15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 ŞUBAT 1985 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER nümde ağırhk kazanmalanm engeller. Yalruz masanın izleyiciye dönük yüzünde tek başına oturan Yuda dikkati üzerine çeker. tsa, ertesi gün içlerinden birinin onu ele vereceğini söylemiştir, havariler saşkın durumdadırlar. Yalnız Yuda yemeğini sürdürmektedir. Demek Andrea Del Castagno, görmediği bir olayı resmetmiştir ve söylendiğine göre, işlediği dinsel konularda Incil'de yazıh olanlara da uymamıstır. Ama resmi nde insanlar ve eşya gerçekçi bir biçemde çizUmiştir. Ghirlando'nun özdeş konulu resminde ise, büyük bir yapının bir salonuna oturtulan Akşam Yemegi masası nal biçiminde, iki ucu kıvnünıştır. Yahanna başını Isa'nın omzuna dayamış uyumaktadır. Yuda ise, Del Castagno'nun resminde olduğu gibi, masanın bize bakan yanında tek başma oturmaktadır. Isa'mn korkunç sözünü söylemiş olmasına karşın öteki fıgürlerde bunun etkisi belli olmamaktadır. Gelelim Leonardo'nun Son Akşam Yemegi tablosuna... 1494 1508 yıllan arasında yapılmış olduğu bilinen bu resim, bir ortaçağ geleneğine uyularak, Milano'daki Santa Maria della Grazia manastın için hazırlanmıştır. Bu resimde İsa, uzun bir masanın tam ortasında görülür. Masa nal biçiminde değil, düzdür. Yuda, daha önce anlattığım resimlerdeki gibi, tek başma değil, sıraya girmiştir, bir uçta oturmaktadır. Havariler üçer kişilik kümeler oluşturmuşlardır ve İsa, içlerinden birinin kendisini haber vereceğini söylemiştir. Bunu havarilerin yüzlerinden okuyabüiriz, bunlann her biri başka bir karakter gösterir. Leonardo, bir fizyonomi uzmanı idi. Ve bundan ötürü de, ortaçağdan kahna ikonografik biçem artık yok ohnuştur. Aklıma gehnişken söyleyivereyim; Isa'mn son akşam yemeğindeki ünlü sözü konusunda, Yunanlı yazar Kazancakis çok yeni bir yorum getirir bir romanında ve bu yüzden kilisece aforoz edilir. Ona göre, İsa ünlü sözünü söylemeden önce, Yuda'nm yanına gidip kulağına kendisini haber vereceğini söylemiştir. Çünkü yakalanıp çarmıha gerilmek istiyordu ve "İçinizden biri beni haber verecek" sözünü bu yüzden güvenle söylemişti. Demek yeni çağm ilk habercileri olan Rönesans ressamlan böylesine eski ve dinsel konulan işlemekten hiç de çekinmemişlerdir. Belki de Dostoyevski'nin o yazıda söylemek istediği buydu. Bize gelince... Bırakın dinsel konulan, tslamiyet resim yapmayı yasak etmişti. Onun için minyatürlerdeki figürlerin tümü süsleyici bir görev yüklenmişlerdir, yaşamazlar. Oüzeitme: Geçen yazımda okurianmı salık venligim "BitIdkrin GizU Yaşamı" adb kitabın ıdını dalgınhkla "BitkUerin Yaşamı" diye yaznuşım. Düzeltirim. CUMHURİYET/2 durma idi. Ama bunda rahatsızhk verici ne olabiür ki! Sanatçımn dilini anlayabildikse ne mutlu bize! Dostoyevski, çağdaşı MELİH CEVDET ANDAY olan Rus ressamlanmn, o zaman Rusya'da pek yaygın olan, büllnsan her zaman değil, arada na geldiğinde daha da belirgin gectigi gibi algılar." İşte burada bul ve binek aü satıcılannın resbir kendine benzermiş; onun için kılmaktadır Dostoyevski; hatta portreyi örnek getiriyor Dostomini yapmakla gerçekçi ve ulude, ressam, portresini yaptığı oradan romana atlayarak, o za yevski ve ressamın, portresini sal olduklanm sanmalanm yerikimse kendine en çok benzediği man Fransızca'ya yeni çevrilen yaptığı kimsenin kendine en çok yor yazısında bu yüzden. anda onun yüzündeki ana anlaGogol'u Fransızlann gereğince benzediği anı beklediğini söyleBu konu bana, Rönesans restımı bulabilirmiş... Dostoyevski anlayamayacaklarım öne sürdü yerek, "Peki, sanatçının burada samlanmn ele aldıklan dinsel söylüyor bunu. 1873 yılında Viğünde basbayağı umutsuzdur. yaptığı, önttndeki gerçek dururkonuları düşündürdü. Felsefe yana'da uluslararası bir resim Kendini Avrupa'nın dışında gör ken kendi ölküsflne inanmak desergisi açdacakmış, Ruslar Viyamek değil midir bu? Oysa Rus ğil de nedir?" diye soruyor. Böy Profesörü Sayın Bedia Akarsu, bir önceki yazımda sözünü ettina'ya gönderilecek resimleri içeromanının Avrupa romanına ta lece "ülküseUik" Ue "gerçekük" ğim, Çağdaş Eleştiri dergisinde ren bir sergi düzenlemişler Mosze kan aşılamış olduğunu bugün arasındaki ilişki daha iyi ortaya çıkan konuşmasmda, ortaçağ kova'da; işte Dostoyevski buna herkes biliyor. özellikle Dosto çıkmış olmaktadır. skolastik düşüncesinin yeni çağilişkin olarak söylüyor yazımın yevski'nin, yeni romanı nasü etBilinmedik, söylenmedik şeybaşına aldığım sözlerini ve elbet kilediği yadsınamaz bir gerçek ler değil bunlar; sanatçının ba da birden ortadan kalkrnadığmı, kimi değişikliklerle başka biçimbununla kalmıyor, Avrupa restir. Demek sorun Avrupa'mn kışıdır önemli olan elbet, bakılere girdiğini söylüyor, buna örmi ile Rus resmi arasında bir beğenisini kazanmak değil, in lan nesne, ya da ele alınan konu nek olarak da, Hıristiyan üçlükarşılaştırma da yapıyor, Ayrusancı ve yaratıcı bir atıkmla onu değil, bunlar fantazyaya, yarasünün (teslis), eytişim üçlüsü kıpalılann Rus resmini gereğince aşmaktır. tıcılığa olanak sağlayan öğelerlığına girdiğini getiriyordu. İşte anlayamayacaklarım öne sürüBiz gene resme dönelim... O dir, hatta sanatçı düpeduz fanRönesans ressamlan da, dinsel yor; buna karşılık, kendilerinin, günkü Rus resminden söz eder tazyasından da yola çıkabilir. İşkonulan, ortaçağ resmine hiç Avrupa resmini anlamakta hiç te burada Dostoyevski'nin ken Dostoyevski, "ülkösel olan benzemeyen biçimlerde ve yepgüçlük çekmediklerini dile getişeylerden" korkuyu dile getiri "tarih" dediği şeye geldik, yeni tekniklerle yeniden işlemişriyor. yor ve buna örnek olarak, "gtt "Çağdaşressamlanrnıztarihî re lerdir. Burada önerrdi olan, o nnmözii kono alan resme yönd simden korkuyorlar" dediği koPortre resminin bizde de olkonulann tümden estetiğe döme"yi gösteriyor. Ne demektir nuya. Gerçi ben bu sözden ünlü dukça yaygın bulunduğunu ve nüşmüş olmalarıdır. " S o n "iilkttsel olan şeyler?" Sanatçı romanamn neyi anlatmak isteAvrupa resmi karşısındaki dunıYemek" tablolanndan bir kaçıyı uydurmak zorunda bırakan diğini tam olarak anlamış değimumuzun, bizde de, aşağı yukana göz atarsak, Rönesans reslim. Şurası yüzde yüz doğrudur; şeylerdir bunlar, sözgelişi, eskin, benzer tartışmalara yol açtısamlanmn bu konuyu ne denli ressam, gözünün önünde olmaye, tarihe uzanan konulardır. ğını bildiğim için ilginç buldum değişik yaklaşımlarla ele aldık"Gerçegi olduğu gibi vennek yam resmetmekten korkmamaDostoyevski'nin yaasını. Ünlü lannı görürüz. dururken neden yalan söylemek lıdır, gerçek olan ille göz önünromancı, Avrupa resmi ile Rus de bulunan değildir. Paris'te zoranda kalalnn?" Böyle düşünresmini karşılaştınrken, kimi Andrea Del Castagno'nun duklerinden yakınıyor ressamla iken, yalmzca büyük bir ozan, Son Akşam Yemegi freskinde yerde Rusya'nın da bir Avrupa rın Dostoyevski. "Oysa böyle büyük bir romancı değil, aynca ülkesi olduğunu belirtmesine Isa ve havariler, uzun bir masa bir gerçek yoktnr yeryüzünde, büyük bir ressam da olan Hukarşın, kimi yerde sadece boyunca oturmuş olarak göstego'nun, müze olan evine gitmişhicbir zaman da olmamıştır. "Avnıpalılar" demekle, kendirilmektedir. Masanın arkasında lerini Avrupa'nın dışma çıkar Çankü kişi eşyanın öziine ine tim, orada gördüm o saşırtıcı re yer alan duvar, çeşitü renk ve demez; dogayı, olküsünde yansıdı simleri... Aklımda kuşlar kalmış mış oluyor. Bunu, Avrupa'da senlerde büyük kaplamalarla dogı gibi, duygulanndan süzülerek özellikle, bu kuşlann tümü uybeğenilip beğenilmeme konusuludur. Bunlar, kişilerin görü Resimde Gerçek PENCERE mi, Marti mi? Turhan Temuçin'in "Parti mi, Marti mi?" adlı kitabı Kaynak Yayınlan'nda çıktı. Halkçı Parti'nin nasıl kurukjuğunu mizah havası içinde sergileyen bu kitap, 12 Eylül dönemine, 6 Kasım 1983 seçimlerine, parlamentonun bugünkü yapısına ilişkin bir dizi gerçeği de gün ışığına çıkarıyor. Turhan Temuçin'in günü gününe tuttuğu notlar, siyasal yaşamımız için çok yararlı bir belgeseli oluşturmakta işe yaramış. • Halkçı Parti'yi kim kurdu? Bugünkü Genel Başkan Necdet Calp televizyondaki bir konuşmasında diyor ki: ' Ben bir parti kurmadım; kurvlmuş bir partiye çağnldım." (sayfa 16) Öyleyse kim kurdu partiyi? Turhan Temuçin'in kitabını okurken attını çizdiğim satırlan aktarıyorum. Sayfa 18 "Daha eski partiler kapatılmamışken yeni bir sol parti kurulması düşüncesini ilk ortaya atan Engin Aydın'dır. Engin bu düşüncesini ancak çok yakın tanıdığı arkadaşlarına açtı. Bu arkadaşlardan ilerde kurulacak böyle bir sol partide birlikte çalışmak için söz aldı." Sayfa 28 Kuruculardan Engin Aydın, Aytekin Yıldız, Şerafettin Uğur'la birlikte Başbakanlık odasında Necdet Calp'i görmeye gidiyorlar. Aytekin Yıldız şöyle konuşuyor: ' Sayın Müsteşar! Siz bizim yalnız genel başkanımız olacaksınız, liderimiz değil. Türkiye'de demokratik sol hareketin doğal lideri vardır. Sizinle birpartinin kurulmasını ve seçimlere girilmesini amaçlıyoruz. Yani siz bize şemsiye olacaksınız." Calp: Doğrudur, ben de sizin gibi düşünüyorum." • HP'nin gelişmesi hızlanıyor. "Calp adı yavaş yavaş gazetelere geçmeye başlıyor." Sayfa 57 "Yeni dönemde politikaya girmek isteyen bazı kişiler de Calp'i müsteşarlık odasında ziyaret eder olmuşlardı. (...) Oysa biz (Turhan Temuçin ve arkadaşlan) kurulacak partiye Calp'i Genel Başkan olarak seçmiş kişiler, daha doğru dünjst Ca/p'/e görüşmemiştik. (...) Aramızda ilişkiyi Engin Aydın sağlıyordu. Toplantılarda aktığımız kararlan Engin bildiriyor, bir öneri olursa onu da Engin getiriyordu. Ve Calp sık sık; Dörtler ne karar alırsanız ben ona uyarım. Hiç bana danışmanıza gerek yok, diye haber salıyordu." Ne var ki Calp, Başbakanlık Müsteşarlığından ayrılıp da kollan sıvayınca iş değişiyor. Kuruculann verdiği karariar karşısında Necdet Calp sık sık yineliyor: Ben bu işi bir kez daha görüşeyim." Kimle görüşüyor Calp? Sayfa 84 "Calp kimle göruşecekti, konuştuğu kimdi? Bilmiyorduk." Parti partileşirken Turhan Temuçin'in anlattığına göre olayların akışı bir başka yöne doğru savruluyor; Calp, kurucuları kenara itiyor: Sayfa 117 "Böylece Calp ilkraundu kazanmış, benisafdışı etmiş, Engin'in ise Genel Başkan yardımcılığı'na engel olmuştu." •k Halkçı Parti'nin yıldızı ne zaman pariıyor? Kitabın 121'inci sayfasında yazıh: SODEP vetolanmış, Halkçı Parti tek başına kalmıştı. ilçe, il başkanı bulmakta güçlük çekilirken, hatta bulunamazken, bu kez bir ilde birkaç başkan adayı ortaya çıkıyordu. Turhan Temuçin kalemini ustaca kullanmış. "Parti mi, Marti mi?" içinde yaşadığımız siyasal ortamı tanımak ve anlamak bakımından çok yararlıdır. Kitap bugünkü siyasal bunalımın kökenlerini de aydınlatıyor ve bir solukta okunuyor. Halkçı Parti gerçeğini öğrenmek zorundayız. Bu, en başta Halkçı Partililer için zorunluktur. ARADA BİR FETHİ KOPUZ ABD Easrten Illinois Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi OKURLARDAN Gazetenizin 30 Ocak 1985 tarihli nüshasının 2. sahifesi, 3, 4, 5 ve 6. sütunlarında Partizanca Uygulamalar Tedirgin Ediyor başlıklı bir yazı yayımlanmıştır. Bu yazı ve altındaki imza uydurmadır. Tarafımdan böyle bir yan yazıhp, gazetenize gönderilmemiştir. Asılsız haberlerin uydurma imzalarla yayımlanması doğru değildir. Yazıyı tekzip eder. Saygılar sunarım. 31.1.1985 İBRAHİM ÇtGDEM ANAP ESKİ İLÇE BAŞKANI KAMAN Tekziptir Sanatçı Profesörler Olayı ve... 29 ocak tarihli Millıyet gazetesınde, sanatçı profesör unvanını kazanan ve kaybedenlerin ilgi çekici bir listesini okuduk. Bu karar kesin veya geçici olsun bütünüyle yanhş bir davranıştır. Üzücüdür, esef vericidir Bu listede. örneğin bir Mükerrem Berk'in ya da Suna Kbrad'ın dosyası, söz gelişi, 6 adet vesikalık fotoğrafı (!) eksik gerekçesiyle askıya alınırken, beri yanda Ankara Devlet Konservatuarı, Köln Yüksek Müzik Akademisi mezunu. C.B. Senfonisi Başkemancısı, yüzlerce konser vermiş, yıllarca öğretmenlik yapmış bir Oktay Dalaysel öğretim üyesi unvanını alamamış.. İşadamlarımıza, verdikleri hizmetler karşılığı cömertçe ihsan edilen "fahri" unvanlar, seksen küsur yaşının büyük bölümünü bu yolda harcamış bir Cevdet Çağla'dan esirgeniyor. Ankara Devlet Konservatuarı keman ve bestecilik bölümleri mezunu, ihtisasını İngiltere'de tamamlamış, dış ülkelerde sanat eteiliğimizi üstlenmiş, devlet sanatçısı, yurdumuzun en kalburüstü orkestra şeflerinden bir Gürer Aykal'a ancak "doçentlik" payesi veriliyor. İşin en gülünç yanı da, verdikleri dersin içeriğini bilemeyen, çaiamadıkları çalgıları öğretmeye çalışan bazı "imtiyaz" sahiplerine ise, "Sanatçı Profesörlük" payesi sunuluyor. ... Şimdi sorarım sizlere, yıllarca binbır güçlük için de çalışarak, gKJım gıdım iierleyen ve birçok bilimsel araştırmalar sonucu bu düzeye yükselebilmiş profesörlerimize karşı nasıl bir davranıştır bu? Onların kutsal unvanlannı kimin bu kadar hafife alarak, bu şekilde harcamaya hakkı vardır? Atılan yanlış bir adımın giderilmesi için eklenen yeni yanlışlardır bunlar. Yanlışların en büyüğü, konservatuarianmızın tümünün YÖK'e bağlanması karartdır. Karşı çıktık, nedenlerini sıraladık, aldırış eden çıkmadı. Sonuçta icracı sanatçıları üniversite statüsüne uydurma zorluğu çıktı karşılarına. Onun içinde bu takma lakaplar icat edildi. Sözde VÖK yaptığı hatayı düzeltti. Sonuç ise ortada.. Öte yandan devlet konservatuvarlannın YÖK'ten ayrılması, çoğunlukta olan Türk musikisi konservatuariarı mensuplarını eski statülerine döndüreceği gibi, Atatürk müzik ilkelerine aykın eğitim programlarını bozacağı, Kültür Bakanlığı tarafından mezunlarına eşitliği (muadeleti) olmadtğından iş verilmeyeceği ve bazı ünivefsitelerimizin tutucu mensuplan tarafından himayeleriyte açılan yenileri ekJenemeyeceği kuşkuları her akıl sahibi tarafından bilinmektedir artık. Şorunu nasıl çözebiliriz? İlk iş olarak konservatuariar YÖK'ten aynlmalıdır. Aşağıda açıklayacağım nedenlerie bu işin çarpıklıklan düzetebilir. Davaya bir an başka bir açıdan bakarsak, yurdumuzun müzik sorunu ilko kullarımızdan başlar. Talim ve Terbiye KurulumJzun açık ve se'. çik programları aynen uygulanmalıdır. Ancak bugün alaturka de; diğimiz tür, udlu, kanunlu. peşrevli, semaili müzik eğitimi perva' sızca uygulanıyor Bağırıyoruz ama, aldırış eden yok. Sayın YÖK mensuplan artık öğrenmelidirler ki devlet konservatuarı mezurv larımızın ilk işleri icracı sanatçılıktır. Bugün YÖK'e bağlanmış bulunan en ısabetlı kuruluşlar, Marmara, Gazi, Dokuz Eylül ve benzeri üniversitelerimizin çağdaş müzik öğretmeni yetiştiren müzik fakülteleridir. Ancak eskiden çok değerli müzik öğretmenleri ve çok yetenekli elemanlar yetiştiren bu kuruluşiarımız baştan ele alınıp yeteneksiz öğretim elemanlan ayıklanarak, yozlaşmış programları ayarlanmalıdır. Gerekirse lisans üstü programlar geliştirilmelidir. Bunun için YÖK tarafından rjluşturulacak bir kurul, bu işi ciddiyetle ele almalıdır. O zaman eskiden olduğu gibi okulları: mızda çağdaş anlamda Türk müziği öğreten değerli müzik öğ• retmeni yetiştirme sorununu çözmüş oluruz. Öğretim üyesi sorunu. Kanımızca YÖK'ün bu rahatça dağıttığı profesörlük, doçentlik unvanlarından vazgeçmesi ve memleketin kalburüstü sanatçılanna özel bir kararla resen fahri unvanlar vermesi sorunu kök'ün' den halleder. İcracı sanatçılarımızjn eğitim dalındaki otoritelen zaten bilinmektedir. Bu arada YÖK'ün çok görkemli işlere serbestçe harcadığı tahsisatm bir bölümünü bu fahri unvan sahiplerine aktarması gerekecektir. Çünkü bugün MSÜ İstanbul Devlet Kon; şervatuan mensubu bir icracı sanatçı öğretim üyesi Marmara • Üniversitesi AE Fakültesi müzik bölümünde bir derse gidebilmek ; için arabasıyla geliyorsa, 500 TL köprüye, 1000 TL benzine öder: ken, saati 500 TL'ye bir derse gelmez. Ama fahri unvanlar gibi, • para işi de mantığın kabul edebileceği bir düzeye yukseltılırse, ; kanımızca bu sorun da halledilmiş olur. Öte yandan da sulandırılmış müzik eğitimi programlanmızı zamanla düzenleriz. Bu işler bilimsizlik içinde, gerçekler görülmeden, olayların üstüne cesaretle gidilmeden devam ettirilirse yazık olur Türkiye'mi' zin çok değerli gerçek sanatçılarına ve çagdaşlaştırılan müziğimize. Yardımcı sağlık personeline meslek tazminatı verilemez mi? Biıler, Sigorta Hastanesi'nde yardımcı sağbk personeli olarak çalışan iîkokul, ortaokul ve lise mezunu laborantlanz. tçimizde senelerdir bu kadroda çalışan, bu konuda sertiflka da alan arkadaşlar bulunmaktadır. 1979 yıhna kadar işçi statüsünde çahştvılmakta idik. O sene çıkan Tam Gün Yasası ile işçilik haklanmız fesh edildi. Memur statüsüne alınarak bir miktar meslek tazminatı verildi. Tam Gün Yasası ile bizlere verilen tazminatlar da kaldınldı. Maaşlanmızda oldukça fazla bir azalma oldu. Maddi yönden zor duruma düştük. Yeni çıkan meslek tazminatlan ile ortaokul dengi kolej mezunlanna da meslek tazminatı verildi. Yeni çıkan yasada yardımcı sağlık personeli olarak çalışan bizler unutularak, yaptığımız meslekle ilgili meslek tazminatından yararlanabilmemiz için durumumuza herhangi bir açıkhk getirilmemiştir. Büyük özveriyle çalışmamıza, hastanelerin ağır yükünü çekmemize rağmen maddi yönden oldukça mağdur durumda buuınmaktayız. SİGORTA HASTANEStNDE ÇALIŞAN BİR GRUP LABORANT ADINA İSMAİL ASLAN GALERILER KSTEK U U T GALERİSİ 528 66 29 526 10 00/412 Veysel Erüstün Restat Scrfisi 29 ocaK23 şubat Abdı ipencı Cad 75 Macka 1460354 fanak Elif Naci 9 Şubat 2 Mart Hıspetiye Cad. 44/2 Etiler T»l: 165 fS 35 jFANGALTI İSANATGALERİSİ ! Aydemir Ökmen Resim Sergisi 5 Sııbat 28 Şvbat VAKKO SANAT GALERİLERİ SUNAR: 528 ŞUBAT 1985 Vakko/lstanbul Hüsamettin Koçan Vakko/Ankara Yunus Tonkuş HEYKEL SERGİSİ ÎMAJ Sanat Odası KeceSergU 9 28 Şrtat Pazar Paartesı hanç her gün 12 1 9 araa açıja Ftumdı cad. Vıla tıan 46. B t*>« Kat 1 No 5 Nışantaşı 148 15 84 Sefer Özîürk şjrrn resıo» 9. 10. 16. 17 5U6AT saat 18.00. I Baööat Cad. 4 » çatalcevne I Suadrtt • Tet. 358 88 82 J Reslıı S*r»tti 31 ocak1b şuuat Husrev ütnĞt C*d 126 Ttşvfcyt MeyOnIST Td: 141 27 11 Turgut Atalay Güneri Vakkwu RESİM SERGİSİ Vakko/izmir 1984 Vakko Büyük Resim Yarışması SERGİSİ T)1V M JFİTJ. O l cM S&" Bl LSAK Bl LSAK •UİM/SANAT/KUITİK HIZX£Tl£R1 A.J 18.19. Tfayri Td 146 93 21 ÜRART DESENPASTa TZttatet1M9 Musiata Ata N e j e Erdok Mehrmt Guleryuz K m a ı istender Balkon Nacı Isimyti Senol YoriKtu SANAT ĞALERİSI Oktay Anılanrhert 6 26 Şubat 85 hcrgıın 12* S^* ' puar hanç'' İMZA GUNÜ resim vitray çalışmaları çalışmaları * Başvuru: Bilsak Soğancı Sokağı 7 Sıraselviler /143 28 99 görsel sanatlarda usta sanatçılar gözetiminde görsel sanatlarda usta sanatçılar gözetiminde BkjM/SANAT/KULTM HHMfOtm Ki VMMMT, HWr, Maril, HauMi, 1 Şubat26 Şubat 1985 İSTANBUL BRAVÜRLERİ SERGİSİ İ1JI\\SI]IXLK Düşünüyorum Öyleyse Vurun, Ağlamak ve Gülmek, Yüzbaşı Selahattin'in Romanı, Gezi Notları kitaplarını cn galcri sanat galerisi Ustalardan A M Ipekçı Caddesi 4V1 Te5V*y« ISTAN6UL 141 04 58 BM Başvuru: Bilsak Soğancı Sokağı 7 Sıraselviler /143 2899 klasik sinema ve tiyatro betamax kasetleri O cad 98/1 tstanM tel: 146 93 21 sanat galerisi Her türlü eski resim alınır M d l tpahçi Caddes tt/1 Teş«*ıye İSTANBUL 141 04 56 tesYikı\v Bugün saat 1519 arası AKADEMÎ KİTABE Vİ'nde imzalayacak Nişantaşı, Teşvikiye Caddesi Akşam Kız Sanat Okulu Karşısı BURSA BİRİNCİ İCRA İFLAS MEMURLUĞUNDAN 984/4678 Bursa'nın Yunuseli köyü mevkiinde tekstil işi iştigal eden Ak Yı!dız Tekstil ve Sanayi Ticaret A.Ş.'nin bir aylık alacaklılar kayıt süresi tamamlanmış olup, lİK'nın 221. maddesi gereğince 20/2/985 Çarşamba günü saat 16'da Bursa Tuzpazan, Tuzpazan İş Hanı'nda Bursa Birinci İcra Dairesi'nde alacaklılar toplantısı ve masanın teşekkül ettirileceği hususu, müflisden alacaklı bulunanlara ilan ve tebliğ olunur 29/1/985 Basın: 11229 POLATLI CUMHURİYET SAVCILIĞI İLAN Sanık Cengiz KAYGI'nın işyerinde satışa arzetmiş buiunduğu sucukların kimyasal yönden sakadatmüsbet, bakteriyolojik yönden ise escherichisa coli ürediği için, sağlığa az veya çok zarar verecek derecede bozulmuş olduğu bu suretle Gıda Maddeleri Nizamnamesine muhalefet ettiği anlaşıldığından Polath Sulh Ceza Mahkemesi'nce 5.12.1984 tarih 1984/352 esas 1984/1145 karar sayılı kararla 2985 sayılı yasa ile değişik 396, TCK'nm 399,402/12, 647 sayılı yasanın 4 ve 5 maddeleri ile 21.000 TL. ağır para cezası ve iki ay müddetle cürüme vasıta kıldığı meslek ve sanatın ve ticaretini tatiline, yine aynı karar ile sanığın tabii olmayan bir gıda maddesini tabii diye sakadat katmak suretiyJe satılığa çıkardığından, eylemine uyan T.C.K.'nın 398,402/12, 647 sayılı kanunun 4 ve 5 maddeleri gereğince 32.000 TL. ağır para cezası ve iiç ay müddetle cürüme vasıta kıldığı meslek ve sanatından meni ile cezalandırılmasına T.C.K.'nın 72. maddesi gereğince aynı neviden para cezaları birleştirilerek sonuçta 53.000 TL. ağtr para cezası ve beş ay müddetle cürüme vasıta kıldığı meslek ve sanatından tatiline karar verilmiş olup kararın 7.1.1985 tarihinde kesinleştiği ilan olunur. 14.1.1985 Basın: 11389 T.E.K. SS MERAM ELEKTRİK DAĞITIM MÜESSESE MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN O.G.SİGORTA BUŞONU SATIN ALINACAKTIR 1 Müessese Müdürlüğümüzün ihtiyacı olan 1250 adet muhtelif amperajlarda O.G. Sigorta Buşonu şartname gereğince kapalı zarfla birim fiyatı almak suretiyle ihale edilerek satın alınacaktır. 2 Bu işle ilgili teknik şartname Müessesemiz Makine Ikmal ve Satın alma Müdürlüğü Mıhcızade İş Hanı kat: 2/12 Konya adresinden temin edilebilir. (Tlf: 20925) 3 İhaleye iştirak edecekler, şartnamesine uygun olarak hazırlayacakları tekliflerine önerdikleri O.G. Sigorta buşonlarına ait kalite marka ve menşeleri gösterir bilgi ve belgeleri de ekleyerek tekliflerini 25.2.1985 günü saat 16.00'ya kadar Alaaddin Caddesi Mümtaz Koru Pasajı kat: 2 Konya adresindeki T.E.K. Meram Elektrik Dağıtım Müessesesi Müdürlüğü muhaberat servisine vermiş olacaklardır. 4 Bu iş için 187.500, TL geçici teminat yatırılacaktır. 5 Geçici teminat vermeycnlerin teklifleri ile her türlü gecikmeler ve telgrafla yapılacak teklifler nazan itibara alınmayacaktır. 6 Müessesemiz ihaleyi yapıp yapmamakta veya kısmen dilediğine yapmakta serbesttir. 7 Müessesemiz 2886 sayılı kanuna tabi değildir. Basın: 11332 ILAN İSTANBUL İLİ KADIKÖY İLÇESİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NDAN Kapalı zarf ve açık pazarhkla memur ve aile efradı için ilaç vermek isteyen eczanelerin 19.2.1985 tarih, saat: 10.00'da Selimiye'deki Başkanlık binamızın Belediye Encümen odasında hazır bulunmaları rica olunur. Bu işe ait Protokol, Levazım Müdürlüğü ile Sağlık İşleri Müdürlüğü'nde görülebilir. Basın: 11400 İLAN ANTALYA ASLÎYE 3. HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas No: 1984/716 Davacı Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü vekili Av. Onur Eren ve davalılar Zehra Şahin v.s. arasında açılan 16. maddeye göre tescil davasında: Dava konusu Antalya Kemeryolu sınırlan dahilinde kalan Güney Antalya Turizm Gelişira bölgesi alanı olarak aynlan sahada Antalya KemeryoUannın açılması, zemine kamuya intikal eden ve imar yollanna intikal eden ta^uunazlann kamulaşünlmasına karar verilmesini istcmıştir. Davalı Çetin Aldemir, adına yapılan tebligatlara rağmen dunısmalara gelmemiş ve C. Savcılığı aracılığı Ue yapılan tahkikatlarda da adresi tespit edilemediğinden adına ilanen dava dilekçesi tebliğine karar verilmiştir. Davalı Çetin Aldenür, mahkememizde yapılacak keşif günü olan 14.2.1985 saat: 13.30'da ve duruşma günü olan 7.3.1985 saat: 9.35'te bazır bulunmanız, veya kendinizi bir vekılle temsil ettirmeniz, gelraediginız takdirde davanın gıyabınızda devam olunacağı yönündc ilanen duruşma günü ve keşif günü tebliğ yerine kaim olmak üzere dava dilekçesi özeti İLAN OLUNUR. 23.1.1985 Basın: 11505 KÖMÜR NAKLETTİRİLECEKTİR T.K.l. Kömür Satış Tevzi Müessesesi Tunçbilek Ocak İşletmesi'nden kamyonla Bozüyük Seramik Sanayii Müessesesine takriben 30.000 ton kömür naklettirilecektir. Bu işle ilgili şartname, Bozüyük Seramik Sanayii Müessesesinden temin edilebilir. Hazırlanacak kapalı teklifler en geç 12 Şubat 1985 Salı günü saat 15.00'e kadar Müessesemiz Haberleşme Servisine verilmiş olacaktır. Postadaki gecikmeler nazarı itibare alınmaz. İşin geçici teminatı 2.500.000. TL. olup, kati teminatı ise ihale bedelinin %10'udur. Müessesemiz 2886 sayılı yasaya tabi değildir. TÜRKİYE ÇtMENTO VE TOPRAK SANAYİİ T.A.Ş. BOZÜYÜK SERAMİK SANAYİİ MÜESSESESİ Basın: 11064 ÇIMENTO DOLDURMA, YÜKLEME VE İSTİFLEMESİ YAPILACAKTIR 1 Fabrikamızın 1985 yıhnda üreterek satışa sunacağı takriben ^050 toleranslı 365.000 ton çimentonun doldurma, yükleme ve istifleme işi kapalı zarfla teklif alınmak üzere yaptırılacaktır. 2Bu işe ait şartname fabrikamız ticaret şefliğinden temin edilebilir. 3Teklifler en geç 19 Şubat 1985 Salı günü saat 14.00'e kadar fabrikamız eğitim şefliğine verilmiş olacaktır. Postadaki vaki gecikmeler ile telgrafla yapılacak müracaatlar dikkate alınmayacaktır. 4Şirketimiz bir iktisadi devlet teşekkülü olan Türkiye Çimento ve Toprak Sanayii T.A.Ş.'nin bağlı ortaklığı olup, 2886 sayılı kanuna tabi olmadığından ihaleyi yapıp yapmamakta veya işi dilediğine vermekte serbesttir. Basın: 11378 İLAN BtNGÖL BELEDtYE BAŞKANUĞI'NDAN 1 Belediyemizce bir adet lastik tekerlekli yükleyici ile bir adet lastik tekerlekli kancı yükleyici satın alınacaktır. 2 Şartname ve ekleri Belediye Başkan Yardımcısı odasında ücretsiz olarak görülebilir. 3 thale Bingöl Belediye Baskanlığı Makam Odasf nda 20.2.1985 günü sat 14.00'te kapah teklif usulü ile yapılacaktır. 4 a) Yükleyicinin muhammen bedeli 30.000.000. TL. olup geçici teminatı 900.000. TL.'dir. b) Kazıcı yükleyicinin muhammen bedeli 40.000.000. TL. olup geçici teminatı 1.200.000. TL.'dir. 5 tsteklilerin 1985 yılı tasdiklı Ticaret Sicili belgelerini ibraz etmeleri gereklidir. 6 Tekliflerin 20.2.1985 günü saat 14.00'e kadar Belediye Baskanlığı makam odasında toplanacak Belediye Encümeni'ne verilmesi gereklidir. İlan olunur. Basın: 11532
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle