23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER olarak gelişıminin ulaşabildiği noktaya kadar yenebilmiştir. Denebilir ki var olan doğa kanunlarını yüzeye çıkanp kendisi için kullanan tek canlı olmuştur. Görulüyor ki insanoğlunu uzaya götüren nedenlerden biri ona özgü bu tarihsel ve doğal zekâ gelişim ve birikimi sonucudur. İkinci olarak, niçin doğdum niçin ölüyorum? Sonsuzluğun ve evrerün sırn nedir sorulanyla yaşamın anlamınr zekâsıyla bulma sorumluluğunu üstlenmesidir. Bunda, onun bunalım ve korkuya düştuğünu, yalnızlık fikrini yenebilmek için evrensel bir açıkoturuma sürüklenmek isteği görülür. Üçüncu olarak insan, beyninin yeteneklerini elektronik yapıtlara geçirerek bazılarınca insanlığın kurtancısı olarak nitelendirilen sibernetik ilmi doğmuş ve harika yönünden cihazlar geliştirilmiştir. Bu, uygarlığı yanlışsız ve süratli bir gelişime sokmakta, ancak bir anlamda insan kendi bulgusu olan bu cihaziann egemenliği altına giriyor sorumluluğunu da doğurrnaktadır. Bazılarınca insan özünü, benliğini, bilinç ve kişiliğini yitirmekte ve hatta bir dişli çark haline dönüştüğu ileri sürülmektedir. tnsanoğlu, bir düğme basıcı olmaktan çıkmak için kendi yarattığı makinelerin ulaştığı uzaya gitmektedir. Bu, makine ve uzay karşısında özünü ve var oluşunu korumak sorumluluğudur. Uzayda ne aranıyor sorusunun dördüncu yanıtı, başka gezegenlerde canlı olup olmadığım bilme sorumiuluğudur. Bu, niçin olmasın fikri ve inanışının bir sonucudur. Ayrıca, bu günun sibernetik ilmi başka gezegenlerde hayat bulunup bulunmamasının oralarda su ve havanın varlığına değil, sadece rastlantı sonucu da olsa üstün bir yaşam dengesinin oluşup oluşmadığını aramaktadır. Baska gezegenlerde varlıklarm bulunuşu ve bunların dünyaya ulaşma korkusu, bunu önceden bilme ve önlem alma fikrini getirmiş ve insanın uzayı çözme sorumluluğunu doğurmuştur. Böylece insanoğlunun herhangi bir tukenişe karşı soyunun devamını korumayı ustlenmesi, doğal güdü sonu doğan bir sorumluluk olarak görulmektedir. Beşinci olarak, 20. yüzyılın yoğun, bunaltıcı, çatışmalı, ürkütucü ortamının üstune çıkıp, bütun insanlann bakışlannı dünyadan uzaklaştırarak uzayda bir noktada birleştirmek de, uzay macerasının bir nedenini oluşturmaktadır. Aynca uzay üstünlüğunün nükleer savaşı önlemede ya da kaderini yönlendirmede esas rol oynayacağı tartışılmaz olarak bilinmektedir. Bir yonden de uzayda dolaşan insanoğlu, bir daha bilimsel üstünlüğünü ortaya koyarak doğaya karşı "eros"u (yaşama dürtüsü) kuvvetlendirmekte "tenat o s " u (ölüm durtüsü) arka plana itmek istemektedir. Bu nedenle sibernetik, büyük nükleer savaşın asla programlanamayacağı sonucunu çıkarmak doğrultusundadır. Kesişen bütün zorluk çizgilerini silerek insanoğlu, uzay bulgularının bilimsel olgusuyla, sorumluluklannı birleştirdiği sürece evrenin sırrına bir gün erişebilecektir. Psikosibernetik, insan nıhunun bu sona programlandığı bilincindedir. SANATTA İnsanoğlu, bir yandan da sanatta kişisel ve toplumsal sorumluluktan bilinçaltı özgürlüğune ulaşmak istemektedir. Klâsik anlamda sanat, hoşa giden biçimler ve davranışlar yaratmak gücü ile tanımlanan bir olaydır. Bu güç, kişinin içdünyasınca aradığını bulmak serbestliğinin sonucu doğmaktadır. Görüluyor ki, sanatın ruhla pek yakın ilişkisi vardır. Hatta yapıtlar, kişinin ve toplumun ruhsal yaşamının yansımasıdır denilebilir. Ruhsal bozuklukların tanım ve tedavisinde bugün bu görüşten faydalanılmakta ve sanatla ruhsal yarıklar doldurulmak istenmektedir. Sanatta biçim verme, seslendirme, renklendirme ve davranış tamamıyla bilinçaltından ortaya çıkmakta, bu bolge tarafından yönlendirilmektedir. Ne kadar kalıba sokarsanız sokun, içgudüsel yargı ve sorumluluğu kendiliğinden ortaya atüır. O halde bir yapıt bilinçaltımn kendince sorumluluk yüklenrniş projeksiyonu (aksi) diyebiliriz. Bu, bilince, bütun çevresel kalıplara, hatta doğa kurallanna aykırı oiabilir. Sanatkâr çağının ortamından çıkabilir. Katı eleştiriler hep bundan dolayıdır. Sanat olayı bilinçaltından önce özgür bir duygu olarak çıkar, doğa algılarına yakınlaşır, bu ara duşüncenin kuralları etkisinde kalmaz. Sanatkârda bu bir yapıt olarak kabullenilecek midir korkusu onun için yoktur. Bu ara ruhsal yapısındaki etkinlik değerlidir. Sanatı yaratmadaki özgür ruhsal guç yeterli gorülmektedir. Bir sanat yapıtıyla karşı karşıya iken onda bulunan ve kavranan taraflarda sanatkârla birleşim olur. Onun duyduğu duyulabilinir. Bu duyuş noktasında birleşiş, sanatın toplumsal görevini yaptığı kanısını doğurur ve ona gerçek sanatsal sorumluluğunu verir. Eleştirmen de, belli kalıp ve şekiller arasında, çağının sanatını didiklemekle görevli ve sorumludur. Eleştirmenin sanatçı ruhundaki etkinlikte olma zorunluluğunun yok oluşu, gerçek anlamı ve değeri bulmada onu zorlayabilir. Eğer, sanatkâr çağını atlamışsa ve eleştirmen sanatçı kadar özgür ve sorumlu bir ruha sahip değilse, ortam kurallannda kaLnır. Bu, yapıt için talihsizliktir. Doğal özgürlüğünü ve sorumluluğunu hissetmeyen sanatçı bunalım eşiğine girer. O halde sanatı, özgür ve kendi kendine sorumlu bırakmak herhangi bir fikrin savunuculuğundan kurtarmaktır. Gerçek sanatı ve ruh sağlığı yerinde sanatkân bulmada en büyük rehberin ve dengenin bu oiacağını psikosibernetik kanıtlamaktadır. Kendi ruhsal sorunlannız ve ağır sorumluluklarınızdan kurtulabilmek için hemen, yetenekh" olmasanız bile bir sanat dalına yöneliniz. Yazacağımz şür, öykü, yapacağınız bir tablo, bir heykelcik, bir enstruman çalabilmek, bir şarkıyı mınldanma sizi mutluluğa goturecektir. Rahatladığımzı hissedeceksiniz. Kendi ruhsal sorunlannız ve ağır sorumluluklarınızdan kurtulabilmek için hernen, yetenekli olmasqnız bile bir sanat dalına yöneliniz. Yazacağımz şiir, öykü, yapacağınız bir tablo, bir heykelcilik, bir enstrüman çalabilmek, bir şarkıyı marıldanma sizi mutluluğa götürecektir. Rahatladığımzı hissedeceksiniz. Soramluluk PENCERE 14 TEMMUZ 1985 Dr. ERDOĞAN AYDOĞAN Nöropsikiyatrist Sorumluluk Uzerine aldığımız ve yapmak zorunda bulunduğumuz iş, savunduğumuz fikir ve davranışlar için gerektiğinde hesap verme gucümüz şeklinde tammlanabilir. Böylece sorumluluk, toplum içinde çevreye zarar vermeden başkasının hak ve hukukunu çiğnemeden. ozgurluklerine dokunmadan yaşamak için gerekli gorünmektedir, denebilir. Ne istediğimizi bilmek ve aynı düzeyde sosyal sorumluluğumuzu kavramak zorundayız. Bazen ailenin ya da çevrenin düşöncesine genellikle şu veya bu açıdan hayır denebilmekte, doğruluk kazanıp kazanamayacağı düşünülmeden karşı konulmaktadır. Ancak bu doğru ya da doğrulanmayan fîkirler genellikle su üzerinde kalmakıa, davranış bakımından sorumluluk açısını tam değerlendirmede yeni yetişenlerde guçlük çekilmektedir. Daha önceki yazılanmda yüzyılımızın en büyük buluşunun kişisel imgelem (tahayyul) olduğuna değinmiştik. Yanı olmasını düsünduğumüz kişi gibi olmak ve öyle davranmak. Örneğin, haksızlığın kurbanı olduğunuza inandınız mı, çevrenizdeki her davranışta bunu arar ve bulursunuz. Misafirlikte çayın en son size getirilişi bile bunu anımsatır. Kendini sevilmeyen biri olarak gören genç kız isenız, bu fıkrinizi kanıtlayacak olaylar yaratmakta ustasınızdır. Kimseyie konuşmaz, gelen arkadaşlık önerilerini reddeder sonra da ilgisizliktenyakınırdurursunuz. Kendinizi değersiz duşündüğünuz için bu yargıya varırsınız. Eğer böyle olumsuz fikirlerle besleniyorsa kişisel tahayyülünilz, her şeyi bu açıdan görür ve gerçek artık tartışılmaz olur. Bu kişisel tahayyül ne şekilde bir insan olduğumuzun kendi gorüşümüzden bir anlatımıdır. Çocukluktan bu yana iyi ya da kötü ahnan bilgilerle kendi hakkırnızdaki inançlarla gelişmektedir. Birey, yukarıda anlatılan kendi hakkındaki fikir ve görüş derecesinde sorumluluk duygusuna sahiptir. Öyle ki bir suçlu, toplumun kendisini yarattığı kişisel tahayyulünde ise ne kadar ceza görürse görsün, bu fikri değiştiremediğimiz sürece suç işlemeye devam eder. Kendini değil, daıma topJumu sorumlu tutar. Görüluyor ki, önce kendimizi iyi ya da kötü yönleriyle tanımak zorundayız. Böylece birlikte yaşayabileceğimiz yeterli ve gerçekçi bir kişisel tahayyüle sahip olabiliriz. Kendi kişisel tahayyülünüz, kendinizin benzeri olmalı ne çok fazla, ne de az olmalıdır. Eğer bu yeterli ve kuvvetli ise, ancak o zaman gerçek sorumluluk kendiliğinden ortaya çıkar ve değerini bulur. Görüluyor ki, kişisel tahayyülün bozukluğu, sosyal sorumluluğu ortadan kaldınyor, bireyi mutsuzluğa ve hatta suçlara yöneltiyor. Yetersiz ve eğitimsiz bir kişisel tahayyüle sahip olduğunun anlatılması ya da kişinin bizzat kendisi tarafından anlaşılması sorumluluğunu kazanması için ilk basamaktır. Ayrıca bu bozuk tahayyülün yaniış ve olumsuz fikirlerden kaynaklandığını bilmesi, kişinin olumlusunu düşünmesi, düzelmenin ikinci basamağını oluşturacaktır. Örneğin, çevresinin kendisiyle iigilenmediği kanısında olan ve ne oiacağını düşünen yukarıdaki genci alalım. Herkesin kendisini sevdiğini düşunsun ve kesinlikle inansın, olumsuz kişisel tahayyülün kısa zamanda değiştiğini ve ilgisizliğin kendiliğinden ortadan kalktığını görecektir. Ben evlenmem diyen evlenebilirim desin, ben para kazanamjyorum diyen, kazananabilirim diye düşunsun, bizce yeter. O halde, 20. yüzyılın insanı, kendini nasıl tahayyül ediyorsa o kişi gibi davranmak gerçeği ve sorumluluğu ile karşı karşıya olduğuna göre, çocukluğundan bu yana kendini en iyi değerler içinde tutmak zorunluluğunu ailesi ve toplumu ile birlikte yüklenmektedir. Biyonik komputur olan beynimizin ruhsal bölgelerini en iyi fikir bantlanyla doldurmamız gerekli. UZAYDA Insanoğlu, sorumluluğunun en üst düzeyinde uzayı ve sonsuzluğu çözme serüvenine atılmaktadır. Uzay kurallannı yenerek bütün göstergelerin bir yönde çalışmasıyla yeni yeni bulgular için uzayda dolaşıp duruyor. Böylece 20. asrın uygarlığı buluşlar ve araştırmalar çizelgesinin en buyuk aşamasını yapıyor ve bazı gerçekleri bulmada kendini sorumlu tutuyor. Hayvanlar ve öbur canlılar, doğa yasalarına göre yerlerini aynen tutmalarına karşın insanoğlunun a>n bir özelliği var. Zekâ gelişimi ve birikimi ile doğayı çözümleme ve onun kanunlarına karşı koyma çabası. Doğal gelişim yasaları sonucu en son üstün varlık olarak dünyaya gelen insan, bizzat doğa ile savaşmayı öğrenerek kendini tanımlamış ve sonunda uzaya yönelmiştir. Bilinci ile önce bilimi ve kültürü yaratmış, onu uygulamış ve doğayı diğer canhlardan farklı OKTAY AKBAL EVET/HAYIR Borges'ten Düşünceler... OKURLARDAN Bir tıırizm kurbanı Geçen ay ailece yaptığımız gezide bir turizm şirketinin kurbanı olduk. Mecidiyeköy'de "M..." adh bir turizm şirketi bizden tatil ücretinin bir kısmını aldıkian sonra 1120 haziran tarihleri arasındaki dönemde Çeşme'deki tesislerinde kalmamız için mukavele yapmıştı. Ancak oraya gittiğimiz zaman, orada öyle bir tatil köyü olmadığını oğrendik. /ki gün tzmirÇeşme, ÇeşmeÇeşmealtı, ÇeşmealnIhca yollannda bir ileri bir geri yaptığımız uzun ve yorucu yolculuklardan sonra başka bir isim altında nihayet bulabildiğimiz o tesisin içine girmeye muvaffak olduğumuzda, tek tesis görevlisi olan bahçıvan tesisin henüz hizmete başlamadığım şöyledi. Kendimize, o civara en yakın bir yerde kalacak bir otel bulup telefonla şirketle konuştuğumuzda, İstanbuVdan hareketimizden üç gün evvel kendisiyle görüstüğümüz halde bize bir şey söylemeyen Müdür Bey de bahçıvanın sözlerini doğrulayarak alay edercesine Bodrum'daki tatil köyünün açddığını, oraya gitmemizi önerdL Bulunduğumuz yere yedi saat mesafede olan oraya gidemeyeceğimize ve dönüş biletimizin gününü bekleyemeyeceğimize göre iki gunlük yorucu ve riskli vnlculuktan sonra zor hal ile dönüş biletimizi değiştirip maddi manevi çok zor bir durumda htanbula döndük. Burada kendileriyle görüstüğümüz şirket yetkilileri önce maddi zararı karştlayacaklarım söylemişlerse de daha sonra bugüne kadar geçen uzun sürede ciddi bir açıklamada dahi bulunmadılar. Son olarak bize bankanın yolladığt borç senedi geldi ve kendilerine durum bildirildiği halde bu konuyu da lafla geçiştirdiler, protesto çekileceğini bildiren banka yetkililerînin uyansını dahi onemsemediler. tşte böyle, turizmcileri ne yapmak gerek. Sayın Taşçıoğlu'na havale ediyoruz. FATOŞ DEMİRKAYA MECIDİYEKÖY eden Usküdar Halk Otobuslerine, ancak Edirnekapı ya kadar gitmeleri izni verilmiştir. Zira bir nevi Üsküdarltlar cezalandınlmaktadırlar, Topkapı'daki terminale gitmek isteyen Üsküdarlı, ancak Edirnekapı'ya kadar gidecek ve orada inecek ya yayan veyahutta ikinci bir vasıtaya binerek Topkapı'ya gidecek tır. Kendisinden Istanbul için büyuk hizmetler beklediğimiz Sayın Büyük Şehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'a Yönetim Kurulumuz Üsküdarlıların feryadını iletmiştir. Sayın Başkanın çok olumlu yanıt ve direktiflerine rağmen 6 aydır konu alt kademedeki yetkililerce yerine getirilmemektedir. Konunun halledilmesi hususunda derneğimize yüzlerce müracaat yaptlmaktadır. H.ALTAS DÖLARSLAN İMAR VE KÜLTÜR DERNEĞÎ Trafiğin 24 saat hlç kesilmediği Eski Edirne Asfaltımn Bayrampaşa Belediyesi tarafına yeni oto tamir atölyeleri açılırken, Küçükköy tarafında ise oto galerisi faaliyetlerini sürdüruyor. Araçlann sürat yaptıkları bu yolun her iki tarafındaki yaya kaldırımları, galeri ve tamirhanedeki otomobiller tarafından işgal edilip kapatıldığından, yoldan geçmek zorunda kalan yayalar, her an bir trafik kazasma maruz kalabilirler. Hele hele, henüz trafiğin ölümlü kazalarından habersiz çocuklanmız göz göre göre, süratle seyreden araçlann içinden geçmek zorunda kalıyorlar. Her an ölümle sonuçlanacak trafik kazasında, kaza yapan şoför mü, yaya kaldınmını işgal eden oto galeri ve tamirhane sahipleri mi, buralara işletme ruhsatı veren sayın belediyelerimiz mi suçlanacak? Sayın Anakent Belediye Başkanı Dalan'm aldığı bu çok yerinde kararların gerek Bayrampaşa, gerekse Küçükköy belediyelerince de uygulanması konusunda girişimde bulunarak, söz konusu cadde üzerindeki mevcut oto galeri ve tamirhanelerinin kapatılmasını ve bu belediyelerin bu tür işyerlerine bundan böyle müsaade etmemelerini sağlamalıdır. ESKİ EDİRNE ASFALTI SAKİSLERİ BEŞYÜZEVLERİST. F16 olayını çevreleyen rüşvet ve yolsuzluk ıddıaları dış basından iç basına yansıdı. Söylentiler zaten doruğa tırmanmıştı. F16 girışimıni Türkiye'de uygulamaya geçirmek için etkili kişilere rüşvet mi verilmişti? Günaydın Gazetesi'den Füsun Arsan, Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi Tahsin Şahinkaya'nın bu konudaki bilgisine başvurmuş; aldığı yanıt ılginçtir. Sayın Şahinkaya diyor ki: " F16 dünyanın en mükemmel uçağıdır. Türkiye eniy çimi yapmıştır. F16'yı seçen yetkili kişiler, bilerek seçı*,. Önemli bir tesir altında kalmadan seçtiter. Bir uçağın fiyatı 25 milyon dolar. Ortada 4 milyar 300 milyon dolarlık bir para söz konusu. Pek tabiidir ki ortada kazanç olduğuna göre rekabet de mevzubahistir. Herkes bir diğeri hakkında böyle yıkıcı, Ö V dürücü, menfi propagandalar yapmak suretiyle çok manevralar çeviriyor. Ama ben iddiaların doğru oiacağını hiç tahmin etrniyorum. Büyük paralar, tnlyonlarca liralar söz konusu olduğu için mukabil firmalar bu anlaşmayı bozmak, durdurmak için ne yapmak Iazım gelirse yapıyorlar. Bu konuda büyük gayret sarfediyorlar, ama bunun hakikatle ilgili olduğuna dair kanaatim yok. Rüşvet alma diye bir şey olamaz. Çünkü F16 gibi mükemmel bir tayyare dünyada yok. Bunu yapan firma da herhalde bir numarah firma olsa gerek. Bunları seçerken yönetim boşuna seçmemiş, enine boyuna incelemış, nihayet en güzelini, en mükemmelini seçmiş... Araştırma açılır mı açılmaz mı bu konuda ? Onu bilemem. Ama bir şey çıkmaz, merak etme. .."(13 Temmuz 1985 Günaydın) Sayın Tahsin Şahinkaya öyle görünüyor ki yaniış bir giriş yapmıştır. F16 çok iyi bir uçak ve bu uçağı üreten General Dynamics şirketi "birnumarah firma" olabilir, ama firmanın savunmasını yapmak Sayın Şahinkaya'ya düşmez. Sorun şudur: "Trılyonlara" ulaşart bu "kârlı" girişimin kotanlmasında yolsuzluk ve rüşvet var mı, yok mu? İnceleme, araştırma, kovuşturma yapılmalı mı? • Bu soru gündeme girdiğinde karşımıza hemen 1982 Anayasası'nın ilgili maddesı çıkıyor. Gerçekten 1982 Anayasası'nın geçici 15'inci maddesi şu hükmü getirmektedir: "12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanacak TBMM Başkanlık Divanı'nı oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde (...) MGK'nin, bu konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükumetlerin (...) Danışma Meclisi'nin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezai, mali veya hukuki bir sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatia herhangi bir yargı merciine başvurulamaz." Ne var ki maddenin kapsamı bu çerçevede durmuyor, daha da genişletiliyor: " Su karar ve tasarrufların ıdarece veya yetkili kılınmış organ, merci ve görevlilerce uygulanmasından dolayı karar alanlar, tasarrufta bulunanlar ve uygulayanlar hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır." * Diyelim ki "trilyonlarca" lıranın söz konusu olduğu F16 girişiminde Türkiye'deki bazı etkili kişılerin rüşvet aldıkları, çıkar sağladıklan veya yoisuzluk yaptıklarma ılışkın cıddı iddialar var.. Ne olacak? 1982 Anayasası'na göre bu gibi kişiler için peşin af çıkanlmış; daha da ötesine gidılmış '•sorumluluk iddiası" biie ileri sürülemeyeceği öngörülmüş ve bir "yargı merciine" başvurulması yasaklanmış. Ancak Anayasa'nm geçici 15'incl maddesini bu kadar kababir "şerhçilik" anlayışında yorumlamak da sakıncalı olabilir. Çağdaş dünyanın ve Türkiye'nin benimsediği hukuk kuralları bizi yanılgıdan korumalıdır. Çünkü hiçbir anayasa ve hiçbir yasa, suçları korumak için düzenlenemez. 1982 Anayasasrnı yapanlarında böyle bir amaçları olduğunu sanmıyoruz. F16 ve Anayasa Jorge Luis Borges ülkemizde de tanınan Arjantınli bir şaır ve yazar. Birçok yazar konusunda neler düşündüğünü sormuşlar. Verdiği yanıtlar ilgınç. Kişilik sahibi yazarlann özgün düşüncelerine bir örnek. Herkesin beğendiğını, yazın tarihlerinin yücelttiğini değil, kendi öz beğenisini yeğledığini göstermesi açısından bu yanıtları okumakta yarar var. Proust üstüne... Borges, Henry James'i daha çok sevdiğini söylüyor "Ben epik olanı beğeninm, Proust'ta epik bir yan bulmak güç. Roman derken Conrad'ı düşünürüm. Polonyalıydı. Fransız dilinde de yazabilirdi, ama İngilizceyi seçti, nedenı, denizcilikle ilgili deyimlerin bu dilde daha çok oluşu. VVells. Conrad'ın ingilizceyi çok kötü konuştuğunu söyler. Conrad'da ingilizlere vergı bir anlatım yokmuş, ama böylesi daha iyi değil mi?" Alfred Jarry üstüne... "Bir budala. Nasıl olur da bir Fransız klasiği sayılır? Diderot'nun yanında yer alır?" Beckett üstüne:.. "Dışında kalıyorum. Babam derdi ki, kitaplar insanlann canını sıkmamalı." Rabelais üstüne... "Fazla İspanyol. İspanyollar kendi dillerini çok kötü konuşurlar. şiveleri bozuktur. Belki de bu yüzden İspanyolcayı bu kadar çok severler, yabancı bir dıl gibi gelir de ondan." Rousseau'nun 'Emıle'ı için... "Olacak şey değil. Bir çocuğun eğitimi üstüne roman yazılır mı?" Joyce'un 'Finnegan's VVake'i için: "Yazılması on yedi yıl, çevrilmesi yirmi yıl sürmüş. Okurların da bu kitabı okumamaları için sonşuz zamanları var! Ben 'Dublin Insanları'nı ve şıirlerini severim." Maupassant üstüne... "Öyküler anlatan bir gazeteci. Delirerek öldü, zaten yaşamı da budalacaydı." Apollinaire üstüne... "Çok sevımlı, yalnızca calligramme'lan. Vİ/alt VVhitman'ın Fransızca çevirisıni, Almancasını, İspanyolcasını dinleyin, hemen tanırsınız." Borges, Arjantınlilerin tangosu konusunda da şunları söylüyor: "Tango ortaya çıkalı yüzyıl gecti. Tango genelevlerde söylenirdi. Pianokeman ve flütle çalınırdı. Sözleri açık saçıktı. Apaş (Arkası Sa. 8 'de) İLHAN SELÇUK Üsküdarlı neden cezalandırılıyor? Kiıle ulaşımına ve toplu tasımacılığa, büyuk fayda sağlamak üzere çok yerinde bir kararla, Istanbul Büyük Şehir Belediyesi Baskanltğı 'nca özel halk otobüsleri çalışttrümaya başlanmıştır. Ancak ne yaz'k ki, Kadıköy'den kalkan Üsküdar, Mecidiyeköy, Boğaz Köprüsü güzergâhtnı takip eden Kadıköy Özel Halk Otobuslerine ayrıcalık tanınarak Topkapı'ya kadar gitmeleri söylenmişken, Üsküdar'dan kalkan aynı belirttiğimiz güzergâhı takip Dalan kapatıyor, şııbe belediyeleri açıyor tstanbul Anakent Belediye Başkanı Dalan, yerinde bir kararla Fındıkzade'deki oto alun satım dükkânlarım kapatıp, yaya kaldınmlarını işgalden kurtanrken, Bayrampaşa ve Küçükköy belediyeleri tam tersi bir uygulama ile anacadde uzerlerinde böyle işyerlerine ruhsat veriyorlar. aglamak yegühnek 3, Bası çıktı 500 LİRA Çağda> Yayınları, Türkocaâı Cad. 39 41 Caealoelu, Istanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle