16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 3 ARALIK 1985 UGUR MLMCU GOZLEM OLAYLAR1N ARDENDAKI POLİTİKA VE OTESİ MEHMED KEMAL (Baştarafı 1. Sayfada) yargıcı Martella tarafından dinlenen kışinin Ferıdun Akkuzu adlı bir ülkücü olduğu sonradan anlaşıidı. Akkuzu, sahte pasaport kullanmak suçundan Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nce 8 ay hapse mahkum oldu. Ankara Nallıhan Aliağa Mahallesı nüfusuna kayıtlı Feridun Akkuzu'nun ana adı Birsen, baba adı Mustafa Fikret 11.iO.f955 doğumlu. Adlı sıcilde 469335^77, 469336 ve 469336/77 sayıları ile işlem görmuş üç sabıka kaydı var. Altındağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nden 8 ay, Altındağ 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nden de 1 yıl hapis cezaları almış. Altındağ 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nce de bır başka suçtan para cezasına çarptırılmış. Altındağ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.7.1984 gün ve 1981/194 esas ve 1984/121 karar sayılı gerekçelı kararından Akkuzu'nun 30.6.1975 günü Mehmet Güneş'i bıçaklamak eylemınden ötürü Ekrem Yüksel, Nurettin Kıroğlu, Alı Tüfekçı, Uğur Yalçın ve Abdurrahman Güngör Kılıç adlı arkadaşları ile birlıkte yargılanmış.. Dava yasaca öngörülen sürede karara bağlanmadığından Akkuzu hakkındakı dosyanın ortadan kaldırılmasma karar verilmiş. Karara göre Akkuzu'nun avukatı Taha Akyol. Taha Akyol. MHP üst düzey yetkililerinden biri. Bu nedenle öteki MHP yönetıcileri ile birlikte yargılanıyor. Bir süreden beri Tercüman gazetesinde köşe yazarlığı yapan Akyol, ayın altısından sonra gazetede Genel Yayın Müdürlüğü görevine başlayacak.. Akyol, daha önce MHP'nin yayın organı Hergün'de de yazılar yazdı. Taha Akyol, cıddı ve ağırbaşlı bir gazetecı olarak tanınıyor. Akyol, kısa bir süre Akkuzu'nun avukatlığını yapmış; daha sonra avukatlığı bırakıp, gazetecilık yapmış. Akkuzu, Ankara'da "Bosna" adlı bir inşaat şirketinde çalısıvor. Ağca'ya Zürih'te kalacak yer bulan Akkuzu, bır gün, Olten Ulkü Ocağı Başkanı Eyüp Erdem ve Ağca ile birlikte Ömer Bağcı'ya giderler. Ağca, bu arada suıkastta kullanaçağı sılahı, saklanmak üzere Ömer Bağcı'ya verır. Akkuzu, ÜGD Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Çatlı ile Olten ve Viyana'da görüşür. Ağca, İtalya'dan sık sık Zürih 2513745 numaralı telefonu arar. Bu telefon Mahmut İnan adına düzenlenmış sahte pasaport ile dolaşan Feridun Akkuzu'nundur. ÜGD Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Çatlı, Fransa1 da tutukludur. İsviçre'nin Basel kenti savcılığı Çatlı'yı Olten kaynaklı uyuşturucu madde kaçakçılığı nedeniyle aramaktadır. Bu davada, Mehmet Şener, beş yıl hapse mahkum olmuştur. Oral Çelik de aynı kaçakçılık suçundan aranmaktadır (Staatsanvvaltschaft des Kantons BaselStadt, V6198/84Anklageschrıft Gage 25 Oktober 1984 Çatlı ve Mehmet Şener, daha önce, 22 Subat 1982 günü Zunh'teNevşehir Emniyet Müdürlüğü'ndendüzenlenmiş sahte pasaportlarla yakalanmışlardır. Çatlı kısa bir süre sonra serbest bırakılmış; Şener de İsviçre Federal Mahkemesı: ne başvurarak, "Kürt kökenlı olduğunu, Türkiye'de işkence yapıldığını" ıleri sürerek, Turkıye'ye verilmemesini istemiş; mahkeme bu isteği kabul ederek, Şener'in Turkıye'ye "iadesini" önlemıştir (İsviçre Federal Mahkemesi'nin 22 Mart 1983 gün ve P. 455/82/KL sayılı kararı ). Mehmet Şener ve Abdullah Çatlı gibi Ağca'nın kullandığı pasaport da Nevşehır Emniyet Müdürlüğü'nden sağlanmıştır. Önur Mıman ve Uğur Coşkun'u, Nevşehır CHP İl Başkanı M. Zeki Tekinel'i öldürmeye azmettırmek suçundan Malatya 2 no'lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nin 28.1.1985 gün ve 1985/5 sayılı gerekçeli kararı ile 24 yıl ağır hapis cezasına çarptırılan ülkücü oğretmen Ömer Ay, 25 Temmuz 1985 günü italyan Savcı Manni'ye verdiğı rtadede, Çatlı'nın "karanlık işlere karıştığım" söylemiş ve Çatlı'nın bu karanlık işlerde bazı ülkücüleri kullandığını ileri sürerek bazı ülkücülerin adlarını vermiştir. Ömer Ay'ın, Çatlı'nın "karanlık işlerde kullandığı" dediği ülkücülerden Rıfat Yıldınm, geçen yılın son aylarında, Frankfurt savcı yardımcılarından Dr. Komer'in yönettiği bırsoruşturma sonucu uyuşturucu madde ile suçüstü yakalanmıştır. Çatlı, Türkiye'de 9.10.1978 günü Ankara'da Bahçelievler'de eterle bayıltıldıktan sonra Eskişehır yolunda kurşunlanarak öldürülen 7 TİP'lı gencin katili olarak aranmaktadır (Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı, 20.12.1981 gün ve 1980/437 sayılı iddianameye ek 81/310 sayılı ek iddianame). Ağca albümünde adı geçen Yalçın Özbey, Federal Almanya'nın Bauchum kentinde sahte belge düzenlemek suçundan tutukludur. Özbey'in Ipekçı cinayetınden önce Ağca ile Aksaray Akbank şubesinde ortak hesapları bulunmaktadır. Ağca'yı KartalMaltepe Cezaevi'nden kaçtıktan sonra Ankara'ya getiren 06 RF 601 plaka numaralı Renault marka araba Mehmet Şener'in kardeşı Hasan Hüseyin Şener'in Ü2erine kayıtlıdır.Şener, bu arabayı Yalçın Özbey'den satın almıştır (İst. 2. Noterliği 29.6.1979 gün ve 351543 yevmıye sayılı senet). 26 Mayıs 1985 günü üzerınde sahte bir Fransız pasaportu ile AlmanyaHollanda sınırında Samet Arslan adlı ülkücüyü yakalayan Hollanda polisi, aynı sınır kapısında bır süre önce sahte belgelerle yakalanan Türkün. Yalçın Özbey olduğunu anlayınca bır değerlendırme yapmış ve Arslan'da yakalanan Brownıng marka tabancının Papa suikastında kullanılan tabancanm seri numarasını izlediğini de saptamıştı Samet Arslan, Türkiye'de sılahlı bir eylemden ötürü aranmaktaydı. Bu silahlar, Abdullah Çatlı ve Oral Çelik tarafından Avusturyalı eskı bir Nazi olan Horst Grillmayer'in ortağı Otto Tinter'den satın alınmıştı. Hollanda poüsi. Samet Arslan'ın üzerinde Sıkıyönetim Komutanlıklarınca arananları bıldiren "Genelkurmay Hizmete Özel" bir yazı da bulmustu! Ağca'ya, Abuzer Uğurlu aracılığı ile Ömer Mersan eliyle 1000 mark venlmesini sağlayan Doğan Yıldınm da çeşitlı silahlı eylemlerden ötürü yargılanan Yeşilköy Gümrük Muhafaza memurudur! Abuzer Üğurlu'yu da artık değil Türkiye'de, dünyada tanımayan kalmamıştır. Bu albümün daha başka sayfaları da var. Bugün yapacağım tanıklık biraz da bu sayfalarla ılgilidir. Beğendiniz mı albumü? Albüm... GERCEK (Baştarafı 1. Sayfada) verişli ortamı bulduğu sanısındadır. Yunanıstan denız ustu, denız altı ve hava sımrlarını Türkiye aleyhine genişletmek için çalışıyor. Kıbrıs'ta sorunlarımız büyuktür. Deniz aşırı bir yerde askeri gücümüzü korumak zorundayız, ama uluslararası bütun forurnlarda bu nedenle eleştiriliyoruz. Doğu Akdeniz'de gerîlim ıçındeyiz; surekli "teyakkuz" dıırumundayız. Cuneydoğu sınırlarımızdan sürekli sızmalar olmaktu, operasyonlar sürmekte; tranIrak savaşı sorunlarımızı daha karmaşık duruma donüştürmektedir. Avrupa Konseyi ve Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ciddi çatışmatarımız var. Avrupa Parlamentosu 'ndan Turkıye'ye ılişkin ağır bir karar çıkmışlır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nde gereği gibi temsil edılmıyoruz. tnsan Hakları Komisyonlarında Türkiye'ye ilişkin dosyaiar bekliyor. Batı Avrupa'dan dışlanmış durumdayız. Devlet ve hukümet adamlanmız bu bölgeye resmen çağrümıyorlar; Buyük Okyanus'ta dostluklar arıyorlar. lçerde büyuk sorunları bulunan Türkiye, dısardan çembere ahnmışnr. Buna karşıhk Saym Başbakanımız dünyada büyük saygmhk kazandığımızı, çunku herkesin bıze borç vermek için kuyruğa ve yabancı işadamlarının ülkemızde iş çevirmek için sıraya girdiklerim söyliıyor, Dunya ekonomisinin durgunluk döneminde, yeryuzunun dort yanında iş yapmak ve para kazanmak isteyen yabancı firmalann Türkiye pazanna girmelerini, devletimizin saygınlığıyla bırbirine karışhran Saym Ozal, yeni bir anlayış getirmıştır. Bu ılginç anlayışı herkes paylaşamaz. Saym Özal'ı bunca rahatlığından ötürü kutlamaktan başka çare yoktur; ama Türkiye'nin gittikçe daralan siyasal kuşatmayı nasıl kıracağı sorusu gün geçtıkçe büyüınektedir. * # * Sayfalar Açıldıkça... Asker kökenlı, her şeyden haberli, bilgiç dosta Beşiktaş çarşısında rasladım. Merhaba deyip sarmaş dolaş olduktan sonra: "Yahu," dedim. "Ben de seni arıyordum." "Hayrola, neden ?" "Gazetelerdeki tartışmaları okuyor musun?" "Bizimkilehnkini mı?" "Evet, çok ilginç. Hele bıraz açıklasana, ne diyorsun?" "Sonuncudan öncekini mi?" diye sordu, anlatmaya koyuldu. "Belli. bunlar ara/arında bır örgüt oluşturmuşlar. Gürler ve Batur'un başta bunlarla birlik olduğu da açık. Ancak, Tağmaç, ardına MİT'i ve KÖŞK'ü aldıktan sonra üstlerine varıyor. Gürler'le Batur'u korkutuyor. Onlar da korkuyorlar, cayıyorlar. Muhtırayı veriyorlar. Eyicioğlu'nun zaten birşeye karıştığı yok. Jandarma Komutanı devre oışı. ikisi kalıyor. Batur'un Amerika'ya gidişi önemlı, orada kulagına her şeyi üflüyorlar." "Ötekiler bir şey yapamazlar mıydı? İlle komutan başta olacak değil ya, işin başına yürekli kim geçerse komutan da, lider de o olmaz mı?" "Bunlann yaptığı devrim değil ki, ya isyan, ya dartiedir. Zaten bizim 56 yüzyıllık tarihimize bakarsan ya isyan vardır, ya saray darbesi vardır. Devrim hiçbir zaman yoktur. Zaten bizde kimse de devrimi düşunmez, ya dartyeyi, ya isyanı düşünür. Padişahı devirip yerine yeniden bır padişah getirmesi nedendir? Hiçbir zaman padişahın yerine kendi geçmeyi aklına getirmez.'' "Bunlannki tarıhsel geleneğe, töreye uygun mu?" "Bal gibi uygun... Başlarına iki komutanı almışlar, yola çıkmışlar. Komutanlar yüz geri edince hemen dona kaltyorlar. İsyanı duzenleyenlerden biri ne diyor? Radyoda bildiriyi duyunca başımdan aşağı kaynar sular döküldü, diyor. Planın arkası yok çünkü... Onlar çekilirse biz ne yaparız diye bir şey planlanmamış, hemen geri dönüyorlar." "Peki Sunay, Erçıkan gibi aralarına adam sokmalar, onlardan yana görünmeler nedır?" "İşte oyunun en onemli yanı burasıdır. Bizim ordu Atatürkçüdür. Atatürkçülük bir eylem kılavuzu olarak hep ileriye dönüktür. Başka bir ideoloji orduda bannmaz. Hepsi Atatürkçü olunca birbirierinden kuşkulanmıyorlar. Ancak darbeyi bozuyorlar, yönünü değiştiriyorlar. Bunu da gene Atatürkçülük adına yapıyorlar. Konan kuralın dışında bir darbe yapmak isteyenler çıkıyor. İşte MİT de bunda şaşırıyor. O zaman yapılacak olan aralarına girip sayılarını, güçlerini belirlemektir. Başta Sunay, ondan sonra Erçıkan bunun için katılmışlardır. Sunay zaten kendi durumunu Emin Değer'e açıklıyor; aralarına gırmesem, kendilerinden olduğumu söylemesem, isyancılan nasıl çözer, devre dışı bırakabilirdik? diye soruyor. Doğrudur, orduda köklü devrim düşünebilen Atatürkçü doğrultuda subaylar ancak böyle temizlenmışlerdir. Dısardan bakanlar bunu göremezler." '"Tartışmalarçokşeyeışıktuttu, eğertartışmasalar, bunların çoğu karanlıkta kalacaktı." 1 Bizdeki yapılan darbe olduğu için, başaran da, doğrudan doğruya iktidan alamaz. Hep demokrasiyi getireceğim diye birkaç sene iktidar oyalanması yapar, sonra tehlikeyi savuşturan iktidan verir. Geleneğinde devirdiğinin yenne geçme yoktur. Demokrası ağır basar. Ittıhat ve Terakkı'de de böyle değil mi? Vurur, kırar, devirir, Başbakanlığı Sait Halim Paşa 'ya verır. Kendi sadrazam olmaz. işler tavsadıktan sonra Talat gelir ama, çok sonradır artık, başta değildir. Bir tek Mustafa Kemal, padisahı devirdikten sonra yerine kendisı geçer." "Sonrakılerde yok mu, Gürsel. Sunay, Korutürk?" "Onlar kendileri geçmemişler ki, geçırmişlerdir. Geçseler misyonları ile geçerler. Oysa sıvilleşiyorlar, sivillerin başına geçiyorlar. Darbecilerin korkusu da gidenlmiş oluyor.'' "Daha ılgınç safhalar var mı?" "0/maz olur mu, defterler açıldıkça, tartışmalar yayıldıkça. neler görürüz. neler öğrenıriz..." ı üzerinde 50 milyon TL. yazan kâğıda baktı baktı, omuzlarım silkti. Burnunu da şöyle bir oynattı hafiften. Hele hele "Her şeyim var. Paraya gereksinmem yok " demez mi!.. Tok gozlülüğun böylesi gorülmemişti. Görulmemişti de, neydi bu işin, bu tok gozlülüğun sırrı? Az sonra anlaşıidı. Tomarla paraya burun kıvıran kişi Akbank 'm KartalCevizli Şubesi Mudüru Bülent Kurdak (sağda). Çekteki 50 milyon TL de Milli Piyango 'nun 29 kasım çekilişinde, 677440 numaralı biletine çıkan tam ikramiyeydi. Ve bakıp bakıp elindeki çeke "Her gün bir sürü çekle uğraşıyorum. Hayatımda ilk kez para gören bir insan değilim. Herhalde para parayı çekti" derken, parayı veren MP Bahçekapı Şubesi Müdürü Hayati Buldu (solda), ondan daha çok heyecan çekiyordu besbelli. Evli ve iki çocuk sahibi olan Bülent Kurdak, "Büyük bir para değil bu" derken şöyle konusuyordu: "Kazandığım parayla yeni bir şeyler almayı düşunmüyorum. Çünkü evim var. Arabam yoktu, ama bugüne kadar da almayı hiç istemedim. Yine de almayacağım. Paranın tamamını kendi bankama yatırmayı duşünüyorum. Böylece paramı daha iyi değerlendireceğim.'' (Foıoğraf: E\DER ERKEK) Pfl m nn m vı f*£>lcti Almanya, jetlerini (Baştarafı 1. Sayfada) üyelerinin yer aldığı "Avrupa Grubu" oturumu ile açılan toplantıda Türkiye'yi ilgilendiren ana konu, Konya'da bir "Taktik Uçak >e Silah Egitim Üssii" kurulması projesi oldu. "Avrupa Grubu" bu projenin fizibilite çahşmalannın yapılması ve mali portenin ana hatlarıyla çizilmesi için bir alt komisyon kurulmasını kararlaştırdı. Komisyonun raporu hazırlamasının ve NATO yetkili mercilerine sunmasının yaklaşık bir yıl alacağı sanılıyor. Ancak, savaş uçaklannın atış talim sahası olarak oluşturulması düşunülen bu projede Tarkiye'nin NATO içindeki diğer rakibi Kanada. Kanada da aynı işlev için hazırlanmış olan ve Goozbey adı verilen bolgede bir NATO ortak jet eğitim üssü kurulmasını talep ediyor. Kanada projesinin yaklaşık maliyetinin 400 milyon dolar civannda olacağı ifade edilirken, Konya Üssünün daha ucuza işler duruma gelebileceği uzmafnlar tarafından vurgulanmakta. Konya'da kurulması planlanan söz konusu jet atış talim üssü, dün Milli Savunma Bakanı Zeki Yavuztürk'ün Alman meslektaşı Manfred Wörner ile yaptığı ikili temasta da ana konuyu oluşturdu. Bilindiği gibi, Almanya kendi askeri uçaklannın eğitim faaliyetlerinde çevre sorunlarıyla karşılaştığından Türkiye'nin NATO'ya sunduğu bu projeye ozel bir ilgi gösteriyor. Alman Savunma Bakanı, Zeki Yavuzturk ile geçen ay Brüksel'de yaptığı göruşmede Federa] hukümetın, NATO kararıru beklemeden kendi jet uçaklan için Konya Taktik Uçak ve Silah Eğitim Merkezi'ni kullanmak istediğini belirtmişti. Worner ile Yavuztürk arasında dün yapılan ikili temasta da Bonn temsilcisi projeye ilgi duyduğunu tekrarladı ve goruşmede yalnız bu konu ele alındı. Türk bakan Alman jet uçaklannın eğitim sahası olarak Konya'da kurulması öngörülen us ile şu anda Çiğli'de mevcut jet pilot eğitim merkezini kullanabileceğini söyledi. Göruşmede, finansman konusunda herhangi bir ayrıntıya inilmedi. Buna ilişkin etraflı muzakereler Turk ve Alman musteşarlannın perşembe günu Bonn'da vapacakları oturumda gerçekleştirilecek. Bilindiği gibi Türkiye'nin NATO "Avrupa Grubu ortak eğitim programına" sunulmuş uç projesi mevcut. Bunlardan birıncisi yukarıda sözu geçen ve Türkiye ile Kanada'nın çekiştiği Almanya'nın da talip olduğu Konya Taktik Uçak ve Silah Eğitim Merkezi. Ikincisı. Konya Karapınar'da kurulması duşunülen "Kara Silahlan Çok Yönlu Taklik Atış Merkezi" \e Çiğli'deki "Jet Pilot Eğitim Merkezi". Karapınar projesi NATO tarafından benimsenmiş durumda. Bu üssün altyapı çalışmalan bittikten sonra İngıliz, Hollanda, İtalyan, Alman ve Avrupa'daki Amerikan Kara Kuvvetleri bolgede eğitim gerçekleştirecekler. Soz konusu bu projenin fizibılite raporlarının hazırlanmasıyla 15 kilometre genişliğinde ve çapı 45 kilometre boyunda olan atış alanında, hem topçu birlikleri hem de tanklar atış'eğitimi yapabilecek. Çiğli projesi hakkında henüz NATO tarafından alınmış herhangi bir karar yok. Her üç projenin de Turkiye'yi ilgilendiren yanı, dış finansmanlarının ulkemize aktarılacak olması ve yeni işkollannın açılması. Öte yandan Turkiye'yi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ'un temsil euiği "Askeri Komite Toplantısı" da dün Bruksel'de yapıldı. Yalnız en üst düzeydeki askeri yetkililerin katıldığı bu oturumda çeşitli muttefik ülkelerin istihbarat servisleri tarafından hazırlanan ve Varşova Paktı kuvvetlerinin durumuna ilişkin raporlar ele alındı. Aynı oturumda Genelkurmay Başkanının Moskova'ya yaptığı son ziyaret hakkında diğer müttefık askerlere bilgi verdiği sanılıyor. Üruğ, bu akşam Türkiye'ye dönecek. Öte yandan, NATO toplantılanna bugun ve yarın Bakanlar düzeyindekı Savunma Planlama Komitesi oturumlarıyla devam edilecek. Bu toplantılarda ana konuyu ReaganGorbaçov zirvesinin ertesinde Amerikan Savunma Bakanı Weinberger'ın getireceği "aydınlatmalar"la Viyana'daki "karşılıklı ve dengeli silah indirimi görtişmelerine" NATO'nun sunacağı yeni teklif oluşturacak. Milli Savunma Bakanı Y'avuztürk, yarın ABD Savunma Bakanı Weinberger ile de ikili bir temasta bulunacak. Bu göruşmede TürkiyeABD Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasfnın ele alınacağı sanılıvor. • Açık mektup yayımlandı SHP'ye Bulgaristan: Özal içişlerimize müdahale edîyor VtYANA, (a.a.) Bulgaristan hukümeti, ülkedeki Turk azmlığa uyguladığı asımilasyon politikasını yalanlama kampanyasına bir yenisini ekleyerek, Başbakan Turgut Özal'a hitaben yazılmış ve sanatçılarla politıkacılar tarafından imzalandığı iddia edilen bir açık mektup yayımladı. Devlet konuolundeki "Otetchestven Front" gazetesinde yayımlanan açık mektupta. Başbakan Özal'ın Bulgaristan'ın ıçışlerine müdahale ettiği öne surüldü. Sofya Press Ajansı'na gore, mektubu, iktidardaki Komunist Partisi Merkez Komitesi uyeleri, politikacılar, sanatçılar ve bir de "imam" imzaladılar. Mektupta, "Türkiye'deki Bulgaristan aleyhtarı kampanya" protesto edildi ve "Bulgaristan'ın içişlerine müdahale edilmemesi" istendi. Zirve sonrası Kitap imhası nedeniyle Başbakanhk yargı önünde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 133 bin kitabı imha edilen Bilim ve Sosyalizm Yayınları sahibi Süleyman Ege, mahkemeye başvurdu. Ege, Başbakanlık aleyhine açtı|ı davada, 140 mılyon liralık tazminat isteminde bulundu. Ankara Sıkıyönetim KomutanlığYnın emriyle 30 çeşit ve 133 bin 607 kitabı ağusıos 1982'de Ankara Emniyet Müdurluğu Siyasi Şube görevliieri tarafından kamyonlara yukletilerek Mamak'a götürulen, daha sonra bu kitapların 28 Mayıs 1985'te komutanlık emriyle imha edildiğini öğrenen Ege, Başbakanlığa başvurmuştu. Başbakanlıktan dilekçe tarihini izleyen 60 gun içinde yanıt gelmemesi üzerine Ege, Başbakanlık aleyhine vekilleri Avukat Halil Çelenk ve Avukat Üstiın Günsan aracılığıyla dava açtı. Dava dılekçesinde, "Hiç kimsenin adli organlar tarafından aklantnış kitapları 'sakınca' taşıdığını öne sürerek imha edemeveceği, aklanmış yayınların imha edilebileceği yolunda bir yasa hükmünün de olmadığı" belirtildi. Dava dilekçesinde, Başbakanlığa kitapların imhasından doğan 115 milyon lira maddi tazminaun yasal faizleriyle birlikte odetilmesi, ayrıca 25 milyon lira manevi tazminat yükletilmesi istendi. Dilekçede ayrıca 133 bin kitabın imhasıyla sonuçlanan olayı anlatan Ege, kitapların iadesi için uç yıl boyunca yaptığı başvurulara hiçbir yanıt alamadığını, imha olayını oğrendikten sonra da başvurmasına karşın komutanın enıirleri ve imha tutanağı örneklerip.in kendisine verilmediğini belirtti. (Baştarafı 1. Sayfada) " • Böylece SHP'ye ihbar mektuplan yağdiran bürokratlara gözdagı verilmesi amaçlanıyor. • Tartışmalara başlanması ile bazı milletvekillerinin, sonuçta TBMM üyeliklerinin düşmesinden korkarak SHP'den istifa etmeleri umuluyor. • SHP milletvekillerinin TBMM Üyeliklerinin düşmesine Anavasa Mahkemesi'nde karar verilmesi halinde, erken ara seçime gidilerek, partinin milletvekili sayısının 84. maddenin degiştirilmesine gerek kalmadan arttınlabilecegi hesaplanıyor. • Tartışmalann başlaması iie ortaya çıkacak kargaşada SHP'nin muhalefetinin zayıflaması hedefleniyor. • SHP ile DSP ilişkilerinde de bu gelişmeler nedeniyle değişiklikler olması ve SHP'nin zayıflaması bekleniyor." Bu arada Başbakan Ozal, basın mensuplarının sorusu uzerine, Taflıoğlu'nun başvurusu iie SHP'Uleri 84. madde değişikliğini kabul etmeleri için köşeye sıkıştırmayı amaçladıklarını söyledi. "Yaptıklan kanuna uygunsa nasıl köşeye sıkıştınnz?" dedi. Özal, SHP'nin ilçe ve il kongreleri ile ilgili bir soruya ise, "Bu hukuki bir yorumdur. Cumhuriyet Başsavcılığı ve TBMM Anayasa ve Adalet Komisyonu'nda konu incelenir. Kimsenin kanunlara aykın bir davranış içine girmeraesini isleriz," karşılığını verdi. Öte yandan İçişleri Bakanı Yıldınm Akbulut, TBMM Başkanhğı'na 27 Kasım 1985 tarihli resmi bir yazı göndererek eski HP'den istifa eden 4 milletvekilinin DSP kurucusu olduğunu duyurdu ve "Bilgilerinize arz ederim" dedi. Akbulut *un bu yazısı 84. maddeye ilişkin bir girişim şeklinde yorumlanırken, İçişleri Bakanı Sıvas'ta Cumhuriyet muhabirine yaptığı açıklamada, duyurunun 84. madde ile hiçbir ilgisi olmadığıru bildırdi. Bakan Akbulut, şöyle dedi: "Meclis başkanlığının milletvekillerinin hangi partiden olduğunu bilmeleri gerekir. Yeni kunılan DSP'de 4 millelvekilinin yer aldığını gazeteler yazıyor, ama Meclis Başkanlığı bu yayınları bilecek değil. Bize sordu, biz de evet 4 milletvekili kurueular arasında var diye büdirdik. Meclis Başkanı, onlara bir partinin Uyeleridir diye muamele yapacak, bir işlem yapacak." ÇAUŞANLAREN SORULARI/SORUINLARI YILMAZ ŞIPAL "1986 martında" 1961 yılı Orman Fakültesi mezunu, Orman Yuksek Miihendisiyim. 1961 yılı mart ayından. 1980 vılı sonuna kadar Orman Genel Müdürlüğu emrinde ve çeşitli gorevlerde çalıştım. Bu arada 19641970 yılları arasında yevmiyelisigortalı personeldim. Sonra yine F.mekli Sandığı iiyesi oldum. Memurivetim ise 1980 vüında son buldu. Emekli olamadım. Emekli Sandığfnda birikmiş aidatımı da çekmedim. Şimdi ise isteğe bağlı sigortalılık şartlarında sigorta iştirakçisiyim. 1986 martında 25 hizmet vılım dolacak. Arada boşluklar varsa onları da borclanarak sigortadan emeklilik isteginde bulunabilir miyim? l.PrKASTAMONU YANIT: 2829 sayılı "Sosyal Güvenlik Kurumlanna Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun"a gore: Çeşitli sosyal güvenlik kurumlanna bağlı olarak prim ya da kesenek ödenerek geçen "birleştirilmiş hızmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere son yedi yıllık fiili hizmet suresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet surelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet surelerinden sonuncusunun bağlı olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanırî' Birleştirilen hizmet surelerinden fazla olanının saptanmasında ise Sosyal Sigortalar Kurumu'nun 3141 sayılı genelgesine göre de; "takvim yılı hesabı yapılmayacak. ilgilinin işten ayrıldığı tarihten geriye doğru (360\7: 2520 gün) prim veya kesenek odenen süre içinde en fazla hizmetin geçtiği kurumca \e kendi mevzuatına gore aylık hakkı doğuyorsa avlık baglanacaktır. Bilindiği gibi, Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu \e BağKur'un emekli aylığı bağlaması koşulları değişiktir. ' Sosyal Sigortalar Kurumu'nun emekli aylığı bağlayabılmesi için; A) Sigortalı, a) Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş olması ve en az 5000 gun veya, b) Kadm ise 50. erkek ise 55 yaşını doldurmuş olması, 15 yıldan beri sigortalı bulunması ve en az 3600 gün yahut, c) Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmamış olmakla beraber, kadın ise 20 erkek ise 25 yıldan beri sigortalı bulunması ve en az 5000 gun, Malulluk, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olması sarttır!' Yasanın bu hükmunden yararlanarak mart 1986'da emekli olabilmeniz mart 1979mart 1986 arasındaki yedi yıllık sure içinde Sosyal Sigortalar Kurumu'na 1.261 gün (3 yıl 6 ay 1 gün) prim ödemiş olmanıza bağlıdır. Aradaki boşlukların borçlanılabilmesi ise söz konusu değildir. Sorıt: Özal: Geri dönüşe engel (Baştarafı I. Sayfada) re yaptığı açıklamada, toplantıda son siyasi gelişmeleri ve bazı yerel seçimleri göruştuklerini ifade etti. Özal, şunlan söyledi: "ANAP, kuruluşundan bu yana memleketin hizmetinde >ep>eni bir parlidir. Gayesi. memleketi 1980 öncesinin kavgalanna düşürmeden ileriye göturmektir. Şu anki siyasi gelişmelere baktıgımızda, genelde her hadisede olduğu gibi bir geriye dönüş arzusu hissedilmektedir. Ama böyle bir geriye donüşu insanlanmızın arzu etmediğini, meselelerin çözüm beklediğini gördiik. ANAP, memleketimizde istikrarı temin eden, istikrarın en onemli unsuru olduğunu fiilen ispat eden bir partidir. 6 kasım secimlerine ANAP girmeseydi. acaba bugunku siyasi tablo nere>e varırdı? Çok sıkıntılar içerisinde clabilirdik. Biz, üzerimize düşen sorumluluğu miıdrikiz. Kimseye sataşmadan, kimseyle lüzumsuz polemiğe girmeden. laf üretmeden iş üreterek vazifemizi yapmava gayrel ediyoruz." Özal, "Geriye dönuş istekleri tehlikeli mi?" biçimindeki soruya, "ANAP olmasaydı tehlikeli olurdu. Biz, istikrarı temin ediyoruz" karşılığını verdi. Özal, kapatılan MSP'nin lideri Necmettin Erbakan'ın, kendisinin 10 yıllık siyaset yasağı kapsamına girmedıği yolundaki sozlerinin anımsatılması uzerine, "1980 öncesine ilişkin genel görüşümüzü daha önce açıkladık. Hukuki tarafını ben münakaşa etmek istemiyorum. Kanunlara gore bir neticeye bağlanır" biçiminde konuşlu. Özal, parti içi herhangi bir sorun olmadığını, parti tüzüğü ilkeleri uyarınca, ANAP MKYK'dan istifa edecek bakanı kendisinin bir iki gun içerisinde belirleyeceğini kaydetti. (Baştarafı 1. Sayfuda) lan elektronık aygıt ele geçirmısti. Araştırmacılar, bulunan delıllerın Melkonyan'ın Fransa'da yasayan Ermeni militanların desteğinde Fransa topraklarında Turklere karşı saldırılar planladığını ortaya koyduğunu belirtiyorlar. Bu neden'e Fransız güvenlik yetkılıleri Melkonyan'ı sınır dışı etmekten vazgeçip yargıç önune vıkarmayı kararlastırdılar. Melkonyan. cumartesi gunü sahte belge ve silah tasımaktan suçlu bulunmuş vecezaevine ko Melkonyan'ın ANKARA, (Cumhuriyet Biirosu) Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Ronald Reaganın Ortadoğu Işleri Özel Temsilcisi Richard Murphy. Cenevre Zirvesi'nin hemen sonrasında Türk hükumetiyle Ortadoğu sorunları üzerinde danışmalarda 1 bulunmak üzere yarın Ankara ya geliyor. Ankara'daki ABD Büyükelçiliği kaynakları, Reagan yönetiminin Türkiye'nin Ortadoğu'daki deneyiminin ve bölge ülkeleriyle yakın ilişkilerinin öneminin "bilincinde"olduğunu belirterek, Türkiye'nin gorüşlerinin Washington açısından büyük değer taşıdığını biidirdiler. Aynı kaynaklar, Murphy'nin ziyaretının de bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği belirttiler. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ise, Türkiye'nin Ortadoğu'da ağırlığı olan bir ulke olması "cihetiyle" bölgedeki gelişmelerle yakından ilgilendiğini, bu çerçevede ABD Başkanı'nın ozel t>.msilcisiyle yapılacak danışmalann normal sayılması gerektiğini belintiler. Cenevre Zirvesi sonrasında Amman, Tel Aviv ve Kahire gibi Ortadoğu'nun onemli merkezlerinde mekik diplomasisi yurüımekte olan Murphy'nin, Ankara'da kalacağı çok kısa sure içinde Türkiye'nin değerlendirmelerini alması, bunun yanı sıra ABD'nin bölgedeki politika arayışına ilişkin mesajlar vermesi bekleniyor. Ancak başkentteki diplomatik çevrelerde dikkat çekilen bir husus, uzun yıllardan bu yana ABD Başkanı'nın Ortadoğu ozel temsilcisinin ilk kez Ankara'ya geliyor olması. Bu durum, daha önce gözlenen başka işaretlerle birlikte ABD'nin Ortadoğu politikasında Tuıkiye'ye artan bır ağırlık verdiği şeklinde değerlendirilivor. Reaganhn temsUcisi yarın Ankara'da Oğrenci affı komisyondan (Baştarafı l. Sayfada) tiriyor. Buna gore, her ders için altı defa şınava girme hakkı tanınıyor. Öğrenciler bu haklarını on Hsanslarını bitiriyorlarsa 3 yıl, 4 yıllık oğrenim gorüyorlarsa 6 yıl, 5 veya 6 yıllık öğrenime tabi iseler 8 >a da 9 yıl içinde kullanacaklar. Bu sureler sonunda en çok 3 dersten basarısız olan öğrencilere 2 yarıyıl ek sure daha tanınıyor. Tanınan bu ek süre içinde ders sayısını bire indirenler 3 yıl sureyle açılacak yarıyıl sonu sınavlarına girebilecekler. Bu öğrenciler sadece uygulamalı derslere devam edecekler. Yasa tasarısı TBMM Genel Kurulu'nda ele alınacak. TARTIŞMA Komısyonun oğleden sonraki oturumunda ANAP Elazığ milletvekili Mehmet Özdemir tarafından verilen ve yükseköğretim kurumlarının son sınıfında tek dersten kalanlara sonsuz sınav hakkı verilmesine ilişkin önerge reddedildi. Önergenin oylamasında 5'e 5 beraberlik olunca, Komisyon Başkanı Kemal Or'un oyuyla onerge kabul edilmedi. Bu sırada bakan Metin Emiroğlu ile Özdemir arasında tartışma çıktı. Özdemir, tasarıyla öngörülen haklardan oğrencilerin yararlandırılmadığını belirtince bakan Emiroğlu, "O sizin kanaatiniz. Biz hukümet olarak böyle dıişiinüyoruz" diye konuştu. Özdemir, tartışmasını sürdurünce Emiroğlu, komisyon başkanına "Göriişmelere devam edelim" dedi. Önergenin kabul edilmemesi uzerine Özdemir toplantıdan avrıldı. ••
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle