20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MART 1985 HABERLER Türk ırlamento tini kabul etmiyor Ulusal Meclis Başkanı Todorov egemen ve hür bir ülke olduklarım, Bulgaristan'da hiçbir ülkenin denetleme yapamayacağını belirtti ve, "tsim değiştirme gönüllü olarak yapılıyor. Türkiye'ye göç olmayacaktır" dedi. SOFYA (a.a.) Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesi Siyasi Büro üyesi ve Ulusal Meclis Başkanı Stanko Todorov, ülkedeki Müslümanlann Türk ve Islam adlarını gönüllu olarak değiştirdiklerini iddia etti. Orta Bulgaristan'daki Novacedo'da yapılan bir toplantıda konuşan Todorov, "Bulgaristan'ın egemen bir devlet oldugunu ve yabancı bir ülkenin temsilcilerinin Bulgaristan'da herhangi bir denetleme yapmalarına izin verilemeyeceğini" söyledi. Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç olmayacağını ve bu konuda iki ülke arasında görüşmeler yapılmayacağını bildiren Stanko Todorov, "Türk ve Arap isimleri taşıyan vatandaşlann Bulgar isimleri almaları işleminin tamamlandıgını" söyledi. Todorov, "Etnik gruplann Bulgar ulusuna zorla katılmalan olayı söz konusu olamaz. Sadece milli bilinçleri yüzyıllarca karanlıkta kalan kardeşlerimizin birliğimize katılmaları söz konusudur" dedi. SAHtBİNÎN SESİ öte yandan, Bulgaristan Haber Ajansı "BTA"ya bir mektup yollayan çeşitli bölgelerin müftüleri, ülkede yaşayan Müslümanlann yasalann ve anayasanın güvencesi altında, dini özgürlüklerden tam olarak yararlandıklarım öne sürdüler. fy TürkIş: Sendikacıhk baltalandı anunı hıçbır dayanağı bulunmayan Kamu Kuruluşları Koordinasyon Kuruîu'nun toplu pazarlıklarla ilgili tutum ve davranışının ele alınarak kınandığı bildiride halen devam etmekte olan kamu işyerleri toplu iş sözleşme müzakerelerine 15 nisana kadar Türkİş'in taraf olarak katılmayacağı da açıklandı. ANKARA, (Cumhuriyet Biirosu) Türklş Yönetim Kurulu, önceki gün kamu sektöründe bu yıl toplu sözleşme yapacak olan sendikalann liderleri ile yaptığı toplantıda, "Koordinasyon Kuruîu'nun hür sendikacıİıkla asla bağdaşmayan tutum ve davranışlarının kınandıgını" bildirdi. TürkIş Yönetim Kuruîu'nun toplantıya ilişkin dün yaptığı açıklamada, 6 Kasım seçimlerinden sonra çok partili siyasi hayata dönüşün Türk demokrasisi adına önemli bir aşama olduğunu beürterek "bu gelişmelerin hür sendikacıhk hareketinde de olumlu gelişmelere yer verecegini ve nihayet özlenen ve beklenen serbest toplu pazarlık düzenine geçilebilecegi iimitk beklenilnağı bulunmayan kamu kuruluşlar koordinasyon kurulunun toplu iş sözleşmeleriyle ilgili bu üzücü, uzucü olduğu kadar, hür sendikacılıkla asla bağdaşmayan tutum ve davranışlannın ele alınarak kınandığı toplantı, yaklaşık 7 saat sürmüş ve sonuçta şu hususlann kamuoyuna duyurulması uygun göriilmüştür. Dl\T>llK/GORDlK YALÇIN PEMİŞEN miştir" denildi. Kamu kesiminde hemen her zaman toplusözleşmelere gereksiz müdahaleler olduğu, Kamu Koordinasyon Kuruîu'nun gerçeği yansıtmadan belirlediği ücret zamlarının müzakerecilere empoze edildiği kaydedilen açıklamada, sözleşmelerin bu oran içerisinde imzalanması için sendikaların dolaylı yollardan kabule zorlandıkları savunuldu. Toplusözleşme görüşmelerinin Turkîş tarafından 15 nisan pazartesi gününe kadar ertelendiğı vurgulanan açıklamada, şu görüşlere yer verildi: "Dunımu, aynntılanyla zaman zaman değerlendiren Türktş Yönetim Kurulu, kamu kunıluşlanna muhatap sendika genel başkanlanyla dün bir toplantı yapmıstır. Kanuni hiçbir daya 1 Devam etmekte olan kamu kunımuna muhatap toplu iş sözleşme müzakereleri, 15 Nisan 1985 pazartesi gününe kadar ertelenmiştir. Türklş'e bağlı sendikalar, aldıgunız bu karar gereğince, halen devam etmekte olan kamu işyerleri toplu iş sözleşme müzakerelerine 15 nisan tarihine kadar taraf olarak kablmayacaklardır. 2 Bu uygulamamız sürerken, 10 nisan çarşamba günii Türktş Başkanlar Kurulu tam kadro ile otaganüstü toplanacaktır. Bu toplantıda Türkİş'in izlemekte olduğu toplu sözleşme politikası ile ilgili olarak alınan bu karar etraflıca gözden geçirilecekür. 3Türktş'e bağlı sendikalann genel başkanlan ile genel merkez yönetim kurulu üyeleri 11 nisan perşembe günü saat 10.00'da Türktş konferans salonuna toplantıya çağnlacaktır. Geniş kapsamlı bu toplantıva, Başbakan Turgut Özal, Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanı Kaya Erdem ve ilgili 9 bakan davet edilecektir. Işçi kökenli milletvekilleri ile Yüksek Hakem Kurulu Başkanı, Türktş Bölge temsilcileri de bu toplantıya çağnlacaktır. Bu toplantıda, çalışanlann, eraegi ile geçinenlerin uzun süreden beri çıkmazda bulunan terael sorunJan hukümet yetkililerine bir kere daha detaylarıvla anlablacak ve acil çözüm bulunması istenilecektir. Türktş toplulugunun giderek yaygınlaştırmayı planladığı bu toplantılann amacı, temel işçi haklarından olan serbest toplu pazarlık sisteminin müdahalesiz yüriıtülmesi yanında, hür sendikacılığı engelleyen kanuni düzenlemelerin kamuoyuna anlatdması, dolayısıyla ülkemizdeki demokrasinin ve hür sendikacılığın gelişmesine yöneliktir. Türktş topluluğu bu tıkanıklık ve noksanlıklann giderilmesi için her çabayı gösterecektir." Libya çöllerinde bir Karadenizli LİBYA'nın çöllerinden Fizan (Arapça okunuşu Fezzan) Türkçe'de aşın uzaklığı belirtmek için kullanılan bir sözcüktür.. "Taa Fizan'da.." veya "Rzana kadar.." gibi deyişlerle olayın çok uzaklarda geçtiği belirtilmek istenir.. Bu deyiş Osmanlı İmparatorluğu döneminde Fizan'a sürgüne gönderilenler nedeniyle ortaya çıkmış ve imparatorluğun en uzak noktasını belirleyen çölün adı bir deyiş olarak dilimize geçmiştir.. Oysa Modern Türkiye Cumhuriyetinin 62. yılında Fizan artık fazla uzak bir yer sayılrmyor. Binlerce işçimiz bir zamanların sürgün bölgesine şimdi gönüllü olarak çalışmaya gidiyor. Oralarda yaşıyor, para kazanıyor ve geri dönüyor. Sonra yerlerini başkaları alıyor.. Mustafa Holoğlu da bunlardan biri.. Yurt dışına giderek köşeyi dönmeye karar veren Holoğlu, dünyanın en yağışlı bolgelerinden biri olan Rize'den kalktı, dünyanın büyüklük açısından 1 numaralı çâlü sayılan Fizan'a gitti. Burada iki yıl boyunca gök yüzünden tek damla yağmur yağdığını görmedi.. Bir inşaat şirketinin atölye şefliğini yaptı. İki yıl içinde 2.5 milyon Türk Lirası biriktirdi. 17 Temmuz 1983'te Türkiye'ye dönerek bir ev satın aldı. Sonra kalktı Suudi Arabistan'ın Najran çölüne doğru yola çıktı.. Najran çölü de dünyanın ikinci büyük çölü idi. (Holoğlu, üçüncü büyük çölün ABD'deki Nevada çölü olduğunu öğrendi. Fakat orayı henüz görmedi.) Najran'a karayolu ile 7 gün, 7 gecede vardı. Burada da 17 ay kaldı. "Türkiye'nin Sesi radyosunu dinleyerek memleket hasretini giderdi. Annesinden gelen bir mektubun 14 ay geciktiğine tanık oldu. ÇÖLDE YAŞAM Hava sıcaklığı genellikle 60 derece civarındaydı. Zaman zaman 40 dereceye inerek serinliyordu. Bu sıcaklıkta yeşil Mustafa Holoğlu, Naıran'a karayolu ile 7 gun, 7 gecede vardı. gıdaya ve meyveye hasret, nohut, pilav, kuru fasulye ile karın doyurdu. Beslenme eksikliklerini aldığı vitaminlerle gidermeye çalıştı. Kum fırtınalarım gördü. İlk geldiğinde "bu bölgenin haritası yapılamıyor" diye duymuştu. Nedenini anladı: Çünkü kum fırtınaları sırasında dağlar yer değiştiriyordu. 17 ay Najran'da kaldıktan sonra "dünyanın kaç bucak olduğunu" öğrenmiş olarak yurda döndü. Cilvegözü sınır kapısında toprağı öptü. Fizan çöllerinde kazandığı parayla bir ev satın almıştı. Najran çölündeki 17 aylık çabasının geliriyle de evlendi. Şu sıralarda yurda döneli üç ay oluyor. Hâlâ üşüyor Holoğlu... istanbul'un 1012 derecelik sıcağında kalın paltosunun altına bir ceket ve iki kazak giymeden dolaşamıyor. NE İŞİMİZ VAR? 3.5 yıla yakın zaman geçirdiği çöllerde aklından en sık geçirdiği düşünce şu olmuş Holoğlu'nun: "Ne işim var benim bu çöllerde?" Düşüne düşüne şunu bulmuş: "Kötü yönetimlerin sonucu o çöllere düşürüldük toplumca... Vaktiyle sürgünleri gönderdiğimiz yerlere gönüllü olarak gitmek zorunda kaldık sonunda.." Nitekim Holoğlu şimdi işsiz.. Kısa bir süreyi evlenmenin hay huyu içinde geçirdikten sonra yeniden o çöllere dönüp dönmemenin savaşımını veriyor. Eğer iş bulamazsa yeniden yollara düşmek zorunda çünkü. Asya'nın Afrika'nın çöllerinde yaşam kavgası veren binlerce Türk işcisinden biri olan Mustafa Holoğlu Rizeli olduğu için öyküsünün sonunu kendi ürettiği bir Karadeniz fıkrası ile bağladı: Suriyeü korsana 10 yıl istenecek İstanbul Haber Servisi Lufthansa Havayollan'na ait Boeing 727 tipi bir yolcu uçağını önceki gün MünihAtina seferini yaptığı sırada bıçak ve içinde parlayıcı madde bulunan bir şise tehdidiyle Istanbul'a kaçıran ve Yeşilköy Havalimanı'na indirdikten sonra düzenlenen bir operasyonla yakalanan Suriye uyruklu hava korsanı Marwan Britani'nin sorgusu sürdürülüyor. Olaydan sonra 1. Şube'ye götürülen hava korsanınm sorgusunun tamamlanmasından sonra pazartesi günü Bakırköy Adliyesi'ne sevkedileceği ve TCY'nin 384. maddesinin 3 ve 4. fıkralan uyannca on yüdan az olmamak üzere hapis cezası istemiyle yargılanacağı bildirildi. Marwan Britani, ülkemizde yargılanacak olan ikinci Suriye uyruklu hava korsanı. Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Nabi Köker tarafından sorgusu yapılan 1950 Halep doğumlu jeoloji mühendisi Britani'nin evli ve beş çocuk sahibi olduğu, ailesinin halen Suriye'de bulunduğu bildirilirken, akli dengesinin de yerinde olduğu vurgulandı. Nabi Köker, Britani'nin sorgusunun halen 1. Şube'de sürdürüldüğünü, büyük bir olasılıkla pazartesi günü adliyeye sevkediîeceğini bildirdi. Britani'nin yargılanacağı TCY'nin 384. maddesinin 3. fıkrası, bir uçağı kaçıran ya da hareket etmesine engel olan ya da bu eyleme teşebbüs edenlerin 3 yıldan 5 yıla kadar, bu uçak halkın yararlanmasına arz edilmiş ise 4 yıldan 6 yıla kadar, bu eylem zorla, tehditle( hileyle işlenirse 5 yüdan 7 yıla kadar, 4. fıkrası ise bir uçajı cebir, şiddet ya da tehditle gitmekte olduğu yerden başka bir yere sevk ettirenlerinse 10 yıldan 15 yıla değin ağır hapis cezasıyla cezalandırümasını öngörüyor. Marwan Britani, ülkemizde yargılanacak olan ikinci Suriyeli hava korsanı olacak. Bundan yaklaşık 1 yıl önce 5 Nisan 1984 gunü Suudi Arabistan Havayollan'na ait bir yolcu uçağı, Suriye uyruklu hava korsanı Hıdır Ahmet Mahles tarafından yine bıçak tehdidiyle CiddeŞam seferini yaparken kaçırılmış ve Yeşilköy Havalimaru'na indirilmişti. O zaman da yaklaşık 2 saatlik bir heyecan çekilrniş ve hava korsanı, uçağın mürettebatı tarafından etkisiz hale getirildikten sonra güvenlik kuvvetlerince teslim ahnmıştı. Hıdır Ahmet Mahles, halen yine aynı maddelerden 10 yıldan az olmamak üzere hapis cezası istemiyle Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor. Mahles, kendisine Suudi Arabistan'da işkence yapılıp sınırdışı edilmesini protesto için uçağı kaçırdığını söylemişti. Bu arada önceki gün kaçınlarak Yeşilköy Havalimanı'na indirilen uçakla birlikte, şimdiye değin kaçınlan Lufthansa Havayollan'na ait uçak sayısı 8'e yükseldi. Son kaçırma olayı 27 Şubat 1985 günü olmuş ve yine bir Boeing 727 uçağı FrankfurtŞam seferini yaparken, Federal Almanya'dan sınırdışı edilen, ancak ülkelerine gitmek istemeyen iki Suriyeli tarafından Viyana'ya kaçırılmıştı. İki hava korsanı, olaydan beş saat sonra rehineteri serbest bırakarak Avusturya polisine teslim olmuşlardı. SEYİTGAZİ TEREKE HÂKİMLtĞİNDEN ESAS NO: 1981/2 KARAR NO: 1984/5 Seyitgazi ilçesi Gümüşbel köyü 019/01 cilt, 57 sayfa, 66 kütük, sıra noda nüfusa kayıüı tsmail ve Rukiye kın 1314 doğumlu Hatice Ertaş, 18.1.1981 tarihinde dul ve çocuksuz olarak öldüğü, Tcrekesinde Seyitgazi ilçesi Gümüşbel köyü Poyıazalanı mevkünde tapunun 979, 386, 972, 971 aynı köy Kocakır mevkünde kain tapunun 940, ayru köy Alaca mevkünde kain tapunun 748, 250, 247 aynı köy Kiremitkuyu mevkünde kain tapunun 1120, aynı köy Bağlar mevkünde kain tapunun 814 parsel nosunda kayıtlı gayrunenkullerin bulunduğu ve hâkimliğimizce, müıeveffanın ikâmet ettiği evde tespiti yapılan bir adet 2000 lira değerinde yun yatak, bir adet tek kişilik 1500 lıra değerinde yün yorgan, bir adet 500 lira değerinde yun yastık, bir adet 300 lira değerinde galvanız çamaşır leğeni, bir adet değeri 500 lira olan pala tabir edilen çaput kilim, toplam değeri 100 lira olan bir adet kova ve bakır tasın Seyitgazi ilçesi Gümüşbel köyünde Mehmet oğlu 1946 doğumlu Ali Aydemir'e yeddiemin olarak teslim edümiş olduğu; Müteveffa Hatice Ertas'ın hâkımliğimizce yapılan bunca aramalara rağmen kanuni mirasçılannı tespit etmek mümkün olmadığından, yukanda açıklanan gaynmenkul malların Medeni Kanunun 534'ünciı maddesi geregince Haaneye kayıt ve tesciline ve menkul mallann ise Hazineye devir ve teslimine karar verilmiştir. Yukarıda açıkça belinilen menkul ve gaynmenkuller üzerinde alakadarlannın veya bu mallar üzerinde hak iddiasında bulunanlann, aynı K!nun aynı maddesi geregince Istihkak davası açabileceklerinin bilinmesine, ilan tarihinden itibaren 15 gün sonraya tebligat yapılmış sayüacağı ve kcsınleşeceğı tebligat nizamnamesinin 47, 48,49 ve 50'inci maddeleri geregince ilan olunur. Baan: 13705 İLAN A.Ö.S. hamamlan şeriata uyduruldu TÜRKİYE VAKIFLAR BANKASI JJJO. GENEL MÜDÜRLJÜÛÜNDEN MÜFETTİŞ YARDIMCISI ALINACAKTIR 1 Sınava katılabilmek için: ~ ATATÜRK Öğrenci Sitesinde yılda ikiüç kez öğrenci ve yöneticilerin katıldığı bir toplantı yapılır. Bu toplantılann sonuncusu 8.3.1985 günü saat 19.00'da yapıldı. Öğrenciler sorunlarını, istemlerini, yöneticilere ilettiler. Bir öğrencinin sorunu da şuydu: Öğrenci sitesinin hamamlarında öğrencilerin kısa donla yıkanmaları Müslümanlığa (şeriat kurallarına) uymuyordu. Durumun Müslümanlığa uydurulnıası için yıkananların göbekleri ile diz kapaklan arasını örtecek bir "peygamber donu" giymelerini istiyordu. Yıllardır öğrencilerin yemekhane sorunlarıyla ilgilenme yen, hatta yemekhaneden yakınanları "komünist, anarşist" diye nitelendiren yönetim, bu öğrencinin istegine hemen uyarak tam bir demokrasi dersi verdi. 193.1985 günü saat laOO'de (toplantıdan 11 gün sonra) hamam saatini bekleyen öğrenciler kat hoparlöründen "hamama geleceklerin kısa donla içeri alınmayacağım" duydular.. O akşam banyo saatinde içeri gireceklehn donlarının boyuna bakıldı... Ve göbekleri ile diz kapaklan arası örtülü olmayanlar geri dönmek zorunda kaldı. Böylece Atatürk Öğrenci Yurdu'nun hamamlan bile şeriata uyduruldu. Adamın biri "Şu dünyada Karadenizli olmayan bir yer yok mudur" diye sormuş.. "Var elbette..." demişler.. "Neresi..?" diye sormuş.. "Çöllere gideceksin.." demişler.. Adam kalkmış, Osmanlı İmparatorluğu'nun sürgün yeri Fizan'a gitmiş...Yoldan geçen bir adama dinlenecek bir yer sormuş.. Adamın cevabı şu olmuş: "Uy hemşerim, az daha cit.. ilerde Of'linin yerini cörecuksun..." a) İktisat, Hukuk, Siyasal Bilgiler Fakükesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakükesi (İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi) ile Üniversitelerin İktisat, Ticaret, îşletme, Maliye ve İdare öğretimi yapan fakültelerinden birini bitirmiş olmak, b) Fiili askerlik görevini yapmış olmak, c) 1.1.1985 tarihinde (30) yaşını doldurmamış olmak, d) Sağlık durumu yurdun her yerinde görev almaya ve teftiş görevinin gerektirdiği seyahatleri yapmaya elverişli olmak, e) Herhangi bir kuruma karşı mecburi hizmet taahhüdü altında bulunmarnak, f) Daha önce Bankamız Müfettiş Yardımcılığı Sınavına bir defadan fazla katılmamış olmak şarttır. 2 Sınav yazılı ve sözlü olmak üzere iki kısımdır. Yazılı sınav; 2728.Nisan.1985 günlerinde Ankara ve İstanbul'da yapılacaktır. Yazılı sınavı kazananlar Ankara'da sözlü sınava davet edileceklerdir. 3 Sınav konularını ve gerekli sair bilgileri içeren broşür; Ankara'da Teftiş Kurulu Başkanlığından, İstanbul, İzmir ve Adana'daBölgejMüdürlüklerimizden, Bursa, Kayseri. Erzurum, Eskişehir, Samsun, Antalya ve Diyarbakır Şubelerimizden, temin edilebilir. 4 Sınava kablmak isteyenlerin; (Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Teftiş Kurulu Başkanlığı, Atatürk Bulvarı No.207 Kavakhdere/ANKARA) adresine en geç 19.Nisan. 1985 günü saat 17.00'ye kadar istenen belge lerle birlikte şahsen veya mektupla başvurmalan gerekmektedir. ANKARA'nın tasına bak Kamera gelince GEÇENLERDE TBIviM kulisleri tam bir film seti durumundaydı. Spot lambalarının aydmlattığı kulislerde kameralar çekim yapıyordu. Sadece kamera adı bile, ancak Başbakan geldiği zaman hareketlenen kulisleri, zor toplanan grupları toplamaya yetişir. Kameralar kulislerden genel kurula, genel kuruldan grup toplantı salonlarına kaydırılırken, kalabalık bir milletvekili grubu da kameranın gidiş hattını izliyor. ANAP Grubu'nun ve kulisının çekimi tamamlanmıştı. HP de idare ederdi, ama MDP Grubu'nu toplamak bir türlü mümkün olamamıştı. MDP'lilerden, çekim için önceden haberli, bir grup toplantısı daha yapmalan istendi ve grup ikinci kez kameralar için toplandı. Belki geç ama, TÜRKİYE DEMtR VE ÇELİK İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İSKENDERUN DEMİR VE ÇELİK FA5RİKALARI MÜESSESE MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 Müessesemizde ihtiyaç fazlası olarak bulunan çeşitli cins ve özelliklerde çelik, çelik konstrüksiyon, yuvarlak demir, refrakter, bonı, profil, lama vs. malzemeler 9 NİSAN 1985 tarihinde kapalı teklif ahnak suretiyle satılacaktır. 2 Şartname, bedelsiz olarak asağıdaki adreslerden temin edilebilir. a) Iskenderun'da, Müessesemiz Ticaret MüdUrlüğü'nden. b) Istanburda, Sirkeci Yalı Köşkü Cad. Yalı Köşkü Han Kat: 45'teki mümessilliğimizden. c) Ankara'da, Çankın Cad. No: 57 Genel Müdürlüğümüzden. İsteklilerin iş gflnleri mesai saatleri içerisinde Ticaret MüdUrlüğu'ne başvurmalan halinde, ilgili malzemeler kendilerine göstenlecektir. 3 İsteklilerin, şartnamemiz esaslanna göre hazırlayacaklan kapalı teklif mektuplarım geçici teminat mektuplan ile birlikte 9 NİSAN 1985 Salı günu saat 14.00'e kadar İSKENDERUN DEMÎR VE ÇELİK FABRİKALARI MÜESSESE MÜDÜRLÜĞÜ HABESLEŞME VE ARŞİV MÜDÜRLÜĞÜ'NDE bulundurmalan ile müessesemizin Devlet thale Kanunları'na tabı olmadığı ilan olunur. Basın: 13589 Ozal'ın "nafile" gezisi HP Tunceli Milletvekili Musa Ateş Suudi Arabistan gezisi ile ilgili olarak şöyle yakjnıyor: Yasama ile icra organı bir bütündür. Jcranın katıldığı toplantılara biz yasama üyeleri niye sokulmadık? Sayın Ateş'e bir dostu mesaj gönderdi: Hazreti Peygamber bir hadisinde "Ben Arap'tanım ama Arap benden değildir" demiştir. Hararet nardadır sacda değildir, Keramet serdedir tac'da değildir. Her ne arar isen kendinde ara Kudüs'te Mekke'de Hac'da değildir. Hadislere değil, kredilere kulak veren Başbakan'ın peşine takılıp Arabistan'a boşuna gittiniz. Seyahatınız da ibadetıniz ve yakınmanız gibi nafiledir. TEK S.S. MERAMELEKTRİK DAĞITIM MÜESSESE MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 80 TON KÖŞEBENT DEMİR SATIN ALINACAKTIR 1 Müessesemiz ihtiyacı; 80 ton 4 0 x 4 0 x 4 mm. köşebenı demir fıyat ve teklif alma usuluyle ve şartnamesi geregince satın alıuacaktır. 2 Bu işle ilgili teknik şartname Müessesemiz Makine İkmal se Satın Alma Müdurlüğü Mıhcızade İş Hanı Kat: 2/12 Konya adreninden temin edilebilir. (Tlf. 20925) , 3 Ihaleye iştirak edecekler; şartnamesine uygi'.n olirak hazırlayacaklan teklifterine önerdikleri köşebenı demir*: ait fcalıte, marka ve menşelen gösterir bilgi ve belgeleri de ekleyerek tekliflerinı 11/4/1985 gunü saat 16.00'ya kadar Alaaddin Caddeşİ Mümtaz Koru Pasajı Kat: 2 Konya adresindeki TEK Meram Eiekt/ık Dağıttm Muessese Müdurlüğü Muhaberat Senisine vermiş olacaklardır. 4 Bu iş için 420.000. TL. geçici temiııat yaiınlacakıır 5 Geçici teminat vermeyenlerin tekliflerı ile her turlu gecıkmeler ve telgrafla yapılacak teklifler nazarı itibare alınmavacaktır 6 Müessesemiz ihaleyi; yapıp yapmamakıa \eya kısmen dilediğine yapmakta serbesttir. 7 Müessesemiz 2886 sayılı kanuna tabi değildir. Basın: 13"65 yine de söyleyelim: "Milletvekilleri sakın çekimlerin bir gün TV'de gösterileceği umuduna kapılmasınlar. Çünkü çekimler TRT için değil, Ziraat Bankası'nın TBMM konulu özel bir filmi için yapıldı." Anket lideri SEÇİM bölgesi olan Samsun'da adına bastırdığı takvim ve gazetelerle propaganda yapıp kongre kazanan Süleyman Yağcıoğlu'nun gözü şimdi ANAP yönetıminde.. Yağcıoğlu, ANAP yönetimıne girebilmek için ANAP'lı milletvekillerine baskı yolunu seçtı. Merkez Karar ve Yönetim Kurulu adaylığı için Özal'ın yaptırdığı anket, grup toplantısında ortaya çıkarılıp mılletvekıllerinin anket kâğıtlannı doldurmaları istenince, Yağcıoğlu, etkın bir kulis çaiışmas'na ^ .dı TeK tek bütün mılletvekıllerinin masasını dolaşan ve başlarına dikilen Yağcıoğlu, kendi adının listelere yazılması için çok uğraştı. Yağcıoğlu, milletvekili arkadaşlarmın lısteye adını yazmalarıyla da yetinmedı ve anket zarflarını "olur ya, daha sonra değiştırilir" kaygısıyla gözü önünde sıkı sıkıya yapıştırdı. Şimdi Başbakan Ozal'ın çantasında bulunan anket formlarında, Süleyman Yağcıoğlu. grubun parti yonetımine gırmesıni en çok istediğı milletvekili durumunda görülüyor. ankara balı Ocak... ERENLER'e sormuşlar: Aydınlar Ocağı nedir? Erenler yanıt vermiş: Sağ partilerin konfederasyonudur. MODA ŞUBEMIZ PEK YAKINDA HİZMETİNİZDE Dansöz... ERENLER'e sormuşlar. Dönek Marksist ned/r? Erenler yanıtlamış: Diyalektik dansözdur... k ANKARA PAZARLARI ANKARA GIDATJC.veSAN.A.S. u.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle