19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CÜMHURİYET/6 HANNOVER'den (Baştarafı 1. Sayfada) görüşleri en geniş yeri kapsıyor. Kılı İurk yaran titiz Almanlar, spor uzmanları, toplum psikologları, sosyologlan ve güvenlik uzmanlarıyla futbol stadyumlanna musallat olan terör illetinin kaynağını araştırıyorlar. önlemlerin en ilgi çekeni ve ünlOsil ise ince yapılı, dalgalı uzun saçh 36 yaşında bir sanşın. Adı İnge Sclmaneccke. Hukuk doktoru bu alımlı bayanın görevi futbol savcılığı. Iki yıldır Hannover'in futbol stadyumlanndaki güvenlikten o sorumlu. Görev bölgesindeki hiçbir maçı kaçırmıyor, tribünde kendisine ayrılan yerden bir yandan karşılaşmayı izliyor, bir yandan da seyircileri. Bu arada gerekirse stadyumda görevli polis ekiplerinin koordinasyonunu ve anında etkili olmalarını sağlıyor. F. Almanya'nın ilk "Futbol Savcılığı" görevine kadın olmasına karşın atanmasını futbol merakına borçlu. Dr. Schwaneccke, Hannover'e deplasmana gelecek takımların yandaşlarını daha yola çıkarlarken izlemeye başlıyor. öbür kentlerin polis merkezleriyle sılrekli haberleşerek kaç kisinin hangi araçlarla, ne zaman, hangi ruhsal durumda Hannover'e doğru yola çıktığını öğfeniyor ve önlemlerini saptıyor. Taraftar grupları, bazen tren istasyonlannda karşılanıp stadyuma polis eşliğinde getiriliyor. Aralanndaki aşınlar ise kimi zaman teryüzü geldikleri yere gönderiliyor. Bayan savcı gerekli görürse stadyum girişinde arhlı polis ekipleri bekletiyor, alkol kontrolu yaptınyor, hırçın taraftarlan tribünlerde yan yana duşmesinler diye ellerindeki biletlere bakmadan farklı bloklara yerleştiriyor. Futbol savcısı hanımın stadyum içindeki başyardımcıları, seyircilerin arasına yerleştirdiği telsizli gorevlilerle iki sosyal danışman. Hannoverli futbol seyircisine sorarsanız. aümlı bayan savcının bizzat kendisi bir onlem. Sakin, yumuşak, ama kararlı tavrı ve futbol alanlarında ender rastlanan görünümüyle her hafta tribünlere hakemlik ettiği kürsüde yerini alması, seyircilerin taşkınlıklarını gemlemekte en az polisin gövde gosterisi kadar etkili oluyor. Seyircide saygı uyandıran bir başka yanı da futboldan iyi anlaması, tribünlerin acemisi olmaması. de hırlamıyor. Bir ara baktım köpek rur çıkardı. Rahatsız olduğu belli idi. Sordum; "Sizin arkadaşlar el kol hareketleriyle oynuyor ya, köpek kavga ediyorlar sanıyor, onun için hırhyor" demesin mi... Evlerinde besledikleri evcil hayvanlan da, kendileri gibi planlayıp, programlamışlar. Kahvaltı, öğle yemeği, akşam yeraeği ve hayvanlann tuvalet ihtiyaçlan için orman gezintileri gibi. Isviçreliler teknolojik aşamadaki toplumsal Uişkiler içinde olduklan için, feodal Uişkileri yok denecek kadar az. Arkadaşlık üişkileri yerini hayvanlara bırakmış. Evdeki çiçeklerle dert leşip konuştukları gibi, hayvanlarla da aynı biçimde konuşup günün yorgunluğunu çıkarmasını çok seviyorlar. Bu kadar içten bir sevginin konumunda olan mutlu bir yaratık olmak istemez miydiniz acaba? HABERLERİN DEVAMI ATÎNA'dan (Baştarafı 1. Sayfada) lik. Sanki onca festival kanşımı patırtı, 2 haziran ile randevuluymuş. Mitsotakis, seçirn sonuçlannı bir halk oylaması gibi kabul edip, Sartzetakis'in Cumhurbaşkanlığını tanıyınca hiçbir siyasi gerilim konusu da şimdilik kalmadı. Siyaset tatile girdi. Atina, sukunete kavuştu. Saat 14.00 17.30 arası sükunetin kareköku alıruyor. Siesta saati bu. Sıcak, insanı öyle bir uyuşturuyor ki... Hele bir de bir lokma bir şey yemeğe kalksanız, kolunuzu kaldırmaya mecal kalmaz. Yalmzca sıcak da değil Siesta'nın nedeni. Atina kendine, gece 10.0010.30'dan sonra geliyor. Yaşam, üçe, dörde kadar sarkıyor. Sonra yatıp uyuyup 8.309.00'da işbaşı yapmak lazım. Uykuya böylesine borçlanınca, öğleden sonra kestirmek, adeta bir farz. Hem borcu kapatmak, hem de gece başlayacak hayata avans almak için. Eskiden de böyle miydi acaba? Yanya'da 1918 yapımı Aslan Paşa Camii'ni muze yapmışlar. Muzede bir yağlıboya tablo. Tepedelenii Ali Paşa, başında takkesi, aksakallı başını genç Rum sevgilisi Vasilika'nın kucağına yatırmış. Vasilika, Ali Paşa'yı okşuyor. Ali Paşa, Siesta mı yapıyordu? Yanya'daki son Osmanh Valisi Esat Paşa'nın çubuğunu ve Browning tabancasını da müzede bir vitrine koymuşlar. Balkanlar'da kan gövdeyi götürürken, herhalde Esat Paşa, ya Yanya Gölü'nün ortasındaki adacıkta çardağa kaykılmış, çubuğunu tütturüp, gölun kenanndan bir duvar gibi yilkselen o görkemli dağı seyreder, ya da bir gözü sarp dağlann arasından lstanbul'a, diğer gözü Arnavutluk'a doğru dalar, belindeki Browning'i okşardı. Esat Paşa, Siesta yapar mıydı? 24 Mart 1913 tarihinde Fransız Gauloise gazetesinde, Yanya'ya ilk giren Yunan askerlerinden birinin hatıratı yayımlanmış. 1300*ü aşkın Türk subayını Preveze'ye esir kampına taşıyacak kamyonlardan birinde şoför olan Rum delikanlısı, içtenlikle gördüklerini anlatıyor: "Yanya Rumlan, sokaklara dökülmüş, kurtuluş heyecanını sevinçten hıçkıra hıçkıra ağlayarak kente giren Yunan birliklerine çügırüıkla tezahürat yaparak yaşamışlar. Türk mahalleleri, yüzlerce ortada kalmış cesedin agır kokusuyla doluymuş. Bir camiye, haytanlan ve kamyonlan soktuklarında, yıkkın. çokmüş Türkler, korkulannı yenerek bağınnaya başlanuşlar: 'Bu yaptıklannızdan ötürıi Allah'ın gazabına uğrayacaksınız." Balkan Savaşı'nda Yanya'da çarpışanlar, Siesta yapmazlar mıydı? Aslanpaşa Camii'nin içinde bir de fotoğraf. Çapraz fişeklı tam bir babayiğit. Çete reisi Yannis Karayorgios. Yanya'nın kurtuluşuna emeği geçenlerden. Yanya, kimindi? Bir başka babayiğite, Gökçen Efe'ye ne çok benziyor. O da, ödemiş'te kurtuluş mücadelesini başlatmıştı. Kimindi Ödemiş? Lord Byron, kime karşı savaşırken öldü? Turklere mi, Arapİara mı, Arnavutlara mı? Lord Byron, Messolongion'da gömülu. Gömulmeden önce hiç orada Siesta'ya yatmış mıydı? Peki ya Girit'teki o iriyan, palabıyıklı, poturlu, körüklu çizmeli giysilerini çıkarmayanlar? Mutlaka babaları, dedeleri, şimdi yan çıplak Alman, îskandinav turistlerinin guneş ve deniz banyosuna koştuğu bu adada, Türklerle birlikte kan banyosunda yıkanmışlardır. Giritliler, hiç Siesta yapmadılar mı? Lefter'den Cemil'e, SarıLacivertli takımın hiçbir maçını kaçırmayan hasta Fenerbahçeli, lstinyeli Stelyo, Atina'da Faliron'daki evinde öğleden sonra Siesta'ya yatmıştı. Stelyo, Istinye'de Siesta'ya yatar mıydı? 1971'de ODTÜ Yurdu'nda nice olaya tanık Yanni, seçimden bir gün önce Atina'da yazıhanesinde yoktu. Besbelli Siesta'daydı. Yanni, ODTU kampusunde hiç Siesta yapmış mıydı? Haziran. Yunanistan'da öğleden sonra Siesta şart. Siyaset bile Siesta'da. Tarih, hiç Siesta yapmaz mı? 9 HAZİRAN NEWYORK'tan (Baştarafı 1. Sayfada) rick Kilisesi'nin merdivenlerinde olağanüstu bir kalabalık vardı. Sağa sola sorduğumda insanların tansiyon olçturmek için kuyruğa girdiklerini oğrendim. Tansiyon ölçtürme bedavaydı. Amerika'nm en büyük iki özel sağhk sigortası ve bir hastane tarafından bir tür hayır hizmeti olarak organize edilmişti. Tansiyon ölçtürme kampanyasına ilgi buyüktü. Sabah ll'de başlıyor, akşamın altısına kadar insanlar gelip kollarını ölçme aygıtlannın altına uzatıyorlardı. Saatte ortalama 70 kişinin tansiyonuna bakıldığını söylüyordu yetkililer... Kampanyanın düzenleyicileri yüksek tansiyonun önemli bir tırmanış gösterdiğini, her yüz insandan onunda yuksek tansiyon olduğunu belirterek, "Kampanyayı bu konuya halkın dikkatini çekmek için yüriitüyonız" diyorlardı. yüzde 30 ile yüzde 40 arası değişmekteydi. Ozellikle tansiyönu yüksek çıkanlar, hemen paniğe kapümamaüydüar... Hele o korkuyla kendiliğinden binakım gıda rejimlerine yönehnek son derece yanlış bir işti. Mutlaka ertesi gün ikinci kez tansiyon ölçtürülmeli, bunun sonucuna göre davranılmalıydı. Eğer ikinci kez de tansiyon yüksek çıkarsa, kampanyaya katılan hastanenin yeni açılan yüksek tansiyon merkezine başvurulmalıydı. Burası bedava olarak nasıl bir gıda rejimi izlenmesi, hangi beden eğitimi hareketlerinin yapılması gerektiğini, sinir gerginliğinin nasıl azaltılacağını yüksek tansiyonlulara öğretmekteydi. Yetkililer, bu arada havaların ısınmasını fırsat bilip köşe başlarında sağlık görevlisi kıhğında düşük ücret karşıLğı tansiyon ölçen sahtekârlara karşı halkı uyarmaktan da geri durmuyorlardı. New Yorklulann kesinlikle sokakta tansiyon ölçtürmemeleri gerektiği yine bu kampanyanın bir parçası olarak duyuruluyordu... Yabancı basın merkezinin 1985 LONDRA'dan (Baştarafı 1. Sayfada) manşetlerdeydi. Arada bir 1RA ve Ortadoğu kaynakh tedhiş kivılcımlan parladı. Muhafazakâr hükumet AET içinde sık sık pürüz yarattı. Tüm bu süre içinde sütlü çaylar hiç aksamadı. Prenses Diana da ikinci çocuğunu doğurdu. Ama İngiltere'nin bir başka simgesi olan "refah devleti", bu niteliğini parça parça yitirdi. Hukümetin dört gün önce açıkladığı bir karara göre emekli sandıklan özel sektore devredilecek; devletin sağlık harcamalarında kısıtlamaya gidilecek; dul, yetim ve işsizlerin primleri azaltılacak. Haritada, bağdaş kurmuş koca kafalı bir adama benzeyen ki yüzü Amerika'ya dönüktür Buyuk Britanya'ya ben mi olumsuz gözle bakıyorum, yoksa gerçekten bir çöküş dönemi mi yaşanıyor burada? Kendilerini makaraya almaya çok meraklı olan İngilizler'in çoğuna göre "Yeni bir çöküş yok... Eski durum devam ediyor". "Peki ama ne olacak bu işin sonu? Çunkü mesele sadece siyasi iktidar meselesi gibi goriinmüvor, tum toplumda bir çozülme var gaJiba" diyecek oldum. Ingiliz arkadaşım bir fıkrayla karşıhk verdi: "Tanrı baba, geçenlerde Reagan, Gorbaçov ve Thatcher'ı kabul etmiş. Reagan sormuş: ABD ne zaman dünyanın bakimi olacak? 2050 yılına doğru... Reagan hayıflanmış: Yazık... Ben o zaman hayalta olmayacağım." Sıra Gorbaçov'da: Peki biz ne zaman dunvanın hâkimi olacagız? Siz ancak 3000 yılına doğru bir şeyler yapabilirsiniz. Gorbaçov uzgun: Yazık... Ben o zaman hayatta olmayacağım. Son olarak Thatcher daha somut bir soru sormuş: tngiltere'de işsizlik ne zaman son bulacak? Tanrı baba endışeli ve dalgın: Ben o zaman hayatta olmayacağım. İşsizlik sadece ekonomik bir gösterge değil. Ingiltere'de yaşam zevki ve güneş işsiz... Hazirana girdik burası hâlâ yağmurlu. ZÜRÎH'ten (Baştarafı 1. Sayfada) Isviçrelilerdeki hayvan sevgi. si, Almanlara taş çıkartacak boyutlarda dedim ya, gerçekten de öyle. Bu adamlar aynı evin bir odasında kafeste kuş besledikleri gjbi, diğer odada da, kedi ile tarlafaresini bir arada büyütme cambazlığını gösterebiliyorlar. Arkadaşlarımdan birisinin 35 franka aldığı kanarya, biraz hastalandı. Brano, kuşu doktora götürdü, doktor hayvan kliniğine havale edince, 35 franklık kanaryaya 67 frank röntgen parası vennek zorunda kalmıştı. Bu insanlar kedi köpek için konserve kutularda türlü çeşitli etler yapıp, sıhhatli beslenmeleri için çırpınıp duruyorlar. Onun için burada hayvan yemi sanayü Ukır mıkır işliyor. Geçenlerde arkadaşun Werner'in 18 yaşındaki oğlu köpeğiyle birlikte misafırim oldu. Türk misafırler de vardı. Köpek o kadar uslu ki, denileni eksiksiz yaptığı gibi, hiç önünde rastladığım bir Amerikalı dostum da kampanyadan etkilenmiş, tansiyonunu ölçtürmeye gidiyordu. "Şimdi çok kuynık var... Hava da sıcak... Hafıflediğinde kuyruğa girersin. Gcl şurada bir bira içelim" diyerek gidişini ertelettim. Girdiğimiz barda bira ile serinlerken, kendisine gerçek tansiyon ile gerçek tarih arasındaki ilişkiyi anlattım. Örnek olarak da televizyonda son gördüğum İkinci Dunya Savaşı'nın casusluk öyküleri üzerine kurulu bir filmi verdim. 1943'te çevrilen fılmde, Türkiye'nin nasıl savaşa ginnesinin önlendiği anlatılıyordu. O yıliann ünlü gangster oyuncusu George Raft, ABD Gizli Servisleri'nin hesabına çalışan bir Amerikalı işadamı olarak Ankara ve Istanbul'da, Alman ajanlanyla kıyasıya çatışıyordu. Hollyvvood'da çevrilen filme gerçekten Ankara ve tstanbul havası vennek için o yı 1larda Amerika'da yaşayan Nazmi KalKilisenin içinde iki hemşire ve kavan adlı bir Türk, teknik daüç dört sağlık görevlisi, canla nışman olarak kullanılmıştı... başla çahşmaktaydı. Yetkililerin Genel planlarda belgesel fılmleraçıklamasına göre, ilk ölçülen den yararlarulmış, lokal çalışmatansiyonun yanlış olma olasılığı larda binalann içine ve dışına, bazı sokak köşelerine Nazmi Kalkavan'ın öğrettigi Türkçe yaPARİS'ten nlar konmuştu. örneğin, Ankaaçılıyor. Aynı yerde yer alan Re ra'daki Amerikan Gizli Servisi, (Baştarafı 1. Sayfada) noir'ın tablolarından oluşan ser kapısında "Inhisarlar thracat nız. Bir spor karşılaşmasını hiç ginin önünde yuzlerce metreyı Şirketi" yazan, duvannda lnödeğilse televizyondan izlemek is bulan kuyruklar oluşuyor. Fran nü'nün resmi asılı bir ofıs olarak tersiniz, bir de bakmışsınız sa'yı ucuz bulup ideal tatil yeri gösterilmişti. Bu arada, yine önemli bir konseri, uluslararası gibi görmeye başlayan Amerika Nazmi Kalkavan'ın danışmanhbir sergiyi, bir fılm gösterisinı lılardan fırsat kalırsa Renoir'ın gıyla bazı rollerdeki kişilere olup bittikten sonra haber almış tablolarını siz de goreceksiniz. Türkçe konuşma öğretümişti. smız. Olanlann gerisinde kalmatki yılda bir tekrarlanan 36. Alman ajanlann amacı, Sovyetma hevesinde olan biriyseniz şaş Uluslararası Havacılık Salonu ler'in Türkiye'yi istila edeceği kın ordek gibi kendinizi bir ora yeni kapandı. Yarın Fransız si yolunda sahte bir planı gazeteya bir buraya atıp ortada kalır lahlarının gösterildiğı silah ser lerde bastırarak, kamuoyunu sınız. gi si açılacak. Ünlu Trocadero yanlanna çekmek ve bir Nazi Şu tenis denen oyun da izlen Meydam'nda daha geçen hafta yanlısı hükümeti Ankara'da işmeye ne kadar da yatkın bir "ÖzgürlukJer ve İnsan Haklan" başrna getirmekti. Bunun için de spormuş. Her yıl bugünlerde kolokyumu vesilesiyle bir açık Türkiye'nin en yüksek satışlı gatekrarlanan uluslararası Roland hava gosterisi düzenlenmişti. zetesi "Hilal"in Rumen asıllı saGarros Turnuvasımn önemli raaç Geçen cuma akşamı, Hindistan hibini Romanya petrollerinden ları on günu aşkın bir suredir, yılı dolayısıyla, genç Başbakan hisse verme karşüiğı satın almışhemen her gün naklen yayımla Rajiv Gandi'nin huzurunda ay lardı. nıyor. Bugun final maçı yapıla nı meydanda bir geleneksel Hint cağından Fransızlann buyUk ço bayramı canlandırıldı. FransızHer şey yolunda yururken ğunluğu evlerindeki kuçuk ekra lar Nehnı'nun torunu, tndira G«orgc Raft, CağaJoğlu'nda nın önunde saplanıp kalacaklar. Gandi'nin oğlu, üçüncu kuşak "Hilal" gaze'einin mürettiphaFutbol meraklıları dun akşam başbakana büyük ilgi gösterdi nesini basıyor, Nazilerın sahte Fransa kupasının final heyecanı ler. Duyduğumuza göre Fransa belgesini manşet haberi olarak nı yaşadılar. ile Hindistan arasındaki bu sa veren baskıya hazır birinci sayGene bugun Grand Palais'de mimiyet, Hindistan'ın eski pat fayı çekiçle parçahyor ve strate(Büyük Saray) Üç Bin Yılm Tari ronu Ingiltere'yi kıskançhktan jik Türkiye, savaşa girmiyordu... hi adlı uluslararası dev bir sergi çatlatıyormuş. Dunyadaki En lleri Teknoloji! Bir ülkede segman üretilebiliyorsa o ülkede motor sanayi de kurulup, geliştirilebilir. Çünkü segman üretimi hassas ve yoğun bir teknoloji, çok ciddi ve sürekli bir kalite kontrolü gerektirir. İstanbul Segman ve Gömlek " Sanayi, Ticaret A.Ş., Sapanca'nın Kırkpınar köyünde, 140.000 m 2 açık ve 26.500 m 2 lik kapalı alana kurduğu tesislerini 1982 yılında, bu bilinçle işietmeye açtı. 800 kişinin çalıştığı üretim tesislerinin, döküm, işleme İstanbul Segman ve Gömlek Sanayi Konusunda En Modern Tesis Tesislerimiz 18 milyon piston segmanı ve 900 bin silindir gömleği üretim kapasitesiyle ülkemizdeki otomotiv sanayine, kompresör üreten firmalann tamamına ve yedek parça piyasasımn ihtiyaçlarına, tam olarak cevap veren tek kuruluştur. Tesisimizin kapasitesinin % 6O'ı, Türkiye ihtiyacının tamamına kâfi gelmektedir. Uretim Tesislerimiz ve kaplama atölyeleri, tamamı otomatik yüzlerce program kontrollü tezgah, elektrikli ergitme ocaklan, atmosfer kontrollü fırınlar, büyük küçük binlerce optik ve elektronik ölçükontrol cihazlarıyla donatılmıştır. Uluslararası standartlarda bir üretim kalitesi için 90 kişilik kalite kontrol ekibi sürekli görev basındadır. İç Piyasaya Tam Cevap Veren Tek Kurulus... Konusunda dünyanın en büyük ismi olan Batı Alman Goetze Lisansı ile Fabrikamızda üretilen segmanlar ve sa\ıırma döküm tekniği ile üretilen gömlekler dünya pazarlarına da gururla sunulmaktadır. Dıs Piyasaya da... ıss Dünyanın En iyi Kalitesi Genel Müdürlük istanbul segman ve gömlek sanavı, tıcaret a.s. üretkisi Fabrika Telefon Iznııt 20 T Sjpanca 266 Teleks 33219 t>eg tr "İstanbul Segman re Gömlek Sanayt. Tıcaret AŞ. bir Ercan Hnldmg tr T İş Bankast kurulıtfudur ' BtrvLkdtrt Caddesı Eran Han No 121, Kjl l Ga\ret!ejieISTANBn lelcion VI W 70 C Hatı Telcks 26532 ıss tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle