 4 KAOIKÖY ZEYNEP SARIOGLU Suluboya Res m Sergıs 4 Kas m 29 Kasım 1986 AtM 3"kc Caoces 5 Mac3 13 9 tLAN BEYOĞLU 1. İCRA TETKİK MERCİİ HÂKİMLİĞİ'NDEN 1985/538 lch Hk Davacı Nuamettın Ege tarafından davalılar Alı Sarsan, Mehroet Kolo aleyhıne açüan ıstıhkak davası sebebıyle Davalı Mefamet Kolo, Nıne Hatun Mah 47 Sokak No 49 Esen ler lstanbul adresınde olduğu büdırüen davahnın tum aıamalara rağmen adresııuz meçhul bulunduğundan mahkemece ılanen tebbgat yapılmasına karar venlmışür Duruşmanın bırakıldığı 17 12 1986 günü saat 9 35'de mahkemede hazır bulunmanız vaya bır vekıl üe kendınızı temsıl ettınnenız aksı talcdırde duruşmanın gıyabınızda yapılacağı hususu ılan olunur 22 10 1986 Basın 12394 ÎMZA ve SÖYLEŞİ BİLİM KtTABEVİ HASAN KIYAFET "YAŞAMAK YASAK" ve KEMAL SÜLKER 15 11.1986 Cumartesı saat 14 0019 00 Mühürdar Cad 70/1 KADIKÖY Içınde Istanbul Ünıversıtesı Velenner Fakültesı 83721 nolu Oğrencı kımbjım, pasora ıle Kadıköy Trafik Daıresı'nden aldığı B15868 nolu oto ehlıyetım bulunan çantamı kaybettım Üçü de hükürasüzdür F MEL TEM ŞEKERCİOĞLU