24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER "emredici" olusu ükesinden hız alarak KİT'lerin çalışmalannı, özellikle yatınm uygulamalannı yakından izlemekte ve bu konudaki toplantılara başkanlık etmektedir. Baslıca yardımcısı ise, önce danışman daha sonra da DPT Müsteşan olarak bugunün Başbakanıdır. 1970 sonrasında, 12Martsarsıntısınm ardmdan KİT'ler yine gflndeme gelmiş ve bu kez bir "Reform Komisyonu" kurularak KİT'lerin sanlması için değil, ekonomiye olan katkılannm arttınlması için araştırma ve incelemeler yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda ilk koalisyonun Atatürkçü kanadı doğal olarak KİT'leri karma ekonomi düzeninin vazgeçümez kunımlan olarak benimserkcn, koalisyon ortağı parti de, "Sanayide Devlet" sloganı ile bu konudaki görüşünü vurgulamıştır. Ülkenin 75 sente muhtaç kaldığı en yetkili ağızdan duyulduktan sonraki dönemde işbaşına gelen 19781979 yıUannın 11 gevşek destekli "koalisyon benzeri" iktidan bütün güç koşullara karşın gübre, demirçelik, maden, enerji, petrol, petrokimya v.b. alanlarda KİT'ler aracıbğı ile yatınmlan hızlandırmıştır (örneğin 1978 yılında yatınmlann GSMH'ya oram bugünkünden çok yüksek olmuştur. Bugün bu oran düşerken toplam yatınmlann yansından fazlası yine kamu kuruluşları tarafından yapılmaktadır). O yıllarda da KİT'lere yerli yersiz saldınlar devam etmektedir. Ama bu kez saldıranlar arasında hiç değilse iktidar partisinin kendisi yoktur. MANTDtSIZLIKLAR Bugün, özellikle tekel konumundaki KİT'lerin ederlerine (fiyatlanna) yapılan zamlarla bunlann kâr eden kuruluşlar haline dönüştüğü sık sık yinelendiğine ve "Hazine'ye yük olma" sorunu ortadan lcalkmış olduğuna göre, "KlT"ler niye yeniden "günah keçisi" olarak gtindemdedir? Bunları satışa çıkarmaktan amaç ne olabilir? Belki de yukarda değindimiz yıllar öncesinin "Ben liberalim, şu hald e . . . " senaryosu füme almmak istenmektedir. Tek yenilik olsa olsa KİT'leri halka yani onlann gerçek sahibi olan Türk Ulusu'na satmalrtan söz edilmesidir. Bu düşüncenin ne denli manük dısı olduğu apaçıktır. Bir baska mantıksızlık ise, bu öneriyi yapanlann neredeyse tasarruflann "smırsız" olduğu gibi bir noktadan yola çıkmalandır. Sanki ulusumuzun büyük çoğunluğu o denli zenginleşmiştir ki, tasarruf egiliminde meydana gelen hızlı artış nedeniyle hem köprunün, Keban'ın v.b. gelir ortaklığına para yatıracak, hem devlet tahvili, Hazine bonosu alacak ve hem de bankalardaki tasarruf mevduatını çoğaltarak ekonominin finansman gereksinmelerine yardıma olacak, geri kalan tasarruflanm da KİT satın almaya a>ıracaktır. Yok eğer asıl amaç KİT'lerin en kârlı birkaç tanesini ayncaiıklı birkaç özel kesim kuruluşuna satmak, çeşitli özendirmelerle bunlara destek sağlamak ve kötüsü geldiğinde bir "kurtarma operasyon u " bunlan yeniden kamu kesimine döndürmek ise buna söylenecek söz yoktur. Hem böylece ne koyu "liberal" olduğumuzu katmerli olarak karutlamış olmaz mıyız? tlk kurulan KİT'lerin 50. yıllarını kutladığı şu günlerde durup düşünmeli ve bu hesapsız kitapsız abşveriş hevesinden yol yakmken vazgeçilmelidir. Türkiye kalkınmak, ekonomik bakımdan az gelismişlik çemberini kırmak, kısacası sanayileşmek zorundadır. Bunu gerçekleştirmek için ise ekonomi içindeki üretim birimlerinin el değiştirmesine değil, yeni üretim kapasitelerinin yaratılmasma, üretimin ve verimliliğin arttırılmasına ihtiyaç vardır. Devletin bu amaçlan gerçekleştirmek için uygulaması gsreken özel kesime de yol gösterici politikanın en etkili araçlannın ise KİT'ler olduğu kuşkusuzdur. SONUÇ Bugün uygulanmakta olan parasal önlemler ağırlıklı, tek boyutlu ekonomik politikanın yatınmlan geliştirmediği, issizlik sorununu büyüttüğü, sosyal adalet ilkelerine uygun bir gelir dağılımını gerçekleştiremediği artık ortadadır. Zincirleme fîyat zamlan ve bir tür " y a n dondurulmus ücret/tam serbest fiyat" uygulaması ve "enflasyonu enflasyonla yenme" politikası genis kitlelerin geçim sıkıntısını gün gectikçe arttmnaktadır. Yanhş bir temele oturtulduğu için, övüniilen dışsatım artışırun sanayinin gelismesine, yatınmlann hızlanmasına, insan kullanımı (istihdam) alanlannın gcnişlemesine katkısı olmamıştır. Bu durumda KİT'leri birtakım kısa vadeli düsüncelerle satışa cıkarmak yerine, onları topluma, mümkün olan en yüksek sosyal ve ekonomik yaran sağlayacak, daha etken bir yönetim biçimine kavujturmak için gün kaybedilmemelidir. Genis kapsamlı bir KİT satışı girişimi nasıl olsa sonuç vermeyecektir. Ama hesaba değil de hevese dayanan bu girişimin, KİT sisteminde açabileceği yaraJarın faturasını olayı "yol kazası" diye nitelendirip hafıfe alacak olan "akü hocalan" değü biz öderiz. 22 TEMMUZ 1985 50. Kuruluş Yıllarmda KTTler Satılır mı? İlk kurulan KİT'lerin 50. yıUarını kutladığı şu günlerde durup düşünülmeli ve bu hesapsız kitapsız alışveriş hevesinden yol yakınken vazgeçilmelidir. Türkiye kalkınmak, ekonomik bakımdan azgelişmişlik çemberini kırmak, kısacası sanayileşmek zorundadır. Bunu gerçekleştirmek için ise ekonomi içindeki üretim birimlerinin el değiştirmesine değil, yeni üretim kapasitelerinin yaratılmasma, üretimin ve verimliliğin arttırılmasına ihtiyaç vardır. CUMHURIYET'teu OKURLARA. OKAY GONENSİN Ateş Altında S ATİLLA AYBAY Kimi yazarlar Feshane gibi, Beykoz Techizatı Askeriye Fabrikası gibi kunımlan örnek göstCTerek KİT'lerin Jaıruluşunu 19. yüzyılın ortalanna kadar götürürler. Oysa o yıllarda Batılılar, OsmanJı Devletine bir rahmetli hocamızın deyimi ile "cebri liberalizm" uygulanırmaktadır. Bir aniçinbütünötekiolumsuz koşullan gönnezlikten gelsek bile, emperyalist güçlerin hammadde kaynaidannı kısıtlayıcı ya da pazarlannı daraltıa girişimJere izin verraelcri söz konusu olamazdı. Var oluş nedenleri, kapsam ve işlevleriyle Cumhuriyet döneminin KİT'lerini, imparatorluğun son yıllannda ortaya çıkan birkaç dağımk kuruluşun uzantısı olarak görmek doğru değildir. Bilindiği gibi, Cumhuriyetin ilk yıllannda denenmek istenen "özel kesimi özendirerek kalkınma" modeli sonuç vermeyince, araştırmaa/işletmeci kamu girişimleri bütünlüğü içinde KtT'lerin kurulmasına baslanmıştır. Sosyal ve ekonomik amaçlara yönelen bu uygulama, Atatürk jlkelerinden en önemlilerinden birinin (devletçiliğin) yaşama aktanlmasını simgeler. Çok geçmeden bu ilke, anayasada da yer alacaktır (5 Şubat 1937). Gelelim KÎT'lerin "tasfiye edilmesi", sanlması, özel kesime devredilmesi gibi önerilerin su üstüne çıktığı günlere. Bu önerilerin 1940'lann ortalanndan sonra yoğunlaşmaya başladığını gözlüyoruz. O yıllarda yayımlanan ve yeni kurulmuş olan Demokrat Parti'nin "iktisadi felsefesini" yansıtmak iddiasında bulunan biçim ve içerik bakımından pek yoksul Türkçe ve tngilizce kitapçıklarda ytızeysel ve pek kaba çizgili bir liberalizm savunlurken, "KİT"lerin özel kesime devredileceği de "müjdelenmektedir." Bu "müjde", daha sonra seçim sloganlan arasında da yer alacaktır. Ancak, ortada genel ve yuvarlak sozlerin ötesinde Ulkenin ekonomik sorunlanna kalıcı çözümler getirmeyi amaçlayan açık seçik bir sistem önerisi olmadığı için KİT'lerin ne amaçla, kime ve hangj koşullarla "satılacağı" da planlanmış değildir. Konuya "Ben ekonomide liberaüzmden yanayım; bu sistemde kamu girişimine yer yoktur" gibisine oldukça basit ve "safdil" bir biçünde yaklaşılmaktadır. (tşin ilginç yönü aynı yıllarda Batının "liberal" ülkelerinde orneğin Ingiltere ve Fransa'da dev özel kesim kuruluşları kamulastmlmaktadır.) DP iktidara geldikten sonra bir yandan satış, tasfiye sözleri söylenedursun, KtT'lere bağlı alt kuruluşlann sayısı arttığı gibi, kimi eskilerinin yavrulaması ile oluşan kimisi ise yeni kurulan KİT'ler ortaya çıkar. SATMA YERİNE tYİLEŞTtRME EĞİLİMİ 1960 sonrasında planJı döneme geçişte "karma ekonomi nedir, ne değildir?" tartışmalan arasında " K İ T " satışı önerilerinin yine gündeme geldığini görürüz. Ancak uygulamada bunlan ivileştirme, göreü bir özerkliğe kavuşturma cabalan ağır basar. Yabancı uzmanlarla ortaklaşa, kurum düzeyinde yürütülen çalışmalar, 440 sayılı yasanın çıkanJması ve Yeniden Düzenleme Komisyonu'nun uygulamalan bu doğrultuda atılmış adımlann somut örnekleridir. Sanayileşme olmadan gerçek anlamda bir kalkınma olamayacağını kavramış gözüken AP iktidarının başı, parti programının liberal görünümüne karşın, " p l a n " ı n kamu kesimi için ugün basınımız birkaç yönden ağır "ateş altında"oV: Birincisi, birçok başka sektör gibi basın da oldukça güç bir ekonomik bunalım döneminden geçmektedir. Hızlı maliyet artışlan, tiraj ve etkinlik sağlamak amacıyla yapılan pahalı lotaryaiar bu kısır dönguyü daha da yap/sallaşttrmış ve yayın organlannın büyük bölümünü kendi yağryla kavrulamaz dunva getirmiştir. Saldırının ikinci odağı ise hükümettir. Hükümetir. basına bakışında ise doğrulatia yanltşlar birbirine kanşmış ve bu yüzden ilişkilerin oldukça zedelendiği bir ortama gelinmiştir. Basınımızın bir kesiminde şiddetle kurumlaşmış bulunan bir tür magazincilik anlayışının eleştinsi ile basının uyancı ve denetleyici işlevinden rahatsızlığın yetkililer katında birbirine kanştınldığı görülmektedir. Ancak, Türk basını için asıl tehlike bu ikisi de değildir... Devlet Bakanı Mesut Yılmaz "Basının ciddi bir otokntik mekanizmasına ihtiyacı var" derken, İsmail Cem "Yazılı basın ve TV'de gelişme yoktur. Yazılı basında kalite kaybı gorülüyor" derken, Prof. Reha Poroy "Bir Batı kentinde gazeteleri eline aldığında bulduğu doyuruculuğu Türkiye'deyken bulamadığından" yakınırken, Prof. Vaşar Karaya/çın "Cumhuriyet dışında yeni yayınları tanıtan bir tek gazete bulunmadığına" dikkati çekerken, ne ölçüde haksızdıriar? Evet, asıl tehlike burada çeşitli açılardan dikkat çekilen alandadır: Türk basını, ömeğin son 10 yıl içinde daha doyurucu, daha etkin, daha nitelikli mi olmuştur? Yani daha gelişmiş midir? Okurlar gözünde inandıncılığı artmış mıdır? Ne yazık ki, bu konulardaki isaretler pek olumlu değildir.. Bugün neredeyse 1 milyon okur, lotarya kuvvetiyle gazete almakta ya da değiştirmektedir. Ne yazık ki yine yaklaşık 1 milyon okur sabah "eğlenmek" için gazete almaktadır, dünyada neler olup bittiğini öğrenmek için değil. Son fiyat artışının ardmdan temmuzun ilk iki haftasındaki toplam okuyucu kaybı yanm milyona yaklaşmaktadır... Şimdi ne olacak? Gelsin yeni lotaryaiar, anvağanlar, pazariama şirketleri... Türk basınından özeleştiri beklerken gözden kaçınlmaması gereken temel bir nokta daha var: Basın, "demokrasiye geçiş dönemi'7j/n getirdiği koşullardan en çok etkilenmiş kesimlerden biridir; haber anlayışının değişmesinden, inandınalık kaybından söz ederken bunun da dikkate alınması şarttır. • Cumhuriyefe gelınce... Cumhuriyetin gazetecilık anlayışı çok açıktır, ilkeleri, tercihleri, öncelikleri bellidir. Genel Yayın Müdürümüz Hasan Cemal'in bugünku yazısmda belirttiği gibi "Cumhuriyet modern bir anlayışla, ciddi bir gazetenin sahip olması gerekli temel ilkelerin bilincinde olarak 61 yıl önce yola koyulmuştur. Demokrasi ve çağdaş uygarlığa dayalı sağlam düşünsei temeli üstünde her zaman daha mukemmeli arayan bir gazete olma özelliğini koruyabilmiştir. Ama daha mükemmele dönük arayışının bazı alanlarında ise, özellikle ekonomik olanaksızlıklarından dolayı geri kaldığı olmuştur, yetersizlikleri, eksiklikleri vardır kuşkusuz..." Hasan Cemal'in yazısmda açıkladığı tanhi belge bir yanda okur anketımizin sonuçlan bir yanda Cumhuriyetin 61 yıllık birikiminin üstüne1' inşa edilmiş yolunun doğruluğunu bir kez daha sergilemektYa eksiklerimiz.. okurumuzun sıkı denetimi ve sağlam eleştirel bakışı altında onları olabildiğince azattmak için çabanın sonu yok... + Haziran 1985'te gazetelerin günlük ortalama net satışlan ve bir önceki aya göre farklan şöyle oldu: 70 liralık gazete Cumhuriyet 50 liralık gazeteler Milliyet Tercüman Günaydın Güneş Hürriyet 40 liralık gazete Sabah 30 liralık gazeteler Tan Bulvar Posta 24 Saat 88.927 527.765 256.537 189.731 456.305 659.674 485.790 702.150 210.620 94.831 15.636 2.293 +222.470 +30.314 + 17.850 •44.183 +8.438 +9.482 +42.141 10.667 +30.432 4.614 EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OKURLARDAN Okul ücretlerini kim belirler? Türk Eğitim Derneği Ankara Koleji Vakfı Genel Müdürlüğü 'nün 198586 ders yıti okul ücretlerinin tespiti ile ilgili bir ilanı 8 Temmuz 1985 günlü gazetelerde yayımlanmıştır. Bu ilanla, söz konusu vakıf idaresi, Ankara tl Ücret Tespit Komisyonu 'nun 19851986 ders yılı için 138.450, ortaokul ve üseler için 182.000 (KDV hariç) TL olarak belirlediği ücreti de yeterli görmetnis olacak ki, MEB Plan ve Bütçe Şubesi'nden aldığı bir mütalaa ile, okul ücretlerini ilkokullar için 160.000, ortaokul ve üseler içnt de 250.000 TL >a (KD V hariç) çıkarmıs bulunmaktadv. Bu tür yabancı dil eğitimi yapan özel okuüara, yalnızca kim ve ne olduğu bilinen mutlu azınlığın çocukları değil, çoğuntukla, gunlük nafakasmdan, yemesinden, içmesinden, eğlencesinden fedakârhk eden sabit ve dar gelirli memur çocukları gitmektedir. Ve bizler her şeyimizle bu fedakârlığı, ileride ülkesine yararlı, yabancı dil bilen bir çocuk yetiştirmenin özlem ve arzusu ile yapmaktayız. Şimdi soruyorum: Ankara tl Ücret Komisyonu kimlerden oluşmaktadır? Olusmasının yasal dayanağı nedir? Halen hangi ulkede icrayı faaliyette bulunmaktadır? TED kamu yaranna bir dernektir. Bu derneğin hesaplan her ytl denetim ve teftisien geçmekte midir? Eğitim maliyeti nasıl hesaplanmaktadır? Ve nihayet MEB Bütçe Plan Dairesi Baskanhğı bu mütalaayı hangi yasal dayanağa göre vermiştir? Maliye Bakanhğı 'na bağlı olan bu dairenin böyle bir mütalaa vermeye yetkisi var mıdır? E.BAYDAR ANKARA Dalari'a mektııp Güzel htanbuVu sineklerden temizliyorsunuz. Güzel bir iş. Sinekler sevimsiz ve zararlı yaratıklar. En önemli özellikleri çok çabuk çoğalmalandır. Ancak hemen bettrteyim ki, seçtiğiniz yöntemi onaylamak niyetinde değilim. Zira sakmcalıdır. Kolaydır. Bugüne değin zaran olmayan, böcek öldürücü bir ilaç yapıtmıs değildir. Imalatçı firmalar yaldızlı anlatımlarla ilaçlannın iyiliğini beürtirler. Hele günümüzde çevre kirliliği güncelliğini korurken... Biz deterjanlara endise ile bakarken, bir de böcek öldürücülerin faziletini televizyonda dolayu olarak övmek bilimsel gerçeklerle uyuşmaz. Canlılar doğada bir denge içerisinde yasarlar. Bu denge, bir kere bozulmasın, onu yeniden onarmak, korumaktan daha zordur. Sizin kullandığınız ilaç da bu dengeyi olumsuz. yönde etkileyecektir. tlacın türü ne olursa olsun. Sinekleri öldüren bu ilaç akla gelmeyen ve dengenin elamanı olan başka böcek, kus, balık gibi birçok canltda istenmeyen durumlar yaratacaktır. Acaba, temizlik konusunu ele alarak, adun adun sineklerin kökünü kazımak daha iyi olmaz mıydı? Zira siz kolay ve zararlı olan yöntemi seçtiniz. Unutmayınız ki, kalkmnuş ülkeler sineği ilaçla azaltmamışlardtr. FAHRt ERDEM Orman Yük. Müh. Orman Muh. Me. Eğ. Merk. ARAÇ / KASTAMONU Dostluk Derken... Dostluk!.. Güzel bir sözcük. Neler söylenmiş, neler yazılmamış bu konuda. Ne desem eski, ne yazsam boş. Kişi, kendini bildiğinden bu yana dostluğu öteki duygularından üstün tutmuş. Dost bildiğine sarılmış dört elle. Dostunu dünyanın en çok güvenilir, en çok inanılır kişisi bellemiş. Çoğu kez düş kırıklığına uğramışsa da gene de dostluk sürüp gelmiş bugüne dek. Yarınlara da kalıp gidecek. Montaigne: "Benim bahsettiğim dostlukta ruhlar birbirine o kadar derin bir ahenkle karışmış ve kaynaşmıştır ki onları birleştiren dikişi silip süpürmüş ve artık bulamaz olmuşlardır. Onu niçin sevdiğimi bana söyletmek isterlerse bunu ancak şöyle bir cevapla ifade edebileceğimi zannediyorum: Çünkü o, o idi, ben de bendim." iki kişinin dostluk kurmasımn nedenleri sayısızdır. İçinden çtkrimaz bunun. Yakın dostlarımı gözümün önüne gatiriyorum. Niçin dost oldum onlarla? Neydi beni onlarla yakınlık kurmama iteleyen nedenler? Var, ufak tefek şeyler var tabii. Ama en önemlisi, yaşama, eş bir anlam vermemiz. Yasamın anlamını, ya da anlamsızhğını aynı açıdan görmek, benimsemek. Şiiri sevmişiz, yazını sevmişiz, işte dostluğun nedenleri! Hayır, hayır, şiiri, yazını başkaları da sevıyor, onlarla da selamlaşıyoruz, görüşüyoruz. Ama niye dost olamıyoruz? Bir şeyi çok sevmek dostluğun ancak ilk adımı olabilir, ama yıllar yılı sürmesinin açıklaması sayılmaz. Yaşamın anlamında birleşmek de öyle. Akla gelen bütün nedenler için öyle. Montaigne en dogrusunu söylemiş: "Çünkü o, o idi, ben de bendim." Seviye benzer bir şey bu dostluk duygusu. Sevdiğimiz kadında da aynı çıkmazdayızdır. Niye sevmişizdir o kadını. niye ona bağlanmışızdır? Binlerce neden bulup gösterilebilir, gene de yetersiz kalır hepsi. Hem vardır, hem yoktur, hem önemlidir, hem önemsizdir. Sevilen kadın için de aynı sözü söylemek mümkün: "Çünkü o, o idi, ben de bendim." Eski dostluklar kaldı mı çağımızda? Yok, gitgide azalıyor öyleleri. Bir gün büsbütün yitip gidecek. Tarih ve yazın kıtaplarında duyulan, tanınan, okunan ama ne olduğu anlaşılmayan, belirsiz bir duygu haline girecek. Çağımızda kişiler belirsiz duygulardan çok elle tutulur nesnelere değer veriyorlar. ille de yarar bekleniyor her şeyden. Yarar, yani paraca kazanç! Dostluklar, arkadaşhklar bir yana itilip gündelik yaşamın çıkarları öne çıkıyor. Dost sandığınız, dost bellediğiniz bir kişinin birden maskeyi atıverdiğini, sizi ortalıkta bırakıp kaçtığını görüyorsun. En acısı bu işte, dost bildiğin birinin yabancılaşıvermesü. Aristo demiş ki: "Ey dostlarım, dünyada dost yoktur." Ustası Sokrates'in başına gelenlere bakınca Aristo'ya hak vermemekzor. Büyük bilge görmüş gerçeği. Dost sandıklannm dost olmadığım. Sokrates'in de ölüme korkusuzca gidişi bundandı belki. Yaşamaya karşı duyduğu bezginlikte. Dostsuz.dostluksuz bir dünyada yaşamaktansa ölmek daha iyi elbet... Bizim eski bir şairimiz de bunu anlatmıyor mu? "Dünyayı seninle sevmışim ey dost." Tek bir mısrada dostluğun taşıdığı engin anlam ne güzel belirtilmiş! Dünya ancak sevgiyle, dostlukla güzelleşiyor. Pinti çıkarların egemen olduğu bir dünya, dünya mıdır, yoksa cehennem mi? (Arkası 13. Sayfada) kadar sonuç vermemistir. Kıs aylannda hastalarımızı, ancak sedyeyle ilçeye götürebiliyoruz. tkinci bir sonınumuz da "su"dur. Köyde su aldığımız günler nadirdir. Mağduriyetimizin önlenmesi için yetkililerden ilgi bekliyoruz. ABDULLAH ULUSOY ISTANBUL Belediye hizmetinde değişiklik yvk Kendi büyük, dertleri kendisinden de büyük tstanbul kentine daha güzel ve daha etkili belediye hizmeti verebilmek için, çevre belediyeleri örgüılenmesine gidildi. Yeni örgütlenmenin üzerinden neredeyse iki yıl geçti. Ama bazı temel belediye hizmetlerinde esasti bir değişiklik olmadı. Tarlabaşı, Kordela sokakta pazar günleri Yenişehir'e kadar uzanan bir pazar kuruhtr. Akşam olup, pazarcılar kalkmca, Kordela sokak ve Yenişehir caddesi, evlerden dökülen çöplerle örtülür. Bu çöp yığinlannda, köpekler, kediler ftnk atar durur. Mahallenin havası ertesi günün sabahına kadar çöp kokulanyla dolar. Yaz gelende ortaya çıkan durum tam bir rezalettir. Ertesi günün öğlene uzanan saatlerine kadar, belediye araçları çöpleri toplamaya çalisır. Hem bu durum, hem de başıboş köpek kafllesi, çevre sakinlerinin sağlığını korkutmaktadır. Önerimiz, başka bazı semtlerde olduğu gibi, semtimizin pazar yerindeki, çöplerin akşamdan ahnmastdır. Araç, gereç ve personel durumu buna yeterüdir. Denilecek ki, çevre sakinleri, çöplerin yıllardır sabahleyin alınmasma ahştıklan için, gece yardanna kadar çöp dökmektedir. Böyle bir mazeret olamaz. Belediye soruna böyle bakarsa, çevre sakinleri de sorumsuzluk içinde, olup biteni sineye çeker, Oysa çöpler akşamdan almmaya başlandığında, çevre sakinleri uyardırsa, onlar da çöplerini yeni duruma göre vermeye ausırlar. Çevredeki çocuklann tek oyun yerleri sokaklardır. Basıboş dolasan köpekler, çocukları ve diğer sakinleri korkutmaktadır. Bu köpekler yokedilmeü, çocuklar ve çevre sakinleri korkudan kurtanlmahdır. Beyoğlu Belediyesi sesimize kulak versin. Hizmetlerini etkili bir şekilde yeniden düzenlesin. ŞAMÎL ÎLTER BEYOĞLU Maaş çekim kayboldu IstanbulEsenler İş Bankası 'ndan emekli dul maaşt almaktayım. Ocak ve Nisan 1984 maaş çeklerim ve farklarım, yanlışlıkla AfyonHaydarü Ziraat Bankası'na gönderilmiş. ilgili banka şubesine çeklerim istanbulEsenler İş Bankası 'na, gönderilmesi için, şahsım ve Emekli Sandığı 'nın yaptığı başvurularla istemiş olup, ilgili bankanın 15.1.1985 tarih ve 40/2 sayılı yazı ile gönderdiğine ilişkin bana, ilgili bankaya ve Emekli Sandığı 'na cevap verilmiştir. Fakat bu güne kadar daha henüz çekler elime geçmedi. tş Bankası Esenler Şubesi'nden aldığım, ellerine ilgili çeklerin geçmediğine ilişkin yazıyı ve gönderildiğine ilişkin Haydarlı 'nın yuzısmı birükte Emekli Sandığı'na gönderip, yeniden çek düzenlenmesini istedim. Hiçbir cevap alamadım. FEHİME AKTAŞ EM. StCİL NO: 26.392.270 TEŞEKKUR Sevgili eşim Dr. RANA ÖZVERl'nin ameliyatı sırasında, her zamanki değerli ilgisini esirgemeyen, saygıdeğer ağabeyimiz, S.S.K. Istanbul Hastanesi Başhekimi ve Bölge Sağlık MüdUrü Sn. Opt. Dr. MÜCAHİT ATMANOĞLü'na ameliyatı nazik elleriyle gerçekleştirmekte hiçbir fedakârhktan kaçınmayan hocamıza, en zor anlanmızda bizi hiç yalnız bırakmayan müşfik insan, Anestezi Şefı Sn. Prof. Opt. Dr. T4RIK MİJVKARİ Sn. Dr. HÂTÎCE ÂTEŞ'e Bitmeyen çile Zonguldak 'tn Eflani ilçesine bağlı Kıran köyü sakinleriyiz. Eflani ilçesiyle köyümüz arasındaki yolun 3 kilometrelik bölümü kullanılamayacak haldedir. Özellikle yağışh havalarda araçların bu yolda ilerlemesi olanaksızdır. Yetkililere yapüğumz başvurular bugüne nazik ve candan ilgisini hiçbir zaman unutmayacağımız 2. Cerrahi Şefı Sn. Opt. Dr. HALÎT TURAN'a Rontgen Mütehassısı Sn. Dr. HAYRİ MURAT AYBERG'e, Sn. Opt. Dr. ALİ CENGlZ'e, Dahiliye Mütehassısı Sn. NERİMAN AKIN'a, Dahiliye Mütehassısı Sn. Dr. DOĞAN YILMAZER'e, As. Dr. Sn. ALİ RIZA BARLAS'a, ameliyathanenin ve Nisaiye Servisi'nin bütün Sn. doktor, hemsire ve hastabakıcılanna, personeline, her an bizimle beraber olan bütün akraba, dost ve arkadaslanmıza tesekkürlerimizi sunanz. Av. SEDAT ÖZVERİ Sermoye Pîyasasında "İktisat Karlılkjı İKTİSATÎ BAI\KASI Artık Sermaye Piyasasında da İktisat Bankası var. Sermaye Piyasasının yoğun, karmaşık, hareketli dünyasına İktisat Bankası'nın tecrübeli kadrosu rasyonel işletmeciliği geldi. İktisat Bankası Sermaye Piyasasına, Tahvil ve Hişse Senedi'ne "İktisat Kârlılığfnı getirdi. İktisat Bankası Menkul Değerler Merkezi'ni 172 7000'dan hemen arayın. Yatınm Temsilcinizle görüşün. İKTİSAT BAINKASI "İktisat Kârlılığı"ndan yararlanın.l MENKUL DEĞERLER MERKEZI : 4.500 000000 TL Ödenmlş Sermaye: 3000 000 000 TL. Bu ılân. SPK'nun 27.6.1985 tanh ve İDID/1190 sayılı izni ile yayımlanmaktadır. Ismaıl Emen Haydar Sebuktehm Tayyar özturtı Levent Enkı Tel 172 7000. 167 0710 iktisat Banka» M«*ez Sube Celal özkurkcu Tel 172 7000 Iktisal Bankası Bahçekapı Şub«*) Faruk Türkmen Tel 522 4809 ikfisal Bankası Karaköy Şubesl Atılla Dogrusoy Tel 145 7090 iktisat Banfcası Mecidiyeköy Şubesi Abdullah Aniar Tel 172 6980 iktisat Bankası Kadıköy Şubesi Necmı özgenç Tel 338 9838 iktisat Bankası Bakırköy Şubesi Adnan Pelvanlar Tel 572 6032 iktiMl Bankası Ankara Subes* Ender Kırksekızoğlj " Tel 33 30 71 iktisat Bankası tzmir Şub«si Erol Ergın Tel 25 66 85 iktisat Bankası Bursa Şubesi Galıp Yaşar Avcı Tel 26 330 iklisat Bankası Ad»na Şubesi Neval Ersan Tel 13 763 iktisat Bankası Mersin Şubesi Ender Erşen Tel 17 914 jkttsat Bankası Gaziantep Şubesi ilhan Muftuoğlu Tel 24 718 İktisat Bankası Denizli Şubesi Erkan Erkan Tel: 13 010 Iktlut Bankası Mtenkul D*fe>rl«r M«rk*zi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle