20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MART 1985 HABERLERİN DEVAMI ••• vır alınmış, büyük ödün verilmiş, ama Rum tarafı yine uHh" demişti • Bunun üzerine denilmişti ki: "Türk tarafı olarak yeni bir zirveye karşı değiliz. Ancak yeni bir gündem, yeni bir paketle ve referandum ile seçimlerden sonra..." BM Genel Sekreteri, Başbakan Özai'la görüşmesinde, bu konuda Türk tarafında bir gorüş değişikliği olup olmadığını öğrenmek istemiştir. Arkadaşımız Yalçın Doğan'ın bildirdiğine göre Sayın Özal BM Genel Sekreterine şu yanrtı vermiş: "Türk ve Rum toplumları liderleri arasında zirve elbette yapılmalı. Ancak KKTC'deki seçimlerden sonra yapılabilecek bir zirveye herhalde kaldığımız yerden başlamamak gerekiyor. Yeni bir gündem ve yeni bir metin hazırtanmalı. Zirve de bu gündem ve bu metin çerçevesinde geçmeli." Şu aşamada gözüken odur ki, Kıbns konusunda bir çizgi değişikliği yoktur. Sayın Özal'ın Amerika seferinin birinci durağı New York'tan, üçüncü durağı VVashington'a gönderdiği mesaj bir hayli açıktır. Kıbrıs'ta yeni bir zirve için Washington'un başvuracağı adres artık Lefkoşe Rum kesimi ile Atina'dır. Temenni edelim adreste bir şaşırma olmasın... CUMHURİYET/11 Ozal'ın Nabzı (Baştarafı 1. Sayfada} Prof. Songar ve Doç. İlkay, HZt olayıyla ilgili açıklama yaptılar: NEW YORK'tan YALÇIN DOĞAN sonra VVashington, iki liderin yeniden buluşmalarını engelleyebilecek gelişmelere karşı olduğunu belli etmişti. Özellikle KKTC'debağımsızlığı pekiştirici adımların ertelenmesinden yana olduğunu ortaya koymuştu. Nitekim, New York'taki başansıztıktan sonra KKTC'de 23 Haziran 1985'in seçim tarihi olarak ilan edilmesi VVashington'da soğuk duş etkisi yapmıştı. Ne var ki KKTC Başkanı Denktaş, anayasa referandumu ile seçimlerden vazgeçilmeyeceğini, ancak bunlar yapıldıktan sonra yeni bir zirvenin gündeme gelebileceğini açıklamıştı. Sayın Denktaş ayrica, yeni zirvenin eski gündemle, yani New York'taki paketle toplanamayacağını vurgulayarak şöyle demişti: "Rum tarafı, reddettiği paketin içinde hoşuna gidenleri cebine atmak ve diğer hususlan ikinci bir rauntta bizimle müzakere ederek, haklarımızı daha da yozlaştırmak istemektedir. Bu oyuna tabiatıyla gelemeyiz ve gelmeyeceğiz." Türk tarafının ocaktaki New York doruğundan sonra geldiği nokta buydu. Kıbns sorununda bugüne değin görülen en esnek ta 'Universite kliniğinde araştırma yapmak görevdir' Prof. Songar: Cerrahpaşa Fakültesi adma gelen herhangi bir cihaz bu vakfa devredilmedi. Haber Merkezi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anâbilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ayhan Songar, fakülte kliniklerinde sürdürülen bazı bilimsel cahşmalaı sırasında HZt Vakfı'nda bulunan modern psikoloji laboratuvan ve bilgisayarh EEG cihazları olanaklanndan yararlandıklannı açıkladı. Aynı klinik yöneticisi Doç. Dr. Ert«ç tlkay da yaptığı açıklamada kliniklerinde sürdürülen araştırmalann normal bilimsel faaliyetlerden olduğunu, bu çahşmalan sırasında HZİ Vakfı'ndan başka yerde bulunmayan bilgisayarh EEG gibi modern cihazlardan da zaman zaman yararlanıldığım söyledi. Prof. Dr. Ayhan Songar'ın 24 Mart 1985 tarihli gazetemizde yayımlanan "48 hasta kobay oldu" başhklı haberimizle ilgili acıklaması şöyle: "1 Üniversite klinikleri ve benzeri Utni kuruluşlarda ilaclar ve çeşitli tedavi yöntemleri ile ilgili araşürmalar daima yapılır ve sonuçlar ilmi kongrelerde tebliğ edilir, dergilerde yayınlanır. Sözü edUen çalışma da bilinen bir ilaçla yapılan tedavi sonuçlanm toplayan aynı karakterde bir çalışmadır. Başka hiçbir özelligi yoktur. 2 Çeşitli çalışmalanmız sırasında HZİ Vakfı'nda bulunan modern psikoloji laboratuvan ve bflgisayartı EEG cihazlan imkânından faydalandık. Kendilerine bu bakımdan teşekkür borçluyaz. Ancak, ne benim yönetimim zamanında. ne de başka bir devrede, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi adına gelen herhangi bir cihazın bu vakfa devri söz konusu olmamıştır. Buna imkân olmadığı gibi, bütün devlet kuruluşlan gibi kliniğimizin de demirbaş kayıtlan her türlü denetime açıktır, 3 Gazetenizde çıkan söz konusu yazuun hangi odaktan kaynaklandıgı ve ne gibi bir maksat güttügü aşikârdır. Cerrahpaşa Psikiyatri Ktiniğini ben kurdum ve senelerce yönettim. Bugün de öğretim üyesi olmaktan şeref duyuyorum. Bütün mesiek hayatun milleün önündedir ve hesabını vereraeyecegim bir anı yoktur. Insanlara iftira etmek, kamu görevlilerine suç y üklemek memleketimizde de bir suçtur ve gerektiginde bunun hesabı yargı organlan önünde verilmek gerekir. Sayın gazetenizin bu şekilde yanlış ve yanıltıcı haberleri ısrarla yayinlamasını ve birtakım bilim adamlannı kamuoyu önünde küçük duşürmesini üzüntü ile karşıladım ve Cumhuriyet'in ciddiyeü ile bagdaştıramadım. Anahtar kimin elinde? YALÇIN DOĞAN NEW YORK Dünyanın en büyük ve en lüks otellerinden birinde kalıyoruz: "Waldorf Astoria". Otel çeşitli nedenlerle ünlü olabilir. Ancak bize ilginç gelen bir tarafını hemen belirteüm: Anahtar yerine odanızı açmak için elinize elektronik bir kart veriyorlar. Bini aşkın odası bulunan otelde her kart, her oda numarasına göre ayn ayrı bilgisayarda programlanmış, dolayısryla anahtar yerine eünizde sadece küçük bir kart var. Deükli kartı anahtar gibi kapuun üstündeki, kilit niyetine konulan bir kutuya sokuyorsunuz. 10 saniye sonra yeşil ışık yanmaya başhyor. Tokmağı çeviriyorsunuz, kapı açılmış oluyor. Oda anahtarı nasıl elektronik aygıta bağlıysa, Washington'u acan anahtar da, Amerikan özel sektörünün elinde gözüküyor. önceki gün akşamüstü David Rockefeller'le yapılan görüşmede dünyanın en ünlü kapitalistinin Başbakan Turgut Özal'a söylediği şu laflar, "Anahtann kimde olduğunu" göstermesi bakımından anlamlı: "Bana anlarbğınız, Türkiye'nin dışa açılması ve özel sektör eüyle kalkınmasma Uişkin programınızı mutlaka Başkan Reagan'a da anlatın. Türkiye'nin bu yeni yönelişini Başkan'ın bizzat sizin agzınızdan dinlemesi çok önemlidir." Sanınz özal da Türkiye'de şubesi bulunan ve Türkiye adına uluslararası para piyasasına giren Chase Mahhattan Bank'ın da sahibi olan David Rockefeller'ın bu sözünü Başkan Reagan ile göriişmesi sırasında yerine getirir. Elbet herkes aynı düşüncede değil. Burası Amerika. "Özgür dünyanın" merkezi! özgürlük basına da yansıyor. Başbakan özal'ın Amerika gezisine ilişkin tüm televizyon istasyonlannda ve tüm basında henüz tek bir satır haber yok. New York Times hariç. New York Times'ta Türkiye ile ilgili bir haber var. Ama o da özal'ın gezisiyle ilgili değil. Geçen hafta Türkiye'ye gelen dünyaca ünlü iki yazar Arthur Miller ve Harold Pinter'ın açıklamalanyla ilgili. New York Times'ın siyasi haberler bölümünde sayfarun tepesinde yedi sütun üzerine yayımlanan haberde Miller ve Pinter Türkiye'deki gözlemlerini anlatıyorlar ve ardından, "Türkiye'de sivil yönetime, demokrasiye henüz tam geçilemedi, geçiş döneminde askerlerin etkisini görmek mümkün" iddiasında bulunuyor lar. Haberlere eğer kaldığımız yerden devam edersek, önceki akşam Ilter Türkmen'in Başbakan özal onuruna verdiği yemeğe dönebiliriz. Birleşmiş Milletler'de temsil edilen üye ülkelerin büyükelçilerinin katıldıkları yemekte gazetecilik açısından tek ilginç nokta, Dışişleri Enformasyon Dairesi Başkanı Yalım Eralp'ın yorgunluktan baygınhk geçirmesi oldu. BM Genel Sekreteri de Cuellar ile Özal yemekte yanyana oturdu. Gündüz yapılan görüşme herhalde yemekte yan yana oturdu. Gündüz yaAncak fısıltı halinde geçen konuşmamn aynntılan henüz ortaya çıkmadı. Konuşmalar fısüuyla geçiyor, güvenlik ise çok sıkı. özal'ı korumaya yönelik önlemler, "Amerikan gorillerinin" görevlerine herhalde iştah katıyor. Çünkü Özal'ın yanına yaklaşmak mümkün değil. Hatta dün sabah Henry Kisssinger ile yaptığı kahvaltıda da böyle oldu. Kissinger'ın kahvaltıya girerken ettiği sözün altını çizmek gerek: "Özal'ı elbette destekliyorum." Başbakan'ın eşi Semra Özal da burada oldukça faal. Bol bol ahşveriş yapıyor. Kızını, torununu, oğlunu, yakın çevresini elbette düşünüyor. Bu arada Adnan Kahveci'yi de düşünmüş olmalı. Yalnız bunun dedikodu tarafı yok. Çok kesin bilgi. Özal'ın danışmanlanndan Adnan Kahveci de Amerika gezisine katılmak istemiş. Ne var ki, Semra özal "Kahveci'ye tahammül edemediği, siyasi faturasını Başbakan'a çıkartan ciddi hatalar işlediği" gerekçesiyle Adnan Kahveci Amerika gezisine katılan heyetten son anda kaydı. Kahveci'nin Suudi Arabistan gezisine katılması ise, Semra Hanım'm o gezide bulunmayışma bağlanıyor. özal'ın Amerika gezisine ilişkin basında herhangi bir haber çıkmayışına sanınz Özal ve çevresi henüz pek kızmıyor. Çünkü basın ve halkla ilişkiler faaliyetleri daha dün başladı. Sonuçlanm da herhalde biz buradayken, yani on gün içinde görebiliriz. UGURMUMCU Darwîrfe sıkı soruşturma (Baştarafı 1. Sayfada) tığının anımsatılması üzerine de, "Isabet olur. Birçok hoca karşı çıksın, birçok hoca da seslerini çıkarmıyorlar" dedi. Dinçerler şu görüşleri savundu: "Ben, bu teori okuUarda okutnlmasın demiyorum, tam tersine okululsun diyorum. Her şeyi yanhş anlıyorlar. OkuUarda bunun yanlışlıklan da okutulacak. Buradaki inceliği anlamak lazus. Ders kitaplannın hepsj Darwin'in yanında. Bir tane rapor gitmiş, kryamet kopoyor. Bir tane de aleyhine bir şey çıksın bakalırn, fikirierin çaüşmasından hakikat ortaya çıkar. Milli ahlacımızda şu vardır: Hem doğruyn hem yanhşı öğreteceksin. Raporda yazdığım yazıda belirtildi ği gibi, yerçekimi kanunu diyoruı, ama Darwin kanunu demiyornz. Bunun bir teori olduğu anlatılmalı. Bu meselenin Atatürkçülükle ne alakası var. Bilirasel bir konuyu öyle göstermek istiyorlar. Ben konuyu Atalürkçülükk ilişkilendirenlere karşı çıkıyonım. Bilimsel bir konudur bu. Bilim ne diyorsa onu sovlemek gerekir. Amerika'dan ve Fransa'dan gelen 10 tane kitap var bende. Darwin kuramı ile ilgili bütün karşı görüşler 100 yıldır bütün dünyada okutuluyor. Yani bugüne kadar Danain kuramının karşısındaki görüşleri öğretmenler bilim adamlan anlatmaya korkuyoriar mıydı? Eğer öyle bir korku varsa, ben onu kaldırmaya çalışıyo ram". SPOR HABERLERtNÎN DEVAMI Fenerbahçe ile Galatasaray (Baştarafı Sporda) Fenerbahçe gibi Galatasaray da Tofaş Sas maçında zorlanmadı ve yarı finalist oldu. Her iki ekibin finale çıkmalan ise üç maç sonunda gerçekleşti. Fenerbahçe, Eczacıbaşı karşısında ilk maçta inanılmayacak kadar kötü bir oyun sergüeyince farklı bir skorla yenilmekten kurtulamadı: (8274). Ancak Fenerbahçe bundan sonraki maçında E.czacıbaşı'nı adeta sahadan silerek finaİe çıkraa hakkını kazandı: (8467) (8570). Diğer finalist Galatasaray ise ilk maçında keridi sahasında yendiği Çukurova'ya (9480) ikinci maçta yenilmesine (8284) rağmen son maçını rahat kazanarak diğerfinalistoldu: (7870). Şimdi basketbolun bu iki başarılı takımı, bugün fınaldeki ilk maçlarına çıkacaklar. Gerilimi yuksek, zor bir maç olacağı kesin. Hiç kuşkusuz ki bu büyük maçta en fazla iş düşecek kişiler de hakemler olacakiar. Bugüne kadar yapılan maçlarda pek başarıb olamayan hakemlerimizin bu maçta hatasız bir maç yönetmeleri gerekiyor. Uzun bir süreden sonra basketbolda ilk kez iki ezeli rakibin şampiyonluk için karşı karşıya gelmelerinin sonucunu şimdi herkes merakla bekliyor. Her iki ekip de sampiyonluğu ahnak için var güçlerini ortaya koyacaklar. Zira her iki takım da basketbolda senelerdir basanya susarruş durumdalar. öte yandan Fenerbahçe Galatasaray arasmdaki basketbol mücadelesi TV'de saat 17.30'dan itibaren Spor ve Sergi Sarayından naklen yaymlanacak. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı'nın diğer sorulara verdiği yanıtlar da şöyle: Rapor, Talim Terbiye Knnılu'ndan karar alınmadan okullara gönderilmiş. Bu baştan bir önyargı yaratmıyor mu? DİNÇERLERRaporu ben yazmadım ki, birinin dağıtması lâzım bu raporu... üstelik raporu tetkik edin, lehinde ve aleyhinde ne varsa bildirin diyoruz. Niye bu kadar telaşlanıyorlar ki? Bilim adamlannı getirip konuştururuz bu meselede. Muhtemelen S nisanda bir toplantı olacak. öğretmenler, profesörler bir araya gelecek. Raporda iddia edilenlerin tam tersine, f osillerin bilimsel bir gerçek oldugu bilim adamlannca vurgulanıyor. DİNÇERLERRapor benim değil ki, hangi bilim adamı yazdıysa, o cevap versin. Ben raporda konuyla ilgili lehte ve aleyhte görüşleri istiyorum. Sonra ben diyorum ki, niye gazetelere yazıp veriyorsunuz aleyhteki görüşleri, yazm, Milli Eğitim Bakanhğına verin. Konuyu tamamen siyasal platformda tartışıyorlar. Ben buna kesinlikle girmek istemiyorum. Ben polemik istemiyonım. Bilimsel mütalaaları memnuniyetle kabul ediyorum. Bu konuyu 4 bin kişiden sorduk. Gerekirse bilim adamlaraıdan bir bilim konseyi kurarız, onlar ne diyorlarsa onu yapanz. Ders kiıaplan, rapordaki göriişler doğrultusunda değiştirilecek mi? DİNÇERLERBilimsel tartışmalar sonuçlandıktan sonra, o işe karar vereceğiz. Daha nasıl bir karar çıkacak bilmiyomz ki... Ben şimdi sadece bilgi olsun diye veriyorum bunlan. Kesinlikle polemiğe girmek istemiyorum... Bu konuda bir oldnbitti mi yaraüldı? Talim Terbiye Kurulu'ndan geçmesi gerekmiyor muydu? DİNÇERLERDaha karar verilmiş değil ki, Türkiye'de kitap dağıtmak serbestisi yok mu? Bir bakan, bir bilim adamının kitabını dağıtıp mütalaa isteyemez mi? Siz yazarken her türlü serbestliği istiyorsunuz, Biz kendi öğretmenimizden bilim adamının yazdığı rapor hakkında mütalaaistiyoruz sadece... Yalnız hürriyet size mi yani... DAVALAR ~ idam, .. • < 2 omur boyu hapis 2 MHP davasında mahkeme, Türkiye'de ülkücü kuruluşlar hakkında verilmiş tüm kararlarm, dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verdi. Fenerbahçe (Baştarafı Sporda) Fanık Süren (Galatasaray Basketbol Şube Sorumlusu): Galatasaray Fenerbahçe maçı şimdiye kadar oynanan fînallerin içinde tansiyonu en yttksek maç olacak. Bence şampiyon 3. maçın sonunda ortaya çıkacaktır. Finalde Galatasaray ve Fenerbahçe adlarının geçmesi bence Türk basketbolunun geleceği yönünden büyük yarar sağlayacakür. Bu ftnalden sonra Galatasaray Fenerbahçe mücadelesi daha uzun bir süre dillerden düşmeyecektir. Türkiye'de basketbolun geüşip yayümasında önemli rol alan bu iki kulübümüzün potalan altında yeniden o eski rekabet günlerini başlatmış olması, Türk basketbolu için sevindiricidir. Ben bugün ve sonrasında iyi bir •basketbol oynanmasını diliyorum. Ama fmal maçıdır, taktik savaşımı vardır. Kazanmak önemlidir. Bu nedenle bazen iyi basketbol ülenmeyebilir. Voleybolmilli (Baştarafı Spor'da) söyledi: "Balkan şampiyonasına en iyi biçimde hazırlanmaya çauşıyonız. Amacımız alınabilecek en iyi sonucu almaktır. Ancak Balkan ülkelerinin gücünü hepimiz biliyoruz. Bu şampiyonada Yunanistan'ı yenmek için çalışıyoruz. Belki diğer ekiplerden set alabiliriz. Ama hiç kimse bizden sürpriz bir sonuç beklemesin." MiÜi Takımın boy ortalamasının kısa olduğuna değinen Tunçkol, "Milli Takımımızın kısa boylu elemanlardan kurulu olması bizi, manşet, servis ve file önü >aryasyonuna zorluyor, çalışmalanmızı bu sisteme göre yapıyoruz ve hız kazanmaya çalışıyoruz" dedi. Teknik Direktör Şakir Tunçkol Istanbul'da yapılan çalışmaların voleybolcular için çok yorucu olduğunu, bu yüzden sağlıkh antrenman yapaınadıklarını söyledi. Teknik Direktör Bursa'da yapılacak olan kampın daha yararh olacağına değinerek "Bursa İstanbul gibi dağınık bir şehir değil. Bu yüzden çalışma olanaklan daha fazla. Gerek Filament, gerek O. Renault ve gerekse Mako'nun kamp yerleri var. Buralardan yararlanabUiriz. İstanbul'da ise çalışma yapmak için bir hayli yol katediyorduk ve yoruluyorduk. Halbuki Bursa'da hep birlikte olacagız" dedi. Gaziosmanpaşa rüşvet davası Dünya bir ÇUingir tahtiye edildi İstanbul Haber Servisi Kantarcı Behçet Canbaz'dan, görevlerini kötüye kullanarak (Baştarafı Sporda) 500 bin lira rüşvet aldıkları saFKÖ olarak kendi bayragı altınvtyla haklannda dava açılan da mücadele verecek. Israil'in ANAP'lı Gaziosmanpaşa Belegrubunda Sovyetler Birliği ve diye Meclis üyeleri Remzi ÇitinEndonezya bulunuyor. Şampigir ve Ali Ata'nın yargılanmasıyonanın iki favorisi, Kuzey ve na devam edildi. Güney Kore, takım halinde İcarşı Duruşma savcısı, sanığın eykarşıya gelecekler. Çin Halk leminin TCY'nın 278'inci madCumhuriyeti'nin ideolojik "kar desine uyabüeceğinin göz önüne şıtı" Formoza da, katılanlar ara alınarak tutukluluk halinin kalsında. Ancak "optimist" göz dınlmasını istedi. Duruşma yarlemciler, ülkeler arasmdaki siya gıcı da bu istemi kabul etti ve desi pürüzlerin, artık "diploma lillerin bir bölümünün toplanmış tik" bir spor dalı olduğunu bel olması gerekçesiyle sanık Remgelemiş masatenisinin "ılımh" zi Çilingir'in 100 bin lira nakti atmosferi içinde kaybolup gide teminatla salıverilmesine karar ceğini öne sürüyorlar. verdi. Yabancıdilkursları YABJUICIDIL ÖÖRENMEK İÇtN MET JLRJLNIR... • 6 yada 9aydaîngilizce • Haftada 6 saat SabahÖğleAkşam, Cumartesi ve Pazar Programları. ARKINBBCDANIŞN1A KURSLARI Video Laboratuar iie tüm sınıflarda görsel,işîtsel eğitim . * Abacılatif Sokak No. 11 Maçkaİstanbul Tel: 161 61 96 160 37 79 Haber Merkezi Ege Ordu ve Sıkıyönetim Komutanhğı 1 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde görülmekte olan yasadışı THKPC turgutlu Devrimci Kurtuluş örgütüyle ilgili dava dün karara bağlandı. Askeri mahkeme 17 sanıktan Mehmet Or'a idam, Süleyman Bakay ve Necati Baysal'a da ömür boyu hapis cezası verdi. 11 sanığın 1 ay ile 8 yıl arasında degişen hapis cezasına çarptınldığı davada, üç sanık beraat etti. ERZURUM Kars'ta 24 Mart 1980 tarihinde siyasi görüş ayrıhğı nedeniyle Metin Bağış'ı taammüden öldürmek suçundan 9. Kolordu ve Sıkıyönetim KoSaygılanmı tekrarlanm. mutanlığı Askeri Mahkemesi'nProf. Dr. Ayhan Songar de yargılanan sol göriişlü FahretCerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabflim Dah Ögretim tin Ordu idam cezasına mahkum oldu. Aynı suçtan yargılanan Üyesi." Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psi Aslan Yüce 10 yıl ağır hapis cezasına çarpünlırken, Haydar Dikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ertaç flkay da gazete danboy ise beraat etti. mizde yayımlanan aynı haberle MHP DAVASI ANKARA Kapatüan MHP ilgili olarak yaptığı açıklamada ve Ulkücü kuruluşlarla ilgili daşöyle dedi: " 1 Beyanımın yanlış aksetti vaya Ankara Sıkıyönetim Korildigi anlasılmaktadur. Ben kim mutanhğı 1 Numaralı Askeri seye Prof. Ayhan Songar'a so Mahkemesi'nde dün devam edilrun diye bir söz etmedim. Söz di. Askeri mahkeme, Türkiye'konusu araştırma klinigimizin deki mahkemelerde ülkücü kunormal bilimsel faaliyeüerinden ruluş ve kişiler hakkında yurt çadir. Esasen bir Üniversite klini pında verilmiş mahkeme kararğindeki öğretim üyelerinin en larının dava dosyasıyla birleştiönde gelen vazifesi araştırmalar rilmesini kararlaştırdı. Duruşmada sanık avukatlan yapmak, sonuçlanm bilimsel metotlaria degerlendirmek ve bu karara itiraz ettiler. bunlan gene bilimsel kongrele BUGÜN BAŞLIYOR İSTANBULTürkiye veKure tebliğ etmek, dergilerde yayınfaunaktır. Bu calışmanın da bun zey Kurdistan Kurtuluş örgiitüGenç Kurtuluşçular Birliği'ne dan başka bir özelligi yoktur. 2 HZİ Vakfı'ndaki bügisa üye 20 sanığın, anayasal düzeni yariı EEG gibi başka yerde bu yıkarak yerine MarksistLeninist lunmayan modern cihazların bir düzen kurma iddiasıyla en az 10 yıl hapis cezası istemiyle yarverdiği imkândan zaman zaman istifade etmekteyiz. Ancak, bu gılanmasına 1. Ordu ve İstanbul cihazlar söz konusu kuruluşa ait Sıkıyönetim Komutanhğı 2 Nuve orada bulunmakta olup her maralı Askeri Mahkemesi'nde hangi bir şekilde anabilim dalı bugün başlanacak. mızla ilgisi yoktur. Bize gelen herhangi bir cihazın ne benim yönetimimde, ne de başka bir zaman adı gecen kuruluşa veya başka bir yere devri de söz konusu değildir. Bir yanlış anlaşılmaya meydan vermemesi için bu açıklamanın AYBASTI, (Ordu Cumhurisayın gazetenizin ilk çıkacak yet Biirosu) Aybastı ve Kabanüshasında, aynı sütunda ve ay taş bucağında sol içerikli pannı puntolarla yayınlanmasını kart asılması olayı ile ilgili olasaynılarımla rica ederim. rak gözaltına alınan Kabataş'ın Psikiyatri Anabilim dab Başkanı DYP'li Belediye Başkanı Celal Doç.Dr. Ertaç tlkay." Açıkbaş ile birlikte 16 kişi daha serbest bırakıldılar. AÇIKLAMA Edinüen bilgiye göre, Kabataş Gazetemizin dünkü 6. sayfa bucağında pankart asılması sonsında " 4 Ubanca ele geçirildi" rası gözaltına alınan DYP'li Bebaşhğı ile çıkan haberle ilgili lediye Başkanı Celal Açıkbaş, açıklama yapan Cemil Sinoplu Belediye Başkan Vekili Mesut oğlu, kendisine ait Cemsal Tica Çamaş, muhtar Kemal Eren, lhret Makine Silindir Imalathane san Eren, Mustafa Eren, Ali Kasi malzeme deposunda önceki val, Mehmet Kaval, Ali Osman gün bulunan silahı, depo memu Tombul, Ömer Akdirek, Mustarunun bulduğunu ve kendisine fa Eceli, Süleyman Ertürk, teslim ettiğini, kendisinin de si Adern Keskin bırakıldılar. Halen lahı kozyatağı karakol yetkilile 15'e yakın kişi gözaltında bulunuyor. rine teslim ettiğini bildirdi. (Baştarafı 1. Sayfada) dımı ise hiç kesintiye uğramadan kabul edildi. Başbakan Özal'ın Amerika'ya iner inme2 ayağının tozu ile aldığı bu haber, Amerikan dostluğunun da hiç güven verici olmadığını göstermeye yetmektedir. Komşumuz Yunanistan'ın "NATO müttefikliği" ile hiç de bağdaşmayan tutumunu izleyen ABD, Türkiye'ye yapılacak askeri yardımlarda kısınt yaparak, neredeyse, Papandreu'yu odüllendirmektedir. İş demeç vermeye kalınca şoven dostumuzu kınayan ABD, askeri yardım konusunda bu eski yurttaşından gelen istekleri hiç geri çevirmemektedir. Amerika'nın bu tutumu için Türkçemizde çok güzel bir deyiş vardır. Tavsana kaç, tazıya tut... Yunanistan'ın 1974 Kıbrıs Banş Harekâtı'ndan sonra yoğun bir silahlanma yanşına girdiği bilinmektedir. Aynı günlerde, ABD yönetiminin Türkiye üzerine silah ambargosu koyduğu da bilinmektedir. NATO müttefikleri ile ipjerini kesmiş gibi görünen ve Sovyet blokuna karşı bir çeşit "Varşova Paktı üyesi" gibi davranan Yunanistan, ABD'den ne isterse almakta, NATO müttefıkliğinin butün gereklerine fazlasıyta uyan Türkiye'ye yapılacak askeri yardımlar ise kısıntıya uğramaktadır. Türkiye 12 Eylül öncesi terör ortamına birdenbire girmedi. İç ve dış terörün 1974 Kıbns Banş Harekâtı'ndan sonra başlatılması herhalde rastlantı değildi. Ermeni terörünün ardında Rum desteğinin, Türkiye'nin güneydoğusundaki etnik terörde Ermeni örgütlerinin paylan bulunmaktaydı. ABD yönetimi, gelişmiş haber alma örgütüyle herhalde bu oluşumlan adım adım izlemekteydi. İngilizce bir sözcük ile anlatırsak, bir NATO ülkesini "destabilize" eden, yani anarşi ve terör bataklığına sürükleyen koşullar, ABD'nin de gözü önünde oluşturulmaktaydı. Bir Varşova Paktı üyesi devletin bir NATO üyesi devietin topraklannda anarşi ve terör ortamını desteklemesi, btoklararası savaş ile açıklanabilir. Ancak bir NATO üyesinin hem de NATO'nun "jandarmalığı"na soyunan bir devletin, bir NATO ülkesindeki kargasayı gözünün ucu ile izlemesi düşünülemez. Düşünülüyorsa, burada "kolektif güvenlik sistemi" işlemiyor demektir. Daha doğrusu, ortak olduğu söylenen bu sistem, birtakım devletlerin yaranna birtakım devietlerin de zaranna işliyor demektir. Komşumuz Yunanistan tehlikeli biçimde silahlanıyor. Yunan hükümeti, her yıl askeri harcamalara bir yıl öncekinden daha çok ödenek ayırıyor. Bu silahlanma yarışının Varşova Paktı üyelerine karşı olmadığını ABD yönetimi de, senatosu da, Dışişleri Komisyonu da biliyor. Bu silahlanma çalışmaları Türkiye'ye karşıdır. Bir NATO üyesi devlet, bir başka NATO üyesi devlet ile savaşa tutuşmak için açıkça silahlanıyor. 1974 Kıbns Banş Harekâtı'ndan sonra "NATO'dan aldığınız silahlan NATOamaçlan dışında kullanamazsınız" diye Türkiye üzerine "silah ambargosu" koyan ABD, Yunanistan'ın NATO amaçlan ile bağdaşmayan bu tutumunu neredeyse destekler tutum atryor. Şu hale bakın: Türkiye'ye yapılacak askeri yardım kısıntıya uğrarken, NATO'ya karşı başkaldırmış olan Yunanistan'a yapılacak yardımda bir dolarlık bile indirim yapılmıyor. Pentagon herkesten daha iyi bilir ki, Yunanistan son zamanlarda ortaya attığı "yeni savunma kavramı" ile tehlikenin kuzeyden değil doğudan geleceğini kabul etmiş; böylece yapılan Amerikan yardımının gerekçesini kendi eliyle yalanlamıştı. Tehlikenin, kuzeyden değil de doğudan, yani Bulgaristan'dan değil de Türkiye'den geldiği kabul edilince, yapılan bütün askeri yardım ve harcamalann bir NATO ülkesi olan Türkiye'ye karşı planlanan bir saldın için kullanılacağı da kendiliğinden ortaya çıkmış bulunuyor. Görülüyor ki, uysal ve güvenli bir "müttefik" olmak, hiç de yararlı sonuç doğurmuyor. Tersine dikbaşlı ve küstah olmak, gereken yardımların sağlanmasına yarıyor. Ekonomide uyguladığımız yol ve yöntemlerle "küçük Amerika" olacağımızı anlatmaya çalışıyoruz; Yunanistan'ın tavrı nedeniyle NATO'da doğacak "boşluğu" dolduracağımızı söylüyoruz. Yine olmuyor. ABD dostluğu cezalandırıp düşmanlığı ödüllendiren bir siyaseti, bizlere "ittifak gereği" olarak yutturmaya çalışıyor. Ve bütün bunlar, Atatürk'ün "tam bağımsızlık" ilkesinin ne kadar kutsal ve ne kadar vazgeçilmez bir inanç olduğunu gösteriyor. Bilmeyiz, bu gerçekleri, Amerika'da bulunan Başbakan özal ve butün "Özalgiller"e anlatabilecek miyiz? Sanmıyoruz ya! ABD1 "ye yeni öneri (Baştarafı 1. Sayfada) ya çıkmadığıru anlattı. "Türkiye'de siyasal iktidar değişse de, ekonomik politikalann degişmeyeceği"ni öne sürdü. Kapalı olarak yapılan toplantıdan sağlanan bilgilere göre, Özal, ABD'li bankaa ve işadamlanna şunları söyledi: "Türkiye'de sadece ekonomik reform değil, siyasi reform da yapılmıştır. Bunun en açık örneği, bizim kurduğumuz partinin eski partilerle hiçbir bağlantısı olmadan ve onlardan, yani eski partilerden hiçbir destek almadan iktidara gelmiş olmamızdır. Bu gelişme sonucunda hem ekonomik politikalar, hem de siyasi ortam bütünüyle reforma uğramıştır. Bundan sonra artık siyasi iktidarlar değişse bile, izlenen iktisat politikaları degişmez. Çünkü halk, bakış açısını defiştirmiş, halkta yeni kavramlar oluşmuştur." Özal, daha sonra Türkiye'nin Ortadoğu'daki ağırlığına değindi. öğleden sonra yine bazı gazete yöneticileriyle görüşen Başbakan, akşam da "Dış tlişküer Bürosu" adım taşıyan özel bir kuruluşla yemeğe katıldı. BASIN TOPLANTISI İki günlük görüşmelerine ilişkin bir basın toplantısı düzenleyen Başbakan Turgut özal, ABD yardımının Senato Dış İlişkiler Komisyonu'nda düşürülmesine karşı, "Düşürülürse düşüriiliir, biz de o kadarda kalırız" dedi ve "Bunu ABD yönetimi düşünsün, biz değil" diye ekledi. Amerika'ya geliş nedenini, Türkiye'nin tanıtılmasına dayandırdığını açıklayan Başbakan, basın toplantısında şöyle konuştu: "Bizim asıl gayemiz, ABD kamuoyuna Türkiye'yi tanıtmaktır. Biz, Türkiye'de demokrasiye dönüldüğünü ve ülkede artık gerek ekonomik, gerekse siyasal istikrara kavuşulduğunu soylemek için geldik. Hedefimiz, başta ABD olmak üzere Batı dünyasıyla dostluğumuzu geliştirmektir. Biz, Batının dostuyuz. Aynca Türkiye'nin Ortadoğu'da ağıriık taşıyan bir iilke olduğunu vurgulamak istiyoruz." ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu'nda Türkiye'ye yapılacak yardımın 70 milyon dolar kesilmesine de değinen Başbakan, şunları söyledi: "Ben buraya Türkiye'yi tanıtmaya geldim. ABD yardımının az ya da çok olduğunu görüşmeye gelmedim. ABD yönetiminden bir şey iste AybastCda 16 kişi daha sahndı meye gelmedim. Yardımın kesilmesi, bizden çok ABD yönetimini ilgilendirir. Biz buna girmeyiz. Yardım kesiliyorsa, kesilir. Biz de o kadarda kalırız." Başbakan Turgut Özal, basın toplantısından sonra dünyanın sayıh yayın organlanndan Newsweek Dergisi'nin Yazı tşleri Kurulu ile bir görüşme yaptı. Görüşmede Türkiye hakkında yöneltilen çeşitli sorulan yanıtladı. özal'ın önümüzdeki hafta Washington'a götüreceği "Türk tezi" üzerinde de çahşmalar yaptığı öğrenildi. Sağlanan bilgilere göre, "Türkiye'nin yeni ABD tezi" biçiminde nitelenebilecek olan bu öneri, askeri ve ekonomik olmak üzere iki ana noktada toplamyor: Askeri alanda: NATO ülkelerinin Varşova Paktı ülkeleriyle en büyük smırını Türkiye çiziyor. NATO ülkelerinin topraklannın Varşova Paktı üyeleriyle çizdiği sımrın yüzde 33'ü Türkiye smırlanndan geçiyor. Dolayısıyla Türkiye'nin NATO ülkesi olarak askeri yükürnlülükleri her geçen gün artıyor. Amerika tarafından yapılan yardım, Türkiye'nin NATO gereklerini karşılamasında önemli soru işaretleri yaratıyor. Yardım miktarlan artsa da NATO'nun gereklerinin yerine getirilmesınde sorunlar kökten çözübnüyor. Sorunu temelinden çözmek amacıyla askeri yardımın arttınlmasından çok (ve belki bununla birlikte) ortak sanayi yatınmlannın gerçekleştirilmesinin üzerinde duruluyor. Bu nedenle de Başbakan özal Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çeşitli ihtiyaçlarını gidermek üzere bazı temel projelerin ABD tarafından desteklenmesini öneriyor. Dolayısıyla "askeri yardım" doğrudan para ve malzeme vermek yerine savunma sanayiinin kurulmasına kaydınlmak isteniyor. Ekonomik alanda: Askeri alanın yani sıra Başbakan Özal ekonomik alanda da "yardım miktarlarının artünlması çok önemli değil" düşüncesini taşıyor. Bundan hareketle özellikle tekstil alanından başlamak üzere karşıhklı ticaretin arttınlmasını öngörüyor. Ticaretin artmasında ve özellikle de Türkiye'nin Amerika'ya yapacağı ihracatta ABD tarafından konulan sınırın kaldırılmasını istiyor. Miktar açısından sırurlanan Türkiye'nin tekstil ihracatının diğer ülkelerin ABD'ye yaptıklan tekstil ihracatıyla karşılaşurümamasım öneriyor. Kitap Kukibü Bu yazarlar, Cumhuriyet Kitap Kulübü I. BURSA KİTAP ŞENLİĞFNDE. Yarın Necati Cumalı Bekir Yıldız Bursa Devlet Güzel Sanatlaı Galcrisi, saat: 15.0018.30
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle