18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 12 Eyliil Sahıbı. Cumhunyel Maıbaaeılık ve Ga^eıealık Turk Anonun Şırkeıı adına Nadir Nadı. # Genel Yayın Muduru: Hasan Cemal. Mımse^e Vtuduru b m ne L^aklıgil. Yazı Işlerı Muduru: Okay Gonfmid. 0 Habcr Merkezı Mu durır >alçın Bayer. Sa>fa Duzenı Yonetmenı. Ali Acsr, # Temsılater ANkARA Valçın lİoğaB.lZMIR: Hikmn Çctinkava. A D A N \ Vichmel Mercan Senıs Şeflen: isıanbul Haberlerı: Rrh» Oz, ÜIŞ Haberler: Erçun Bafcı. Ekonomı. Osmnn Uagay, Kulıur: Aydtn bmef. Magazıır Valçın Pekş«ı, Spor Danı^manı. Abdulkadk Yucriman, Duzelıme. Rrfik Durbaş. Arj^ıırma $ahin Alpay. IşSendıka: >ukran Ketena, 0 koordmatör Ahmel KoruKan, 0 Malı fşler Krol Erkııl, llan Ziya trgene, Halkla flişkiler: (iuldeırtı Koşar, Idare. Huscyin Gıırer. Işlelme. Sadun Sonmez. Basjn v? Ya\arv Cumhuriyt» Maıbaacılık veGazeleeilık T.A.Ş. TurkOcağıCad 39,4! Cağafoğlu Istanbul, PK: 246lslanbul. Tel: 526 10 00 (9 hal). Telex. 22246 • Burolar. A a k a n : Zıya Gokalp Bulvan Inkıla, Sokak No: 19/4 Tel. 33 11 4147, Telcx 42J44 • İzmir. Halıt Zıya BuUarı No: 64/3, Tel: 25 47 0913 12 30 Tekx: 52359 • Adana: Çakmak Cad. No 134 Kal 3, Tel 1455019731 Telex: f,2l55. TAKVİM 7 Temmuz 1985 tmsak: 3.34 Güneş: 5.32 ÖJle: 13 14 Ikindı: 17.13 Akşam: 20.45 Yatsı: 22.34 ANIMSATMA Ümit Haluk Bayülken 'e okurlara verdiğimiz sözü ammsaltım: "Artık zamanı geİdl, röportajın ikinci bölümünü lan" dedim. hazırlaya Oncesi HALUK BAYÜLKEN ANLATIYOR CÜNEYT ARCAYÜREK Nisan 1985'te diplomat, eski Dışişleri ve Milti Savunma Bakanı, bugiin de milletvekilliği görevını yapan Haluk Bayülken 'in anılarmı yayımlamıştık. Bu röportaj dizisi Bayülken 'in 1973 'te Dışişleri Bakanhğı 'ndan aynlmasma, Bakanhkta yüksek müşavir olarak görev yapmasına değin uzanmtştı. Bayülken, 1975 'te CENTO Genel Sekreteri oldu. Temmuz 1977'de Cumhurbaşkanlığı GenelSekreterliği'ne atandı, Ağustos 1977'dc bu göreve resnten başladı. Bu görevi, Temmuz 1980'de kontenjan senatörlüğüne atamncaya dek sürdürdü. Bayülken, tam üçyıl Türkiye'nin altıncı Cumhurbaşkanı FahriKonttürk'ünyanında hizmet verdi. 197780 yılları hemen her açıdan Türkiye'nin önemli giinlerini kapsar. Bu dönemde hükümetler gelir gider, seçimler olur, anarşi giderek ttrmanır, ekonomik dar boğazlar büyür, toplumsal kimi olaylar derinlemesıne etkiler yapar, 1978'den başlayarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ninyönetime mudahale edeceğisöylentileriyaygınlaşır, Ocak 1980'de "Ordu'nun uyan mektubu" gelir ve... 12 Eylül 1980'de ordu, yönetime el koyar. O yılları üç beş cümleyle özetleyen bu gelış.neler, siyasal çevrelerın olaylara bakış açıları kamuoyuna yansıdı. Ne var ki, önemli olayların odaklandığı Çankaya Köşkü'nde bu donemde Cumhurbaşkanı Korutürk ile "yakm çevresinm" değerlendirmeleri, Cumhurbaşkanı'nm görüşlen, duyguları, izlenimleri, yaptığı kimi girişimlerin içeriği kamuoyuna sürekli "kapah" kaldı. Korutürk'ünyakm çevresinde "bir numaralt insan", kuşkusuz Genel Sekreterlik görevini üstlenen Haluk Bayülken'di. Hemen her gün, her olayda Cumhurbaşkanı ile görüşen, Köşk 'ün görüşlerini, olaylara bakış açısmı, değerlendirmeleri ve giri leri biien Haluk Bayülken, ammsatmam üzerine: " Verdiğimiz sözü yerine getirelim" dedi. Haziran başlannda on gün Bayülken'le çalıştık. Kilıtli dolaplardan gunlük notlarını çıkardı, olayların tepe noktalarını, içeriğini, bilinmeyen butün yönleriyle açtı, açıkladı. Böylece, i/k kez 12 Eylül öncesinın üç önemli yılı kamuoyuna yansıyor. tlk kez, Çankaya Köşkü birinci elden anlatılıyor. Bu diziden ahntı yapmanm iznimize bağh olduğunu, röportajla ügili her yasal hakkı saklı tuttuğumuzu önemle vurgulayarak Ümit Haluk Bayülken 'in, 12 Eylül öncesi Çankaya Köşkü ile ilgili anlatımlanna başhyoruz. C.A. Korutürk: DemirePe mektuptan bahsetmedim sadece ordunun tedirgîn olduğunu söyledim 1 Haluk Bayülken, günlük notiannı yazdığı kahn defterlerden birini açtı. Kimi sayfalan bir süre inceledi. Sonra, bir satır okudu: " . . . Sayın Cumhurbaşkanıaın 2 Ocak 1980 sabahı bana söyledikleri..." Ses alma aygıtı çalışıyordu. Bayülken, "Bir notdüşmüşüm buraya" dedi. "ValdtsLdikten Cumhurbaşkanının bu sozlerini sonra yazabildiro diye." Bu kısa açıklamayı yaptıktan sonra 2 Ocak 1980 sabahı Cumhurbaşkanı Korutiirk'ün, Genel Sekreteri Haluk Bayülken'e söylediklerini defterden okudu: "... Sayın Bayülken, 45 gündür çektiğimi bir ben bilirim, bir de Allah. Zira Sayın Gendkunnay Başkanı'nın 27 Aralık 1979 günii getirdiği mektap, bana da bir 'sürpriz' oldu..." Korutürk'ün yakınarak sözünü ettiği "Ordn nyan mektubu "nun üzerinden dokuz ay on gün geçecek, 12 Eylül 1980'de ordu müdahalesi gerçekleşecekti. Genetkurmay Başkanı Orgeneral Evren ta~ rafmdan 27 Aralık 1979'da Cumhurbaşkanına verilen 'uyan mektubu', siyasalparti Bderlerine ve kamuoyuna ancak 2 Ocak 1980 günü açıklandı. Uyan mektubunun verilişine değin geçen ikiyılın kimi olaylannı kahn çizgüerle anımsatmak gerekiyor. 5 Haziran 1977 genel teçimlerinde en çok sandalyeyi sağlayan CHP lideri Ecevit, bir azınlık hükümeti kurmaya girişti. Bu hükümet güvenoyu alamadı. Korutürk bu kez hükümeti kurma görevini ikinci büyük parti olan AP'ye verdi, ikinci MChükümeti'' diye adlandırılan DemireVin koalisyon hükümeti 2 Ağustos 1977'de güvenoyu aldı. Ne var ki, 22 Aralık 1977'de CHP, Demirel koalisyonunu düşürmek için bir gensoru verdi. Bu arada, AP'den kimi milletvekilleri aynhyor, bir hükümetin güvenoyu almasını sağlayacak sayıda bağımsız grup haline geliyordu. AP'den ayrtlan bu milletveküleri Ecevit V destek olacaklannı açıkladılar. Ecevit hükümeti 6 Ocak 1978'de güvenoyu alırken, bu milletvekiüeri kabinede görev alıyordu. Ecevit'in hükümet olduğu dönemde ekonomik zorluklann üstesinden gelebilmek için girişilen çalışmalann olumlu sonuç vermediği, bu arada anarşinin giderek daha da boyutlandığı gözleniyordu. 14Ekim 1979'da beş milletvekilliğiile 33 senatörlük için yapılan ara seçimini oy açıstndan AP kazandı, CHP oylan önemli oranda geriledi. 16 Ekim 1979'da Bülent Ecevit, " mület, AP'yi teveccüh etmiftir" dedi ve istifa etti. 24 Ekim 1979'da Korutürk, hükümeti Süleyman Demirel'e önerdi, öteki sağpartilerin verdiği dıştan destekle Demirel, AP'nin azınlık hükümetini 12 Kasım 1979'da açıkladı. 25 Kasım 1979'da güvenoyu aldı. Güvenoyundan bir ay geçtikten sonra, 27 Aralık 1979'da ordunun uyan mektubu Korutürk'e verildi. 27 Aralık günü ordunun bir uyan mektubu verdiğinden hiçbirimizin haberi yoktu. 1 Ocak 1980 günü, radyo 19.00 haberUrinde başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere "bütün komutanlann Çankaya'ya çıktıklannı'' duyurdu. Böylesine bir ziyaretin günü değildi. Komutanlar neden Köşk V çıkmışlar, birbuçuk saat süreyle Korutürk'le ne konuşmuşlardı? Içbnizde yatan "birşeyler olacağına dayah" kuşkuların dürtüsüyle arastırmalara giriştik. Gece, ordunun uyan mektubu verdiğini öğreniyordum. Haber, ertesi günü, 2 Ocak 1980'de gazetede atlatma haber olarak manşette yayımlandı. Fakat Korutürk, bu kadar önemli mektubu 27 Aralıkta aldıktan sonra bir hafta süreyle neden 'cebinde saklamıstı'?.. Neden parti liderlerini hemen çağırmamış, Başbakanla niçin görüşmemiş, hatta Milli Güvenlik Kurulu 'nu toplantıya çağırarak durumu yüksek düzeyde gorüşmemişti?.. Ammsayacaksmız, 1 Ocak gecesi haberi kovalarken iki kez sizi aradtm, ordunun bir uyan mektubu verdiğini gösteren bilgüer olduğunu söyledim. 'Haberim yok' dediniz. Oysa, kimi komutanlar bana mektubu ve içeriğini doğrvlamışlardı. Korutürk 'ün bir haftaya yakm uyan mektubunu saklamasmm nedenleri, o sıradaki dizi olaylan anlatır mısımz?.. BayüJken, "27 Aralık günü uyan mektubtından haberim yoktu" dedi. bunun geldiğini varsaymalan olanaksızdı. Hemen herkesin belirü sorunlara, özeüikleanarşiye karşı önlem almağa çalışnğı bir sırada, ordunun kimi 'tedirginlikler' içinde olduğu esasen biUniyor, bu tür ziyaretler bu anlamda aunıp, yorumlanıyordu. Nitekim, 2 Ocak günü Korutürk, uyan mektubunu DemireVle Ecevit'in önüne koyduğunda, iki lider şaşırmtşlardı. Korutürk, komutanlarla 1 Ocak günü görüştükten bir gün sonra liderlere söylemesini bu biçimde mi açıklıyordu. ? .. Evet!.. Ani bir reaksiyon olur, sonra içinden çıkılmaz işin, oysa vakit bırakmış oluyordu.. Ama liderler, Başbakan bilmiyor ki bu mektubu? .. Fakat, daha evvel Başbakana 'Orduda burukluk gördünr demiş. Kimde burukhık yoktu ki o sırada, bu, bir büdirim değil samrım. Sayın Cumhurbaşkanj şöyle diyordu: 'Tek tek kabul etsem, ilk önce Başbakanı kabu mem gerekirdi, onun mahzurunu söyledim. Ana ruabalefet lideri bu mektubun kendisine 'bilgi' için verildiği gibi birintiba alabilirdi. İkisini de biriikte kabul ederek bunlan önledim. Her ikisine de mektuba okudum ve 'Demokrasiyi savunan vatanperver liderlersiniz, mektupta sözü edilen tedbirleri de alacak olanlar partileriniz ve sizlersiniz. Onun için bu mektubu çok iyi değerlendirmenizi isterim' dedim. Vicdani kanaatimce en iri ve demokratik bir şekilde hareket ettigimizi düşünerek 'musterinim'... KORUTÜRK LİDERLERLE BtRLlKTE Korutürk uyan mektubunu liderlere tek tek vermek yanlıst değildi. Bu konuyu şöyle değerlendiriyordu: "Mektupıan, önce Başbakan'a bahsetsem sadece kendilerine verilmiş olduğu vehmine düşebilirlerdi. Ecevit'e ayn olarak söylesem, bu mektubun kendisine bilgi için verildiği intibaına kapılabilirdi. Bu nedenle ikisini birden kabul edip mektubu okudum." sını istedi. Bu olay, saat 16.40'da gecti. 1 Ocak günü sayın komutanlar saat 17'de Köşk'e geldiler. Bendeki nota göre, bir saat 20 dakika kaldılar. Bakın, buraya saat 16.55 demişim. Komutanlar gelmeden önce Cumhurbaşkanına her toplantı öncesi verdiğimiz notlan takdim edip yanlanndan aynlırken, Sayın Orgeneral Kenan Evren'Ie karşılastık. Hal hatır sorduk. O sırada Guneydoğu'dan gelmişlerdi. Bu gezılerinin nasıl gectiğıni sordum 'Fena, iyi değil'dedi Sayın Evren. Ve ekledi: 'Eger siyasi partiler bir bizaya getirilmezse durumu iyi gönnüyorum. Birisi başaramazsa, öteld memnun oluvor. Keza bir tayin ve nakil furyası. Bence ikiliğe, ayrıcalıga bir sebep de bu. Durumu Sayın Cumhurbaşkanına anlatacağım.' Baska bir şey söylemedi, Cumhurbaskanının yanına girdi. 1 Ocak günü için ben defterime şöyle bir not koymuşum: 'Hareketli, soru ve soruniarla doln bir yübaşı. Tann mület ve devletimize daima bayırlar ihsan eCsin." 'Mektubun gellşinden sonra Cumhurbaskanının bizimle goru>memesinden ben ve Prof. Öztrak Çankaya'da hukuk danışmanı çok üzıildüV diye bir olduğunu anlatmakla yetindim. 29 Aralık cumartesi günü dıirede çalışırken sizin şiddetli bir burun kanaması geçirdiğinizi, Gülhane'ye kaldınlıp (edavi gördöktea sonra dolcior lavsiyesiyle evde mutlak istirahate mecbur tutuldugunuzn iızüntüyle öğrendim. Size geçmiş olsun diye telefon ettim. Bu sebeble siz rahatsız iken, sizi de iirecek bir konuyu görüşmeye gönlum elvermedi. Cumartesipazar günleri tek basıma düsundiira. Neticede 1 Ocak günü komutanlan Koşk'e davet ederek, keodileriyie tefernıatb gorüş alışverisinde bulundum. Hepsi yurdun çeşitli yerlcrinden, teftişlerden dönmaşlerdi. lçind* bulunduklan durumu ve karşılaştıklan mecbunyelleri iyice mütalaa ettikten sonra büdigjniz gibi harekete geçtim.' .. Daha sonra 3 Ocak 1980'de Sayın Korutürk, Prof. Öztrak'la bana mutad görüşmemizde mektup konusunda şunlan ilave ediyordu: 'Mektubu, iki parti liderine Ecevit'le Demirel'ebirlikte vennenin anlamı şuydu: Önce Basbakans versem çünku Başbakanı çağırmağa mecburdum, çünkü Başbakan önce çağırılırdı o takdirde mektuba sadece o muhatapmıs gibi bir hava ortaya cıkacaktı. Bu sebeble ikisini biriikte çağırarak verdim ve 'mektubu gönderildiginin' açıklığa kavuşması, bu tartışmanm bitmesi gerektiğini söylemiş. Çağırmışız gelmiş, Öztrak ve Ali BaransePin bulunduğu bir görüşme yapmışız. Madcm ki mektubu kimse üzenne alinıyor, o haide ya Sayın Cumhurbaşkanı, ya Cumhurbaşkanı Başbakan Genelkurmay Başkanı biriikte ya da Genelkurmay Başkanı mektubun sahibi olarak kimın muhatap olduğunu açıklamalı demiş Arcayürek. Dediğine göre, 'Mektup boşlukta kalmıştı'.. 7 Ocakta Sayın Korutürk'e bu durumu arzettik, önerileri sunduk. Cumhurbaşkanı, mektubun iki liderden sonra Meclis Baskanlanna.partilere gönderildiğüıi, 'gereginin rapıldığuu' söyledi. Ne çare, Sayın Bayülken, bu konudaki tartısmalar da suriip gidiyordu santnm. 1 Ocak günü Sayın Koruturic, uyan mektubunu bekleterek bir yandan da 'icabını' düşündüğünü söyledi. Cumhurbaşkanı şöyle diyordu: "Bu arada, yılbaşı günlerinde memleketi olumsuz bir psikolojik etkiye maruz bırakmamajı da düşunmüştnm." Bu kadar önemli bir mektubun geciktirilmesi için yeterli özür obnasa gerek, bu aktardıklanmz." Transit merkezi mi? Antmsayacaksmız, bu kez uyan mektubunun gecikmeli açıklamasından sonra kamuoyunda çetin tartısmalar, eleştiriler başlamıstı. "... 4 Ocak günu Köşk'te yaptığımız iç çahşmada basın danışmanı çok kıymetli, çahşkan bir arkadaştır, o zaman kendisine 'sen burada müessese olacaksın' demiştim, doğru çıktı, müessese oldu Ali Baransel, uyan mektubunun açıklanmasıyla pek çok spekillasyonun önlendiğini, uyarının basında olumlu karşılandığını anlattı. Ayrıca şunlar uzerinde durulduğunu söyledi: Mektup, 27 Aralıktan 2 Ocak'a kadar neden tutulmuş, 28 Aralıkta Başbakan niçin uyarılmanuş, mektup Milli Güvenlik Kurulu Başkanı sıfatıyla Sayın Cumhurbaşkanına verilmiş, o halde Sayın Cumhurbaşkanı MKG'nu veya genişletilmiş MGK'nu hemen toplantıya niye çağırmamış?.. Ya da parti liderleri niye çağrılmamış, mektup tüm anayasal kuruluşlan hedef alıyor, onlarla da görüşecek mi?.. Gibi sorulann basında sorulduğunu beliıiiyor Baransel. Bunlar müzakere edildiği sırada, Sayın Cumhurbaşkanımızın mektup üzerindeki bazı görüşlerini alıyorum, diyorlar ki: 'Barası bir transit merkezi veya bir noter ta»...* merkezi değildir. Mektubu GeneJkurmay Başkanı vermiş, yani TSK'nin başkomutanı. Bizim için de sürpriz. Verilen mektup beklenen bir şey degil. Cumhurbaskanının bir teemmül duşünce bakkı >ok mudur? Olaylann gdismesini degerlendirmemeli midir?.. MGK'nu sadece bir bafta once toplamıştık. Komutanlar yurt gezilerinden gelmişlerdi, onlann izlenimlerini almak gerekli degil midir.. Afganistan olavlan, İran aynca teemmülu gerektirmijor mu? Gazeteler bile bir yazıyı bugün mu yann mı yayımlayayım diye dosünmüyorlar mı?.. Diger partiler konusuna gelince; pariamentoya etkili olacak iktidar ve ana muhaiefet partileridir. (Cumhurbaşkanımız o gunkü durumu söylüyor elbette) Meclisten geçirilmesi gereken kanunlann bütçeden önce çıkmasını ancak onlann anlaşması saglayabilir. Vurtta askere bile kurşun sıkdıyor. Asker, sıkıyönetimde çok zor şartlar altında cansiperane çalışıyor. Camsız penceresiz yerlerde gorev yapıyor. Kaza organı da sıkıntı içinde. Savcılar istifa veriyoriar, beni buradan alın diyorlar. Kısacası bir an önce tedbirlerin alınması zorunlu. Bunu sağlayacak olan da iktidar ve ana muhalefetür. Ordunun bu haklı sıkmülannı ben Meclislere kanalize etmiş oluyorum. Söz, iktidar ve rauhalefetindir. Bunu acele saglamasaydım, kamuoyunda gelişmeler çok daha ölçüsüz olabilirdi. Keza Meclislerin başkanlannı çağırarak bütçe müzakereierinden önce önlemlerin geçmesine yardımlannı isteyecegim. İcranın basıyım, ama Cumhurbaskanı olarak tarafsız durumdayım. Mektubun muhatabı siyasal partilerdir. Kısa süre önce işbaşına gelen hükümet degil. Afgan olaylan herkesi biraz uyandırmalıdır. Havadan 5 mekanize tumen iniyor, uydurma bir hükümet kurulup, bu hükümet bu >ardımı istedi diye bu yardım >apılıyor. Çok dikkatli olmamız gereken şartlardayu." Haluk Bayulken, defterinden okumayı sürdüruyor: ... Sayın Korutürk, Başbakanla 4 Ocak 1980 günu yaptığı 'mutad' görüşmede şunlan söylediğini ifade ediyordu: 'Mektubun direkt hükümetle ilgisi yoktur. A^«r vuruluvor, soğukta, karda garnizonlanndan ayı < ş kırık dökük binalarda en zor şartlarda vazife yapıyor. Onlar da tazyik aJtındalar. Konular eski hükümetlere kadar gidiyor. Asker, kanuni tedbirlerin bir an önce alınmasını istiyor, siz de onu isti>orsunuz.' 1 1 ocak günü saat 17.00'de komutanlar Köşk'e geldiler. Koridorda Sayın Evren 'le karşüaştım. Güneydoğu gezisinin nasıl geçtiğini sordum. Evren > "İyi değil" dedi ve ekledi: "Eğer siyasal partiler bir hizaya getirilmezse durumu iyi görmüyorum. Birisi başaramazsa diğeri memnun oluyor. Keza bir tayin ve nakil furyası. Bence ikiliğe, ayrıcalıga bir sebep de bu. Dunımu Sayın Cumhurbaşkanı 'na anlatacağım." Korutürk: "Sayın Bayülken, 45 gündür çektiğimi bir ben bilirim, bir de Allah. Zira Sayın Genelkurmay Başkanı'nın verdiği mektup bana da bir sürpriz oldu. Mutad ziyaretinde Sayın Demirel'e bundan tam bahsetmedim. Başbakan'a sadece ordunun tedirgin olduğunu anlatmakla yetindim." Korutürk, Demirel ve Ecevit'e Türk Silahlı Kuvvetleri'nin uyan mektubunu okuduktan sonra şunlan söyledi: "Demokrasiyi savunan vatanperver liderlersiniz, mektupta sözü edilen tedbirleri de alacak olanlar partileriniz ve sizlersiniz. Onun için bu mektubu çok iyi değerlendirmenizi isterim." mJyarı mektubu konusunda Korutürk düşüncelerini şöyle açıklıyordu: "Burası bir transit merkezi veya bir noter tasdik merkezi değildir. Mektubu Genelkurmay Başkanı vermiş, yani Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Başkomutanı. Bizim için de sürpriz. Cumhurbaşkanı'nın düşünme hakkı yok mudur? Gazeteler bile bir yazıyı bugün mü yarın mı yayımlayalım diye düşünmüyorlar mı?" "Cumhurbaşkanımız,"Mektubu aldıktan bir gün sonra gelen Başbakana babsetsem, mektubun sadece kendilerine karsı birşey olduğu vehmine düşebilirdi. Onun için perşembe gunü (Sayın Genelkurmay Başkanı ile konuşurken orduyu çok fazla buruk buldum) diye bir ölcüde Başbakanın dikkatini çektim" diyordu. Sayın Korutürk şöyle diyordu: 'Daha fazlasmı söyleyemezdim, zira durumu tek başıma değerlendiriyordum. İki Pderi bir arada çağıramama gelince, bumı da uzun uzun düşündüun, ayrıca kendileriyle 2 Ocakta goruşeceğimi liderlere 1 Ocakta haber verirken, 1 Ocakta komntanlan kabul ederek iki lideri ikaz etmiş oldum.' Demek ki, Sayın Cumlıurbaşkanı 'bir jey var' diye uyararak iki liderin düşünmelerini, ani reaksiyonIannı önlemeyi istiyor. Zannediyorum böyle duşünüyor. BA YULKEN EVREN'LE Bayülken zaman zaman Evren 'le karşılaşır, çeşitli konularda konuşurdu. Son görüşmelerinden birinde Evren, Bayülken 'e ordunun, milletin çok sıkıntıda olduğunu, ülkeyi düzlüğe çıkaracak tedbirgerektiğini söylüyordu. srın almması ayn not daha." Uyan mektubunun varhğım siz de 1 Ocak günü saat 16.00'dan sonra oğreniyorsunuz. "Evet, ama içeriğini bilmiyordum. Sayın Cumhurbaşkanı belki de komutanlan çaya çağırırken bana söylemek gereğini duydu. Şimdi benim notum şöyle: 'Sayın Cumburbaşkanımn bana 2 Ocak sabahı soyledikleri'. Yani, mektubu biliyorum artık, ama mahiyeti konusunda 2 Ocak'ta söyledikleri bu notlar. Hatta bir not daha koymusum. "Vakitsizlikten bunlan sonra yazabildim, onun için kelime kelıme aynı değildir, meaiendir aynıdır" demiştim. Komutanlar Köşkte Şu mektup işini baştan sona anlatın lütfen, bilinmeyen bütün yönleri açığa çıksın. " Anlatmağa çalışacagım" dedi Bayulken ve notlanna eğildi. ".. Sorunuza tumüyle cevap verebilmek için manzarayı bir de ben derli toplu ortaya koyayım.. Mektup, Sayın Genelkurmay Başkanı tarafından 27 Aralık 1979 Perşembe gunü Sayın Cumhurbaşkanına yaptığı 'mutad ziyaretinde' veriliyor. Ertesi günü, mutad göriişmeye' Sayın Başbakan Demirel geliyor. 28 AraJık cuma, cumartesi ve pazar günleri tatil. 1 Ocak günü Cumhurbaşkanı Korutürk, yüksek komutanlan saat 17.00'deKöşk'e, çaya davet ediyor. Komutanlann çaya davet edildiği gun, benim mektuptan haberim var. Sayın Cumhurbaşkanı bana, akşam üstü komutanlan, ertesi günü saat 11 'de de Sayın Başbakan Demirel'le sayın ana muhaiefet partisi lideri Ecevit'le birIikte kabul edeccklerini söyledi. Bu hususların TRT ve basına verilmesini, haberin akşam TV'de okunma değerlendirin' 'dedim.' O sırada hemen her partiden kimi yetkililerle dostluklanmız vardı. Bunlardan biri AP'den Sayın Nuri Bayar'dı. Genel Sekreterdi gaüba. 3 Ocakta Nuri Bayar'la ya bir yerde karşılaşmışız, ya da bana gelmişti. Bayar'a mektubu kendilerine karşı değerlendirmemelerini, ülke ihtiyaçlarını dile getirdiğini kabul ederek soğukkanlıhkla ele almalarını, gerekli tedbirlere geçilmesine çalışmalannı, kişisel görüşler olarak anlatıyordum. Mektnp boşta kalmıştı Ordu uyan mektubu 2 Ocakta patladıktan sonra, adresin nereye ve kim olduğu uzerinde tartısmalar çıktı. Mektup 'anayasal kurumlardan' söz ediyordu. Ama partilerden ve parlamentodan da söz ediyordu. Kamuoyunda başlayan tartışma duracak gibi değildi. Basın, mektubu 'h>'ç kimsenin üzerine almadığmdan' yakmıyordu. AP'den Nuri Bayar, Başbakan Demirel, mektubun 'muhatabuım kim olduğunu' araştınyorlardı, Bayülken 'e gidip gelmeler bu nedenleydi. 5 Ocakta notlanma bakıyorum Sayın Arcayürek telefon etmiş, 'mektubun kime, nereye Mektup sürpriz oldu Şimdi Cumhurbaskanının size söylediklerini notlannızdan okuyorsunuz. ".. Evet!.. Şöyle dıyorlar: 'Sayın Bayülken, 45 gündür çektiğimi bir ben bilirim, bir de Allah. Zira Sayın Genelkurmay Başkanı'nın 27 Aralıkta getirdigi mektup, bana da bir 'sürpriz' oldu. Cuma günü 28 Aralık mutad ziyaretinde Sayın Başbakan Demirel'e, bundan tam bahsedemedim. Çunku, memleket menfaati bakımından en iyi şekilde nasıl hareket etmeliyim diye uzerinde düsüoüyordum. Başbakana sadece ordunun tedirgin Demirel'in tizüntüsü Peki, ama Başbakanın Korutürk 'e verdiği bir yanıt yok mu? O sırada notlara göre anlaşılan Sayın Başbakan şöyle diyordu: 'Uyan mektubundan başlıca üzüntüm, içte ve dışta hükümet yönunden bir nevi otorite yıpranması intibaını vermesidir. Herkes bir süre sonra 'Ordu ne (Arkası II. Sayfadu) Mektubu iyi değerlendirin Ama Başbakan ve AP lideriyle, CHP lideri Ecevit'in TRT'den aktanlan Cumhurbaskanının 1 Ocakta kotnutanlarla göruşeceği yolundaki haberlerle bir uyan mektu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle