Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 OCAK 1986 Olaylara hatalı yaklaşım kaygı doğurur 2 CUMHURİYET/11 Bu bölumde, ilk başta korku ve kaygı duygusal tepkileri arasında bir ayırım yapacağım. Böylelikle, sınavlara ilişkin olarak duyulan duygusal tepkilerin anlaşılması kolaylasacaktır. Ilk önce korku duygusuyla başlayahm. Eğer birey, dış çevresel olaylann, nesnel içeriklennde, kendine fiziki zarar gelme olasılığını aJgıhyor ve yorumluyorsa, ortaya çıkan duygu hali korku olacaktır. Yani kişi, karşı karşıya kaldığı olayın kendisine fiziki zarar verebileceğini biliyor ve duşunuyor ise, korkacaktır. Orneğin, paraşıitle ilk kez atlayacak olsaruz, atlamadan evvel duyacağınız, korku olacaktır, zira yere sağ salim ınebilme olasılığı yanı sıra, paraşütun açümaması sonucu ökı olarak inme veya yere çakılıp kalma olasılıklan da söz konusudur. Yoşamboyu karşımıza iikkn tehdit Sınav korkusu Hazırlayan: Dr. Kadir Özer annenin, bu olay karşısında ne gibi başka anlam yakıştırmalannda bulunuyor olduğunu araştırmamız gerekir. Bakın bu anne şu anlam yakıştırmalannda bulunuyor: '"Kocama eskisi gibi zaman ayıramayacağım. Hep eve bağlanacagım. Şimdi çocuk oldugu için, kocam benimle daha az ilgilenecek. Belki de ilerde bana olan duygusal bağı azalacak. Bir de, şimdi herkes bu çocuğa bakıp bakamayacağımı gözleyecek. Beni def erlendirecekler. Belki de, 'sandıgımız gibi çıkmadı' diyecekler. Gözlerinden düşecegim." yönelik bir tehdittir.Bu genç annenin bu olaya yönelttiği duşunsel tepkilerin yansıttığı anlam"kişilik değerine" yönelik bir tehdittir.Genç anne, bu olay sonunda bir "deger" kay Xabancanın anlamı korkuyu yaratıyor Bir başka örnek daha verelitn: Diyelim ki, karşınızda bir masa üzennde bir tabanca duruyor. Tabancanın dolu olduğunu biliyorsunuz. Odaya koşarak 35 yaşlannda bir çocuk giriyor. Sizin "Arnan ha, sakın" dıve ayağa fırlamanız korku ifadesidir. Bu korkunun temelinde, dolu bir tabancanın fiziki tehdit taşıdığını bılmeniz yatacaktır. Demek oluyor ki, böyle bir durumda bıle, korkunuzun temelinde tabancarun kendisi değil, onun hakkında öğrenmiş olduğunuz anlam yatmaktadır. Bu anlamın değil de, tabancarun korku yarattığı doğru olsaydı, odaya koşarak giren küçuk çocuk tabancayı görur görmez donup kalmalıydı. Oysa o, tabancaya bir "oyuncak" anlamı yakıştırmakta olduğu için, sizin gösterdiğiniz korkuyu göstermeyecektir. Korku ıçinde bulunan kişi, duygusunu uç temel boyutta ifadeeder: Bunlardan ilki davranışsaldır. Kişi donup kalmaktan, kaçmaya, veya kendisini tehdit eden dış çevresel olaya saldırmaya kadar gidebilir. tkinci bir gösterge fizyolojiktir. Bu boyutta bedenin aşırı uyarılması söz konusudur. Kalp atışlan hızlanacak, kaslar gerdecek, nefes alış venşleri sıklaşacak, tükuruk bezleri aşırı salgılayacak ve mide normalin uzerinde asit dolacaktır. i.orku içinde bulunan kişi, duygusunu üç temel boyutta ifade eder: Bunlardan ilki davranışsaldır. tşi donup kalmaktan, kaçmaya veya kendisini tehdit eden çevresel olaya saldırmaya kadar gidebilir. îkincisi fizyolojiktir. Üçüncü gösterge ise, düşünsel düzeyde olanıdır. K ve yeteneklerini kullanarak sıralamanın üst basamaklanna çıkmaya çalışacaktır. Ancak, sıralamada üst basamaklara çıkmanın anlamı, sadece belli bu konuda "başarT'yı daha iyıye göturmektir. Demek oluyor ki, gerçekçi bir değerlendirme, sınanma ortamlannın, belirli bir konuda kazanıl.mış bılgi ve becerilerin yoklanmasından ibaret olabileceklerini gösteriyor. Böyle bir tanım, haliyle, sadece okul ortamları için değil, yasamın birçok başka kesimi için de geçerlidir. Bu tanımı çarpıtmak ve sınanma ortamlanna başka anlam yakıştırmalannda bulunmak, buyük bir olasılıkla kaygı doğuracaktır. Gene bunun ışığında, tanım çarpıtması sadece okul çağındaki bireyler için değil, genelde tüm birey ler için geçerlidir. Anadolu liseleri sınavı için kurs maratonu başladı Bir çocuk sonıyor: Anne ben hiç oynamayacak mıyım? Ayttur Hanım: "Sınavı kazanmasım istiyorum. Mutlaka özel olarak ders alması şart. Kazanamazsa çok uzulurum." Şeyma Honttn: "Üç yeğenim sınava girdi. Üçü de kazandı. Bu yüzden kazanamazsa ne olur bılemiyorum." Şeyma Hamm'tM oğl« UtnuU "Sınavı kazanmak için elimden geleni yapıyorum. Kazanamazsam çok uzulurum." Tülay Honım. "Evrem mutlaka yabancı dil ağırlıklı bir okula girmeli. Bu yoğun tempo karşısında biraz nazı, kaprisi arttı. Bana yazık değil mi anne diyor." Rana Hanım: "Gayemiz çocuğun lisan öğrenmesi. Anne hiç merak etme ben mutlaka bir okul kazanacağım diyor." Rana Hantm'tn oğlu Gökhan: "O kadar çalışıyorum ki, herhalde kazanacağım." ASİYE UYSAL Saat sabahın 8 30'u. Gün, kimisi için 6.30'da, kimisi için 7.00'de başlıyor. Küçük omuzlar, hafta boyunca üst üste yığılan okul yorgunluğunu atabılmış değiller Cağaloğlu'ndakı Istanbul Anadolu Lisesı'nde bir koşuşturmadır gidiyor. Dokuz on yaşmda küçükler, Anadolu liselsri ile özel Türk ve yabancı okulların girış sınavına hazırlanıyorlar. Koşuşturma buradaki hazırlık sınavına yetişmek içın Kimisi okul taşıtının durmasını dahı beklemiyor, minibüsten fırlıyor. Ailesıyle gelenler de bir başka telaş. Anne babalar bir yandan çocuklarının yaka ya da kollarını çekiştıre çekiştıre son duzeltmeleri yaparlarken. bir yandan nasıhatlar veriyorlar, "İyi dinle. İyi not tut. Akıllı ol" diye... Çocuklar ise kursa bir an önce girebılmek için telaşlılar; "Tamam anne. Geç kaldım. Bırakın da gideyim." İstanbul Anadolu Lisesi'nin bekieme salonu anneler, babalar, büyükanne, büyükbabalar, daytlar, ablalar, ağabeyier ile dolu. Sınıflarda Anadolu liseleri ile özel Türk ve yabancı okulların sınavlarına hazırlanan çocuklar, torunlar, kardeşler, yeğenler beklenırütmekten yorulmadığını söylüyor. Ancak "Ya kazanamazsan?" sorusu yöneltildiğinde öylece donup kalıyor. Güçlükle çıkarabildigi bir sesle "Çok üzülürüm" diyor, başını eğiyor. ANNE, BANA YAZIK DEĞİL Mİ? Evrem. özel ders almaya geçen yıl başiamış. Bu yıl özel dersle kursu birlikte yürütüyor Şişlı Terakkı Lisesi'nin ilk bölümünün beşinci sınrfında okuyan öğrencinin evde derslerini annesi Tülay Tilki kontrol ediyor. Annesinin anlattığına göre, Evrem stnava herhangi bir Anadolu lisesini kazanmak için girmiyor. Hedefledikleri birkaç okul var. Anadolu lıselerınin kalıtesinin düştüğünü belirten Tülay Hanım, şunları söytüyor: "istemediğlmiz bir okula göndermektense, Şişli Terakki'nln orta bölümüne devam etmesi daha tyi. Ama mutlaka yabancı dll ağıriıklı bir okula gitmeli. Bu yoğun tempo karşısında Evrem'in biraz nazı, kaprisi arttı. Daha çok çevrenin etklslnde kalryor. Çocuk da çevreden duyduğu aynı şeyleri tekrarlıyor. Bana yazık değil ml, anne diyor. Çok yoruluyorum, hiç oyun oynayamayacak mıyım, diye soruyor. Kazanamam diye anneden babadan, çevresinden bir utanması var. Ama bunu biz kazandırmtş değiliz. Toplum kazandırıyor. İkinci dönemde tempo ağırlaşacak. Çocukta ne gibi etkiler yaratacak, bıkkınlık derecesine gelecek mi bilmiyorum. Ama gözlediğim kadarıyla test pratiği çok arttı. Matematik diye bir sorunu kalmadı. Ama okuyup öğrenmeye karşı isteği azaldı." ANNE, SEN MERAK ETME Belgin'ın annesi Rana Duralı, kızının sınavı kazanacağından bayağı umutlu. Kızına hem özel ders aldıran hem kursa görvderen Rana Hanım, "Fazla bir baskı yapmıyoruz. Gayemiz çocuğun lisan öğrenmesi. Anne hiç merak etme, ben mutlaka bir okulu kazanacağım diyor. Evde kendi kendine test çözüyor" bıçıminde konuşuyor. Fatma Yakut, oğlu Gökhan'ı öğretmeninin hiçbir ücret talep etmeden üçüncü sınıftan bu yana çalıştırdığını, kolej sınavlarına hazııiadıgını, her öğretmenın böyle yapmadığını övünerek anlatıyor, "O bizden de iddiaiı" diyor ve eklıyor: "Halası var. Kurs öğretmeni. Hattada iki gün ders çalıştırıyor. Aslında ben hiç iddiaiı değilimdir. Robert Kolejini kazanacağım diyor. Öğretmeni mi etkiledi ne..." ÇOK ÜZÜLÜRÜM O arada ders bitiş zilinin çalmasıyla koşarak annesinin yanına gelen ve boynuna sarılan Gökhan, "Sınavı kazanabilecek misin?" sorusuna guvenle "Herhalde kazanacağım" yanıtını venyor. Arkadaşı Umut gibi okulun, kursun ve özel dersierın bırlıkke kentisine hiç de ağır gelmediği için Robert Lısesi'ne girmek istediğini söyleyen dokuz yaşındaki öğrenci, "bu kadar çok kişi arasında nasıl kazanacağı" sorusuna "O kadar çok çalışıyorum kl, herhalde kazanınm" Karşılığını veriyor. Israrla "Diyelim kl kazanamadın" dend'ğinde de bir an düşünüyor, sonra gözleri buğulanıyor, durgunlaşıyor, kısık bir sesle "Üzülürüm" diyor. "O kadar gayretime karşılık kazanamazsam, çok üzülürüm." Sınanmada hata payını küçültmek Yukarıda verilen tanım çerçevesinde sınanma ortamına giren bir birey öncelikle uyanlmış/hazırlıklı bir durumda olacaktır: Vücut fizyolojisi, genelde uyanlmış olacak, dikkat mekanizması keskinleşeceİc, sınanma dışındaki uyarıalara ilgi azalırken, sınanmaya ilişkin uyarıcılara ilgi artacaktır. Böyle bir konum içindeki birey, kazandığı bılgi ve becerileri, en az hata ile ifade etme eğilim ve güdusUnde olacaktır. Onun içın hedef, sınanmada hata payını kuçultmektır. Diğer bazı sınanma ortamlarında birey, uyarılmanın ötesınde korku beürtileri de gösterebilir. Duygusal durumun korku haline dönuşmesi, daha önce de değinildiği gibi, sınanma sonunda, bireye yönelik fiziksel bir zarar olasılığının algılanmasının bir sonucudur. Paraşütle ilk atlama gibi bir sınanmada ise, uyanlmanın ötesinde, korku da söz konusudur. Sınanma ortamlarında kişilerin ürettikleri bir başka tepki de kaygıdır. Bu durumda kişi uyanlmış olmanın ötesine geçip, sınanma sonucunda kişiliğe yönelik bir tehdit unsuru göruyor demektir. Bir başka deyişle kişi, bilgi ve becerilerin sınanmasına ek olarak, kişiliğinin sınanmasının da söz konusu olduğuna ınamyor demektir. Yukanda, sınanma tepkileri olarak temelde üç tepkiden söz ettik: Uyanlrruş/hazırhklı olmak, korkmak ve kaygılanmak. Şimdi, birkaç örnekle gerçek anlamda uyanlmış olmaya ve korkmayı gerektiren ortamlarda, kişilerin nasıl kaygı uretebileceklerini açmak istiyorum. ne yönelik bir zarar ve tehdit unsuru taşıyor olarak değerlendirilmektedir. Sınav ve sınanma durumlarında gozlenen duygusal durum korku değil, kaygıdır. Bu duygu halinin davranışsal ve fizyolojik boyutlan büyük ölçüde korku göstergelerini yansıtmaktadır. Sınav kavgısı içinde bulunan birey, davranışsal düzlemde bir kaçınma eğilimi içine girecek ve özellikle kas gerginliği, kalp atışlannda artış, tükürük bezlerinin aşırı çalışması, terleme ve mideye asit salgılama gibi fizyolojik tepkiier gösterecektir. Düşünsel tepkiier açısından ise, özellikle basansızlığın ve bunun doğurabileceği "vahim" sonuçlann uzerinde durulacakur. Bu konunun daha ayrıntılı açımlanmasını daha ileriki bölümlerde yapacağız. An Korkunun düşünsel boyutu Korkunun üçuncu göstergesi duşunsel / zihinsel duzeyde olanıdır. Burada soz konusu olan, dış olaya ilişkin içkonuşrnalar, yani düşiıncelerimızdir. Kişi, dış olayın kendisi içın teşkil ettiği tehlikeyi, bu tehlikenin doğurabileceği sonuçları ve bunlann anlamlannı sözei veya sözel olmayan bir tarzda düşunceleriyle kendi kendine tekrarlavacaktır. Demek oluyor ki, korku halinde kişi, davranışsal, Fızyolojik ve duşunsel boyutlardan oluşan bir alarm durumuna girmiş olacaktır. Kaygı; özellıkle davranışsal ve fızyolojik boyutlarda, korku haliyle onemli derecede benzerlikler gosteren bir duygusal durumdur. Farklılık, kendıni ancak dış olaya verılen anlamda gösterır. Dış olay, fiziki tehdit unsurlan taşımamasına rağmen kişi, kaçma, donup kalma, kas gerilimi, aşırı tüküruk ve asit salgısı vb. gıbi tepkiier gösteriyorsa, kaygı dunımundan söz etmemiz kolaylasacaktır. Kişi, dış olaya fiziki tehdit yerine "kişilik degerine" yönelik bir tendit anlamı yakıştırıvorsa, kendisini kaygılandırıyor demektir. Yani olay "kişisel"leştirılmiştir. Bir örnek verelım: Yeni doğum yapmış genç bir anne doğumdan sonra ne yapacağım bdemez halde olduğunu, çocuğa her yaklaşışında kalbınin hızJı hızlı attığını, vucudunun gerginlikten yorgun duştuğunu, elinin ayağının birbirine dolaştığmı, avtıçlarının sık sık terlediğiıü ifade ediyor. Bu genç annenin duygusal durumu korku mu, yoksa kaygı mıdır? Bilıyoruz ki, korku tepkilennin temelinde dış olayda bir fiziki tehdit unsurunun algılanması söz konusudur. Bu olayda, dış koşulları gözden geçirdiğimizde fiziki tehdit unsurlannın bulunmadığını gozleyebiliriz. Biliyonız kı, dunyaya gelen yavTu elinde bir tabanca ile anneye "Yedir beni, giydir beni, >oksa..." gibi tehdnler savuramaz. Ne de genç annenin kocası \eya kayınvalidesi veya bir başkast, onu, çocuğa iyi bakamazsa, ölümle tehdit ediyor olabilir. DavranışsaJ ve fizyolojik boyutlarda tepkiier korkuyu andınyor. Ancak duşunsel tepkilerin bir fiziki tehdit anlarnım yakıştırabilmesi olanaksız. O halde, bu genç Bir sporcunun yarış başlangıcında düşünceleri Bir sporcuyu ele alalım. Sporcumuz koşucu. Bir turnuvaya katılması söz konusu ve bunun için uzun bir hanrlık dönemi geçirdi. Koşma ile ilgili ve koşmayı en sağlıklı gerçekleştırebilmesini sağlayacak bilgi ve becerileri kazandı. Turnuva gunü geldi ve koşucumuz başlama çizgisinde, diğer koşucularla birlikte duduğu bekhyor. Böyle bir ortamda koşucunun zihninden çeşitli düşunceler geçebilir: " Ayaklarımı şoyle koymalıyıtn, dizler şu kadar bükulmeli; ilk fırlayışta sağ ayağımı atmalıyıra ve bunu nefes verirken yapmalıyım" vs. ys. Bu tür düşunceler yarışmayla çok yakından ilintili düşunceler olup, bilgi ve becerilerin sağlıklı bir tarzda uygulanmasıyla, koşuda hata payını azaltmayı amaçlamaktadır. Bu düşuncelerin doğura2 FARh uk doğuracak genç bir anne, olaya şu tür "yakıştırmalar" yapabilir: cağı beklendik ve doğal duygusal durum, bir uya"Kocama esr.ısi gıDı taman u) tramayacağım. Eve bağUmacağım. Kocamın duygusal bağı azalacak. Herkes rılmadır. çocuğa bakıp bakmadığımı goıleyip beni değerlendirecek. Belki de gozierinden duşeceğim." Bu düşünceler kaygı doğurur... Oysa aynı olaya farklı yaklaşan bir anne "Kocamla paylaştığımız bu kuçuk yavru bizi birbirimize daha da yaklaştırıp, şimdiye kadar kurmadığımız bir duygusal köpru kurabilir" diRezil olurum' düşüncesi ytrek mutlu bir duygunun temelini atabilir. bına uğrayacağı inancını taşımaktadır. Boylehkle, bu anlam yakıştırmasıyla, doğum olaymın kendisini kaygılandırmasına izin veriyor demektir. "İzin veri}or" ifadesıru özellikle kullanıvorum; zira bir başka genç anne de, bu olay karşısında şu anlam >akıştırmasında bulunuyor olabilir: "Zorluklan olmasına rağmen kocamla paylaştığımu bu kuçuk yavruyu bayata hazırlayacağız. Böylesinc bir paylaşma bizi birbirimize yakınlaştırabilir ve şimdiye kadar jaşamadığımız bir başka duygusal koprü kurabiliriz."Goru!eceği gibi, aynı olay, karşısında, boyle farklı bir anlam >akıştırması mutlu bir duygunun temelini oluşturabilir. Özetleyecek olursak, korku ve kaygı arasındaki ayırım zihinsel duzeydeki anlam farklılığından kaynaklanmaktadır. Korkunun temelinde dış olayın içeriğinde gerçekçi bir fiziki zarar veya tehdit görülmekteyken. kaygıda dış olay kişilik değericak bunu yapmadan once, sınanma ya da sınav ortamlarının gerçekçi bir tanımını yapıp, bu ortamlar içinde söz konusu olabilecek duygusal tepki türlerini gözden geçirelim. kaygı doğurur Sınanmaya karşı değişik tepkiier Bir dış çevresel olay olarak, sınanma gerektiren olaylann gerçekçi bir tanımını yapmaya çalışalım. Her şeyden önce, bu ortamlarda fiziksel tehdit unsuru bulunmadığını söyleyebiliriz. Bu ortamların en belirgin özelliği, kazanılmış bilgılerin sınanmasi ve değerlendirilmesıdir. Bilgi ve becerilerin değerlendirilmesi sonunda bireylerin, sıralanması söz konusudur. Sıralamanm amacı, kişiye belirli bir konudaki bilgılerin hangi ölçüde kazanıldıklan konusunda geri bildirinıde (feedback) bulunmaktır. Buradan hareketle kişi, becerilerinin artınlmasında yarar goruyorsa, bunun yollarını arayacak Ancak bu koşucumuz, bu düşuncelerin yanı sıra veya onların yerine, bu olaya, şu anlamları da veriyor olabilir: " E n azından ilk ona girmeliyim. yoksa çanştıncıma ayıp olur. Babam çok uzulur. Arkadaşlara rezil olabilirim. Dur, yahu, şu başlama pozisyonunu alayım bele. Böyleydi galiba. Hay Allah, ne demisti çalışüncım? Zaten aptalın tekiyim. Bir şey ginnez aklıma" vs. vs. Göruleceği gibi bu duşünsel tepkiier, temelde bilgi ve becerilerin uygulanmasında hata payını ku Smav vansçıları Sema: Heyecanlıyım, rüyalarıma giriyor. Herkes benim kazanmamı bekliyor. Sevgi: Annem, babam kazanmamı istiyorlar. Kendıme güvenim var, ama heyacanhyım. Giklay: Kazanamazsam arkadaşlarıma karşı bıraz mahçup olurum, ama sınav her zaman akıllıian olçmüyor. Yasemin: Bu sınav insanlann bilgisini öiçüyor, bizim bilip bilmediğimızi ölçecek. Kazanamazsam ailem hayal kınklığıncı uğrar hnanma ortamları, belirli bir konuda kazanılmış bilgi ve becerilerin yoklanmasından ibarettir. Böyle bir tanım yalnız okul için değil, yaşamın başka kesimleri için de geçerlidir. çultme gibi amaçlarla ilintisiz olup, koşuda sınanmaya kişiliğini ve değerini katmayı içermektedir. Böylelikle de, uyanlmış olmaktan kaygıya geçiş sonucu doğurmuştur. Bir de korkudan kaygıya geçişe bakalım. Daha önce verdiğimiz, paraşütle atlama örneğinı ele alalım. Böyle bir sınanma ortamında söz konusu olan, paraşütle atlamaya ilişkin bilgilerin ve becerilerin kazanılmış olması ve bunun amacı da, paraşütle atlarken zevk alınmasını mumkun kılarken, bu bilgilerin doğrultusunda hareket edildiği takdirde fiziksel zarar olasılıklarını ortadan kaldırmaktır. Umut Evcimen 10 yaşmda. "O*«4 kurs, ozel ders. Üçünden de yorulmadım, kazanamazsam çok uzulurum." Bir paraşütçünün düşünceleri ve korku Bu sınanmada fiziksel tehdit unsuru soz konusudur ve uyanlma, korku "göstergelerini de içerebilir ve şunlar geçebilir akıldan: "Kendimi boşluga bırakügımda. el ve ayak porisyonlanna dikkat etmeliyim. Paraşutu açmayı sag elle yapmam icap eder. Yoksa Allah gostermesin..." vs. vs. Göruleceği gibi, fiziki tehdidi ortadan kaldırmak amacıyla hata payını en aza indirgemek için geliştirilen ve sınanmayla doğrudan ılinuli duşunsel tepkilerdir bunlar. Ancak şoylesine duşunsel tepkiier de söz konusu edilcbilir: "Herkes bana bakıyor .... Yere ya hızlı ve janlış inersem? Herkes guler vallabi. Belki de çok aptal olduğumu dıişunürler. Ben zaten genelde beceriksizim. Herkes yere 'pıl pıt' inerken ben eminim 'küt' dije inerim. herkesi de guldünirüm. Zaten bana ne zaman gulunmedi ki..." vs. vs. Bu düşensel takılmalar, sınanmaya ilişkin gerçekçi beklentilerle ilintisiz olup, birey, olaya bir "kişilik degeri" katarak duygusal dummunu uyanlma ve korkudan kaygıya dönuştürmüştur. Sınanma ve sınav ortamları genelde uyarılmış olmamıa gerektiren ortamlardır. Sınanmalarda bizden beklenen bilgi ve becerilerin ifadesinde hata payını kuçuk tutmaktır. Duşunsel tepkilerimıze bunian hedef alıyorsak, sınanmayla ilintili olarak, yani, onun gereklerine ilişkin bir biçimde düşunuyoruz demektir. Bu gereklerden uzaklaşıyor ve duşuncelerimize başka şeyleri hedef alıyorsak (kışiliğimiz gibi) sınanmayla ilintisiz zihinsel uretime giriyoruz demektir. Bu hatah "uretım" kaygılara giden yola kapıları açar. Istanbul Haber Servisi Dört minik kız öğrenci, Anadolu liseleri ile özel Türk ve yabancı okulların giriş sınavı için duzenlenen kursun başlamasını beklerken sorularımızı yamtladılar. Sema Çarkçı, Osmaniye'dekı Ibnı Sina llkokulu'nun, Sevgi Günaydm Bakırköy'de Kartaltepe llkokulu 'nun, Yasemin Nişancı Bakırköy'de Mustafa Necati tlkokulu'nun ve Gülay Sipahi de Bahçelıevkr llkokulu'nun beşinci sımf oğrencisi. Sema, üçuncu sınıftan bu yana okulunda açılan "kolej hazırlık" kurslanna gidnor. Yasemin uçuncü sınıftan, Sevgi dorduncu sınıftan beri özel ders alıyor, Güler ise dordüncu sınıfta okulundaki kurslara başiamış. BİRAZ AĞIR GELİYOR GÜLA Y Bıraz ağır geliyor. Bıraz zorlanıyorum. Şimdi alıştım. SEMA Çok başanlı olacağımı düsiinuyorum. Heyecanlıyım. Ru YAŞAMLARI SlftA V Kimisi sınav hazırhğına ilkokul üçuncu sınıftan, kimisi dorduncu sınıftan başiamış. Başta anne ve babaları, okul öğretmen ı e arkadaş çevresinin de etkisiyle, yaşamlannm büyük bir bolumunu "sınav" ve "sınava hazırlık'" çalışmaları kaplıyor... yalanma giriyor. Annem babam benım kazanacağımı umuyorlar. Öğretmenlenm de oyle. îkı aolam kazanacağımı söylüyorlar. Herkes benim kazanmamı bekliyor. SEVGİ Annem babam kazanmamı ıstıyortar. Ben de istiyorum Kendıme guvenim var anıa heyecanlıyım. YASEMİN Annem babam, oğretmenlenm hıç üzülme kazamrsın dıyorlar. GÜLA Y Çok sıkılmama rağmen yıne de başaracağımı umuyorum. Annem babam kazanamazsar' canın sağolsun dıyorlar ama akşamları yaîarken inşallah kazamrım dıye dua ediyorum. SEMA Kazanamazsam onlar hayal kınklığma uğrarlar. Onların ıstediğini yerine getiremedım dıye ben de uzulurum. SEVGI Uzulmem. Annem diyor kı, kazanamazsan seni Atakoy Ortaokulu'na verırız. Amaoğretmenlenm de kazanmamı çok istiyorlar. Onların dıleğıni yerine getıremedığım tpn çok uzulurum. Gİ'LAY Kazanamazsam uzulurum, anrihm babumı hayal kırıklığına uğratacagım dıye. A rkadaşlarırra ka'Şt bfar mahçup olurum. kendimde çok az eksikhk hissederim. SEMA Sınavda kendimi deneyeceğım. Beş yıldır okula gidiyorum. Başarım nedır göreceğım. Benım içın bir olçu olacak. SEVGÎ Sınav, bana ilerde daha büyük okullara gitme olanağı kazandıracak. YASEMİN Bu sınav insanlann bilgisini olçuyor. Bizim de, bilip bılmediğımizı olçecek. GÜLA Y Evet bılgıliier ölçülecek. Daha bılgılı olanlar bu okullara gıdebılecekler. Yalnız bizim orda bir çocuk vardı, çok bilgisizdı, aptaldı O kazcmmıştr Bu smav her zaman çok akıllıian, bilgitileri ölçmuyor. StRECEK Gokhan Yakut 9 yaşmda. "O kadar çok çalışıyorum ki, herhalde kazamrım.'" yor. Nice dostlukların kurulduğu bu salonda konuşulan tek konu "sınav". Aynur Dayı, ötekı anneler gibi her cumartesi, pazar sabahı, kızı Tuğba'y1 kursa getirıyor ve üç saat süreyle bu salonda çıkışını bekliyor. Haftada ıkı gün Yenıkoy'den Cağaloğlu'na gidıp gelen Aynur Hanım, maddı durumu elvermediğinden Tuğba'ya özel ders aldıramamanın eziklığıni duyuyor. "Tuğba'yı evde de çalıştırıyorum. Ama yeterince ilgilenemiyorum. Okulda öğretmen ilgitenemiyor. Sınavı kazanmasım istiyorum. Mutlaka özel olarak ders alması şart. Kazanamazsa çok üzülürüm. Esas çocuk üzülecek diye üzülürüm" biçımınde konuşuyor. Şeyma Evcimen, oğlu Umut'un hem özel ders aldığını hem de hafta sonları İstanbul Anadolu üsesı'ne kursa geldığinı söytüyor. "Üç yeğenim sınava girdi. Üçü de kazandı. Bu yüzden kaybederse ne olur bilemiyorum" diyor. Teneffüste annesinın yanına gelen Umut'un sözlerinden kendısine çok güvendiğı anlaşılıyor. Sınavı kazanmak içın elinden geleni yaptığını ve yapacağım, okul, kurs, ders, üçünü birlikte yü