22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyef ^ahibı { umhumel Maıbaacıhk ^c Ga/eıecılık Turk Anomm Şırkeıı adına Nadir Nadi. 9 Genel >a>ın Muduru HasanCemal. Muessev; Muduru tmine Ijaklıgil. \a/ı hlcrı Mjduru Oka> Gonensin, • Haber Mcrkezı Muduru \alcın Ba»er. Savfa Du/enı Yoneımenr *li \car, # Teımılcıler. ANValçm iSogan.İZMlR Hikmel Çetinkava. ADAV'A Mehme) Mercan. Sen ıs Şeflerr Islanbul Haberlen Reha Ö ı . Uış Haberler Lr)>un Balcı. Ekonomr (hntan Ulaga>. kullur \>dın Kmeç. Magazın Valçm Pekşen, Spor Danı>manı Abdulkadir Vucelman. Du/eltme Refik Durbaş, Araşiırma. Şahin Alpa». I>Sendika Şukran Ketenci, 9 koordmaıor Ahmel Konılsan. # Malı Işler Krol Krkut, llan Zi>a hrgene. Halkla llı^kıler Gıılderen k<v>ar. ldare Hu«\in (iurer. Uletme: Sadun Sonmeı. Bawn ve 'tavan { umhurnef Malbaacılık ve Gazeıecılık T.A.Ş Turk Ocağı Cad 19 41 Cağaloğlu Manbul. PK'246lsıanbul, Tel 526 1000(9hal), Telex: 22246 • Burnlar Ankara: Zıva üokalp Bulvarı Inkılap Sokak No 19/4 Tel: 33 II 4147, Telex 42344 • Umir: Halıl Zıya Bulvan No: 64/3, Tel: 25 47 0913 12 30 Telex 52359 • Adana: Çakmak Cad. No: 134 Kaı 3. Tel: 145501973! Telex: 62155 TAKVIM 21 Mart 1985 Imsak: 4.34 Güncş: 5.59 öğle: 12.16 Ikindi: 15.41 Akşam: 18.23 Yatsı: 19.43 Tanker savaşında Tansiyon ilaçla düşer ikinci perde 29 martta açılıyor Hazırlaynn: Dr. ORYAL GÖKDEMİR DİTAŞ'ın 29 Mart 1985 günü sonuçlanacak ihale için geçen yılki gibi sadece Süveyş üzerinden gelecek yüksek navlunlu teklifleri topladığı bildirildi. ENİS BERBEROĞLU ANKARA Eski Devlet Bakanı Ismail Ozdaglar'ı koltuğundan ederek, Soruşturma Komisyonu önune çıkaran "petrol taşımacılığında yolsuzluk" iddialan ne taşımacı şirketlerin, ne de işveren taraf DÎTAŞ'ın 1985 yılı planlarında bir değişiklik yarattı. Deniz İşletmeciliği ve Tankerciliği A.Ş. DİTAŞ'ın 1985 yılında taşıtmayı planladığı 8 milyon ton dolayındaki petrol için açtığı ve 29 Mart 1985 tarihinde sonuçlanacak ihalede geçen yılki gibi sadece Süveyş üzerinden gelecek yüksek navlunlu teklifleri tODİadıfa bildirildi. Başbakankk Deneıleme Kurulu'nca "rayiç bedelin 2 katı" olarak belirlenen 15 dolar 81 centlik navlun ücreti konusunda ilginç bir gelişme, CerrahoguUan ve DİTAŞ arasında 23 Haziran 1984 tarihinde imzalanan ve taşımacı şirketin petrolü aslında 15 dolardan getirmeyi taahhüt ettiğini gösteren bir anlaşma metniyle ortaya çıktı. Geçen yılki uygulaması eleştırilere neden olan DlTAŞ, bu yılki 8 milyon ton petrol taşıması için 29 Mart 1985 tarihinde sonuçlanacak bir ihale açtı. DlTAŞ tarafından ihaleye davet edilen şirketlerden Süveyş üzerinden taşıma maliyetlerini kapsayan teklifle toplanmaya başladı. Oysa ihaleye kaulan bazı armatör şirketler, taşımanın Ümit Burnu üzerinden yapılması halinde ton başına 2 dolar 94 cent tasarruf sağlanabileceğini ileri surüyor. Bu yoldaki iddialar, Devlet Bakanı Kâzım Oksay tarafından incelemeye alınmış durumda. Ümit Burnu yoluyla petrol taşımayı taahhüt eden şirketlerin hesaplamalanna göre, Süveyş Kanalı yoluyla getirilen petrolün ton başına maliyeti, navlunun üzerine eklenen kanal masraflan ve ekstra savaş riski sürprimi nedeniyle 18 dolar 34 cente çıkıyor. Taşımada yüklerini doğrudan limana boşaltamayan ve küçük tankerleri kullanmak zorunda olan süper tankerlerin seçimi haünde bu maliyet rakamı 21 dolar 28 cente yükseliyor. Oysa aynı şirketler, Ümit Burnu yolunun kullanılması halinde DlTAŞ'a 15 dolar 40 centlik bir navlun ücreti taahhüdünde bulunduklarını kaydediyor. DlTAŞ, yıllık taşıma programı dışında tutulan 150 tonluk bir petrol anlaşması için de armatörlere davette bulunarak, bugün saat 12.00'ye kadar Süveyş Kanalı yolundan tekliflenni kabule hazır olduğunu bildirdi. Başbakanlık Denetleme Kunılu tarafından 1985 yılının ilk aylarında yapılan incelemelere dayanan bir raporda, Süveyş Kanalı üzerinden yapılan petrol taşımalannda, işverenin 2 sefer garantisi vermesi halinde navlun ücreünin 8 dolara düşmesi gereğine işaret ediliyordu. Kurul, DtTAŞ tarafından verilen 15 dolar 81 centlik navlun ücretinin yüksek olduğuna değiniyordu. Oysa kurulun inceleme altına aldığı döneme ait, Cerrahoğullan ile DlTAŞ arasında imzalanan bir sözleşmeyle taşımacı şirketin petrolü 15 dolar navlun ücreti karşılığmda getirmeyi taahhüt ettiği belirlendi. Anlaşmaya gore, ikinci sefer garantisi verilmesi halinde navlun ücreti "beher long/lon başına 1 dolar indirim e " tabi olacaktı. Taraflar navlun ücretinin 12 dolardan aşağı düşmeyeceği konusunda da anlaşmaya varmışlardı. Ancak 2 Mart 1984 tarihli bir anlaşmanın yenilenmesi amacıru güden 23 Haziran 1964 tarihli bu sözleşmenin açık hükümlerine rağmen DİTAŞ'ın neden armatör şirkete 15 dolar 81 centlik navlun ücreti tahakkuk ettirdiği merak konusu oldu. Cerrahoğlu ve DlTAŞ arasında varılan anlaşmanın bir diğer önemli yanı, eski Devlet Bakanı özdağlar'ın "rekabet halinde şirketlede ayn ayn sözleşma yapılmaması" konusundaki titizliği nedeniyle, UM Denizcilik ve DlTAŞ arasındaki sözleşmeye de dayanak oluşturması olarak gösterildi. Böylece DlTAŞ, sadece Cerrahoğulları'na değil, daha sonra başvuran aynı taahhüdü veren UM Denizcilik Şirketi'ne de sözleşmelerde gözükenin üstunde navlun ücreti ödemiş oldu. Hipertansiyon terimi aslında yüksek kan basıncının tam karşılığı değildir. Ama tıp kitaplarında ve özellikle halk arasında çok yaygm bir kullanımı vardır. Sayısal olarak, küçük tansiyonun 90 mm., büyük tansiyonun ise 150 mm.'nin üzerinde olduğu durumlarda söylenilir. Hemen bütün toplumlarda 40 yaş dolayındaki insanlann yaklaşık yüzde 20'sinde kan basıncı yüksek bulunmaktadır. Yakın bir zamana kadar, en ileri ulkelerde bile araştırmalar göstermiştir ki, tansiyonu yüksek olanların yansı bunun farkında değillerdir. Farkında olanların yarısı ise ilaç almamaktadır. Alanlann da ancak yansı, düzenli ve disiplinli olarak izlenmekte, diğer yansı, işi şöyle böyle ciddiye almaktadır. Bu hesaba göre, 100 hipertansiyon hastasından 12'si gerekli şekilde tedavi görmekte, geri kalanı tıbbın sağladığı yararlardan nasibini alamamaktadır. Öğretmenlprc açık öğretimi YOK benimsedi 2 ttemen bütün toplumlarda 40 yaş dolayındaki insanlann yaklaşık yüzde 20'sinde kan basıncı yüksek bulunmaktadır. Yakın bir zamana kadar yapılan araştırmalar tansiyonu yüksek olan kişilerin bunun farkında olmadığını göstermiştir. Vek bir ölçüm ile hipertansiyon tanısı konmamahdır. Bu yüzden normal sınırları aşmış tansiyonu 810 gün aralarla kontrol etmeli, çoğunlukla yüksek bulunuyorsa bunu hipertansiyon olarak kabul etmelidir. Başlangıçta uygun diyet, gerilimsiz bir ortam, ya da yatıştırıcı ilaç kan basıncının yükselmesini önleyebilir. Ama sonraları mutlaka ilaç gerekir. Hem de gittikçe dozunu arttırarak. Sigara, damarlar üzerindeki doğrudan etkisi ve kan yağlarında meydana getirdiği değişikliklerle birçok damar hastalığında olduğu gibi hipertansiyonda da olumsuz rol oynar. Bunu farkeden gelişmiş ülkelerde sigara aleyhindeki kampanyalar giderek yoğunlaşmaktadır. ile anlaşıhr ve uygun doz ve arahkta ilaç alınarak caresi bulunur. Bunu gözlük takmaya başlamakla karşılaştırabilirsiniz. Belli bir yaşı geçince gözleriniz yakını iyi seçmemeye başlar. Küçuk numarah bir gözluk verirler. Onceleri zaman zaman takmadan da idare edersiniz. Hatta yorgunluk, uykusuzluk gibi etkenler de rol oynar. Ama sonraları gözlük numaranız büyur ve artık gozlük takmadan okuyamaz olursunuz. Buna hastalık denebilir mi? Hayır. İşte hipertansiyon da böyledir. Başlangıçta uygun diyet, gerilimsiz bir ortam, ya da yatıştırıcı ilaçlar kan basıncının yükselmelerini önleyebisiyon olarak kabul etmelidir. Elbetteki bu, başlangıç durumunda soz konusudur. Yoksa yıllardır hipertansiyonlu olan bir kişide tedaviye başlamak için haftalar sürecek bir gözleme kalkışmak, biraz fazla iyimserlik olur. Bazı topiumiarda daha sık bazılarında daha seyrek olması ilginçtir. Bunda elbette beslenmenin önemi çok buyük. Kısa bir sure önce Afrika'da daha önce tanınmayan bir kabileye ulaşıldı. Yapılan araştırmalarda göruldu ki, bu küçuk ve kapalı toplumda bir tek hipertansiyonlu yok. Birçok olasılık tartışılırken, anladılar ki adamlar tuzu tanımıyor. Öyle ya, tuz ağaçtan toplanmıyor ki. Ancak dışarıdan getirilirse var. Gerçekten, yüzyıllar boyu uğrunda savaşlar verilen, tuz ve baharat yollarının geçtiği ülkelerin tarih sahnesindeki yerini saptayan bu önemli besin koruyucusu, yerini buzdolabına bırakıncaya kadar öylesine yerleşti ki mutfaklanmıza, artık etlerimizi, konserve sebzelerimizi, yeni tekniklerle saklayabilsek bile, tat zevkimizin geleneklerinden kurtulamayıp, her yediğimiz şeyi tuzladık da tuzladık. Sonuç mu? Sonuç onada. Şimdi herkes biliyor ki 3 beyaz zehirden biri tuzdur. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Mılli Eğitım Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Anadolu Üniversıtesi 'nin, öğretmenleri açık öğretımle yuksekokul mezunu yapma tasansı YÖK tarafından da benımsendı. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı ile TRT'nın de konuya ilişkın çalışmalannın sonuçlanması ardından öğretmenlere açık öğretımin 198586 oğretim yılında başlaması bekleniyor, Suçsuz kurbanlar Gerek toplumlararası, gerek toplumiçi iletişim ve eğitim olanaklarının iyi kullanılamaması ortaya bilinçsiz ama bir o kadar da suçsuz hipertansiyon kurbanları çıkarmaktadır. 1970'li yıllarda Amerika'da yapılan çok geniş bir araştırma, hipertansiyonlulann ilaç almama nedenlerinde ilginç sonuçlar vermiştiT. Hastalann yüzde 39'u kendilerini iyi hissettiklerini söylemişlerdir. Yüzde 33'ü ilaçları, pahalı olduğu için bırakmıştır. Yüzde 7'si yan etkilerinden dolayı içmek istememiştir. Ama çok daha ilginci, doktor önerisi ile tedaviyi kesenlerin, yüzde 24'u oluşturmasıdır. Neyse ki bu, peşinden yoğun bir özeleştiriyi getirmiş ve çok daha etkin onlemlerin alınmasında öncü olmuştur. Bizdeki gerçek durum nedir, doğrusu bilmiyorum. Ama uygulamada gördüklerimiz, ileri ülkelerin 2030 yıl önceki sorunlarına tıpa tıp uymaktadır. örneğin bütün uyanlarımıza karşın kontrola gelen hastalardan, "kontrola geleceğim için 34 giindür ilaç almıyorum" demeyeni hemen hemen yok gibidir. Oysa bu, sınava giren öğrencinin, "sınav nedeniyle 3 aydır çalışmıyorum" demesi kadar abestir. İlacı keserek gelmişseniz, kontrol edilecek olan nedir? Bir kısmı da, "eczanede ölçturdüm, tansiyonun düşmuş, artık ilaç alma dedüer" der. Bunu söyleyen eczacı kalfasıdır ve her okuryazan aynı düzeyde gorme alışkanlığı ile hemen inanmıştır. Gerçekten de bir bilim adamının önerisi, kapı komşusunun uyansı ile tersyüz olabilir biz de. ANKARA (ANKA) Millı eğitim sısıeminin yeniden değerlendınlmesı ve toplumun değışen ıhtiyaçlarına cevap verecek biçimde diızenlenmesi amacıyla bir "•ihtisas Komisyonu"kurulmasının kararlaştmldığı açıklandı. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, değerlendirmenin Atatürk'ün direktifleri, anayasa, milli eğitim temel yasası, 5 'inci Beş Yıllık Kalkınma Planı ve hükümet programı doğrultusunda yeniden değerlendirme yapılacağı bildirildi. Eğitim sistemi için komisyon Sigara ve şişmanlık Şişmanlık ve dolayısıyla şişmanlamaya yol açan yanlış beslenme de hipertansiyonda baş etkenlerden biri. Ayrıca hareketsizlik de bunda rol oynuyor. Sigara, damarlar üzerindeki doğrudan etkisi ve kan yağlannda meydana getirdiği değişikliklerle birçok damar hastalığında olduğu gibi hipertansiyonda da olumsuz rol oynar. Bunu fark eden gelişmiş ülkelerde sigara aleyhindeki kampanyalar giderek yoğunlaşmaktadır. Bizde ise geleneksel ikramcılığımızın ve can sıkıcı ısrarcılığımızın en işlek uygulama alanı budur (!) "Yak bi cigara..." Nedenleri pek iyi bilinmemekle birükte, gerçekten bazı ailelerin bireylerinde hipertansiyon, genele göre çok daha sık görülüyor. Bu bakımdan risk faktörleri arasında kalıtımı da saymak zorundayız. Ayrıca hipertansiyon mekanizmasında böbrek ve böbrek ustü bezlerinden salgılanan maddelerin de işe karışması soz konusudur. Bu aıada, özellikle çağımızda, mutsuzluk, ruhsal gerginlikler ve toplumsal baskıların önemli etkenlerden olduğu tartışmasız. Özetleyecek olursak, hipertansiyonun: I Bazı hastalıklara bağlı olarak gelişen grubunda, neden bellidir. (Böbrek hastalıkları gibi) Çoğu kez genç yaşlarda görulür. Hastalann yuzde 10'undan daha azı bu gruptadır. II Genellikle orta yaşlarda görulen ve sıklıkla rastladığımız çeşidinde ise tek bir neden yoktur. Ortaya çıkmasına yardımcı olan rısk faktörleri vardır. Bunlar da şöyle sıralanabilir: a) Yaş ve cinsiyet, b) Tuz kullanımı, c) Yanlış beslenme, şişmanlık, aşırı alkol alınması, d) Hareketsizlik, e) Sigara, 0 Yaşam sıkıntılan. g) Kalıtım, h) Vücutta salgılanan kimyasal maddeler. Kısacası, bu ikinci grubun nedeni henuz bilinmiyor, ama yazgı olmadığı da kesin. 2 kadının yaraladığı Türk ifade verdi Hipertansiyonun nedenleri? Hipertansiyonlulann çok kuçük bir grubunda olay vücuttaki başka bir organın hastalığına bağhdır. Bazı böbrek hastahkları, böbrek üstü bezinin tumörleri, gebeliğe bağlı böbrek reaksiyonlan, doğum kontrol hapları, ana atar damarın (aort) doğuş PITTSBURG (a.a.) ABD'de geçen ağustos ayında ıki Amerıkah kadın tarafından yaralanan, arkadaşı da oldurulen Turk oğrenci diın mahkemede ifade verdi. Suat Erdo ğan adlı 25 yaşındaki Türk öğrenci, mahkemede romantik bir buluşmanm nasıl kâbusa donuştuğunu anlattı. Sahte kadın müfettiş MALATYA, (Cumhuriyet) tstanbul'dan Malatya 'ya gelerek kendisini Çalışma Bakanlığı mufettişi olarak tanıtan ve esnafı dolandırmak isteyen kadın ele geçihldi. Malatya Bölge Çalışma Mudürlüğu'ne atanmasının yeni yapıldığını, harcırahını almadığı için peşin harcama yapamayacağını söyleyerek, Ömer Ergül adlı esnaftan 50 bin lira para ve çeşitli giyim eşyaları alan Selma Toluk adlı kadının dolandıncı olduğu yolundaki ihbar üzerine polis, Selma Toluk'u kaldığı otelde yakaladı. İlaç almak şart Diana, İngiltere'de sona da haftası için Sanayi Bakanhğı'nın yemeğinde. Galler Prensesiyemeğe pembe, mavi ve turkuaz renklerden oluşan ipek elbisesiyle katıldı. 500 "seçkin " tngilizin katıldığı yemekte Diana, modacılar tarafından "tngiliz modastnın muhteşem elçisi" olarak adlandınldı. e r e n mo Sevgilisini vuran polisin davası İstanbul Haber Servisi Sevgilisi Deniz Yuzbaşısı Saip Çakın'ı "kasten öldürdüğü" savı ile yargılanan polis memuresi Nuran Arat'm duruşması na devam edildi. İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi 'nde görülmekte olan davanın dünkü oturumunda, sanık avukatı Rahmi Özkan olayda "kasıt unsuru bulunmadığmı" öne siirdü, ayrıca dosyanın profesörlerden oluşacak bir kurulda incelenmesini ve "suçun vasıf ve mahiyetinin'' saptanmasını istedi. Bu istemi yerinde görulmedi. KMaraş genelevL, 14 sermayesi ile birükte 50 milyona satılık Dilek hanım, gazete ilanı ile satmak istediği genelev hakkında şunları söylüyor: "Günde 100 bin liraya para demez burası." Genelevi almak isteyen Adanah Sevim hanım, "Ben yıllardır buranın peşindeyim. 6 çocuğumun geleceğini garantiye almak istiyorum" diyor. SERMET ÇUHAPAR KAHRAMANMARAŞ "Vallahi kardeşim başka bir niyetim yok. Sadece bu meslekten bıktığım için satıyorum. İslanbul'a \er1eşmek istiyorum. Bundan sonra çocuklarımın geçimini İslanbul'da sağlayacagım. Anlaşmz seninle. Al hayrını gör..." Ikı kadın sıkı sıkıya pazarlığa tutuşmuşlardı. Satıcı Dilek Hanım alıcı Adanah Sevim'i ikna etmeye çabalarken, Adanah Sevim Hanım da biraz ucuza "tşi baglamak" istiyordu. Satılan " m a l " Kahramanmaraş Genelevi'ydi. 20 odalı, 14 "sermaye"li... Ederi 50 milyon liraydı... Alıcı Adanah Sevim Hanım da bizim gibi bir "gaıete"de çıkan "Satılık Genelev" ilanını gorerek gelmiştı Dilek Hanım'la pazarlık yapmaya. Bir zamanlar kent dışında olan ve faytonla gidilen genelev artık kentin içinde kalmıştı. Turkiye'de ilk kez bir genelevi gazete ilanıyla satışa çıkartan "Dilek" takma adlı S.T. ile soyleşiyoruz, Sekiz yıldır Istanbul'da yaşayan İ.Ş. adına genelevi "işleten" Dilek Hanım neden satış yoluna başvurduğunu şoyle anlatıyor bıze: "Para yönünden ne benim ne de t.Ş.'nin sıkıntısı var. Sekiz yıldır burada sinir sahibi oldum. Buravı işletmek gerçekten zor. Artık dinlenmeve ihtiyacım var. Burada hep uğraşıyorsun. Bazıları kızlara kötü muamele yapıyor. Onun için ya satacağım, \a da kiraya vereceğim. tlanı gören geliyor. Ama şu ana kadar 50 milvonu veren çıkmadı." Satıcı Dilek Hanım "işyerinin kârlılığı" hakkında da şunları soylüyordu: "Günde 100 bin liraya para demez burası. Hele iyi bir işletmesi olursa daha da iazla kazanır." Bugüne kadar "çalışmalarından" kazandığı parayı biriktiren 50 yaşlarındaki Adanah Sevim Hanım ise, burayı almak istemesinin nedenlerini şöyle sıralıyor: "Ben yıllardır buranın peşindeyim. Daha once anlaşamamıştık. Gazetedeki ilanı gorünce kalktım geldim. Şimdi >eniden pazarlık halindeyiz. Benim altı çocuğum var. Onların geçimini sağlamak zorunda)ım. Başka iş de bilmem. Kenarda birikmiş uçbeş kuruşum var. Ona buna yedirmedik. biriktirdim. Şimdi bir işe yatırma/sam ucundan kenarından verim. Bari bura>ı alıp çocuklann geleceğini garanti altına alayım diyorum." Burada bilinmesi gereken önemli bir gerçek de şudur: Hipertansiyon, başkasmdan bulaşan bir hastalık değildir. Yaşın ve bünyenin gereği, kendi içimizde oluşan bir durumdur. Sökulüp atılması olası değildir. Nasıl yemek yedikten bir süre sonra yeniden acıkıyor ve sofraya oturuyorsak, bu da ilacın etkisi geçince yeniden ilaç almayı gerektiren bir surekli zikzaktır. Ama bu, kişiden kişiye hatta kişinin günlük durumlarına gore değişebilir. Ve bazı hastada gün aşın yarım tane almakla tansiyonu duşüren bir ilaç bazısında günde 12 tane almayı gerektirebilir. Bu ise birkaç gunluk bir deneme lir. Ama sonraları mutlaka ilaç gerekir. Hem de gittikçe dozunu arttırarak. Tıpkı gözlüğün numarası gibi. Bunda endişelenecek bir şey yok. Tansiyonun ölçülmesi Önemli olan bir başka durum şudur: Tek bir ölçum ile hipertansiyon tanısı konmamahdır. Muayenede bile ilk başta ölçulen tansiyonla, sonlara doğru yapılan ölçum farkhhk gosterir. Bu yüzden normal sınırları aşmış tansiyonu 810 gün aralarla kontrol etmeli, çoğunlukla yuksek bulunuyorsa, bunu hipertan tan darlıkları da bu gruba girer. Bunlar çoğu kez yaşamın erken yıllarında ortaya çıkar. Üzerinde duracağımız hipertansiyon bunlardan kaynaklanan hipertansiyon değildir. Toplumda orta yaş ve üzerindekilerde görduğümüz hipertansiyona gelince, nedeni bugün de net olarak bilinmiyor. Bu, aslında orta ve küçü çaplı damarlann gereğinden fazla bir direnç göstermeye başlamasıdır. Ama neden böyle bir ayarsızlık oluyor bilen yok. Buna kabaca yaşlanma diyebilirsıniz. Ama neden bazılarında bu yaşlanma 25, bazılarında 55 yaşmda oluyor belli değil. Yarın: Hatalar nereden kaynaklanı>or? ANAP'lı Akarcalı, Paris'te sağcı Chirac'la gorüştu PARİS, (Cumhuriyet) TBMM Dışişleri Komisyon Sözcusü ve ANAP İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı, muhalefetteki Cumhuriyet İçin Birlik Partisi (RPR) \e Paris Belediye Başkanı Jacques Chirac'la 45 dakika süren bir görüşme yaptı. Göruşmenin, RPR ile ANAP arasında yakınlaşma kurmava yonelik olduğu ve bu arada iki ulkeyi ilgilendiren konulara da değinildiği oğrenildi. Bilindiğı gibi ANAP, Avrupa'daki sağ partilerin bir çeşit "enternasyoneli" olan Avrupa Demokratik Birliği'ne uye olmaya çahşıyor. Akarcah'nın Chirac'tan bu konuda kendilerine yardımcı olmaya çalışmasını istediği, Akarcalı tarafından goruşmeden sonra ifade edildi. Bu arada, Bülent Akarcalı, Jacques Chirac'ı 13 nisanda yapılacak ANAP Buyük Kongresi'ne davet etti. Paris Belediye Başkanı, çağrıyı memnuniyetle karşıladığını, işleri nedeniyle kendisinin gidemeyeceğini, ancak yüksek düzeyde bir parti gorevlisini Turkiye'ye yollayacağını Akarcalı'ya söyledi. TSE damgalı maydanoz ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) thracat seferberhğimıze, aynı boy, ağırlık, renk ve özelliklerdeki TSE standartlarına uygun nitelikleri taşıyan pırasa, taze fasulye, karnabahar, başlahana, karpuz, taze biber, patlıcan ve maydanoz da katıldı. Bu urunlerin ıhraç etmek amacıyla ambalajlananlann arasında butunluğu bozulanlar arnbalajdan atılacak, ambalajdan görünen ürun tum urünu temsil edecek nitelikte olacak. TSE tarafından hazırlanan ihracatla zorunlu olarak uygulanacak pırasa. taze fasulye, karnabahar, başlahana, karpuz, taze biber, patlıcan ve maydanoz standanları Resmi Gazete'de yayımlandı. Karara göre, maydanozların yaprak sapı 10 santimi geçmeyecek. Her demette en az 100 gram maydanoz bulunacak. Yaprağın butun parçacıkları tam olan maydanozlar "birinci sınıf" kabul edilecek. Pırasalar boylanna göre değil, enlerine gore secilecek. Eni 10 milimetrenin altına düşen pırasalar ihraç edilemeyecek. Pırasaların birinci ve ikinci sınıf ayrımı boy farkına göre yapılacak. Beyaz kısmının uzunluğu tum uzunluğunun uçte birini geçen pırasalar ikinci sınıf ihraç urunu olurken, bu oran donte birinden fazlaysa, pırasalar yurt dışına çıkamayacak. İhraç edilecek pırasaların muayenesi gozle ve elle incelenerek ve koklanarak yapılacak ve pırasanın Türk standartlanna uygun olduğuna karar veren uzmanın adı ve mesleği de zorunlu olarak belirtilecek. TSE, başlıca pırasa çeşitlerini de şöyle belirledi: Kartal, İnegol, Denizli, Ödemiş ve Kara Pırasa. Pışasaya ambsılajla sunulacak taze fasulyelerin çeşit, sınıf ve "orjin"i bakımından bir örnek olması \e her ambalajda görünen taze fasuUelerin ambalajdaki tum fasulyeleri temsil edecek özelliklere sahip olması gerekiyor. Kararla karnabahar dort boya aynldı. Buna gore, enlemesine çiçek çapı 1114 santim olanlar kuçuk, 1417 santim olanlar orta, 1720 santim olanlar iri, 20 santimden büyük olanlar ise çok iri karnabahar olarak kabul edilecek. Patlıcanların ihraç edilebilmeleri için uzerlerinde guneş yanıklarının bulunmaması gerekiyor. Patlıcanların boylaıının en az 10 santim olması koşulu aranıyor. 1.5 kılodan kuçuk karpuzlar standart dışı kabul edilecek. Karpuzun buıncı .1111! olabilmesi için hiçbir sekil bozukluğu. renk atması bulunmavacak, hafif renk değijiklıği olan karpuzlaı. "ikinci sınıf" olarak nitelendirilecek. Sanayi çarşısı temeli atıldı İstanbul Haber Servisi Kocasinan 'da yaptınlacak olan sanayi çarşısının temeli dün Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan ve Bakırkoy Belediye Başkanı Dr. Kemal Naci Ekşi tarafından atıldı. Törende konuşan Dalan, oncelikle modern çarşıların açılmasım hedeflediklerini söyledi. Yapı merkezi tarafından prefabrik olarak inşa edilecek sanayi çarşısı 300 günde tamamlanacak. Sanayi çarşısında uç bloktan oluşan 72 dükkân içm 800 milyon lira harcanacak. Clark: Türklerle güvenlik görüşüldü OTTA WA (AP) Kanada Dışişleri Bakanı Joe Clark oncekı akşam Temsilciler Meclisı onünde yaptığı konuşmasmda, Ermeni teröristlerce gırişilen baskından hemen once Turk yetkiliterle Kanada yetkı lilerı arasında, elçilikteki güvenliğin arurüması konusunun göruşuldüğunü açıkladı. Türkiye'nin baskın oncesinde, elçılık için alınan güvenlik onlemlerinin artınlması talebinde bulunduğu haberini daha once yalanlamış olan Dışişleri Bakanı Chırk. «onışmelerin Kanada polis yetkilileriyle Türkiye elçilık gorevlileri arasında yapıldığını, yalanlamayı bu nedenle yaptığını açıkladı. Kar yeniden geliyor Haber Merkezi Orta Akdeniz'den gelen yağışlı ve soğuk hava kütlesinin etkisi altına giren Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde ısı 515 derece arasında düştü. Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü yetkilileri soğuk hava kütlesinin bazı bölgelerde kar yağışına yol acacağmı bildirdiler. Şubat ayında yaşanan "dondurucu soğuk"lann, yerini kısa süren "bahar havası"na bırakmasından sonra dünden başlayarak hava sıcaklıklan yeniden düştü. Meteoroloji lşleri Genel Müdürlüğü yetkililerine göre tum Turkiye'yi etkisi altına alan soğuk hava kütlesi Ege, Iç Anadolu, Trakya, Doğu Karadeniz ve Batı Karadeniz'in iç kesimlerinde ve yüksek yerlerde kar yağışına neden olacak. 3u yağışlı hava dalgasının kısa siirede geçeceği belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle