20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLERİN DEVAMI 10 MART 1985 (Baştarafı 1. Sayfada) tılan 6 sayfalık lngilizce soru listesindeki her bilgi isteği "lütfen" ile başlıyor, ama bir sınav sorusu niteliğini kazanıyor. IMF'nin bazı soruları ve bilgi istekleri şu şekılde: • IMF'ye verilen haziran 1984 tarihli niyet mektubundaki hedefler niye tutturulamadı? • 5 yıllık plandaki ekonomik hedefler tutarh mı? • tç tüketün ve kamu yabnmlan bedefi ile gerçek rakamlar arasındaki farklar. • Ertelenmiş KİT zamlarının, Türk Lirası'ndaki hızlı değer kaybının ve üretimdeki kısınulann ekonomiye etkisi. • Tanm üretimindeki korkunç düşüş planianan ihracaı artışını sekteye ugratır mı? • Ekonomide kapasite kullamm oranı ve kârlılık rakamları. • 1985 yılı için öngörülen kamu ücret zammı ile ücret pazarlığını serbestçe yürüten işilerin toplam içindeki payı. • Katma Değer Vergisi, kamu kesiminde rastlanan idari problemler yüzünden beklenen hasılatı sağîar mı? • KİT'ler kağıt üzerinde mi kârlı? KİT reformu konusunda bilgi• Merkez Bankası döviz rezervlerindeki dalgalanmanın nedeni. • thracatta kaldınlan vergi iadeleri ve diğer teşviklerin etkisi nedir? • Enflasyon hra ve ücret artışlan, ihraç ürünlerinin rekabet gücünü azaltır mı? • Petrol karşılığı ihracat 1985'de de sürdürulecek mi? • Yurt dışında çalışan Türk müteahhitlerinin durumu. • İran ve Irak'la imzalanan ikili anlaşmalar. • AET'nin korumacılık politikasının ihracat üzerindeki etkisi. (Baştarafı 1. Sayfada) partinin başına geçmeyeceğini olayları yakından izleyen herkes bilmektedir. MDP, 6 Kasım seçimlerinden sonra iktidar olması için hazırianmış bir partiydi. Seçim öncesi, iktidar için iki seçenek görünüyordu: Ya MDP ya da ANAP iktidar olacaktı. Birinci olasılık gerçekleşmedi. Ikinci seçenek, beklenenden de daha güçlü biçimde iktidara adımını attı. Böylece. MDP'nin işlevi 6 Kasım gece yarısına doğru bitiverdi. Bakan olmak için lacivert elbiselerini gardroplarından çıkaran MDP'liler, 7 kasım sabahını büyük düş kırıklıklan ile karşıladılar. MDP bugün değil o gün bitmişti. ANAP iktidan 6 Kasım'dan önce öngörülen seçeneklerden biriydi. Ancak yapılan planlarda Ozal'ın bu kadar oy toplayacağı pek düşünülmemişti. ANAP, sağ partilerin oy tabanlarına rahatça oturmuştu: ANAP'ın bundan başka şansları da vardı: "Gezer ve yüzer oylar" dedjğimiz kararsız oylar da "eh bir de Hberallik olsun" diye Özal'a yönelmişti; bir kısım sol oylar da Özal'ın 6 Kasım seçimleri için öngörülen iki seçenekten biri olduğunu görmezlikten gelerek, "ara rejime karşı yeni bir seçenektir" diye ANAP için kullanılmıştı. Birdenbire kurulan partiler, ddmuşlara benzerler. Nasıl dolmuşlara, hep aynt yerlere gidecek olanlann yanında, hiç o yerterle ilgileri olmayanlar da binerse, bu partilere de hiç bu partilerle ilgili olmayanlar da girebilirter. ANAP'da şimdi, MHP ve MSP tortuları ile "iş bitirici" diye anılan işadamlarının zaman zaman koalisyonlarını, zaman zaman da çekişmelerini görüyoruz. Aynt dolmuşa binen insanların, dolmuştan nerede ve nasıl inecekleri henüz belli değildir. ANAP'ın siyasal yapısı içindeki kristalleşme henüz tamamlanmış sayılmaz. Bu yüzden, bu aşamada, ANAP içindeki çekişmeleri çok kesin yargılarla yorumlamanın olanağı yoktur. Bunun için zaman erkendir. Hele bu oluşumlara bakıp teori oluşturmak ise büsbütün yanıltıcıdır. ANAP'ın zemzem kuyusundan çıkmış Suudi sermayesi ile daha ne gibi serüvenlere girişeceği ve bu serüvenlerin parti içi yonetimine nasıl yansıyacağı henüz belli değildir. Ancak bugünden belli olan ANAP'ın "ortadirek" edebiyatı ile çıktığı yolçja büyük ve ayncalıklı şirketlerle bütünleşmiş olmasıdır. İş dünyasının "ortadireği" olan küçük işletmeler ve orta boy sanayiciler bu gelişmelerden çok tedirgindirler. Anadolu'da küçük boy işletmecinin devlet bankalarından beşon milyon kredi almalan bile güçtür; ancak ayncalıklı holdingler, devlet bankalannı soyulmuş soğana döndürmüşlerdir. Bu oluşumun ANAP'ı desteklemiş olan Anadolu tüccannda ideolojik değil ama duygusal tepkilere yol açması kaçınılmazdır. Odalar Birliğı Başkanı Sayın Mehmet Yazar'ın siyasete atılma isteğı, sanıyoruz ki, biraz da ANAP iktidarı tarafından bir köşeye atılan ve uyguianan ekonomik model ile ayakta kalmaları güçleşen Anadolu sermayesınin çırpınışlanndan da kaynaklanmaktadır. Yazar, bu kesimin sözcülüğüne soyunmaktadır. DYP, kökenini 195060 yıllarında bulan "Demirkırat" simgesini "1980 modeli" ile yeniden canlandırmak ve 82 Anayasası ile siyaset yapmalan yasaklanan eski siyasetçilere özgürlük tanımak için yola çıkmış bir duygusal partidir. Kimse bu partinin Batı türü "liberal" bir parti olacağını sanmasın ve kimse demokrasi adına bu partiye "Hberallik" etiketi yapıştırmasın! Bunların "ağababalan" özgürlükçü müydü ki, bunlar olsun... Bunlar, çağın gerısinde kalmış, duygusal yönleri ağır basan "muhafazakâr" partilerdir. İşte o kadar... Köprülerin altından artık çok sular akmıştır. Bugün günümüzün iki ana seçeneği vardır. Biri, liberal kapitalizmi savunan sağ parti, ikincisi, demokratik sosyalızmi savunan sol parti... Yarının iktidan, bu nitelikteki partiler arasındaki çekişmeden doğacaktır. ANAP'ın, MDP'den, MDP'nin DYP'den temelden aynkjığı noktalar çok sınırlıdır. DYP'nin özgürlük savaşı "yalntzca bana özgürlük" çerçevesinin dışına taşmış değildir. Nasır tutmuş azgın bir sol düşmanlığından kaynaklanan ve kaskatı düşünce yasaklarına sımsıkı sanlmış bir partiyi, "sadece bizim takıma özgürlük" dediği için liberal ve demokrat saymaya herhalde olanak yoktur. Liberal ve demokrat sayılmanın da ölçüleri vardır: Düşünce suçunu reddetmek... Ceza Yasası'ndaki 141 ve 142'inci maddelerle 163'üncü maddelerin kaldırılmasını istemek... Sendikal özgürlükleri savunmak, işçilerin, köylülerın, memurların ve öğrencilerin de işadamları kadar özgürlüklere sahip olmalarını benimsemek... Türkiye'de "Liberal sağ" hiç olmadı, bundan sonra daolacağa benzemez. Bunlar, demokratik hayatımızın vazgeçilmez unsurlandır, bu yüzden her birinin variık nedenine saygı duyuyoruz. Ancak bu partileri Hberallik ve demokratlık terazilerinde tartarsak, 'idbirini, vurötekine" demekten başka söz bulamıyoruz. Çok partili demokratik düzenimizin tarihi, yaşanmamış liberalliğin tarihidir. Liberal parti arıyoruz, bulursanız, bize de haber verin !.. UGUR MUMCU GOZLEM Sağda çekişme kızışıyor (Baştarafı 1. Sayfada) Nitekim, son olarak MDP'den ayrılan Iskender Cenap Ege ve Sabri Keskin gibi isimlerin MDP'nin kurucu üyelerinden Ahmet Ihsan Kınmlı ve ötekilerle birlikte bir parti arayışı içine girdiklerine ilişkin haberler yoğunlaştı. İskender Cenap Ege, "yeni parti arayışı"m reddetmekJe birlikte, bu partinin Bülend Ulusu çevresinde toplanacağı yolundaki söylentileri Cumhuriyet muhabirine yalanladı. "Neden bir asker kökenlinin başkanlıgında" sorusunu soran Ege, MDP'den istifa nedenini, "Partinin giderek eski AP felsefesinden uzaklaşmasına" bağladı. Ege, herkesle ilişki kurduklannı ve temaslannın sürdüğünü belirtti. Bağımsızlann bu bölümünün yeni parti yerine, DYP'de toplanma istekleri olup olmadığı sorulanna kesin yanıt alınamadı. Ancak DYP çevreleri, "MDP'yi kunnuş AP kökenülerie ilgikri" olmayacağmı söylediler. Bağımsızlann geleceğine dönük bir başka olasılıktan kulislerde şöyle söz ediüyor: "Bir bagunstzın başkanlığında kurulabilecek bir hiikümete güç verraek, destek olmak..." "Bağımsız Başbakan" arayışıyla ilgili olarak kulislerde Bülend Ulusu ve Haluk Bayülken in adları geçiyor. Bayülken, "Yeni bir partinin başına geçmek egiliminde olmadığını, ne var ki, ülke zor duruma düşerse verikcek hükümet görevinden de kacınamayacagjnı" Cumhuriyet muhabirine belirtti. Bülend Ulusu ise, dünkü Cumhuriyet'te yer alan haberde, yeni bir pani ile ilgilenmediğini belli ederek şunları söylemişti: "Ben 12 Eylül'ün ruh ve felsefesine inanan bir kişi olarak şunu ilke edinmişimdir: Meclis içinde siyasi kombinezonlarla iktidar ortaklıgı aramanın yanlış olduguna inanıyorum. Geçmişte bunun acı deneyimlerini hep birlikte gördük. O nedenle bu Mecliste millervekillerini bir partiden diğer partiye şöyle ya da böyle aktarmak veya bagımsızlaştınlarak bir koalisyon hiikümeti kurulmasına kesinlikie karşıyım. Ama bu Mecliste ciddi, yapıcı ve iktidan uyancı muhalefet yapmaya evet derim. Mesele bundan ibaretlir." doğrudan genel başkanlığa oynamasımn nedenini Cumhuriyet muhabirinin sorusu üzerine Ihsan Sabri Çağlayangil şöyle açıkladı: "Sayın Yazar, bugünden DYP'nin bütün örgütüne tek genel başkan adayının kendisi oldugunun bildirilmesini, seçilmesinin sağlanmasını söylüyor. Ondan sonrası için de kolay diyor." Öte yandan Mehmet Y'azar, DYP'nin arkasındaki "bilen kişiye" göndermek istediği "mesajı" Odalar Büiiği'nde yemek yediği bir gazetedye söyledi ve "DYP'yi, büen kişi ile elele verip, çatlak seslere kulaklanmızı tıkayarak sağın bu son şansını gerçekleştirebiliriz" dediği öğrenildi. DYP'nin arkasındaki "bilen kişinin" ise, Yazar'la herhangi bir ilişki kurmak istemediği basınla doğrudan konuşan yakın çevresince bildirildi. Aynca Yazar'ın "DYP ile Çankaya arasında köprii olabileceği" haberini aynı gazeteciyle parti çevrelerine ilettiği de verilen bilgilere eklendi. Ozetle Artvin ArhavVde 4 çocuk annesi çığ altında kalarak öldü IMF her Soğuk hava ve kar yağışı doğuda etkismi sürdürken dun bir can daha aldu Artvintn Arhaviilçesinde 4 çocuk annesi Leyla Ozgen (33) değirmene giderken çığ altında kalarak öldü. tlçede Arif Çakar'a ait 1500 kişilik sinema binası da karın ağırağına dayanamayarak çöktü. Olayın gece yansı meydana gebnesmin birfaciayı önlediği ve zarann 10 milyon lira dolayında olduğu bildirildu Mehmet Yazar ve DYP... Türkiye Odalar Birliği Başkanı Mehmet Yazar'ın DYP'ye genel başkan olmasına dönük manevralarla hareketlenen sağın bu bölümünde ise ilginç yöneüşler ve tutumlar dikkati çekiyor. Ihsan Sabri Çağlayangil, bu konuda "Mevcut partiye Hder aramadıklannı, var olan liderin başına bir 'şapka arayışı' içinde bolunulduğunu" belirttikten sonra, eğer Mehmet Yazar istekliyse "Partiye berbangi bir vatandaş gibi iiye olup büyük kongrede genel başkanlık savaşımına girmesi" koşulunu yineledi. Bugünkü DYP Genel Başkanı Yıldınm Avcı, Cumhuriyet'e "bu konuda söylediğini" ifade ederek daha aynntıh bilgi vermedi. "Konuyla fazla meşgul degiliz" demekle yetindi. Çağlayangil ise, Yazar'ın öne sürülen koşulu yerine getirdikten sonra, "Kongre'de Mehmet Gölhan mı, Mehmet Dülger mi, yoksa başka birisi mi seçflir, hep birlikte göriiriiz" dedi. Çağlayangil'e göre, DYP, Yazar'ı kişi olarak "sevimsiz" bulmuyordu, ama "Yazar'a ayılıp bayıldıklan" da pek yoktu. Son gunde ıstifalarla flaş parti haline gelen MDP'de yetkililere göre yeni istifalar beklenmiyor. Parti Genel Sekreteri Ülkü Söylemezoglu, "tstifalara örgütlen sert tepkDer geJdigini" savunurken, Turgut Sunalp'in "Parti kurulurken çevresinde pervane olanlann istifalan ve konuşmalanndan dolayı üzüntü duyduğunu" söyledi. Milletvekili istifalanyla parti örgütünde çözülme olup olmadığı yolunda Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan Söylemezoglu, "Kastamonu'da Sabri Keskin'le birlikte orgütün bir bölümünün çekildiğini, ancak öteki illerde Hatay'daki bir bölüm çekilme dışında orgütün yerinde durduğunu, hatta giderek güçlendiğini" söyledi. Ancak MDP'nin bütün Türkiye'de 250 ilçede ve 4 ilde kongre yapabildiği öğrenildi. Söylemezoglu, bugün yapılacak 4 il kongretiyle toplamın 8'e yükseleceğini belirtti. Mayıs ayı sonunda yapılması planlanan büyük kongreye dek bütün illerin kongrelerinin yapdıp sonuçlanmasına kuşkuyla bakan muhalif milletvekili sekimi ise, "Durumun böyle olması halinde MDP'nin yapabildiği U kongreleriyle büyük kongreye gidebilmesi bu•un da genel merkezi kazandırmak için hazırlanan planın bir parçası" olduğunu söylediler. iyimserlik İlk ve orta dereceli okuUara atanmak üzere başvuran öğretmen adaylanndan 406'sının daha atamalannm yapıldığı bildirildL Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan verilen bilgiye göre güvenük soruşturmalan tamamlanarak görev yerleri belirumen öğretmenlerden 138t ilkokul, 40) resimiş, 103V beden eğitimi, 54'ü müzik ve 711 îngih'zce öğretmeni olarak görev yapacaklar. 406 öğretmenin atamaları ynpıldı Devlet sektöründe çalışan işçilerin akhğı çocuk zanuannın tutan 1150 a'rayı aştığı takdirde Gelir Vergisi'ne tabi olacak. İşçilerin çocuk lammı adı altında aldıklan toplam aylık paralar sivil ve asker devlet memurlanna "aile yardımı" adı altında ödenen paranın miktarını aşmadığı takdirde Gelir Vergisfnden muaftutulacak. Maliye Bakanlığı'nın bu konudaki tebliği Resmi Gazetede yayımlandu Çocuk zammından vergi Benzine (Baştarafı 1. Sayfada) Gelir Vergisi Beyun nameleri için seminer şıması karşıkğında yapılan harcamalar 2 marttan itibaren vergi iadesi kapsamına alındı. Benzin giderleri ise 1 nisan tarihinIstanbul Defterdaruğu Gelir Ver den itibaren vergi iadesi kapsagisi Beyannamelerinin düzenlen mı dışında. Karara göre, kent içi mesi konusunda halkı aydmlat yolcu taşıma giderleri vergi iademak amacıyla kentin çeşitli ilçe sinden yararlanamayacak. Bu ve semtlerinde bir dizi seminer arada konut kiralarının ise eskidüzenledi. Verilen bilgiye göre, den olduğu gibi yüzde 20'si için özeUikle taşmmaz sahipleriyle çe vergi iadesi verilecek. şitli gelir gruplarının sonınlarıYABANCI SERMAYE nın ele alınacağı seminerlerden ilki yann Kadıköy Halk Eğitim Resmi Gazete'de yer alan diMerkezi'nde yapılacak. Halka ğer kararlara göre, yabancı seraçık seminerler ıstanbul Deftermayeye vergi kolaylığı sağlandı, dar Vekili Kemal Civelek ve yar ithal sigara ve içkiye vergi indidımcılarmca verilecek. rimi getirildi. (Baştarafı 1. Sayfada) Bu teleksi çektikten sonra Fırat Denizcilik yöneticilerinin yüzyüze görüşme öncrilerini geri çeviren DİTAŞ Genel Müdürlüğü yetkilileri 18 ocak günü saat 11.42'de lşletme Müdürü Altay Özgen imzası ile Fırat Denizcilik'e "acele" kaydı ile şu mesajı gönderdi: "Vaki görüşmelerimize rağmen halen tarafınudan sualimize cevap alınamamıştır. 18.1.1985 saat 12.00'ye kadar cevap alınamadığı takdirde sualimize cevabınızın menfi olduğu kabul edilecektir. BUgilerinizi rica ederiz." Kendilerine cevap için 18 dakika süre tanınan Fırat Denizcilik yöneticileri, bunun üzerine bir yandan telefonla DlTAŞ'ı ararken bir yandan da teleksle bağlantı kurmaya çahştılar ve Altay Özgen'e şu teleksi çektiler: "Ilgi teleksinizi almış bulunuyonız. 16.1.1985 tarihli teleksinizde zaman tahdidi koymadığınızdan ve şu anda 5 dakikalık süre içinde cevap vermemiz mümkün olmadığından saat 15.00'e kadar sure tanımanm ve teyidinizi rica ederiz." Teleks ve telefonla olumlu yanıt alamamaJarı üzerine saat 12.00'ye kadar süre tanınan Fırat Denizcilik, saat tam 11.59'da DlTAŞ'ın isteklerine teleksle şu karşılığı vermeyi başardı: "Malumunuz olduğu üzere, gemimizin satın aimması şekli ile devletimize ve Hazine'ye tek kunış yük yüklemeden devletimiz için en makul yol titizlikle tespit edilmiştir. Bu cumleden olarak, bahis konusu taşımayı da vatan ve millet hizmeti kabul ederek 1984 yılı navlun fiyatlanndan daha düşuk fiyatla yapacagımıu önemle belirtmek isteriz. Yapmış olduğumuz hesaplarda L mit Burnu yolu ile > apüacak taşımaların Süveyş Kanalı > olu ile yapılacak taşımalara nazaran daha ekonomik ve ucuz olacağı, dolayısıyla satın alınan ham petrolün ton maliyetinin de TUPRAŞ'a çok daba ucuza raalolacağı hesaplanmıştır. Bu itibarla mezkur gemimiz ile 35 şubat 1985 parsellerini 1984 navlun fiyatından daha düşük fiyatla taşımaya amade olduğumuzu ve teklif talep edildiğinde detaylan ile yazüı olarak vereceğimizi bildiririz. Saygılanmızla." DİTAŞ, aynı gun saat 13.20'de Fırat Denizcilik'e yanıtını şöyle verdi: "İlgi teleksinize teşekkur eder, tankerinize uygun bir hamulemizin şimdilik mevcut olmadığını bildiririz.' Oysa DİTAŞ, iki gün önceki Düşük navlun teklifi nasıl teleksinde 35 şubatta 270 bin, 1015 martta 135 bin ve 15 nisanda 135 bin ham petrol taşıtacağını bildirmişti. Bu teleksin çekilmesinden 50 dakika sonra Fırat Denizcilik, DlTAŞ'a saat 14.10'da şu soruyu sordu: "Şirketiniz İşletme Müdürü Sayın Altay Özgen ile yaptıgımı? şifahi göriışmeyi müteakiben şir ketinizden aldığımız ve şubat ayı içinde hiçbir hamule olmadığından başka bir mana ifade etmeyen teleksinize hiçbir anlam verememiş bulunuyoruz. Söz konusu teleksinize acilen açıklık getirilraesini önemle rica ederiz." DİTAŞ'ın yanıtı saat 15.57'de geldi: "Tarafınıza bildirildiği üzere şubat 85 ayında tankerinize tahsis edilecek yükümüz bulunmamaktadır." Fırat Denizcilik, aynı gün saat 17.48'de bir teleks daha çekerek, gemilerine uygun yük olmamasına bir anlam "veremediklerini bildirerek, konuya açıklık getirilmesini istedi. DİTAŞ lşletme Müdürü Altay Özgen'le yapılan bu karşılıkü görüşmelerin karşılığını alamayan şirket, bu kez 22 ocakta durumu DİTAŞ Genel Müdürü Turgay Beltan'a yine teleksle bildirdi: "Duruma acilen açıklık getirilmesini rica etmemize ragmen henüz bir cevap alamamış bulunmaktaytz. Cevabınızı bugün saat 16.30'a kadar acilen ve ehemmiyetle bildirmenizi rica ederiz." Yine bir yanıt alamayan Fırat Denizcilik, bunun üzerine 30 ocakta DİTAŞ Genel Müdürü ve lşletme Müdürü'nün "dikkatlerine" diyerek bir teleks mesajı daha çekti. Bu son mesajda şirket, tüm gelişmeleri özetleyerek ton 13.75 dolardan daha düşük bı. navlun Ucreti ile ham petrol taşımaya talip olduğunu açıkladı ve şöyle dedi: "K. Fatih tankerimiz halen pozisyonda ve her an yük alabiİecek şekilde Fujairah açıklannda bekletilmektedir. Şirketlerimiz arasında vaki teleks muhaberatı ve şifahi görüşmeler muvacebesinde bir navlun birimi ile şubat 1985 hamulesinin taşıtılması için kesin talebinizi 31.1.1985 günü saat 15.00'e kadar bekledigimizi ve herhangi bir cevap alamadığunız takdirde konuyu ilgili merciler nezdine götürecegimizi saygılanmızla bildiririz." Fırat Denizcilik, bu teleks mesajına da bir yanıt alamadı ve konuyu ilgili mercilere götürdü. Yaşa, Kasaroğlu. Ögün, Şentürk... Memduh Yaşa, Doğan Kasaroğlu, MıısaÖgün, Yılmaz Hocaoğlu, Ahmet ^arp, Namık Kemal Şentürk gibi milletvekilleri, "umudu kestiklerini" söyledikleri MDP'den ayrılmayı, "bugünün değil, yakın bir geleceğin" tayin edeceğini bildirdiler. Bugüne dek istifa eden milletvekillerinin gerekçelerine katılmadıklannı, aslında sorunu "sağdaki oluşmanın ana hedefini saptadıktan sonra" çozeceklerini belirttiler. 1985 YILININ YAYIN OLAYINI ANAP'ta durum Iktidar partisi Anavatan'da il kongrelerinin sona ermek üzere olması nedeniyle, gözler nisan ayının ikinci yansında yapılacak buyük kongreye çevrildi. Genel Başkan Yardımcısı Haiil Şıvgın, "Mehmet Keçecüer ile bazı yöntem uyuşmazlıklan" olduğunu belirterek, "Vaziyet iyi" dedi. Halil Şıvgın'a göre, büyük kongrede kendisinin, Genel Sekreter Mustafa Taşar'ın ve Mehmet Kececiler'in seçilmesi normaldi. "Göriişleri bir potada eritmekten" söz eden Şıvgın, "İlhan Bartu ile Yavuz Bekman'a Kececiler'in adamı diyorlardı. Oysa birisi eski CHPIi, öteki ise MHP'li" diye konuştu. Alınan bilgilere göre, büyük kongreye bir ay kala başkentte Parti Merkez Yönetim Kurulu'na girecek olanlarla, bugün yönetimde bulunanlardan hangisinin gideceği konularında geniş temaslar yapıldığı gözlendi. Bir yetkili, "Bugünkü merkez yönetiminde bulunanlardan 15'i tasfiye olur" dedi. Geri kalan 15 kişiye, tüzük değişikliği ile 40'a çıkarılacak Merkez Yönetim Kurulu'na yeni 25 kişinin ekleneceğini, aynı yetkili söyledi. Bugün hem kurucu olup, hem de merkez yönetiminde görevli olan "bazı bakanlann, hükümet içindeki dunımuna bakarak seçilmemeleri" olasılığının güçlü olduğu da verilen bilgiler arasında. Gençlik yıîmda gençlere Ç yönelik en yararlı yayın... EYET/HAYIR (Baştarafı 2. Sayfada) İngilizce 'yi eğlenerek, müzik eşliğinde, şarkılarla, resimli serüven romanlan izleyerek yepyeni bir metodla öğrenin... OKT4Y AKBAL zararlı bulan kurulun üyeleri, bu kitapları yararlı görerek yayımlanmasına karar veren 197879 dönemindeki Kültür Yapıtları Danışma Kurulu üyeleri ki, içlerinde ben de vanm... Sayın Taşcıoğlu, kitap düşmanı, daha doğrusu kültür düşmanı bir Kültür Bakanı olarak tarihe geçmemek için yukarıdaki soruları kamuoyu önünde yanıtlamalısınız. Bu sizin göreviniz... İkide bir demeçler vererek depoiardaki kitapları suçlamanız o kitaplann yazarlan üstüne kuşkular çekiyor. Kültür Bakanlığı yayınlarında bir kitabım olsa da zararlı görülerek bir depoya kapatılsaydı, en başta siz olmak üzere, Bakanlık yetkililerini adalet önünde hesap vermeye çağırırdım. Hem madem ki, siz değilsiniz o kitaplan 'zararlı' bularak toplattıran, niye çekiniyorsunuz adlarını, yazarlannı bildirmekten? Dağlarca'nın çocuk şiirleri mi? Emin Ozdemir'in deneme seçkisi mi? Kaftancıoğlu'nun çocuk masallan mı? Bilimsel çeviriler mi? Hangi kitaplar bunlar? Bu yaprtları 'zararlı' görerek toplatılmasını isteyen sanınm Bay Avni Akyol dönemindeki tutucu üyelerden oluşan kurulda kimlerin yer aldığını söylemek o kadar güç mü? Yoksa yasaların üstünde sayılan o çok ünlü Aydınlar Ocağı'nın ki sizin de bazen her toplantısına katıldığınız bu derneğin üyeleri de mi vardı, bu yasaklama kurulunda? Açıklayın da öğrenelim; ona göre konuşalım, kimi suçlayacagımızı, o kitaplann neden 'zararlı' olduğunu anlayalım? Sayın Bakan, daha ne kadar susacaksmız? Kültür yapıtlarını tutuklayan bir Bakan olarak kültür işlerini daha ne kadar yürüteceksiniz? Kitap toplatan, kitap yasaklatan, kitap tutuklatan, o kitaplan ortadan kaldırmaktan başka çaresi bulunmayan bir kişi sayılmak hoşunuza gidiyorsa, birtakım çevrelerde size saygınlık kazandırıyorsa, o başka!.. Ama Türk kültür devriminin öncüsü Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in Kültür Bakanı iseniz, bu 'kitap düşmanlığı'na karşı çıkarsınız. Önce şu 'tutuklu' kitaplann yazarlannı ve adlarını açıklamakla işe. başlasanız... Sayın Taşcıoğlu, kamuoyu sizden kesin bir yanıt bekliyor. Yazar'la ^bilen kişi w Mehmet Yazar'ın DYP'ye (Baştarafı 1. Sayfada) rıhp siyasi harekete "bir nefer veya sorumiu olarak" katılacağı m bildirdi. Yazar, "Her şeyin alternatifi vardır" deyip, şunları sıraladı: "Ekonomik politikaların, siyasi politikaların, siyasi liderlerin Türkiye'de alternatifi bulundugunu; alternatifi bulunmayan tek unsurun demokratik rejim ve demokratik sistem olğunu" belirten Yazar, yerel seçimler sonucu parlamentonun yapısında, "Başbakan Sayın Özal'ın da kullandığı bir deyimle, bir tuhaflığın ortaya çıkmış olduğunu" ifade etti. Mehmet Yazar, bugünkü siyasal arayışlann bir ihtiyaçtan doğduğunun anlaşıldığını belirterek şunlan söyledi: "6 Kasım seçimlerinde tek başına iktidar olan hükümetimizin siyasi istikran saglaması tabii idi. Ancak mart ayındaki mahalli seçimlerden sonra ortaya garip bir tablo çıktı. önemli bir yuzdeyi alan siyasal partiler parlamento dışı kaldı. En ust ve en yüce kurum olan parlamento tartışma konusu edildi. Demokratik bir iilkede parlamento tartışma konusu edilemez. Ediliyorsa bir şeyler vardır. Özetle, Meclis üzerindeki tartışma iyi değildir. Politik olabilecek detaya girmek istemiyorum." DYP'ye ikinci uyan mı? Öte yandan Anavatan çevreleri DYP'ye Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan Anayasa Mahkemesi'ne yazılan yeni bir yazıyla "ikinci bir uyan" isteminde bulunulduğunu bildirdiler. Cumhuriyet Başsavası Firuz ÇUingiroglu, bize "ikinci uyan yazısının söz konusu olmadığT'nı bildirdi. İlk uyarıdan sonra DYP'nin, yaptığı tüzük değişikliklerini Savcılığa bildirdiğini, bunun Anayasa Mahkemesi'ne aktanldığını, ikinci uyannın bundan "galat" olabileceğini söyledi. İLAN PTT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN TeşekkuJümüzün telekominikasyon havai hatlannda kullanılacak olan ve 19.3.1985 tarihinde ihalesi yapümak üzere ilana çıkılan 500.000 adet emprenyeli çam cinsı ağaç dırek ihalesi için firmalar aşağıda belinilen 3 kategoride teklif vereceklerdir; Tamamen emprenyeli direk Kısmen ham direk, kısmen emprenyeli direk Tamamen ham direk Buna bağlı olarak ihale tarihi de 26.3.1985 günü saat 10.00'a ertelenmiştir. Basm: 12856 ; BELGELERLE ! KURTULUŞ SAVAŞI ANILARI Ebubekif HüımlTcp^yıarı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle