18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHUR1YET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kir edin!.." Daha çok örnek göstermeye gerek yok. Bizi yönetenler, acaba ne zaman bir ülkenin gücünün, vatandaşlann çeşitli, hatta, birbirine karşıt düşüncelere sahip olmalanndan kaynaklandığını, zayıflığın da, aykın düşünceleri boğmaktan ileri geldiğini anlayacaklar? Elli milyonu aşmış olmanuzla övünenler, bu elli milyon insanın, ayn ayn düşünce sahipleri olduğunu, olması gerektiğini de kabul etmek zorundalar. YönetimdekiJerin her sözünü onaylamak, her yapılana gözü kapalı uymak, birlik ve beraberlik sayüıyorsa, bu büyük bir yanılgıdır. Böyle bir durum, kamıştan kavalla, koskoca koyun sürüsünü çobanın yönetmesine benzemez mi? se devletin kendisi olduğu iddia ve inancındadır. Devlet bir bütündür, o bütünün içinde bütün unsurlarıyla ulus vardır. Yani iktidarda olan kimse, ya da kimseler, devlet değildir, devlet olamazlar. Partiler, ister muhalefette, ister iktidarda olsunlar, devlet bütününün birer parçalarıdırlar. Egemenlik kaynsız şartsız ulusun olduğuna göre, yönetimde olanlar, sadece, ulus adına, belli bir dönem görev yaparlar. Yasalar çerçevesüıde, bu görev, ülkeyi doğru dürüst yönetme, bozuklukları düzeltme, hak adalet gözetmede, eşitliği sağlamada çerçevelenir. Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yaparken; sosyal yaşamda, eğitimde, yasalar karşısında, vergi ödemede eşitliği sağlayamazken; nasıl "birlik ve beraberlikten" söz edilebilir? Halktan bazılan, hatta bir çoklan birlik ve beraberlik çağnsı yapanlara şöyle sormaz mı: Sen, kendinden, yani kendi düşüncenden olanlan devletin nimetlerine boğuyorsun. Her türlü devlet hizmetinde ve kurumunda yeterlilik arayacağına, yandaşlarını kayınyorsun. Sen senden diye yeteneksizi alıyor, yetenekliyi kapı dışan ediyorsun. Sen, senden diye, yanlış söyleyeni alkışlıyorsun, senden değil diye, doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorsun; dahası bas*kı altında tutuyorsun. Sen, birlik ve beraberliğe saygılı mısın ki birlik ve beraberlikten söz ediyorsun? Sen, kaçakçıyı, dışsatım adı altında Devlet Hazinesi'ni soyanları bağışlıyorsun, düşüncelerini söyleyenleri hapse atıyorsun. Bu nasıl birlik ve beraberlik böyle? Yurt savunması gibi, ulusumuzun onurunu korumak gibi kutsal görevler, eibette, birlik ve beraberliğin simgeleridir. Ama, nimet şunun, külfet bunun; buyuran o, boyun eğen başkalan olunca, birlik ve beraberlik düşünülemez. Bir şey daha var: Bu birlik" ve beraberlik çağnlan, kimilerinin iktidarda kalmalanm sağlamak içinse, halk buna kulak asmaz. Şu da var: Yurdumuzun, çağdaş uygarlık düzeyine ulaştmlması çabalannda birlik ve beraberlik çağnsına, evet! Ama, ülkeyi ve ulusu, yeniden, eskiye, karanlıklara götürmek isteyenlere, hayır! SONUÇ Gerçekten, uygar, demokratik bir ülke isek: Siz ayn düşüneceksiniz, başkaları ayrı düşünecek. Düşünmeyi, düşünüleni söylemeyi, vazgeçilmez bir vatandaşlık görevi sayacaksımz. Yalnız sizler değil, ulusun bireyleri de korkusuzca konuşabilecekler, sizler de, kulakardı etmeden söylenenleri dinleyeceksiniz. Düşünce ayrıüklan ve aykırılıkları, hiç kimsenin vatandaşlık hakkına gölge düşürmeyecek. Hele hele, devleti güçlendiriyorum diye bir avuç ayncahklı lehine, vatandaşın çoğunluğunu, parasal ve kültürel yönden zayıf düşürenler değil mi, asıl birlik ve beraberliği bozanlar? 4 OCAK 1986 Birlik ve Beraberlîk Üzerîne... RECEP BİLGİNER Gazeteciliğe başladığım 1945 yılından sonra, ilk resmi "birlik ve beraberlik" çağrısını, o zamanki Başbakan rahmetli Şükrü Saraçoğlu'ndan duydum. Ikinci Dünya Savaşı sona ermiş, çok partili demokratik yaşama geçilîniş, 21 Temmuz 1946'da muhalefetin de katıldığı milletvekilliği genel seçimi yapılmıştı. O günlerde ülke, çok partili döneme geçişin sancılan içindeydi. Iktidar olsun, muhalefet olsun, bu geçişin koşullannı, henüz, içlerine sindirmiş değildi. Seçim şikâyetleri ve dedikodulan, toplumsal bir rahatsızlık olarak ülkeyi sarmıştı. Işte böyle bir noktada, iktidara yönelik öfkeleri yatıştırmak için, Başbakan Şükrü Saraçoğlu, radyoda yaptığı uzun konuşmada, "Olup bitenleri unutaüm, birlik ve beraberlik içinde olalım" diyordu. Bu çağn, o günün koşullan içinde, pek yadırganmadı, hatta, yararh oldu. 1947 yıhnın başında, Mersin'e bağlı Aslanköy'de, muhtar seçimleri yapıldı. Köylü, valinin tuttuğu ve mutlaka seçilmesini istediği eski muhtarı seçmedi, başka birini seçti. Valinin buyruğuyla seçim sandığı zorla alırup içindeki oylar değiştirilmek ıstenince, köylü, seçim sandığını eski muhtara vermedi, muhtar da telefon tellerini kesti, köyde isyan var diye valiye büdirdi. Mahkemeye verüip hapse atılan köylüler, sonradan isyan suçundan aklandılar, ama tutuklanmalannı isteyen o zamanki sorgu yargıcı, olayı inceleyen gazeteci olarak kaldığım otelde, ziyaretime gelmiş, uzun bir "vatan, millet" nutku çekmiş, "memleketimiz birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğu bir dönemdedir" demişti. OLAYI YARATIP, SONRA DA ÜSTE ÇDCANLAR Daha sonra, günümüze kadar, bizi yönetenlerden, ne zaman bu "birlik ve beraberlik" çağrısını duysam, yukardaki olayları hatırlarım. Kişiler değişiyor, ama sözler değişmiyor. Ve, bu çağrılan, genellikle ola PENCERE Dostum dedi ki: Eğer rakıyı ağız tadıyla içmek istiyorsan, sana bir akıl satayım. Sat! Büyük bir Yeni Rakı alırsın. Evet. Kapağını açarsın. Açarım. Rakı ile şişenin ağzı arasında bir buçuk iki parmaklık bir boşluk vardır. Vardır. Bu boşluğa su doldurursun; ama, şişenin ağzına kadar; tam silme olsun. Eeee sonra? Sonra kibriti çakarsın, şişenin ağzına alevi değdirirsin, yanmaya başlar. Ne yanmaya başlar? Şişenin ağzındaki sıvı alev alev yanmaya başlar. Sen masanın başındasın; peynir, salatalık, domates, zeytin ve cana yakın arkadaşlarla birlikte... Rakı ne oluyor? Rakı şişesinde mavi bir alev yanıyor, siz de söyleşmeye başlıyorsunuz; bu iş yirmı dakika kadar sürer; sonra alev kendiliğinden söner; şişenin üst yani biraz ısınır; ama, rakının tadı ballanır; buzu eksik etmeyin. • Bir gün iki üç dost bir kadeh içmek için toplanmıştık. Kimin aklına geidiyse geldi, büyük Yeni Rakı'nın kapağını açtı, ağzına dek silme su doldurdu, kibriti tuttu. Birkaç denemeden sonra sıvı alevlenmesin mı? Telaşlandık: Vay canına!.. Ya patlarsa? Allah Allah... Rakı şişesinin ağzındaki mavi alevden gözümüzü ayıramıyoruz; bir yandan da konuşuyoruz. 2025 dakika sonra alev kendiliğinden söndü. Kadehlerı doldurduk, birer yudum aldık; herkes konuşmaya başladı: Mis gibi... Bal... İçimizden biri: Ben hiçbir şey anlamadım; dedi, bu rakının eskisinden farkı yok, belki daha da kötülemiş... Tartışma sürdü. Bilisizlik kötü şey; kimse olayın kimyasal yanını açıklayamıyor; gelişigüzel laflar söyleniyor; tartışma kızışıyor; yirmi dakika süreyle alev alev ne yandı ki? İçımizde bir bilen olsa anlatır; ama, öyle bir kişi yok; herkes damağının uzmanlığına güvendiğinden bir yudum daha aldıktan sonra yeni bir sav ortaya atıyor. Yapılan işlemın olumlu sonuç verdiğini söyleyen de var, bir işe yaramadığını ileri süren de var. Biz böyle tartışırken, söyleşırken, vakit geçmiş, şişenin dibi görünmüş... Birisi: Ulan, dedi, rakı bitti. Herkes kendine geldi. Bugün bir ekonomı yazısı yazacaktım; vazgeçtim. 1985 nasıl geçmiş? 1986 da neler olacakmış? Bilisizlik, bilinçsizlik, çıkarcılık işın içine karışınca her kafadan bir ses çıkar. Sayılarla oynayarak ve istatistiklerle dalga geçerek tartışmayı dallanıp budaklandırarak uzatmakta ne yarar var? Ama herkes soyleşip tartışırken aradan zaman geçer, birisi gerçeği haber verir: Ulan, rakı bitmiş. Bizım ülkede her iktidar şişenin dibini bulmadan, gerçeğin kafalara dank ettiği şimdiye dek görülmemiştir; bu bakımdan muhabbete devam... Yurt savunması gibi, ulusumuzun onurunu korumak gibi kutsal görevler, elbette, birlik ve beraberliğin simgeleridir. Ama, nimet şunun, külfet bunun; buyuran o, boyun eğen başkaları olunca, birlik ve beraberlik düşünülemez. Bir şey daha var: Bu birlik ve beraberlik çağrıları, kimilerinin iktidarda kalmalarını sağlamak içinse, halk buna kulak asmaz. yı yaratıp sonra da zeytinyağı gibi üste çıkmak isteyenler yapıyor. Nitekim, geçenlerde, Sayın Başbakan, televizyonda yaptığı "lcraatın Içinden" konuşmasında, birkaç kez bunun üzerinde durdu, "Biz birlik ve beraberlik içinde olursak, asamayacağımız engel yoktur" dedi. Zaten, öteden beri, mitinglerde ve basın toplantılarında, sık sık bu "birlik ve beraberlik" çağnsında bulunuyor. Peki, nedir bu birlik ve beraberlik? Milletçe, hep aynı şeyleri düşünüp, aynı şeyleri yapmak mı? İlk çağ düşünürlehnden biri "kişileri, hep aynı şeyleri düşünen bir topluluk, ulus değüdir" demiş. Çok etkili bir kişiliği olduğu anlaşılan Tebrizli Şems de, söyleşileri sırasında, her sözünü onaylayan Mevlana'ya kızarak, şoyle demiş: "Benim her sözümü onaylamayı bırak, biraz da muhalif fi Muhabbete Devam... KOLTUĞA OTURAN HEP KONUŞUYOR Gerçi, birlik ve beraberlikten, neyin amaçlandığı da pek belli değil! Onlar, hep, kendileri konuşuyor. Bir kez koltuğa oturdular mı, devamlı konuşuyorlar. Hiç dinlemedikleri için de, gerçeğin ötesinde kendilerine özgü bir dünyanın hayaline kaptırıyorlar kendilerini. Hoşlanna gitmeyecek sesler duymak istemiyorlar. Kazara kulakları açık olup da duydular mı, hemen, sert tepki gösteriyorlar. Birlik ve beraberlik çağrıları da hep, devlet adına yapılıyor. önce belirleyelim, devlet kimdir? Hani şu "devlet benim" diyen ünlü Fransız kralı gibi, ülkemizde her iktidara gelen kim OKTflY AKBAL EVET/HAYIR SHP Umutlara Yakışmalı... KTIÂP/YAYIN Varhk Ocak 1986 Sayısında BİLÎM SANAT OCAK (61) SAYISI ÇIKTI CHP 1977 genel seçimlerinde yüzde 42.1 oranda oy almıştı. 1983 genel seçimlerinde sosyal demokrat oylar bu kez Halkçı Parti'de toplandı: yüzde 30.46... Üstelik CHP'ye oy verenlerin bir bölümü de kimi koşullar gereğı ya oy vermemiş, ya da oyunu o günlerin muhalefet partisi görünümündeki ANAP'a vermişti. Bir yıl sonra yapılan belediye ve yerel seçimlere katılma olanağı bulan Sosyal Demokrasi Partisi yüzde 22'nin üstünde oy elde erti. Halkçı Parti'nin yüzde onu bulan oylarını da eklersek sosyal demokrat görüşün yandaşlarının oy oranı topluca yüzde 33'ü buluyordu. Şöyle ya da böyle, bugün Türk seçmeninin en az yüzde 4O'ı da sosyal demokrasiden yanadır. 1986'ya girdiğimiz şu günlerde halkın nabzı yoklansa sosyal demokrat oylann yüzde 40'ın da üstünde olduğu görülecektir. inönü ve Gürkan büyük bir iyi niyetle, özveriyle, gerçek aydın olmanın bilinciyle davrandılar. İki partiyi bir potada kaynaştırmada, yeni bir büyük güç olarak SHP'nin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynadılar. Ne var ki, İnönü ile Gürkan'ın davranışlarının önemini, değerini, yaşamsal etkinliğıni pek çok kişi anlayamamıştır. Bu gibiler, her şeyden önce kendilerini, kendi siyasal geleceklerini ya da kendi yandaşlarının yararlarını.Türkiye'de sosyal bir demokrasimn yerleşmesinden daha çok düşünürler. Hatta 'ben milletvekili olayım, siyasal güce kavuşayım, bu kadarı bana yeter' diye kısır hesap yapanlar da çoktur. Geçmiş dönemlerde o partiden buna, bundan ötekine geçenleri anımsayalım. Belirli hiziplerin, bölgeci grupların adamı olanlar, hiçbir zaman etkin bir düşüncenin, görüşün temsilcisi sayılamazlar. Böyleleri olsa olsa belli bir süre çevrelerini aldatırlar. SHP'nin iktidann baş adayı olduğu kanısı egemendir. ANAP günden güne çökmekte, gücünü, etkisini yitirmekte... Zam sözcüğü ile Özal ve ANAP özdesleşmiştir. Emekçi, memur, dargelirli 1980'nin gerisindeki günleri arar duruma gelmiştir. Kısacası, ilk genel seçimlerin iktidar adayı SHP'dir. İnönü'nün, Gürkan'ın ve HP ile SODEP kadrolarmdaki inançlı, dürüst, emekten, hakikatten, demokrasiden yana kişilerin yarattığı güven havası bugün de sürmektedir. Ama son zamanlarda SHP il ve ilçe örgütlerinin oluşturulmasında izlenen tatsız çekişmeler kamuoyunda iyi bir izlenim yaratmamaktadır. Herkes bıliyor ki, bu atama yoluyla iş başına getirilen örgütler geçici niteliktedir, bir kaç ay içinde yapılacak kongreler sonunda SHP'nin ilçe, il ve daha sonra genel yönettmlerinde görev yapacak kişiler, seçimlerle belirlenecek, ancak o zaman SHP gerçek temsilcilerine kavuşacaktır. O güne dek parti içinde kaynaşmaların, tartışmaların, çekişmelerin sürüp gitmesini doğal karşılamak gerekir. Ama bu görev yarışı sosyal demokrasi ilkeleri doğrultusunda olmalıdır. Bölgecilik, bencillik hesaplarına dayanan çekişmeler SHP'yi güçsüzleştirir, umutla bekleşen halkımıza, SHP'yi destekleyen tabana umutsuzluk verir. Bu tür davranışlar içine girenler de parti tabanından er geç hak ettikleri karşılığı görürler. Şunu da unutmamalı, yeni seçim yasasına göre genel, yerel ve belediye seçimlerinde parti adayları eskisi gibi belli sayıdaki delegelerce oluşturulmayacak, partinin bütün kayıtlı üyelerinin oyları ile milletvekili, belediye ve il genel meclis adayları belirlenecektir. Yani taban konuşacak, kimlerin milletvekili vb. görevlere getirileceğinı taban kararlaştıracak... Öyleyse görev yarışına hazırlananlar öncelikle parti üyelerinin saygısını vesevgisini kazanmak zorundadırlar. Belirli grupların, hiziplerin, yersiz hesaplarının hiçbir önemi ve etkisi oiamayacak tabanın gücü karşısında... SHP'de şu anda yönetim görevini üstlenenler, bu türlü yanlış hesapları bir yana bırakıp, sosyal demokrat ilkelerin öncülüğünde, emeğin, özgürlüğün, gerçek demokrasinin savunuculuğunda ön almak zorundadırlar. Geçmişteki hizipcilikler, bölgecilikler kimseye yarar sağlamamıştır. Bu gerçekleri SHP'de söz ve etki sahibi olmak isteyen herkese şimdiden anımsatmakta yarar var. ETKİNLİK VE EDİLGİNLİK AÇISINDAN 1985 • VARLIK ABONE KAMPANYASI Varlık, ulaşım ve dağıtım zorluklarını göz önünde bulundurarak okurlarına abone kolaylıkları sağlıyor. 1 .Ocak ve şubat aylarında Varlık'a bir yıllık abone olanlar kampanya indiriminden yararlanıp bir yıllık abone karşılığı 2800 TL yerine 2500 TL ödeyecekler. 2.Ocak ve şubat aylarında Varlık'a bir yıllık abone olanlara kampanya armağanı olarak Varlık Yayınları arasından seçilmiş 1000 TL tutarında kitap paketi ücretsiz gönderilecek. 3.Varlık aboneleri Varlık Yayınları arasından seçecekleri kitapları alırken % 30 indirimden yararlanacaklar. Varlık'a abone olmak için posta çeki hesap no: 199822ye tutarı yatırıp bir mektupla bildirmeleri yeterlidir. •DÜNYA BARIS YILINI KARŞILARKEN Mahmut Dikerdem . 1986 BARIŞ VIU EKİ:1 • CÜNEYT ARCÂYÜREK / CÜNEYT CANVER 85'l DEGERLENDİRİYOR Aziz Nesin, A. Giwen Gürkan,] M. İfhan Erdos», J Teoman Erel İlhan Selcuk, YAZILARIYLA: Serol TeberMehmet Ünal, Tufan Aydın, Sinan Sönmez, Oğuz Oyan, Tunç Tayanç. Akın Birdal, Aziz Konukman.M.Tali öngören, Jülide Gülizar,Zeki Erkut,Hıfzı Topuz.Barış Ruken.öner Yağcı, M JCemal Göze, Şükran Kurdakul, Kerem Kurtgözü, Vecihi Timuroğlu.Ramazan Ekinci, Afşar Timuçin, Gürhan üçkan, Bülent Kahraman, Bülent Alaner. ÇİZGlLERİYLE. Ferruh Doğan, Nezih Danyal, Emin Bebek, Hakan Eken VARLIK ABONE KAMPANYASINDAN YARARLANIN!... VARLIK ABONE KAMPANYASINI DUYURUNI... Not: Varlık Yayınları'ndan seçecekleri kitapları alırken % 30 abone indirimi uygulaması yalnız ocak ve şubat süresince olmayıp abone için sağlanan sürekli bir kolaylıktır. Abonelik sürdükçe yararlanılır. VARLIK YAYINLARI Cağaloğlu Yoku«u 40. İsUnbul BİÜM ve SANAT AYDIM.IĞIMIZ Bilim ve Sanai'a ab<ınc olun. d(»llarını/ı ahonc >apın |« \hı>nr : >ıllık 22IMI.6 \>lık I2(H) Tl . ,• Adrıs : Sumır >k.3A l\ Kı/ıla> ^ N k \ R \ Ul: MI 166 !• Ducılını : Hkin!\1eTki'/>\ıını<>Mnani>c ( d.V 34 CaKal(.glu İ M A N B U lel: 5276011 Nadir NadVnin beklenen kitabı çıktı Dostum Mozart Ülkemizde yeni Mozart dostları yaratmaya yönelik bir denemedir Çağdaş Yayınları, Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğlu/İstanbut OCAK, 11. SAYISI ÇIKTI • MAHMUT DİKERDEM: '1986, BARIŞA ÖZLEM YILI..." ABD Dayatmaları ve özal'ın İki Yılı ReaganGorbaçov Zirvesi ANAP Hükümeti ve Türklş Tekel işletmeleri Genel Müdürluğü'nde Milyarlık Usulsüzlük! • Idam Cezasına Karşı Durulmalıdır • KlT'ler Planh Olarak özel Sektöre Devredilmeye Çalışılıyor • Demokrasiye İlk Adım: Genel Af • Tekellere Yeni Destek: Silah Sanayi • IşkencedeSiyasi Sorumluluk • Papandreunun "Yiğitliği" Bir ayın iç ve dış politika yorumlan, işçi ve sendika hareketi üstüne değerlendirmeler, fabrikalardan, grevlerden, yurttan ve dünyadan aynntik haberler... GÜNVOKUYUN, OKUTVN... • • • • SOMUT Yedi haftadır, her cuma bütün bayilerde yeniden sizlerle... Okudımuz mu? 700 lira (KDV dahil) KAPETANIOS Turkçes' V Atogan s ^ oa>aa3a a a ok^)gt>ecefy D yaöctaya c»a"^S Dornınıque Eudcs IDEOLOJİ VE POLİTİKA Tjriçesı Husevın Sarıca i L»i<r A Ernesto L^clau Frcd Haİhda\ ABD So**eı lltşkıtennın Dunj ve Bugunü Turkı^si İlitCr Ozılnlu YENİ SOGtKSAVAŞ Oana lütünve lespih Yolluyorum SEMIHA BERKSOY'un Anıları S e m h s BCTİAOV un Abone koşullan Yurtıçı/YUlık 1500 IıraYurtdıjı Ydlık 20 DM Adres 856 Sokalı Nurhm. 3/SO2. Konaklzınır Slcfanos ^ erasımo AZGELİŞMİŞLİk SİRECİNDE TİRKİV.E Turkcesı Babur KUZJLU SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR FORUMU «*y A Anıiarı Nâzım Hikmet ve Fikret Mualla ile Mektuplaşmaları... Özgün fotoğraf ve desenlerle OYA GİYİM KALIPLARI 1 06 yaş çocuk 2 Japone, Reglan, yarasa kol kalıplan Bütün bedenlere her sayıda 10 model HAPİSHANE DEFTERLERİ Pıerre Salanu TjrKvesı Adnan Cemgıi BASYAZI MEHMET AÜAVBftR ile soylesı ORHAN BARLAS HALİLBERKTAY Sosyalist Solun Birliği Tufkıye Sosyalızmi ve Sosyalistlerin Birliği Üc Oyun: ivan ivanoviç. Yalınayak. Tamirci Guncellıgın Sıkıştırması Genıs Bakısın Serinkanlıhğı İthal Ikamesı ve Gelir Dagılımı Bilinemezcılik. Korku ve Oin Dili Bonapartizm. Parlamentarizm ve Partiler Sosyalızmin Sorunları ve Teotık Atılım Cıhannuma Sıkıyönetim Sonrasında Askerı Mahkemeler Amerıka dan Sonra İngiltere'nin Unescodan Ayrılışı AZGELİŞMENlN İKTİSADI Turk<tM I Kılırn. K L.>rjn?lu HAPİSHANE MEKTHPLARI Pe'rı Anumso Cpramsa TARİHSEL MATERYALİZM IZlNDE Tanı nıclın lıalvdnca'dar (,c*ıren Dumrui Ccmgıl KORKUT BORATAV MBEDRİGULTEKİN MEHMETGUNDUZ DOCUPERİNCEK CEMAL SUREYA BÜLENT TANOR HIFZITOPUZ BLLGF YAYİSLARI: VvmmjMvrt' (*t Atasva\ İ>)u*ı. \o; 406 l FUSUN OZBILGEN Genel Dafıtım. YADA, BROY YAY 1\LARI Bro., Şıır Yayın Merkezı. \uruosmamyeCad. 9/2 İCağtıloğiu'Islanbul. 1000 TL (KDV dahıl) TÜM BAYİLERDE Türkiye'de Bütün Bayilerde Dağıtım GAMEDA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle