18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/6 HABERLER 22 TEMMUZ 1985 HP eski il başkanı DYP'ye geçti DYP Genel Başkanı, 600 şoförün partiye katılması nedeniyle düzenlenen törende, "15 holdingin çıkardığı bir başbakan yönetime el koymuştur" dedi. ANKARA, (Cumhuriyet Biirosu) DYP Genel Başkanı Hüsametfin Cindonık Halkçı Parti'nin eski Ankara II Başkanı Ceyhun Kılıç ve 600 şoför esnafının DYP'ye katılması nedeniyle düzenlenen törende, Türkiye'nin holdinglerin çıkardığı bir başbakan tarafından yönetil, diğini belinerek, "DYP artık bir Gndoruk: DYP artık demokrasinin kalesidîr parti degil, demokrasinin kalesidir" dedi. Cindoruk, DYP'nin Türk milleti için bir demokrasi kavgası verdiğini belirterek, sıkıntıların asıl kaynağının devlet yönetiminin miîlet elinden çıkması olduğunu söyledi. Cindoruk, devlet yönetiminin bir komite ve holdingJerin çıkar Anayosa değişikUği derhol görüşühneti tSTANBUL, (UBA) SODEP istanbul II Başkanı Sadull«h Usumi, anayasa değişikliğinin artık Türkiye'nin gündemine geldiğini, Cumhurbaşkanının da bazı koşulların yerine getirilmesi halinde anayasanın değiştirilebileceğini söylediğini hatırlatarak, bunun önemli bir gelişme olduğunu belirtü ve "TBMM acflen olağaniistü toplantıya çagrılarak anayasa degişikligioi gündemine almalıdır" dedi. SODEP İstanbul II Başkanı Usumi, SODEP Kartal ilçe örgütünün Pendik'te bir lokantada verdiği yemekte yaptığı konuşmada 1982 Anayasasının ne yazık ki demokratik anayasa ohnadığını, çeşitli zümrelere imtiyazlar tanıdığını belirterek, şunları söyledi: "Bir dönemin yönetim kadrolanna, sennaye sınıfına ve iklidarda bulunanlara, yurttaşlardan farklı bazı haklar tanımaktadır. Bu nedenle çağdışıdır. Siiratle değiştirilmelidir. Nitekim F16 uçakiarının yapımıyla ilgili ortaya atılan ruşvet iddiaları bugüne kadar anayasa degişikligi isteyenleri hakb çıkannıştır. Sayın Cumbarbaşkammız F16 uçaklan ile ilgili iddialar hakkında tahkikat açılabileceğini söylüyor. Bu iyi nivetli bir girişimdir. Ancak anayasanın geçici 15. maddesine gore bu mumkun degildir. 12 Eyliil doneminde görev alanlar hakkında herhangi bir takibat tapılamaz. Ancak ortada ağır ithamlar olduğu için de bo>le bırakılamaz. Üstelik şu anda bir surü namuslu insan tohmet altındadır. Bu nedenle TBMM acilen olaganüstü toplantıya çagınlmalı ve anayasa degişikliği derhal giindeme alınmalıdır." SODEP İstanbul İl Başkanı Usumi: dığı bir başbakanın elinde oiduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Ancak iktidar milletin eline geçerse bu sıkıntılı döneme bir son verilebilir. Türkiye'nin bugün yaşadığı sıkıntıların kaynagı devlet yönetiminin millet elinden çıkmasıdır. Bugün 15 holdingin çıkardığı bir başbakan yönetime el koymuştur. 6 Kasımda tabldot partiler millet önüne çıkanldı. Halkın ve milletin değil, devletin kurdugu partiler seçimlere girdi. DYP bu yüzden demokrasinin kalesidir. Artık Türkiye'de kesintisiz bir demokrasi olmalıdır. tktidarlar, ihtilallerie degil, seçimle gelip gitmelidir. Bugün Türkiye'de demokrasi yoktur, demokrasi olsaydı, vali slzin buraya konvoyla gelmenize mani olamazdı. Milleti siyasete davet ediyonız. Çünkü sessiz milletlerin şikâyete bakkı yoktur. Kanunlar çerçevesinde sesinizi duyuran DYP, artık bir parti degil, demokrasi cephesidir." YAŞAM TUTANAKLARI Derleyen: IŞIK KANSU Köprubaşı bueağının küçük, tozlu meydanına az uzakta bir kahve. Herkesle tek tek el sıkışıp merhabalaştıktan sonra, konuşmaksızın çaylarınuzı yudumluyoruz. Hemen yanımdaki, kahvenin karşı köşesinde tek başına oturan kara kuru, ufak tefek birine seslendi: Yunus, şu senin mahkeme hikâyesini beye bir anlatsan da havamızı buisak... Yunus, fazla nazlanmadan masamıza gelip oturdu ve başladı mahkeme öyküsünü aniatmaya. • * • 1978 yılı temmuz ayının on yedinci gunüydü. Bizim küçük oğlan koyunlan ağıla sokarken birkaç tanesi tarla komşumuz Ahmet Oğuz'un bostanına girmiş ve tut ki üç bostanına zarar vermiş. Ahmet Oğuz da bizim oğlana bir tokat atmış. Oğlanın bağnşına koşup bir yumruk da ben, Ahmet Oğuz'a vurdum. O anda kavgamıza her iki taraftan yirmi beş kişi oracıkta kanşıverdi. Kadın, erkek, çoluk çocuk biraz hırlaştık. Sonra hepimiz dağıldık. Ve bu olay böylece kapandı. Ancak ertesi gün sabahleyin bizim Dursun beni bir kenara çekip: "Bak enişte" dedi, "Bu mahkeme işlerini az çok sen de bilirsin. Böylt kavgalarda ilk şikâyet eden davacı olur, öteki taraf da suçîu. Şimdi Ahmet senden önce dilekçe verip şikâyet edecek olursa derdini kimse ve anlatamazsın. En iyisi mi atla eşegine, Köprübaşı'ndan bir taksi tut, ondan önce dilekçeni ver." Beni bir düşüncedir, bir korkudur aldı. Bu Ahmet'e de hiç güven olmaz. Yapar mı yapar! Ben başladım kollamaya. Baktım eşeğini hazırlıyor. Yanına vanp: "Ne o Ahmet Aga?" dedim. "Hiç" dedi, "Köprübaşı'na kadar inip pazardan bir şeyler aiacagım da..." Çocukiar ne olacak ki? Ne olacagı var mı? Dava hepinizden açılmış, cevap dilekçesini de hepiniz imzalayıp öyle vereceksiniz. Sen cevabını yaz, onlann yerine ben imzalarım. tmza taklidine ve sabte evrak tanzimi SDçuna girer ki, cezası ağır olup beş seneden başiar. Katiyen olmaz. Bir sure sonra benim şikâyet dilekçeme "kovuştunnaya yer oimadıgına" ilişkin karar geldi. • * * Biz yine vardjk arzuhalcinin huzuruna. Arzuhalci kararı okuyup bir süre düşündükten sonra konuştu: Bak ne yapalım. Biz şahsi davayı sırf senin adına açmayalım. Hepiniz birden bepsinden davacı olun ki, hem aiiecek mahkeme kapılannda süninsiınler, hem de ceza alacak oluriarsa ber biriniz için ayn ayn ceza alsınlar. Arzuhalci, davacı olmamız için hepimizin dilekçeyi imzalamamız gerektiğini söyleyince yaİnızca kendim davacı olup dilekçemi hâkimliğe verdim. Ancak bir süre sonra Ahmet Oğuz'un tüm aile efradı hepimizden sahsi davacı olduklarına dair ikinci dilekçelerini verince, bu defa biz de mecburen ailecek Ahmet Oğuz ve tüm ailesinden davacı olup ikinci şahsi davamızı açtık. Böylece oldu mu sana dört dava. Bir tokat bir yumruktan, savcının "dava açmaya degmez" dediği bir olaydan tam dört dava çıkardık ki deme gitsin. • • * Kavgadan beş ay kadar sonra ilk davanın günü gelip çattı. Ahmet Oğuz davacı, ben ve bizim çocukiar davalıyız. Gün doğmadan çoluk çocuk, yayan yapıldak yola çıkıp önce Köprübaşı'na, oradan da iki taksiyle ilçeye mahkemeye gittik. Ahmet Oğuz da, sonraki davalar için tecrübe sahibi olsunlar diye mi, aman bir yanhşlık olmasın, benim çocuklan da çağınverirlerse hazır olsunlar diye mi, yoksa daha anlı şaniı olur diye mi, neden bilmem, bir minibüs kiralayıp, bütün ailesini mahkemeye götürdü. Adliyeye bir girdik ki koridorlar tıklım tıkhm insan dolu. Bir o kadarı da dışarda avluda bekleşiyor. Biz durmadan çoiuk çocuk 2030 kişi iki taksi bir minibüsle mahkemeye taşınıp duruyoruz. Bizim davalardan Köprübaşı'nda taksicilige heyeslenip yeni taksi alanlar oldu. Yeni yeni köfteci dükkânları açıldı. Mahkemenin öğle tatillerinde adamlar bizi adliye kapısında karşılamaya başladılar... Biz bittik, davanın biteceği yol bizden açtıklan iki dava ile benim dava ile bizim çocuklann davalar birlesip tek dava oldu. * * * Davanın biteceği yok. Davayı ben bıraksam Ahmet Oğuz bırakmıyor. tki koca yıl geçtikten sonra aklım başıma geldi. Ailecek bir avukata vekâletname verip avukat tuttuk. Biz avukat tutunca Ahmet Oğuzlar da başka bir avukat tuttular. günleri verilmeye başladı. O günler biz tam tekmil hazır bekliyoruz. Beklemeler artıp uzadıkça köy gençleri bahis tutuşmaya başladılar. Bu defa beşinci keşifte mahkeme heyeti çıkıp geldi. Hâkim "Hah, aferin, işte böyle olacak " dedi ki, hepimizin göğsü kabardı. Çok mübalağa bir keşif oldu. Namı bütün yöreye yayıldı. Sanki düğün yeri, bayram yeri. Duruşma salonunda anasının babasının adını unutan kanIar, çooıklar, keşifte elleri bellerinde çatır çatır konuşuyorlar. Biz sonra keşfin harareti içinde Ahmet Oğuzlarla bir kapıştık ki dava konusu kavgamızın bunun yanında sözü bile olmaz. Kavgadan sonra durulduk ve keşfi tatlılıkla bitirdik. MDP İstanbul İl Başkanı: Recai Dıblan ANKARA, (ANKA) MDP 1. Büyük Kongresi'nden sonra tstanbul tl Başkanı Zeynel Abidin Erden'in istifasıyla boşalan tstanbul il Başkanlığına, eski tl Başkanı Recai Dıblan yeniden getirildi. Genel Başkan Yardımcısı ve Örgüt tşleri Sorumlusu Arif Atalay, Recai Dıblan'ın tstanbul tl Başkanlığına getirilmesinin, çarşamba günü tstanbul'da Ülkü Söylemezoğlu tarafından düzenlenen bir basın toplantısında acıklanacağını bildirdi. Çok mübalağa bir keşif oldu ki, namı bütün yöreye yayıldı. Sanki düğün yeri, bayram yeri. Keşifte bir kavgaya tutuştuk, ilk kavga yanında hiç kalır... Hâkim "Bir dahaki mankemede kararuuzı verecegim" dedikten sonra karar gününe birkaç hafta kala hâkimin tayini çıkmaz mı? Yeni hâkim birkaç duruşma girip pktıktan sonra, "Keşif eksik oimtı$. Davayı avukata verdik ya, artık rahat Yeniden keşif yapacağız " deyiverdi. Sonederiz diye düşünürken işler asıl bundan ra hâkim, "Bu dosyalann birleştirilrnesi sonra kanştı. İlk avukatlı duruşmamız iyi olmamış. Biz bunlan yine ayıralım" da bizim avukat ayağa kalkıp hâkime, dedi. Neyse, sonra hâkim, ayırmamaya "VerUen düekçeler çenşkih',tanıklanrian karar verdi. latımlan da çelişkili. Bu nedenkrk dava• * • cılann, sanıkbuın ve Unıkiann tiimünün Hâkim yine keşiften sonraki ilk mahyeniden aniatımlanna başvunılmasını istiyonız" deyince bizim avukattan son kemede karannı verdi. Ahmet Oğuz 200 ra karşı tarafın avukaıı ayağa kaiktı: lira, ben ise 133 lira 30 kuruş para ceza"Tanıklann tümünün çagnlarak, kimin sına hükum giydik. Sonra her ikimizin cekune vurdugunun, kimin Idme hakaret ettiginin tespitini istiyonız" deyip yerine oturdu. \vukat, "Sana 30 kuruş * • • * • •• YÜKSEK ÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU GENEL MÜDURLÜĞUNE PERSONEL ALINACAKTIR 1. Genel Müdürlük Merkez ve Taşra Teşkilaunın personel ihtiyacıru karsılamak amacıyla asağıda gösterılen kadrolara belirtilen nitelik ve sartlan tasıyan personeJ sınavla alınacakiır. Kadro Atama yapılacak yer Tahsili Sımfı Unvanı Derecesi Sayısı Genel Md. ve lzmir Erzurum Tıp Fakültesi Mezunu S.H Tabib 56 7 Trabzon Diyarbakır Adana Eskişehir Böl. Müdürlükleri Genel Müdürlük Diş Hek. Fak.Mezunu 1 Diş Tabibi 6 S.H. Hemşirelik Yük. Ok.Mezur ı Ankara Bölge Müdürlüğü 1 Hemşire 8 S.H. Genel Md. ve Ankara EskişeSağlık Koleji Mezunu 6 910 S.H. Hemşire hır Erzurura Adana Diyarbakır Böl. Md. Beslenme ve Dtyetetik veya İstanbul lzmir Erzurum Diyetisyen 6 78 *% Trabzon Diyarfeakır Adana Gıda Tek. Mezunu Bölge Müdürlükleri tstanbul (2) Eskisehir Trabzon Sailık Koleji Mezunu 6 S.H. Saftkk Memuru 10 Diyarbakır Adana Bölge Müdürlükleri S.H. Sosyal Ça. Sos. ve ld.Bil.Fak. veya tkt. lzmir • Erzurum Eskisehir 78 lışmacı Id.Bil.Fak.Sos.Ça!.ve Sos.Hiz.lzrairTrabzon Böl. Md. ya da Sosyoloji Böl. Mezunu 10 KüiUphanecilik Böl. Mezunu Ankara (2) fzmir (2) Adana G.l.H. Kütüphaneci 78 (2) İstanbul Trabzon • Eskisehir Erzurum Böl. Müdürlükleri G.I.H. Bilgisayar lslctmeni Bilgısayar Muh. Istatisıik, Genel Mudürluk Matematik Böl. Mezunu G.İ.H. Ver.Haz.Konı. lşletmeni 11 Lise ve Dengi Okul Mezunu Genel Müdürlük G.I.H. Egitim rehberi67 Egt.Fak.veya Ikdd.Böl.Fak. Isıanbul Eskişehir Adana ilgili Böl.Mezunu Erzurum Trabzon Oiyarbakır Bölge müdürlükleri 678 Gn.Md.(31) Erzutum (3) G.I.H. Meraur 40 Fakult: veya ytlk. Okul İstanbul (2) Trabzon (2) DiMezunu yarbakır Adana Böl.Md. G.I.H. Memur 9101112 36 Lise ve Dengi Okul Mezunu Genel Md. (16) ve Ankara (3) istanbul (7) Adana (4) Diyarbakır (3) Trabzon (2) Eskisehir Böl. Müdürlükleri G.l.H. Daktilograf 91011 20 Lise ve Dengi Okul Mezunu Genel Md. (7) ve Ankara (3) İstanbul (2) Adana (2) Trab1213 zon (2) Diyarbakır (4) Bölge Müdürlükleri G.l.H. Yurt Yön. ' Mem. 678910 76 Fakülte ve rük. Ankara (14) İstanbul (12) ErOkul Mezunu zurum (10) Trabzon (13) Diyarbakır (14) Adana (4) Izmir (1) Böl. Müdürlükleri 20 Y.H.S. Teknisyen Yrd. 1213 llkokul ve Ortaokul Mezunu Ankara (5) tstanbul (2) Eskişehir (1) Trabzon (3) Diyarbakır (2) Erzurum (2) (Elektrikçi ve Adana (5) Böl. Müdürlükleri Sıhhi Tesisatçı) Y.H.S Kaloriferci 15 1213 llkokul ve Ortaokul Mezunu lzmir (3) Adana (4) Diyarbakır (4) Erzurum (1) tstanbul (1) Trabzon (I) Eskisehir (1) Bölge Müdürlükleri Y.H.S. Bekçi 121314 13 llkokul ve Onaokul Mezunu Ankara (3) Adana (3) Erzurum (3) lzmir (2) Trabzon (1) Diyarbakır (I) Bölge Müdürlükleri G.l.H. Şoför 1213 3 llkokul ve Ortaokul Mezunu Diyarbakır (I) Eskişehir (1) Trabzon (1) Böl. Müdürlükleri Y.H.S. Hizmetli 121314 27 llkokuJ ve Onaokul Mezunu lzmir (4) Erzurum (16) Adana (6) Diyarbakv (1) Böl. Müdürlükleri Y.H.S. Aşçı 121314 7 llkokul ve Ortaokul Mezunu Genel Md. (3) ve Ankara (2) Adana (1) Trabzon (I) Bölge Müdürlükleri 2. BAŞVURACAKLARDA ARANACAK NİTELİKLER: a. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 48'inci maddesindekı Genel ve özel şartları mşımak, b. Sınav tarihi iübariyle 18 yasından küçük 35 yasından büyük olmamak ftajdımcı Hizmetler Sınıfı için 30 yaş), c Erkek adaylar için muvazzaf askerlik hizmetini yapmış olmak, d. 657 Sayılı Kanuna tabı halen çahşıyor olmamak, e. Daktilograflar için kurs belgesi, Teknisyen yardımcılan için branşı ile ilgili yetki belgesi, Kaloriferciler için Yfetkili Ateşçi belgesi, Şoförler için en az Profesyonel Trafık Ehliyeınamesi, Asçılar için Bonservis zorunludur. f. Atama yapılacak yer Genel Mudürluk ve Böige Müdürlükleri olarak belirtilmiş olup, Bölge Müdürlükleri ne bağlı Yurtlan da kapsamaktadır. 3. BAŞVURACAKLARDAN ISıENEN BELGELER: a. flajnjrii dilekçesi (lstenilen görev ve bölge bildirilecektir.) b. öğrenim belgesınin ash veya Noter onaylı sureti, c. Daktilograf kadrosuna basvurularda (Ticaret Lisesi mezunlan hariç), kurs belgesi, d. Nüfus Cüzdanı örneği veya Yetkililerce onaylı sureti, e. 2 Adet vesikalık foıoğraf, 4. Başvuru dılekçelerı 3'üncü maddede belirtilen belgelerle bırlikte ilanın gazetelerde yayınılandıgı ilk günden itibaren 15'inci gunu saat l7.00"ye kadar Genel Müdürlük Personel vç Eğıtım Dairesi Ba^kanlığı Kıbrıs Caddesı No: 4 Kurtulus/ANKARA adresinde bulundurulacaktır. Posudaki gecikmeler dikkatealınmayacakıır 5. Smaviar; Aıaturk ögrencı Yurdu Plevne Caddesı No: 5 Cebeci/ANKARA adresinde yapılacaknr. 6. Genel İdari Hizmetler Sınıfına alınacak personelin yazılı sınavları 5.8.1985 gunu saat 9.30'da Yeıeılik sınavı, 12.8.1985 gunu 9.30'da. Yardımcı Hizmetler Sınıfına alınacak personelin yazılı sınavı 5 8 1985 gunu saat 14.00'de yeterlik sınavı da 12.8.1985 gunu saat 14.00'de yapılacaktır. 7. S.H.Sınıfma alınacak personel için 15.8.1985 günü saat 10'Ja yeterlik sınavı yapılacaktır. 8. Genel İdari Hizmeıler ve Yardımcı Hizmetler Sınıfından yazılı sınavda başarı gösterenlerin listesı 9.8.1985 gunü saat 10'da Ataturk Yurdu girişındeki panoya asılacaktır. 9. Sınava katılacak adaylar, sınav giriş belgelenni 4.8.1985 Gene) Müdürlük Persone) ve Egıtim Daıresı Baskanlığından alacaklardır Sınav girış belgesi olmayan sınava alınmayacaktır. 10. 2'ıncı maddede ya/ılı nıtelıklerı taşımayanlar ve 3'üncu maddede yazılı belgelcri noksan olanlar sınava sevhen girmiş olsalar dahı değerlendirmeye tabi tutulmayacaklardır. Basın: 20678 #•, Arzuhalci beni dinledikten sonra, '' Yalmz A hmet 'ten değil, tüm aileden davacı olacağız" dedi. "Neden?" diye sordum, "Onlar kavgaya karışmadılar ki..." "Onlardan da davacı olacağız ki, tanıklık yapacak kimse kalmasın" dedi arzuhalci. "O zaman, yaz" dedim. "Yedi sülalesinden davacıyım." Vay domuz vay!... Aklı sıra beni kandırıp dilekçeyi benden önce verecek. Durur muyum? Ben de çektim eşeği... tkimiz birden eşeklere atlayıp köyden ok gibi fırladık. Bir koşu tutturduk ki, deme gitsin. Benim eşek daha güçlü. Köprübaşı'na ondan önce vardım. Hiç sağıma soiuma bakmadan o zamanın parasıyla Uçbin lira verip Hüsamettin'in taksisine atlayarak doğru ilçeye... • •• Köprübaşı'na benden sonra gelen Ahmet, benim taksi tutup ilçeye gittiğımi öğrenince, bir taksi de o tutmuş. Bizim külüstürü yolda geçip gittiler. Yolda teker patlatmışlar da ardı ardına ilçeye girdik. Bir arzuhalciye o koştu, öbürüne ben. "Yaz" dedim. "Ahmet Oguz'dan davacıyım. Aman Ahmel'ten önce beni mabkemeye yeüştir!" Arzuhalci, beni dinledikten sonra: "Olmaz" dedi. "Yalmz Ahmet'ten degil, tümünden davacı olacağız." "Neden ki?" diye sordum, "Onlar kavgaya karışmaddar..." "Onlardan da davacı olacağız ki, tanıidık yapacak kimse kalmasın; hem de nubkemelerde sürüm süriim süriinsiinler" dedi, arzuhalci. "Yaz" dedim, "yedi sülalesinden davacıyım." Dilekçeyi kapıp fırladım. Arkama bir baktım ki, Ahmet Oğuz da elindeki dilekçeyi sailaya sallaya yıldırım gibi geliyor. Kan ter içınde ondan önce attım kendimi savcının odasına. Arkamdan da burnundan soluya soluya Ahmet Oğuz girdi odaya. Savcı benim dilekçeme şöyle bir baktı, imzalayıp, kaleme havale etti. Ahmet Oğuz'a da dilekçesinin Sulh Ceza Hâkimliği'ne yazıimış oiduğunu, dilekçesini hâkime götürmesini söyledi. • •• İki gün sonra köye bir jandarma gelerek Ahmet Oğuz ve şikâyet ettiğim bütün yakınlannın ilçeye gidip karakola ifade vereceklerini söyledi. Tütün işinın en sıkışık zamanı ki, değil bir gün, bir dakika bile tarladan ayrılamazsm. Ahmet Oğuz o gün "Mahvoldum, mabvoidum" diyerek kıvranıp durduysa da sabah olunca çaresiz çoluk çocuğu bir minibüse doldurarak ilçeye gittiler. Aksamleyin geç vakit köye perişan döndüler. Meğer Jandarma Başçavuşunun başka bir işi çıktığından o gun ifade verememişler. Mecburen ertesi gün yeniden ifade vermeye gittiler. Ama bu iki gün içinde tarladaki tütünden hayır kalmadı. • • * Biz dilekçelerimizi verdikten on beş gün kadar sonra da Ahmet Oğuz'un şahsi dava dilekçesi geldi. Ahmet Oğuz da yalmz benden değil herkesten davacı olmuştu. Bir okudum ki, benim dilekçe yanında halt etmiş. Meğer tankla adamın evini yerle bir etmediğuniz kalmış bir... Aynı gün ilçeye gidip, dilekçeyi arzuhalcinin önüne attım: "Ver bakalım cevabını." Arzuhalci dilekçeyi süzup çevresine bakındı: "Cevap kolay da hani senin çocuklar?.." Biz bu defa da avukatlanmızın kurbanı olarak çoluk çocuk yine döküldük yollara. Ancak ifadeler alınırken ortaya şöyle bir sorun çıktı: Davacılar ve sanıklar aynı zamanda davanın tanıklan olduklanndan ifadeleri nasıl ve ne sıfatla ahnacaktı? Dört dava birlesip tek dava olunca bizim ne olduğumuz kanştı. Avukatlar, her birimizin önce davacı/sanık sıfatıyla, sonra da tanık sıfatıyla ikişer kez ifadelerimizin alınmasını istediler. Böyle olunca bu defa da ortaya şu sorun çıktı: Bir tanık ifade verirken, aynı zamanda davacı/sanık da olan diğer lanıklar içeri de mi kalacaklar, yoksa dışanya mı fazla ceza verdiler" dedi. A vukatın ellerine sarıldım, "Aman, 30 kuruşun lafı mı olur? Ben sana 30 bin lira vereyim, gel şunu temyiz etme..." zalarını indirdi. İkimizin dışındaki bütün sanıklar için beraat verdi. Ahmet Oğuz benden 66 lira 70 kuruş fazla ceza yediğinden davayı ben kazanmış oluyordum. Yazıhanede avukatın ellerine sanlıp, "Sağol avukat bey, Allah senden razı olsun" dedimse de avukat hiç oralı olmayıp. Hâkim zaptı yazdırıp duruşmayı bağladı: "Dogum ve sabıka kayıtlannın istenmesine, tanıklara davetiye çıkanlmasına, başka hususlann daha sonra düşiınülmesine, duruşmanın falan gıine ertelenmesine..." **• Sonra benim davanın günü geldi. Haydi yine mahkemelere... Yine aynı minval üzere ifadeler alındı. Sonra yine: "Gereği düşünüldü: Doğum ve sabıka kayıtlannın istenmesJne..." Sonra üçüncü davanın ilk duruşması, sonra 4'üncü davanın ilk duruşması... Biz durmadan çoluk çocuk 2030 kişi iki taksi bir minibüsle mahkemeye tasınıp duruyoruz. Bizim davalardan Köprübaşı'nda taksicilige heveslenip yeni taksi alanlar oldu. llçede esnaf dört gözle yolumuzu bekliyor. Yeni yeni köfteci dükkânları açıldı. Mahkemenin öğle tatillerinde adamlar bizleri Adliye kapısında karşılamaya başladılar. İlçe esnafı bizim mahkeme günlerini bizden iyi takip ediyor. çıkacaklardı? Tanık olarak dışanya çıkanhnalan, davacı/sanık olarak ise içeri de kahnalan gerekiyordu. Uzun taıtışmalardan sonra mahkemece tanıklann duruşma saionuna tek tek aiınarak ifadelerinin almmasuıa, bu sırada diğerlerinin dışanya çıkanhnaJanna, sonra alınan ifadelerin davacı ve sanıklara topluca okunarak ifadelere karşı diyeceklerinin sorulmasına karar verildi. Kadınlar ve çocukiar davacı/sanık sıfatıyla ifade verirlerken her şeyi birbirine kanştırmışlar, birbirini tutmaz beyanlarda bulunmuşlardı. Bir de tanık olarak ikinci kez ifadelerine başvurulunca her şey iyice karman çorman oldu. Avukatlann sıkıştırmasından, hâkimin sorulanndan üç kişi baygınlık geçirdi. • •*• "Karan temyiz edecegiz, sana 30 kuruş fazla ceza verdiler "dedi. Yeniden ellerine sarıldım. " Aman avukat bey" dedim, "30 kuruşun lafı mı olur? Ben sana 30 bin v reyim, gel şunu temyiz etme. Sonra b zuk falan gelir de bir dört yd daha ugraşıru." Ne dedimse kâr etmedi. Her iki avukat da karan temyiz ettiler. Bir yıl kadar sonra bizim karar 30 kuruş yüzünden temyizden bozuk geldi. Çıktık yine mahkemeye. Hâkim, "30 kuruş fazla cezadan Yargıtay karan bozmuş, ne diyorsunuz?" diye sordu. Boynumuzu bükup " N e dlyelim hâkim bey, takdiri iiahi" dedik. Davacılar ve sanıklar aynı zamanda davanın tanıklan olduklarından ifadeleri nasıl ve ne sıfatla alınacaktı? Kadınlar ve çocukiar davacı sanık sıfatıyla ifade verirken her şeyi birbirine karıştırdılar. Bir de tanık olarak ikinci kez ifadelerine başvurulunca her şey iyice karman çorman oldu. Mahkemede ağzımızı açtığımız yok. Ne bize bir şey soran var, ne de bizim bir şey dediğimiz. Girip girip çıkıyoruz... Elimizde birer gün kâğıdı gittiğimiz gibi dönüyoruz. • •• Biz böylece iki yıla yakın ağzımızj dahi açmadan mahkemelere gidip geldikten sonra, hangi davanın hangi oturumunda bUmiyorum, hâkim, "Sizuı davalannızın bepsini bir günde toplayalım. Ayn ayn gidip gelmeyin" dedi. Yirmi kişi birden "Hay Allab sizden razı olsun" dedik. Hâkim üç beş ay içinde dört davayı aynı günde topladı. Biz yine ayn ayn dört davaya girip çıkıyoruz, ama hepsi de aynı günde olduğundan vız geliyor. Dört taksi parası yerine bir taksi parası; dört yemek yerine bir yemek. " O b " dedik, "diinya vanms. " Bir gün hâkim Ahmet Oğuz ile bana ikimize birden ayn ayn, davalann birleştirilmesini önerdi. "Birteştirelinı" dedim. Böylece, Ahmet Oğuz ile aile efradının Bu ilk hızdan sonra avulcatlar uzun bir süre bizlere dokunmadüar. Ben ve Ahmet •Oğuz her mahkemeye gidip geliyoruz, ama çocukiar rahat. Tam avukata hayır dua edeceğim ki, bu defa iki avukat sanki anlasmışlar gibi, dava sanıklannın yedi tanesinin on beş yasından küçük olup bunlann işledikleri suçun "farik ve mümeyyizi" bulunup bulunmadıklanmn sağük kurulunca tespitini istediler. Ahmet Oğuz ile ben ikimiz birden "Anam şimdi yandık işte" diye bağırdık. "Aman hâkim bey, etinize ayagınıza düştük, bizleri heyete göndermeyin" diye nice yalvardıysak da, hâkim sağlık kurulundan "farik ve mümeyyiz" raporu alınması için bastı kararı. Belirlenen günde dört çocuk bende, üç çocuk Ahmet Oğuz'da mahkemeye vardık. Çocuklann kollanna damga basıp, ellerimize mühürlü birer zarf tutuşturarak ile, heyeti sıhhıyeye yolladılar. Tam üç hafta duruma göre kâh ilde geceleyerek. kâh köye gidip gelerek sonunda raporlarımızı aldık. *•* Araya adli tatil girdi. Adli tatil biteli iki ay kadar olmuştu ki, avukatlar keşif icat ettiler. Mahkeme de keşif yapılmasını karar a bağladı. Keşif günü gelip çattığında gerek biz, gerekse Ahmet Oğuz tarafı işi gücü bırakıp o gün sabahtan aksama mahkeme heyetini bekledik. Köyde işi gücü olmayanlar ve hatta yakın köylerden dahi keşfi seyre gelenler bizimle birlikte akjamı ettiler. Meğer, o gün hâkimin başka bir işi çıktığından bizim keşfe gelememişler. İkinci keşifte de gelen giden olmadı. Üçüncü keşifte de aynısı. Allah seni inandırsın, tam sekiz keşif günü verildi ve sekizinde de keşfe gelinmedi. Sekiz keşfe gehneyen mahkeme heyeti dokuzuncu keşfe geldi. Heyet geldi ya, millet nasıl olsa gelinmiyor diye kimisi düğune, kimisi pazara, şuraya buraya dağılmış, bizden kimse yok. Hâkim keşfi yapmadan bırakıp gitti. Sonra yine keşif Yunus, "Haftaya yine duruşma var" diyordu. "Bizim dava katiyen bitmez de, ben zamanaşımına güveniyorum. Şurada ne kaldı ki? Bir yıl falan... " Hâkim, Yargıtay'ın bozma karanna uyup bu kez 133 lira ceza keserek mahkemeyi bitirdi. Avukat karan yine temyiz etti. Aradan bir yıl daha geçti. Ben davayı, temyizi filan unutmuştum. Bir gün ilçede gezinirken avukat, "Gözün aydın, bizim karar yine boznk gddi. Karar bn kez de sanıkjare son söz verilmediğinden bozulmuş" dedi. **• Yunus, çayından bir yudum daha aldı. Bitiriyordu sözünü: "İşte bak, haftaya yine duruşma var. Bizim dava katiyen bitmez de ben zaman asımifla giiveniyorum. Kanuna göre, hâkim 7.5 yıl içinde cezayı kesip davayı biüremezse dava kendiliginden ortadao kalkıyor. Şurada ne kaldı ki? Bir yıl falan...'" • •• Ertesi gün bucağın küçük, tozlu meydanından otobüs kalkacak, o sırada uzaktan bir toz bulutu görüldü. Toz bulutu yaklaştı, yaklaştı... Ortaya iki eşe' ü çıktı. Taksiciler arabalanna binip kontaklan açmışlardı. Gözleri keskin birkaç kişi birlikte: "Birisi Yunus..." dediler. "Öteki de Mıngjrlann Veli... " İki eşekli hızla meydana girip kendilerini ayn ayn birer taksiye attılar. İlçeye doğru... Cenap Guven Avukat Yukarıdaki öyku, Balıkesir Barosu 'nun "Yaşam Dosyası Yarışması"nın birincilik ödülünü kazandı. StRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle