Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURtYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER muştur. Bilimde, sanatta başanlı olduklan, Doğu Islam Uygarhğı içinde yer aldıklan bir gerçektir. Onların başanlı olduklan yönleriyle ögünur, başansızkklarıyla yeriniriz, aına Osmanlı'yı diriltmek hele hele yeniden Osmanlı gibi yaşamak olanaksızdır. Akıl dışıdır. Her ramazan ayında, istediğiniz denli Direklerarası, Şehzadebaşı tiyatrolannın ortaoyunlantu canlandırın... Tarihsel bir tiyatro diyerek bunlara bugun insan bir kez bakar. Ama tiyatro bugün Osmanh'run son yıllannın tiyatrosu değildir. Ortaçağlarda, ta on dokuzuncu yüzyıla gelene değin insanlann, toplumlann yaşantısı bambaşkaydı. Yirminci yüzyılda insan aya gitti, evrende geziyor... Yirminci yüzyüın başlannda bir Musolini çıktı Roma tmparatorluğu'nu kurmak için, bir Hitler çıktı Germen lmparatorluğu'nu kurmak için, encam'lannı biliyorsunuz... Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin, komşu devletlerle niçin başı dertte? Osmanh'nın, imparatorluğunun yıkıhşının bütün kalıntısının, komşulanmızla birlikte bizim ustürauze çökmesinden. Yıkınünın altında kaldık, yanm yüzyıldır kurtulamıyoruz. Şunu iyi bilmeliyiz ki, durumumuz bu; bir de kalkıp ille Osmanlıyız! diye direnirsek, başımıza neler gelir bilinmez! Türkiye, 1919'da başlayan Kurtuluş Savaşı'nda, sömürgecilere karşı döğuşe başlamadan önce, Özgürlüğünu kurtarmak için Osmanlı'ya karşı döğüşen Balkan ulkeleri gibi Osmanlı'ya karşı döğüşmüştür! Hilafet ordusuyla döğüştü. Yukanda değindiğim kimi çeyrelerin, kimi egemen çevrelerin Islamcılık tutumu, yine kısaca değindiğim tarihsel gerçekler karşısmda ne demeye geliyor? Hani keşke Türkiye Cumhuriyetkurulmamış olsaydı... Halifeı Ruyu zemin (yani padişahımız efendimiz) başımızda bulunsaydı da, varsm Türkiye sömürge olsundu... Ya da oldu olacak, Türkiye Cumhuriyeti bin yaşasın, ama bir de halifesi olsun, şeriatla yönetilsin... Bütün üniversitelerin fakülteleri, Ilahiyat Fakültesi olsun; bütün ortaöğretim kuruluşlan Imam Hatip okullarına dönüşsün. Bakıyorsunuz bir koltuğu kapan Müslüman kişiler, hemen aslan kesiliyor. Humeyni'nin Sünnisi kesiliyor... Nereden, nasıl geldik bu softalığa? Atatürk, Atatürk diye bağırarak, Atatürk'ün ilkeleri doğrultusunda görünüp, Atatürk'ün her dediğini ters yüz etmeye, bu kafaya, bu züıniyete nasıl geldik? Birçok nedeni var. Toplumbilimcüer incelesin, tartışsm. Bu nedenlerden biri bana öyle geliyor ki, 1950'lerde Türkçe okunan ezanın, yeniden Arapça okunmaya başlamasıdır... Bu nedeni biraz düşünürsek, daha birçok nedenin buna taküı, bağlı olduğunu görürüz. Elli yıl öncesini; lise, üniversite sıralannda bulunduğum günleri düşunüyor, anımsıyorum: Yıl ya 1934, ya 35'ti. Izmir Erkek Lisesi'nde yaşh bir coğrafya hocamtz vardı, Ziya Yamanlar: Bir gün eiinde bir gazeteyle derse girdi. Sevinç içindeydi: "Çok çok şükür çocuklar, bu yıl bütçemiz tam iki yüz seksen rrîilyon iira oldu. Şu Osmanlı belası dışanya borcu da ödedik, ödemek üzereyiz..:1 O zamanlar yüce Atatürk sağdı. Biz, genç, çocuk kafamızla hocarmzın sevincini, ne demek istediğini pek iyi anlayamamıştık, ama onun sözleri, hocamın sözleri ve sevinci, bugüne değin kulağımda küpe oldu. Coğrafya öğretmenimiz Ziya Yamanlar, biz öğrencilerine, bağımsızlığın, özgürlüğün ne demek olduğunu öğretiyordu... 29 EYLÜL 1985 Osmanlr'iiiıı Enkazı Bakıyorsunuz bir koltuğu kapan Müslüman kişiler, hemen aslan kesiliyor. Humeyni'nin Sünnisi kesiliyor... Nereden, nasıl geldik bu softalığa? Atatürk, Atatürk diye bağırarak, Atatürk'ün ilkeleri doğrultusunda görünüp, Atatürk'ün her dediğini ters yüz etmeye, bu kafaya, bu zihniyete nasıl geldik? PENCERE Toprak Uyanırken... Eskiden istanbul, İstanbul'du, taşra da taşra. Romancı, yazar, şaır adam kentsoylu olmalıydı. Mahmut Makal "Bizim Köy"\e bu çerçeveyi parçaladığında bomba patlatmıştı. Yaşar Kemal'in "Kaçakçılar Arasında 25 Gün" adlı röportajını Cumhuriyet 1951 yılının ağustosunda yayıma başladığında kimse inanamamıştı. Yaşar Kemal kaçakçılar arasına nasıl da girmıştı? Antep'ın bir kahvesine postu sermişti; anlatıyordu: " Canım sıkıtıyor. Otur, otur, otur. Ucuyok, arkası yok. Ha/buki kaçakçı olmaya gelmişiz buraya." Nargılesıni çekerek kaçakçılık yolunda kendisine yapılacak önerıyi Antep'ın kahvesinde sabahtan akşama dek bekleyen Yaşar Kemal bir gün muradına erer; kaçakçılar arasına karışır, Güneydoğu sınırlarını harrnanlamaya başlar. Röportajın yayımlanmasıyla birtikte tepkiler oluştu. Kimse inanmıyordu; Babıali'den bir adam çıksın, Güneydoğu sınırında kaçakçılar arasına karışsın; olur mu? O güne kadar gazetecı yazar deyince Babıali kâtibı gibi kentsoylu bir kimse akla geliyordu. Antep kaçakçısı yüzüne baktı mı adamın kendınden olmadığını anlamaz mı? Bu Yaşar Kemal de kim? Tanımayan, söylenmeye başladı: Atıyor, uyduruyor... Oysa Yaşar Kemal o toprakların adamıydı; sürgünlerini vermeye başlamıştı toprak, uyanıyordu. • Yaşar Kemal'in röportajları "Toros Yayınlan"nüa birbiri ardına yayımlanıyor. "Nuhun Gemisi, Bir Bulut Kayntyor, PeriBacalan, Denizler Kurudu" adlı kitaplarını yeniden okurken gördum ki Yaşar Kemal yaman röportaj yaparmış; gazete yazılannda bıle ed/p'liğini eksik etmemiş; ama dünya edebiyatının bu ünlü adamı, ne Falih Rıfkı Bey, ne de Chateaubrıand gıbidir; Anadolu toprağı gibi bir insandır. Düşün dergisinin eylül sayısında Salâh Bırsel "Yaşiılık Gun/üğü"nde Refik Durbaş'tan söz açmış; yazıyor: " Durbaş Istanbul'a ilk geldiğinde vartalı günler de geçirmiş. Sirkecı'de Büyük Postane'nin karşısmda, Urfalı Salih'le işporta yapmış. Ayakkabı ve kol düğmesi satıyortarmış. O sıralar Baron Bahar'ın (Halil İbrahim Bahar) Soyut dergisinde siirleri çıktyormuş. Memet Fuat okuyunca Süreyya Berfe'ye demiş ki: 'Şu oğlanı çağır da goreyim.' Ertesi gün Süreyya ile Refik paldır küldür Memet Fuat'a gitmişler. Bir ay sonra Memet Fuat Türk Alman Dostluk Derneği'nde yılın edebiyatını değerlendirirken sözü Refik Durbaş'ın üstunde tutmuş: 'Geçen yılın bir iyi şairı de Durbaş'tı. İlk gördüğumde kasap ç»rağ/ sandım. Bu yapıdan o ince şiirler nasıl çıkıyor diye şapalaklaştım." Salâh Birsel'i okurken duşündüm; gerçekte Refik Durbaş şiirierı gibiydi. Yaşar Kemal de romanları gibidir. Abdülhak Hamit Bey gibi mi olaydılar? Şairi Azam'ın fotoğraflarını anımsadım; özenle kesilmış sakalı, kravatında sırıtan incisi, gözünde parlayan monoklu, ayağında "getr'leriyle sözde şıklığa kına yakmış Abdülhak Hamıt Bey'in görüntüsü yapay değil miydi? Bir ara Türkiye'de kişileri överken ölçü neydi: Görsen adamı. İngiliz lordu sanırsın... Ayol, tıpkı Alman... Gerçeği değil sahtesini, aslını değil taklidini bağrına basmak dönemı kapandı mı? inşallah kapanmıştır. Anadolu gecekondularla kuşattı İstanbul'u; Paris, Stockholm, Brüksel, Hamburg, Kopenhag da İstanbul'u atlayıp Marmaris'e, Fethiye'ye, Kaş'a sarkıyor. Bu (Arkası 13. Sayfada) SAMİM KOCAGÖZ Önce okurlanmdan özür dilerim: Yazımın başkğı, 'Osmanlının Yıkıntısı" olmalıydı. Enkaz sözcttğü, bilindiği gibi Arapçadır. Ne var ki Türkçe yıkıntı sözcüğünü anlamayanlar bulunur diye düşUndUm (!) Çünkü şu sıra Türkiye Cumhuriyeti'ni, sanki içerden, bir zamanlar Budin'i alan Osmanlı Ordusu "istilâ" etti. Yeniçeriler, sipahiler; gazete lerde, tadyoda, televizyonda, giderek eğitim kunımlannda kol geziyor. Eski Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler'le gazeteciler, bir süre al takke ver külah oldu. Sonunda yorgan gitti kavga bitti. Hani bitti mi dersiniz? Bitmez' Bu kavga, en az 1950'lerden beri başladı ve SÜTÜVOT, süreceğe de benziyor: Insanın soyu sopu nereden geldi? Osmanlı devleti laik midir, degil midir? TV'deki açıkotunımlar, okuryazarlan zi vanadan cıkardı!.. Ne aemektir Osmanlı devleti laiktir? Osmanlı'da padişah, halifeydi. Ve "zillullahi fi1âlem"di. Hani padişah, Aflah'ın yer yüzündeki gölgesiydi. Peygamberin halifesi, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi, imparatorluğu şeriatla yonetirdi. tmparatorluğun "Şeyhül lslam"ı vardı, îlmiye sınıfı vardı. Osmanlı tmparatorluğu'nun Islamdan başkaca dinlere hoşgörulü davranması laiklik tanımına uyar mı? Osmanlı'da bu hoşgörü olmasaydı, imparatorluk kurulamazdı, yedi yüz yıl da ayakta duramazdı. Geçmiş zamanlarda kurulan, ortaya çıkan her din, ilkel toplumlara, birer toplum düzeni getirmiştir. Kuruluşta Osmanlı, bu din duzenini kendisine göre çok iyi kullanmıştır. Ne ki toplumlar geliştikçe, toplumlan yöneten bilimsel yöntem, düzenler ortaya çıkmıştır. Yedi yüz yıllık yaşantısı içinde Osmanh, din düzeninden kopamadığı için çökmüştür. Bunu gören, bilen Türkler, dini devlet işine kanştırmayan laik Turkiye Cumhuriyetini Ataturk'ün önderliğinde kurdular. Bu tarihsel bir olgudur. Tarihi ters yüz etmek, Osmanlı'ya dönmek olasıhğı var mı dersiniz? Nedir bu Osmanlı olmak özlemi? Nedir bu Türkiye Cumhuriyetuıi laiklikten koparıp şeriat, din hukuku ile yönetmek sevdası? Bu milliyetçilik de değildir. Eski görenek, geleneklere de bağhlık değildir. Bu düpedüz tarihi ters yüz eden cahilliktir Rahat bırakahm tarih sayfaları içinde Osmanlı'yı, yedi yüz yıl ayakta durmak, çağuı anlayışına göre imparatorluk kurmak elbet basarılı bir iştir. Osmanlı Türkleri bu yüzyülar içinde elbet mutlu ol EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OKURLARDAN Dispanserin önü çöplük oldu Siilyonlarca lira harcama yapılarak Türkiye genelinde aşı kampanyası başlatıldığı günümüzde çok hassas bir konu olan temizliğe ise maalesef önem verilmiyor. Genelde temizliğe önem verilmediği gibi özellikle hassas kesimlerin temizliğine de dikkat edilmiyor. Kumkapı Nişanca caddesi üzerinde bulunan Verem Savaş Dispanseri, bunun en güzel örneklerinden birisini oluşturuyor. Dispanser önünde metrelerce uzayan ve yığınlar halinde çevre apartmanlann ve oteüerin atıkian yola taşıyor ve dispanserin iki kapısmdan birisinin kullanüışını engelliyor. Bir süre öncesine kadar çöp kutularının bulunduğu bu yerden, ne hikmetse beiediye çöp kutulanm kaldmyor ve aaklann özellikle dispanser önüne dökübnesine aldırmıyor. Beiediye yetkililerinin görmezlikten geldiği bu kesim halkı, zorunlu olarak çöplerini buraya döküyor, ancak çöp kutularının neden kaldınldığına bir anlam veremiyor. Acaba beiediye yetkiUİeri buna bir yanıt verecekler midir? AHMET EROL tSTANBUL büyük nedenlerinden biridir. Ikinci kez aldıgvmz bir dersten vize alamamak veya vize aldığımız halde bütünleme stnavmda geçer not alamamamız durumunda acı sonla karşılasmaktayız. Aynca 197879 yıllanndan bu yana sürekli değisen yönetmelikler, özellikle eski girisli öğrencilerin uyum sağlayamamasına sebep olmaktadır. Okullarımıza neden dönmeliyiz? Devletimizin bizlere harcadığı milyarlar, ailelerimizin bizleri okutmak için katlandığı zorluklar, * ftocalanmızın çabalan, beslentn umutlar, yaptığımız proje, ödev ve geçtiğimiz derslere harcadığımız emekler, geleceğe yönelik beklentilerimiz, en önemlisi ise ülketnizin çok sayıda yetişmiş elemana ihtiyacı varken, büyük ölçüde yetişmiş olan genç insan potansiyeU boşa gitmemelidir. Vatanımıza daha yararlı olmak, ailelerimizi büyük üzüntüden kurtarmak, toplumda iyi bir yere gelerek niteliksiz, işsiz olmaktan, başansız damgasmı yiyerek gireceğimiz bunabmdan kurtuunak ve ydlanmıu verdiğimiz okuüanmıza bir an önce kavuşabilmek için gerekli kanuni duzenlemelerin yapılması en büyuk düeğimizdir. SEVGİ ÖZTÜRK tSTANBUL Mahkumlar ve Af... Uzun yıllardır cezaevinde yatan bir okurun bana verdiği yaşamöyküsunü bir kez daha okuyorum. Anadolu'nun uzak bir ilinden Istanbul'a 'bir işbir ekmek' diyerek kopup gelen bir insanımız... Başına gelmedik kalmamış, hepsini aynntılarıyla yazmış. Gerçek bir roman. Ben bu yaşanmış romanın 'af olayı ile ılgili bölümlerinden parçalar sunmak istiyorum size... Taa 1983 seçım öncesinden beri TV'ler, radyolar 'af sözü ediyor. İki yıl geçti, sonuç yok! Ya hiç konuşmayın, ya da konuşursanız bir yasa tasarısı hazırlayıp Meclıse sunun! Bunu ben iktıdar, hem de muhalefet için soylüyorum. 'Af gibi sihirli bir sözcüğün kapatılmış insanlann ruhsal durumlannı nasıl attüst ettiğini bilen azdır. Boş umut vermek, hiç umut vermemekten daha kötü, daha çirkindir. Bana yaşamöyküsünü anlatan okur, bakın nasıl sesleniyor: "Kamer Genç adlı Meclis üyesi 15 senelikler için bir af önergesi sundu. Radyolar, gece 'af kelimesini konuşunca hemen banta aldık, birkaç defa tekrar tekrar dinledik. Ben o zaman 400 kişilik bir koğuştayım. Af kelimesini mahkumlar duyar duymaz af gerçekten çıktı sanarak bağırmaya, bardaklan, camı çerçeyeyt kırmaya başladılar. Sesler göğü tutuyor. Gardiyanlar, görevliler bu patırtıyı duyunca hemen baskın yaptı, pata küte silah sesîeri duyduk. Tamam af çıktı, bak idare geliyor, bize müjde verecekler. sabaha kaimaz herkes çıkar. Oysa isyan var sanarak baskın yapmışlar. Yüzbaşı elınde tabanca içeri girdi. Bir sürü de asker. Bir dakika efendim, herhangi bir olay yok, af çıktı diye mahkumlar seviniyor. Ne affı be. Bakın efendim sesi teybe de aldık. Komutan dınledi, bılgi verdi. 'Bu affı ancak 9 üye daha imzalayacak ki Meclis görüşsün.' Herkes üzgün yatağına çekildi. Af konusunu tartışıyorlar. Kimi olur kimi olmaz, kimi büyükler af vermez, kimi verir, Evren Paşa ne der diyor. Tabii önerge kabul * edilmedi. Gazeteler yazdı. Milletin bu ümidi de kırıldı. Kimi besaltı yıl af vermezler, kimi seçimde kim kazanırsa af çıkarar, ama kardeşim bunlar siyaset yapıyor, af veririz der, sonra vermez..." Sürükleyici bir roman kadar ilgiyle okuyorum mahkum H.G.'nin 22 Ekim 1983'te yazdığı yaşamöykusündeki afla ilgili bölümü: "Af vermezse biz de isyan yapanz. Bir canımız var, ya ölürüz ya kaçarız, çare yok. Nasıl olsa hapiste her gün ölmektense bir günde ölür gideriz. Hiç olmazsa acı çekmeyiz. Çoğu Mercury Grand buna hak verdi. 12 Eylül oldu. Ha bugün ha yarın derken, TV önünden ayrılmıyoruz. Sabaha kadar radyo dinledik. Kenan Paşa'mızdan tek bir kelime bekiiyoruz. Atatürk'ün ölüm yılı, I981'de muhakkak af çıkar dryoruz. Şimdı söyleyecek, yarın, öbür gün. Dört gözle, biri af dese kalplerımız duracak. Herkes bir şeyter konuşuyor. Diyorlar ki, 19 Mayıs'ta af var. Atatürk vasiyet etmiş. Kirnse sabaha kadar yatmıyor. Radyo başında herkes 1981 yılının 19 Mayıs'ını beklıyor. O da geçti. Mercedes 190E Derken 29 Ekim Bayramı. Paşamız af verecek. Dertli dertli bekledik. Radyoları kanştırdık. Dünya radyolarında bile böyle bir söz yok. Yavaşça yataklara çekiliyoruz. Affı tartışanlar var alçak sesle. Kimi de havada bulut sen bu affı unut dıyor. Derken bahisler, iddiasına var mısın? 82'nin 19 Mayıs'ında af var. İsmail hemen kabul etti, elbisesine. Seçimler öncesinde af verecekler. Hiçbirinin dediği çıkmadı." Mahkum H.G.'nin yaşadıklarını yıllardır on binlerce mahkum ya da tutuklu her gün yaşamakta... Hele af sözünün gündemde tutulduğu şu günlerde her zamankinden daha çok... Evet, ayncahksız bir genel af toplumca beklenmektedir. Derler ki hiçbir ülkede bu kadar sık 'af çıkmıyor. Ama hiçbir ülkede de bizdeki kadar sık ve çok karmaşa, düzensizlik, anlamsız polıtikacılık olayları yaşanmıyor. Suç kimde? Önce bunu düşünmeli. Sayın ANNE M B A B A L A R , Okullarımıza neden dönmeliyis? Üniversite gençliğinin pek çok sorunlan var. Bunlar, ekonomik sorunlar, çevre şartlan, bannma sorunlan, ulaşım ve sağhk sorunlan, temel eğitim farkldtklan, ruhsal sorunlar ve daha birçoklan... Başlıbasına bir sorun olan eğitim şartlarann yetersizliği. Tüm bu sorunlan göğüsleyerek, bize sağlanan olanaklar ve kisisel çabalanmızla öğrenimimizin büyük bir kısmım tamamlamış durumdayken okullanmızdan ayrümak zorunda kaldık. Bu duruma neden ve nasıl geldik? Yüksek öğrenim Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra değisen yönetmelikler, binlerce gencin bu duruma düşmesinin en Zoruki mescit Türkiye'de tsteyen istediği yere mecsit açabitir mi? Pungaln, Saksı Sokağı'ndaki bir binanın bodrum katuu mescit yapmışlar, binanın üzerine yerUşÛrüen dörtlü hoparlör sisteminden beş vaklt ezan yayım yapıhyor. Gündüz ezanlan neyse, ama gece ezanında mahallelide uyku durak kalmıyor. tç içe binalar arastnda dört hoparlörle ezan okunur mu? Dinimizde gösteri ve baskı yoktur, ama musait obnayan bir yerde zoraki mescit yapıp ısrarla rahatsız edici ezan yayınlan yaptırmaya kalkışmak, doğrusu gösteri ve baskıdan başka bir şey değildir. Din uygulaması herhalde bu kadar başı boş değildir. Mustafa Kayalar tSTANBUL İhtiyacınız olduğunda, dünyanın lüks otomobilleri de altınızda. Mercedes 280 SE özel bir konuğu ağırlarken, bir yabancı ülke temsilcisini karşılarken, önemli bir toplantıya giderken; özel bir kutlamada, düğünde, yıldönümlerinde; felekten bir gün çalarken, u şehir dışında özel bir hafta sonu tatili için... Otomobfli lüks otomobile ihtiyacınız olduğunda Avis'i arayın: Dünyanın lüks otomobillerini kiralayın! Avis'in yeni hizmete sunduğu "Avis Lüks Otomobil Servisi", ' AVİS BÜROLARI TEL: 3304534824 1888118882 «7 3S13 251726 184299 122820/670 1668819463 11202/364 29660/364 (6141) S333 • ADAHA:Z7a Paşa EuNarı 11/6 (711) ADANA HAVAÜMAM • ALAHTA : Hukumet Cad 135 (3231) • ANKARA : Tunus Cad 10'5 Bakarıiıklar (41) ANKARA ESENBO&* HAVAÜMANI • ANTM.TA TalyaHclel Fenef Caa. 30/D(311) ANTALTA HAVALhMMII • BODflUM : Neyzen Te^fık Cad 90 AV/S TH.: 14129171417896 14178771407660 5731452 57384455734660 1465256 1487752 35536653504878 TVX 1986 ve 1985 model Lincoln Limousine, Lincoln Town Car, Mercury Grand Marquis, Mercedes 280 SE, Mercedes 190 E, Ford Sierra, Ford Orion gibi dünyanın lüks otomobillerini Kirala\ın emrinize verir.* Avis Lüks Otomobil Servisi, güleryüzlü, uzman personeliyle, yabancı dil bilen, özel eğitimli rehberşoför kadrosuyla size mükemmel hizmet sunar. • ' * Lincoln L.ımousıne. LinoolnTown Car, Mercury Grand Marquıs, Mercedes 280 SE, yalnızca şoforlu olarak kıralanmaktadır. Bılgi ve rezervasyon ıçın Avis buroları emrınizdedır Arayın, 'otomobilı kiralayın" hızmetlerınden siz de yararlanın. TLX : 62378 62378 66056 46080 46080 56056 56056 ÇALIŞMA SAATLERİ HERGÜN 0900 1800 Uçakvarken 09001800 0900 1800 08002300 09001800 08002300 AVtS BÜROLAfll • İSTANBUL : Yedıkjyutaı Cad ATATÜRK HAVAÜMANI IÇHATUAR YENİ TEBMİNAL DtVANHOTB.: HİLTONHOTEL. KAOIKOY BaÇdat Cad Alageyih Sok 196 4 Setarraçeşme ÇALIŞMA SAATLEBİ HERGÜN 26672 09 00 18 00 26672 26672 26672 26672 26672 06002300 24 saat O9XB 1800 09001800 09002000 AVİS BUBOLABI • İZMİR • Ş*ı1 Nevres Bey Bulvan 19, A Alsancân • İZMİR ÇİÛLİ HAVAÜMANI • KUŞADASI. Alalurk Bulvar Lımar Apt C B k * 1 'A • MARMARİS Kordon Cad Sayar Apt 16 • MERSİN : Sah.l Yolu Naıl Gottsu ışnanı 75 • SAMSUN . Use Cad 24<B • MENKEZ TramvayCad 72 Kuruçeşmelstantmı SCTUR Oto Kıralama A Ş Koç Holdıng'ıtı bir kufuluşudur TLX. ÇAL1ŞMA SAATLEHİ 53588 nEHGUn 53588 0900 1800 06002300 58567 0900 1800 53588 0800 18 00 62378 090018 00 82042 09001800 26704 09001800 TEL: 211226216139 2914ia282 16361) 1475 (6121) 2771 (74i | 2345024813 (3611 33288 16365421656650 ın (51) AŞI KAMPANYASINA KATIUNIZ Torktye Rotary KulObtori 53588 09001900