13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nde döner sermaye kurularak hava tahminlerinin yatçılara ve çiftçilere pazarlanması düşünülüyor. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosn) Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nde döner sermaye oluşturularak, meteorolojik tahminlerden ücret ahnması düşünülüyor. Devlet Bakanı Abdullah Tenekeci'ye bağlı olarak çalışmalarını yüniten Devlet Meteoroloji Işleri'nin çalışma biçiminde önemli değişiklikJer yapılması için hazırlıklar yapıldığı öğrenildi. Edinilen bügiye göre, Devlet Meteoroloji Işleri'nde bir döner sermaye oluşturulması için yasal değişiklik yapılacak. Döner sermaye kurulmasından sonra da yat turizmi için yapılan meteorolojik tahminler ile çiftçiler için yapılan tahminlerin ücretli olarak yapılmasına başlanacak. Devlet Meteoroloji tşleri Genel Müdürlüğü geçen yıldan bu yana yat turizmi ve çiftçiler için özel hava raporlan hazırlıyor. Çiftçüer için hazırlanan hava raporlarında toprağın sıcaklığı, don tehlikesi, donun toprağın ne kadar derinliğine indiği gibi üreticilerin sağhklı çalışabilmeleri için gerekli bilgiler sunuluyor. Bu bilgileri isteyen çiftçiler, Meteoroloji Genel Müdijrlüğü'nün ilgili telefon numaralarına başvurarak öğrenebiliyorlar. Ücretli hale getirilmesi düşunülen bir diğer hizmetin ise yatlar için verilen hava raporlan olduğu öğrenildi. Bu hava raporlarında da deniz suyunun sıcaklığı, rüzgânn yönü ve şiddeti, fırtına olasıhkları konusunda bilgı veriliyor. Bu yıl başlayan bu çalışma daha çok Avrupa'ya yönelik yayınlarla gerçekleştiriliyor. Bu konudaki tahminler Devlet Meteoroloji İşleri'nin bağlı olduğu Avrupa Meteoroloji Örgütüne veriliyor ve bu şekilde başta tngiliz ve Fransız olmak üzere tüm yatçılar istedikleri bilgileri öğrenebüiyorlar. Yat turizmi ile çiftçiler için yapıla hava tahminlerinin nasıl ücretli hale getirileceği konusunda kesin bir sonuca henüz vanlmadı. Bu konudaki hazırhklar Devlet Bakanlığı ve Devlet Meteoroloji İşleri yetkililerince sürdürülüyor. öte yandan Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü yetkililerinin yat turizmi için yaptıklan tahminlerin isabetsiz olduğu yolunda Yunanistan tarafmdan olumsuz propaganda yapıldığı, ancak bu tahminlerden yararlananlann girişimleriyle bu propagandanın etkisiz kılındığı belirtiliyor. Aynca yatçüarın hava tahminlerinin isabetinden memnun olduklarım gezilerinden sonra mektuplarla yetkililere bildirdikleri kaydediliyor. Sahıbı t u m h u n u l Maıbaacılık ve t>a/ct«.ılık Turk Anonım Şirkclı ajına \adir Nadi, 9 Genel ^ayın Muduru llasan C'emal. Muesvev: Muüuru KmiIK L >aklıt>ıl, Yazı işlerı Muduru: Oka> <ıonensin. # Habcr Merke/ı M J duru: Yalçın Bayer. Savfa Duzenı Yoneımenı. Ali Acar. 0 Teınsilcıler \N KARA Valçın Dogan.lZMIR Hikmtl C*<inka>a. \DASA Mrtımel Meıvan. TAKVtM: 19 Ağustos 1985 İmsak: 4.34 Güneş: 6.10 Serv/y ^eflerr Isıanbul Haherlerı: Rrtıa Oz, Ui!, Haberlcr: hıgun Bakı, 1 konomı: Os Basan ve Yayan Cumhuriyet Matbaacılık veGazetecilik T.A.Ş. Turk Ocagı Cad. man l lagav, kulıur Avdın Kmeç, Maga/ın Valçın Pefcşen, Spor Danışmani' AMul 39/41 Cağaloğlu İsıanbul, PK: 246İstanbul, Tel: 526 10 00(9hat), Telex: 22246 • kadir \ucHma.ı. Du/ellme Kefik Dıırtaş, Ara$nrma: Şahin Alpay. lı Scndika. Şuknn Burolar: Ankara: Zıya Gokalp Bulvarı Inkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33 11 4147, Kelenci. 0 koordınalor: Ahmrt Konılsan. # Mah Işlcr: Krol hrfcul, llan Ziya Krj>e Telev: 42344 • İzmir Halil Ziya Bulvarı 1352 Sok. 2/3,Jel: 25 470913 12 30 Telex: ne. Halklj llışkılcr (,uldcren ko>ar. Idare: Hus*>in durcr. Ijlclmc: Sadun Sonmez. 52359 • Adana: Çakmak Cad. No: 134 Kat 3, Te!: 1455019731 Telex: 62155. Öğle: 13.13 İkindi: 17.00 Akşam: 20.05 Yatsı: 21.34 Meteoroloji parayla tahmin satacak ARTHUR MILLER R6portaJ ANLATIYOR Şemsa Yeğin Haydarpaşa \eni kuşak yazarlar, tıpkı on yıl, yirmi, otuz yıl öncesinin yazarları kadar değerlidir;onların da yazına katkıları vardır ve Askeri Hastanesi onlar da yarının kuşaklarına kalacak ürünler vermektedirler. İSTANBUL, (a.a.) EmekAma günümüz yazınında eksik olan bir öğe var: Trajik bakış liye ayrılan Haydarpaşa Askeri Hastanesi Baştabibı Tuğgeneyitmiş, yerini alaycı gülmece almış. ral Erdoğan Ererdal, görevini Amerikalıııın yaşantısı bir robotımki gibi otomatiktir NEW YORK Günümüz Amerikan yazmım nasıl görilyor Miller, yakın geçmişin Amerikan yazınmı nasü değerlendiriyor? Geçmişte olduğu gibi bugün de yıllar sonra anılacak, kitaplan yıllar sonra da okur bulacak yazarlar üretiyor mu yetmişlerin, seksenlerin Amerikan yazıni? Gerektiği gibi gelişiyor mu kısacası? Yoksa yeni yazarlar hayli yüzeysel konuları kalemlerine dolayıp kendi akıllarmın, düşgüçlerinin elverdiği denli geniş, uzun, dolaşık kurgular mı yapıyorlar? Bir Kosinski ne katıyor Amerikan yazınına örneğin? Neden yeni bir Faulkner, yeni bir Hemingway yok? Yoksa var mı? "Haklısını,. Bir başka deyişle, günümüz Amerikan yazınında insan yaşamındaki trajik ö|eb r e pek yer verilmiyor. Daha çok gözlemlere dayanan, gözün ve aklın algıladığı aktarma felsefesi denebilecek yeni bir tür geliştirilmiş gibi gorunüyor. Faulkner, Ernest Hemingway ya da hatta John Steinbeck gibi yazarlar, herkesin kolayca okuyabilecegi, öte yandan belli bir düzeye erişmiş okunın da ilgi ve begenisini kazanan popiikr yapıtlar verdiler. Hepsi de soyle ya da boyle trajik bakış açısını benimsemiş \azarlardı. Bugun. bunun yerini, kara komedi diye adlandırılan tür aldı... Yaşamı artık pek ciddiye almıyor kimse guniimıizde. Dolayısıyla dediğiniz gibi, konular yüzeysel belki. Yazarlar verdikleri üriınlerde günümüz insanının umursamazlığını, kaygısızlıgını, tasasızlığını ya da yüzeysel tasalan, kaygılan dile getiriyoıiar. Günümüz gerçekligini yazıyorlar bir bakıma... Kosinski de, gerçekUgi yansıtıyor mu, hayır; ancak şunu belirtmek gerekir, Kosinski'nin konumu çok farklıdır. O da günümüz Amerika'sında, Amerikan insanını konu etmektedir belki, ama onun çok farklı bir geçmişi var... Bir kez Polonyalı. Sonra, onu gerçekçi yazarlar arasında sayamayız. Belki gidip kendisine sorsanız, o da 'Ben gerçekçi olma çabasında değilim,' diyecektir. Bence Kosinski, Amerikan kültürünun içinde gizil halde bulunan bazlı eğiliınlere kendi tinsel tepkisini sergili) or; boyle bir tepkivi yansılmaya çaltşıyor. Kanımca, Kosinski ve daha birkaç yazar, büyük bir bölümü hani şu günlük gazetelerde arka arkaya yayımlanan karikatüröykü dizileri gibi karikatüre dönüşmüş yaşantılardan, bir bölümüyse akîldan, zekâdan yana yoksul süper güçlerden oluşan türden bir toplumun, soyut bir göriinümünü yansıtmaya çalışıyorlar. Bu yazarlann ürünlerinde, bizim okurlarımızın belki de farkına varamadıgı bir alaycılık egemen... Onlar da gerçekçi bir portre çizer görünme çabasında degiller, dediğim gibi. Amerikan kültüriinun, Amerikan toplumunun alaylı yönünü yansıtmak istiyoriar, taşiıyoriar yani... Neden biliyor musunuz, Amerikan toplumunun jaşantısı, tıpkı bir robotunkini andınr, otomatik bir yaşantıdır yani..." 2 sanayisi" buna bir örnek midir? Aerobik, jogging modalan buna bir örnek midir? Insanoğlunu kendini bulmaya çağıran dinsel, ahlaksal izlencelerin televizyon ekranlarını kaplaması buna bir örnek midir? Hatta, insansal değerleri daha çok konu edinen eski Amerikan yazmının hâlâ yaşaması buna örnek midir? New York gökdelenlerinin bilmem kacınr katlannda, balkonlara ekilen iğaçlann yükselmesi, "dogata dönüş" özlemlerini mi simgelemektedır? Doğal yiyecek diye çiğ sebze ve tahıl filizlerinin salata niyetine yenmek üzere küçük plastik kaplarda satılması ve bunlann kapışılması buna örnek midir? Bu aynntılara girmiyoruz, çünkü şimdilik konumuz yazın. Peki yazının, Amerikan yazınının geliştiği söylenebilir mi? "Gelişmek sözcuğüne karşıyım ben" diyor Miller sözümüzün burasında. "Gelişmek, daha iyi olmak anlamına gelir. Ben, Amerikan yazını bir evrim yaşıyor demeyi yeglerim. Sürekli bir evrim. Bakın. sanatın iki sesi vardır. Biriyle başka sanatlara, ötekiyle sanatçı olmayan okura seslenir. Böyle bir gerilim, böyle bir Uetisim gerçekleştiği anda sanat evrim siireci içinde bir Ueriki aşamaya sıçrar. tşte bu anlamda, böyle aşamalı bir evrim yaşamaktadır Amerikan yazını da. Ve yeni kuşak yazariar, tıpkı on yıl, yirmi, otuz yıl ön cesinin yazarian kadar değerlidir, onlann da yazına katkılan vardır ve onlar da yannın kuşaklanna kalacak urünler vermektedirler. Ama burada, günümüz yazınında eksik olan bir öge var... Yani. trajik bakış yitmiş, yerini alaycı gülmece almıslır. Bu durura, günümüz yazınını toplumcu gerçekçi nitelemesinden uzaklaştınr mı, evet, kuşkusuz uzaklaştırır... Ama elbet toplumcu gerçekçi derken neyi anlatmak istediğimize bağlı bu... Sovyet yazın dünyasının bir nitelemesi olan gercekçilik yok bizim yazında yani... Bu kavram Uk ortaya atüdığıoda gerçekçilikle hiçbir Ugisi yoktu. Sovyet dünyasındaki tanımlamaya göre, gerçekçiligi toplumcu dizgenin en iyi. en üstün dizge olduğunu gösterecek biçimde sergilemeye toplumcu gercekçilik deniyordu. Gerçekçi yazın denemez buna, taraflı bir yazındır, başka bir şeydir o . . . " ağustos ayında Tuğgeneral olan Prof. Dr. Çetin Gürler 'e dün törenle devretti. Törende konuşan Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutam Tümgeneral Necati Kölan, Haydarpaşa Askeri Hastanesi tarihçesi hakkında bilgi verdi. Tümgeneral Kölan şunlan söyledi: "Genelkurmay Başkanhğı, Haydarpaşa Askeri Hastanesi'nin, 1985 yıhnda, Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne (GA TA) bağlı 300 yataklı eğitim hastanesi olmasma karar vermiştir. Bilimsel bir kuruluş olan bu hastanenin, daha iyi hizmet vermesi gerekirdi. Bu nedenle, hastane aktif görev yapan Silahh Kuvvetlerimizden çok, emektilere bilimsel ve sağak hizmeti verecektir". Kamu ikramiyeleri ANKARA, (a.a.) Kamu kesiminde çalışan işçilerin ikinci ikramiyelerinin Uk dilimi 21 ağustos çarşamba günti ödenecek. Kamu kesiminde çalışan işçiler, ikinci ikramiyelerinin son dilimini de 23 aralıkta alacaklar.lşçi ikramiyelerinin birincisi, iki bölıim halinde, 22 nisan ve 17 haziran tarihlerinde ödenmişti. MİLLER VE PİNTER Amerikan yazmının iki ünlü ismi Arthur Miller ve Harold Pinter. Pinter, sözünü esirgememekle ünlü. Bu ününü de Ankara'da ABD Büyükelçisi'nin verdiğiyemekte bir Turk gazeteciyle yapıığı munakaşada gösterdi. kuşagı"nı. o "akıldan yana yoksul" kişilerin ağzından çıkan politikalara uygun olarak üretilen insanlan, neyin nasıl yapılacağını bir bir oğreten kitaplan, televizyon programlannı, neyin, nasıl, neyin yanında yeneceğini uzun uzun anlatan yiyecek ambaiajlarını, insandaki yaratıcıhk eğilimlerinin yaşam bulmasına meydan vermeyecek kahplar oluşturan sanayileri, kısacası koskoca bir Amerikan fabrikasını gözumde canlandınyorum. Bu fabrikadan çıkan insanların, gene de insan olduğunu ve bunu anımsama olanağı buldukça üriindür" diyen Miller'ı daha iyi anhyorum. Ama toplumbilimde fazla derinleşmeden yazına dönmek istiyorum gene. Ve Miller'ı dinliyorum: "... Kosinski bir kara komedi yazarıdır evet" diyor Miller. " O n u n kara komedisi... lşte böyle karikatür öyküleri andınr, komiktir, ama örneğin Grace Paley gibi çok daha sempatik öykü yazarian, roman yazarlan da var bugün Amerika'da. Toplumcu gerçekçi yazarlar da var, ama eleştirmenler pek fazla söz etmiyor onlardan. Bununla birlikte onlann da belli şeyi denemek, tüm zevkleri tatmak, eğlenmek, oyalanmak demektir... "Deneyin" sözcüğüyle bitiyor reklamlann çoğu çünkü. "Deneyin ve keyfinize bakın." "Aslında, on yıl öncesine göre daha fazla gercekçilik var günümüz yazınında" diye sürdürüyor konuşmasım Miller. Ve günümüz Amerikan insanını, Amerikan toplumunun kurbanı olarak gördüğüm yolundaki düşüncelerimi okurcasına, " H a t t a " diyor, "Kanımca kuramsal yapıtlarda da toplumsal sorunlara ilgi artıyor. tnsanog BRÜKSEL, (a.a.) Annelerini kaybeden yavru Akdeniz foklarım kurtarmak amacıyla Rodos ve Hollanda arasında bir hava köprusü kurulması konusunda birproje hazırlandı. "HoUanda Doğayı Koruma Enstitüsü" ile "Rodos Hayvanat Bahçesi"nin işbirliği ile yıihitülecek proje gereğince yavru foklar yakalantr yakalanmaz Hollanda 'ya götürülecek ve orada baktm altına alınacaklar. A vrupa Parlamentosu üyesi Hemmo Muttingh 'in girişimleri sonucu hazırlanan proje, yavru foklann kendi başlannın çaresine bakabilecek duruma geldiklerinde yeniden Akdeniz'e bırakılmalarını öngörüyor. Fok balıkları kurtarılacak maşamı günümüzde kimse artık pek ciddiye almıyor. Yazarlar, verdikleri ürünlerde günümüz insanının umursamazlığını, kaygısızlıgını, tasasızlığını ya da yüzeysel tasalan, kaygılan dile getiriyorlar. Günümüz gerçekliğini yazıyorlar bir bakıma. Günümüz Amerikan yazınında insan yaşamındaki trajik öğelere pek yer verilmiyor. Daha çok gözlemlere dayanan, gözün ve aklın algıladığı,aktarma felsefesi denebilecek yeni bir tür geliştirilmiş gibi görünüyor. Innu, bir toplumsal hayvan, bir toplum kurbanı olarak ele alan ve insanın bu durumunu irdeleyen kuramsal çalışmalar da yapılıyor..." Amerika al baştan ediyor, diye duşünüyorum bu kez ve bu düşüncemi dile getiriyorum. "Evet, haklısınız, Amerika böyle arada bir al baştan eder. Tıpkı bir ydanın derisini degistirirken yaptığı gibi geçmişini yitirir. Yedi, sekiz yılda, on yılda bir her şeye yeniden başlar." 1402'ü profesörler Danıştay yolunda Ankara Üniversitesi Yönetim Kurulu 1402'li öğretim elemanlanmn dilekçelerine verdiği yanıtta, "yasanın değişik 2. maddesinin bir daha dönüşe imkân vermediği" yorumunu yapmıştu ANKARA, (Cumhuriyet Biirosu) Ankara Üniversitesi Yönetim Kunıiu'nca, üniversitelerdeki görevlerine dönme başvurulan reddedilen 1402'li profesörler, Danıştay'a başvuracaklar. Yasa uyannca atamalarında "YÖK'tin yetkili" olduğunu belirten 1402'h profesörler, Ankara Üniversitesi'nin salt doçent ve doktorlar için goreve alıp alamama kararı alabüeceğini bildirdıler. Başvuruları reddedilen 1402'li profesörlerin Danıştay'a, doçentlerin ise idare mahkemelerine bayram sonrasında basvuracakları öğrenildi. Ankara Üniversitesi Yönetim Kurulu, geçtiğimiz günlerde 1402'li öğretim elemanlarırun dilekçelerine verdiği yanıtta, "yasanın değişik 2'nci maddesinin bir daha göreve dönüşe imkân vermediği" yorumunu yapmıştı. YÖK ise, aynı öğretim elemanlanna, profesörleri de kapsamak üzere ''göreve yeniden dönüşleriyle ilgili kararın üniversite yönetim kurullanmn elinde olduğunu" bildirmişti. A n k a r a ' d a sıkıyönetimin kalkmasından sonra şu öğretim elemanları tekrar göreve başlamak için başvurmuşlardı: Prof. Rona Aybay (AÜ. SBF), Doç. Nurkut tnan (AÜ. Hukuk Fak.), Baskın Oran (AÜ. SBF), Doç. Mete Tunçay (AÜ. SBF), Prof. Yakup Kepenek (ODTÜ), Prof. Cevat Geray (AÜ. SBF), Prof. Aipaslan Işıkh (AÜ. SBF) ye Doç. Yalçın Küçük (Gazi Üniversitesi). Toplumdaki gerçeklik Hayır, hayır, benim de sözünü ettiğim gercekçilik bu değil elbet. Biz buna toplumsal gercekçilik desek, daha doğru olur kuşkusuz. Toplumdaki gerçekliği yansıtan ürünler burada bizim konumuz. Satıcının Ölümü nasıl nitelenebilir ömeğin? "Toplumcu gerçekçi diye nitelenemez. Bir anlamda gerçekçidir. evet ama son derece sitilize edilmiş bir oyundur. Alışılagelmiş anlamda gerçekçi denemez ona. Kanımca. alışılagelmiş anlamda gerçekçi > azar. öyküyü tek bir ola> lar duzeyinde anlatır; bir ya da birkaç oyun kişisinin edimleriyle ortaya konan bir olaylar zinciri sergilenir. "Satıcının Ölümü" gibi bir oyuna politik nitetemesini yakıştırmak daha dogrudur. "Hepsi Oguüanmdı" "All My Sons" çok gerçekçi bir oyun örneğin... Bir öykü anlatmakla bütün bir dünyayı simgesel bir edime sıgdırmak arasında fark vardır... Simgelerle anlaimaksa toplumcu gercekçilik değildir... Aslında bu niteiemeler. degeriendirme yapan kişiyi yanütabilir... Bu sıfatlann pek anlamı yok bana sorarsanız. Bakın, Irajedi türünün klasik tanımlaması, Yunan filozofu Aristotdes'in oyunlanm ölçül olarak almıstır. Ama Aristoteles'i yakından incelerseniz, yazdıgı oyunların hepsinin birbirinden farklı olduğunu, klasik trajedi tanımlamasma uymadığını görürsünüz..." Burada da Shakespeare'i anımsamak gerekti belki. " G ü lün adı başka olsaydı da kokusu aynı olacaktı kuşkusuz" ve sonuç olarak Amerikan yazını gelişmekteydi. Bütün yazınlar gibi, yaşanan yaşantılan, günümüz Amerikan insanını, Amerika makinesinin ürünleriyle tıka basa dolu bir dcpoda, birer toplumsal hayvan olduklarım anımsamaya çalışan, yukanda andığım kitap başlığında söztı edilen kutulardaki yaşantılarla o kutula !rme ya da onlardan çıkma sa ı jimlan veren insanları anlatıyordu günümüz Amerikan yazını ve bazıları Turk okurunca da tanınan değerli yazarlar üretiyordu kuşkusuz. SÜRECEK KOSİNSKİ Karikatüre dönüşmüş bir toplumun soyut bir görünümünü yansıtmaya çalışıyor. yaptıklan çılgmhklan, kapıldıkları kaygılan, çaresizlikleri, üretilen yeni yeni savaşım alanlannı, evlerinden kaçan çocuklan, "Dr. Spock kusagı"nı, Nev, York'un loş sokaklannda uyuşturucu içenleri, eşcinselleri, sokaklarda sabahlayan sarhoşlan duşünüyorum. "Mutlu Sona Nasıl Vanhr?", " Ü ç Yaşam Kutusu (eğitim, iş yasamı ve emeklilik) ve Bu Kutulardan Çıkmanın Yollan". " H e r Şeyin Bittiği Anda Yaşamı Yeniden Kurmanın Yollan", "Her Şeye Karşın Yaşamdan Zevk Almanın Yollan" başlıklı kuramsal kitaplarla dolu kitapçı raflannı duşünüyorum... Ve, "Evel, Amerikan insanı üretilmiş bir ANTAL YA, (Cumhuriyet) A lanya Kaymakamlığı 'nca halkm yoğun başvurusu üzerine kent içinde yerli ve yabancı turistlerin açık saçık gezemeyeceklerini bildiren kaymakamlık kararı yanlış anlaşıldığı gerekçesiyle kaldırıldı. Geçtiğimiz günlerde A lanya Kaymakamı Naim Dalkıhç, yaptığı açıklamada "•Alanya halkmın yoğun başvurusu dikkate altnarak yerli ve yabancı turistlerin kent içinde çıplak, yan çıplak ve şortla dolaşmalannm yasaklandığmı" duyurmuştu. Alanya Kaymakamı Dalkıhç, Vilayet Basın Müşavirliği aracılığıyla yaptığı açıklamada kararın yanlış yorumlandığını ileri sürerek kaldmldığım bildirdi. Alanya'da tnayo yasağı kaldırıldı okurian var, kitaplan satılıyor..." Boş vakitler için kitap Ama kara komedi türü diye adlandırdığımız kitaplar daha çok satıyor kuşkusuz. Amerika insanı pek fazla derinlere inmek istemiyor çünkü. Kendini oyalayacak "boş vakitlerini hoşça geçirtecek" kitaplan yeğüyor. Yaşamak istiyor çünkü. Ve onun için yaşamak demek, şu kadar yıllık insan yaşamında, dünyanın nimetlerinden olabildiğince fazla yararlanmak demektir. Bu nimetlerin neler olduğunuysa Andre Gide'in kitabından değil televizyon ve basın reklamlanndan öğrenecektir. Yaşamak, her Bir Yargıtay kararı ANKARA, (ANKA) Yargıtay Beşinci Hukuk Dairesi, bir kamulaşttrma davasında, yasal olarak yetkili makamlarca el konulma kararı verilmeksizin doğrudan alınan arazilere, el konulduğu günkü değerin biçilmesi gerektiğini hüküm altına aldı. Amerikan fabrikası Miller'ın bu sözleri bana Şarlo'nun ünlü Modern Zamanlar'ını anımsatıyor. Sonra kitaplarla büyütülen Amerika bebeklerini, çocuklannı, " D r . Spock StirekJi bir evrim Bin bir turlü yiyecekle, harikulade reklamlarla şismanlattığı insanlarım şimdi zayıflatma çabalan içinde kurduğu "perhiz SSK'da atama savısı öOO'ü bııldu ANK.4RA. (ANKA) Çalışma Bakanlığı 'nda SSK Genel Müdürlüğü 'nde Nuri Madazlı 'nın yerine atanan Genel Müdür Vekili îsmet Atila, Personel dairesi Başkan Vekili Ömer Öztürk 'ün atanmasından sonra geniş çapta atama ve nakil operasyonu başlatıldı. Şimdiye dek, 600'den fazla görevlinin başka il ve ilçelere, müdür ve şeflerin ise memur yapılmasına karar verildiği öğrenildi. Bu yönetim tarafmdan yapılan atamalann SSK'da "kadrolaşma'' hareketine yönelik olduğu ve devam edeceği belirtildi. COUSTEAU VAKFI Türkiye kıyılannı çarpık yapılaşma tehdit ediyor Haber Merkezi Akdenizden Amazon havzasına kadar ıızanan sulardaki yaşam üzerinde yaptıklan ilginç araştırmalarla bilinen Cousteau Vakfı, "Türkiye kıytlannı ve turizmini çarpık yapılaşmanın tehdit ettigini" bildirdi. Kaptan Cousteau'nun adını verdiği Vakfın Başkan Yardımcısı J.A. Constans, "Çevre Koruma Dergisi"nin sorularını yanıtladı. Constans, gönderdiği mektubunda, "TemmuzAraiık 1977 tarihleri arasuıda "Calypso" gemisiyle yapmış olduklan araştırmaiarda, Türkiye kıyılarının incelendigini, tstanbul, İzmir ve Antai)Vda 10 kez ölçümleme yapıidıgını" açıkladı. Constans, kıyılanmızda büyük şehir merkezleri dışında tehlikeli boyutlarda kimyasal kirliliğin göze çarpmadığını ancak turistik yatırımlarda çarpık bir yapılaşma gözlemlediklerini be.lirtti. Sığ su trolleri ve patlayıcı maddeler kullarularak gerçekleştirilen balık avcıhğınm da kıyı sulanmızda yaşamı bozucu etkiler yaptığına değinen Constans, mektubunda devamla "Akdeniz havzası ve özellikle Türkiye kıyüarının dogal yapısının korunması ve gelecek kuşaklara aklarılması için elden gelenin yapılması, bu yolda ulusal ve uluslararası diizeyde tüm çabalann birleşlirilmesinin gerektiğine inanıyoruz" dedi. Gülersoyh gümüş madalyu Avrupa Konseyi'ne bağlı "Europa Nostra" (Bizim Avrupa), Türkiye Turing ve Otomobü Kurumu tarafmdan yapılan Sultanahmet'teki "Konak Oteli"nin başarısından dolayı kurumun Genel Müdürü Çelik Gülersoy'a gümüş madalya verd). 22 ülkeden 3 bin üyesi bulunan kuruluş her yıl Avrupa'daki beş yapıtı gümüş madalya ile ödüllendiriyor. Gülersoy önceki gece Hıdiv Kasn 'nda düzenlenen bir törenle "Europa Nostra "nın başkanlığını yapan, A vrupa Konseyi eski başkanı Hollandalı parlamenter Harts De Koster'den ödülünü aldı. Aynı kuruluş 1980 yıknda yine Turing ve Otomobil Kurumu tarafmdan restorasyonu yapılan ' 'Malta Köşku "ne bir takdir belgesi vermişti. Törende aylık Sanat Çevresi dergisi de Gülersoy'a bir plaket verdi. Çelik Gülersoy, törende yaptığı konuşmada "Europa Nostra "nın Türkiye kolunu kurduklarmı açıkladı. (Fotoğraf: YALÇIN ÇAK1R) DİYARBAKIR, (a.a.) Diyarbakır'da bulunan Hz. Süleyman Camii çevresinde yapılan gecekondu yıkımları sırasında, Selçuk ve Artuk uvgarlıklarından kalma M.S. 13. yüzyıla ait olduklan sanılan tarihi eserler bulundu. Kültür ve Turizm Müdürlüğü 'nden alınan bilgiye göre, Saraykapı semtindeki tarihi Hz. Süleyman cami çevresinde yer alan gecekondular ve işyerlerinin yıktırılması sırasında, Selçuk ve Artuk uygarlıklarmdan kalma M.S. 13. yüzyıla ait olduklan bildirilen Aslan • Kartal ile Aslan Boğa mücadelesini simgeleyen kabartma eserlerle çeşıtli tarihi kalıntılar çıkarıldı. 13. yüzyıla ait eserler bulundu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle