25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 Ankara 4. İdare Mahkemesi HABERLER Liste ile öğrenci Çocuklar suça itiliyor Dr. Türe Tunçbay: Yasanın işlerlik kazanması için hiçbir şey yapılmadı. Bu arada pek çok çocuğu kaybedebiliriz. Avukat Güney Dinç: Çocuk Mahkemeleri Yasası'na göre 15 yaşını doldurmayan sanıkların sorgusu, Cumhuriyet Savcılıklarınca yapılır. Ancak küçükler yine karakollarda sorgulanmaktadır. İZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) 1982 yılında yürürlüğe giren Çocuk Mahkemeleri Yasası işlerlik kazanmadığı sürece kelepçeli ve zincirli çocuk fotoğraflannın gazetelerden eksik olmayacağı bildirildi. Danışma Meclisi üyesî iken Çocuk Mahkemeleri Yasası üzerinde çaba gösteren Prof. Dr. Türe Tunçbay, "Yasanın işlerlik kazanması için hiçbir şey yapılmadı. Bu arada pek çok çocuğu kaybedebiliriz" dedi. Barolar Birliği X°netim Kurulu üyesi Güney Dinç de "Çocuk Mahkemeleri Yasası'na göre 15 yaşını doldurmayan sanıklarla ilgili soruşturmalann doğrudan cumhuriyet savcdarı ya da yarduncılan tarafından yüriitülmesi gerekmektedir. bu açık kural uygulanmamakta, küçükler yine karakollarda sorgulanmaktadır. Aradan üç buçuk yıl geçtiği halde yasa yaşama geçirilememiştir" biçiminde konuştu. 21 Kasım 1979 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan " Ç o cuk Mahkemelerinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri" hakkındaki yasa, 15 yaşından küçük çocuklann işlediği suçlara bakmak üzere, her il ve ilçede çocuk mahkemeleri kumlmasını öngörüyordu. Bu yasa gerekli kuruluş hazırlıkları yapılmadığı için uygulamaya konulmadan 6 Kasım 1981 gün ve 2552 sayılı yasa ile bazı önemli değişiklikler geçirdi ve yürurlüğe girmesi 1 Haziran 1982 tarihine ertelendi. O tarihten bu yana beş yıl içinde kurulması gereken mahkemelerle ilgili herhangi bir çalışma gozlenmezken, Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyesi ve eski tzmir Barosu Başkanı Avukat Güney Dinç şu değerlendirmeyi yaptı: "Son günlerde güvenlik görevüleri tarafından zincire vunıimuş ya da kelepçeli çocuklann sık sık gazete sütunlannda fotoğraflandığını izlemekteyiz. Bu son derece onur kıncı bir durumdur. Bu kosullar içine sürüklenen çocuklar, içine düşürüldükleri duygusal sarsıntılar nedeniyle doğrudan suç ortamına itilmiş olmaktadırlar. Oysa Çocuk Mahkemeleri Yasası'nın 19. maddesine göre, 15 yaşını doldurmayan sanıklaria ilgili soruşturmalar doğrudan cumburi>et savcılan ya da savcı yardımcılan tarafından yürütülür. Yasanın bu maddesinin uygulanması için çocuk mahkemelerinin kurulmasına da gerek yoktur. Yasanın bu açık kuralı uygulanmamakta, küçükler yine karakollarda sorgulanmaktadır." DM uyeliği sırasında "korunmaya muhtaç çocuklar" ve Çocuk Mahkemeleri Yasası konusunda büyük çaba gösteren ve bir yasa önerisi veren Prof. Dr. Türe Tunçbay da yasayla ilgili hiçbir şey yapılmadığını söyledi. Prof. Dr. Tunçbay konunun neden ele alınmadığını anlamakta güçlük çektiğini vurgulayarak şu görüşlere yer verdi: "Çocuğun diğer tutuklularia biriikte mahkemeye çıkartriması dogru degii. Kelepce vurularak göturülmesi hiç dogru değil. Gazetelerde yer alan kelepçeli çocuk fotograflannı herkes kınıyor. Çocuk hüküm giymedigi halde diğer büyüklerle tutukevine götürülüyor. Yalnız mahkemeleri n değil, çocuk tutukevlerinin de büyüklerden ayn olması gerek. Bu arada çok çocuğu kaybedebiliriz." 4 OCAK 1986 MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI İçerdekileıi Düşünmek... kesüemez ÜMİT ASLANBAY ANKARA Ankara 4 No'lu İdare Mahkemesi sınavı başaran öğrencilerin listesinde adı bulunmayan öğrencinin, bu listeye dayanüarak fakülteyle ilişiğinin kesilemeyeceğine karar verdi. Mahkeme, listede adı bulunmayan öğrenciye bu yolla ilişik kesme işlemi uygulanmayacağını, fakülte yönetim kurulu karan gerektiği görüşünü ortaya koydu. ODTÜ FenEdebiyat Fakültesi öğrencisi Curahur Erdin rektörlük aleyhine açtığı davada, fakülteyle ilişiğinin kesilmesi işleminin iptalini istedi. Karar veren mahkeme, 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası'nın, "Ogrencilerin kabulü. ders intibakları ve çıkarılmaları ile eğitimögretim ve sınavlara ait işlemleri hakkında karar vennenin Fakülte Yönetim Kurulu'nun yetkisinde o l d u g u n u " öngördüğünü belirtti. 985/569 no'lu kararda, fakültenin öğrenciye ilişik kesme işlemini tebliğ etmediği, sınav sonuçlarını ilan tahtasındaki duyuru ile biidirdiği, bu durumda öğrencinin fakülte ile ilişiğinin kesilmesi yolunda yönetim kurulunun karar alması gerekirken, böyle bir karann almmadığının açık olduğu vurgulandı. di; Kararda şu görüşlere yer veril 3 afyürürlükte 1 ögrenci affı: Birinci ^ % Memur affı: sınıflarda tek, ara J Disiplin sınıflarda en çok Atd cezalan uç dersten kalana bütün sonuçlarıyla ek sınav hakkı. affedildi. Ruhsatsız silah affı: ' Silahlarını teslim edenlere ceza yok. ANKARA (a.a.) Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından onaylanan "öğrenci affı", "memur affı" ve "ruhsatsız silah bulunduranlara af" ile ilgili kanunlar, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. YOK yasasının 44. maddesini değiştirerek yükseköğretim öğrencilerine yeni sınav hakkı tanıyan yasadan birinci sınıflarda tek dersten, öteki sınıflarda da en fazla üç dersten başansız olan öğrenciler yararlanacaklar. Buna göre, yasanın yürürlüğe girmesinden önce 1984^1985 yıllannda kaydı silinen veya silinme durumuna gelmiş olan öğrencilerden birinci sınıfta olanlar bütün derslerini başarıp tek dersten kalmışlarsa ilgili oldukları kuruma üç ay içinde başvurarak bu dersin açılacak yıl sonu sınavma ve bütünlemesine bir defaya mahsus olmak üzere girebilecekler. MEMURLARA AF Kamu gorevlilerinin bazı disiplin cezalarımn affını öngören kanunla da daha önce işlenmiş füller sebebiyle kurumlanyla sürekli olarak Uişkilerinin kesilmesi sonucunu doğuran disiplin cezalan hariç olmak üzere, kamu görevlileri hakkında verilen disiplin cezalan bütun sonuçlarıyla affedildi. Disiplin cezalan affedilen kamu görevlileri geçmiş süreler için parasal yönden herhangi bir hak talep edemeyecekler. Kanun aynca, disiplin cezalan affedilenlerın sicil dosyalanndaki disiplin cezalanna dair kayıtlannı da ongörüyor. Resmi Gazete'de yayımlanan bir başka kanun da, silahların teslimi hakkındaki yasada değişiklik yapıyor. Yasa, 21 Ocak 1982 tarihi iie bu yasarun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 60'ıncı günün mesai saati bitimi arasında ellerindeki silahlan resmi makamlara kendiliğinden veya çağrı üzerine teslim edenler hakkında takibat yapılmamasını öngörüyor. Yasa uyannca, bu konuda hükmolunmuş cezalar yerine getirilmeyecek ve kanuni sonuçlan ortadan kalkacak. Ancak tahsil edilmiş para cezaları iade edilmeyecek. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, işçi emekliliklerinde yaş yükseltmeyi öngören yasa ile milletvekilliği ve bakanlık yapmış kişilerin gerektiğinde borçlanarak emekli olması halinde en üst derecedeki devlet memuru duzeyinde maaşa bağlanmasına ilişkin yasalan incelemeye devam ediyor. Her iki yasa da 27 Aralık 1985 gunü onay için cumhurbaşkanlığına gönderilmişti. Anayasa cumhurbaşkanına 15 günlük bir inceleme süresi tanıyor. Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla tlişkiler Müşaviri Ali Baransel, THA'mn bir sorusu üzerine, Cumhurbaşkanı Evren'in işçi emekliliklerinde yaş yükseltmeyi öngören yasa ile bakanlık ya da milletvekilliği yapmış kişilerin emeklilik halinde, en ust düzeydeki devlet memuru maaşına denk düzeyde maaş bağlanmasını öngören yasayı yeniden görüşülmek üzere Millet Meclisine iade edeceğine ilişkin söylentilerin doğru olmadığını söyledi. "Davalı idare savunmasında, davacının 22 Eyliil 1984 gunünde ilan edilen ve sınavı başaramayanlann adını içeren listede adının bulunmadıgını görerek ilişik kesme işlemini ögrendiğini belirtmiş ise de, söz konusu duyurunun 2547 sayılı yasanın 8'inci maddesinin (b) fıkrasının 5'inci bendi uyannca alınması gereken Fakülte Yönetim Kurulu karan yerine geçemeyecegi ve yalnızca davacıya fakülte ile ilişiğinin kesilmesi yolunda işlem tesis edilecegini gosterecegi tartışmasızdır." tRAM BAŞBAKAM İLE Tiırgut Ozal Tahran'da tran Başbakanı Mir Hüseyin Musavi ile biriikte. HFÖD: Gençlik yıb hedefine ulaşamadı Hukuk Fakültesi Öğrenci Derneği, "Türkiye'de Hukuk Eğitimi" ve "Siyasal Katılım ve Öğrenci Dernekleri" konulu yazı yarışması düzenledi ANKARA, (UBA)Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrenci Derneği (HFÖD), ülke yöneticilerinin gençlik yılında uluslararası toplantılarda alınan ilke kararlanna attıkları imzalann sorumluluğunu taşımadıklanru ileri sürdü. HFÖD, yönetim kurulu üyesi Alper Aslantaş tarafından yapılan basın açıklamasında, Türk gençliğinin gençlik yılında da yetkililer tarafından ülkeye yaşanan olumsuzluklann baş sonımlusu olarak gösterildiğini belirtti. Birleşmiş Milletler'ce kabul edilen "gençlik yılı evrensel ilkeicri" katıhm, gelişme ve banşın, ülkemizde amaçlannın çok uzağında kaldığını belirten Aslantaş, gençlerin en doğal haklannın kullanılmasına bu yıl da izin verilmediğini kaydetti. Aslantas, gençliğe kuşkucu ve güvensiz bakış açısının değişmediğini, yöneticilerin dillerinden düşürmedikleri "gençliğe fırsat eşitliğj"nin ise hoş bir düş olmaktan öte bir anlam taşımadığını belirtti. Öte yandan derneğin, "Türkiye'de bukuk eğitimi" ve "siyasal katılım ve öğrenci dernekleri" konulu yazı yanşması açtığı bildirildi. Ekşi: Sosyal güvenük kurumları kanatlarımız altında intihanna sahne oldu. Çankın'dan beş yıl önce tstanbul'a gelen Muzaffer Ovabası (23) sevdiği kız kendisine verilmeyince Haliçin sularına atlayarak yasammason vermek istedL Mevlunakapı'da bir mobilya atölyesinde 25 bin lira haftalıkla çalısan Ovabası çevreden geçen 4 genç tarafından kurtarıldı ve Şisli Etfal HastanesVnde soğukalgınlığı teşhisi ile tedaviye alındu Tek başına yaşayan Ovabası sevdiği Urfalı kızı ailesinden istediğini belirterek, "Önce verecek gibi yaptılar vermediler. Yani kandırdılar beni" dedi. Haliç'te intihar girişimi ^ (Bastarafı 1. Sayfada) muhabirinin bir sorusu uzerıne "dost ve kardeş ülke" olarak nitelediği İran'la ilişkilerimizi şöyle değerlendirdi: "iran'la ilişkilerimiz i>iye gidi)or. Turkiye ve tran arasında hiçbir mesele bırakmamak amacında>ız. Bazı kuçuk meseleler varsa da... tlişkilerimizi daha ileriye gotürmek istiyoruz." Musavi de açıklamasında şunları söyledi: "Turkiye ile ilişkilerimizin bizim için derin anlamı var. Müslüman ulkelerin birbirlerinin ihtijaçlarını karşılamaları, süper güçlere olan ihtivaçlarını azaltacaktır. 1985 yılında ticari ilişkilerimiz ivi gitti. Gelecekte de Turkiye ile ilişkilerimizin gelişeceğine inanıyorum." Başbakan Ozal. THY'nin ozel Boeing72"' uçağıyla üç saat 15 dakikalık uçuş suresinin yaklaşık 1 saatini işadamlarına ayırarak ıktidarın gozdelerinden muhaliflerıne kadar herkesi hoşnut kıldı. Başbakan, Boeing 7 2 7 '\ı bir baştan bir başa katederek her işadamına zaman ayırdı. Yakınmaları dinledi. Iran için taktık verdi. Özal'ın 10 bin metre yükseklıkte yuzu gulerek işadamları ve basın mensuplarına verdığı mujde, son aylarda başını ağrıtan fi>at artışlarına ilişkındi. Başbakan, İTO endeksinin aralık a\ında binde 4 gerilediğini açıkladı. Özal'agoreenflas>on hızı. 1985 yılında yuzde 40"ın altında ka!dı. Başbakan, gazetecılerle sohbeti sırasında kabine değışıkliğı sovlentilerını yalanladı, ANAP tüzuğunun 101. maddesi uyannca kura yoluyla partı MKYK'sından istifa edecek bakanın adını Metin Emiroğlu olarak açıkladı. İş dunyasından Özal'a yonelik yakınmalarda ilk sozu Dış Ticaret Derneği Başkanı Mustafa Suzer aldı. Suzer, et ve pirinç fonlannı yukselten yeni ithalaı rejiminin daha once kurulan bağlanulannı etkilemesini "hakkanivet ilkesine ters" bulduğunu kaydetti. Özal ise gulumseyerek, "Bakalım" di>e konuştu. Özal Tahran'da BILSAK'TA BUGÜN tstanbul Haber Senisi Bakırkoy Belediye Başkanı Dr. Kema) Naci Ekşi. "Bölgemizde sosyal güvenlik kurumlan kanatlarımız altındadır" dedı. Kimsesiz Çocuklar Huzurevi, Gündüz Bakımevi ve kreşine belediye olarak uçer adet televizyon ve video armağan ettiklerini bildiren Ekşi, bu tesislerin mutfak gereksinimlerini karşıladıklarını söyledi. Gündüz Bakımevi Müdiresi Nuran Sanlı, "Çocuklanmız ve yaşlılarımız yeni yıla renkli baktılar. İlk kez belediveden >ardım görüyoruz" dedi. Belediye Başkanı Ekşi yardımlar için teşekkur eden uç kuruluşun mudiresini, "Bu bir insanlık görevidir. Yardımlarımız her zaman sıirecektir" diye yanıtladı. KAYIP İLANI Kimlik ve sigorta kartımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmu yoktur. HÜLYA ÇANDAR Çocuğunuzu doğmadan öldürmeyin! TOPKAPI İETT pasomu kaybettim. Hükumsüzdür. TtMUR KABADAYI HASTANESİ Gebze Vergi Dairesi'nden aldığım arsa tapusunu kaybettim, hukümsuzdur. NURI SÖNMEZ Tel 524" 19 194ha? ÇOCUKLAR İÇİN Kukla Tiyalrosu: 11 00 MASALGERÇEK TIYATROSU •YAZILARI SEVEN AYI" Yonetmen: Reha BILGEN Çocuk Tiyalrosu:: 12.30 TANER BARLASMIM TIYATRO •TEMBEL KELOĞLAN" Derleyip anlatan. Taner BARLAS O>un/Mask'Dekor Atolvesi: 14.00 Bir tiyatrocu \e ressamın yönlendırdığı çocuklar için o>un kurma sahneleme maske'dekor kukla yapım atolyesı (3 saat) Konser: 18.00 •TLRKIYEL1 ISPANYA YAHUDILERI M U Z l Ğ r Karen GERŞONIzzet BANA (solist) Yavuz HLBEŞ (kanun) CazCenler: 21.00 ALİ PERRET GRL'BL Lokanla: CengızBulenıTurgut (gıtar) Onceden yer ayırtmak için: BİI.SAK 143 28 79 143 28 99 Sıraselviler, Soğancı Sok. ~ı Cihangır Sorunlu sektor demir çelik ureticileri, uçakta toplu halde oturuyordu. Özal, İran'la ilişkilerinden dolayı moralsız gozuken bu işadamlarına "sürpriz bir oneri" sundu: "Çin'e demir çelik satın. Navlunun varısını karşılayalım" Ozal'ın bu sozleri üzerine demir çelik ureticilerinin yuzleri gulmeye başladı. Son elektrik ve petrol zamlarından yakınan bir işadamına Özal'ın yanıtı ilginç oldu: "Hep soyledik. Büyük kentlerde oturmanın bir faturası var. Bu iş. fiyatlarla halledilir. Yoksa herkes kente göçer." Başbakan Özal, İşverenler Sendikaları Başkanı Narin'le konuşurken iş dunyasına ustu kapalı bir tehdit de savurdu. Narin'in vergi denetimlerinden yakınması ve denetımlerin hiç vergi odemevenler uzerınde yoğunlaşnnlması talebı uzenn Ozal, "Bu >eni ve adil sislemde vergi kaçıranı içeri atmak lazım." dedı Başbakan'ın özel kesime son moral desteği KÇ'nin eski patronlarından Doğuş Grubunun yeni yonetıcısi Ömer Çavuşoğlu'nun uçak korkusunu teskın etme bıçıminde oldu. Özal konuştuğu her işadamına Iran'a saıtığı malın kalıtesine dikkat etmesini istedi. Hatta "Once kalite gelir. Fiyat ikinci sıradadır. konfekshonda luks ihracata gidin" dıye oğut bile verdi. Özal ihracatçılardan sadece Iran'a yüklenmemelerini, Irak pazarına yonelmelerini de talep etti. Ozal ve ışadamlarının geç saattekı karşılıklı diyalogları sonucu ortaya çıkan toblo. Turkiye'nin İran'la pazarlık masasına pek parlak kartlarla oturmadığını ortaya koydu. Resmi ve ozel kesim heyetlerinin el ele çözme>e v'alışacakları bellıbaşlı sorunlar şunlar: 1. Demir çelik: Iran, 400 bin tonluk bağlantının akreditifinı tum ısrarlara karşın açmadı Devlet Bakanı Mustafa Tınaz Tıtiz'ın gezısı sırasında 120 bin tonluk bir bolumun akreditifinin açılması umudu ufukta belirdi. İran bu ta\rına gerekçe olarak dış piyasalarda düşen ve Turkıye"nin anlaşmalı fiyatının oldukça altına inen uluslararası fiyatları gosterdi. Duşen dıs fiyatlar sadece geçmiş değil, gelecek bağlantıları da etkilevecek. E>lul 1985 itibarıvla Iran'a, Turktye teslim 263 dolarlık bir fiyat oneren Turk tarafı, bu kez 2 mihon ton için pazarlık masasına 28 dolarlık bir indirimle ve 235 dolarlık teklifle oturacak. 2. Petrol fiyatlan: Turkiye İran'a yılbaşında ayarlanan yuksek fiyatlar üzerinden demir çelik ürunu satamıyor, ama aynı anlaşmayla belirlenen ve dunya piyasalan ustünde bir fiyatla petrol alımını sürduruyor. Taşıma ve sigorta dahil yaklaşık 30 dolara mal olan İran petrolu, taşıma dahil 26 dolarlık spot piyasa fiyatı yanında pahalı kalıyor. Ancak Turkiye, petrol pazarlığında fiyat indirimi talep ederken petrol karşılığında yaratılan ihracat hacminı de goz onunde tutacak. Dolayısıyla yeni petrol fiyatının 26 doların ustunde, fakat 30 doların altında kalacak biçimde ayarlanması bekleniyor. Bu fiyat, dunya piyasalarındaki gelişmelere bağlı kalınarak 3 veya altı avlık donemler itibarıvla yeniden gözden geçirilecek. Petrole ilişkin bir diğer iyi haber de Turk tankerlerinin İran'dan dolum yerlerinin Sırrı Adasına kayması olarak bildirildi. iran, son günlerde Harg Adası uzerindeki ısrarından vazgeçince, Turk tankerleri, Irak uçaklarının menzili dışında kalan Sırrı Adasından daha guvenli dolum yapabilecekler. Uçuş guvenliği nedeniyle So\yet ha\a sahası uzerınden yapılan Tahran yolculuğu son derece rahat geçti. Başbakan Özal'ın gezisi, İran'da geniş yankı uyandırdı. iran televızyonu haber bulteninde heyetin havaalanında karşılanmasına geniş biçımde yer verdi. Resmi goruşmelere bugun başlanıyor. Evren'le Arafat arasında randevu yok ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) İçinde bulunduğumuz ayın ortasında Tunus'a resmi bir ziyarette bulunacak olan Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in FKÖ merkezini bu ülkeye taşıyan FKÖ lideri Yaser Arafat'la ikili bir görüşme yapması yolunda alınmış bir randevu bulunmadığı öğrenildi. Edinilen bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Kenan Evrenin kesinleştirilen resmi programında FKÖ lideri Arafat ile bir göruşme yer almıyor. Erdal Elgin, 31 Aralık 1985 günü Malatya özel tip cezaevinden çıktı. O gece yola çıkıp, Konya'ya, eşinin ailesinin yanına geldi. Telefonla aradığımda uyuyordu. Sonra konuştum. Erdal Elgin öğretmendi. Konya'da, yazdığı bir şiirle ilgili olarak soruşturma açılıp, mahkemeye verilmiş. hüküm giymişti. Erdal cezaevinde boş durmadı, ozan yüreğiyle şiirler yazdı. "Ankara Not1arı"nt izleyenler, çok kez, adından söz etmeksizin "E.E." simgesiyle aktardığım şiirlerini anımsarlar. Erdal'ın işlemleri kısa sürmüştü. Arama tarama öyle uzun olmadı. Daha önce askerliğini bitırmış olması, işlemlerin uzamamasında etken oldu. Kısa konuştuk, şöyle dedi: iyi bir otuz iki ay oldu; iyi değerlendirdim. Boşa geçmiş sayılmaz... Cezaevinde okuyabildiğince okuması, şiirler yazması, Erdal öğretmenin, otuz iki ayı, bir arkadaşının Orhan Kemal'e dedıği gibi, "peynir ekmek gibi" yiyip bitirmesini sağladı. Erdal Elgin, cezaevi ürünlerini de değerlendirmeli, bunları bir yapıtta toplamalı. Bunu yapmasında yayıncılar yardımcı olmalılar. Nazım, "Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler" adlı şiirinde şöyle der: "Dünyadan, memleketinden, İnsandan/Umudun kesik değil diye/İpe çekilmeyip de/Atılırsan içeriye,/Yatarsan on yıl, on beş yıl/Daha da yatacağından başka. 'Sallansaydım ipin ucunda/Bir bayrak gibi keşki'/demeyeceksin./Yaşamakta ayak direceksin./Belki bahtiyarlık değildir artık,/Boynunun borcudur fakat,/düşmana inat,/Bir gün fazla yaşamak. İçerde bir tarafınla yapayalnız kalabilirsin,/Kuyunun dibindeki taş gibi./Fakat öbür tarafın/Dünyanın kalabalığına/Öyiesine kanşmalı ki,/Sen ürpermelisin içerde,/Dışarda kırk günlük yerde yaprak kıpırdasaJlçerde mektup beklemek,/Yanık türküler söytemek bir de./Bir de gözünü tavana dikip sabahlamak/Tatlıdır ama tehlikelidir. Tıraştan tıraşa yüzüne bak,/Unut yaşını, koru kendini bitten,/ bir de bahar akşamlarmdan;/ bir de ekmegi/Son lokmasına dek yemeyiJBir de ağız dolusu gülmeyi unutma hiçbir zaman. Bir de kimbilirJSevdiğin kadın seni sevmez olurJUfak bir iş, deme,/Yemyeşıl bir dal kmlmış gibi gelir/İçerdeki adama. İçerde gülü, bahçeyi düşünmek fena,/dağlan deryalan düşünmek iyiJDurup dinlenmeden okumayı yazmayı,/Bir de dokumacılığı tavsiye ederim sana./Bir de ayna dökrpeyi,/Yani içerde on yıl, on beş yıl./Daha da tazlası hatta/Geçiriimez değil,/GeçiriHrJKararmasın yeter ki/Sol memenin attındaki cevahir!" Biz içerdekileri düşünüyor muyuz? Onların içerde insanca yaşamalarını sağlamak için neler yapıyoruz? Cezaevine düşen kişi, dört duvar arasındadır. Özgüriüğü kısıtlanmıştır, yoksundur ondan. Ancak, örneğin kitap okuması, yazı, şiir yazması, resim yapması, bir iş öğrenmesi, yakınlarıyla görüşmesi yasaklanamaz. Dünyası karartılamaz... Kimi cezaevlerinde, tutuklular yakınlarıyla görüştürülmüyorlar. Bu, yanlış bir uygulama. Soyutlanan kişi, salıverildiğinde, ya da bir bagışlama yasasıyia çıktığında, topluma nasıl uyum sağlayabilır? Cezaevindeki insanın bir de cinsel sorunu vardır. Uygar Avrupa ülkelerinde, bu soruna da çözüm aranmış, bulunmuştur. Eyine izinli yollanması, eşiyle yakın görüşmesi sağlanmıştır. İstanbul'a gittiğimde, Selimiye'de "Yazarlar Sendikası" davasının bir duruşmasını izlemiştim. Duruşmada, sanıklardan Avukat Mehmet Ali Sebük bir konuda görüşünü açıklarken oturduğu yerden yargıç, yaşlı olan Sebük'ü ayağa kaldırmamış, oturduğu yerde konuşmasmı istemiştı yargıca şöyle demişti: Nazım Hikmet, cezaevinde, Münevver Hanım'la özgürce görüşürdü. Nazınfın oğlu Memet, ana rahmine cezaevinde düşmüştür. Ozamanlar, 'despot" dediğimiz Ismet Paşa dönemidir bu... Mehmet Ali Sebük, bu konuya "Nazım Hikmefin Özgürlük Savaşı" adlı yapıtında da değinir. Şöyle der: "Batı ülkeleri hapishanelerinde, cinsel sorunlar bilimsel açıdan ele alınmıştır. Hükümlü, karısıyla, hapishanenin beilibirbölümünde yalnız bırakılır. Bazen de gece evine gitmesine izin verilir. Bu infaz sisteminde yeni uygulanmaya başlayan bir kuraldır. Ülkemizde bu konu henüz ele alınmamıştır." Sebük, Nazım'ın içkiyi sevmediğini, hapishanede ağzına içki sürmek istemediğini anlatır. "Yalnız, Sıhhiyeci Vehbi onun için özel ve zayıf alkollü bir votka yapardı. Onu ara sıra içerdi" diye ekler. Nazım'ın tavla oynamasına göz yumulur. Nazım, kumar yüzünden işlenen suçlara tutulur. Ancak cezaevierinın birinci sorunu keyif veren zehirlerdir. Sebük, "Nazım, kendini bunlardan kurtarmakla maddi manevi gücünü yitirmeden yaşamak olanağını bulmuştur" der. Nazım, en güzel şiirlerini, bu arada "Kurtuluş Savaşı Destanı"m cezaevinde yazar Barış Yılı'nın başında, içerdekileri düşünmek, düşündürmek istedim. Yeni yılda Aziz Nesin'le konuşuyordum. Yeni yılını kutladım. "Ölmemeye bak!" dedim. Şöyle dedi: Ne ölmesi yahu, benim yapacak işlerim var! Ölümü düşünmeye vakti yoktu. Niyeti de... Aziz Neşin, Yalçın Küçük, Demirtaş Ceyhun yeni yılın ilk imzalannı İzmir'de atıyorlar. İzmir'de Konak'ta "Kültür Urünleri Merkezf'nöe yapıtlannı imzalıyorlar. imza günü dün başladı. Bugün de sürüyor. Yaşamanın simgesi işte... Yeni yılın sabahında erken kalktım, teypten Ruhi Su'nun türkülerini dinledim. Ölümsüz ozan yüreklendirdi. Geçenlerde Ali Yüce, "Hatay'da bir düğünümüz var, gelebilir misin?" dedi. "/ ıhh," dedim, "olanaksa." İşim çoktu, gidemezdim. Meğer Ali Yüce, bana takılırmış, Hatay'da düğün müğün yokmuş. Ancak, Ali Yüce'nin "Dügünüme Hoş Geldiniz" şiiri, "Sanat Rehberi" dergisinin kasım ayında çıkmış. Ali Yüce'nin şiiri şöyle bitiyor: "Antakya'ya girerken/Gelinlik bir kız gördüm/Kız dediğiniz bu mu/Yarısı keklik, yarısı tay/Düğünüme hoş geldiniz/Güzet dedem Ruhi Su/Eniştem Mustafa Ekmekçi/Amcam Oktay Akbal." • •• Düzeltme: 1 ocak günü çıkan "Gerçekleri Söylemek, Yazmak..." başlıklı "Ankara A/ot/ar/"nda, yedinci paragrafta bir yanlışlık olmuş. Paragrafın ilk tümcesi, "Atatürk, söylemekten korkmayı öğütler" diye çıkmış. Fehmi Yavuz da, Mustafa Coşturoğlu da, "Hiç düzeltmene gerek yok, okurlar onun doğrusunu anlamışlardır" dedilerse de düzeltmek istedim. Düzeltir, özür dılerim. BAŞSAĞUĞI 1.1.1986 günü toprağa verdiğimiz, yirmi yıldır müzemizde değerli çahşmalan ve yakın dostluğu ile hepimizin takdir ve sevgisini kazanmış olan arkadaşımız, meslekdaşımız, Yarım milyarm sahibi (Bastarafı 1. Sayfada) ner, 500 milyon liralık hamiline düzenlenmiş tek ceki alarak. Millı Pıvango Idaresı'nden ayrıldı. Alkan Erener, ceki \lerkez Bankası'na \ererek 500 mıl>on lirayı bankasma havale etureceğını soyledı Banka muduru daha sonra C umhurivet'ın sorusu uzerıne. arkada>ı olan talıhlının adını aviklamavacağını \ineleyerek talıhlni, "Bu kişi. h Bankası'nın çok >akın doslu" di\e nıtelendırdı. 5(10 mıhon hranın \nkara'Jan alınması. Adana'dakı satııi F ethı Uçar'ın umıtlerını ^u^a du>urdu. Adana buromuzun haberınc gore. uç gundur pivaııao ıdaresınin onunde adeıa " n o b e l " lutan L'çar, Cumhurı\et muhabirinin talıhlinın Ankara"da belirlendığini bildirmesi uzerıne bir anda vuz hatları gerilerek. "F.vvah, umitlerim suja duşlu o>lejse" diyebildi. Fethi Uçar, bekâr oldugunu, evlenmek istediğini, 500 milyonun talıhlısinın kendisini evlendirebıleceği umudu\la yaşadığ; nı belırtırken şoyle dedı: °'3Ü aralık gunu Abidinpaşa Caddesi'nde koşe başında bilet salnordum. Lzun bo>lu 4045 >aşlarında bir kişi. benden 95 bin liralık bilet aldı. Çoğu ekstra çekilise ailli. Ha>ırlı olsun de dim. o da 'Sağol' dedi \e gilti. lam olarak vuzunu hatırla\amı>oruın. 500 milvonun sahibi Ankara'da çıktıgına gore. bizim v\lilik i>i gilti desenize. Bari gazetelerde >azın da bu tarafa volu duşerse beni unutmasın." Arkeolog S. IŞIL MUSLUBAŞ'uı zamansız aramızdan aynlışı, bizleri derin acılar içinde bırakmıştır. Kederli ailesine ve camiamıza başsağhğı dileriz. İSTANBU& ARKEOLOJİ MÜZELERt%IÜDÜRLÜĞÜ BAŞSAĞUGI Hocamız l)r. KEMAL MELEK'in değerli eşi JEAN M. MELEK'in \eta:ıni [eessurle oğrenmiş bulunu>oruz, uzuntumuz sonsuzdur. hocamıza ve şakınlarına başsağlığı dılenz. İ.Ü. İKTİSAT FAK. ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖL. 4. SINIF ÖĞRENCİLERİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle