Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Durumun asıl fecaati, ulkenin kurtuluşuna yonelik çözüm yolları araştıranlann, "İngiltere'nin koruyuculuğunu istemek", "Amerika'nın güdümune girmek" ve "bölgesel kurtuluşyollarına bağlanmak" gibi ulusal onuru kıncı tasarılar peşinde koşmalanydı. Buna karşın Mustafa Kemal'in karan, Söylev'deki (Nutuk'taki) anlatışıyla, "Bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da ulus egemenliğine dayanan, kısıntısız. koşulsuz, bagımsız yeni bir Türk Devleti kurmak. sun'a ayak basmasıyla başlamış, Anadolu'da sıcak savaşla sürdürülmüş, ve Lozan'da siyasal bir zaferle noktalanmıştır. Bu tarihsel olayda, ulusal güç, temel kaynak olmuştur. Atatürk'ün önderliğinde gerçekleştirilen "Türk Devrimi" çağdaşlaşma amacına yönelik bir dizi reform hareketlerinden oluşur. gin sevgi ve güvenine layıktır, yeteneklidir ve karakterlidir. O, daha ulusal mücadeleye başladığı 1919 yılında şöyle diyordu: "Her şeye karşın, kesinlikle bir nura doğru yürümekteyiz. Bende bu inancı yaşatan güç, yalnız aziz memleket ve ulusum hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıklan içinde sırf vatan ve gerçek aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik gördüğümdendir." Atatürkçü amaçlar doğrultusunda yetişıirilecek bir Türk Gençliği için aileden itibaren ilgili butün kurum ve kuruluşların sorumluluk ve görevleri, bu tarihsel günde bir kez daha anımsanmalıdır. Her vesileyle gençliğe güvenini belirten Atatürk, bir başka konuşmasında da şöyle der: "Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeli biz kurduk, onu yüksdtecek ve sürdiirecek sizsiniz." Evet, gençliği çağdaş bilgilerle donatmalı ve güvenmeliyiz. KUskun, kırgjn bir gençlikten bir şey beklenemeyeceğini en güzel biçimde Atatürk gösteriyor bize. 19 Mayıs'ın "Gençlik ve Spor Bayramı" olarak kutlandığı bu ulusal günde, Atatürk'ün şu sözleriyle yazıma son verir, tekrar candan kutlarım. "Gençler, cesarelimizi pekiştiren ve siirduren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitim ve kıiltür ile insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin. düşunce özgürluğiiniin en değerli sungesi olacaksınız." Gençliğe Eğilelim, Güvenelim Türk Devrimi'nin temel amacında "Çağdaşlaşma" öncelik alır. Uygar dünyanın bilimsel ve akılcıl tutuma dayanan yaşam anlayışına bağlı, demokratik yöntemlerle yönetilen ve yüksek refaha ulaşmış toplum modelini amaçlayan çağdaşlaşma, iyi yetiştirilen ve yönlendirilen bir gençlikle sağlanabilir. PENCERE Geç Salmak... 19 MAYIS 1985 MUZAFFER ERENDİL Emekli Tümgeneral Uluslann yaşamında, bayramIarın seçkin bir yeri vardır. 19 Mayıs Bayramı da Türk Ulusu'nun tarihinde böyle bir değere sahiptir. Ne mutlu ki bugün o değeri kutluyoruz. Türk Ulusu, 19 Mayıs olgusunun 66. yıldönümünü yine aynı gurur ve aynı coşku ile kutlamakta, Türk Gençliği, bu tarihsel günde kendine armağan edilen bayramın heyecanını ve anlamını duyarak yaşamaktadır. TÜRK DEVRİMİNİN EYLEM DÖNEMİ Dünya devrim hareketleri içinde "Kemalist Devrim Hareketi" olarak yerini alaıı, Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Türk Ulusu'nca gerçekleştirilen bu eylem, yok olma sınınna gelen bir ulusun nelere yetenekli olduğunu kanıtlamıştır. Türk Devrimi, evreleri bakımından bir analize tabi tutulacak olursa, 19 Mayıs 1919'dan önce bir düşünsel hazırlık dönemi yaşamış, 19 Mayıs 1919'da Eylem (aksiyon, hareket, fiil) Dönemine girmiş, 30 Ağustos 1922'de doruk noktasına ulaştıktan sonra 24 Temmuz 1923'te imzalanan "Lozan Banş Antlaşması" ile de siyasal bir sonuçla bağımsızlığı gerçekleştirmiştir. Bu olayla, Türk Devriminde "Yeniden Düzenleme" ya da "Reformlar Dönemi" başlamıştır. 19 Mayıs 1919, Mustafa Kemal Paşa'nın, kafasında "yeni bir devlet kurma düşüncesi" olduğu halde, Samsun'da, Anadolu topraklarına ayak bastığı tarihsel bir gündür. Bu günlerde Türk Ulusu, tarihinde hiçbİT zaman yaşamadığı talihsiz bir dönemi yaşıyordu: Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı'nda bağlaşıklarının yazgısına bağlı olarak yenilgiye uğramış, 30 Ekim 1918'de "idam fermanı" nitelığinde "Mondros Ateşkes Antlaşması"nı imzalamak zorunda kalmıştı. Savaşın galibi "itilaf devletleri" bu anlaşmaya dayanarak ve hatta anlaşma hükümlerini de aşarak, yurdun zengin ve kilit noktalanru işgal etmişler, bu yetmiyormuş gibi silahlandırdıklan Yunan ordusunu 15 Mayıs 1919'da İzmir'de Anadolu topraklarına çıkarmışlardı. Bu felaketli günün ertesinde Mustafa Kemal Paşa, 9. Ordu Müfettişi (sonra 3. Ordu) göreviyle, yanında karargâh mensuplan olduğu halde, köhne Bandırma vapuruyla Istanbul'dan Samsun yönünde hareket ediyordu. O'nun görevi Istanbui hükümetince saptanmıştı ve 9. Ordu bölgesinde güvenliği ve düzeni sağlamaktı. Mustafa Kemal Paşa'da. memleketin kurtuluşunu sağlama düşünce ve ülküsu olduğu halde Samsun'a çıktığında, ulusun ve ülkenin içine düştüğu fecaati Söylev'de acı acı dile getirir: Özetle: "Osmanlı Devleti yenilmiş", "koşulları ağır ateşkes antlaşması imza edilmiş", "sorumlular kendi başlannın kaygısına düşmüş", "Padişah Vahdettin, yalnız kendi tahtını koruma amacına yönelik çareler arastırmakta", "Padişahın isteklerine uyan hükümeti de güçsuz, korkak ve onursuz duruma boyun eğmiş", "itilaf devletleri anlaşma hükümlerini ileri sürerek, yurdun en önemli bölgelerini işgal etmiş", "azınlıklar kendi ülkulerini gerçekleştirme amacı peşinde." Daha açık bir anlatımla, Türk Devriminin temel amacında "çağdaşlaşma" öncelik alır. Uygar dünyanın bilimsel ve akılcı tutuma dayanan yaşam anlayıtşte daha İstanbul'dan çıkma şına bağlı, demokratik yöntemdan önce diişündüğümüz ve lerle yönetilen ve yüksek refaha Samsun'da, Anadolu toprakla ulaşmış toplum modelini amaçrına ayak basar basmaz uygula layan çağdaşlaşma, iyi yetiştirimaya başladığımız karar, bu ka len ve yönlendirilen bir gençlikrar olmuştur." le sağlanabilir. Bu nedenle gençliğe sahip olmak ve onu çağdaş Mustafa Kemal'in bu kararı dünya gençleri gibi yetiştirmek, nın dayandığ] en sağlam düşü herkesin başlıca görevi olmalınüş ve mantık yine onun anlatı dır. Gençliğe verilecek eğitim ve şıyla: "Temel ilke, Türk Ulusu' öğretimin niteliği yine Atatürk'nun haysi>etli ve onuıiu bir mil ün direktifleri içindedir: "Cumlet olarak yaşamasıydı." huriyet, düşünceli, bilgili, kültiirlii, sağlam viicutlu ve yüksek TEMEL GÜVENCE, karakterli koruyucular ister." GENÇLtK Ulusça ilerlemek ve yükselmek, Bu kararla O, Türk Devrimi yuce güven kaynağı gençliğin yenin "eylem dönemini" başlat tiştirilmesini gerektirmektedir. mış, Türk Ulusu bağımsızlık yo Atatürk bu konuda şöyle diyor: lunda " Y a bağımsızlık, ya "Gençliği >etiştiriniz. Önlara biö l ü m ! " parolasıyla bilinçlendi lim ve egitimin pozitif diişüncerilmiş, bir dizi muhaberelerie • lerini veriniz. Gelecegin aydınlıyurt toprakları düşmandan arın ğına onlarla kavuşacaksınız. Özdırılmış ve Türk Ulusu, dunya gü r düşiinceler uygulandığı vaulusları alanma bagımsız bir kit, Türk Ulusu yükselecekdevlet halinde çıkarak gücünü tir." O'nun büyük eseri Cumhuriyetin en büyük güvencesi ve kanıilamıştır. koruyucusu Türk Gençliği'dir. Türk ulusal savaşımı, AtaTurk Gençliği, Atatürk'ün entürk'ün 19 Mayıs 1919'da Sam OKTAT AKBAL EVET/HAYIR Her Öyküde Bir Yaşam Var OKURLARDAN Bucağımııda iki park var: Birinin adı Öğretmenler Parkı, diğeri Atatürk Parku öğretmenler Parkı bucağın tam ortastnda, Atatürk Parkı da Gönen yolu üzerinde. Karşısında sanayi sitesi var. Yaz geldiğinde iki park da dolar, Bucağın ortasındaki parkı eski Belediye Başkanlanndan Mehmet Çetin yaptvmıştu Atatürk Parkını da Erdoğan Dinçki onardı. Şimdi yaz gelince parkta değişik bir uygulama var. Parkta kadınkız, erkekçocuk diye yerler aynldı. Parka geldiğinizde erkeklerin yeri dolu ise kadmlann yerinde boş yer olsa da oturamazsınız. Her taraf paralı yapıldı. Parka geldiğin zaman mecbursun bir Sarıköy Parkı'nda haremlik'Selamhk "Sen onlan bırak ağabey, dedi. Şimdi bizim içinden çıkamadığımız bir konu var. Sen onu açıkla bize... Genç adamdı. Köylüden çok kasabalıya benziyordu. Şoför ya da kahveciye. Keşap'ın o uyanık, anasının gözü tiplerinden." Milletvekili adayian Karadeniz ilçelerinden birindedirler. Adavlardan biri 'Neymiş içinden çıkamadığınız konu' diye sorar. Yanrt şudur: "Burada bir laf çıkardılar. Ortanın solu Moskova yolu diyorlar. İşin içıne moskofluk karışınca kimseye söz dinletemiyoruz. Nedir bu ortanın solu? Nedir bu Moskova yolu?" Bir süredir ortanın solu diye bir akım başlatılmıştır adayın partisinde. Başkan Paşa çıkartmıştır bu sözü; ama karşı partidekiler hemen bir karalama nedeni yaratmışlardır 65 seçimlerinde bu slogan yarardan çok zarar verecektir partiye... Genç aday "Bak hemşerim, der kısa sürede özetlenecek bir konu değil bu. Ama seni ve yanıt beklediklerini sandığım bütün arkadaşları hoşnut etmek istiyorum. İyi dinleyin, kısaca anlatayım." Naim Tirali'nin bir öyküsü... 194760 arasında 'Park, "Yirmibeş Kuruşa Amerika', Aşka Kitakse' gibi kitaplarıyla kendini tanıtan, daha sonra gazetecilik, köşeyazarlığı, bir süre milletvekilliği de yapan Tirali yirmi beş yıllık bir aradan sonra yeniden öykü yazmaya, yayınlamaya başladı. Naim Tirali nin kendine özgü bir anlatımı vardır. Esendal öykücülüğüne yakındır. Yaşamdan kesitler alır, bunları konuşur gibi anlatır, ince bir 'humour'la... Yeni çıkan 'Piraziz Nere Berlin Nere' kitabında da son yıllarda yazdığı öyküler var. Gazeteci, milletvekili olarak yaşadıklarından izler, son yıllarda geçirdiğı hastalığın gözlemleri caniı biçimde sergilenmiş... "Yırtık Don Öyküsü"nde de milletvekili adaylığı sırasındaki yaşanmış bir olayı aniatıyor. Ortanın solu nedir? Bunu yanlış koşullandırılmış seçmenlere açıklamaya çalışır. Ama seçmenlerin tepkisi hiç de beklediği gibi olmaz. Yermek istediği totaliter anlayış, herkesin 'devlet memuru' olmasının kötülüğü işsiz seçmenlerce hiç de yanlış bulunmaz oh ne alâ, herkes devletten maaş alacak' diye sevınırler... Aday işin başka anlam kazanacağını görerek vazgeçer açıklamaktan... • Öykü kitapları masamın üstünde... Sevdiğim yazarların kitapları: Talip Apaydın'ın 'Hendek Başı' ve yeni çıkan 'Hem Uzak Hem Yakın", Tarık Dursun K:nın 'Ona Sevdiğimi Söyle', Zeyyat Selimoğlu'nun 'Gemi Adamları' Muzaffer Buyrukçu'nun her biri üzerinde uzun uzun durulması gereken yapıtlar. Ne var ki yazınsever okur Selimoğlunu da, Dursun K.'yı, Buyrukçu'yu, Apaydın'ı da yakından biliyor, tanıyor... Selimoğlu'nun 'Gemi Adamlan'nda yazarın 'Direğin Tepesinde Bir Adam', 'Kıçüstünde Toplantı', "Koca Denizde İki Nokta', 'Karaya Vurdu Deniz' adlı dört kitabı bir arada sunulmuş... Selimoğlu, Balıkçı gibi, Sait Faik gibi bir 'deniz' öykücüsüdür. Ne var ki Balıkçı'da 1 Ege, Akdeniz kıyıları, Sait Faik de Burgaz adası ve Marmara vardır, Selimoğlu'nda ise uzak denizier, uzaklara giden gemi insanlarının yaşamları... Selimoğlu'nun kişileri gerçek birer denizcidir. Yazar hepsini yakından tanımış, iç dünyalarına girmiş gibi başarıyla tanıtır kişilerini... Sevgiyle yaklaşır onlara, bakar, gösterir. Bu yüzden bu öyküleri okurken bir genişlik, bir insan sıcaklığı duyarız. Selimoğlu'nun toplu öyküleri bu yazın dalının değerli ürünleridir. • Tarık Dursun K. gençlik yıllarını aniatıyor. Tadına doyum olmaz bir vazma becerisi... (Arkası lı.Sayfada) Tarıtn teknisyenleri: Haksızhk düzeltilsin şeyler içmeye, Hatbuki Atatürk Parkı çok büyük. Arka tarafına halkın gelip oturması için uzun kanepeler yaptınlsa, fakir, orta halli vatandaş da gelip otursa. O temiz çınarlann havasından yararlansa. Parkın havuzu susuz. Etrafı çiçeksiz Kanepe hiç yok, etraf pislik içinde. Halka hizmet ideali nerede? VELtDDtN TARIK SEZClN GÖNEN/SARIKÖY Biz tanm teknisyenlerine daha önceleri verilmekte olan arazi gezilerindeki harcırah kaldmlarak yerine "Seyyar Görev Tazminatı" adı altında bir ödemeye baslanmıstır. Bizlerin temel ödevi çiftçi eğitimi olduğu için araziye sürekli çıkmaktayız, Biziere harcırah verilmekte iken örneğin; 7. derecedeki bir elemanın ayda 21 gün araziye çıktığını varsayarsak, geliri 21+1050=22.050 TL. idi. Seyyar Görev Tazminatı uygulaması getirildikten sonra aynı eleman ister 7 gün gitsin, isterse 21 gün gitsin ayltk olarak 7 tam yevmiye karşılığı olan 7.350 TL. verilerek mağdur edilmiştir. Ödenmekte olan Seyyar Görev Tazminatları bazı elemanlann sürekli göreve gitmeleri, bazılannın gitmeden bu haktan yararlandıklan gerekçesi ile yeni bir uygulama getirilmiş, buna göre harcırahın kaldırılması ile 7 yevmiye karşılığı verilen seyyar görev tazminatım hak edebilmek için 21 gün araziye çıkma zorunluluğu getirilmiştir. Yani 3 tam gün araziye çıkarak 1 günlük yevmiye hak edilecektir. Bilfîil arazide görevli eleman 21 gün görev yaptığı halde 7 günlük yevmiye alacak tır. Bu adaletsizlik değil midir? Bu haksız uygulamanın kaldmlarak araziye çıkmayanla, sürekli çıkanın ayırt edilmesi isteniyorsa, harcırahın tekrar uygulanması ile araziye çıkmayamn ücret alması önlenmelidir. Harcırahın bizzat projeyi uygulayan elemana verilmesi sadece Müdür ve Başkan kadrolarına verilmemesi en adil olanıdır. Bu haksız uygulamanın yetkililerce duzeltileceği inancıyla. METİN tNCEOĞLU TARIM TEKNİSYENİ/EMET İttihat ve Terakki'nin ileri gelenlerinden Halil Paşa, Enver Paşa'nın amcasıydı. 1916'da Irak'ta Genel Vali ve Ordular Grup Komutanı oldu. Bunca yetkinin bir elde toplanması büyük sorum ve sorun yaratır. Halil Paşa'nın dediği dedik, astığı astık, kestiği kestik, çevresinde bir sürü dalkavuk... Savaş yenilgiyle sona erince Halil Paşa da yıkıntıların altında kaldı. İstanbul'da kurulan yeni hükümet Ingilizlerin dümen suyuna girmişti. Paşa'yı harp sorumlusu olarak fellik felllk arıyorlardı. O sıra Halil Paşa Erenköy'de bir arkadaşının evinde saklanır, tabancasını yanından hiç eksik etmezmiş. Bir gün oturma odasında arkadaşıyla tavla oynarken kapı açılıvermiş. Önde bir Türk komiser, ardında yedisekiz yabancı asker... Komiser, paşayı sırtında entari, elinde tavla zarlanyla görünce dayanamamış: Paşam demiş, mars oldunuz. Ötesini berisini yoklayıp tabancasının yanında olmadığını goren Halil Paşa: Evet demiş, hepyek ile mars olduk. • İsmet Paşa 1964 Kıbns bunalımında ABD ile ters düşmüştü. Meclis, o yılın mart ayında Kıbrıs'a silahlı kuvvetlerin gönderilmesi için hükümete yetki verdi; ama VVashington Ankara'nın karşısındaydı. 1964 nisanında Başbakan inönü, Amerikan Time dergisine bir demeç vererek dedi ki: " Muttefiklerimiz ittifakın (NATO) dağılması için çalışmakta olan uzak devletlerie yanş etmektedirier. Muttefiklerimiz bu ittifakı dağıtma gayretlehnde başarılı olurlarsa yeni şartlarda yeni bir dünya kurulur, Türkiye de bu dünyada yerini bulur." İnönü ekledi: " Amerika'nın önderiiğine inanmışüm; bunun cezasını görüyorum." Paşa bu gerçeği kavramakta geç kalmıştı. Ne var ki kusur yalnız ona özgü değildi. Şimdi DYP'de siyaset yapan eski Dışişleri Bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil de 12 Mart'tan sonra koltuğundan epey uzağa düşmüşken bir demeç vermiş, "Türkîye'deki Amerika"n\n ne demek olduğunu şöyle dile getirmişti: " CIA altmı oymuş; haberim yok!.." Aradan 1314 yıl geçti. Geçenlerde büyük coşkuyla yaşanan DYP Genel Kongresinde Amerika'ya ilişkin ilginç yorumlar yapıldı. ABD'nin Türkiye'de demokrasiyi değil, kendisine yakın iktidarian yeğlediğf vurgulandı. • Bir gerçeği gecikmiş oiarak anlayan kişi için denizci argosunda "geç saidı" denir. "Geç salmak" gemiler İçin kullanılan bir deyimdir. Limanda demirli gemiler rüzgâra göre yön alırlar. Ne var ki kimi zaman küçük bir gemi esen rüzgârın doğrultusunda görünürken, yanındaki büyük gemiyle ters duruma düşer; çünkü rüzgâr büyük gemileri daha geç etkiler. Diyelim poyraz var, demirli gemilerin tümü bu yönde birbirine koşut biçimde dizilmişler. Yıldıza ya da kesişlemeye çevirince ne olacak? Küçük tekneler erken salarlar, büyük gemilerin salması için vakit ister. Türkiye siyasetinde hep böyle oluyor; sıradan adamlar gerçekleri önceden görebiliyoıiar; ünlenmiş kışller de geç salıyorlar; ancak koltuktan düşünce Hanya'yı Konya'yı anlayabıliyorlar. Rüzgâr onları da hizaya getıriyor; ama iş işten geçmiş oluyor. Bu yüzden mi hepyekle mars oluyoruz? Hayatımıza 'kalite' Katan cam Temiz, sağlıklı, güzel cam. Bir sanatın, günlük yaşantıda sayısız kez buluştuğumuz güzelliği: Zevkimizin sofralardaki yansıması cam. Hayatımıza 'kalite' katan cam... Cam, başkadır. Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları AŞ. era