Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 EYLÜL 1985 CUMHURÎYET/U Bir dönemin perde arkası DAR SOKAKTA SİYASETS Yalçın Doğan 12 Eylül'lü günleri yazdı İlk iki bölümün özeti Yalçın Doğan'ın "Dar Sokakta Siyaset" dizisinin ilk iki bölümünün yayımlandığı pazar ve pazartesi günlü gazetelerimizi çok sayıda okurumuzun bulamadığı, yapılan başvurulardan anlaşılmaktadır. Bu nedenle, okurlarımızın isteğine uyarak ilk iki bölümün özetini sunuyoruz. 1 2 Eylül'un birinci bildirisini Ankara Oteli'nde hazırlayan Adnan Başer Kafaoğlu ile Coşkun Kırca, bildiri taslağına "Partiler feshedilmıştir" cümlesini koymuşlardı. Ancak komutanlar uzun uzun tartıştıktan sonra bu cümleyi bildiriden çıkarttılar. Evren, 4 Ekitn 1980 toplantısında konuşuyor: Fevkalade mahketneler kurmaktan kaçınmalıytz. Bu döneme siyasi mahkeme kavramı girmemelidir... Ve ortak bir karar alınıyordu: Neden 27 Mayıs'taki hatayı yapalım? Partileri rteden kapatahm? Teşkilatları var, mallan var, işte bir o kadar da insan var. Partileri kapatmayalım ki, suni partiler doğmasın." Evren'in bu sözlerini tüm komutanlar onaylıyordu.. Ve 16 Ekim 1981.. Evren ve MCK'nın yargıst kesinleşiyor: Anlaşılan, partiler bizim getirdiğimiz yeni düzenı benimsemeyecekler, bize çok zorluk çıkaracaklar. Demokrasiye yeniden geçerken, bu güçluklerimiz daha da artacak. O zaman partileri kapatmaktan başka çare kalmıyor... Ve siyasi partilerin feshedilmesi kararı alındı... Partiler kapatılınca kim ne dedi, ne yaptı? Ecevit, kendisini ziyarete gelen CHP Yönetim Kurulu üyelerine, "Siz beni Celal Bayar mı yapmak istiyorsunuz? Ben, genel başkanken söz dinletemıyordum. Şimdi dışarda kalarak parti kurduracağım ve beni dinleyecekter. Olur mu böyle şey" diyor ve Evren'in konuşmasıyla ilgili olarak TRT'ye gönderdiği düzeltme yazısında suç işlediği iddiasıyla yargılanıp hapse giriyor... Demirel, kurmaylanyla toplamyor: Yeni bir parti kurmak için haztrlıklara geçin. Hazırlıklanmzı ona göre yürütün... Demokrasinin şuurunu dağıtmayın... Erbakan: Bizde A takımı, B takımı, C takımı yoktur. Bizde, takımiar hep aynıdır. Bu sebeple beni, seni, biz bir kenara bırakırız. Tevekkülle karşılanz... Milli Selarnet kapatılır, Milli tstikamet kurulur... Tutuklu MHP'liler sevindiler: Çok iyi oldu. CHP'nin mallan şimdi elinden alındı. Iş Bankası'ndaki hissesi de böylece bitti gitti... AP genel merkezi de çok iyi döşenmişti. Onlannki de ellerinden gitti, çok iyi oldu... Evren, ÇağlayangiVin şikâyetini şöyle yanıtlıyordu: 'Ecevit kendi kendini bitirecek' Eylul öncesinin Cumhurbaşkan Vekili thsan Sabri Çaglayangü, 2 Nisan 1981 tarihinde Deviet Başkanı ve bir yıl sonrasının Cumhurbaşkanı Ke•an Evren'i Çankaya Köşkü'nde ziyaret eder. Partilerin kapatümasına doğru Türkiye dolu dizgin yol alırken, liderlerin siyasetten yasaklanmalan artık çok net bir biçimde acıklanmışken, CHP ve AP cenahlannda farklı yöndeki gelişmeler gözlenırken, bu arada Türkiye, arka arkaya Avrupa'nın çeşıtli kurumlanndan gelen parlamenter ve yetkililerin akınına uğrarken, EvrenÇaglayangiJ görüşmesi, dönemin en çarpıa belgelerinden birini oluşturuyor. Bu nedenle 2 Nisan 1981 tarihli görüşmenin tutanaklarına göz atmakta yarar var. Göruşmenin başında Devlet Başkanı Evren, Çağlayangil'e, yurt dışından yapılan cağnlara "elbette katılabMecegini ve bu temaslana hiçbir kısıtlamaya tabi olmadığını. hatta sefarethanelerde misafir ediebttecegmi" belirtiyor. Evren, Çağalayangü'in bu gezilerinde Türkiye'nin demokrasiye dönüş kararının kesinliğinden yabancılara söze edilmesinin ya•rarh olduğunu belirttikten sonra, "Ancakbunlann bmsında yer almasına izin vermezscniz iyi olur, çttnktt bizi savunmak için sizi gönderdigimiz gibi bir inrJbaın uyanmasını sakıncalı görürüm" diyor. Daha sonra EvrenÇağlayangil göruşmesinde konu politikaya geliyor. Bundan sonrasını, virgülüne bile dokunmadan, tutanaklardan aynen izleyelim: E V R E N "Sryasetçüerk uginbeyanlanıııza gelface, (Politikacüann hepsi bugünkü idarenın başanlı olmasını istiyor) dediniz. Eğer bu cümleain başına, (akh başında poliükacılar) ibaresini koyraasaydınız bemen itiraz edecektim. Aklı başında poUtikaci da o kadar fazU defU. Bitiyorsunoz, vaktiyle Ecevit, sizden aldıgı ve bakan yapugı pariamenterierte kabine kurdu. Yürumedi. tş sarpa sannca, Adalet Partililer bana geldiler; (görüyorsunuz kötüye gidiyoruz. Bu hükümet çekilsin. İki buyük partinin iştirakiyle geniş tabanlı bir hükümet kurukun, biz razıyız) dediler. Halk Partisi'nin yetkiMkriyle temas ettik. Ecevit; (Ortada bir hükümet var, bizi düşürürterse, o zaman duşünülür, şimdi niye çekilelim?) demiş. Olmadı. Sonra o hükümet duşürüldü. Ben, Sayın Konıtürk'e (Aman, Adalet Partisi'nin yine eskisi gibi, MSP ve MHP'li bir hükümet kurmasına meydan vermeyiniz. Ancak, iki büyük parti birleşirse, bugünkü şartlann aitından kalkılabüir) diye çok söyledim. O, (MSP ve MHP dışardan dcstekleyecekler, hükümet içinde olmayacaİdar) dedi. Adalet Partisi'niıı tek başına bükümet kurmasını onayladı. Onun düşüncesi, bir an evvel hükümet bohnuuııa son verHiekti. Bu yolu tercih etti. Bu sefer Halk ParülUer bana gekti. (Bu iş yurtimüyor. Ecevit başbakan olmak istemiyor. İki parti bir tarafsızın başbakanlıgında birleşsin, güçlü bir hükümet kurulsun) dediler. Ben de kendilerine; (Insaf edin. Onlar size başvurduğu zaman siz olmaz dediniz. Şimdi nasıl teklif edeceğiz. Aynı cevabı verirlerse ne diyeceğiz?) dedim. Tekliflerini reddettim. Ama o hükümet de yttrumedi. tşin sonunu hep beraber gördük. Sirin, vekalet sırasında gayretleriniz oldu. Çahştınız, biz uyardık. Hiçbiri kftr etmedi. EMeki anayasa ile işleri yürütemiyorduk. Bunu Demirel de söyluyordu. Fakat, anayasayı degiştirme zanıreuni Ecevit kanadına bir tiiriü kabul ettiremedik. Hiçbir şey kâr etmedi. Öyle öyle bugünkü duru 12 ma geldik. Şimdi berkes (normale dönelim, dönelun ama, yine her akşam, liderlerin biri inip, öbürü televizyona çıkacaksa, bir Erbakan, bir Ecevit, bir Türkeş, bir o söyledi, bir bu söyledı, surüp gidecekse, 12 Eylül'ü niçin yaptımz?) diyoriar. Bunlara hak vermemek mumkun mü? Bu itibarla liderler hakkında bir karara varmak zanıreti doguyor. Bu sadece benim fikrim degil, komutanlar da boyle duşunüvor, Silahlı Kuvvetler de boyle duşunuyor, butun İdtle böyle düşünüyor. Bnnun içindir ki, karariıyız. Bu dunımuo geri gelmesine meydan vermeyecegiz. Ama, bu iş çok zor. Bunu nasü temin edeceğiz? Beüd anayasaya bir madde koyacagu. Belki başka bir formttl bnlacagız. Fakat ktstas ne otocak? Bizim takdirimize mi kalacak? Sadece lideriere hasredilse olmayacak. Böylece yaşın yanında knru da yanacak. Bir genel tedbir almak gerekecek. Bundan, fazfaı bir endişe de duymamak lazun. 27 Mayıs'ta da böyle olmadı mı? Geride bıraktıgımız devrin politikacılan da bir donem uzak kalabilirier. Ama, sizin içinizde de, Halk Partisi'nin içinde de cidden kıymetli, degerli kimseier var. Onlan feda etmek de zor. Ne yapılacak, nasıl yapdacak? Bizi çok düşündüriiyor. Bir yandan da karariıyız. Bakalım ne olacak? Dogrusunu isterseniz, demokratik hak ve hürriyeüerin kötüye kullanılarak bunahnüar çıkardması, sade Türldye'nin degil, dünyanın, ozelükle Baö Avnıpa'nın birçok devtetlerinin derdi haline geldi. tngiltere, Amerika. lsviçre gibi birkaç ülkenin dışında, demokrasi dejenere ediliyor. Baksamza, Amerika'da bile Reagan'ı vurdular. Doğrusunu isterseniz, ben Ahnanya'nın gdecegindeıı de endişe ediyonım. Bnnlar ya komunizme ya Naziliğe yönelmenin tehlikesi içinde görunüyorlar. Demokratik rejimin iyi işletilmesi için mutlaka bir takım tedbirlere ihtiyaç oMngu anlaşılıyor." Halk boyuna şikâyetler yagdmyor. Potttikacdardan ümitlerini kessinier istedik. Bu zorinklara karşı bizi teşvik eden, cesaret verenler de var. (Halk sizi tamamen destekliyor. Arzuiannın korkusuz gerçekleştirebilırsinız) diyoriar. Ben bnnlara uysam, veya Kaddafi yahut Saddam gibi olsam. Hemen referanduma gidip kendimizi ortaya koymak yoluna giderdik. Ama Amerikan dergisine verdigim beyanatta da acıkladıgım gibi, bu tezahurlere kapdmryoram. Eksik olmasınlar. Allab rau olsun, millet destekliyor, ama halka guven olur mu? Begendigi bir futbolcuyu stadyumda çılgınca alkışlar, kıyamet kopanr. Ama aynı adam kele bir gol kaçırmayagörsün. Basar yuhayı... Bnnunla beraber sade ben degil, bötün kuanaadanlar ve bizimle goruşenler. liderierin eski çekişmekrinin geri getmemesim önleyecek tedbirierin ahnmasında ittifak ediyoriar. (Bugün bile, parti faaliyetleri sürdürülüyor. Toplantılar, buluşmalar eksilmiyor. Siz istediğiniz kadar yasaklayın, başa çıkamazsınız) diyoriar. Bakalım ne yapacağız?" ÇAfiLAYANGlL "Niye müsamaha ediyorsunuz?" EVREN "Efendim,(parası yetişmiyormuş. Geçim sıkıntısı varmış. O dergıden de para alıyormuş) dediler. Parası yoksa dergide yine görev alır. Mesnl müdur olur, çalışır, yazı yazması şart mı? Ama yazıyor işte. Kendi kendisini ele verecektir." ÇAGLAYANGİL "Paşam! Ben eleştirmeye gelmedim. Siz derdi de devayı da ortaya koydunuz. O doğnıltuda yürümek lazım. Benim söylemek istedigim, bazı hususlara dikkati çekmektir. Şöyle özetleyebilirim: Teferruata dahnırsa gaye görünmez hale gelir. Zaman faktörü içerde dışarda çok önemlidir. Doğrusunu isterseniz, bu konuda bir rehavet görüyorum. Zamam ısraf etmeyelim. Orduyu yıpratmayahm. Siyasete bulaştırmayahm. Her şeyin başı istikrardır, o tedbirlere önem verelim." Beş kişi kendimizi ortaya attık E V R E N "Sayın Çaglayaogil, goruşleriniz dogru. Biz gayeyi daima göz önünde tutuyonız. Esld dunımlar geri gdmesin diye gerekli tedbirieri almaya çalışıyonız. Bir gun evvel işimizi bitirmeye de azimliyiz. Görüyorsunuz, beş kişi kendimizi ortaya attık. Silahlı Kuvvetler camiasını kesinlikle siyasetten uzak tutuyonız. Onda da başanhyız." ÇAĞLAYANGtL "Bu gibi hallerde bünyeden gelen güçlükler, tehlikeler vardır. Aramzda ihtilaf çıkabiHr. Altta kıpırdanmalar olabüir. Böyle dunımlar var mı?" E V R E N "Böyle rivayetleri her zaman çıkanyorlar. Sizin de kulagınıza bazı laflar gelmiş olacak. Kat'iyyen böyle bir şey yoktur. Ne aramızda ihtilaf var, ne kıpırdsnma.. Yok, beni vurmuşlar, veya vuracaklarmış da, yaverim onume geçmiş, siper olmuş, onu oldurmüşler, ben tdaşla Harp Okulu'na gelmişim. Orada da bir yıizbaşı tecavüze teşebbüs etmiş. Onu da öldürmuşler. Neler, neler... Onun için ben ber fırsatta açık açık bunlan yalanhyonım." ÇAĞLAYANGtL: Ecevit siyaset yapıyor Ç A 6 L A Y A N G İ L "Paşam'.Bizden size, sizden bize laf getirenlere kulak verilirse, birbirimize gireriz. İki taraf da çok zaraılı çıkar. Her şeye inanmayın rica ederim. Ben size şerefımle teminat veririm ki, bizim tarafımızda parti siyasi faaliyetleri yoktur. Demirel kendisini ziyaret edenlerle hasbihal dışında hiçbir programh çalışmaya girmez. Herhangi bir büroya gitmez. Konuşmalan da, sabır ve intizar telkinleridir. Eğer arkadaş yemekleri, nikâh, düğün törenleri parti faaliyeti sayıüyorsa, o başka! Ecevit göz önünde koca büro açtı. Hanl hanl siyasi yazılar yazıyor. Onu siyasi faaliyet saymıyorsunuz. Hiç ses çıkarmıyorsunuz. Ashnda o dergi işi göstermeüktir. O matbaa Ecevit hesabına işleyen bir Halk Partisi merkezinden başka şey değildir." O liderler gider, başkaları gelir ÇAĞLAY'ANGİL "Paşam, şahıslar uzerinde nasıl tedbir ahnacak? Liderleri tasfıye etmek, şikâyetçi olduğunuz durumlan önleyecek mi? O liderler gider, başkalan gelir. Bu sefer onlar televizyonlarda her akşam tartışmalara başlarlar. Liderleri değişürmek, fıilleri ortadan kaldınnak olmaz ki! Ecevit gider, Ahmed gelir, Demirel gider, Mehmed gelir. Tartışma bitmez ki! Aynca seçme, secilme, anayasa ile nasıl men olunacak? Cezaya çarpılmamış insanlara (siz bir devre secüemeyeceksİBİz, sabredin) demenin gerekçesi ne olacak? Eğer bunları anayasaya koyaısanız, öyle anayasa referanstan geçmez. "KararlıyTz"' diyorsunuz, iyi ama, yolu nasıl olacak? Bunu iyı düşunmek lazım. Sonra poütikacılar hakkında böyle bir karara varmış olsanız bile, bunu şim Bizim tarafımızda siyasi faaliyet yoktur, size şerefımle teminat veririm. Oysa Ecevit kurdugu büroda harıl harıl siyasi yazı yazıyor. diden niye ilan ediyorsunuz? Vakti gelince tartışmayı acardınız. Politikacıları da şimdiden karşıruza almakta yarar var mı?" Eger Kaddafi veya Saddam gibi olsam... EVREN "Bu gibi güçlüklerin oldngu dogrudur. Politikacılann seçilme meselesini niye şimdi ortaya atttgımızı soruyorsunuz. Bizim • y g y b ö k i d lkl ki M börokraside zorluklar çekiyonız. Memuıiar aLtşmış. (lleride ya Demirel, ya Ecevit gelir, nasıl olsa iş siyasi partilere kalacak) diyoriar. tş gördüremiyoruz. Ecevit kendi kendini bitirecek EVREN "Onlan da biliyoruz. Arkadaşlar da bunun üzerinde durdular. Kanafılması veya Ecevit'm yazmaktan menedilmes konusuMu. Ben dunımu inceleranyorum. Derginin tiraji muntazaman duşüyor. Ecevit kendi kendini biterecektir. Arkadaşlara (Bırakın yazsın, nasıl olsa, bir hata yapacak, bir gaf yapacaktır. Kendi kaderini kendisi örecek. Bekleyelim) dedim." Paşam, başarılı olmanıza dnacıyız ÇAĞLAYANGtL "Yalanlamasamz daha iyi olacak. Ben bunlann çoğunu duymamıştım. Sizin yerinizde olsam, bu konulara hiç değinmem. Ben bile sizi dinlerken, (ateş olmayan yerden duman cıkmaz. Acaba birşey mi var?) diye uzuluyorum. Hiç ağzınıza almasanız daha iyi." E V R E N "Ama bu sefer, söylenenlere inanacaklar." ÇAĞLAYANGtL "Sayın Paşam! Size arz ettim. Her şeyın başı istikrardu. Kuvvetli hükümetür. Biz, 6571 arasında istikrarh bir devre yarattık. Türkiye'ye en çok o devre yararh ohnuştur. Istikrar sağlanınca çatlak sesler kesilir." E V R E N "Dogu söylüyorsunuz. Bunun üzerinde çok duruyonız. Seçimlerde ekseriyet sistemini getinneyi bile düşünüyoruz. Ama memleket çapında belirli oranda oy alamayan siyasi partilerin Meclise üye sokmamalannda karariıyız. Bakalım ne yapacagız?" ÇAĞLAYANGtL "Paşam! Işiniz zor. lnanın ki, bütün kalbimizle başarılı olmatuan duacısıyız. Buna itimadımzı rica ederim. Son olarak siyasetçilerin durumunu yeni baştan gözden geçirmenizde yarar olduğunu hatırlatıyorum." Çaglayangtl: Size şerefımle teminat veririm ki, bizim tarafımızda parti siyasi faajiyetîeri yoktur. Demirel, kendisini ziyaret edenlerle hasbihal dışında programh çalışmaya girmez. Ecevit göz önünde koca büro açtı, harıl harıl siyasi yazılar yazıyor. Evren: Ben Sayın Konıtürk'e, aman Adalet Partisi'nin yine eskisi gibi MSP ve MHP'li bir hükümet kurmasına meydan vermeyiniz. Ancak iki büyük parti birleşirse, bugünkü şartlann aitından kalkılabilir, dedim. Çaglayangil: Paşam, şahıslar üzerinde nasıl tedbir ahnacak? Liderleri tasfıye etmek şikâyetçi olduğunuz durumlan önleyebilecek mi? Liderleri değiştirmek fülleri ortadan kaldırmak olmaz ki! Ecevit gider Ahmet gelir, Demirel gider Mehmet gelir.. Tartışma bitmez. Evren: Allah razı olsun millet destekliyor, ama halka güven olur mu? Beğendiği futbolcuyu stadyumda çılgın gibi alkışlar, kıyamet kopanr. Ama aynı adam hele bir gol kaçırmaya görsün. Basar yuhayı. Yarın: trng, MGK'ya üyelik yoluna kapatıyor DemireVden Bayafcu Ruracağımız partiye siz genel başkan oluıı Demirel, Etiler'deki akşam yemeğinde Bayar'a şunları söyluyordu: "Sayın Bayar, kuracağımız yeni partide gelin genel başkan siz olun. Siz isminizi verin. Sağdaki gruplar sizin şemsiyeniz etrafında birleşsinler. tkiüç aylığına siz genel başkan olun..." I aril 5 Mayıs 1983... arih, Etiler'de, Cindoruk'un kayınvalidesinin evinde Celal Bayar ile Süleyman Demirel'in dışında Hüsamettln Clndoruk, ihsan Sabri Çağlayangil, Sadettln Bilgiç, Bayar'ın kızı Nilüfer Gürsoy, damadt Ahmet Gürsoy akşam yemeğinde buluştular. Yemekte önce genel politikadan söz edildi. Ve ilginç bir noktada anlaşmaya varıldı: "Partiler sağda dağılmasın, sağ parçalanmasın." Hemen bunun ardından "parçalanma nasıl önlenebilir" üzerinde tartışılmaya başlandı. Yemek bıtmiştı. Bayar, Demirel ve Çağlayangil bir kenara çekildiler. İşte orada bir anda tarihsel bir sahneye tanık olundu: Demirel "Ben şu anda yasaklıyım, ama İhsan Sabri Bey mebus olabilir, kurucu olamaz" diye söze başladı. Sonra ayağa kalktı, Bayar hariç, diğerleri de onu izledi ve "Sayın Bayar, gelin genel başkan siz olun bizim kuracağımız partide" dtye tamamladı sozünü. Herkes bir an şaşırdı, durakladı, ama Demirel devam etti: şimdi daha netleşıyordu. Tıpkı soldaki gibi, parçalanmayı önleyecek bir isim arıyordu Demirel. Bayar'ın da girişiminı duymuş kendisınin böyle bir girişime hazır olduğunu düşünmüştü. Bayar ikiüç ay genel başkan olarak kalabilirdi. "Seçim önceslne kadar kuruculardan birisi nasıl olsa sivrilir, onu genel başkan yaparız" diye tamamladı düşüncesini. Bayar kottuğdna gömüldü bir an, sonra: "Fizik gttcmn elvermez? "Eğer ben bir işi yaparsam, hakkıyla yapmak isterim. Sembolik şeylere başvurmak istemem. Ama buna fizik gücüm e|vermez."Cindoruk,Demirel'ı destekledi. "inönü Başbakan oiduğunda 80 yaşındaydı. Yapabıldiğinız kadar yaparsınız. Ben bunu taşıyamıyorum, dediğiniz anda da bırakırsınız. Ama sizin etrafınızda birleşiyoruz." O anda Demirel Bayar a doğru bir adım attı. Elini tuttu, öptü, sonra alnına götürdü. Ağzından şu sözler döküldü: Sizden aldığım bayrağı yine size tesllm ediyorum. Bu bayrağı taşıma şereffni bana lütfettiniz.Tarih lütfetti. Şlmdl yeniden aynı noktaya geldik. Ben bayrağı size tesıım ediyorum. Bir kusur Işlediysem, kusuruma bakmayınız. Odada bulunanların gözleri yaşardı. Bayar ağır ağır; Demirerin elini okşayarak' Sizi tarih ve millet önünde tebrik ederim, muvatfakiyetle taşıdmız bayrağı, bir kusurunuz da olmadı. Akşamın en dramatik sahnesi geride kalmıştı. Ama bir başka tarihsel olaya adım atılıyordu. 1946'da Demokrat Parti'yı kurmuş olan Celal Bayar, tam kırk yıl sonra yeniden bir partinin kuruluşu için başa geçiyordu: Pekl, dedi kabul ediyorum, partiyl kuralım! 4 Sakıncalı» bulıındu Siz BA YAR'DAN DEMİREL 'E Eğer ben bir iş yaparsam, hakkıyla yapmak isterim. Semboük $eylere başvurmak istemem. Buna gücüm elvermez. verin» "Siz isminizi verin. Sağdaki bütün gruplar sizin semsiyeniz etrafında birleşsinler. Tüm kurucu heyetler tek bir kurucu heyet haline gelsln ve ikiüç aylığına siz genel başkan olun." Neden ikıüç aylığına?.. Demirel'in düşüncesi Bayar'ın genel başkanlığı 24 saat sürdü. Ertesi gün Büyük Türkiye Partisi'nin programını ve tüzüğünü okuttu. Programda bazı düzeltmeler yaptırdı hatta. Ama karar yemekte kaldı. Çünkü, ailesi sağlık açısından "sakıncalı" bulmuştu daha sonraki değerlendımnelerinde. "Sakıncalı" bulan acaba sadece ailesi miydi?.. Kim Dilırv..