16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER hâlâ alacakhdır. Köy Enstitüleri ne yaptı, milyonlarca köy çocuğundan sadece yirmi binini okutabildi. Ama bu bir başlangıçtı, sonu gelmeliydi. Yazık ki gelmedi, yarım kaldı. NASIL BtR EGtTİM? tır? Atatürk bir konuşmasında gerçekleştirilmiştir. aynen şöyle der: "... UlusumuNeydi köy enstitülerinin ana zun asıl sahibi ve temel unsunı fıkri? köyliidiir, işte o köylttdiir ki buKöy çocuğunu köyden kopargttne dek egitim ve ögretim tşı mayacak biçimde iş içinde yetişğından yoksun bırakümıştır." tirmek. Elini, gönlünü, kafasını Cumhuriyetin ilk on beş yılın birlikte çahştırmak. tmparatorda birbirini izleyen devrimler atı luğun kulu değil, Cumhuriyet hmlar, yoğun çabalar, ne yazık vatandaşı olarak eğitmek. Sadeki halkın yaşamında önemli bi ce okuma yazma öğretmek değil, değişiklik yapamamaktadır. çağımızda bu fazla bir değer kaÖzellikle eğitim çalışmalan hal zandırmıyor artık. öğrendiğini kın büyük çoğunluğu olan köy yapar hale getirmek, yaşamını lüye istenen düzeyde ulaşama düzeltmek. lnsanımızın üretim maktadır. Atatürk bundan son gücünü arttırmak. Çağunızın inderece tedirgindir. Konuşmala sanı, elikolubeyni birlikte işlennda sık sık bu konuya değinir. yen insandır. Bu insan gelişmeEğitimin yaygınlaştırılması ve ye yatkmdır. Diridir, canlıdır ve nasıl olması gerektiği üstünde ıs bilinçlidir. Biraz gecikerek de olrarla durur. Tüm halkımızın ge sa Cumhuriyetin ancak 15. yılıliştirici bir eğitimden geçirilme na doğru vanlabildi bu yargıya. Neden daha önce yapılamadı? si, onun içten bir özlemidir. O yılların Türkiye'sini bir dü Bu biraz o dönemdeki yetişkin şünelim, kısıtlı bir devlet bütçe insanımızın yapısından gelmeksi, hem nitel hem nicel olarak ye tedir. Cumhuriyetçi fıkirlerle tersiz bir "irfan ordusu" öğret beslenmiş eğitimcilerimiz ancak men gücü. Bu koşullarda büyük o yıllarda söz sahibi olabildiler. halk kitlelerinin geçerli bir eği Köy enstitülerine yöneltilen eleştimden geçirilmesi olanak dışı. tiriler o yıllarda da enine boyuYukandan verilen tüm buyruk na tartışılmış, gerici görüşler bülara karşın başanlamıyor. Kent yük zorluklarla saf dışı edilebillerde kurulmuş az sayıda ve ül miştir. Köy çocuğunun okutulke gerçeklerinden uzak okullar ması, halkın bilinç ve yaşam düdan yetişen öğretmenler köylere zeyinin yükseltilmesi, bugün bigitmek istemiyor, zorla gönderil le gizli açık tartışma konusu yaseler bile verimli olamıyorlar. pılabilmektedir. Oysa Türk köyKöy enstitüleri böyle bir zorun lüsünün okutulması, bilinç ve luktan doğmuştur. Uzun dene yaşam düzeyinin yükseltilmesi yimlerden, araştırmalardan, devletin yuzyıllardır ihmal ettieğitmenler, köy öğretmen okul ği, çok geç kaldığı bir borcuydu, ları aşamalarından sonra göreviydi! Halkımız bu konuda Eğitim, toplumların kalkınmasında, değişmesinde büyük bir kaldıraç gücüdür. Tam tersi de doğrudur. öyle eğitim anlayışlan vardır ki, toplumu yerinde saydırır, gücünü kırar, yozlaşunr. İnsanı arayamaz, düşünemez, isteyemez duruma getirir. Dikta yönetimleri toplumu böyle bir eğitimden geçirmek isterler. Çünkü bu insanı yönetmek kolaydır. Baştakine gözü kapalı boyun eğer. Her şeyin en iyisini yukardaki bilir ve yapar sanır. Kendi gücüne güvensizdir. Bu insan elbette demokrasi yurttaşı değildir. Demokrasi yurttaşı, düşünen, tartışan, çıkarlan için uğraş veren haklanru ve görevlerini iyi bilen ve kullanan insandır. Üretir, uygarlığa katılır ve katkılar getirir. Bu insanların kurduğu toplum, çağdaş anlamda uygar toplumdur. Bilimde, sanatta, kttltürde, ekonomide... yaşamın her kesiminde hızla gelişir. Köy Enstitüleri Sistemi, bu insanı yetiştirmek istiyordu. Yokluklar ve karanhklar içinde kalmış köy çocuğunu alıyor, onu iş içinde eğitiyor, okutuyor, düşündürüyor, konuşturuyor ve büinçlenmiş bir aydın olarak tekrar köyüne gönderiyordu. Bu yöntemle yetişmiş öğretmen, ya da başka meslekten bir görevli, köyünde ne yapacaktı? Gerilikle, karanhkla, haksızlıklarla savaşım verecekti. Bir yandan kendi işini görürken bir yandan da halkın gelişme yollarını zorlayacaktı. Oğretmense, sadece okuma yazma öğreten sınıf içi öğretmeni olarak kalmayacak, aynı zamanda çevresinde çağdaş demokrat toplumun bir öncüsü olacaktı. Halkı geri kalmışhktan, ezilmekten, sömürülmekten kurtarmaya çahşacaktı. O zaman sorun açık, bundan çıkan bozulan çevreler köy enstitülerine karşı çıkacaklardı. Böyle oldu. Kendi sistemi içinde ancak birkaç yıl çalışabilen Köy Enstitülerinin 1946'lardan sonra bozulması, yörüngesinden uzaklaştınlması nedeni budur. Şimdi aradan kırk yıl geçti. Köylümüzün ve sonradan kentlere göçmek zorunda kalan gecekondu halkımızın yaşamında, bilinç düzeyinde fazla bir gelişme olmadığına göre köy enstitülerinin kapatılmasıyla neyin yapılmak istendiği ortadadır. Halkımıza eğitim hakkının hâlâ verilmediğinin de açık kanıtıdır. LAİK VE DEMOKRATİK EĞİTtM Köy Enstitülerinde uygulanan eğitim, laik ve demokratik bir eğitimdi. Tek sözcükle Atatürkçü bir eğitimdi. Atatürkçü eğitim, insan aklına, pozitif bilimlere ters düşmeyen eğitimdir. Kanıtlanması olanaksız kör inançlara dayalı ezberci eğitimin Atatürkçülükle bağdaşır bir yanı yoktur. Bu tür eğitim insanı düşündürmez, araştırmaya, gerçeği bulmaya yöneltmez. Tam tersi, insanın bu yanını körletir, dikta yönetimlerinin istediği uydu insan durumuna getirir. Yuzyıllardır toplum olarak geri kalışımızın, gelişen uygarlığa ayak uyduramayışımızın başlıca nedenlerinden birisi budur. Şimdi iki insan tipi düşünelim: Birisi doğaüstü güçlere inanmış, bu dünyarun geçici olduğunu, asıl yaşamın öbür dünyada olduğunu sanıyor. Eli havada, dili duada. Doğru dürüst hiçbir becerisi yok. Çevresinde, ülkemizde ve dünyada olup bitenlere alabildiğine kapalı. Yüzü sararmış, bakışlan donuk. Durgun. Cumhuriyetin 60. yılında ülkemizde hâlâ çoğunluktadır bu insan. Çünkü durmadan böylelerinin yenilerinin yetiştirilmesine çalışıüyor. öbürü bir işin, bir mesleğin uzmanı. Okuyor, düşünüyor, tartışıyor. Herşeyi ısrarla anlamaya çalışıyor. Soruyor, araştınyor. Kendi çıkarlannın ayırımında ve onu sonuna kadar savunuyor. Canlı ve diri. Kimseye kolay kolay aldanmıyor. Yüzü aydınbk, bakışları cin gibi... Ülkemizde uygulanacak eğitim, bu iki tip insandan hangisini yetiştirmeyi amaçlamalıdır? Demokrasi yurttaşı hangisidir? Bu iki tür insandan kurulu toplumlann hangisi çağdaştır, hangisi daha çabuk gelişir? Köy Enstitüleri, tüm halkımızı ikinci tip insan olarak yetiştirmeyi amaçlıyordu. Eğitim biçimi ona göre düzenlenmişti. Çalışan, öğrenen ve öğrendiğini yapan, durmadan okuyan, ülkemizi ve dünyayı anlamaya çahşan, sömürüye ve haksızlıklara karşı duran, üreten ve ürettiğinin ne olacağını düşünen, yüzü topluma çevrik, yapıcı, yaraticı, canlı kişiler. Yeni bir aydın tipiydi bu ülkemiz için. Durgun toplumumuza yeni atılımlar getirecekti. Kırk yıl önce başlatılan bu girişim aralıksız sürdürülebilseydi, bugün Türkiye neredeydi? Üstünde düşünmek gerekiyor. 17 NİSAN 1985 Köy Enstitüleri ve Eğitiııı Hakkı TALİP APAYDIN Cumhuriyet'in devraldığı Türkiye'yi anlatırken Falih Rıfkı Atay bir yazısında "yorgun bir toprak ve üstünde yorgun insanlar" gibilerden bir saptama yapar. Bir ozanımız da "ayı ini köyler ve balçık kasabalar" gördüğünü söyler. Gerçekten 1920'lerde ülkemizin insanlan ve toprağı sonuna kadar sömürülmüş, bakımsız bırakılmış bir yıkıntı görünümündedir. Imparatorluğun yüzyıllar süren çağdışı yönetimi, ülkenin hern toprağını hem insatuıu yemiş bitirmiştir. Baüda bilimler, kültür ve sanayi durmadan gelişirken, halkın yaşam düzeyini yükseltirken, bizde tam tersi yapılmış, bir sötnürge yönetiminin bile yapamayacağı biçimde insanımız ve toprağımız bitkin hale getirilmistir. YENt DEVLETtN TEMEL tLKESÎ Kurtuluş Savaşımız yine de bu toprağın ve insanın gücüyle kazanılmıştır. Başta AtatUrk olmak üzere, yeni devletin yöneticileri bunun ayınmındadırlar. Ülkeyi bayındır kılmak, insanınuzı eğitmek, ona tüm haklarıru kazandırmak ve yaşam düzeyini yükseltmek amacındadırlar. Yeni devletin temel ilkesi budur. Nüfusun büyük çoğunluğu köylerde ve kasabalarda yaşamaktadır. Onlann yaşam düzeyi nasıl yükseltilecektir, çağdaş uygarlığa nasıl kavuşturulacak PENCERE Tuttuğu?.. İnsan gözlerini kapatıp geçmişe doğru bir yolculuğa çıktığında ilginç olayları anımsıyor. Yıl 1964'ün kasım ayı. 6 kasımda, eski Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, o sırada yattığı Kayseri Cezaevi'nde bir kalp krizi geçiriyor. Doktorlar eski Cumhurbaşkanı'nın salıverilmesı gereğini bir raporla beli, tiyorlar. 7 kasım saat 21 'de Bayar sessiz sedasız tahliye ediliyor; bir taksiye binerek kızıyia birlikte Kayseri'den ayrılıyor; Ankara'dan hiç durmadan geçiyor. Kayseri Emniyet Müdürlüğü'nün arabası Bayar'ı izlemektedir. 8 kasım günü saat 8.40'da İstanbul'a varan Celâl Bey, damadının Çiftehavuzlar'daki evine yerleşiyor; ve diyor ki: " Tahliyeden memnunum. İstanbul'da oturacağım; kimseyte görüşmek istemiyorum." Bayar'ın ilk ziyaretçileri yine sağlık nedeniyle cezaevinden salıverilen Celâl Yardımcı ile avukatı oluyor. • Ne var ki yine 1964'ün kasım ayında Türkiye'de başka şeyler de oluyor. 8 Kasım 1964'te Ankara'daki Adalet Partisi II Kongresi kavgalı geçiyor. TürkSovyet Kültür Anlaşması konusunda konuşmalar yapılıyor. Bu anlaşmanın bir ihanet belgesi olduğu söyleniyor. Eski DP'li Tekin Anburun diyor ki: " Yeni bir Hünkâr iskelesi Anlaşması mı yapılıyor?" 14 kasımda Celâl Bayar Nişantaşı'ndaki Amerikan hastanesine yatırılıyor. Sağlık durumu gözden geçiriliyor. • 27 kasımda Ankara'da AP Büyük Kongresi yapılıyor. Bu yeni kurulmuş bir partidir. 29 kasımda Süleyman Demirel 1676 delegeden 1072'sinin oyunu alarak genel başkan seçiliyor. Sadettin Bilgiç 552, Tekin Anburun 39, Ali Fuat Başgil 4 oy alıyortar, 9 oy boş çıkıyor. Yeni Genei Başkan Süleyman Demirel'e ilişkin bilgiler gazetelerde şöyle özetleniyor: " Ispartalı olan Süleyman Demirelmühendistir. Amerika'da eğitim görmüştür. 40 yaşındadır. 27 Mayıs 1960'tan önce Devlet Su Işieri Genel Müdürü'ydü. ihtilalden sonra yedeksubaylık görevini Devlet Planlama Teşkilatında çalışarak yapmışbr. Askerlik görevini 1962 yılında bitirdikten sonra Amerikan Morrison firması adına Türkiye'de işlere girmiştir. Bu tarihten kısa bir sure sonra zenginleşrnesi söylentilere yot açmış, Demirel servet beyannamesi verdiğini açıklamış; kendisine hücum edenleri 'özel teşebbüş düşmanlığı' ile suçlamıştır. Morhson firrpasıyla olan ilişkileri, Başkan Lyndon B. Johnson ile çektirdiği fotoğrafın basına ve delegelere dağıtılması "Amerikalılann tuttuğu adam" sözünün ortaya atılmasına yol açmıştır." Söylentiler ne olursa olsun, Süleyman Demirel, AP Kongresi'nde zafer kazanıyor. • Aradan 20 yilı aşkın bir zaman geçmiş. Şimdi ANAP Kongresi yapıldı. "Özal Reagancılığı benimsemiş..." Türkeş salıverildi. Demirel, evinde. Ya Celâl Bayar? O da evinde. Tanrı cümlesine uzun ömürter ve sağlıklar versin, gonüllerince yaşasınlar! • 1950'de "Amerika'nın desteklediği adam" Bayar'dı. Celâl Beyin o günlerde söylediği söz unutulmadı: " Türkiye, küçük Amerika olacak!" İnsanlar gelir geçer; Amerika, bir onu tutar, bir bunu tutar, bir şunu tutar... EVET/HAYIR OKT4Y AKBAL sayfa 2. sütununda yer alan "Emekli Öğretmen: Haksızlıga ugradım" başhkh yazı incclenİsmail Hakkı Tonguç 1944 yılında bir öğretmen arkadaşına miştir. 50. Yıl Onaokulu şöyle yazıyor: öğretmeni iken, 19.3.1984 tari% "Evet, bunlann kültürleri bildiğimiz münevverinkinden hakikahinde isteğiyle emekliye ayrılan ten ayrt olacak.Bunlar hendese davaları ezberleyerek imtihanı okunınuz Hatice DOĞAN'ın verince öğrendiklerini unutan insanlar olmayacaklar. Geometri tahsis belgesi, 1.3.1984'te terfı ve diğer bilimlerin ana kanunlanna göre bina veya eşya yapan ettiği 3. derecenin 3. kademesi münevverter olacaklar. Bakın siz bir yüksek okuldan diploma üzerinden T.C. Emekli Sandığı almışsınız. Bizim mezunlardan hemangi biri ile sizi bir köye okul Genel Müdürlüğu'ne gönderilinşaatı için gönderelim, orada sizin kültürünüz mu söker, onunmiştir. Adı geçen Sandıktan ki mi? Köydeki hayatın butün şartlanna siz mi çok dayanabiliralınan konu ile ilgili yazıda; ilsiniz, o mu? Millet dediğimiz topluluk sizi mi beğenir, onu mu? gilinin 1.3.1975 tarihi itibanyla Bu gösterdiğim ölçülere göre tertiplenecek bilgilerte işlerden be yapılan intibakından artan 7 ay, raber imtihan olmaya hazır mısınız? Hem siz onlara öğretmen26 günlük kıdemine göre, lik yapıyorsunuz. işte biz böyle, bildiğini yapabilen insanlardan 27.10.1975 tarihinde 7. dereceyeni bir cemiyet yaratmak için tarlaya tohum saçıyoruz." nin 3. kademesine, bir yıl sonra Tonguç, bu ilginç mektubunda şu sonuca varıyor: da. 27.10.1976 tarihinde 6. derecenin 1. kademesine getirilmesi "Bunlar yetişince yapamayacağı bilgiye güvenenler, onu cegerekirken, bu derece ve kademiyete en pahalı fiyatlarla satanlar, çürük bilgilerine güvenerek cemiyetten her sey isteyen, fakat hiçbir zaman doymayanlar hem meyi 1.3.1977 tarihinde almasıitibartarını, hem de bugünkü değeherini kaybedecekler. Yapamayanların, sadece vaaz edenlerin yerine yapabUenler gelecekler". Köy Enstitülerinin kuruluş günü: 17 Nisan... Her yıl bugün ağıtlar yakılır. Yazılar yazılır. Şiirler düzülür. Toplantılar yapılır. 0 güzel, coşkulu günlerin anıları canlandırıhr. Hasan Ali Yücel'ler, Tonguç'lar övgüyle anılır. Köy Enstitüsü döneminin tanıkları konuşur, söyleşir, dertleşir... Bir geienek, bir bayram, bir yas günü... Hepsi birden! Denebilir ki, geçip gitti bütün bunlar; birdaha eskiye dönüş yok, geçen geçmiş biten bitmiş! Niye öyleyse her 17 Nisan'da yazılar yazmak, konuşmalar yapmak? Her dönem yenilikler getirir. Getirmelidir de... Tonguç1 un temelini attığı 'bildiğini yapabilen aydınlar' yetiştirmek, tüm köyleri bilim ışığında aydınlatan öncüler yaratmak anlayışı, bugün o günkü gibi uygulanabilir mi, uyguianmalı mıdır? Bana sorarsanız, 'evet' derim. Biz daha Tonguç'un 'Köy Enstitüleri' ile başlattığı halkçı aydınlar yaratmak aşamasını geçemedik. Tam tersini yaptık otuz yıldır, Köy Enstitülerini kapatıp, İmam Hatip Okullarını geliştirdik. Türkiye'de ileriye dönük bir toplum yetiştireceğimize, Atatürk devrimine karşıt akımları, görüşleri, eğilimleri koruduk, besledik. Pek çok kitap yazıldı bu konuda... En son çıkan 'Köy Enstitüleri Destanı' şimdi önümde... Abdullah Özçukur'un Köy Enstitüleri Destanı"... Özçukur, Çifteler Köy Enstitüsünü anlatıyor. 1942'de Çifteler Köy Enstitüsünü bitiren Özçukur, daha sonra Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsünü de bitirmiş. Kitabında bir destan anlatıyor, bugün bir düş gibi anımsanan Köy Enstitüsü gunlerini... "İnsanı insan eden ilkin bu soy bu toprak I En yeni aletlerle en içten çalışarak / Turk için yine yakın dünyaya ömek olmak 1 Kafa dinç, el nasırlı, gönül rahat, yalın ak / Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz / Biz yurdun öz sahibi efendisi köylüyüz" marşiarı. şarkılan ile binlerce köy çocuğu yetiştirildi, bu okullarda... Öyie uzun sürmedi bu çaba, bu uğraş, bu savaşım... 1947'de dönüş basladı gerilere doğru... Yücel'in Bakanlıktan, Tonguç'un İlköğretim Genel Müdürlüğü'nden ayrılması, Sirer'in ve onun kafasındaki birtakım yöneticilerin işbaşına gelmesiyle Anadolu köylerini çağdaş uygarlık ışığına kavuşturmak çabası söndü, yok oldu. Zaman zaman düşünürüm: Bu çaba, bu uğraş, bu savaşım 1940'dan 80'e, 85'e dek sürseydi aynı hızla, bugün yurdumuz, halkımız, demokrasimiz kimbilir hangi ileri aşamada olacaktı diye... İstemediler, çekemediler, dahadoğrusu korktular halkımızın bilim ışığına kavuşmasından... Bugün de sürüyor bu korku... Yozlaştırmak, kafaları karıştıtmak, yalnızca çıkar hesaplarına, bencilliklere dayanan bir anlayışı egemen kılmak... Gerçek ulusçuluKyurtseverlik, Türk ulusunu bütünüyle kalkındırmak, uygarlık ışığına kavuşturmaktaydt. Yok oldu böyle bir tutku, bir özlem... 1985'in 17 Nisan'ında yaşadığımız acı budur işte... Bir Köy Enstitülü, Abdullah Özçukur ki şimdi yaşlanmış bir eğitim adamıdır kitabında 1942'de kutlanan bir 17 Nisan gününü anlatıyor, orada yapılan konuşmalan naklediyor, diyor ki: "17 Nisan'ın ışığında yapacağımız bu savaşlaria, ilki bilimsizliğin kökünu kazıyacağız. Okuma çağına gelen çocuklanmızı, çağdaş okullarda çağdaş eğitimle yetiştireceğiz. Onlan yetmişlik nineler, dedeler gibi düşünmekten, davranmaktan kurtaracağız". Bugün 17 Nisan. Bence bir bayram... Ama daha sonraki yı!larda değeri anlaşılıp kutlanacak olan bir bayram... Hekimhan ilçesi Çulhah köyü C: 17/2, S: 22, K: 96'da nüfusa kayıtb, 28.01.. 1972 doğumlu Mehmet ve Ayşe kızı Mukaddes'in adı Çatalca Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nin 20.7.1984 gün ve E: 1984/242 K: 1984/304 nolu kararı ile ÖZGÜL olarak düzeltilmiştir. tlan olunur. VELİSİ MEHMET ARSLAN • 34 VZ 799 plakalı kamyonetimin ruhsatını kaybettim. Hükümsüzdür. MEHMET GÜZELDAĞLAR • 2723 nolu basın kartırnı kaybettim. Hükümsüzdür. ORHAN TUNCEL • Nüfus hüviyet cüzdanımı yitirdım. Hükümsüzdür. CEMAL AKSOY • Okul kimligimi kaybettim. Hükümsüzdür. EFKAN ÜNAL ÖĞRETMEN/ÖĞRENCİ YÖNETEN MUAMMER TUNCER 17 Nisan Bayramı... MEGSB'nin açıklaması olup, buna Rapor ahnak zorunda nuyun? 7.3.1985 tarihli gazetenizin 2. nın sebebi sorulmuş karşı ilgilinin sicil dosyası incelenerek 1.3.1975 tarihi itibanyla yapılan intibakının bakanlık onayı ile iptal edildiği ve 1897 sayılı kanunun ek geçici 2. maddesinin (i) bendi gereğince 2. ve 8. sayüı kanun hükmündeki kararnameye göre kazanılmış hakkı üzerinden yürütme yapılarak 1.3.1975 tarihinde 7. derecenin 3. kademesine, 1.3.1976 tarihinde de 6. derecenin 1. kademesine terfilerinin sağlandığı ve bundan sonra terfilerinin normal yürütüldüğü, aynca durumun 19.9.1984 gün 139550 sayüı yazı ile sözü geçen sandığa ve aynı tarih ve sayı ile de ilgiliye bildirildijü anlaşılmıştır. SÜREYYA TUNA BASIN VE HALKLA tLİŞKtLER MÜŞAVtRİ * Çocugum Bornova Anadolu Lisesi'nde okuyor. Yönetmelige göre, çocuk sınav yapılacagı gün okula gilmezse (0) alıyormuş. Eğer okula gidemeyecek kadar hasta ise hastalıgını raporla kanıtlaması koşuluyla (0) aimaktan kurtuluyormuş. Ancak raporun resmi bir hastaneden alınması gerekiyormuş. Özel doktordan alınan raporlann hukümet doktoruna onaylatılması zorunluymuş. Velinin gösterdigi özürler kabul edilmiyor. Veli uydurma rapor almak zorunda bırakılıyor. Y onelmelik gerçekten bunu mu gerektiriyor? T.H.İZMİR * MEGSB'ye bağh ortaokullar ile lise ve dengi okullann Sı nıf Geçme Yönetmeliği'nin 19. maddesi şöyle: "Sınavlara katılmayan, özürünii en geç 3 gün içinde okul idaresine bildirmek zonındadır. Özürsüz olarak sınavlara katümayan, ödev veya projesini teslim etmeyen ögrenciye not olarak (0) verilir. Özürü okul idaresince kabul edilen ögrencinin durumu ders ögretraenine bildirilir. Bu ögrenci, ders ögretmeninin tespit edecegi bir zamanda ve önceden duyurularak sınava alınır, ödev veya projesi kabul edilir. Bu sınav sınıfta diger ögrencilerle ders işlenirken yapılabilecegi gibi, ders dışında da yapılabilir." Yönetmelik hastalık raporunu zorunlu bir koşul olarak getirmemiştir. Başka özürler de okul idaresince kabul edilebilir. Tamamı hazır, hemen alabilirsiniz. Ansiklopedisı Yeni Türk Ansiklopedisı tercümeye dayanmaz. Bütün maddeleri Türkiye'de ve Türk ilim adamlan tarafından hazırlanmıştır. Yeni ve çağdaştır. Her madde günümüzün en yeni bilgileriyk donatılmış, ilrain en son verilerine dayandınlnııştır. Herkese hitâb eder. İlkokuklan üniversiteye bütün ögrenciler! Öğretmenler! Velller! Aydınlar!... Yeni Türk Ansiklopedisi'nde aradığınızı bulabilirsiniz. Tamamlanmtşur. Artık yıllarca bsikül tâkib etmek zorunda değikiniz! İsier peşin, tster taksitle, tamâmını bir defada alabilirsiniz. Ucuzdur ve her türiü ödeme kola^ıklanyla te'min etmek mürakündür. Fizik Kiraya Astronfr Matematik Geometri Botanik Zooloji Tıb İkttsat TOık ve Dün\i Tarihi Türk ve Dünyâ Edebiyad Türk ve Dünyâ Cografyası Felsefe Manük Din Dinler Tarihi Ahlâk San'al Tirihi Muzik Türk Musîkisi Hukıık Egiüm BiyDgrafl Spor Folkiör Âile.. gibi ihtiyaç duyulan her konuda binlerce madde... En geniş şekilde... Ansiklopedik boyda 12 büyük cilt, 12.000 madde, 5000 sayfa, 6000den fazla resim, şekil ve harita. Aynca renkli sayfalar, 90 gram L hamur kâgıda nefts bir ofset baskı. Genel Dagıüm TUR YAY1N LTD. ŞTL İnönü Cad. No: 37/6 Taksımİaanbul. Tel: 149 99 13 ANDA ANA NEŞRİYAT VE DAĞmM A.Ş. Ankara Cad. No: 46 Cagalogluİstanhıl. Tel: 527 65 11 Her konuda güvenerek basvurabileceğiniz Yeni Türk Ansiklopedisi, üniversitelerimize, egirjm ve ilim hayâtımıza mensup seçkın, tecrübeli, degerli bir grup aydının dört yıllık emeginin ürtlnü olarak hazırlandı. Her ffirlü bilginin Türk kamu oyuna, düşunce istiklâli, ılmî zihniyet ve formasyon sahibi, raillî dikkat ve hassâsiyetlerine güvenilir aydınlanmmn kaleminden berrâk bir TUrkçe ile sunulması b a ş l o prensibimiz oldu. İfâde ve muhtevâ olarak ilmî ve millî bir âhenk ve bütünlük sağlayabildiğimizi sanıyoruz. Bö^e bir kaynagı kültüıümüze kazandırabilmiş olmaktan dolayı kıvançlıyız. (pesin yada taksMe) ÖtUken Neşrlyat A.S. Türk Ansiklopedisi 'Yazanyia, muhtevasıyia bizim ansiklopedimiz" İSTEKKUPONU Broşür ıstivorum • Kitap istiyonmı n Mı. Soyâfa: töna İsıeme Adtes: Tır Yayın Ud. Şb Uıfitıu Caddes No 376TjJsımİsunbul Yeni POLAT^I ASLİYE 2. HUKUK HAKİMLİĞİNDEN Dosya No: 1984/179 Davacı Refik Tuğrul veküi Av. Gürbüz Arat tarafından davalılar Mustafa Tonbak vekili Av. Gürol Bolsu ve Muhsin Berikpak aleyhine açılan 770.000 liralık senet iptali davasının yapılan yargılaması sırasında: Davalı Muhsin Berikpak'ın Polatlı Türkkarsak köyünde ikâmet ettiği bildirildiği ve adresinın tüm araraalara ve zabıtaca yapılan tahkikata rağmen bulunamadığı dava dilekçesi ve duruşma günü Türkiye'de neşredilen Cumhuriyet Guetesi'nde 17.11.1984 tarihli nüshalannda duruşmaya bizzat gelmesi veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi hususu, dava dilekçesi ve duruşma günü yerine kaim olmak üzere ilan etıirüdiği, buna rağmen duruşmaya gelmediğinden ilanen gıyap kararı tebliğ ettirilmesine karar verildiğinden, duruşma günü olan 23.5.1985 günü saat 10.20'de davalı Muhsin Berikpak'ın duruşmada bizzat hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi hususu gıyap kararı yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ o\un\iT. Basm: 1 5 ı 3 2 1 Bu ihaleye ait şartname, Rıhtım Caddesi, Denizciler Sokak No: 8 Kat: 2 R Han KARAKÖY/İSTANBUL adresindeki raüdürlüğümüzden bedelsiz olarak temin edilebilir. 2 Şartnameye göre hazırlanacak kapalı teklif mektuplannın geçici teminat il« l»rlikte en geç 29.4.1985 günü saat 16.00'ya kadar müdürlüğümüzde bulunacak şekilde gönderilmesi gerekmektedir. Zamanından sonra gelen teklifler ve postada olabilecek gecikmeler dikkate alınmaz. 3 Şirketimiz, Devlet İhale Kanunu'na tabi değildir. Basın: 14913 1 ADET ULTRASONtK SERTLİK ÖLÇME ALETİ SATIN ALINACAKTIR. TÜRKİYE GÜBRE SANAYİİ A.Ş. İSTANRUL SAT.INALMA MUDURLUGU'NDEN Dosya No: 1984/456 Alacaklı: Muharrem Akın Vekili: Av. Nadir Daragenli 3. Şahıs: Osman Ege, lstanbul Aksaray Taşkonağı Dedepaşa sokak 15/3'te mukim. Dosyamız borçlusu Ethem Dinç'in yedinde yakalanarak fıilen haczedilen 34 HV 379 plakalı vasııanın 3. şahıs olan İstanbul Aksaray Taşkonağı Dedepaşa sokak 15/3'te ikamet eden Osman Ege adına kayıtlı bulunduğu trafik kaydından anlaşılmış, adına çıkanlan tebligat bilağ tebliğ iade edildiği zabıtaca yaptırılan tahkikatta da adresi tesbit edilemediğinden iş bu muhtıranın ilanen tebliğine karar verilmiştir. Karar gereğince muhtıranın gazetede yayımı tarihinden itibaren 15 gün içerisinde memuriyetimize müracaatla, 34 HV 379 plakalı vasıta üzerinde bir hak iddia ettiğinın bildirilmesi aksi takdirde vasıta satılarak paraya çevrileceğinden bir hak iddia edemeyeceği ilanen tebliğ olunur. 22.3.1985 BURSA 4. İCRA MEMURLUĞU'NDAN İLANEN TEBLİGAT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle