21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
• CUMHURtYET/Z OLAYLAR VE GÖRÜŞLER dın için bekleme süresi (iddet), yeni evliliğe izin (izinname)... hep din adamlarının elinde idi. • Medrese dışındaki okullar da, yine din adamlannın elinde idi. Çok uzağa gitmeye gerek yok, Bağımsızlık Savasımız sırasında çocuğun okula başlaması demek, Kuran okumaya başlaması demekti. • Yazı, Kuran yazısı olan Arap harfleri idi. Resim yapmak, Kuran buyruğuna uyularak yasaklanmıştı. Biz, din okullannda resim yapmaya yeltenirken, hoca görünce kızılcık sopasını kafamıza indirir: "Yann ahrette buna nasü can verecegini düsündün mtt?" derdi. • Tanzimat Fermanı şöyle başlıyordu: "Herkcsin bildigi gibi, devktbnizin başlangıcından bu yana, Karaıı hükümlerine ve şeriat yasalanna tıpabp uynlduğundan, devletimizin gücü ve tab'amınn refahı en yüksek dereceye varmıştı..." Yani aslolan Kuran hükümleri ve şeriat idi. Bunlara, icmaı ümmet ve kıyası fukaha da ekleniyordu. Tabii bunlar, Kuran ve hadis ilkelerinin dışına çıkamazlardı. Nitekim, Mecelleyi hazırlayan Cevdel Paşa da, şeriat hükümlerine bağlı kalmıştı. • tslamiyet, bireyin yemek yemesine, su içmesine, cinsel ilişkisine, yıkanmasına... kadar her şeye karışıyordu. Tabii ibadetine de... Abdülhamit döneminde vatandaşlar sopayla camilere sevk ediliyorlardı. Ramazanda devlet daireleri, okullar saat 11 'e doğru başlıyordu. Osmanh devletinin laikliğini Ueri sürenler, devletin gayn müslimlere kanşmadığıru ve birçok yasalann örfı yasalar olduğunu üeri sürmektedirler. Bunlan şöyle yanıtlayabiliriz: tltRAZLAR VE YANITLARI Gayn müslimler: Osmanlı Imparatorluğu'nda Türk, azınhkta idi. Cumhuriyet dönemindeki Uk nüfus sayımında Türk nüfus 13 küsur müyon idi. Kaybettiğirniz ülkeler nüfusu toplamı belki 7080 milyondu (rakamlar üzerinde yuvarlak konuşuyorum). Anadolu'da, Istanbul'da pek çok Hıristiyan vardı. Rumeli baştan başa Hıristiyandı. Bu dunımda, Osmanlı tmparatorluğu bu kadar insanı Müslttman yapamazdı. Nitekim yapamamıştır. "Müsamaha" etmiştir. Müsamaha tam anlamıyla laiklik demek değildir. Örfi yasalar: Din kökenli olmayan yasaların varhğı, Kuran hükümlerinin yetersızliginin bir sonucu olmuştur. Şeriatta her yeni duruma göre hüküm mevcut olamayacağına göre, günün ihtiyaçlan göz önüne ahnarak yasalar çıkanlmıştır. Bunlar, devletin teokratik devlet olmadıgını kanıtlayıa şekilde tefsir edilemez. Ingiliz ve Amerikan hukuklannda da benzer bir gelişrneye tanık oluyoruz. Bu ülkelerin örf ve adetten gelen hukuklannda (Common Law) yanında günün gereksinmelerine göre çıkanlmış ve (Statute Law) adı verilmiş hukuklan da vardir. Çünkü Common Law'da, her durumu karşılayacak hüküm yoktur. Bazıları da, Osmanlılarda laikliğin varlığim şöyle izah etmektedir: Evet, devlet kuramsal olarak şeriata göre yönetiliyordu, fakat uygulama başka idi. Uygulamada şeriata pekâlâ göz yumuluyordu. Ancak bunun nedeni, gene şeriat hükümlerinin yetersizliği, yahut, şeriat hükümlerinin koyduğu engeldi. Hîlei Şer'iyye, Hulle gibi ahlaksızlıklar, devletin laikliğini kanıtlamaya yeterli değildir. Bazı kimseler de, şeriatın çok adil bir yasa düzeni oluşturduğunu, bu yüzden Hıristiyanlann bile şeriat mahkemelerine başvurduklarını, yalan veya cehalet olarak ileri sürmektedirler. Böyle bir şey söz konusu olamaz. Kapitülasyonlar, topluluklarm, devletlerin hukuk sistemlerinin farklı oluşu sonucu ortaya çıkmıştır. Osmanh döneminde, başka topluluklann da kendi dinlerinden gelen yasaları vardı. Hiçbir Hıristiyan, kendi din hukukunu bırakıp lslam hukukunun kendilerine uygulanmasını isteyemezdi. Nitekim, kapitulasyonlann kökeni Bizans'a kadar dayanıyor. Bizans, Ortodoks bir devletti. Fakat, bu ülkede ticaret yapanlar Yahudiler, Katolik ttalyanlardı. Bizans hukuku, bunlara uygulanamazdı. Bu nedenle, Bizans Imparatorluğu, bu gibilerin, kendi hukuk sistemlerine göre kendi kendilerini yönetmelerine müsaade etmişti. Aynı şey Türkler Istanbul'u alınca, bu sefer daha göze batacak biçimde ortaya çıkmıştır. Bütün bu anlattıklanmız, Osmanlı tmparatorluğu'nun tam teokratik bir devlet olduğunu göstermiyorsa, teokrasi daha nasıl olur? 10EYLÜL 1985 Osmanlı Devleti Laik miydi? Osmanlı devleti, tam anlamıyla teokratik bir devletti Şeriat hükümleriyle, medrese eğitim biçimiyle, medrese dışı eğitimiyle, padişahhk kurumu Ue laikliğe tam karşı yönetimdeydi. Kısacası, İslamlık bireyin yemek yemesine, su içmesine, cinsel ilişkisine, yıkanmasına... kadar herşeye karışıyordu. Tabii ibadetine de... Abdülhamit döneminde vatandaşlar sopayla camilere sevk ediliyorlardı. Ramazanda devlet daireleri, okullar, saat Jl'e doğru başlıyordu. l.ULTJSLARARASI "BİLSAK" VEHBİ BELGİL Devlet televizyonunun farklı görüşlere yer vermesinde şaşılacak bir şey yoktur. Şaşılacak olan, görüşlerin yalana, çarpıtılmış olaylara dayandınlmasıdır. Osmanlı tmparatorluğu'nda devletin laikliği görüşü böyle yalana, kasten çarpıtılmış olaylara oturtulmuştur. OSMANLI, TEOKRATtK DEVLETTI Bize sorarsanız, dünyada tek bir teokratik devlet var olduysa, o da Osmanlı devleti idi. Şöyle: • Osmanlı hukulcu, bir din kitabı olan Kuran'a dayalı bir hukuk idi. Devletin halkla ilişkilerinde bu hukuk uygulanıyordu. Mahkemelerde, ceza davaiannda olsun, hukuk, hatta ticaret davalannda olsun şeriata göre hüküm veriliyordu. Usul hukuku da gücünü lslam fıkıhçüannın Kuran ilkelerine göre saptadıkları kurallardan aljyordu. Avusturyalı hukukçu Hans Kelsen, "Devlet demek hnkuk demek" kuralını koymuştu. Gerçekten de devlet, her şeyden önce bir hukuk müessesesidir. "Devletin temdi adaktür" sözü de, bunun canlı bir örneğidir. Devletin temeli adalettir demek, hukuk kuralları demektir. Bu iı bilimler okutulmazdı. Zaten kurallara dayandınlmayan bir Osmanh düşünüşüne göre, Kupadisah buyruğu, bir mahkeme ran, bütün bilimleri içinde tophükmü, adaletli bir hüküm sayıl luyordu. Bunlar bırakıhp da fimaz. Haürlanacağı gibi, Deli 1b zik, kimya, biyoloji... okutularahim (16401648), kendjsini cak değüdi ya? Esasen, bu bilimboğmaya gelen cellatlan, elinde ler o zamaniar başka ülkelerde Kuran ile karşılamış, "Iste Al de başka adlarla okutuluyordu. lah'ın kitabı; beni ne httknm ile Medreselerde matematik okutulöldüriirsünüz, zalimler?" diye masmı Kâtip Çelebi önermişti: bagırmışü (Uzunçarşılı, cilt III, Mizan'ül Hak (Hak Terazisi) adkısım I, sayfa 238). lı yapıtında. Çünkü kadıiar, he• Osmanlı devletinde padişah sap, hende&e bilmediklerinden, hk müessesesine karşı tek bir iti tarla anlaşmazlıklannda yanüş raz ohnamıştır. Yani, padişahhk hüküm verip işlerin daha da çakalksın, yerine, örneğin, cumhu tallaşmasına yol açıyorlardı. örriyet gelsin gibi bir isteğe, Çahk neğin, kenarlan 40'ar metre olan ahmet Paşa oJayı hariç, rastlan bir tarlanın 1600 metrekare demamıştır. Ayaklanmaların baş ğil, 80 metrekare olduğuna kalıca nedenleri arasında "Dioin rar veriyor, tabii, taraflann hayelden gitmesi" iddialannı görü reti ile karşılaşıyorlardı. yoruz. Kuşkusuz, ayaklananlar, Medreselerde dört mezhebin, "Din elden gidiyor" derken, kişisel çıkarlannı din perdesi arka yani Hanefî, Hambelî, Şafiî, sına gizliyorlardı. Çunkü, kişisel Maükî mezheplerinın dördü de çıkar, halkın kabul edeceği bir okutuluyordu. Bunlar da, tslam şey olamazdı. " D i n elden dininin mezhepleri idi ve her bigidiyor" demek, bir tür "An« ri gücünü Kuran 'dan ahyordu. yasa çigneniyor" demekti. Dev• Devletin adliye teşkilatı. buletin Anayasası Kur'an idi. nun doğal sonucu olarak, din • Osmanh medreseleri tama adamlannın eündeydi. "Ahval'i men din adamlarının elindeydi. şahsiye" meseleleri, yani doBuralarda şeriattan başka lsla ğum, ölüm, ehliyyet, evlenme, mi bflimler de okutulurdu. tspat boşanma, iki evlilik arasında ka FESTIVALI 13. 14, 15 EYLÜL 1985 ŞAN TİYATROSU TAKSİM, İSTANBUL Elvin Jones Jazz Machine (ABD) «Jolın Abercrombie Üçlüsü (ABD) Dave Holland Beşlisi (ABD) Carles Benavent Beşlisi (İspanya) Blue Box (Almanya) Karlheinz Miklin Üçlüsü (Avusturya) Emin Fındıkoğlu/Tuna Ötenel Dörtlüsü Nüklıet/Neşet Ruacan Altılısı Önder Focan Altılısı Bîletler, 3 Eylül Salı günunden itibaren Bilsak (Bilim Sanat Kültür Hizmetleri Kurumu) merkt^ AltuğMüzik Aletlen [Nişantaşı Suadiye) Vıdeotheque (Bebek). Ekspres Color (Bagdat Caddesı) Akademl Kitabevı (Nişantaşı) Vakkorama (Taksira/Suadiye) ve Şan Tiyatrosu gişelermden edinılebilır. HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD İstanbul, sadece bir şehir adı olarak kaldı. Doğu Roma imparatorluğu'nun ve Osmanlı İmparatorluğu: nun bin yılı aşkın bir süre başkenti olmuş bir kültür merkezinden günümüze kalabilmiş bir şeyter var, diyebilir miyiz? İstanbul şehrini dış saldırılardan korumuş surlardan ne kaldı? En son kalıntılar blok blok çöktü, çöküyor ve çökmekte. Sanınm beş on yıl sonra Bizans surianna sadece kitaplarda rastlanacak! Oysa binlerce yıllık Çin seddi dimdik ayakta. Doğu Roma İmparatorluğu kültüründen, birkaç kiliseyi saymazsak, hiçbir şey kalmadı. Sadece Doğu Roma'mı? Osmanlı imparatorluğu'ndan yapılar, ve anıtlar olarak ne kaldı? Sadece camiler. Sivil mimarlık örnekleri olarak gösterilecek bir şey ler var mı? Doğa bile kalmadı sayılır. Istanbul'u doğa olarak da yitirmekteyiz. Hem de hızla. Sadece Türkiye'nin değil, beş kara parçasında bir benzeri bulunmayan Boğaziçi'ne son yanm yüzyılda kimi eller, şurasından burasından delerek, saldırdılar. Başardılar da. Nüfusu 67 milyona vardığı ileri sürülen İstanbul'da doğa varlığı her yerde yok ediliyor. Eski tehta evler İstanbul'unda halkın yararlanacağı parklar ve şehircilik açısından sağlık bölgesi yeşil alanlar, yoktu. Ama bütün evterin arka yüzü küçük bahçelere bakardı. Renk renk çiçeklerin yani sıra yemiş ağaçlarıyla bezenmiş bir çeşit küçük parkiardı o yemyesil arka bahçeter. Park diye bir gereksinme ^ ^ ^ ^ 1 ^ ^ ^ ^ ^ yoktu o yıllarda. Arka bahçelerin yeşil örtüsü, Batı şehiıierinin park gereksinmesini karşılıyordu. İstanbul'un az sayıda semt y parkı ve saray bahçesi, Gülnane Parkı, 1908 meşrutiyet sonrasına raslar. Oysa, günümüzde değil arka bahçe yeşil örtüsü, yıkyapsat'çı uygulamasıyla bir karış boş toprak bırakılmıyor. Bu uygulamalara göz yuman, şehircilik otoritelerimizin de yeşil örtü diye bir kaygısı yok. Şehirciler ve mimarlar kâğıt üstünde bilimsel çalışmalar yapıyoriar, yılın belirli günlerinde "Çevre Günü"nü kutJuyorlar, yuvarlak masa toplantıları düzenliyoriar. Bütün bu kara tabiolara karşı yine de kimi umut ışıkları var. Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun yayımladığı "Bir Kolyenin İncileri" broşürü, bir umut ışığı tutuyor kapkaranlık İstanbul gerçeğı üstüne. Kurumun sadece bir on yılda gerçekleştirdiği güzel istanbul köselerinı tanıtan broşür, son istanbulluları umutlandırıyor. Gerçekleştirilenleri şöyle sıralayabiliriz: Ayasofya Cafe'si, Ayasofya pansJyonlar dizisi, Sultanahmet Konak Oteli ve bahçesi, Sultanahmet'te Cedit Mehmet Efendi medresesinde İstanbul çarşısı, Yıldız Parkı, Malta Köşkü, Pembe Sera, Yeşil Sera, Çadır Köşktü, parklarda kır kahveleri, Pembe Köşk, San Köşk, Beyaz Köşk, Emirgân Parkı'nda kır kahveleri, Çamlıca Tepesi tesisleri, Hidiv Kasrı... Kurumun bu olumlu çalışmaları üç ayrı bölümde ürün veriEski İstanbul yöresi, parklar, eski yapılar. Ayrıntılan şöyle de topariayabiliriz: Bakımlı büyük parklar olarak halka açılmış geniş yeşil örtüler ve doğa parçaian. Yeşilin, doğanın ve bakımlı parklarm süslediği "baş dinleme" köşesi çay ve kahve salonlan. Şehrin havasız ve güneşsiz semtlerinde bunabnış on binlerce yurttaş özellikle hafta sonlan buralara koşuyor, çayırlara yayılıyor, ağaç altlannda saatlerce sırt üstü yatıyor. İstanbulluların bir bölümü de çay ve kahve salonlarının sevimli ve baş dinlendirici havasında bir kaç saat mutlu oluyor. Ne eski Osmanlı kahveleri, ne de kozmopolit Beyoğlu'nun pasta evleri (Arkası 10. Sayfada) OKURLARDAN Vergi elemanlarına mesai ayncahğı para bizlerden neden esirgeniyor? 3) Ailevi durumlan icabı yarım saat dahi fazla mesaide kalamayan memur arkadaşlanm için bu ayncahk neden? 4) Fazla mesaiye kaimıyor diye (fazla mesai aslmda göstermelik bir durumdur.) 5) KDV fonundan bu arkadaslanmıza kannca karannca bir para veriuniyor ise denetimlere çıkan arkadaslarımızın dairedeki görevlerini kim yapıyor? Yukanda an. ve izah ettiğim çeüşkili hususların ilgili merch'lere duyurulmasınt rica ederim. VERGİ DAlRESt PERSONELİ iaderesinden, elektrik idaresinden ve telefon idaresinden sorunlannın çözümünü beklemektedirler. ilgili kurumlara fazla bir yük getirmeden diyoruz kü 1) Taç sokağın elektrik idaresince aydmlatılmasu 2) Aynı sokağın kıştn çamurdan, yazın da toz ve pislikten belediyece kurtartlmaSL 3) Telefon idaresince, site içine bir telefon kulübesi yapılmasu 4) Sokaklann gelişigüzel izinsiz kazdırümamast. RECEP KARAOĞLU SEMT SAKİNLERİADINA KOZYATAĞI/KADIKÖY serbest seyahat permilerimiz yönetim kurulumuz tarafmdan etimizden ahnmıstır. Aynı şirketin kara personelinden Yalova ve Adalarda oturanlara sehit hatları permisi verilmiştir. Istanbul'un diğer semtlerinde oturan kara personeline ise yerine göre Şehir Hatlan Seyahat permisi, mavi kart ve servis arabası tahsis edilmistir. Bu durumda biz deniz personeUeri olarak çok mağdur durumda kalıyoruz; bühassa Yalova ve Adalarda oturan deniz personeUeri. Biz deniz personeUeri bu durumun düzeltilmesi, denizde tüm zorluklara göğüs geren bizler Türk bayrağuıı dünyanın her denizinde şerefle dalgalandıran DB. Deniz Nakliyatı Deniz Personeli olarak bu hakkımızm iade edilmesinde Sayın Genel Müdürümüz ve Sayın Ulaştırma Bakanımızdan arz ediyoruz. DB. DENİZ NAKLİYATI DENİZ PERSONELİ "Bir Kolyenin İncileri" Maliyt ve Gümrük Bakanhğı nezdinde çaüfan ve yaygın ve yoğun denetimler nedeniyle cumartesi, pazar, bayram günleri dahil devlet gelirleri bütçe flnansmanuu ve bütçe açığıru kapatmak üzere geceli gündüzlü görev yapan baiere devletimizin imkânlan dahilinde sembolik dahi olsa bir miktar; Katma Değer Vergisi fonundan parasal yardtm yapıbnaktadır. Ancak bu fondan yetki belgesi olanlar Ue fazla mesaiye kalanlar yararlanmaktadır. Burada beürtmek istediğim konu şöyledir: J) Bizler müstahdem olarak her zaman mesai saatleri dışında denetime çıkacak personeüe birlikte görev başmdayız. (Günün her saatinde). 2) Bu kadar fedakârlığmuza karpn KDV fonunda verilen Pislik, çamur, toz Bura, tstanbulKadıköyKozyatağu Yapıtas Sitesi. Yıüardan beri yol, elektrik, telefon ve diğer sorunlan ele abnmayan bir semt. Yerlisi ve yabancısıyla tüm sakinler, belediveden. sular Deniz Nakliyat personelinin isteği Bizler DB. Deniz Nakliyatı TAŞ'de çaiısan deniz personelleriyiz. Büyük çoğunluğumuz Yalova, Adalar, Üsküdar ve Kadıköy'de oturmaktayız. 1985 senesine kadar şehir hatları vapurlannda kuUandığvmz OLCAY SEZEN ERTAN KAPTANOĞLU evlendiler. 9 Eylül 1985 Beyoğlulstanbul ile Banyoda ve mutfakta yeniliklerle tanışmanız, yeniliklere kavuşmanız için lEczacıbagı y° r: . RUGÛN BİR&R&D& İNTEMt EEczaobagı Mutfagmızın, banyonuzun tasarımında ve uygulanmasında benzersize kavuşmanız, şimdi daha kolay Nişantaşı'nda, intema'nın Mağazalar Zinciri'ne katılan Eczacıbaşı Viîra Danışma ve Satış Merkezi'ne uğramanız yeterli. İntema, seramik sağlık gereçlerinde Vitra'y, armatürde Artema'yı, mutfak ve banyo dolaplarında Selena yı. yıllardır kanıtladıgı uzmanlığını katarak sunuyor. Dilerseniz, intema'ya özgü "Eksiksiz Hızmet Pakefi" ile anahtar teslimi, istersenız bırbırıyle uyumlu tek parçalar şeklinde... Zaman yıtirmeden. huzurunuzu kaçırmadan... İster evsahibi olun, ister mühendis, mimar, tesisat uzmanı ya da yalnızca daha güzel yaşamanın meraklısı İntema'ya gelin.. banyoda, mutfakta yeniliklere, "en iyi" lere kolayca erişin... Eczacıbaşı ^ ^ Danışma ve Satış Merkezleri : istanbul Nişantaşı valıkonagı Caddesı 26 Telefon 133 07 78 İstanbul Şişli • İstanbul Erenköy • Ankara Kavaklöere • izmir Alsancak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle