22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EYLÜL 1985 HABERLERİN DEVAMI CUMHURtYET/13 PENCERE (Baftarafi 2. Sayfada) kucaklaşmanın olumlu olumsuz yanlarının türettiklerini ilerde daha belirgin biçimde göreceğiz. • Türk edebiyatında Anadolu, istanbul'u çoktan geride bıraktı sanırım. Dünya edebiyatında da Üçüncü Dünya, Batı Avrupa'yı aşmadı mı? Latin Amerika yazarlarının ortalığı altüst etmeleri neden? Her toprak kendi adamını yetiştiriyor, kendi ürününü türetiyor. Dünya, teknoloji devrimini yaşarken bir de böylesine ilginç bir süreçten geçiyor Rogers: Türkiye'ye 1 müyar dolar yurdun gerekiyor BRÜKSEL, (Cumhuriyet) NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri Başkomutanı Orgeneral Bernard Rogers, Türkiye'nin Savuntna lşbirliği Anlaşması çerçevesinde ABD'den askeri yardımın arttınlmasını istemekte haklı olduğunu söyledi. İngiliz Yayın Kurumu BBCnin haberine göre, Rogers, Belçika'daki karargâhında yabancı gazetecilerle yapüğı görüşmede komutanlığın çalışmalarına göre Türkiye'nin kendisine verilen görev ve sorumluluklan yerine getirebilmesi için yılda 1.5 T milyar dolara yakın asken yardım alması gerektiğini bildirdi. Türkiye'ye yapılan yardımın 240 milyon dolardan 800 milyon dolara çıkanldığını anımsatan Orgeneral Rogers, ancak Yunanistan'la 7'ye 10 oranı ile bu rakamın 715 milyon dolara düştüğünü söyledi ve şunları dedi: "Türkiye daha faria yardım istemekte haklı. Yardım miktannın en az 1 milyar dolara çıkanldığını görmek isterira. Türkiye kendisine verilen sonımluluk ve görevleri yerine getirmek için bn miktara ihtiyaç duymaktadır." NATO Avrupa Başkomutanı ANKARAUan YALÇM DOĞAN (Baştarafı 1. Sayfada) bir azalmayla karşı karşıya. Kuraklık nedeniyle ayçiçeğinde, buğdayda, pamukıa, çeltikte ve diğer önemli tarım ürünlerinde ciddi bir üretim azalması var. Üretim düşüklüğü iki önemli olguyu beraberinde getiriyor: Göç ve işsizlik. önce göç başladı Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde. Sonra da, tanmdaki işsizlik alabildiğine arttı. Kuraklık nedeniyle, üretim düşüklüğü nedeniyle Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde insanlar köylerini bırakıp başka yerlere göçe zorlanıyor. Doğal koşullardan dolayı göç olayında hızlt bir artış gözleniyor. Köylü ve çiftçinin yüzde yetmişe yakını zarara uğramış durumda. Ama, bu zarar karşısında Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı sadece olayı seyrediyor. Köylünün zarannı tohum vererek karşılamak istiyor. Verdiği tohumlann ise verimi düşük çıkıyor. Kuraklık, tohumdaki verim düşüklüğü ile birleşince, işsizlik daha da vahim hale geliyor. Türkiye'deki tanm günümüzde Tarım, Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Doğan'ın elinde tam anlamıyla kaderine terkedilmiş bir görünumde. Bakan Hüsnü Doğan elbette kuraklığın sorumlusu olamaz Ancak, tanmda ağırlaşan sorunlar sadece kurakhktan kaynaklanmıyor. Kuraklığa ek olarak ithal edilen tohumlann düşük veriminden ve tanmda kullanılan gubre, mazot, ilaç gibi tarım girdilerindeki fiyatlann pahalılığmdan ileri gelen üretim azatmalan görülüyor. Bakanlık da artık üretim azalmalannı kabul ediyor. Hatta, "üretim yüzde otuz dolaymda azaldt" sözü bakanlığm yetkililerine ait. Bundan bir süre önce Trakya'da üreticiler Bakan Hüsnü Doğan'ın önünü kesiyor ve kendisine "Bizim çeltiğimiz yandı, iste gel gör" diyorlar. Bakan Doğan yanan çeltikleri görünce. "Bu doğru değil, bu çeltik olamaz, olsa olsa süpürge sapıdır" karşılığını veriyor. Mazota, gübreye arka arkaya yapılan zamlar, verimi düşük pahalı tohum, bir başka olayla bütünleşiyor Türkiye önemli tanm ürünlerinde dünya pazarlannı kaybetmekle karşı karşıya bulunuyor. Başta mercimek vefındık olmak üzere, Türkiye'nin yıllar yılı iddialı olduğu tanmsal ihraç ürünlerinde pazarların tehlikeye düştüğü bildirüiyor. Tarım Bakanı Hüsnü Doğan bu olumsuz gelişmeleri "kurakhğa" bağlayamaz. Tohumlardaki verim düşüklüğü, arka arkaya yapılan zamlar, dünya piyasalannm kaybedilmesi, tümüyle tanm politikalanndan kaynaklanıyor. Türkiye tanmda en olumsuz yıllarını yaşıyor. Bu olumsuzluk da izlenen tanm politikasından ileri geliyor. Bakan bey Başbakanın yeğeni olabilir. ANAP kurulurken, partinin kuruluşuna önemli katkılarda bulunmuş olabilir. Ama, ne yazık ki, bakanlığa geldiğinden bu yana tanm politikasının günümüzdeki acı tablosunun bir numaralı sorumlusu kendisidir. Bakanlığa bağlı kuruluşlara mescitler açtırmak, ,anmdaki olumsuz tabloyu değiştirmeye yetmiyor... UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM SODEFte tardşmalı (Bajtarafi 1. Sayfada) rnmo su aşamırta, beni faziasryla ilgUendirmiyor" dediği öğrenildi. 27 eylüJ günü yapılan toplantıda MKYK'nın 40"dan 33'e, Başkanhk divanını da 20'den 14'e düşürülmesi görüşüldü. Görüşmeler sırasında, sert tartışmaJar oldu. Oylamada Turgut Atalay, Erol Köse, Birgen Keleş, Mustaf« Timisi, Fikret Ünlü, Cenuü Seymen, Kazun Yenice, Güler Tanyolaç, Hicri Fîşek, Cezmi Kartay, AÜla Sav, Türkân Akyol, Edip Devrimd, Eais Totöncü, Nafl Gtinnaa, tbnUm Ömt», SnpbJ Kwrpmpw, MKYK'nin sayısının 4Cda kalması yolunda oy kullandılar. Söz konusu kişilerden bazılan birleşme protokolunde de olumsuz oy vermişlerdi. Erol Köse, Mustafa Timisi, Atila Sav ile Suphi Karaman'ın daha önce, "Göniillü olarak istifa edebOecekkriııi" açıklamış olmalanna karşın, aksi yönde oy kullanmalan dikkat çekti. SODEP MKYK'da baa üyeler, protokolü içlerine sindirmelerinin zor olduğunu bildirdiler ve protokolün gerek üyelere, gerekse örgüte gerekli güvenceyi görüşlüler, SODEPHP karşılaştırması yaparak, kendilerinden "aşın derece özveri istenildigiıır anlattılar. Bir üye, kendisine de gümüş bir tepsi içinde böylesi bir pasta sunulsa çok memnun olacağını bildirdi. Bir başka üye, •^erey^ııekosunardaglttüderiBİ ve kendi içinde rahatsuhkian olan bir partide daha büyük rahatnzhklarla karşılaşacakfauından" korktuğunu tartışmalardan sonra yapılan ilk seçimde, oylar 1817 "MKYK 33 kişi olsun" biçiminde çıktı. Bu oylamaya Cezmi Kartay itiraz edince, Erdal Inönü kendisinin de oy kullanacağjnı bildirdi. MKYK'nin 33'e indirilmesine karşı çıkanlar kurultaylannı uzunca bir süre önce yaptıklannı ve şimdi yeni bir seçime gerek olmadığını bildirerek, bu seçimi HP'nin yapmasım istediler. Yapılan ikinci oylamada, Genel Başkan Erdal lnönü de oy kullandı. Sonuç, MKYK'nin 40 olarak kalması yönünde belirdi. Oysa, înönü, üye sayısının 33'e indirilmesi yönünde oy kullandı. Daha sonra Başkanlık Divam'nın 20'den 14'e düşürülmesi konusu gündeme geldi. Uzun tartışmalara karşın sonuç alınamadı ve sorunun program ve tüzük komitesince incelenmesine karar verildi. Protokole karşı çıkanlann, daha sağlam güvencelerle ve iki partinin dettazırahatsızhklanndan arınmış olarak birleşmeye gitmekten yana olduklan ve "ne yapabm ki, birleşmekten başka çamniz yok" dedikleri öğrenildi. Tarım için (Baftarafi 1. Sayfada) kuraklık felaketine uğramıştır" dedi. Basın toplantısmda yurt gezisinden getirdiği ithal tohumlardan elde edilen hastalıklı ürünleri de basın mensuplanna gösteren Yetkin, çiftçinin dayanma sınınna geldiğini, derdini anlatacak makam bulamadığını söyledi ve şöyle devam etti: "Üretim planlamasını reddeden, kim ne ekerse eksin beni ilgUendirmez diyen, arastırmasız, deoeyimsiz, ithal tohumlan çiftçiye veren, üretimin düşmesine rağmen arttığını söykyen bir bakan ülke tanmının sonımlusn olacak. Sonuç budur. Bugün 1arun Bakanlıgı'nda reorganizasyon adı alünda büinçtt olarak ülkenin en uzman yetkilileri kıyıma uğratılıyor." vermediğindenyakındılarKarşıt (Baftarafi 1. Sayfada) &a!nın haberine göre bu yıl diğer yüJardan farklı olarak ortaokul birinci ve ikinci sınıf öğrencileri Milli Tarih, Milli Coğrafya, ortaokul 3. sınıf öğrencileri de Vatandaşhk Bilgileri dersi okuyacaklar. Verilen bilgilere göre Milli Tarih kitabı Niyazi Akşit, Milli Coğrafya kitabı Prof. Dr. Talip Yttcd tarafından yazıldı. ANKA'nın haberine göre yeni öğrenim yılı yoklar getirecek. Ilk ve ortaöğretim düzeyinde yıllardır çözülemeyen bina, derslik, öğretmen, malzeme, kitap yokluğu ya da yetersizliğinin bu dönemde de artarak süreceği belirtiliyor. Elde edilen bilgilere göre ilk ve ortaoğrenim çağında 617 yaş grubunda 14 milyondan fazla çocuk ve genç bulunmasına karşın bunlardan sadece 10 milyonu öğrenim görebilecek. Yaklaşık 4.S milyon çocuğun öğrenim olanağından mahrum bulunduğu günilmüz koşullarmda eğitim aJanında var olan "yok'Mar eğitimde kalite düşüşünün yanı sıra başansızlığı da beraberinde getiriyor. Tatilin son ° (Baftarafi 1. Sayfada) ABD, Türkiye'ye karşı olan mükellefıyetlerini yerine getirmezken, sürekli olarak Kıbns sonınunu, Ermeni konusunu, lobi faah'yetlerini öne sürdüğü, oysa anlaşma gereği bu tür girişimlerin mükellefıyetlerin yerine getirilmesine bir engel olmayacağı son metinde dile getirildi. Bir yetkili, "Türkiye için sorun, ABD'nin yaptıgı yardımın 50 milyon çok ya da az olraası dcfüdir. Türkiye için soran ABD'ain bu anlasma gengi ynkümralükleriııi öpkı bizim yaptığımu gibi kimi engeller öne sürmeden yerine getirip aBİaşmanra içeriginde yatan karsılıkh işbirtigi için gerekli lSDirJlfiTlll ! • 1* xA • dengeyi saglamasıdır" diye konuştu. Aynı yetkili, "Dış etkileria bu işbiriiğini engellemesİM Türkiye razı olamaz" dedi. Yetkililer, "dıs etki" olarak Kıbns, Ermeni lobi sorunlannı kastettiklerini sözlerine eklediler. Dışişleri kaynaklan, Ortak Güvenlik Işleri Dairesi Başkanı Selçuk Korknt tarafından Büyükelci Robert Strausz Hupe'ye verilen son metinde, Türkiye'nin ikili savunma ve ekonomi anlasmasında hangi maddelerin gözden geçirilip yeniden yazümasıru istediğini de ABD'ye bildirildiğini belirttiler. Aynı kaynaklar, ABD'nin müzakereve tarâftar olduğunu bildirip alt duzeyden başlayacak müzakereler için bir heyet saptamadan önce düzeltilmesini istediğimiz maddeler konusunda hcrhangı bir bilgi vermenin "sakıncah" olduğunu eklediler. Anlasmayla ilgili gdişmeleri izleyen kaynaklar, bugüne dek ABD'nin "g«yri resmi" olarak, anlasmanın ele alınması konusunda Türkiye'ye "herhangi bir göröş ya da egUim" bildirmediğini soylüyorlar. öte yandan ABD'nin Ankara'daki Büyükelçisi Strausz Hupe yanında öneriler olduğu halde dün Washington'a gitti. Hupe, ABD'de bulunduğu süre içinde anlasmanın yenilenmesi ve genelde Türk ABD ilişkileri konusunda danışmalarda bulunacak. Hupe ekim ortalannda Türkiye'ye dönecek. sun.. ANAP'ın bu yaramaz çocuğu genel başkanına da yardım ediyor aslında. Tabii bir düşünsenize; kim yararlanacak bu yasadan? Söz gelişi Sayın Demırel.. Demirel kim? Özal'ın "ağabey" dediği eski Başbakanı. Yeni Başbakanın, müsteşarlığını yaptığı eski Başbakanın söz hakkına karşı olması düşünülebilir mi? Yoooo, sanmam.. Yeni Başbakanımız çok liberaldir. Çok liberal olduğu için "ağabey" dediği Dem/re/'in söz hakkına karşı değildir. Bak, ben karşı mıyım? "mobilya yolsuzluğu" şu bu, "Mo rison şirketi"vs., bir sürü yazılar yazdım Demirel için. Mahkemelere düştük. O beni mahkemeye verdi, ben onu. Şimdi ben, "Demijel'in söz hakkı olmamalıdır" dersem hiç yakışık alır mı? Üstelik ben Demirel'e "ağabey" falan da demezdim. Elimden tutup beni, DPT müsteşarı da yapmadı, Başbakanlık müsteşarı da!. Demirel, Sayın Başbakan'ın "velinimeti" sayılır. İnsan velinimetine böyle yapar mı? Ayıp vallahi.. Özal'ın Resuloğlu'na bu önergeyi verdiği için teşekkür etmesi gerekir. Teşekkür!. Ne diyor yasa: Kapatılmış siyasi partilerin kapatılma tarihindeki merkez karar ve yönetim kurullannda bulunanları suçlayıcı, övücü ve savunucu nitelikte yazılı ve sözlü beyanda bulunanlar. Turgut Özal, MSP yönetiçilerinden Korkut Özal'ın ağabeyidir. Şimdi ben, Korkut Özal'ı övmek ıstesem Bu yasak!. Hiç insan kardeşini övmeyi yasaklayan yasanın kaldınlmasına karşı olur mu? Ne diyor Resuloğlu: Kardeşinin özgüriüğünü kısıtlayan yasayı gelin kaldıralım.. Buna karşı "liberaloğlu liberal" Sayın Başbakan "Otmaz" diyor: "Ağabey" dediğim Demirel ile ağabeyi olduğum Korkut'un özgüıiüklerini kısıtlayan yasayı kaldırtmam.. Haydi, Demirel, uzal'ı, Özal da Demirel'i kıskanıyor, anladık. Peki Korkut Özal'ın suçu ne ? İnsan kardeşine a o maz mı hiç? Korkut Özal da kederinden olacak, kendini işe güce verdi, Arap dostlarta birlikte kamyon yükü ile para kazanıyor... Ahmet Kabaklı, geçenlerde, kapatılan partilerden MHP'nin Genel Başkanı Türkeş'ı göklere çıkaran bir yazı yazdı. Hakkıdır, yazar.. Yazar ama böyle yazılar 2969 sayılı yasaya aykırı.. Ne yapıyor Resuloğlu?. Ahmet Kabaklı gibi yazarlar, Türkeş gibi liderleri övdüler diye yargılanmasınlar diye düşünüyor. Sen şimdi al yasayı, Türkeş'i övdü diye Kabaklı'ya dava aç, olur mu hiç. Vallahi gönlümüz razı değildir!. Bakın yasa başka ne diyor? Anayasanın geçici 4. maddesinin (a) bendınde belirtilen kişilerden Türkiye 'nin iç ve dış politikasını menfi yönde etkileyecek söz ve beyada bulunmak . Resuloğlu diş hekimi ama bu yasanın hukuk tekniğine aykırı olduğunu da anlamış.. Ne demek "menfi yönde etkileyecek sözlü veya yazılı beyanda" bulunmak? Şimdi Demirel kalksa, "Bu 24 Ocak Kararları'nı ben aldım, ama uygulama çok kötü" derse, iç polıtikayı "menfi yönde" etkilemiş mi olacaktır? Ya da "Ben bu Başbakanı tanınm.." diye konuşmaya başlasa.bu da ıç politikayf "menfi yönde" etkilemek diye mi yorumlanacaktır? • . :>> r.;.<< Abdullah Resuloğlu, bizim lisedendir: Ankara, Bahçelievier Deneme Lisesi.. KP Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan ve kapatılan TİKP Genel Başkanı Doğu Pehnçek de aynı lisede aynı yıllarda okumuşlardır. Ben de öyle.. Sakın Resuloğlu'na, okuduğu okulda bizlerden solculuk molculuk bulaşmış olmasın? Olur, olur.. Abdullah Resuloğlu yalnızca partiden atılmakla kalmamalı: Dokunulmazlığı kaldırıldıktan sonra "Anayasayı tağyir, tebdil ve ilga " suçundan mahkemeye verılmelı; dünyası zindan edilmelidir. Gerekirse, işkence de yapılmalıdır. Pişmanlık Yasası da kendisine hiç uygulanmamalıdır. Ne diyordu ANAP şarkısı: ...Anm, balım, peteğim, bilsem ki öleceğim, yine seni seveceğim... Şimdi hep beraber söyleyelım: Bilsem ki öleceğim, yine seni seveceğim... Evren: Irtica (Baştarafı 1. Sayfada) butünleştirici değerlerle bezenmiş, sevgi dolu bir yüce din) olarak tanımlanmaktadırlar. Laiklik konusunda son derece duyarlı olan Sayın Cumhıırbaşkanımız, bütun konuşmalarından dinin gereklerini yerine getirmekte, herkesin özgür olduğunu, fakat dini devlet işleriyle asla karıştırmamak gerektiğini daima belirtmektedirler. trticayı, ülkemiz açısıııdan ber zaman büyük bir tehlike olarak gördüklerini ifade eden Sayın Camhurbaşkanımız, bu tehlike karştsında başta yöneticiler olmak üzere herkesin dikkatli ve uyanık bulunması gerektigi düşflncesindedirler.'' Resuloğlu (Baştarafı 1. Sayfada) oğlu teklifı geri alması için Resuloğlu'na bir yazı gönderdiklerini belirterek, "Resuloglu'nun kendisi de parti ile ipleri koparma isteğinde" dedi. Keçeciler, Cumhuriyet muhabirinin konuya ilişkin sorusunu yanıtlarken, Resuloglu'nun Başbakan Özal'a ABD'de iken yaklaşık bir ay önce yaptığı bir basın toplantısı nedeniyle ihtar ettiğini açıkladı. Keçeciler, Resuloglu'nun bu ihtardan sonra kendisine "Bir daha bu tür disiplinsîz davrantşlarda bulunmayacagını" söylediğini kaydetti. "Resuloğlu disiplinsiz davranışlan itiyat haline getirdi" diyen Keçeciler, "Bu tür davranıslara devam ederse içtüzük hükümleri uygulanır" biçiminde konuştu. Keçeciler, önceki gün bir apklama yapan ANAP Genel Sekreteri Mustafa Taşar'ın "Resuloğlu ya öneriyi geri çeker ya da ihraç edilir" biçimindeki apklamasına katıldığını ifade etti. ANAP Grup Başkan Vekili Pertev Aşçıoğlu da Resuloğlu hakkında yapılacak işlemin yann yapılacak ANAP Başkanlık Divanı ve Grup Yönetim Kurulu toplantılarında "aydınlanacağını" söyledi. Aşçıoğlu, içtüzük hükümlerine göre gereîcenin yapılacağını belirterek, Resuloğlu'na verilecek cezanın "ihraca kadar gidebilecegini" söyledi. Aşçıoğlu, "Resuloğlu muhtelif sekiilerde uyanldı. Söyledikleri yenir yutulur şeyler değil. Kendisi de parti ile ipleri koparma isteğinde görülüyor. Grup yönetimini saymayan bir arkadaşımızın belki de partide yeri yok" şeklinde konuştu. a.a!mn haberine göre, Resuloglu'nun durumu, salı günü toplanacak olan ANAP TBMM Grup Yönetim Kurulu'nda ele ahnacak. Toplantıya Başbakan Turgut özal başkanlık edecek. ANAP Ankara Milletveküi Abdullah Nejat Resuloğlu ANKA'mn haberine göre yol açtığı tartışmalarla ilgili olarak, "Ben anayasal haicinnn kullanıyonım" dedi. Resuloğlu eski siyasilere konuşma yasağı getiren yasanın iptali için verdiği teküfin sonuçları ile ilgili olarak şöyle konuştu: "Savunma bik vennem. Asil ben onlara soranm vatandaş ve parti için ne yaptınız diye. Başbakan Özal şimdiye kadar grupta berhangi bir millervekUijie diymlog kurdu mu? Biz onun kafasından geçenleri nasıl bikbilirİ2? Hiç birimiz ne düşündüğün i , neye karar verdiğini bilmiyoruz. Ancak kendi gelecek, yapacağını açıklayacak, o zaman öğreniyornz. Eğer Sayın Başbakan bizimle diyalog kursa botün zoriuklara birlikte göğfis gereriz. Başbakaun millervekilkriyle konuşması, yanlışı, doğnıyu anlatması ve ikna etmesi gerekirdi. Özal'ın yaklaşımı ban» göre yanlıs. MUIervekilleriyle biçbir diyaJoğu yok. Ben bu teküfi partiyi zedelemek, gozden döşörmek için yapmadım. Tam tersine partiye yarar getirmek için yapüm." Halefoğlu ile Cuellar, Kıbrıs'ı (Baftarafi 1. Sayfada) son durumla ilgili değerlendirmelerini birinci ağızdan alıyor, Güney Amerikalı bakanlardan ise bu ülkelerin dış borç yükuyle ilgili verdikleri bilgileri dinliyor. Bu arada örneğin Arjantin'de, Ermeni gruplann faaliyetleri parlamentoda karar çıkartabilecek bir düzeye varmışsa, bu eğilimi kesmek için Arjantinli bakanı ikna etme fırsatı da bulabiliyor. İkili göruşmeler, Türk diplomasisinin önem verdiği konularla ilgili Türk görüşlerini etkili biçimde çok sayıda ulkeye anlatmak için de uygun bir zemin yaratıyor. AGAÇ ÇtÇEK VERİYOR, AMA MEYVE VERMİYOR Halefoğlu'nun ikili görüşmelerinde Bulgaristan'daki Türklerin durumu konusunu surekli bir şekilde işlemesi aslında Türk diplomasisi açısından ileriye dönük bir nabız yoklaması olarak da nitelendirilebilir. Halefoğlu'na yakın bir kaynağa bakarsanız, "hem var, hem yok..." Bir başka soru daha yöneltiyoruz: "Lluslararası camiada Bulgaristan'daki Türklerin durumu konusunda Ankara'nın istediği ölçüde bir duyarlık yerleşti mi?" Halefoğlu'nun bu konudaki "bissiyatım" yakından bilen yetkili, tebessümle karşılıyor bu soruyu: "Belki bilirsiniz, Osmaa Bölükbaşı'nın meşhur bir söziı vardır. Agaç çok güzel çiçek açıyor, ama bir türlü meyve vermiyor..." Vahit Halefoğlu'nu bu hafta da yoğun bir gorüşme maratonu bekliyor. Bu haftaki ikili göruşmeler arasında en çok önem taşıyanı, kuşkusuz ABD ile üsler anlaşması pazarlığının ilk turu şeklinde geçecek olan ABD Dışişleri Bakanı George Shultz ile yapacağı görüşme. Merakla beklenen bir görüşme de îsrail Dışişleri Bakanı tzak Şamir'le gerçekleşecek. Halefoğlu'nun Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar ile yapacağı görüşmede, genel sekreterin, ikinci planının da rafa kaldınlmasından sonra Kıbrıs sorununun çözümünde nasıl bir yol izleneceğine ilişkin duyumların alınması bakımından ilginç geçeceğe benzer. Halefoğlu, büyük bir olasılıkla Ankara'nın görüşlerini genel sekretere açıkhkla anlatacak. Türk Dışişleri Bakanı, Genel Kurul'a hitaben konuşmasını da cuma günü yapacak. Halefoğlu, bu arada Yugoslavya Dışişleri Bakanı Raif Dizdaroviç ile Türk diplomatlannca "çok olumlu geçtiği" bildirilen bir görüşme yaptı. Halefoğlu ve Dizdaroviç görüşmede Balkanlar'daki gelişmeleri gozden geçirdiler ve bu çerçevede Halefoğlu, Yugoslav meslektaşma, Bulgaristan'daki Türk azınlığa yapılan baskıları anlattı. Bulgaristan'ın Türkiye ile görüşmeye yanaşmadığını, aynı şekilde Yunanistan'ın da sorunların çözümü için diyaloğa girmediğini anlatan Halefoğlu, bu iki ülkenin tutumunun Balkanlar'da işbirüğini "imkânsız kıldığım" belirtti. Halefoğlu'nun gündeme getirdiği bir diğer konu da, Kıbns sorunu oldu. Halefoğlu, Luanda'da yapılan son Bağlantısızlar Dışişleri Bakanları toplantısmda kabul edilen Rum görüsleri doğrultusundaki karann, sorunun çözümünü güçleştireceğini bildirdi. Dizdaroviç ise kendisinin de katıldığı Luanda toplantısmda birçok bağlantısız ülkenin, sorunun Kıbns'taki iki toplum arasında yapılacak görüşmelerle çözümlenmesinden yana olduklarını bildirdi. Yugoslav bakanın, toplumlararası görüşmelere destek verdiğini belirtmesi, Türk tarafınca "memnunlukla" karşılandı. ANKARA, (Cumhnriyet Bürosu) Emniyet Genel Müdürlüğü, "Terörle Mücadde ve Harekit Daire Başkanlıgı" nın kuruluşu için gereken üç aşamadan henüz ilkinde bulunulduğunu bildirdi. Genel Müdürlük yetkilileri, kuruluş çahşmalannın çeşitli görüşler aİınarak yürütüldüğünü kaydederek, gerekli yasal düzenlemenin de tamamlanmadığını beürttiler. Aynı yetkililer, dairenin işleyişini gösteren şemanın da kesinleşmediğini, büyük değişikliklere uğrayabüeceğini ifade ederek, Cumhuriyet gazetesinin önceki günkü sayısında yer alan işleyiş şemasımn önerilerden sadece biri olduğunu söylediler. Terörle Mticadele Dairesi 3 aşamada kurulacak (Baştarafı 1. Sayfada) duruldugu" öğrenildi. Başbakan özal, dün sabah saatlerinde başlayan ve 19.00'da sonuçlanan Yüksek Planlama Kurulu toplantısından sonra Bakanlar Kurulu'na da başkanlık etti. Toplantıdan sonra Cumhuriyet muhabirinin sorularını yanıtlayan Maliye ve Gümrük Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, Bakanlar Kurulu 'nun memur katsayısını ele almadığını ' söyledi. Bir diğer bakan da toplantıda sadece gelir ve gider bütçeleri ile vergi konularının genel olarak ele ahndığını belirterek, "bütçe büyüklüğünün 8.3 trilyon lira dolaymda olacağım" ifade etti. Başbakan Özal, Bakanlar Kurulu'ndan çıkarken gazetecilere toplantıda butçenin konuşulduğunu ve butçenin 12 güne kadar son şeklini alarak Meclise sevkedileceğini söyledi. özal, Maliye ve Gümrük Bakanı Alptemoçin'in vergi kanunlan ile ilgili olarak bilgi verdiğini ve vergi kanunlarının da bir Bakanlar Kurulu toplantısmda görüşülmesine devam edüeceğini kaydetti. Özal, ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler'in milletveküi transferleriyle ilgili anayasanın 84. maddesi konusunda yasa teklifinin hazırlandığını belirten bir acıklama yaptığının anımsatılması üzerine konunun yarın ANAP Başkanlık Divanında görüşüleceğini ifade etti. Özal, "Hiçbir partiden millelvekili (ransferine ihtiyacımız yok" diye konuştu ve 84. maddenin değiştirilmesi konusunda kesin bir kararları olmadığmı belirtti. 1986 mal i TEŞEKKÜR Ailemizin büyüğü, emekli deniz subayı ve uzak yol kaptanı SAİM TANERİ'nin 16 Eylül 1985 günü vefatı dolayısıyla büyük acımızı paylaşan, Saym Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Zahit Atakan'a, Donanma Komutanı Oramiral Emin Göksan'a, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Işık Biren'e, Donanma Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Özkan Özel'e, aile dostlarımız Albay^Zeki Saygınilker ve Deniz Astsubay Bş.Çvş. Recep Köşcli ile bizleri yalnız bırakmayan akraba, dost ve vefakâr komşulanmıza, ayrıca rahatsızlığı sırasında yakın ilgilerini gördüğümüz Şişli Eftal Hastanesi Nöroloji Servisi Şefi Sayın Dr. Bahattin Yardımcı'ya, Dr. Gürcan Bural'a, Dr. Serhat Kangöz'e ve tum servis görevlilerine teşekkürü borç biliriz. AİLESİ Devlet kuruluşlannın raporları Kalitesini kanmamış g ilk ve tek SAC VİDASI İRTİCA YENİDEN FAALİYFTTE Cumhurbaskanı Evren'in Nokta'yo açıklaması: "Irtica büyük tehlikedır." • HizbÜt Tohrir'in Anayasosı • Dine evet, din devletine hoyır # İcişlerı Bakanı Yıldırım Akbulut: "Olaylar abartılıyor" | ) | | SODEP toplantısmda inönu'nun onerisi reddedildi. Türkiye'nin en unlu dolandırıcısı Rakı. Cağlayangil "Ben jurnafci değilim." Borclu devletler IMF'ye baş kaldırdı, Ar|antin'in yeni recetesi Pazaroyun çöziimleri Hedefe vurmaca | Üniversiteler kabına sığmıyor. *Problemsiz üretim için' • lleri teknoloji ile titiz ve düzenli üretim. • Kaliteli kaplaması sayesinde. korozyona dayanıklı. benzersiz • İsteğe göre nikel, çinko, sarı, siyah, kaplama. V I D A T I C A R E T I A . Ş . «" H S nARAKcv.ısTANfcL :«wS«;;. f«b. 176KI2517611 58 Te el 14495571441>Jİ2 24783 ybalı. ^Fethi Naci, Cemal Süreya, Adolet Ağaoğlu'nu yanıtladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle