16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ARALIK 1985 CUMHURİYET/U Olurmuhiçöyle şey.Nedemekyani?Kız erkek bir arkadaş evinde toplanıp yemek falan yemek.. 3 ir erkek arkadaşım var. Kız arkadaşlarımla kaldığıra eve erkek arkadaşım da gelip gider. Ben dc onun erkek arkadaşlanyla birlikte paylaştığı eve giderim. Sıvas şartlarına göre biraz daha ileri zeminde arkadaşlık ediyoruz. Ama olanakları birazcık zorlu\oruz o kadar. Örnegin erkek arkadaşımla diğer arkadaşlarının kaldığı bir eve ben fazla gidip geldim diye onlar evden çıkanldı. Bu yüzden birbirimizin evine sınırlı gidip geliriz. Eger erkek arkadaşımla birlikte geçtiğim bir yoldan bir iki kez yalnız geçsem. heraen laf atılır, yanındakini ekmiş diye. Bunlar küçük yerde yaşamanın getirdikleri. Kapım çalınsa, karşı komşu benden önce çıkar. Ama yine de sürdürmeye çahşıyoruz... Cumhuriyet Üniversitesi kampusünde, dersliklerden birinde Aysun isimli universiteli genç kızdan bunları duyduğumda da ikinci kez şaşınyordum. O ana kadar konuştuğum öğrenciler, bana kız erkek birbirlerinin evine gidip gelebilen çok az kişi olduğunu soylemişti. Aysun, sanırım o çok azdan biriydi ve yine arkadaşlarının içinde söylüyordu bunları. Onun konuşmasının arasına, yanında oturan ve sonradan erkek arkadaşı olduğunu oğrendiğim Yusuf Şahin girerek, "Arkadaşımın mahallesindeki bakkal bana 'enişte' demeye başladı. Zaman zaman da terbiye sınırına davet edildiğimiz oluyor. Bu >uzden her harekelimize dikkat ediyoruz. Kendimizin dogru bildiğini çevrenin değer yargılan sımrlıvor ve bunu aşamıvorsun" diye anlatıyordu boyle bir çevrede surdürulen birlikteliklerini. Bir kez daha vurgulamak gerekiyor. Diğer büyük kenilerde boylesi doğal bir ilişkiyi yaşamak, birbirinin evine gidip gelebilmek son derece sıradan gelebilir üniversiteliye, ama hatırlatalım ki, Sıvas'ta, ilk kez \abancı bir oluşumla karşı karşıya gelen bir Anadolu kentinde? Kalabalık bir öğrenci grubunun içinde soruyorum, "Örnefin bir arkadaşınızın evinde şöyle bir akşam yemeği hazırlamak ve hep birlikte yemek isteseniz" derneye kalmıyor, kalabalıktan gulmeyle kanşık esprilı tepkiler yükseliyor: CtvlCtl 111 B ANADOLU'DA ÜNİVERSÎTELİ OLMAK SIVASTA ÖĞRENCt YAŞAMI RÖPORTAJ NEYYİRE ÖZKAN arkadaşımın mahallesindeki bakkal bana 'enişte'demeye başladı Yusuf Şahin B i r ö g r e n c i a n l a t ı y o r : Şehirlinin diline dolaştırdığı sözlere hakın. Yurtta kızlar düşük yapıyor ve ceninlerini de Kızılırmak'a atıyor. Dudu Y i ö i t : Halkın universiteli kıza bakışı kuşkulu. Evimizin karşısındalcahveler var. Eğer erkek arkadaşlarımız gidip gelmeye başlarsa, burası her erkeğin kapısını çalacağı bir ev diye rahatsız etmeye başlıyorlar. Aysun: Eğer erkek arkadaşımla birlikte geçtiğim bir yoldan bir iki kez yalnız geçsem, hemen laf atılır, 'yanındakini ekmiş' diye. Kapım çalınsa karşı komşu benden önce çıkar. BLiLk vışlı, ama yalnız yaşasaydım çevre baskısından, çevre konlrolıinden başka türlıi davranacaktım." Bunları anlatan da >ine tıp fakultesi oğrencilerinden Emel. Bir başka kız öğrenci, Dudu Yiğit de şunlan anlatıyor. "Birlikte kaldığımız kız arkadaşımın bir erkek arkadaşı var. Bizim evimize gelir. Ama ancak kız arkadaşımın annesi Sıvas'ta olduğu, e\el annesi bizde olduğu zaman gelir. Annesi >anımızda olmadıgı zamanlarda erkek arkadaşı evimize gelmiyor. Bunu biraz da biz boyle istivoruz. Çünku halkın universiteli kıza bakışı kuşkulu. Evimizin karşısında kahveler var. Eğer erkek arkadaşlarımız gidip gelmeye başlasa. burası her erkeğin kapısını çalacağı bir ev diye rahalsız etmeye başlarlar." Bu sıkışmışlıkta nasıl sosyal ilişkiier geliştirilebilir? Kendi aralannda okul dışında bile doğru dürust arkadaşlıklar kuramadıklarını özellikle vurgulayan bu universiteliler, yaşamlarının en dinamik olması gereken bu sürecinde, bu universite koşullarında en iyi ne yapabilırler? Konuşmalanmız arasında tanıdığım Ersin Topçuoğlu, okulun bir tiyatro grubu olduğunu ve haftanın belirli günleri prova yaptığını söyluyor. Ilk provalarına gidiyorum. Ö ana kadar dinlediğim öğrenciler, bu faaliyetin dışında. Ama tiyatro çalışmalarına katılan öğrenci sayısı 3070 arasında değişiyor. Okulun toplam öğrenci sayısı ise 4400. Çok kuçuk oranda bir öğrenci kitlesi kendine sosyal bir etkinlik alanı yaratabilmiş. Bu yıl okula başlayan Ejder, "Okulun eğitimi. yalnızca devam ettiğin meslek dalının bilgilerinin verilmesine davanıvorsa, diğer faaliyetler tabii oğrencive kalıyor. l.isede daha kısır çevrelerde >elişen öğrenci, bu faaliyetlere gerek duymuvor, farkına varmnor bunun. CESARET El ele iki universiteli, Sıvas caddelerinin birinde. Çok cesurlar değil mi? ye gelen ögrenci kapasitesinin düşük olması." Haydar Erdoğan'ın işaret ettıği noktada bır başka soruna daha kayıyordu universiteli gençlik. Akademik eğıtimın yani sıra, özellikle o yaşlarda iyice olgunlaşması gereken sosyal oluşum. Bu sanırız yine şimdilerin universite gençliğinin temel sorunu. Sıvas'taki konuşmalarımız da Cumhuriyet Üniversitesı'ni çevreleyen özel koşullardan genele doğru kayarken, beslenme yetersizlikleri, yurtlann gunlerce akmavan suları, kuçucük yurt odalanndaki kalabalık, okulda serilen 3 çeşit yemeğin azlığı, oğlen yemekleriyle akşam yemekleri arasındaki 50 liralık fark aksaklıkları gibi diğer universite sorunları da anlatılıvordu. Ben ihti\aç duyduğum için girdim tiyatro çalışmalarına. Hem de biraz kendimi çekingen hissedivorum. bunu aşabilmek için." Ejder, bu yıl başlamıştı universneye \e hemen başlar başlamaz bir bosluğu boyle bir etkinlikle doldurma yönüne gitmistı. Haydar Erdoğan, daha eski bir öğrenciydi. O da şöyle özetliyor: "Geçen >ıl mahalli gazetelerden biri araştııma yapmıştı. Sıvas kahvelerinde 14 bin kişilik sandalye var. Bugün bu sandalyelerin bir bolumiinu öğrenci gençlik dolduruvor. Bu kadar öğrenci genç zamanını kahvede oke>, bezik oynayarak geeiriyor. Yani kendine ve gençliğe vakışmaşacak davranış içinde. Bunu isteyerek vapmıvor. Nedenleri çok. Geçmiş eğitim dönemlerinde universitemizde bazı ögretim görevlilerinin öncülügünde sosyal birimler oluşturuldu. Ama o birimin çalışmasını sağlayacak öğrenci potansiyeli sağlanamadı. Bence nedeni, universite "Kesinlikle, olur mu hiç öyle şey. Ne demek yani. Kız erkek toplanıp yemek falan yemek. Keserler adamı..." Ve içlerinden biri, "Yurtta kızlann diişük yaptığı, ceninlerini Kızılırmak Nehri'ne attığı" şeklinde tum şehrin dilinde dolaştırdığı o soylentileri anvmsatınca, "Evet, tamam. sorumu geri alıyorum" demek zorunda kalıyorum. Ailem geldi, erkek arkadaşlanm da gelebiliyor "Eğer kız arkadaşlanmla ev tutsaydım, eninde sonunda erkek arkadaşlanm da gelecekti evimize. Ve şimdi pek çok arkadaşımın yaşadığı huzursuzluğu ben yaşayacaktım. Ailem buraya gelip yerleştiği için erkek arkadaşlanm gidip geliyorlar evimize. Ankara'da, İstanbul'da olsa yalnız evde kalan kızlar daha rahal hareket ederler bu konuda. tşte fark bu. Ailem bu konuda anla CUMHURİYET ÜMVERSİTESİ REKTÖRLÜĞtPNÜIS AÇIKLAMASI Mıp Fakultesi kantini 1982 yılında açıldı, 300 kişilik. Meslek Yuksekokulu kantini I984'te açıldı, 200 kişilik. Fen Edebiyat Fakultesi kantini 1984 kasımında açıldı, 150 kişilik. Mühendislik Fakültesi kantini kasım 1985 'te açıldı, 100 kişilik. Sağhk Meslek Lisesi çay ocağı 134 kişilik, 1984'te açıldı. MMir gençlik salonu var. Sosyal faaliyetlerde, mezuniyet gunlerinde kullanılıyor, 550 kişilik. Universite hastaneınizde de 1983 'ten itibaren faaliyette bulunan 50 kişilik bir kantinimiz var. Hemşirelik Yuksekokulu'muzda önümüzdeki ay açılacak kantin 150 kişilik. kişilik kantin üniversiteye ait. 500 kişilik kantin yurt binası altında, 150 kişilik Hemşirelik Yuksekokulu da dahil olunca toplam 2134 kişilik kantin ve kafeterya var. J\yrıca ufak tefek ihtiyaçlarım görecekleri büfe şeklinde kanünlerimiz var. Bir de kırtasiye mağazamız var. YARI3: Tivairo çocuk oyunu çıktı Öğrencilerin sorunları 'abilik babalık'la çözümleniyor öğretim üyesi anlatıyor: Öğrencinin şehre adaptasyonu çok öneınli. Üniversitenin mediko sosyal merkezi bir noktada, bir annenin, bir babanın görevini yapar. Biz, öğrencinin dosyalannı inceler, aile durumuna bakarız ve öğrenciye giysi yardımı yaparız. Şehirdeki zengin insanlardan yardım isterim. Tıp dördüncü sınıf öğrencisi, pantolonu yok diye okulunu bırakacaktı. Babası ayda 5 bin lira gönderen bir öğrenci gelip, 'İsyan ediyorum, arkadaşıma 60 bin lira gönderiyorlar' demişti. Ona da nasihat ettim, cebimden para veremem herhalde. düşunduk. MedikoSosyal Merkezi'nin çeşitli birimlerinden oluşan binasında. bölümün uzmanlarından psikiyatr doktor olduğunu ögrendiğimiz Metin Bilgel'in kapısını çalarken, bu odada öğrencilerin sosyal uyumsuzluklanna ilişkin pek çok ornegin dokümleriyle karşı karşıya geleceğimiz umudunu taşıyorduk. Dr. Metin Bilgel'in son derece cana yakın tavrı, bu umudumuzu iyice arttırdığında sorularımızı sormaya başladık: Sayın Bilgel, öğrencilerin sosyal uyum problemleri size nasıl yansıyor? "Şehre adaptasyon çok önemli. Bunalıma giriyor öğrenci." Sizin merkezinizin bu konudakı katkısı ne oluyor? "Burası bir noktada bir annenin, babanın görevini yapar. Biz yalnız psikolojik danışma değil, her seyieriyle ilgilenirizNasıl? "Gelip ayakkabı, elbise isteyen oluyor." Siz burada öğrenciye giysi mi dağıtıyorsunuz? "Evet. Tabii rastgele değil. Dosyalannı inceleriz, aile durumuna bakarız." Merkezinizin öğrenciye giysi yardımı yapmak için bir biitçesi mi var? "Mayır, ben kendim, şehirdeki zengin insanlardan yardım isterim. Şurda bir oda dolusu eşya topladım. Ama şehir de fakir. Tıp dördüncü sınıf öğrencisi pantolonu yok diye okulunu bırakacaktı. Bu işten mutluluk duyuyorum." Peki kentin tutumundan dolayı sıkıntıda olup size gelenlere nasıl bir yardım yapıyorsunuz? "Sıvas hakkında, çevre hakkında öğüt veririm. L'zucü olaylar yaşamamalart için veririm bu öğüdü. Babası ayda 5000 lira gönderen bir öğrenci gelip, 'İsyan ediyorum, arkadaşıma 60 bin lira gönderiyorlar' demişti. Ona da nasihat ettim, cebimden para veremem herhalde." Örneğin, ders dışmdaki zamanlannda uğraş alanları olmadığmdan yakınanlar çok. Bunlara ne oneriyorsunuz? "Gel bakalım diyorum, müzikten hoşlamyor mu? Onu müzik hocasma gönderiyorum. Resim mi yapmak istiyor, resim hocasma gönderirim." Bir de size başvurmayan, ancak sorunlarla yaşayan öğrenciler de olsa gerek. Onlara nasıl ulaşıyorsunuz? "En üzücü bu. Kendi içine kapananlan bulmak çok zor. Rehber hocalardan yardım isteriz. Böyle 34 kişi bulduk. Benim derdim, bu çocukları kurtarmak. Çoğunlukla abilik, babalık rolü oynuyoruz. Ruhsal nedenlerle adaptasyon sorunu, uyum sorunu var." Dr. Metin Bilgel Öğrencilere bol bol nasihat veriyor. Cumhuriyet Ünıvershesi bünyesinde Yardımcı Doçent Faruk Kocacık'ın çabalarıyla 1982 yılında oluşturulan MedikoSosyal Merkezi, diğer bir anlamıyla da rehberlik ve danışma merkeziydi. Özellikle çevreyle uyum sorunlarının yoğun olarak yaşandıgı bu üniversitede, öğrencilerin sık sık boyle bir merkeze gereksinim duyacaklannı HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD (Baştarafı 2. Sayfada) maçlarına on binlerce kaçak yapı ve gecekonduların oturtulduğunu da... Büyük Çamlıca'da esrar çeKenlerin, çoban köpeklerinin, ineklerin dolaştığını gördükçe umutsuzluklara kapıldım. Yıldız ve Emirgân korularının yozlaştığını, Malta Köşkü'nün ve öteki yapıların haraplaştığını, belediyece depo olarak kullanıldığını da gördüm. Kimi yüksek mimar ve şehircilerin, DP dönemınin şımarık başkanı önünde, "Beyefendi, siz doğuştan mimarsınız" diye yerlere eğildiğini de yaşadım. TophaneOrtaköy kıyı şeridinde yükselen Sinan'dan Kasım Ağa1 ya ve Balyan kardeşlere o eşsiz mimarlık ömekleri yok bilinip antrepolar. iş hanları, depolar yapıidtğını da. Yıllarca önce genç bir mimardan mektup almıştım. Yazdıklanmı haksız bulmuyordu, ama ayiık geçim parasını sağlarsam savaşıma katılabilirdi ancak. Yine o yıllarda bir başka genç yüksek mimarla konuşmuştum. Almanya'da doktorasını yapmış olan genç yüksek mimar, Almanya'da okudum ama Türkiye koşullanna uymak zorundayım demişti. Sayın Ankaralı okurum yüksek mimar ve şehir plancısı, yıkyapsatçı arsa vurgunculannın çizgisine ayak uydurmamış, karşı çıkmış, direnmiş kaç ad verebilirsiniz 15.000 meslektaşınız arasında? İstanbul'da hiç değil biçim olarak bir belediye vardır. Saray deyişi kullanılan altı kat cam yapıda yüzlerce mimar, plancı, teknokrat ve bürokratjstanbul'un kültüre ve doğa güzelliğıne yakışır bir şehir olabilmesi, 'yaşanılır bir şehir' olabilmesi için, ne yaptı? Öysa, belediyenin ve bakanlıkların tozlu raflarırida ve küf kokulu arşiv bölümlerinde nice plan, taslak, öneri çürümektedir. En azından bir yarım yüzyılın bunca plan, taslak, raporu ve önerisi çürümekte ve dileyen dilediğini yapabilmektedir Paranın etkinliği ağır basıyor. Ne yazık! Alternatifçi gençler poliste ifade verdi İstanbul Haber Servisi Önceki hafta Nokta dergisinde çıkan bir roportajda İstanbul'da bir evde alternatif yaşam biçimi sürduklerini söyleyen gençler, dün Bakırkoy Emniyet Miidurlüğu'nde ifade verdiler. Nokta dergisinde yayımlanan röportaj uzerine ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler ve bazı gazeteler tepki göstermiş ve soz konusu röportaja konu olan gençlerin yaşantısınuı toplum ahlakını bozacak bir ornek teşkil etüği öne sürulerek güvenlik guçleri göreve çağnlmıştı. Bu yayınlar uzerine, Emniyet Mudürlüğü'nun kendileri hakkında soruşturma başlatacağını öğrenen 6 genç, dün Bakırkoy Cumhuriyet Savcılığı'na başvurarak ifade vermek istediler. Savcılığın kendilerini yolladığı Bakırkoy Emniyet Müdürluğü'nde ifade veren gençler, yasalara aykırı bir eylem içinde olmadıklarını, arkadaşlanyla bir arada yaşamalarının da ya&alara göre suç teşkil etmediğini söylediler. Emniyet Mudürluğunde 1.52 saat suren sorgularından sonra adres ve kimlikleri tespit edilen gençler, Bakırkoy Cumhuriyet Savcılığı'na gonderildikten sonra serbest bırakıldılar. AET "kısıüama" heyeti geldi (Baştarafı 1. Sayfada) lara eşit paylar düşüyor. Büyük magaza zincirteri kendilerine düşen Türk konfeksiyon ürünleri payından ve bunun varattığı iş hacminden tatmin olmuyor. Dernek Başkanı Edna Kavanagh'ın deyimiyle "Son kez Türkiye'nin soruna bakış açısım" saptamak üzere gelen heyet, tezJerini kamu kesimine olduğu kadar özel kesime de anlatacak, heyet bu amaçla İstanbul'da Ihracatçı Birliği ve Dış Ticaret Derneği nezdinde de girişimde bulunacak. Dernek Genel Sekreteri Helmut Wienholt, dernek tarafından dile getirilecek ve AET komisyonunun desteğini taşıya^ çözum onerisini şöyle açıkladı: "Türkiye özellikle konfeksiyon alanındaki ihracatım gönüllü olarak kısıtlamalıdır. AET'nin Akdeniz ülkeieri politikası açıktır. Bir ornek vermek gerekirse gelecek yıl topluluğa üye olacak İspanya ve Portekiz tekstil alanında ihracatlannı gönullu olarak kısıtlamışdunımdadırlar. Gelecek yılki tam üyelikten sonra da fspanya, 4, Portekiz 3 yıl boyunca gönullü kısıtlamalannı sürdürecektir. Boylesi koşullar altında Türkiye AET'den kendisine daha iyi davranmasını beklememelidir. Çünku AET'nin yapabileceği bir şey yoktur. NATO muttefikiyiz biçimindeki tezler de geçerlilik taşımıyor. İspanya ve Portekiz de NATO müttefikidir. Soruna politik bir çözüm bulunması mumkün değildir." Türkiye'nin ihracatım gönullu olarak kısıtlaması halinde konulacak kotalar üzerinde "pazarlık" hakkının doğacağını anımsatan Anton Stute de bu durumda doğacak avantajlan şoyle dile getirdi: "Kotalar yılbaşında belli olacağından ithalat bağlantılanndaki belirsizlik de ortadan kalkacaktır. Bir de Türkiye AET ülkelerine bu kotaya uygun miktarlarda satış yaptığında temsilcilerini belirleme hakkına kavuşacaktır. Ne yazık ki bugün AET ülkelerinde Türk mallarını satan ciddi firmalar kadar sadece şanstnı denemek üzere yola çıkan kişi ve şirketler de var." "Uyarılarımn kesinlikle bir tetıdit" olarak algılanmamasım îsteyen Anton Stute, sözlerini şöyle sürdürdü: **Ne var ki bir dezavantajınızdan soz etmek gerekli. Doların geçtigimiz yıllardaki yükselişi sırasında iş yaplıgımız l zakdoğu ülkelerinde dolara bağlı fiyatlar çok yükseldi. Bu nedenle Alman Markı ile dış ticarel yaptığımız Türkiye avantajlı bir konuma geldi. Ama dolarda düşüş başlayınca bu avantajınız kayboldu." Stute'nin göruşünü destekleyen Dış Ticaret Derneği Genel Sekreteri Helmut Wienholt da şunlan soyledi: "Bizim üyelerimiz 82 ülkeden ithalat yapaıiar. Bunu Türkiye'nin kaçımlmaz bir konumda olmadtğını vurgulamak için söylüyorum. Kore, Çin, Hong Kong pazarlan da artık bizim için ucaz hale geldi." Dernek yoneticileri Türkiye'nin giderek artan tekstil ihracatı nedeniyle Çin, Kore ve Hong Kong gibi ülkelerin AET Komisyonu üzerindeki baskılannın arttığına da işaret etti. Doğuda kış (Baştarafı 14. Sayfada) komür fiyatlarının birden arttığı odunun tonunun 45 bin. kömurün de 40 bin liraya vükseldiği bildirıldi. Kars ve ilçelerinde de önceki gün başlayan kar yağışı surerken hava sıcaklığı sıfınn altında 7 dereceye kadar duştü ve kar kalınlığı Göle ilçesinde 25, Susuz, Arpaçay ve Sankamış'ta 15 santimetreye kadar ulaştı. Sıvas'ta ise kent merkezinde kalınlığı 14, yüksek kesimlerde 43 santimetreye kadar ulaşan karın çevre köylerle olan ulaşım bağlantılarını engellediğini, çok sayıda köyle haberleşilemediği \e koy yollarını açma çalışmalarının sürdürulduğü bildirilivor. Yoğun kar yağışı nedeniyle Sıvas'a yapılması gereken uçak seferleri de iptal edildi. Yetkililer havaalanı pistinin kardan temizlenmesi için çahşmaların aralıksız surdürulduğunu belirtıvorlar. Kotu hava koşulları ve kar yağışı Doğu Karadeniz bolgesinde de özellikle yüksek kesimlerde hayatı etkılemeye devam edivor. Gümüşhane ve Amin illeri ile Trabzon'un Tonya ilçesinde karla mücadele çalışmaları sürdurulürken sahilden 40 kilometre içerde bulunan Tonva ilçesinde kar kalınhğının 30 santimetreye ulaştığı, Maçka'da da kar yağışının başladığı bildirildi. Kar kalınl ığı Ordu Çambaşı yaylasında 10, Giresun'un yüksek kesimlerinde 5, Kaçkar Dağlarf nda yarım metre\i buldu. Erciyes'te kar kalınhğının 30, L'ludağ'da 18, Tatvan'da da 10 santimı bulduğu bildirildi. Karayollan yetkilileri yollardaki kar yağışı ve buzlanma nedeniyle surucülerin araçlannda takoz, zineir ve çekme halatı bulundurulmasını ve dikkatli seyredılmesini, karla mücadele çalışması yapılaıı bolgelerde ekiplere yardımcı olunmasını istediler. GÜNEY DE ILIK KIŞ Öte vandan Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve lç Anadolu'nun birçok kesiminde voğun kar yağışı \e kotü hava koşulları hüküm surerken, Antalya yoresinden c»tel ve motellerin buyük biı bölumunün kış sezonunda da faaliyetlerinı surdurdüğu aç\klandı. Antalya Naliliği'nden alınan bilgiye aore gune\ illerinde yaşanan ılınıan havalar nedeniyle 965 vatak kapasiteli 8 turistik tesis ile ılçclerde 2 bin 18 yatak kapasiıcli 30 tesısin kış mevsimi süreMIICC aı,ık kalacağı belınılıli. Kemal Aydar toprağa (Baştarafı I. Sayfada) (Baştarafı 1. Sayfada) ^ de yapılacak. Buradaki torende Kemal Aydar'ın gazeteci arkadaşları ve onunla birlikte çalışanlar kendisine son görevlerıni yerine getirecekler. Saat 10.30'da SHP Genel Merkezi onunde yapılacak bir törenden sonra 11.00'de de TBMM on nde milletvekillerinin katılacaj. bir tören duzenlenecek. Kemal Aydar'ın cenazesi, Hacıbayram Camii'nde kılmacak KALBİNİZİ KORUYUN Göğsünüzde ağrı ve yanma varsa, kalbinizi kontrol ettihn... Türk Kalp Vakfı Muayene ve Kontrol için Tel: 148 58 66 Yeni evli çift için Boğaz manzarah kiralık daire aranıyor. 140 75 42 A O öğle namazından sonra Cebeci Asri Mezartıgı'nda toprağa verılecek. SHP Genel Sekreteri Cahil Angın, Kemal Aydar'ın ölumunun SHP'yi kedere boğduğunu ve onun en verimli cağındayken olmesinin parlamento ve baMn için yeri doldurulamayacak bir kayıp olduğunu bildirdi. Angın mesajında TBMM üyelerine \e basma başsağlığı diledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle