Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 MART 1985 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 ÎSMAIL GLLGEÇ BILIMTEKMK DUNYASENDAN HAYVANLAR Biüm ile dil arasındaki ilişki Kuşaklar arasındaki kopukluğa, bilimdeki değişiklikler neden oluyor Eski matematiğin yerini yepyeni terimlerle modern matematik almıştır. Fizik, kitnya, biyoloji, yeni buluşlar sonucu eski kuşakların akhnın ucundan bile geçmemiş konularla uğraşmaktadır. Keynes'ten sonra iktisat tamamen değişmiştir. Sınav biçim ve soruları bile değişmiştir. Ben, Türk Dil Kurumu üyesi değildim. Bugun eski biçimi ile yeniden kurulsa yine girmem. Çunku, insan bir kuruluşa bağlanınca onun benımsetnediği işlerini savunmaya kendisini sonımlu hissediyor. Bu nedenle bu yazım, söz konusu kurumu savunmamaktadır. Bence onemli oian, bir kurumun politikasını desteklemek değil, ana dilimizin desteklenmesidir. Ana dilimiz ise analanmızın, babalanmızın konuştuğu dildir. Cahil bırakılmış olan halkımızın dilidir. Medrese, kadını adam saymadığı için onu kapısından içeri sokmamıştır. Erkeklerimizin yuzde doksanı da medresede okuyamamıştır. Bu nedenle anababalanmızın konuştuklan dil medrese tarafından bozulamamıştır. Halk şairlerimiz, adlan u2erüıde, halk şairi olduklan, halktan gelip halka seslendikleri için öz dilimizle yazmışlardır. Dilimizi medreseciler bozmuş, Arapça, Farsça kelimelerle doldurmuşlardır. bilgisi kuralı kullanılmayacak, 23) Arapça, Farsça kehmeler Turkçedekı anlam ve telaffuzlan ile kullamlacak, 4) Arapça kelimeleri atmak 'ımkânsız' olduğundan, bu dilden terim uretilecek, 5) Eski Turk dillerinden kelime alınmayacak, 6) Yazıda Istanbul şivesi temei ahnacak. Bugun profesorlerimiz arasında bu ilkelerin ateşli yandaşları vardır. Birinci kurala gore Arapça, Farsça kelimeler atılmayacak, sadece bu dillenn dilbilgisi kuralları atılacak. Buna gpre de, Fikret'in aylan anlatan 'Avengi Şuhur'u^ (Ayların Hevengı) 'Şehrier Âvengi' biçiminde yazılınca Turkçe olmaktadır. Aralık ayı hakkındaki şiirinin ikinci dortlüğu 'Adem tayfı naziri birkaç bednigâh zag/TeşkiI eder bu sahnede bir siyah tude/Bunlar kışın derununun râz numunesıdir, (Yokluk göruntüsune benzeyen köıü bakışlı birkaç karga/Bu manzarada kara bir yığın oluşturur/ Bunlar kışın iç sırnnın örnekleridir) sozleri de "Turkçe" olmaktadır. Dörduncu kurala bağlı kalsa idik uçak yerine 'tayyare', denizaltı yerine 'tahtel bahr', çağrışım yerine 'tedâf, eşkenar uçgen yerine 'müsellesi mütesaviyüladla' dememizi sürdürecektik. Tabii bilgisayara ne deneceğini her halde Kral Fahd'a soracaktık. MAKUL OLAN HAISGİSİ? Dedeler, yeni kuşakların konuştuklan dili öğrenemeyeceklerine göre, makul olan, torunlara dedelerin dilini öğretmek mi? şöyle dursun, daha da acayip şey lerle karşılaşılmıştır: Dokuz kez sadrazamüğa getirilen Küçük Sait Paşa, dihrnize, Altnanca, Fransızca, Ingilizceden de kelimeler alınmasını 'Gazeleci Lisanı' adh yapıtında savunmuştur. O Sait Paşa ki Abdıilhamid'in, resmi dilimizi Arapça yapmasına karşı çıkıp mani olmuştu. 1909'da Selanik'te yayımlanmasma başlanan Genç Kalemler Dergısi çevresinde toplanan AJi Cânip, Omer Sejfettin ve arkadaşlannın dili ayıklama konusundaki göruşleri 6 maddede toplanmıştı (Inci Enginün, Yeni Türk Edebiyatı Araştırmalan, sayfa 140): 1) Arapça, Farsça dil KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK flbl iok zoc be, ben{ to uaşma dnii M b k k n k h l ' Fı+fırmış at>i Açık uydurma Dil Kurumu'ndan önce, açık arttırma gibi, bir 'açık uydurma' dönemi yaşanmıştır. Herkes, her kelimeye, aklına göre bir karşılık buluyor, bu yiızden kimse kimsenin ne dediğini anlamıyordu. Bunun üzerine, işlerin bir elden yurütülmesi amacı ile Dil Kurumu kuruldu. Butün bu anlattıklanm, Türk aydınının, dilini anndırmanın çıkış yolunu bir turlü bulamamış olduğunu gösterir. Gene en başanhsı Dil Kurumu olmuştur. Çunku bugun, başta Cumhurbaşkanımız olduğu halde bütün bakanlar, milletvekilleri, yazarlar, kurumun bulduğu sozcükleri kullanmaktadır. Ama şımdi buna karşı bir akım başlatılmıştır: Öz Türkçe, dede ile torunun birbirlerini anlamasmı önlediği için Arapçaya, Genç Kalemler Türkçesine dönülmeli imiş. Pekı, ne yapılacak? Dedeler yeni kuşakların konuştuklan dili öğrenemeyeceklerine göre, makul olan, torunlara dedelerin dilini öğretmektir. Böylece de, geleceğin kuşakları hemen hemen tarıh olmuş bir kuşağa göre eğıtilecektir. Yani, dunyada eşi görülmemiş bir yöntem uygulanacaktır. Evet, bugun oğrencilerle anababaları arasında kopukluk vardır. Fakat bunun nedeni dil değişikliği değil,bilim değışikliğidir. Eski matematiğin yenni, yepyeni terimlerle modern matematik almıştır. Fizik, kimya, biyoloji, yeni buluşlar sonucu, eski kuşakların akhnın ucundan bile geçmemiş konularla uğraşmaktadır. Keynes'ten sonra iktisat tamamen değişmiştir. Milli gelir hesapları diye bir şey 1936'dan önce yoktu. Astronomi abdest, namaz zamanlarını bildiren bilim olmaktan çıkmış, adeta uygulamah bılim olmuştur. Sınav biçim ve soruları bile değişmiştir. Bilgisayar teknolojisinin arkasındaki siberneük, insanoğlunu, hiç düşunmediği yerlere göturmektedir. Tabii bu bilim de pek çok yeni terimi yanında getirmiştir. Hatta hatta eski geometrinin yerini topoloji adında yepyeni bir hendese alma yolundadır. fki nokta arasındaki en kısa yolun düz hat olduğunu söyleyenlere artık gülünmektedir. 30 yıl onceye kadar doktorlar, fakültelerde öğrendikleri bilgilerle, meslek çalışmalannı rahatça sürdurürlerdi. Bugun yeni buluşlan günu gunüne izlemeyen bir doktor, tatarağası gibi yaya kalmaktadır. Örneklerı burada kesiyorum. Dedeler bu yepyeni bilimleri bilmediklerine gore, bugun okutulan bütün dersleri kaldırıp dedelerin dönemindeki dersleri okutmak da gerekecektir. Kuşaklar arası kopukluk asıl o zaman ortadan kalkacaktır. Yalnız kimya biliminde her gun 2 bin buluş yapıldığı hesaplanmıştır. Durum butun bilimler için böyledir. Bütun bu buluşlar için, terim ancak türetmekle olur. Bunun da yolu Arapçadan turetmek değil, ana dilimizden turetmektir. Hele Batı dillerinden turetmek hiç değildir. Sahne ışıklarında, Şarlo, kemanını piyanoya göre akort etmek ister. Yapamayınca piyanoyu kemana gore akort etmeye kalkar. Dedenin diline gore torun eğitmek, piyanoyu kemana göre akort etmek gibi, olmayacak, acayip bir şeydir. Nitekim, filmde de olmamıştır. Çunku biraz sonra piyanonun butun telleri kopmuş ve aracın içinden, karmakarışık bir yığın tel, dışarı fırlamıştır. "Dedeye göre torun eğitmek" de aynı sonucu verecektir. Bir ayağı zaten çukurda olan dedeler gidınce torunlar dımdızlak ortada kalacak, kuşaklar arası asıl kopukluk da o zaman başlayacaktır. PİKNÎK PİYAIE M4ÜR4 Genel yakınma Ama dilin bu hale getirilmesinden herkes yakınmıştır. Başta padişahlanmız, butün aydınlarımız yakınmışlardır. Çunku, hemen her yazarımız halkın anladığı dille yapıt vermek istemiş, fakat eskisinden daha ağdatlı bir dille yazmıştır. Yani işe bir çıkış yolu bulamamıştır. Çıkış yolu Kısa... Kısa... Seksin spora etkisi Kulüp, takım, spor okulu yöneticileri, maçöncesi seksin sahada, minderde, havuzda, salonda... sporcunun başansuu azaltacağına inanırlar. Bu yüzden, bu gibiler, yurt içinde ve dışındaki büyük müsabakalara göturdukleri sporculannm peşlerinden aynlmazlar. Bu, yalnız bizim spor yöneticilerimiz için böyle değil, başka ulkelerin spor yo•neticileri için de böyledir. Ama acaba bundaki gerçek payı nedir? Bir spor doktoru bu soruyu kendi kendine sormus, vardığı sonuçları 'Amerikan Üniversitesi Sağlık Derneği Dergisi'nde açıklamıştır. Doktor, uzunca yazısında, bir yerde şoyle demektedir: "Maç öncesi seksin sporcunun başan gücünü azalttığı inancı bütun dünyada o kadar yaygındır ki, inanç, bilimsel gerçek haline gelntiştir. Bu nedenle takım kaptanları, yanşmalardan haftalar, hatta aylarca once, sporculannm karılan, çocuklan, nişanlılan, sevgilileri ile ilişkilerini tıimüyle kesip kendüerine bir tür Aynaroz hayatı yaşatırlar. Böylece de, onların maç kazanma şanslannı arttırdıklanna inanırlar. Oysahermaçta bir yenen, bir de yenUen taraf vardır genellikle. Yenilenler seks yaptıkları için mi yenilmekıedir?" Amerikan Tıp Derneği ise maç öncesi seksin başan üzerinde rol oynamadığı, hatta bazı hallerde olumlu etki yaptığı kanısındadır. Maç öncesi seks, sporcunun rahat uyku uyumasını sağlar, ruhsal çalkantılarını giderirse neden zararh olsun? Ama yöneticiler busbütün de naksız değiller Çunku, karşı taraf, kadını silah olarak kuUanabilir. Sporcuyu geç vakitlere kadar içirerek sızdırabilir, hatta ona hastahk aşılayabitir. Yahut A vrupah bir diiberin ateşli dudaklan genç, deneyimsiz bir sporcunun aklını başından alabilir. Her şeyi çok yanlı duşünmek gerekir. nyorsamz, video kasetlerini de öyle ayırmantz gerekmektedir. Hatta, her kasetin hangi kısmında ne olduğunun da kataloğa yazılması yarar sağlamaktadır: Falan konuya aiı filan kasette 'tstanbul'la, Atatürk'le.. ilgili sahneler var' gibi. Bu işi yapacak bilgisayarlar da olacaktır kuşkusuz. TARİHTE BUGUN \II\ITAZARIK4\ KIRIM SORUNU 10 Mart 17?$'DA BU6ÜN, OSMAMLI DEVLJETİ, PUSYA ıLE, İSTANBUL 'OA "AVNAUKAVAK AunAŞMAS/'Nf /MZAIADI. U4GKÖV'DEKI AYNAUKAVAK KAStl'NDA (SOLuA) YAPIlAN ANTIAŞMA, HER IKİ OBVLET AG4SINDA OTGOeN B£Kİ SOSüAJ OLAN, ES& OŞMAKLI MUUfU KtRlM TVPRAKLA&yLA İLGİÜYPİ. B£f YIL ÖNC£fAf. Nl KONUYLA ILİŞKILI OLAKAK İMZALANAN KUÇÜK KAYHARCA ANTLAÇUAStNI SA2I MAODELERLE DUZELTEN YENt ANTLAŞMA.RUSLAR'IN KAGAOENtZ'lN KüZEYİhiDEKİ KIRIM'/ KENDİ TDPGAKIARIHA KATMA İ£TBĞl*t< FKBHÜYOR SlBl GÖOJHUYOHSA DA, fŞLERLIK KA2ANAK4IYACAKT1. &M SUREPIR BAĞlMSIZ DEVLET K/toUĞt TAÇtYAN KltilMi, YONETİMOeKİ KAR.IÇIKLIK NEPENIYL£,II.KATERİNA'NIN ORPULARlNIN IÇGAÜNE UĞÇ/K4CAt£T7g. l Cankurtaran sandallar genellikle açıktır, denize yavaşyavaş indirilir, en ufak denge bozukluğunda devrilir. Denge, kazazedelerin yer değiştirmek, kendilerini garantiye almak istemelerinden bozulur. Harding A/S adh bir Norveç firması, bütun bu sakıncalan kaldıran kurtarma sandaüan yaphğuıı açıklamıştır. Üstü de, yanlan da kapalı olan sandallar 20. metre yüksekten denize bırakılmakta, 2 saniyede serbestçe denize düşmektedir. Bu sayede, sandaün denize indirilmesi için çok kez on, on beş dakikaya varan zaman kaybedilmemektedir. Sandalm denize çarpmasının yokulara fazla bir zararı dokunmamaktadır. Çarpmanm etkisi, saniyenin beşte biri kadar sürmektedir. tki model üzerine yapılmış olan sandafların birincisinde vasıta, denize bir kızak üzerinde hızla kayarak inmektedir: Çocuklann çocuk bahçelerinde yüksekten oturarak yere kaymalan gibi. tkinci model, yay biçiminde ince askılara asılmakta ve yandan bir darbe ile denize fırlanlmaktadır. Denize düşen iki model de 'hacıyatmaz' gibi hemen doğrulmaktadır. Sandallarm içinde karşılıklı oturulacak yerler vardır. Bunlarda, kazazedenin yerinden fırlamasını önleyecek kemerler, kayışlar vardır. Yenı cankurtaran sandalları 5 0 YIL ONCE Cumhuriyet 10 Mart 1935 metropolidini tevkif Gırid adasında muhalıf Taarruz bu etmişlerdır. şehırleri bombardıman sabah şafakla Gazetelenn Yunanıstandaki etmişler ve bu şehrın üzerine, muhabirlerine nazaran, hukumet kuvvetlerinm hakikî başlıyor Strumca nehrini geçmeğe vazıyetını bildiren Belgrad 9 (Hususi Muhabirimizden geceyarısından sonra telejonla) Bu akşam son dakikada ahnan haberlere gore Yunan hukumet kıtaatı yarm sabah "bu sabah" şafakla beraber asılere karşı taarruza başlıyacaktır. General Kondilis, 48 saat zarfında bu çılgmca hareketi kökunden halledeceğini soylemıştir. Eski Yunanistandan Selâniğe mühim miktarda takvıye kıtaatı gelmış ve derhal cepheye gönderilmiştir. Bugun hükumet tayyareleri beyannameler atmışlardır. Bıitun tayyareler hukumet kuvvetlerinin elmdedır. Asi harb gemileri eski Yunanistandan Selâniğe asker naklini menetmek için Atina ile Selânik arasındaki şimendıfer hattını bombardıman etmişlerdır. Fakat bu bombardıman hiçbir zarara ıras etmemiş, asker yuklu vagonlar hiçbir zarara uğramadan Selâniğe gelmişlerdir. Asiler, asıler lehine bir beyannameyi ımzadan istinkâf etııği için Kavala 19351985 cephesine gıtmiştir. Hukumet tayyareleri asıleri bombardıman ediyorlar. YunanBulgar hududundan bildirildığine gore Yunan hukumetının bir tayyare filosu bu sabah saat 8.30 da Demirhisar kasabasını bombardıman etmışnr. Bombardıman sesleri hududdakı halk tarafmdan ışiiılmıştir. Gene hududdan bildirıldiğıne gore asilerin kontrolu altında bulunan butun mıntakalarda yirmi ve otuz sekiz yaşları arasında bulunan 18 sınıf seferber edılmiştir. Bunlar asi kuvvetlen takviye edeceklerdtr. muvaffak olan Yunan hukumet mufrezelerile asiler arasında müsademeler olmuştur. Asilerden ellı kadar ölu ve yaralı vardır. Pravda gazetesinin bildirildığine göre, Makedonya asıleri 27 bin gönüllu toplamışlar ve Atina ile Selânik arasındaki muhabere ve muvasalayı kesmek için Selâniğe hücuma hazırlanmaktadırlar. Asi General Kanemosun umumî seferberlık ılân ettiği bildirılmektedır. General Kondilis, taarruza hazırlanmak uzere Strumca ETİLER ŞUBEMİZ PEK YAKINDA HİZMETİNİZDE Bezden su deposu On yıl kadar önce tstanbul'a gelen bir sirk, Dolmabakçe Stadyumu arkasmda gosteriler yaparken bir de havuz gösterisi yapmıştı. Bence sirkin en önemli gösterisi de bu idi. Bütun at, fü\ eşek, kaplan, aslan, trapez, ip... gösterileri bittikten sonra muşterüerin ortasındaki geniş meydana bezden bir halı doşenmiş, halının uçları yukanya kaldınlarak alüminyum borularla dik tutubnuş, böylece gayet geniş bir havuz yapümıştı. Sonra 10 kadar geniş ağızlı borudan birden boşaltüan sularla o bezden havuz bir anda koca bir havuz haline gelmişti. Ortaya konan fıskiyenin çevresindeki basamaklara pelikanlar, ördekler, kazlar konmuş 've bunlar biraz sonra yuzmeye, dalıp çıkmaya başlamışlardu En son olarak da mayolu kızlar yiizme numaraları yapmışlardı. Şimdi bu bez havuzlar, bizim gibi kuraklık ülkelerinde su depolamada kuüambnaktadtr. Bez olarak kullanüan madde poliesterdir. Havuzun dibindeki musluklar, gerektiğinde sulann boşaltılmasında, temizlenmesinde kullanılmaktadır. Havuzlar 5 boyda yapılmıştır: 5103060120 metre küp su aiabilen büyüklüklerde... 5 metre küplüğün yüksekliği 1,5 metre, çapı 2,30 metre, destek direkleri 8 tane, toplam ağırhğı 75 kilo... 120 metre küp su alanm yüksekliği 1,5 metre, çapı 10,30 metre, destekleri 38 tane, ağırhğı 415 kilo. Hayuzlann üzerleri de isteğe göre değişmektedir: Üstu surekli açık, sürekli kapalı, ara sva havalandırmah. yağmur sularım da alabilecek biçimde açılmalı, kapanmalı, buharlaşmayı önleyici biçimde kapamalı, toprak zeminU... Havuzlar sadece su toplamada değil, tahusaklamada da yarar sağlamaktadır. Tansiyon ve bebek Gebe kadındaki tansiyonun doğmamış bebekte kalp hastalıklarma yol açabileceği anlaşılmışttr. Şoyle: Kan böbreklerden geçerek temizlenir. Geçen kanın azalması halinde böbrekler 'renin' diye bir madde çıkanr. Bu madde kandaki bir başka madde ile birleşerek 'angiotensin' (enciotensin) adlı bir maddenin ortaya çıkmasına yol açar. Angiotensinin özelliği, damarian daraltarak böbreklerden daha çok kan geçmesini sağlamaktır. Yani 'angiotensin "m görevi, tansiyonu yıikseltme yolu ile vücudu korumaktır. İşte, Florida'daki "A ve M Üniversitesi" bilimadamlan bu 'angiotensin '• in sadece tansiyonu yükseltmeyip kalbi de buyuttüğunü anlamışlardır. Normalden fazla buyumüş bir kalbin gereğince görev yapamayacağı kendiliğinden anlaşılır. Bilginler 'angiotensin 'in bir türu olan 'angiotensinU' adlı maddeyi gebe farelere şırınga etmişler, yavruların anormai derecede buyumüş kalplerle doğduklarmı gozlemişlerdir. Bilginler, gebe kadındaki tansiyonun, bu biçimde kalbi büyümüş bebeklere zemin hazırladığı sonucuna varmışlardır. Bu tur bebeklerin daha ilk yaşlarda tanınması, önlem alınmasını kotaylaştıracaktır (Angi, damar; tens, hypertenison'un tens'ü. İLAN YALOVA ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞI EsasNo: 985/110 Davacı Yalova Fatih Caddesi !mar Sokak No: 3/4'te mukım Gulser Oğuz tarafmdan açılan ve kocası Ali Oğuz'un yukanda yazılı adreste ikâmet etmekte iken ruhi bir bunahm geçirerek 5 sene evvel evi terkederek gittığinı, bugüne kadar da kendısinden hiçbir haber alınamadığı gibi izine de rastlanmadığını ve kocası Aii Oğuz'un olmıiş olabileceğinin kuvvetle muhternel olduğunu ve bütun aramalara rağmen de bulunamadığını, bu hale göre kendısinın hukuki muhıl bulunduğundan adı geçen Alı Oğuz'un gaiphğıne, Medeni Kanun hükümlerine göre karar verümesine dair davada: Ali Oğuz'un hakkında maluman olanlann 1 sene içinde mahkememize bildirraeleri için keyfiyetin Uanına, dunışmanın 29.51985 pazartesi saat: 9.30'a bırakılmasına karar verilrnıştir. 21.2.1985 Basın: 2734 ANK AR A PAZARL ARI ISPARTA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDEN İLAN Davacı Yusuf Çakır vekili Av. Ayavar Cankara tarafmdan davalı Nuray Çakır aleyhine açılan şiddetli geçimsizlik nedeniyle bosanma davasmın yapılan yargılamasında: Davalı Nuray Çakır'm açık adresı bulunamadığından dava dılekçesi tebhğ edilememış bu nedenle davalıya ilanen tebligat yapılmasına karar verildiğinden: Davalı Nuray Çakır davacı Yusuf Çakır tarafmdan aleyhine açılan boşanma davasına karşı ileri sureceğj istek ve ıtirazlarını bildirmesi için mahkememızin 1984/560 esasında kayıtlı davanın 18.4.1985 günlu oturumuna gelmesi, bu husustaki diyeceklerini açıklaması, gelmediği ve itırazlannı bildırmediği takdırde gıyap kararı tebliğ olunacağı hususu 7201 sayıiı tebligat yasasırun 28 ve 29. maddeleri gereğince tebligat yerine kaim olmak uzere ilan olunur. Basın: 12868 İLAN MALKARA ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN As. H..V1. 1984/563 Davacı Bahaltin Cömert vekili Av. Mithat Evren tarafmdan davalı Azmı Ankan adına açılan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sırasında: Davacı vekili \\ Mıthat Evren :arafından Malkara Aslıye Hukuk Mahkemesi'ne açrruş olduğu menfi tespit davasına gore mınekkili Bahatlın Comert ile davalı Azmı Ankan arasında geçen kamvonet alım satımında muvekkilinın davalıya 5.10.1984 tarıhınde odenmek uzere 250.000 TL'lık çek verdığıni, şımdi ise bu çekın tahsıle verıleceğıni harıcen oğrenmış olduğunu. ayrıca söz konusu otonun çalıntı olduğunu harıcen oğrenmış olduğundan, ışbu menfi lespit davasını açtığını, davalı Azmı Arıkan'a. verılen adreste tebligat çıkarııldığı fakat adresınde olmadığı ve adreiinın de büınmediğınden, işbu menfi tespit davasına esas olmak uzere Malkara As H Mahkemesı'nin 1984/563 esas savılı da\a dos>asına duruşma gunu olan 16.5 1985 tanhinde saat 9 00"da davaya karşı bir ıtırazının olup olmadığını ellerındekı belgelerıvle beraber mahkemede hazır bulunması, dava dılekçesı davetıvc verıne kâim olmak uzere İLANEN TEBLİĞ OLUNUR. Basın: 5105 Kökenimizin tüy göstergesi Insanın öbür canlılarla yakınlığının bir göstergesi de tüydür. Baüklarla bazı sürungenleri saymazsak, hemen bütün hay\anlann vucutlan tüylüdür. Ancak tüyle ortülü olma bakımmdan hayvanlar farklıdır. Kimi köpeklerin, kedilerin tuyleri yerlere kadar uzandığı halde kimilerininki derilerinin hemen ustündedir. Tüy, atta yele hatini almıştır. İnsan da tuylüdur. Gorilde ne kadar tuy varsa, insanda da o kadar tüy vardır. Yalnız insanın tüyleri gozle görülemeyecek kadar kuçüktür. Ayva tüyü dediğimiz şey bunu göstermektedir. 12 KALEM YAZLIK ELBİSE, İŞ GÖMLEĞt, İŞ TULUMU DİKTİRİLECEKTİR Şartnamesı, bedelsiz olarak a^ağıdaki adreslerden alınabilır. 1 KARABUK'te: Demır ve Çelık Fabnkaları Muessesesı Tedank ve Ikmal Mudurluğumuz. 2 ISTANBUL'da: Sirkeci, Yalıkoşku Cad. Yalıköşkü Han, Kat: 45'tekı Mumessılligımız. 3 ANKARA'da: Dışkapı, Çankın Caddesi No: 57'deki Genel Mudurluğumuz. ISTEKLI'lenn şartnamemiz esaslarına göre hazırlavacaklan kapalı tekJıf mekıuplarını, geçicı lemınatlarıyla bırlıkıeengec20Mart 1985 Çarşamba gunu saat. 14.00'e kadar Karabuk'te Muessesemız Haberleşme ve Arşıv Mudurluğunde bulundurmaları ılan olunur. Video kitaplığı Video kasetlerinin çoğalıp çeşitlenmesi bunlann sualanması sorununu ortaya çıkarmıştır. Kitaphğınızda kitaplan nasü konuya, yazara göre ayı