18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 7 TEMMUZ 1985 D O G U m TATİL... Yalçın Pekşen DOĞU'DA TATİL HAVALAR ISININCA YALÇIN PEKŞENLE BENIM YAZ BAŞIMIZA VURUR, "IŞ AŞKIMIZ' BIR DEBREŞIR Kl SORMAYIN, HEMEN KENDIMIZE MEŞAKKATLI BIR GE2I OUŞUNÜRÛZ M İ ? Yazançizen: İsmall Giilgeç FRANSIZ TAT.t KöfUNB NB SONUNDA BAKTIK Kl GITMEDIGIMIZ TEK KÖY KALMIŞ O DA DOĞUDA FAKIRIN ÇILESI DIZI BELASI DEYIP YOLA ÇIKTİK B SUNUŞ: Neden Doğu'da tatil? Mıami gibı yerlere gidıp eğlenmek varken, Horasan ve Mardin 'e gıtmenin mantığı neydi? Üstelik bir A vrupalı içın para açısından ikı gezinin arasmda pek fark yokken... Bu merak îsmaıl Gülgeç'le benım de aklımdan bır türlu çıkmıyordu. Çıkmasına da olanak yoktu. Çunkü Yazı Işleri Muduritmuz her saat bası tele/on edip "JVe zaman yola çıkıyorsunuz" diye soruyordu. Sonunda merakımızı (!) yenemeyip Büyuk Iskender'in izledıği yola koyulduk. Aslında Miami ile Mardin arasında fazla bır fark da yoktu: Mtamı 'nin guneşı neyse, Mardin 'in güneşi de oydu (Çunkü gezegen sıstemimizin bir tek guneşı var) Atmosfer aynı atmosferdi. Yanı havadaki oksıjen, azot vs. oranları farkh değildı. Hatta sanayiden nasibini almamış olan Mardin 'de bunlar Miami'den daha bol olabilirdı. Miamı'deki bikinili veya bikinısız hatunların aynılan burada da vardı. Yalnız çarşaflanmış veya şalvarlanmış durumda idiler. Geriye tek eksık kahyordu: Denız.. Eh... O kadar kusur kadı kızında bile olurdu artık... Şimdi şakayı bırakıp Doğu tatilinin öyküsune geçelım... iz Türklerin aklma 40 yıl düşunsek Doğu'da tatilyapmak gelmez. Hatta "Doğu" ve "tatü " sözcuklen ruyada bile bir araya gelse herhalde pek hayra yorulmaz.. Oysa yabanalann aklma getiyor. Giderek yukselen bır grafıkle her yıl hatın sayılır olçude yabana turıst ülkemizin doğusunu adınt adım gezıyor. Türlu eziyetlere katlanarak ve dunyamn parasım ödeyerek Doğu 'yu merak etme duygusu acaba nereden kaynaklamyordu? Sumela manastırınm hemen dibinde bulunan postanenın gorevlısı "Yolu çok dtk olduğu için" manastın görmemişken, bu yaşh insanlar, kalp krizı tehlıkelerıne karşın neden duz duvar gibi yukselen dağları, tepelen adımlıyorlardt? Yaşları 6080 arasında değisen insanlar arasmda yolculuk ederken sık sık bunlan düsundum. Christof Colomb'u, ülkesinde sırt üstu yatıp oturmak yerine sonu bilinmez serüvenlere iten acaba bu duygu muydu? Ve sonuçta Osmanlı toplumu yerinde sayarken Batı 'nın dunyayı ele geçırmesindekı etken bu merak duygusu olamaz mıydı? Tam yaz sıcaaklan başlarken Havai ve BIR GRUP FRANSIZ. BELÇIKALI, ISVICRELI TURISTIN PEŞINE TAKILIP e P OPPA &ğU YURDUMUZUN DOĞUSUNU GEZMEYE BAŞLADIK ILK DURAĞIMIZ 0OĞAZKÖY HİTİT HARABELERI OLDU BOĞAZKÖY'UN TÜRKIYE SINIRLARI DIŞINDA YÜZYILI AŞKIN BIR ŞÖHRETI VARMIŞ . HARABELERIN ARASINDA YORE ÇOCUKLARI KENDI YONTULARI OLAN ANTIK TAŞLARI (•) SATIYORLARDI BURAYI YENı WfVAVC4AMNA.1 YAV BUNU ru ...o kÖYÜMÜÛÜZ VE KISA ZAMANDA TURISTLERDEN UMUDUMUZU KESINCE DE. IYI BIR TURIST OLUP ÇIKTİK Boğazköy'e yaklaşırken, Hititlerin torunlarını görüyoruz. Büyuk bir olasılıkla toprağı ekmek için Hititlerle aynı yöntemi kullamyorlar. Sadece toprağı ekmek için mi? Hemen hemen Hititlerle aynı işi yaparak geçiniyorlar hâlâ.. Yazılıkaya'da iki eliyle iki aslanı tavuk taşır gibi taşıyan Hitit kralı, günümüzün Başbakanı Turgut Özal'ı anımsatıyor bize... YALÇIN PEKŞEN'IN YORUMLHMASINA GÖRE BU IŞl HİTİTLEHDEN IYI YAPIYORLARMIŞ EH DOĞU HITITLERDEN BU YANA EPEY GELIŞMIŞTIR HERHALDE Hîtitler bize çok benziyor D ıkiz aynasının uzerinde "Allahııı dediği olur" yazılı midibüsle Ankaradan yola çıkarken 16 kişiyiz. Üç Fransız, bir BelçikaJı çift.. İki Belçikalı, bir lsviçrelı matmazel... (matmazel deyince yanlış anlaşılmasın. Yaş ortaüaması 80 civannda) iki Türk rehber (Teoman Ertekin, Perran Üstündağ), İsmail Gulgeç ile ben ve şoförümuz Mustafa... Sabahın erken saatlerinde Hititlerin başkentı Hattuşa'ya (•) (Boğazköy) doğru yo) alırken rehber Teoman (veya Teo) tarafından Türkiye'nin ekonomik yapısı, nufusu, yüz ölçümu gibı bilgiler veriliyor yabancılara. Boğazköy'e yaklaşırken Hititlerin tomnlannı görüyoruz. Bıiyük bır olasılıkla toprağı ekmek içın Hititlerle aynı yöntemleri kullamyorlar. Sadece toprağı ekmek için mı? Hemen hemen Hititlerle aynı işi yaparak geçiniyorlar hâlâ. Aslanü kapının önunde ceplerinden taş parçaları çıkararak grubumuza göstenyorlar. Sert, siyah kayalar uzerine işlenmış antik fıgürler bunlar.. Gövdesı öne, başı yana dönük Hitit figurleri. "Eski mi?" diye soruyor Ismail "Hayır, yeni" diyorlar. Kendilerı yapmışlar. Neden eski diye yutturmaya çalışmadıklarına şaşıyorum. Biraz sonra bunun da nedenini açıklıyorlar; "Eski deyince yabancüar korkup alnmorlsr..." Yazılıkaya'da iki eliyle iki aslanı tavuk taşır gibı taşıyan Hitıt kralı, günumuzun Başbakanı Turgut özal'ı anımsatıyor bize.. Zaten Hititlerle gunümüzun Türkiyesi arasında epey benzerlikler var. Çıvi yazılı tabletlerde Hitıtler de gunümuz insanı gibi zamlardan, vergilerden, hayat pahalıhğından >akmıyor. Zaten Hitit Kralı Hattuşil III de şişman bir adam. Demek ki Anadoluda 4 bin yıldır değişen bır şey yok.. 1 dışarda goduler. Kadınlar kenBitit başkenti dilerini Trabzon'a kadar 70 km. Hattuşa, Sevda Tepesi daha tuttular.. kadar... Üstelik Boğaz'a Kiraz ülkesinde nazır falan da değil... Grubumuz, Gınesun yakınlanndaki "Kerasus Restauranl "a Kuş uçmaz kervan ansızın falan değıl, bır kaç ay ongeçmez bir dağın tepesinde... Burası için ceden haberli olarak gırdı, fakat lokantayı hazırlıksız yakaladı. yapılan savaşları, Yiyecek hıçbir şey yoktu. Valı lokantanın ramazan nedeniyle dökülen kanlan, tarih kapanmasını "rica" etmişti. Fave arkeoloji kitapları kat biz beklemey' göze aiırsak, anlata anlata bir şeyler yapabileceklerdi. Ornebitiremiyor. Oysa şimdi ğın bahk bulabilırlerdi. "Balıklar tutulacak galiba" ne güzel. Bastırıyorsun esprileri arasında bir saati yüz800 milyonu.. Hattuşa meye ayırdı turistler.. kadar bir yeri ele Bır buçuk saat kadar yuzüldu. geçiriyorsun.. Ne savaş, Bu arada yamekler yapılmıştı. Fakat Fransız usulune gore sıcak ne kavga, ne kan.. yemekten önce getırılen zeytinSağ olsun Bedrettin yağlı fasulye sıcak, buna karşılık Dalan... sıcak olması gereken mezgit baÇivi yazılı tabletlerde lığj soğuktu. Yemeğın sonunda doğal olarak kiraz istendi. RehHititler de günümüz berin verdıği bilgiye gore Giresun insanı gibi zamlardan, adı Latınce "Cerasus" ve Franvergilerden, hayat sızca "Cerise"den geliyordu. Kiraz demekti.. lmparator LuculJus pahalıhğından kirazı buradan göturup Avrupayakınıyor.. ya tanıtmıştı. Fakat herhalde Avnın kayda değer bir yanı yok. Yafelya Oteli'nde bir aksitık çıkmıyor. Ikinci gün Karadeniz'i sol tarafimıza alarak Trabzon'a doğru yol aüyoruz. Sağımızda genelhkle göz alabıldığıne, uzanan yeşıllikler var. Fakat yerleşim bölgelerinden geçerken güzellikler bitiyor. Kıymın en gıizel yerlerinde dikenli teller, briket duvarlar, oto tamir atölyeleri, kum, briket, tuğla depoları, yanmış, parçalanmış, terk edilmiş araçlar göruJüyor. Perşembe'ye gelirken Ördek Deresi denen mevkide "Piknik, Yakamoz Cdal'io Yeri" adJı bir kıyı lokantasında "teknik duruş" verildi. Turkçe'dekı "ihtiyaç molası"nın Fransızcası bu. "Arret technique.." Lokantanın sahibi Celal bir çardağın altında şekerleme yaparken yakalandı bize. Uyandığında karşısında bir suru yabancıyı görünce "Koşun uşaklar.. Koşun.. Turist gddi" diye bır nağra attı. Üç beş çocuk gölgeliklerden çıkarak sağa sola koştular. Ama nereye koşacaklarını bilemedikJerinden biraz sonra yine durup bizi seyretmeye başladılar. Ashnda Celal de uyku sersemlıği ıçinde ne dediginı, ne yaptı|ını pek bilmıyordu. İlk işi, elıne bir"tabak almak ve bu tabağı buzdolabının üstunde duran bır kavanozdan çıkardıklarıyla doldurmak oldu. Sonra tabağı "aJın, yiyin" diye bize uzattı. Tabaktakı şeyler kiraza ben/i yordu, ama herhalde değildı.. Çunku kavanoz bir turşu kavanozu idi. Fakat birer tane alınca yanılmadıfımızı anladık. Tabakta kıraz turşusu vardı. Tatlı, tuzJu kanşık, hafifçe çurumuş kiraz tadında berbat bir şeydi. Bırer tane aJdıktan sonra elını suren olmadı. Ama yabancıları kirazın da turşusu olabıleceğine inandırmak epey zaman aldı. "suda eritilnüş yoğu^.." Bu tammlamaya herkes şaşırdı, ama başka bır olanak olmadığı için "tamam" dendı. Zaten kiraz turşusundan sonra yoğurda su katmak fazla garıp gelmıyordu. Celal buzdolabından bır tabak yoğurt çıkardı. Tabağın içinde bir kişinin yemek sonrası rahatça yiyebileceği kadar yoğurt vardı. Bu kadar yoğurttan 16 kişiye yetecek ayran yapıünca, bana gore ortaya beyaz renkli bir sıvı çıktı. Fakat "suda eritilmiş yoğurt" tanımına uyuvordu. Bu yuzden taristler tadını önceden bihnedikleri sıvıyı beğenerek içtıler.. Ayranlar içüirken Celal kendıni aniattı bize.. "Yetmiş altı temmuzunun ikisinden beri içmiyordu. İki mide ameliyalı geçirdiklen sonra içkiye tovbe etmişti. Bugun sekiz «*ne onbir ay iıç gün olmuştu agzına içki kovroayalı.. Yann Allah kısrnel ederse sekiz sene onbir ay dort gun olacaktı. Kısacası unutmuştu içkiyi." Bunlan anJattıktan sonra turistlerin kendi aralanndaki konuşmalarını dinledi bır sure Sonra yanında çalışan "uşaklara" bilgi verdı: "Ha uşaklar.. Bakın bunlar nasıl konuşur bilir misiniz? Hani biz deriz ya mesela, geliyorum, ceü>orum veya celurim.. onlar da a>nı boyle so>luvoriar baa." Aslında lısede Fransızca okumuş ve öğrendiklerinin tumünu son kelimesıne kadar unutmuştu. M Hattuşa 'da dilek tası. HATTUŞA (BOĞAZKÖY) A rupa'ya goturduğu kiraz bizım yediğımiz değıldi. Çunku Lucullus bu kirazla karşılaşsaydı, Avrupa'ya goturmek yerine kökunu kurutmayı duşunurdu herhalde. sonra Asur etkısı görülür ve Asur buluntuları verir. nkara 'nın 208 km. doğusunda Çonım Hatuş'taki Asur eserlerı 1820 yılına ılının Sungurlu kazasında bulunan Boğazköy tarihlenebılir. Fakat Hatus'a önem (Hattuşa) Hiııtler'in başkentıdır. 167 hektarhk arazıye yayılır ve tarihi erken bronz kazandıran ve onu baskent yapıp anıtsal yapıtlar bırakan Hititler'dtr. Hıtıt/er'ın İ.Ö. çağma kadar uzanır. Hititler 'den önce Kmlırmak yaymda oturan Hattılcr tarafından 2000 yılmdan itibaren Anadolu 'ya geldıkleri ve buyuk bır sıyasi, askerı birlık kurdukları ufak bır yerleşme olarak kullamlmış olan bilmmektedır. kentın o zamankı ısmı Haıuş'tur. Hatnler t.O. 25002000 yılları arasmda oölgede Çoktannh bir dıne sahip olan Hititler, yasayan bir kavımdır. Hatus'un en eskı Hattusa'yı btiytik imparatorluk devrinde buluntıdarımn tarihi İ.Ö. 2250 yüına kadar başkent edinmişlerdır. Çağdaş bir sehırcilik uzanır. anlayışına göre kumlmuş olan Hattuşa'da Anadolu 'nun yerlı halkının yaşadığı bulunan kalmtılar arasmda Yazılıkaya, Haıtuşa'nın bır başka onemt, Anadolu'da en üzerindekı kabanmalan ile en çok ılgivı eskı yazılı belge veren 3 merkezden bırı çeken bolumdür. M.Ö. 13. yy'da suslenen o/masıdır. Bunlar eskı Asurca ve çıvı vazısı Yazılıkaya örneklen tüm dunya içın devrm ile yazılmışlardır. Hatuş'ta Hatti etkısmden en ustun sanal yapıtlan sayılmaktadır.. Özgiir Otel'de özgürlük Uzun bir yolculuktan sonra yorgun argın Trabzon'da Özgur Otel'e ındik. Buyle bir kelimenin neden otel adı olduğu ilk bakışta anlaşılmıyordu, fakat daha sonra anlaşıldı.. Personel son derece özgurdu. Örneğin telefon yazdırmışsanız gönlunuz rahat uykuya dalabıliyordunuz. Çunku bir daha sızı hıç kimse rahatsız etmıyordu. Otel kentın en gurultulu yerine kurulmuştu. Bir yokuşun başında olduğu için tum araçlar en güçlu vıteslenne burada geçıyorlardı. Ramazan topunun atıldığı yere en yakın yer de bu otel olmalıydı. Üstelik top sanki Trabzon halkını uyarmak içın değil, karşıdaki Sovyetler Bırliği'ne Muslumanlığı anımsatmak içın atılıyordu. Yıhnaz: Bundan böyle kıyı şeridine özel kamp yupılmayacak Bakanlann dert dinleyeceğini duyarak çevre köylerden gelenler sorunlannı dile getırdiler. Turk sanat ınuziği sanatçm Yiıksel Uzel, konseri sırasında rahatsızhk geçirdi ve saz erkadaşlarmm üzerine yığıldı. ÇEŞME (Cumhuriyet) Bugun sona erecek olan Çeşme Deniz Şenliği sırasında Çeşme'de bulunan Devlet Bakanı Mesut Yılmaz, Çalısma ve Sosyal Guvenlık Bakanı Mustafa Kalemli ile bazı mılletvekıllen ılçe orgutünde bır toplantı yaparak, "yurttaşlann dertleri"ni dınledıler. Yurttaşlann kamu ve özel sektör kuruluşlarının yaptığı "kıyı >ağması"na ilişkin yakınmasına Devlet Bakanı Mesut Yılmaz, "Deniz kjyılanna bundan boyle ozel kamp yapılmasına izin verilmeyecek" dedi. Bakanların dert dinleyeceğini duyarak çevre köylerden gelenier özellikle hizmetlerin büyuk ölçude aksadığını, yollannın yapılmadığını, içme sularının olmadığını, bu yıl sebze meyve uretimindeki fazlalığı ve ıhracat tıkanıküğını dile getırdiler. Bakanlann suskun kaldığı "dert dinleme toplantısı"na katılanlar ANAP'ın halka ınemediğıni ve sorunlannın çözumlenmediğini söylediler. Sadece Mustafa Kalemli'nin "Goreviıniz sorunlannızı çozmeklir" demekie yetındiği toplantı sırasında bir yurttaş kıyı kesirrunin yağmalandığını, ilçede yaşayanlara ve turistlere denize girecek yer kalmadığını one surdu. Bunun uzerine Devlet Bakanı Mesut Yılmaz, "Daba önce ozel sektore devrediien bazı kamplar var kıyıda. Ama bundan bojle kıvı şeridine ozel kamp kurulmasına izin verilmeyecek" biçiminde konuştu. Festivalın onceki gun yapılan bolumunde ise, unlu disko krahçesi Gloria Gaynor'un Disko Dokuzbuçuk'ta verdıği "konser" ılgj gordu. Dıskoteğf ırişın 10 bin lira olduğu gece ..er bulmakta da guçluk çekildı. KaIe'de verilen konserde Türk Sanat Müziği sanatçısı Yüksel Uzel sahnedeyken rahatsızhk geçirdi. "Yangın olur biz yangına gideriz şarkısını söylerken, saz sanatçılannın uzerine yığılan Uzel'e ilk tedavi konseri izleyen doktorlar tarafından yapıldı. Uzel daha sonra Ege Üniversitesı'nden çağrılan bir beyın cerrahı tarafından muayene edildi. Uzel bır süre önce geçirdiği trafîk kazasından sonra beyin anıelıyaiı olmuştu. Bakanlar, Çeşme Deniz Şenliği'nde dert dinledi Ne içireyim" Hattuşa ve Sevda Tepesi Hitit tarihi, insanların ne kadar enti puften nedenlerle birbirlerıni yediklerinı de gösteriyor. Butun Hattuşa'yı toplasanız Bedrettin Dalan'ın Arap şe> hlerine sattığı Sevda Tepesı kadar tutmaz. ÜstelikBoğaz'anazırfalan da değil. Kuş uçmaz, kervan geçmez bir dağın tepesinde.. Burası için yapılan savaşları, dökulen kanlan, tanh ve arkeoloji kitapları anlata anlata bitiremiyor. Oysa şimdi ne guzel. Bastınyorsun 800 milyonu.. Hattuşa kadar bir yeri ele geçiriyorsun. Ne savaş, ne kavga, ne kan.. Sağolsun Bearettin Dalan... Aslan figuru Hititlerin uygarlığında belli kı buyuk bir yer tutuyor. Hemen hemen her şeyi aslan figurü şeklinde yapmışlar. Hatta içki kapları bile aslan fıgiıru şeklinde.. Bunu gorunce "belki de" diye düşunuyoruz Ismail'le.. "Aslan sütu" lafı Hititlerdea çıkmtştır. Ne de oka atalarımız sa>Jıyorlar.." "Veniden yola koyııluyoruz. İlk gun hedefimız: Samsun. Samsun'a bir kaç kilometre kala Karadeniz goruluyor ve rehberimız gemicilerin "kara goriindu" dıve bağırmasına benzer bır şekılde "Karadeniz gorundıi" diye bağınyor.. Bır iki turistin ilk tepkisı "Aaa.. mavi imiş..." demek oluyor. Sonra söz içki yasağına geldi. Valilik tarafından "Celal'in yeri'nde içki yasağı konmuş, böylece turizme buyuk bir darbe indirilmişti. Kendisi, görduğumuz gibi turiste hizmet etmek için ... yırtarken, içki yasak edilmışti. Adamlar (yani turistler) sabahın körunde gözunii "raki" diye açıyordu. Peki lafın burasında affımıza sığınarak konuştu Celal turiste "seyini mi" içirecekti? Ayran içildikten sonra sua tuvalete geldi. Fakat Celal'in yerinde tuvalete gırmek kısmet olmadı. Çunkü içerisi inarulmayacak kadar pısti. erkekler ışlerini Yaruı: Stimela Manastın BÎLİMveSANAT TEMMUZ (55) SAYISI ÇIKTI Mikrolar Büyuk Biradere Karşı • MİKROLAR BUYUK BİRADERE KARŞI / Aydın Ozcan SANAYIDE ROBOTLAŞMANIN OLASI ETKILERI / Serdar Sayan • BILGISAYARLAR VE EĞITIM / Gurel Tuzun • MIKRO BILGISAYARLAR DUNYASINDA ÇOCUK TOPLUMSAL ILIŞKILERDEN KOPUŞ MU? / Ali Gitmez • BILGISAYAR PAZARINDA / Mustafa Yaşacan • INSAN VE BILGISAYARDA VERI IŞLEME / Vıctor Tyukhtin • DIL VE BILGISAYAR / Huseyin Kılıc • FARUK EREM LE ' TEMEL HAK VE HURRIYETLER UZERİNE' SOYLEŞI / Nevzat Helvacı • HALUK GERGER LE YILDIZLAR SAVAŞI UZERİNE ' SOYLEŞI / A.Tufan Aydm • ' HAYIRLI OLSUN YA DA TURK BASININ DURUMU VE GELECEĞI / Toktam.ş Ateş • MOZAMBIK TE GUNEY AFRIKA TERORU / Staffan Bergstrom Lars Salemark • NAZI IRKÇILIĞI VE SADIZM / Selcuk Alsan • POPULER PEĞENI VE BIR FILM / Tuğrul İnal • BIR YUDUM JEVGI / Kemal Aleş • SON SINEMA USTALARINDAN BIRI YUTKEVITCH / V Tali Onaoren • ULUSLARARASI ANLAYIŞ EĞITIM YOLUYLA GELIŞTIRILEBILIR / M.Semıh Gemalmaz • SPORUN YAŞAMLA IÇIÇELIĞI / Sonmez Targan • ÇOCUK SESLERININ AYŞE ABLA Sl ARAMIZDAN AYRILDI / Azıme Korkmazgil • KITAPLAR AKAN SULARA KARŞI ' / Oursun Kut Çızgılerıyle Nezih Danyal Latif Demırci Emın Bebek A>ran için... Bu sırada Celal biraz daha açılmıştı. "Ne içersiniz" diye sordu. Herkes rehber aracıhğıyla ne ıstediğini söyledi: "kola, maden suyu, meyve suyu, gazoz" vs. Ne yazık ki Celal de bunlann hıçbın yoktu. lstersek ça> vapabıhrdı veya yine istersek ayran.. Çay uzun surecektı Ayran,n ne olduğu turıstlere açıklandı: EvrenHn incelemeleri sürüyvr S^a^,tK^JinZhJİ^ Trabzon yolunda Samsun'da geçırdiğiınız gece lenni dun de surdurdu. Oğleden sonra Beykoz 'daki Sağlık Mudurluğu 'ne bağlı Çocuk Goğus Hasıalıklurı Hauanesi'ne habeniz bir baskın duzenleyen Evren, daha sonra Pulonyalı goçmenlerin oturduğu Hulonezkoy'e gitti. Cumhurbaşkam Evren. burada, yorede yapılan çalısmalarla ilgili bilgi aldı. Evren Ataturk 'un kaldtğı evi de ziyaret etti. Yanma yaklasan küçuk çocukları sevdi re onlarla sohbet etti. Boğaz'da inceleıneler \anan hvren (Innusnnrlp knientipr Orriuevi'neuğradı. f YALÇtS Ç\kIR) Abone Yıllık 2200 6 ay'ık 1200 TL Posta çekı No 125261 Adres Sumer Sk 361/A Kızılay ANKARA Tel 30 26 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle