17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 HABERLERİN DEVAMI İOEYLÜL 1985 YüceFle son söyleşi bir coskuyla izliyordu Erkan Yücel. Bir ara kulağtma eğiierek, ÎZMİR Erkan Yücel, çok "Hem yönetip hem de oynamasık geliyordu tzmir'e. Eşinin tz ma karştn, tutamıyorum kendimirli oluşu, bu kente geliş neden mi, yine de güiüyorum" diyorleri arasındaydı. Hemen her ge du. Sahne önünde arkadaşlanyla lişinde uğrar, kurucusu, sanat sanki iç içe oynuyordu oyunu, yönetmeni, oyuncusu ve yazan her anına katılarak. olduğu Ankara Halk Tiyatrosu'Son kez görüştüğümüzde yenun özellikie lzmir'de karşılaş ni girişimler, atilımlar peşindeytığı sorunlan anlatır, dertlenir di. Kadrolanndaki oyuncu yeterdi. Oyunlaştırdığı ve yönettiği sizliğinin, oyun seçiminin, reper"Müfetüşler Müfettisi" adlı tuvar oluşumunun, saptadıklan oyunu lzmir'de oynadıklannda, bir değerlendirme kurulunun (asahneye çıkma izni olmadığın lışmalanyla çözümleneceği urmıdan, oyunu sahne arkasından iz dunu taşıyordu. liyor, arkadaşlarım denetliyor, "Yerttdir diye her yaptta itibar kuliste oyunun şarkısınm ritmi etmek düsüncesinde değiliz, yani vererek oyunu başlatıyordu. bancı yapttlara da eğüeceğiz" Oyunu birgece Erkan Yücel'derken, güncel olanı yakalayale birlikte izlemiştik. Arkadaşlan rak, dünya görüşlerine ve sanat oyuna başladıklarında, sessizce çizgilerine uygun oyunlan seçyanıma gelip oturmuştu. Böyle meyi, oynamayı amaçlıyordu. bir olayın şimdiye dek hiç bâşıOyun seçerken zorlanmalannı şu na gelmediğini belirterek, oyun nedenlere bağlıyordu: yasaklamalanndan, kovuştur"Biz her yıl kamuoyunu çok malardan yakınmıştı. KendisiyUgüendiren, güncettik açtsmdan le Ugili olarak en büyük sorunu sorun olan olayı ele alırız. Ama nun sanat özgürlüğü olduğunu oyun seçimlerimizde tiyatro yavurgulamıştı. Devletin tiyatrolazarlartntn suskunhık dönemine rayardım etmek için biryandan girmis obnası, kalemlerini öztume yapmasını öngörürken, bir gürce oynatamamalan rol oynuyandan da lurnenin önünü bu yor. Yazarlar üretken olamıyortür uygulamalarla kapatmasma lar. Türkiye Oyun Yazarlan anlam veremiyordu. Ankara Derneği'nde yaptığım görüsmeÇağdaş Sahne'de oynama olana lerde esas etkenin, tiyatrolann ğına sahipken, Ege bölgesinin il oynamaya cesaret etmemeleri ve ve ilçelerinde gerçekleştirdikleri yazarlarm oynanmayacak bir turnelerde oynaması yasaklanan oyunu yazmak istememelerinden Erkan Yücel, buruk bir gülümoluştuğunu gördüm. Bu arada seme ile, "Yaşamanda ük kez telif sonmu da var." sahneye çtkamıyorum, oyunu Yeni çalışmalarından söz izliyorum " diyerek sürdürüyorederken, Alman yapımcılarla du konuşmasmı: birlikte gerçekleştirüecek Lorca 'nın "Kanlı Duğün" adlıyapıtı"önüme, sen sahneye çıkamazsmgibi, denizanasma benzer nın film uyarlaması ortakyapımında başrolü üstleneceğinden bir yemek koydular, daha tadısöz etmişti. Çok sevdiği bu yanı alamadtm. Bu, öğlen ve aksam yemeklerinde de baska iOer pıtta rol almanın mutluluğunu dile getirerek, şunları söylemişde de devam eder mi, bibniyoti: rum. "Nedense oynadığım herfîlBu aslında, beni engelleyen min basma bir şeyler geldiğinden uygulama ohnakla birlikte, uzun izleme olanağı olmuyor. 'Endivadede beni yücelten ve semereşe' fllmi yasaklandı, 'Yorgun stni aiacağım bir olay. tdareciler Savaşçı' adlı TV fllmi yakıldı, ve politikacılar değisirler, ama bakahm, çekbnine başlanacak sanatçılar kahcıdır." 'Kanlı Düğün'ün basma ne ge"Müfettişler Müfettisi" oyulecek?" nunu, izleyicilerle birlikte büyük Btiyükşehir (Bastarafi 1. Sayfada) rannın doamına, diğer parsellerdeki tedbirin kaidınlmasına karar verildi." Duruşmayı kapı aralığmdan izleyen Karaman Çifth'ği'nin bir bölümünü Kemal Ilıcak'a satnuş, bir bölümündeki mülkiyetini sürdürmekte olan ve dava sonucundan etkilenecek kişilerden HP Istanbul Milîetvekili Mehmet Kafkasiıgil, tutanağın bir suretini alarak süratle adliyeden ayrıldı. Dunışmadan sonra BüyUkşehir Yapı Kooperatifı Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yıldız'ı bürosundan telefonla aradık. Yüdız, yerinde yoktu, görüşmek istediğimizi bildirerek not bıraktık. Büyükşehir Kooperatifî'nin yönetim bürosunda bulduğumuz Başkan Yardımcısı Muammer Tuncer ise, mahkemenin karanm öğrendikten sonra, "Ona göre yeni bir formül düşünecegiz" dedi. Arazi sahibi Kemal Ihcak'ın sekreterine görüşme isteğimizi ilettiğimizde, "Biraz bekleym, baglıyornm" dedi. lOdakikalık bir bekleyişten sonra, "Şn anda yerinde yok, daha sonra araym" diyerek telefonu bağlamadı. HANDAN ŞENKÖKEN UĞUR MUMCU (Bastarafi 1. Sayfadaf Hatta Osmanlı devleti, tanzimattan evvel daha laikti... Milli eğitimimizin başında bulunan Vehbi Bey'e bu konuda bazı küçük bilgiler vermeyi gerekli görüyoruz. Yunanca bir sözlük olan "theoknatia" genel olarak "ilahikuvvet ile yönetilen devlet" anlamına gelir. "Theos" ilah, "kratos" da devlet anlamındadır. Türkçemizde de kullanılan "teokrasi"riır\ kökeninde bu etimolojik anlam yatmaktadır. Türklerde İslamiyetten önce devlet ve din işleri birbirinden ayn tutulurdu. Eski Türklerin dini olan "Şaman/zm"de yer ve gökün bir ilahi güç tarafından yaratıldığı, yer ve gök arasındaki varlıklann insanoglu eliyle oluşturulduğuna inanılırdı. Kültigin ve Bilgehan'ın mezarlarındaki anrtlarda bu inançlar yazıltdır. Şaman dininde din adamlanna "kam" denirdi. Kamların ise devlet yönetiminde hiçbir etkileri yoktu. Cengiz Han'ın dini devlet Işterine hiç karıştırmadığını tarihçiler yazmaktadır. Osmanlı devleti kurukjuğunda devlet yapısı "teokratik" degildi. Ancak zamanla "şer'i hukuk" alanı gittikçe genişlemiş ve devletin hemen hemen her kesimini kaplamıştır. Fatih'in Kadı Celalzade Hızır Bey'i şeyhülislamlığa getirmesi ile birlikte devletin teokratik yapısı güçlenmiş, Yavuz Sultan Selim eliyle halifeliğin Abbasilerden alınması ile teokratik yönetim, devletin temei özelliklerinden biri olmuştur. Araştırmacılar, Osmanlı devletinin teokratikleşme yolundaki en büyük adımını 1774 Kaynarca Anlaşması ile attığını belirtirier. Bu anlaşma ile Rus çarı, İslam ülkelerindeki Ortodoksları koruması altına alırken, Osmanlı padişahının da bütün Müslümanların halifesi olduğu kabul ediliyordu. Şeyhülislamın devlet yapısmda veziriazam ve vezirlerden sonra gelmesi ve devletin eylem ve işlemleri hakkında şeyhülislam "fervası" çıkanlması, hukuksal ilişkilerin dinsel kurallara göre düzenlenmesi, devtetin teokratik yapısını gösteren başlıca özelliklerdir. Tanzimat döneminde ise yasalar, elden geldiğince laikleştirılmiş, söz gelişi "ukubat" adı verilen dinsel temele dayalı ceza hukuku yerine, laik kurallar içeren hukuk anlayışına doğru adımlar atılmıştır. 1858 tarihli "Ceza Kanunnamei Hümayun"ceza hukukunun laikleşmesi yolunda atılmış en önemli adımlann başında yer almaktadır. Tanzimat Fermanı ile birlikte Osmanlı İmparatoriuğu içinde yasayan Hıristiyan, Müslüman halklar arasında "bak eşitliği"n\ benimsemiş olması bile laik devlet yolunda atılmtş bir adım sayılmalıdır. Bu dönemde "Gülhane Hattı Humayunu" ile Hıristiyanlara tanınan dinsel tören özgürlüğü. devlet memuriuğuna her dinden insanın alınması, teokratik bir devlette "din ve vicdan özgürlüğü"nün sağlanması için benimsenen önemli ilkeleri gösteriyordu. Padişahın aynı zamanda bütün Müslümanların halifesi de olduğu Osmanlı İmparatoriuğu için dinsel kökenli yasaları ve makamları görmezlikten gelip "Osmanlı devleti teokratik bir devlet değildir" demek ve laikleşme yolunda adımlann atıldığı tanzimat dönemini, daha önceki dönemlere göre daha az laik bulan bir Milli Eğitim Bakanı ile Atatürk'ün laiklik ilkesi, söyler misiniz, nasıl savunulacaktır? Antepli Vehbi Bey, bu sözleri lise öğrencisiyken söyleseydi, tarih dersinden hiç şüphe yok, sınıfta kalırdı. Bakan olduğu için bu sözleri kolayca söyleyebilmektedir. Türkiye'de Atatürk'ün koyduğu laiklik ilkesi "Türkİslam sentezi" adı verilen bir siyasal ve ideolojik gorüş eliyle açıkça kemirilmeye başlanmıştır. Devlet, bu görüşe inananların kadrolaşmasına tanık olmaktadır. Şimdi bu süreci yaşıyoruz. Dillerden Atatürkçülüğü düşürmeyenler ise bütün bunlar karşısında tek bir söz söyleme cesaretini bile kendilerinde bulamıyorlar. Sonra da mangallarda kül bırakmayan bir Atatürkçülük edebiyatı!.. Kim inanır size, kim? %J M/lM * < v t g ««'«* ' tAsl'JvZ * 'e$timciye dün düzenlenen bir törenle başan belgeleri verildi. Halk Eğitim MerkezVnde düzenlenen törende bir konusma yapan Istanbul Valisi Nevzat Ayaz, ülkemizde okuryazar oranını yüzde 90'a çıkarmada emeği geçen eğitimcilere teşekkür ettiğini, ancak hedeflerinîn yüzde yüz obnası gerektiğini söyledi. Yaklaşık 300 eğitimcinin katüdığı törende, daha sonra konuşan lstanbul Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdür Şenol Birsöz, kurslar hakkında bilgi verdi. Katılma oranının, dolayısıyla kurs sayısuun 1981 'e göre azalmasını, başanya daha ilk yıllarda ulasıhnış olmasma bağlayan Birsöz, tstanbul'da 125 bin kişiye okuryazar belgesi kazandırdıklarını da belirtti. O'T/l omfİmnl\fO firiiil'tstanbul'daokumayazmaseferberliğineemeğigeçen270 Libya Elçisi: Irak'ta Barzanî'yi (Bastarafi 1. Sayfada) Türkiye'nin toprak bütunlüğünden yana olduklannı bildirdi. Abdülmalik, bu açıklamasmı Libya'da gerçekleştirilen devrimin lffncı yıldönümü dolayısıyla dün düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin Libya lideri Albay Muammer Kaddafi'nin "Kürtkrin ulusal kurtultışunu" destekleyen konuşmalannı hatırlatmalan üzerine yaptı. Libya'nın TUrkiye'deki bir numaralı diplomatik temsilcisi, Türk basınımn Kaddafi'nin konuşmasına yanlış açıdan baktığını belirterek, "Albay Kaddafi'nin bahsettiği Kdrtler, Irak Kürtleridir. Nedeni bizira Irak yönetimine karsı olmamızdır. Biz Barzani'yi destekliyornz. Kaddafi bu konudaki konuşmasmı yaparken Barzani de yanındaydı. Barzani Arap Devrim Cephesi'nde bizimle taraftır" dedi. Daha sonra Abdülmalik ile gazeteciler arasında bu konuda şu diyalog geçti: ABDÜLMALİK Biz Türkiye'nin güçlenmesini istiyoruz. Nasıl olur da aynı zamanda Türkiye'nin toprak bütünlüğünü hedef ahnz? Türk kamnoyu da bunu anlamakta giiçlük çekiyor zaten. ABDÜLMALİK Sınır bölgesinde tek bir Libyalı bulabildiniz mi? Türk kamuoyunun Libyalılan sevdiğini biliyoruz. Barzani'yi destekliyorsunnz. Ancak Türkiye'nin Barzani'yle sıkıntısı var... ABDÜLMALtK Bu IrakIılan ilgilendiren bir konudur. Kesinlikle Türkiye'de Kürtler vardır, bunlar baskı altmdadır diye bir şey söylenmemişür. Bunlar Türkiye'nin iç işidir. Siz Barzani'\1 destekliyorsanınz, Barzani de Türkiye'de eylem yapıyorsa, kendisine verdiginiz destek Türkiye aleyhine olmoyor mu? ABDÜLMALtK Bizim bakışımız politiktir. Türkler konuya cok hassas bir şekilde eğiliyorİar. Suriye, tran, Kuveyt ve Avrupa'da da Kürtler var. Kaddafi böyle konuştu diye bu ülkeler ahnmıyorlar. Biz güçlü bir Türkiye^den yanayız. Dost ve düşmanı birbirinden ayıramaz hale gelenler vardır. ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin müttefîkiniz olduğu halde Ermeniler konusunda yaptıklanna bakınız. Bunlar Türkiye'nin güçlenmesini istemiyorlar. Ne zaman Türkiye olsa anahtar gibi sıkıştınyorlar. Türkiye'nin parçalanmasında kimin çıkan vardır? Onlar Istanbul'un fethini hâlâ unutamamışlardır. Batı, Dofunun çıkarlannı engellemek için Türkiye'yi öne sürüp piyon gibi kullanmak istemektedir. Birleşmiş güçlü bir Türkiye1 yi isteyen tek ülke vardır. O da Libya'dır. Türkiye'nin güçlenmesini istemesek kapılanmızı Türk müteahhitlerine ve işçilerine açar mıydık? Muhammed Abdülmalik, bu sözlerinden sonra Türk basımnın tutumunu eleştirdi ve gazetecilere hitaben, "Uyanmanızı istiyoruz" dedi. Bir gazeteci kendisine, "Uyuduğumuz kanısında mısımz?" diye sorunca da Abdülmalik, "Sizin beili bir çalışma yönteminiz var. Haberi bir an önce vereyim derken ilişkileri yıkabileceginizi duşünmüyorsunuz" dedi. Libya Halk Bürosu Başkanımn basın toplantısında Türk basınım sık sık eleştirdiği de gözlendi. Abdülmalik, Mısır gazetelerinde yayımlanan Libya'da darbe girişimi olduğu yolundaki haberin Türk basımnca kullamlmasım aynca Libya ile ilgili haberlerin "Newsweek", "Washington Post" gibi Amerikan yayın organlarından aktarılmasını eleştirdikten sonra, son olarak da Ürdünlü diplomatı öldüren teröristin Libya elçiliğine sığındığı yolunda "Nokta" da çıkan haberi gündeme getirerek, "Bunlar tsrail gazetelerinde bile >azılmayacak şejler" şeklinde konuştu. şadası yolunda şarampole yuvarlanması sonucu oluşan kazada, araçta bulunan Fehmi Yaşar, ltalyan uyruklu Grazio Merozi, Fransız Philippe Comnene ve aracın şoförü Aliye Cihan Tnragay hafif yaralanırken, ağır yaralanan 41 yaşındaki tiyatro sanatçısı Erkan Yücel, Ege Üniversitesi Hastanesi'ne kaldınldı, ancak kurtanlamadı. Kazada yaşamını yitiren Erkan Yücel, Türk Fransız ortak yapımı, Federico Gartia Lorca'nın "Kanlı Dügün" adlı yapıtından senaryolaştırılan "Sevda" filminin Kuşadası'ndaki çekiminde başrolü oynuyordu. 1944'te Ankara'da doğan Erkan Yücel, tiyatro çalışmalanna 1959'da Ankara Halkevi'nde başladı. 1%3 yılında Meydan Sahnesi'nde profesyonel oldu 1964'ten sonra Asaf ÇiyUtepe yönetimindeki Ankara Sanat Tiyatrosu'nda çalışmalannı sürdüren Erkan Yücel, bu toplulukta daha birçok oyunun yanı sıra "72. Kogıış", "Bir Pazar Gezintisi". "Ana", "Arturo Ui'nin Önlenemeyen YükseüşT gibi oyunlarda oynadı. 19721974 arasında TtlKP davası dolayısıyla Ankara Mamak Askeri Cezaevi'nde tutuklu kalan Erkan Yücel, temmuz 1974 affıyla serbest bırakıldıktan sonra bir süre daha Ankara Sanat Tiyatrosu'ndaki çalışmalannı sürdürdü. Ancak 1975'te bu topluluktan aynlarak Devrimci Ankara Sanat Tiyatrosu'nu kurdu. Devrimci Ankara Sanat Tiyatrosu'yla büyük kentlerin yanı sıra Anadolu'nun birçok yerine turneler düzenleyen Yücel, "Deprem", "Toprak", "Hamdi Handi" gibi oyunlan sahneledi ve bu oyunlarda oynadı, aynca tek kişüik "Meddah" oyununu gerçekleştirdi. Daha sonra Devrimci Ankara Sanat Tiyatrosu'nu Ankara Halk Tiyatrosu'na dönüştüren Erkan Yücel'in bu toplulukta sahneye koyduğu ve rol aldığı oyunlar sunlar: "Hastane mi Kestane mi", "Bürokrmtlar",, TUstik Hayaüar", Tetaim Pa»a Konafı". Tiyatro alanındaki başanlanyla birçok tiyatro ödülüne değer görülen Erkan Yücel, 1974'te yönetmenliğini önce Yümaz Gü•ey'in, sonra Şerif Gören'in yaptığı "Eadişe" adlı fılmdeki rolüyle sinema alanınHaki ilk çalışmasını gerçekleştirdi. "Endiş«"deki Erkan Yücel öldü (Bastarafi 1. Say/ada) rolüyle Antalya Film Festivalinde Altan Portakal, 20. San Remo Film ŞenligTnde En tyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazandı. Yücel daha sonra Erden Kıralın yönettiği "BerekeÜi Topraklar Üzerinde" ve "Hakkâri'de Bir Mevsim" adlı fılmlerle sinema oyunculuğu uğraşını sürdürdü. Erkan Yücel, kapatılan Türkiye tşçi Köylıi Partisi Haysiyet Divanı üyesiydi. Yücel'in cenazesi bugün Ankara'ya getirilecek, çarşamba günü Maltepe Camii'nde kılınacak ögle namazından sonra Cebeci Mezarhğı'nda toprağa verilecek. Çatak'ta bir (Bastarafi 1. Sayfada) Sıkıyönetim Koordinasyon Daire Başkanhğı'ndan bildirildiğine göre, 7. Kolordu ve Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Siirt, Hakkâri ve Van illeri Sıkıyönetim Komutanlığı Basın ve Halkla tlişkiler Şubesi'nin konuya ilişkin açıklaması şöyle: "7 Eylül 1985 günü saat 05.00'te alınan bir ihban değerlendiren gtlvenlik kuvvetlerince Van ili Çatak ilçesi Narlı bucağı Andicen köyü yaylasında yapılan arama sırasında bölgede bulunan göçer çadırlanndan güvenlik lcuvvetleri üzerine ateş açıhnıştır. Meydana gelen silahlı çatışmada Bilecik Merkez llçe Koyun köyü nufusuna kayıtlı piyade er Münir Kopuk şehit olmuş, piyade astsubay Mustafa Bayar da yaralanmıştır. Güvenlik kuvvetlerine ateş açan bölücü çete mensuplanndan Musa oğlu Görgin Dik ve Süleyman oglu Osman Kaya ölü olarak eie geçirilmiştir. Yaralı olarak kaçan diğer bölücü çete mensubunun aranmasına devam edilmekte olup, bu çete mensubuna ait silah, yapılan aramada ele geçirilmiştir. Aynca bu olayla ilgili olarak bölücü çete mensuplanna yatakhk eden 3 kişi de gözaltma alınmıştır.Bölücü çete mensupları üzerinde, bir adet kaleşnikof otomatik tüfek, iki adet piyade tüfeği, bir adet dürbün ve çoksayıda mermi ele geçirilmiştir. Aramalara devam edilmektedir." (Bastarafi 1. Sayfada) mustu. Bu arada, yaptığımız tespit ve görüşmelerde kooperatifın satın aldığını açıkladığı arsaların üzerinde ipotek bulunduğunu, aynca Hazine'nin tapulama tespitine itiraz davasının sürmekte olduğunu öğrenmiştik. Arazi üzerindeki ipotek miktarını 5 ağustos günu yaptığımız görüşmede, Büyükşehir Denetim Kurulu Başkanı Ulvi YenaVdan soruyorduk. Yenal, ipotek miktan için "13.5 müyarlira"diyor ve "Bugün yarm ipoteği kaldırtp, tapuyu alacağız" diye ekliyordu. Daha sonra elimize geçen dokümanlardan bu ipotek miktartnın 13.5 milyar lira değil, 21 milyar 200 milyon lira olduğunu öğreniyorduk. Mahkeme, 13 ayrı parselden oluşan arazi üzerine tedbir karan koyup, bu karan tapu dairesine de bildirdiği sırada Büyükşehir Yapı Kooperatifı, gazetelere yeniden ilanlar verdi. Bu ilanlarda tapu alınamayışının nedenleri izah ediliyor ve ilk etapta 40 bin konuttan vazgeçilerek, 17 sayılı parselde 10 bin konutluk birinci bölümün inşaatma başlanacağı açıklanıyordu. llanda şöyle deniliyordu: "Büyükşehir 'in çok geniş bir alanda kurulacağı dikkate ahnarak çeşitli resmi kuruhışlarla yazışmalarm gerekmesi ve yaz mevsimi dolayısıyla bazı yetkili ve görevlilerin izJnli olmalan, bugüne kadar tapu işlemlerine ilişkin resmi ve hukuki sorunlarm çözümlenmesini ertelemiştir. Mesela 13 parça arsadan oluşan 2.969.250 metrekarelik alan içinde yapüacak kavşak ve yeni çevreyolu ile ilgili kamulaştırma işlemlermin daha uzun zaman alacağı anlaşılmaktadtr. Bu durum karşısında önce 1.453.000 metrekarelik 17 parsel sayuı arsanın satm alınmasım ve bu alan üzerinde Büyükşehir'in yaklaşık 10 bin konutluk birinci bölümünün bir an önce inşasına baslanmasını kararlaştırmış bulunmaktayız." Büyükşehir Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yüdız, 2 eylül günü yaptığımız görüşmede tedbir karanndan dolayı arsayı, "Şu an için satm alamadıklannı" belirterek, adli tatilden sonra tedbir karannın kaldınlmasını bekledikterini bildiriyordu. Yüdız, tedbir kararmı hükümetin istediğini belirterek, "Eğerbirikigüniçindehükümet, en başta tedbir karan olmak üzere kendi engellerini ortadan kaldırmazsa, ben de halkın parasını geri verip bu girişimden vazgeçtiğimi kamuoyuna açıklamak zorunda kalacağım" diyordu. Nereden HESAPLAŞMA (Bastarafi 2. Sayfada) kalmış bir tstanbul'da yaşayanlar için az mutluluk değil! Köşkkahve ve çay evlerinde müzik de var. Çoksesli hafif müzik örneklerinin baş dinlendirici, neşelendirici ezgileri banttan veriliyor. Yenileme ve onarımı çok başarılı dıyebileceöimiz Beyaz Köşk 'Müzik Sarayı adıyla konseriere ayrılmış, değerli Türk müzikçileri ve ünlü yabancı virtüozlar değişik programlar sunuyotiar. Bu saydıklarım bir kurumu övmek için verilmiş örrtekler değil. Şehirciler eliyle yozlaştırılmış, çıkarcı çevrelerin saldırısına uğramış güzeller güzeli İstanbul'da yine de kimi köşelerin kurtarılabiieceğini umutlandıran parıttılar ve ışıitılar, diye!. Tüm yaşamını Türk Tiyatrosu ve halkının mutluhığu için mücadeleye adayan ACI KAYIP elim bir trafik kazasında yitirdik. Acımız sonsuzdur. Tanrı rahmet eylesin. ERKAN YÜCEL'İ AİLESÎ (Bastarafi 1. Sayfada) ren Atalay, bir süredir tatilini geçirdiği Bodrum Aktur'daki evinde, dün saat 14.00'te komşusu Ömer Mara tarafından ölü olarak bulundu. Doktor muayenesinde kalp krizi geçirdiği anlaşıldı. Cenazesi dün akşam uzeri tz mir'e götürüldü, bugün de Ankara'ya nakledilecek. Atalay'ın cenazesi yann Ankara'dan kaldırılacak. Bu nedenle TBMM önünde bir tören yapılacak. 1919 yılında Pasinler ilçesinde doğan Sım Atajay, Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Bir süre savcılık ve yargıçhk yaptı. 1950 seçimlerinde Kars'tan CHP milîetvekili seçildi. 1954 ve 1957 seçimlerinde Meclis üyeliğini korudu. 27 Mayıs'tan sonra Kurucu Meclis üyesi oldu. 1961, 1964 ve 1973 secimlerinde Kars'tan CHP senatörü seçildi. Cumhuriyet Senatosu Başkan Vekilliğjnde de bulunan Atalay, 16 Haziran 1977'de Senato Başkanlığına seçikü ve bu görevini 1979'a kadar sürdürdü. Atalay, bu görevi sırasında Cumhurbaşkanı Korutürk'ün rahatsızlığı ve istirahan süresince 1979 martmdan temmuzuna kadar Cumhurbaşkanına vekâlet etti. Atalay, 196465'teki 2. lnönü hükümetinde Adalet Bakanlığı yaptı. Bülent Ecevit'in ilk genel başkan seçildiği CHP kurultayının baskanlığında bulundu. ZtNCIRBOZAN'DA 1983 kasım seçimlerinden önce Milli Güvenlik Konseyi'nin karanyla ÇanakkaleZincirboDünkü duruşmada Hazine zan'da zorunlu ikamete tabi tuavukatları tedbir konulmasına tulan bir kısım politikacı arasınilişkin istemlerini sürdürdüler:• da bulunan Atalay, ilk kalp kriMahkeme de bu görüşe kısmen zini buradan çıkanldığı gün gekatılarak, öncelikle Büyükşehir' çirmişti. in birinci bölümünün kurulaca"Kars'ın Davaları" adlı yağı açıklanan 17 sayılı parsel dayımlamnış bir kitabı bulunan hil, üç parsel üzerindeki tedbir Atalay, evli ve bir çocukluydu. karannın sürdürülmesini diğer İNÖNÜ'NÜN MESAJI 10 parsel üzerindeki tedbirin kalSODEP Genel Başkanı Erdal dınlmasını karariaşiırdı. lnönü, Sırrı Atalay'ın ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirerek, "Rahmetli Atalay, ömriinün büyük kısmını CHP saflannda memlekete ve halka büyük hizmetlerle getirmiş, genç kuşaklara örnek olacak bir demokrasi mücadelesi vermişti" dedi. lnönü mesajında, Atalay'ın sosyal demokrasiye hizmet aşkının ölümünün son gününe kadar devam ettiğini de belirtti. HP Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan, Atalay'ın kaybından büyük üzüntü duyduğunu belirterek, "Politikacılar yaşadıklan siirece eleşürüiyorlar. Maalesef onlann güzellikleri bile ekştirUiyor. Degerierini kaybetrJğimiz zaman anlıyoruz. Atalay'ın kaybınuı ağırlığını da ilerde anlayacağız" dedi. Sırrı Atalay 7 doktora polis yasası (Bastarafi 1. Sayfada) torlar ise neden kaybolacaklanbaşkomiserden sorunca, nı Bahri Demirel'in yanıtı, "Sokakta bira içmek, kanlara kıdara bakmak demektir. Siz de onun için bira içiyorsunuz" oldu. Doktorlar, "kanya kıza bakmak gibi bir durumun söz konusu olmadıgını" belirtince, başkomiser "Fazla uzatmaytn" diyerek, telsizle çağırdığı ayrı bir polis ekibi ile doktorlan topluca Çiftlik Karakolu'na götürdü. Başkomiser Demirel, karakolda yeni Polis Yetki Yasası'nı açarak, bazı maddeler okudu. Doktorlara, "Ben içki içmeye karşıyun. Siz sokakta kanya kıza poz atmak için bira içhordunuz. Bu davranışımz yasada belirtilen genel ahlâka uymaz" dedi. Bu sözler üzerine doktorlar, hepsinin evli olduklannı, kendilerine yöneltilen "kanya kıza poz atma" iddiasının bir hakaret olduğunu belirttiler. Başkomiser Demirel katı tutumunu sürdürdü ve doktorların alkol muayenesine götürulmesini istedi. Doktorlar bunun üzerine başkomiserin tutumu nedeniyle kendilerinin de hakarete uğradıklarını bu nedenle başkomiserden şikâyetçi ve davaa olduklannı bildirdiler. Doktorlar, bu arada, telefon etmek istediklerini belirterek telefon izni aldılar. Doktorlardan biri Ankara Emniyet Müdürü Ali Akan'ın makamım aradı. Ancak Akan makamında yoktu. Bir başka yeri aramak üzereyken bazı polis memurlan araya girdi ve olayı yumuşatmaya çalıştılar. Bu arada doktorlann alınan ifadeleri de yanm kaldı. Bir süre ne olacaklannı bilmeden bekleşen doktorlara, daha sonra serbest bırakıldıklan bildirildi. Çiftlik Karakolu Başkomiseri Bahri Demirel konuya ilişkin bilgi isteyen Cumhuriyet muhabirine "5 eylül günü karakola bira içen doktoriann götürüldügü yolunda bir kaydın karakol defterlerinde bulunmadıgını" öne süre rek, "olayın olmuş, ancak kayıtlara geçmemiş olabileceğini" ifade etti. • Bakırköy Nüfus Memurluğundan aldığ^m hüviyetimi kaybettim, geçersizdir. BAYRAM KAYA Ahlak (Bastarafi 1. Sayfada) ması geçen ay içinde tstanbulda olmuştu. Nokta dergısinin konu aldığı olayda iki genç Aysegül T. ve Osman E. 17 ağustos günü gece saat 12'den sonra bir şişe şarapla bir bankta otururken görevli bekçiler tarafından "suç delili" şarap şişesiyle birlikte karakola götürülerek gözaltına alınmışlardı. Saatlerce karakolda tutulan gençler, "Siz birbirinizin nesi otayorsanuz?", "Apartmanlara karşı ayıp degil mi?", "AnneniziD, babanızm haberi var mı?" sorulanna yanıt arayarak sabahı etmişlerdi. Selimiye Karakolu nöbetçi polisleri, Ayşegül "Cyi bakire olup olmadığmin anlaşüması için zührevi hastalıklar hastanesine göndermekten, daha önce evlenip boşanmış olduğunu öğrenince vazgeçmişler, babasının önemli bir avukat olduğunu anlayınca da gençleri sabaha karşı serbest bırakmışlardı. Görevli komisere göre, yine de çok iyi bir komisere düştükleri için dua etmeleri gerekiyordu. Daha ne kötü polisler ve komiserler vardı. Başlarma korkunç şeyler gelmesi işten bile degildi. Selimiye Karakolu'nun komiseri daha sonra bilgi almak için karakola gelen Ayşegül'ün ablasuıa, "Biz şüple erüğimiz adamlan karakola getirip sorguya çekiyoruz. Hanım lnnmınn itibariı bir ailenin namushı bir kızı olduğunu görünce hastaneye sevk etmektcn vazgectik" demişti. "Namuslu vatandaş 12'den sonra evindedir. Gece >ansı sizin gibi hanım kızlar sokağa çıkıp, keyif için dolaşacak diye bizim işimiz zorianamaz. Sizler evde oturacaksınız ki biz, kim serseri, kim namuslu bilecegiz." Dinçerler (Bastarafi 1. Sayfada) lim adamlannca tartısümalıdır" diye konuştu. SODEP Genel Başkan Yardıması Atila Sav da şöyle dedi: "Osmanlı Devleti laiktir demek, laikliğin anlamını bilmemektir. Sayın Dinçerler'in sözleri ve davranışlan, laikliği bilmedigini ortaya koyuyor. Saym Dinçerler'in, Osmanlı Imparaloıiugu'nun cumhuriyetten daha laik olduğunu söylemesi bunu göstermektedir. (ANKA) (Bastarafi 1. Sayfada) han (19), trafik polisi Faruk Canuer tarafından beylik tabancasıyla öldürüldü. Sanık polis ilk sorgusundan sonra tutuklandı. Vurduğu genci hastaneye götürdükten sonra Ostim Karakolu'na teslim olan trafik polisi, seyyar satıcıyı ehliyeti olmadığı için yakalamak istediğini, ancak kaçtığını söyledi. Olay sırasında gencin kardeşiyle birlikte kendisine saJdırdıklarını, boğuşma sırasında tabancasını kullanmak zorunda kaidığını ileri sürdü. Yenimahalle Savcılığı, sorgu yargıçbğında ilk sorgusundan sonra tutuklanan Canlıer hakkında, "adam öldürme" iddiasıyla dava açtı. Adli Tıp'ça Büyükorhan'ın cesedi üzerinde yapılan otopside kurşunun 35 santün uzaklıktan atıldığı, kurşunun göğüs altından girip, kalbi deldikten sonra sağ omuzdan çıktığı belirtiliyor. Böyle bir durumun ancak aşağıdan ateş edildiği zaman meydana geleceği belirlenince, polisin maktule traktör üzerindeyken ateş ettiği iddialan ağırlık kazandı. Trafîk polisinin maktulün ehliyetsiz olduğu yolundaki iddialan karşısında Ahmet Büyükorhan'ın babası Mehmet Ali Can Büyükorhan, "Oglonun yeni agır vasıta ehliyeti aldığını ve o gün de yanında olduğunu" söyledi. Büyük kardeşi Ali Ihsan Büyükorhan da iddiayı doğrulayarak, " O gün ehliyetlerimiz olaydan sonra traktörün koltugu üzerindeydi. Ama olaydan sonra ortadan kayboldu" dedi. Büyükorhan'ın yakınlannın iddialarına göre, karakoldaki polisler trafık polisine yardım etmek için polisin düğmelerini kopartıp olay yerine götürdüler. Nitekim Cumhuriyet Savcılığın Kaçan domatesçiyi J ca olay yerinde yapılan araştırmada polis memurunun bir düğmesi bulundu. Olayı gören ağabey Büyükorhan, "Trafik kontrolünü gören kardeşim plakası olmadığı için kaçmaya başladı. Ancak trafik ekibi bir kilometre tutan kovalamaca sırasında arkadan iki el ateş etti. Yetişen polis otosundan inen trafik polisi Canlıer, eünde tabancasıyla beni 'sen kanşma alan' diye kenara ittikten sonra direksiyon başında olan kardeşime yaklaştı ve hiçbir söylemeden ateş etti" dedi. önceki gün oğlunu toprağa veren 27 yıllık kamyon şoförü olan baba Mehmet Ali Büyükorhan ağlayarak, "Askere gidccekti fidanım, kıydüar ona. Benim oglum anarşist, hırsu degildi. Nasıl vurdular onu" diyere1 şöyle konuştu: "Cahfl çocuk işte, domatesleri ahrlar korkusuyla kaçmış. Yere bataydı domatesleri. Madem kaçmaya kalknuş, al götür karakola. tstedigin kadar döv, razıyım. 19 yaşındaki cana kıyılır mı? Vatan görevi böyle mi yapınr?" Askeri uçak düştü, pilot şehit oldu KONYA, (Cumhuriyet) 3. Hava Ana Jet Üs Komutanlığı'ndan dün saat 14.00 sıralannda havalanan F100 tipi askeri eğitim uçağı, Konya merkez ilçeye bağlı Kızılviran Köyü yakmlannda ormanbk alana düştü. Henüz belirlenemeyen bir nedenle düşen uçağı n pilotu, Hava Pilot Teğmen Ünay Imre şehit oldu. TOP PATLIYORUM DEMEZ.. YUVANIZIKORUYUN/ DUYURU Dergilerimizin Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı'run 23.8.1985 gün, 4804 sayı 6.9.1985 gün, 4923 sayılı yazılan ile ilk okullarda okutulması eğitim ve öğretim açısmdan sakıncalı bulunmamıştır. Kamuoyuna duyurulur. ÖZGÜN ÜNtTE DERGILERİ NOT: Cenazesi 11.9.1985 Çarşamba günü öğle namazından sonra Ankara Maltepe Camii'nden alınarak Cebeci Kabristanı'na defnedilecektir. HALKSIGORTA TÜRK ANONİM ŞİRKETİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle