19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 HAZİRAN 1985 HABERLER CUMHURÎYET/7 Bir gün kala tepki dorukta ÖCRETtM ÜYELERÎ Prof. Tosun: Zanlı, polis gözetimindeyken doktorunu veya avukatını çağırabilmeli. Prof. Versan: Anayasada belirtilen ve insan olmaktan doğan kişi hakları ihlal edilmemelidir. Prof. Dotnaniç: Anayasada mektubun mahremiyeti sakhdır. BARO BAŞKANLARI Barolar Birliği: Siyasi örgütlerin, milletvekillerinin bile dokunulmazlıkları gündeme gelecektir. Atabay (Izmir): Poiisin özgürlükleri kısıtlayıcı şekilde görev yapması hukuk devletinde mümkün değildir. Camoğlu (Eskişehir): Mesken arama ve BASEV KURUmŞLARI ~ hazırlık tahkikatı poiisin yetkisine verilirse toplumda önlenmesi güç yaralar açılacaktır. Kurtböhe (TGS): Bu tasarı yasalaşırsa Türkiye hürriyetsizlikten ne/es alınamaz bir ülke İnal (Balıkesir): Tasarı, anayasaya, akla ve bilime aykırı. haline gelecektir. öğün (Bursa): Bu duruma yasayla hukukun Koloğlu (TSYDJ: Türk düşünürü, polismuhbir karışımı bir uygulamayla karşılaşacak • ihlali diyebilihz. n yapması, aynı zamanda da çok süratli hareket elmesi gerekir. Biitttn bunlar gösteriyor ki sabahtan aksama kadar hazvianan bir tasan Ue polise geniş yetkiler tamnamaz" dedi. yasada mektubun mahremiyeti saklıdır. Polis bunurasgeleinceleyebilir. Polise geniş yetkiler verilmesine karşıyım" dedi. öne sürdü ve şu görüşlere yer verdi: "Ekonomik açıdan ne kadar özd sektörcülüğe ve özel teşebbnse yöneliyorsak kişi hak ve hüniyetleri açısından o oranda Bab anlayısından uzaklaşıyoruz. Bu, bütün 3. dünya ülkelerinin acı kaderidir. Dinci inancın karşısına 163. madde ile çıkan anİayış sosyal demokratlan bile 141142 ile suçlayarak komünist damgası vururken, zaten sağda ve solda bunalımda olan Türk düşünürü bu kez de polis muhbir kanşımı bir uygulamayla karşılaşacak. " Polise yetki tasansı yurın TBMM'de görüşülüyor ANKARA'nın tasına bak Haber Merkezi TBMM Genel Kurulu'nda yann görüşülecek olan Polis Vazife ve Selahiyctleri Yasası'nda değişiklik yapan tasanya lepkiler yaygınlaşarak sürüyor. DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Dulger tasannın "tek Uraflı ve alelacele h«nı4andtginı" belirterek "Görebildigimiz kadar birçok antidemokratik hüküm içeren bu Usan ile ilgili bir basın toplantısı yapacagız" dedi. Dülger, ayrıca geçmiş olaylardan da örnek ahnarak bir öneri hazırlayacaklannı, bunu kamuoyuna açıklayacaklannı sözlerine ekledi. Dülger, "Geçmişte polis hakkında ve yaptıgı uygulamalarla ilgili çok şey söylenmiştir. Geçmiş biikümetler bunun iizerinde önemle dunnuşlar, çeşitli çareler diişiınmüşlerdir. Ama durum görduğiımüz gibidir. Türkiye'de öncelikle polisİD egitilmesi gerekir. Eğitimle biıiikte gunun koşullanna Dygun sUabJandırüması lazundır. Demode silahlaria teröriste kar$ı duruimaz. Nitekim geçmişte durulamamıştır. Poiisin vatandaşla suçlu arasındaki farkı iyi anlaması ve muameleyi ona gö Ogretim tiyeleri öte yandan hukukçular da tasanyı değerlendirirken kişi dokunulmazlığının korunmasını istediler. Ceza Hukuku Profesörü Öztekin Tosun, "Gözaltına alınan zanlı, polis gozetimindeyken doktorunu veya avokatını çagırabilmelidir" dedi. Kamu Hukuk ve Siyaset Bilimi öğretim üyesi Prof. \fekur Yersan ise şunlan söyledi: "Başta ABD olmak üzere Almanya, Fransa ve diğer uygar ülkelerde gözaltına ahnan zanhnın avukatıyla görüştüriilmesi güvence altına alınmıştır. Bu uygulama aslında ceza hakukunun temelini oluştunıyor. Polise daha fazla haklar tanınmasına karşı degilim. Ancak, anayasada belirtilen ve yalnız insan olmaktan doğan kisi haklan ihlal edilmemelidir." lstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Hayri Domaniç de, "Ana Basın kuruluşlan Basın kuruluşları da yasa tasansını sert bir dille eleştiriyor. TGS Genel Başkanı Oktay Kurtböke şunları söyledi: "Bu tasan yasalaşırsa Türkiye hürriyetsizlikten nefes alınamaz bir ülke haline gelecektir. Demokrasinin D'sinden nasibini alamamış kafalar temel hak ve hürriyetlerde özgurliifün esas oldugunu bilmeyen köhne bir anBaro başkanları layışla doludurlar. Bu zihniyet Türkiye'yi sıkıyönetimsiz bir idaÇeşitli baro başkanlan da poreden çok, bir polis devletine ge iisin keyfi şekilde görev yapmaçirmek istendigini böylece alenen sının hukuk devleti ile bağdaşaaçıklamış bulunmaktadır. Bu ta mayacağını savunarak kişi dokusarı ile ANAP iktidan Türkiye^ nulmazlığının korunmasını isteyi demokrasiye geçirecek bir ik diler. tidar olmadıgını açıkça ilan etTürkiye Barolar Birliği Yönemiştir. ANAP temel hak ve hür tim Kurulu. "Yasayla sivasi örriyetlerin >asayla çignendiği bir gütlerin, milletvekillerinin dokurejimıtesis etmeye çalışmaktadır." nulmazlıklannın ihlali bile günTSYD Genel Başkanı Dogan deme gelecektir," görüşüne yer Koloğlu tasanyla, kişi hak ve öz verdi. Açıklamada, "Polis vazigürlükleri açısından "Batı fe ve selahiyetleri yasa tasansı anlayısından" uzaklaşıldığını demokratik hukuk devletinin ni teliklerini ortadan kaldıracak, zulme, keyfi uygulamaya yol açacak nitelikte bir tasan görünümundedir," denildi. Izmir Barosu Başkanı avukat Günes Atabay şöyle dedi: "Özgürlüklerin kısıtlanması ancak yargı kararı ile olmalıdır. Poiisin özgürlükleri kısıtlayıcı şekilde görev yapması hukuk devletlerinde mümkün değildir. Samsun Barosu Başkanı Rahmi Kumaşoğlu, "Polise verilecek yeni yetkileri içeren teklif Türkiye'deki bütün etkili çevreler gibi Samsun Barosunu da rahatsız etmektedir. Yürürhıkteki mevcnt yetkiler dahi hatalı kullanıldıgında sakıncalar doğurmaktadır. Yeni yasa yüriirlüğe girerse Türkiye tamamıyla polis devleti durumuna gelir" dedi. Eskişehir Barosu Başkanı Akın Camoğlu da, "Kişi hak ve özgürlüklerinden fedakârlık ederken önemli bir güvence sağlanması gereklidir. Yoksa bu fedakârlık ceza niteligi taşır. Bütün uygar devletlerde yargının görevi içinde olan mesken arama ve hazırlık tahkikatı, poiisin yetkisine verildigi takdirde toplumda önlenmesi güç yaralar açacaktır. Özellikle az gelişmiş ülkelerde toplum ve insan güvencesi çok önemlidir" biçiminde konuştu. Balıkesir Barosu Başkanı Turgut tnal da şöyle dedi: "Anayasa, bilime ve akla aykın bu yasanın toplumda sıkıntılan arttıracak bir faktör olacağını kavramak için Türkiye'de sosyal yapıyı çok iyi bilmeye de gerek >ok." lstanbul Barosu Başkanı Selahattin Sulhi Tekinay, "Polis vazife ve selahiyetlerini arttıran yasa tasansımn mektup açma, kişiyi sorgusuz sualsiz evden alıp götürme ve mahkeme kararı olraadan gelişi güzel telefon dinleme kabilinden kişi özgürlüğüne bu derece açık bir müdahaleyi kapsayacak ve keyfi hareketlere imkân verecek. bu kadar vahim hukümleri içerecek bir tasan olabileceğine ihtimal vermiyorum" dedi. Bursa Barosu Başkanı Dr. Oğuz Öğün, "Bu duruma, yasayla hukukun ihlali diyebiliriz. Tasarı 1950'li yıllardan sonra büyük bir uğraş verilerek kazanılan haklan bir yana itecektir. Olağanüstü koşullarda mazur göriilebilecek bu yasanın demokrasiye geçiş döneminde çıkartılmaya çalışılması çok düşündürücüdür" biçiminde görüşlere yer verdi. lstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Nejat Yazıcıoğlu da "Hekimler olarak, polis yetki ve saiabiyetlerinin arttınlmasıyla ilgili yasa tasansımn yasalaşmasını, bütün toplumun bedensel ve nıhsal sağlığı açısından sakıncalı ve tehlikeli buluyoruz. Bu tasanyı kaygıyla karşılıyoruz. Tasannın jasalaşması halinde bugünkii iktidarın uygulama felsefesine karşı olan her yurttaş yasanın kendilerine karşı bir tehdit oluşturduğunu düşünecektir" dedi. HEYECANU BİR YARIŞ İik olarak yoğurt yeme ya da eller bağlı simit yeme şeklinde gelmişti bu yarışmalar Türkiye'ye. Sonra televizyonun yardımıyla yaygınlık kazandı, çeşitJendi. Derken günun birinde bir "Rekorlar Kitabı" çıktı ortaya. 0 zaman yeni şeyler öğrendik Dünyanın bir yerlerinde bırtakım adamlar "Uzun fjpuşme yarışması" gibi yarışmalar duzenliyor, 2024 saat hiç ayrılmadan öpuşüyorlardı. Ya da bir oturuşta 100 şişe bira içiyorlardı. Bu tür yarışmalar ülkemizde de hemen yaygınlaşıverdi. Yıl 1946. 0 gun bugün bu yarışmalar, 10 yılda bir verilen aralarla sürdürülüyor. İşte yukarıdaki fotoğraf da böyle bir yarışma sırasında çekildi. Henuz başlangıç saatleri olduğu için yanşmacılar ceketerini atmamış, kravaöarı fora etmemişlerdi. Aylardan ramazan olduğu için yarışma alkolsüz içkiler dalındaydı Şimdi masanın sağ yanında oturan iki yarışmacının (SODEP'ten Erdal Inönu ve DYP'den Hüsamettin Cindoruk) katılmadığı yanşmada masanın sol tarafı birincilik ve ikjnciliği paylaşmıst. (ANAPTan Mustata Taşar ve HP'den Necdet Calp). Bu kez, yarışmaya katılanların sayısı artmıştı ve heyecan doruktaydı. ilk yarışı kazanan, ikinci yarışın tarihinı beürteme yetkisine de sahipti ve 1988" diyordu. İlk yarışa katılamayanlar ise müthiş bir sabırsızlık içindeydi. "Hemen yapılmalı" diyorlardı. Arada bir de küçük yarışmalar düzenliyorlardı. Amaç, tecrübeyi arttırmaktı. Kim daha çok meşrubat içecekti. Fazla içen kazanıyordu.(RIZAEZER) ir TRT sınavı Soru Türkiyemiz coğrafi olarak kaç bölgeye ayrılır? Yanıt Türkiyemiz coğrafi yönden yedi bölgeye a> rılır. Asya, Avrupa, Amerika, Avusturya. Soru İstanbul'un fethi hangi tarihte ve hangi padişahın zamanında olmuştur? Yanıt İstanbul'un fethi 1922'lerde olmuştur Fatih Sultan Mehmet tarafından. Soru Paranızın 5/3 ile et, geri kalanıyla tanesi 25 liradan 16 tane yumurta aldınız. Paranızın tamamı ne kadardır? Yanıt Soru Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nun görevlerinden bildiklerinizi yazınız. Yanıt Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nun görevleri şunlardır: Başta haberleri Türkiye ve yurt dışına dahi haberleri aktarır. Eğitimi öğretimi geliştirir, bütün insanlığı birbirine öğreten bir televizyon ve radyo her yönlü titizlikle eğitim ve programını yapar. Bütün insanlara elinden geldiği kadar bütün insanlığa hizmetini sunar. Soru Vücudumuz kaç bölüme ayrılır? Yanıt Vücudumuz üçe ayrılır: 1; baş, 2; gövde, 3; kol ve bacaklar olmak üzere. Bunlar, kısa bir süre önce TRT'de yapılan kurum için "nöbetçi memur sınavındaki" sorular ve 100 üzerinden 43 puan alarak sınavı kazanan bir TRT'cini verdiği yanıtlar. Sınav kâğıdının çeşitli özellikleri var. Bir kere sınavı kazanmak için en az 50 puan şart, ama ne hikmetse 43 puanla bu kâğıt sınav kazanmış. Sonra beş soruda yalnızca birini tam olarak, birini çeyrek oranda yanıtlamış sayılan ve birini de hiç yanıtlayamayan ve ötekilerde ise alabildiğine saçmalayan kâğıdın sahibinin 43 puan alabilmesinin akla mantığa sığmaması. Bir başka özelliği daha var sınav kâğıdının. Sağ üst köşede, adayın adının yazıldığı yerin hemen üstündeki, "Bu kısım, sınav kâğıdı nezaretçiye verilirken kapatılmalıdır" uyarısına karşın, bu kısmın kapatılmaması, ama kâğıdın sahibinin en büyük özelliği, "yönetimin yandaşı bir kişi" olması. Yoksa 100 üzerinden 50 ya da daha yukarı puan alan kâğıtlar kaybederken, 43 puanla sınav kazanmak nasıl olur ki? Ozetle tkinci Airbus "Ceyhan" geldi Türel'in dili surçtu MADEN Yasa Tasansı Mecliste görüşülüyordu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sudl Türel, bu tasarı için çok iyi hazırlanan muhalefetin baskılan karşısında terliyor, ancak bu durumu pek belli de etmek istemiyordu. Türel, eleştirileri yanıtlamak üzere kürsüye geldi ve yasanın yürüriüğe girmesinden sonra bulunacak Bor'ları özel sektörün işleteceğini açıkladı. Türel, "Amaç yeni pazarlara girebilmektir" deyince, HP'li Cüneyt Canver oturduğu sıradan, "Sizın pazarlara da girecek mi?" diye bağırdı, İşte burada Sudi Türet'in dili sürçtü ve Canver'e şöyle seslendi kürsüden: "Sayın Cüneyt Arcayürek demagoji yapmayın." Türel, cümlesini daha tamamlayamamıştı ki, salondan kahkahalar yükseldi. Türel yaptığı hatayı fark ederek kendisini hemen tekzip etti. Salondaki tüm gözler basın locasına dönerek az önce locada oturan Cüneyt Arcayürek'i aradı. Arcayürek'in locada bulunmaması belkı de isabet olmuştu. Zira, Türel kendisine sataştığı için iç tüzük gereği söz hakkı doğuyordu (!) THY'nin Fransa 'dan satın aldığı ikinci Airbus uçağı "Ceyhan", dün Y'eşilköy Havaalanı'na getirüdi. THY yetkililerince teslim ahnan uçağuun, önümüzdeki günlerde seferlere başlayacağı bildirüdi. THY'nin satın aldığı Airbus uçaklannın ilki, "Seyhan" 25 mayıs cumartesi günü Istanbul'a getirilmişti. >**« Çağdaş Gazeteciler Demeği'nin 7. Olağan Genel Kurulu dün yapıldı ve Genel Başkanlığa yeniden Ahmet Abakay seçildi. Abakay, siyasi partilerin basın toplantılanna gazetecilerle birlikte sivü poUslerin de kaaldığt bir dönemde genel kurullarmı yaptıklanru beürttL Ahmet Abakay•'m yeniden genel baskanlığa seçildiği genel kurul sonunda, Çağdaş Gazeteciler Demeği'nin Yönetim Kurulu üyeliklerine de Işık Kansu, Temur Türkân, Halil Nebüer, Mehmet Öztoprak, Veü Özdemir ve Mehmet Kahraman getirildUer. Abakay, tekrar ÇGD Başkanı seçildi ANAP'uı yiyecek dağOma kampanyası S münasebetiyle dar gelirli vatandaşlara yardım kampanyası" dün başladı. Bakırköy Güneşli Köyünün 4 mahallesinde başlatüan kampanyaya vatandaşlar büyük ilgi gösterdiler. Bir kaç saatlik bir bekleme sonunda 3 kilo pirinç, 2 kilo un ve bir paket margarinden oluşan erzak torbalannı alan yurttaşlar, "AUah bin bereket versin " diyerek evlerinin yohınu tuttular. ANAP Bakırköy ilçesine üye ANAP'hlardan toplanan 600 'er liralarla gerçekleştirilen yiyecek yardımı ile 400 yoksul aileye ' 'erzak torbası'' verildi. Erzak torbasını alanlardan 68 yaşındaki Mustafa Pampal, ' 'Aylardır yediğimiz yok. A liah bin bereket versin," dedi. Şehri Kaplan isimli vatandaş ise "bu hükümet zamanında geçim güçleşti. Bu yü sadece üç defpilav yapabildim. Şimdi eve gider gitmez pilav yapacağım," diye konuştu. Kampanyayla ilgili sorulanmızı yanıtlayan ANAP'lı yönetici Baki Albayrak bugün de Atışalanlı'da yiyecek dağıtılacağmı söyledi. (Fotoğraf.ERDOĞAN KÖSEOĞLU) Evren ve OzaTın telgrafları 4 gün geç ulaşınca soruşturma açudı BURSA, (Cumhuriyct) Barolar Birliği'nin 10 Mayıs 1985 günü Uludağ'da toplanan genel kuruluna gönderilen Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Başbakan Turgut Özal ve Bakanlar Kurulu üyeleri ile TBMM Başkanı Necmettin Karaduman'ın telgraflannın 4 gün geç verilmesi üzerine PTT Bursa Bölge Başmüdürlüğü görevlileri hakkında soruşturma açıldı. Keloğlan ve havagazı KÖŞEMİZDE "Keloğlan'ı havagazı çarptı" başlığıyla yayımlanan yazı hakkında EGO Genel Müdürü Yener Rakıcıoğlu'ndan bir açıklama aldık, açıklamada özetle şöyle deniliyor: "Yayımladığınız yazı üzerine durum bizzat tarafımdan tahkik edilmiş ve olayın anlatıldığı gibi olmadığı, Sayın Rüştü ASYALI'nın bahis konusu fatura ihbarını alarak bizzat Abone işleri Müdürü M. Oktay Fındıkçıoğlu'na geldiği, Kendisinin böyle bir meblağı tutacak sarf yapmasının mümkün olmadıgını belirttiği, Fındıkçıoğlu'nun gerek personel göndererek mahallinde ve gerekse tahakkuk kayıtlarında bizzat gereken tetkik ve tahkiki yaptığı, Yaklaşık 6 aylık oiarak yapılan bu tahakkukun doğru olduğunu ve ödenmesi gerektiğini, yapılan tesbıte göre evınde havagazı ocağından başka şohbeni olduğunu ve ayrıca havagazı ile ısıtılan kat kaloriferi de bulunduğunu kendisine belirttiği, (bu husus bilahare müessesece tekrar tespit edilmiştir.) Bu durum karşısında hesabın doğru olduğunun anlaşıldığı, yapılan itiraz üzerine 10 Nisan 1985 günü yaptırılan endeks okumasında sayaç üzerinde (4720) endeksinm tespit edilmiş olmasının da hesabı ayrıca doğruladığını, ancak uygulanan tarife nedeniyle meblağın yüksek olduğunu söytediği, Kendisinin de bütün bunları kabul ve tastik ettiği, Ancak bu borcunu haziran ayının ilk yarısı içinde mutlaka ödeyeceğini söylediği, bu nedenle de borcundan dolayı havagazının kesilmemesıni istedıği. Kendisinin Devlet Tiyatrosu sanatçısı olması nedeniyle sozüne ve kişiliğine güvenilerek bu mehilin Abone Tşleri Müdürü M. Oktay Fındıkçıoğlu tarafından verildigi, Mart 1985 ayı başına kadar yaptığı ve yaklaşık 6 aylık olan 174.223^ TL.'lık sarfından sonra mart 1985 ayı başından mayıs 1985 ayı başına kadar yaptığı 2 aylık 5 a 9 4 0 ^ TL.'lik sarfın da bir önceki tahakkukun doğru olduğunu gösterdiği, bunun da havagazı ocağı dışında, şohben ve havagazı ile ısınan kat kaloriferi kullanılmasından ileri geldiği anlaşılmıştır. Adı geçene ve kendisine tavassutta bulunaniara cevap teşkil eden bu yazımızın, gazetenizin aynı sayfa ve sutununda yayımlanması hususunda gereğinı rica ederim. Saygılarımla. Halefoğlu yurda döndü LtZBON'dan (Baştarafı 1. Sayfada) da, bir başıma, bu yaz sabahı/dümen suyuna bakıyorum. Sonsuza bakıyorum/bakıyorum ve görmekten mutluyum/küçüciik, siyah ve aydınlık, limana giren bir gemiyi" diye başlar. Ve, böyle başlayan bir şiirde butün Portekiz'in duyarlığı vardır. Portekiz güzeldir. Portekiz yalnız Pessoa'nm şiiri için de güzel değildir. Portekiz, Amalıa Rodnguez'in hüzünlü sesindeki "Fadolar", hiç çıkılmamış okyanus ötesi lacivert yolculuklar, fayanslara nakışlanmış sokak isimleri, hep " s " ile telaffuz edilen kelimeler, Lizbon'un terasları, Porto'nun narin belli bardaklarda içilen şarapları ve belki tüfek namlularına iliştirilmiş kırmızı karanfiller için de güzeldir. Bazılan Portekiz'i Türkiye'ye benzetir. Ama, bu göz aldanmasından başka bir şey değildir. Çam komlarının Paşa Limanı'nı, taç rıhtımlarının Galata'yı, Estoril kıyılarının Yeniköy'ü, balıkçı selamlarırun "Rasgele reisleri" andırdığı doğrudur. Portekiz'in Avrupa'nın en yoksul ülkesi olduğu ve yoksulların da zenginler gibi birbirine benzediği, enflasyon hızının yüzde otuz olduğu, şoförlerin kötü araba kullandığı, telefonların iyi çahşmadığı da doğrudur. Portekiz'in eski ve büyük bir imparatorluk olduğu da doğrudur. Ama benzerlik burada biter. Benzerlik görüntüdedir. Bir kere, Türkiye'yi Akdeniz ülkesi sayıyorsak, Portekiz Akdeniz ulkesi değildir. Portekiz okyanus ülkesidir ve Portekizli Akdenizli değil okyanusludur. Akdenizlinin her meltemde fırtınaya dönüşen sonra çabucak dinen aşırı dalgalı karakteri Portekizlide yoktur. ilk yelde kabarmaz. Rüzgarları yavaştan algılar. Okyanuslar gibi mevsim rüzgarlannı bekler. Sonra, Portekizli, iç denizlere sığamayıp kıta ötesi deryalara açıldığından, ufukları da geniştir. Taç ırmağı kıyılarından Lizbon tepelerini yalayan imbatlar, çok uzak kokular getirir. Brezilya, Mozambik, Maka, Çin kokulan getirir. Eski imparatorluğun başkenti eski sömürgelerin kültür merkezidir. Alentajano'lu oğrenciler üniversiteye Rio'ya, Maputo'ya, Luanda'ya gitmezler. Brezilyalı, Mozambikli, Angolalı oğrenciler Lizbon'a gelirler. Sonra, rıhtım kahvelerinde kadınlar vardır. Lokantalarda da en çok bahk yenir. Balığın her çeşidi yenir. Siyah şapkalı köylü kadmlar hem bahk yerler, hem de kahvelerde erkeklerle yeşil şarap içerler. Yeşil şarap güzeldir ve kahvelerde bir başına yeşil şarap içen ve bir başına evlerine dönen ve belden aşağı hikayeler anlatan erkekler tarafından çimdiklenme korkusu olmayan kadınlar, estetik olarak öyle fazla güzel olmasalar da, yalnız öyle olabildikleri için guzeldirler. Altı yılda Portekiz'e dördüncü gelişim. Portekiz her seferinde aynı güzel. Portekiz her seferinde deniz türküleri söylüyor ve hiç çıkılmamış okyanus ötesi lacivert yolculukları çağnştınyor. Portekiz güzel ve Portekiz'i keleri kılıç balığı niyetine yutanlarla, hep belden aşağı hikayeler anlatıp kadınları hiç parmak uçlarıyla okşayamayanlar ve vitrinlerde kendi vitrinlerinde bulamadıklarını arayanlar sevmiyor. Portekiz'i sevmiyenler deniz türkülerini de sevmiyor. NA TO Dışifleri Bakanlan ilkbahar toplantısına katılan Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu uçakla yurda döndü, Portekiz 'in başkenti Lizbon yakınlanndaki Estoril'de yapılan toplantının ouımlu geçtiğini beürten Vahit Halefoğlu, başka bir açıklamada bulunmadı. Tapu Kadastro'yn müdür lstanbul Tapu ve Kadastro Bölge Müdürluğune, Müdür Yardımcısı Kemal Türker atandı. Resmi Gazete'de dün yayunlanan diğer atama kararlanna gb're de Balıkesir tl Kültür ve Turizm Müdürluğune Mehmet Kadri Sayügan, Rize tl Kültür ve Turizm Müdürluğune de Gürkan A vcılar getirildiler. Basın toplantısında bir "yabancı" SODEP Genel Başkanı Erdal İnönü geçtiğimiz hafta içinde bir basın toplantısı düzenleyerek Avrupa gezisi izlenimlerini anlartı. Basın toplantısında alışıldığı üzere basın mensupları Genel Başkana sorular yönelttiler. ilk soru Yeni Gündem Dergisi'nden Aydın Köymen'den geldi. ANKA ajansından Timur Türkkan'a arkasında sessiz oturan ve elinde basın bülteni bulunan bir şahıs soru soranın kim olduğunu ve nerede çalıştığını sordu. Türkkan yanıtladı. Bıraz sonra Günaydın gazetesınden Dursun Gündoğdu bir soru yöneltti İnönü'ye... Aynı şahıs gene Türkkan'a "Kim bu? Nerede çalışır?" d[ye sordu, Türkkan yanıtladı. Üçüncü bir gazeteci soru sormak için parmak kaldırmıştı ki, söz konusu şahıs, Türkkan'a aynı soruyu yöneltince, Türkkan sinirli bir şekilde arkasına dönerek, "Polis misin sen, ne sorup duruyorsun?" dedi. Sessiz toplantıyı izleyen şahıs yanıtladı: "Evet pollsim. toplantıyı izlemeye görevlı olarak geldım " İki yangında iki ölü Kadtköy Şair Arşi Sokak 62 scyüı apartmanm kapıcı dairesinde dün saat 16.30 sualannda çıkan yangında Nihal Çakmak (1) adlı bebek yanarak can verdi. Ağabeyi Mustafa Çakmak (3) ise itfaiye grubu tarafından kurtartldı. Bahçelievler Şevketdağ sokakda 4 katlı bir binada gece çıkan yangında da bir kişi öldü. ÖLÜM Merhum Bolu Mebusu tsmail Hakkı UZMAY ile Merhume Şehzane Hanım'ın kızlan, Merhum Dr. Rıfat İNAN'ın eşi, Arı Inan ve Demir Inan'ın anneleri, Esen İnan'ın kayınvalidesi, Canan Aykent'in anneannesi, Derin ve Serin İnan'm babaanneleri, Burası kuşçu dükkânı BAŞKENTİN politika kulislerinde ANAP Genel Merkezi'ne yönelik olarak son günlerde ilgınç fıkralar üretiliyor. Bunlardan birisi de şöyle: Adamın birisi kuşçu dükkânınagirmış. Birbirinden güzel ve canlı renklerı ve değişık seslerıyle onlarca kuş çeşıdı arasında gezınırken, dükkân sahibine, bu kuşların erkek ve dişisınin nasıl ayırt edikjiğini sormuş. "Basit" demiş dükkân sahibi. Bir kutudan çıkardığı solucanı tezgâhm üzerine bırakıp, "şimdi erkek soiucanı yiyen dişı kuştur, dışı solucanı yiyen de erkek kuştur" diye de eklemış. Gerçekten de aynı renklere sahip iki kuş bırer solucanı kursaklarına indirmekte tereddüt göstermemişler. Müşteri manzarayı ilgiyle izlemiş, ama aklına takılan konuyu sormuş: Peki bunu anladım da, solucanların hangisinin erkek hangisinin dişı olduğunu nasıl ayırt edeceğim? Dükkân sahibi sakın, iki elini yana açıp yanıtlamış: Vallahi kardeşim burası kuşçu dukkânı, soiucanlardan anlamam VEFAT Merhum ömer Eren ile Hacer Kurşunlular'ın oğullan, merhum Ahmet Rahmi Köprülü'nün ve Kâniye Köprülü'nün oğullan, Nazan Eren'in çok sevgili eşi, Kibele ve Çiğdem'in çok sevgili babaları, Prof. Dr. AFET İNAN 8.6.1985 gunü hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 10.6.1985 Pazartesi günu öğle namazından sonra Ankara Maltepe Camii'nden kaldırılarak Cebeci Asn Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Tann rahmet eylesin. EŞREF EREN 8.6.1985 günü vefat etmiştir. Aziz naaşı 10.6.1985 pazartesi günü Söğütlüçeşme Camii'nde kıhnacak ikindi namazından sonra Karacaahmet mezarhğına defnedilecektir. Tanrı rahmet eylesin. AtLESİ AİLESİ Not: Çelenk gönderilmemesi, isteyenlerin T.E. Vakfı'na bağışta bulunmaları rica olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle