17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLER 23 ARALIK 198 MarmaraVlan Karadenîzle yapay su yolu Marmara Denizi'nin "tzmit Körfezi Sapanca Gölü Sakarya Nehri" üzerinden kanal açılarak ve doğaJ akarsulardan yararlanılarak Karadeniz'e bağlanmasını hedefleyen 4,5 yüzyılhk ulaşım projesi yeniden gündeme geîdi. Kanuni Sultan Süleyman'dan bu yana altı kez girişimde bulunulan, her defasında savaşlaı, ban köy ve çiftliklere zarar vereceği belirtilerek, ayan ve eşrafın tepkisi, çıkar çatışmaiarı ve benzeri nedenlerden yanm kalan bu dev "doğal ve yapay nehir ulaşım" projesi, son yıllarda biraz "çeldJngen" bir biçimde yeniden konuşulmaya başlandı. Ancak bu girişimin önünde duran en büyük engel; ne çıkar çevreleri, ne de mal sahipleri. OnceliJde gelecekte İstanbul'un en buyük su kaynağı olarak görülen Sapanca Gölü'nün kirlenmesi... Bunun için bazı önlemler almsa da bir başka engel, böyle bir bağlantı için ortaya çıkabilecek maMarmaraKaradmU projesinin gerçekieşmesi halinde Marmara li tablo... Denlzi'nden Karadeniz'e ulaşmat, 165 kttometre kısalacak. Gerçekleşmesi halinde Türki MUST4FA EKMEKÇİ ANKARA NOTLAR] Kubjlay'lar Unutturulmak mı İsteniyor?... Marmara Denizi'nin Izmit KörfeziSapanca GölüSakarya Nehri üzerinden Karadeniz'e bağlanması öngörülüyor. İlk olarak Kanuni Sultan Süleyman döneminde gündeme giren bu projeye en buyük engel Istanbul'un ileride su kaynağı olarak düşünülen Sapanca Gölü'nün kirlenme olasılığı. Bir başka engel de böyle bir bağlantı için ortaya çıkabilecek mali tablo. AStYE UYSAL ye"ye ikinci bir boğaz geçişi kazandıracak ve KaradenizMarmara ulaşımını 165 kilometre kısaltacak olan bu projenin ilk kez, 1520 yılında ele ahndığı bildiriliyor. ITÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kazun Çeçen'in bu konudaki bir araştırmasma göre, keşif için bölgeye Mimar Sinan ve Kerez Nikola'nın gönderildiği ilk girişimde, 15 bin 160 metrelik bir kanal da kazıldı. Sakarya Havzası'ndan elde edilecek kerestelerin, açılacak bir kanaldan yüzdürüierek o günkü adı "Iznlkmid" olan İzmit Körfezi'nden lstanbul'a ulaştırılması ve kerestenin bol olduğu, o gilnku adı Sabancı olan Sapanca Gölü'nde yapıldıktan sonra kanalda yuzdürülerek İzmit Körfezi'ne geçirilmesi hedeflenen proje, savaşlar yuzünden yanm kaldı. 1591 yılında Üçüncu Murat dönemindeki ikinei girişim bazı hoşnutsuzluklar cıkabileceğinden, 65 yıi sonra Dördüncü Mehmet devrindeki üçtlncü girişim, bazı köy ve çiftliklere zarar vereceği savunulduğundan, 17301754 yılları arasıdaki Birinci Mahmut devrindeki dördüncü girişim, ayan ve eşrafin tepkisinden, 1759'da Üçüncu Mustafa devrindeki, Sapanca Gölü'nün gerekirse Sakarya Nehri'ne bağlanabileceği de öngörülen beşinci girişiminden, kazıya başlanmasına karşıhk çeşitli çıkar çatışmalan nedeniyle vazgeçildi. 1813'te fkinci Mahmut devrinde açıkça Sakarya Sapanca tzmit Körfezi'nin birleştirilmesi hedeflenerek başlanan altıncı girişim de, bir heyetle yerinde incelemelerde bulunan ve böyle bir bağlantmın çok uygun olacağını belirtir bir rapor hazırlayan Aziz Ahmet Paşa'nın ölümüyle yanda kaldı. cagı asikârdır. Gemi Ue naklryatta güç ihtiyact deoıiryoluna nazaran onda bir, karayoluna nazaran yüzde bir mertebesindedir. Su yollannda faydab yiikün, ölü yüke oranı ise diğerlerine nazaran çok yüksektir. Aynca, aynı yük için gereken personel sayısı da çok azdır. Ancak malın boşaltılması ve başka bir vasıtaya doldurulması dolayısıyla çıkan maiuuriar. kömiir, demir ve benzeri maddelerin gemi De taşınması lehinde etki yapmaktadır. Aşağı Sakarya Türkiye'nin sanayi merkezi olmuştur. Bu bölgeye kömiir, demir gibi kiitlesel maltann taşınrnası ve bir sürii mamul maliD tekrar İzmit ve İstanbnl arasındaJd isketelere ulaşnnlması gerekmektedir. Bölgede demir, kurşun, maden kömıiriı. linyit, bakır, manganez, çinko gibi madenler ile çeşitli tanm üriinleri vardır ve hayvancılık yapılmaktadır. Sanayi bakımmdan orman üriınleri, dokuma, kimya, metal makine, elektrik ve makine aietleri, kablo ve taşıtlar gibi çeşitli kollara aynlabilir." BUGÜNKÜ DURUM Prof. Çeçen'in söz konusu araştırmasında günümüzdeki dunım da değerlendirildi ve Marmara Karadeniz bağlantısının bugün daha da gerekli hale geldiği belirtildi. Çeçen'in araştırmasında şöyle denildi: "Kitle taşımacılıgının gemi ile yapılması halinde. diger bütiin taşıma vasıtalanna göre ucuz ola Bahğı çokgenç avlıyoruz SSCB Karadeniz'de 10 yıl süreyle kalkan balığı avını yasaklarken, Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Müdürü Prof. Erol hdar, "Kalkanın tükenmesini av yasağının nisan başı yerine 15 mayısta başlamasına bağlayabiliriz" dedi. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bfirosu) SSCB Karadeniz'de kalkan balığı avını 10 yıl süreyle yasaklarken, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erol Izdar "Kalkanın tehliiceli boyutlarda tükenraesini. avın nisan başı yerine 15 mayısta yasakbınmasına baglayabOiriz. Balıklanmızı çok genç avlıyoruz" dedi. Sovyetler Birliği'nin Karadeniz'de kalkan avını 10 yıl süreyle yasakJaması balıkçıları tedirgin ederken, Dışişleri Bakanlığı Türkkalkan balığı avcılannın başka alanlara kayması için gerekli zamanın tamnması, geçiş dönemi uygulanmasıru istemişti. Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erol Izdar Karadeniz'de kalkanın tehlikeli boyutlarda azaldığmı vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Balıkçılann av mevsimlerini iyi idemek. vumurtlaraak için göçen ve kıyıya gelen bahklan korumak gerekir. Seneler önce kendi kıyılannıızda sayrian az olmakla birUkte bulunan kalkanın tehlikeli boyutlarda tükenmesini avın, nisan başı yerine 15 mayısta Tasaklanmasına bağlayabiliriz. \J5 ayhk dönem kalkanın Karadeniz kı>*ılanna yumurta bırakacagı dönemdir. Üreme mevsiminde balıklar avlanıyor." K.PtRl REİS'tN ARAŞTIRMASI Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitusü'nün araştırma gemisi K.Piri Reis Karadeniz'de üç yıl sürecek "Trol sahalarının saptanması" projesini yurütürken, Prof. Dr. Erol İzdar balıkların yaşını saptadıkJarıru söyle Prof. İzdar'a göre Karadeniz'de kalkanın azalmasının nedeni: di. Prof. Dr. Erol tzdar Türkiye^ de balıklann genç avlanmasına ilişkin olarak da şunlan söyledi: "ldeal balık 3 yasında normal bü'yüklüğüne ulaşır. En buyiik balığı avlamak daha ekonomiktir, en küçuğunu avlamak denizden caimakür. Bir agda 1 ton balık tuiuyoruz, balbuki bu sene 300 kilosunu, seneye 300 kilosunu, daha sonraki sene 300 kilosunu tutsak bu miktar süreklilik kazanır. Oysa bu sene 1 ton balık avlarsak, balık nesli tükenir. Bizde genç balık avlanıyor, sonra balık knçiildü diyorlar. Hamsi agıyla balıga çıkıyoriar, uskumru avlıyorlar, sonra bunun büyüklerini alıp, küçüklerini atıyortar. Biz her dönemin avıyla ilgili ağ çekiyoruz. Yaş grnplannı beürliyoruz. 3 yaş gnıbunda stok nedir, onu hesapla>acagız." Çalışmalan sonunda balıkçıların hangi ağ tipleriyle, hangi bölgelerde, hangi sürelerde avlanacaklanna ilişkin harita cıkaracaklanna değinen Prof. Dr. Erol fzdar, "Karadeniz'den 400 bin ton balık tutuluyor, bunlan en ekonomik biçimde degerlendirmek zonındayız" dedi. Ozal: 2000 yıllarım düştinerek tasarıyı hazırlacük Başbakon: O tarihlerde kalkınan ve Avrupa'nm güçlü ülkeleri arasına giren Türkiye'de de ortalama ömür yükselecektir. ANKARA, (a.a./THA) Başbakan Turgut özal, emeklilik yaşının yeniden düzenlenmesi ile ilgili tasanyı "2000 yüiannı döşünerek hazırladıklannı" belirterek, " O tarihlerde kalkınan ve Avrupa'nm güçlü ülkeleri arasına giren Türkiye'de de ortalama ömür yükselecektir" dedi. Emeklilik yaşı ile ilgili tasan Bütçe Plan Komisyonu'nda göriişülmeye başlanüırken, özal, tasannın yumuşatılacağını ve kazanılmış haklara dokunulmayacağını söyledi. TBMM kuüsinde yaptığı açıklamada, hiçbir ülkede bu kadar yumuşak bir geçişe rastlanmadığını belirten özal, şöyle konuştu: "Bu ledbirleri alamazsak, enflasyondan kurtulamayız. Ülke kaidıramayacagı yükün altına girer, bu gidişle çalışmayan aıtarken, çalışan azaiır. Bir örnek verecek olursam, Federal AJmanya'da dokuz çauşana kar$ı bir emekli bulunmaktadır. Bizde ise 2.5 çalışana bir emekli İki yü önce Sanyer Belediye Şube ekiplerince kaçak yapüdığı gedüşmektedir. Çabşma süresi bizrekçesiyle yıküan htanbul Anakent BeUdiytsi ANAPTt Mectis Başde 20 yıl, Babda ise 4550 sene kanı Güven Kurtul'un evim'n bir bölümü, yapılan şikâyetlere karcivanndadır. Biz yasayı 2000 yılşın, iki yıl içinde yeniden tamamlandu Binamn kaçak bölümlerini larım düşünerek çıkanyoruz. O kaplayacak şekilde ve komşu eve de tecavüı ederek yapılan çatı katarihlerde, kalkınan ve Avrupa'tıntn mühürlenmesinden bir süre sonra yeniden inşaat izni almdığı nın güçlü ülkeleri arasına giren ve yapılan şikâyetlere rağmen Belediye lmar Müdürtüğu *nün konuyia Türkiye'de de ortalama ömür ilgili hiçbir girişimde bulunmadığı büdiriliyor. Duvar örülerek yükyükselecektir. Biitön bunlan seltüen yeni çatının kendi parseline 3 metre tecavüı ettiğüıi belirtegöz önünde tutarak, Türkiye'nin rek, Boğaziçi lmar Müdürlüğü'ne şikâyette bulunan Avukat Aytegelecegini kurtarmak için bu yakin Ozan, usulsüzlüğü belgeuyen başvurulanna yanıt verilmediğini sayı çıkartıyonız." belirtti Bu arada Güven Kurtul'un usulsüz çatı inşaatı çaüşmalanfürkiye'de ortalama yasamın nı tüm hızla sürdürdüğü görüldü. önde, Güven Kurtul'un kaçak yadüşük olması nedeniyle tasanya pıst, arka planda ise komşusu Aytekin Ozan'm binasu yöneltilen eleştirileri yanıtlarken Özal, "15 yaş çalışma yaşıdır. 15 yaşındakiler için ölüm yaşı 69 olacak. 2000 yılında ise ölüm yakeserek düz direk haline getirip (Baştarafi 1. Sayfada) şı 70'i geçecek" dedi. Özal Türki ye'de çahşma süresinin Batıh ülyükünü bekliyor. Kimisi yükü özenle yerleştirdiklerinden, her traktör en az 10 tonJuk yükü ala kelere göre çok düşük olduğunu nü boşaltmış gelmiş, yeni yükü da öne sürerek goruşlerini "Ben bekliyor, kimisi ise yanya kadar bilecek durumda. Bunlann arasında, "bnrası beninı" ya da 50 yasındayken 32 senede emekli doimuş, tamamianmasını "orman idaresinden müsaade oldum" diye dile getirdi. bekliyor. Tasanyla kazamlmış haklann 13 yaşındaki DJıan Erkan, Ka aldık" diyen yok. Ceza olasılıgeri almdığı yolundaki eleştirileri malı köyünden, ailesinin 13 ef ğına karşı kaçak ağaç kesimi yade haklı bulmadığını söyleyen radı ile birlikte ağaç toplamaya pan gnıptan Ihsan Ülkücii sesleniyor: Özal, "Möktesep haklara dogelmiş. Onun görevi traktörün "Ne yapalım, mecburuz. kundugnmuz kanaatinde degibaşında beklemek. Uzaktan baSuclu biz degil, ormancılar." lim. İlk gelen tasan mem urlarla bası ile annesi 7 ağacı bağladıkYeşiline, ormamna dayanılparalellik sağlıyordu. Biz hatta lan iple çeke çeke aşağıya indimaz güzellikteki Karadeniz'in işçiler lehine tasanyı daha da riyor. hemen hemen kelleşmiş, kalanı yumuşattık" diyerek, çalışma ORMAN BENİM da yok olraayan başlayan dağlasürelerinde yumuşama sağlanHenüz genç ağaçlann neden nna hüzünle bakarken, Orman ması amacıyla Çalışma ve Sosve nasıl kesildiğini sorduğumuz Genel Müdürlüğü'nün, bir zayal Güvenlik Bakanı Mustafa da "sahibinjn izni oldugu" söy manlar işlevi olan ama artık Kalemli'ye bir tasan hazırlattıleniyor. Sahibi ise "Orman kimsenin dikkate almadığı levğını da sözlerine ekledi. benim" diye üstleniyor. halarına bakıyoruz: Ormamn sahibi olduğu söyle"Ağaç sevgisi, insan sevgisinen ÇakaUı Köyü Muhtan Öyas dir", "Yaş kesen baş keser", Göneşdoğan, önce Orman Ida "Yurdunu seven, ormanını da (Baştarafi 1. Sayfada) resi'nin burayı "imar sabası sever", "Ormanı bekçi değil, den hiçbir şey istemedikleolarak" belirlediğini anlatıyor. sevgi konır", "Ormanda ateşe O nedenle ağaçlann kesiminin dikkat", "Ha>'\an otlatmak ya rini belirterek şunlan söyledi: "Vakfımız, öğrencilere burs yapıldığını ileri süriiyor. "Bu ka saktır", "Avlanmak vasakveriyor, fakirlere erzak yardımı dar dik ve volun başıcdaki, iis tır"... yapıyor ve faizsiz borç para vetelik kentten uzak yere imar sariyor. İslam Vakfı'mn verdiği bu hası nasıl olur?" diye sorduğuburslann niteliğinden dolayı, muzda yanıt değişiyor: burs alan ögrencilerin namaz kd(Baştarafi 1. Sayfada) "Burası benim. Orman idaresi ması, oruç tutması \e hal ve davizjn verdi. Ben günlügü 1800 li yon ve çevresindeki yollarda da ranışlarımn Müslumanlığa uyradan yevmiyeli işçi tuttum. On ulaşımın yoğun sis nedeniyle gun olması gerekir. Kötü alışlar kesiyor, parayı ben ödüyo güçlükle sağlandığı belinilerek mm. Köylü, arabasına ne kadar süriıcülerin dikkatli olması isten kanlıklan olanlann ve Müslümanlığm gereklerini yerine getiryüklerse yttklesin, araba başına di. raeyenlerin burslannı kesece15 bin lira alıyonım. Bir araba YAGIŞ SÜRECEK ğiz." yaklaşık 1.52 ton alır. Sehirde Yoğun kar yağışı Ankara'da 40 bin odun. Ağaçlar kesilince yaşamı olumsuz yönde etkiledi. etrafı çevrilecek, içeriye hayvan İki gun aralıksız suren kar yağıginnesin diye. 35 yıl sonra tek şı nedeniyle kentin bazı semtlerar agaçlar çıkacak. O zaman yi rine 5 saat süreyle elektrik veri (Baştarafi 1. Sayfada) ne izin alıp kesecegiz." "Son bebeğin de yaşama şansı lemedi. Karla kaplanan Ankara Koca ormanlık dağın neredey sokaklarında bir günde 64 kışi çok zayıf. Normal gelişimierini se yok olduğu, yok edildiği sa nin buzda kayarak kol ve baca tamamlayamadan dünyaya gehanın hemen 2 km. ötesinde ise, ğını kırdıklan belirlendi. Anka len bebeklerin kimi organları "Orman Konıma İdaresi" bına ra V'alisi Cahit Bayar, meteoro tam gelişraemiş. Son bebeğin dulojinın, yağışlann etkisini azalta rumunu büyük bir dikkatle izlisı var. Orman koruma binasım cağını söylediğini belirterek yonız. Bebek, şu an vaşamını geçtikten 6 km. sonra ise bu kez 20 Kişılık, daha profesyonel go "Okullar taıil edilmeyecek" dedi. sürdüriiy or." Bir batında sekiz çocuk dünzüken grup hızlı hızh meşe ağaçMeteoroloji Genel Müdurlulannı kesiyor. Aşağıda ise 3 trak ğü'nden verilen bilgiye gore yer yaya getiren anne Sevil Çapan'tör bekliyor. Ağaçları yükleme yer etkili ve sürekli yağışlar bu ın sağlık durumunun tamamen den önce çevresindeki dallannı düzeldiği belirtildi. gün de surecek. Ankara'da Ulus'ta bir okul ile yurdu var; yurtta yüz kadar öğren cı kalır. Bu öğrenciler her sabah saat 04.00'te, uyandırılırlar. Onlara. Haydi bakalım namaza! denir. Sular akmıyorsa. toplu halde, şadırvanı olan yakın bir camiy gidilir. Yakınında yoksa uzağına. Sabahm dördö, öğrencilere bu zulmü yapmaya kimin ne hakkı vardır? Kimi öğrenciler, gitmek istemese, "Vaaay sen, Müslüman değil misin?" suçlamasıyla karşılaşırlar. Analarına babalarına bile yazılabilir: "Çocuğunuz, buyruklara uymuyor, gâvur olacak!" diye. Bu kış kıyamette, sadece bu baskılara dayanamayıp, yurtlarından aynlan öğrenciler var. Laiklik nerede kaldı? Dinde, inançlarda zorlama, laikliğe aykırı değil mi? Devlet yurtlarında kız öğrencilerin çalışma odaları, seccade dolu. Aşağıya yemeğe inerken başlarını bağlıyorlar. Çünkü yemek sırasında hizmet eaenler erkek, erkek yanında da başlar açık olur mu? Üniversıtelerde, yüksekokullarda da kızlar başlarını açacaklar dendı ya, okula dek kızlar, başlan örtülü geliyorlar Bir okula böyle gelırler. Başfarındaki türbanları çıkarırlar. Oradaki kimi görevliler de onlardandır: Oooo, hoş geldiniz, nasılsmız? Hoş bulduk iyiyiz, siz nasılsmız? Bu ıçten konuşmalardan sonra, pardösülerini, türbanlarını bırakıp içerı girerler... Atatürk'ün kurulmasını düşlediği Van'daki ünıversitede fakültelere kız öğrenciler başlan bağlı, sıkmabaş, gıdiyorlar Ne yazık1 Din derslerı zorunlu olduktan sonra, hani Kuran kursları kapatılacaktı? Kapatamayacaklarını bıliyordum. Laıklikten ödün verildı mi, gelir onun arkası. Demokratlann ülkeye yaptıkları en büyük kötülük, ezanı Arapçaya çevirmeleri oldu. Ramazana yetiştireceğiz diye de çırpındılar. Hiçbir yönetım ondan sonra, ezanı Türkçe okutamadı. 27 Mayıs'çılar bile bunu gerçekleştiremediler. Ondan sonra, tum Atatürkçü kurumlar neden kapanmasın? O denli güç mü? ipin ucu kaçmış bir kez... Geçen 27 Mayıs'ta, Manisa'da Atatürk Anıtı, sol kolu havada diye, vinçlerle sökülüp Karabük'e OemirÇelik Fabrikası'na götürüldü. Orada sol kol eritilecek, cebe girecek biçimde yeniden dökülecekti. Atatürk'ün anıtı yerinden sökülürken, bir okur resimleri çekip göndermiş. Te/lerle bağlı Atatürk, cüceler üfkesinde Gulliver'e benziyordu. Tellerle sanlıp, sarmalanıp vinçlerle sökülmüş ama, bu kez de eritilen kol dıkılememiş cebe!. Manisa Valısı Ratet Üçelli ile ANAP'lı Belediye Başkanı'nın umurlarında mı? Manisa'da anıtın tam karşısındaki Hatuniye Camisi: nden çıkanlar söyleniyorlarmış: Biz bu putu görmek zorunda mıyız? diye. Atatürk anıtı bir kez söküldü ya, artık geçmış ola; oraya ya bir mescit yapılır, ya da başka bir şey. Daha önce de yazmıştım, Manisa'da, Manisa kulislerinde dolaşan söylentileri; bir daha aktarayım, belki tınan biri çıkar; Manisa Valisi Rafet Üçelli, namazlarını Hatuniye Camisi'nde kılarmış. Namazdan sonra da kocaman tespihıni sallarmış. Elınden fırlayan tespih, uçar uçar, yâkındaki Atatürk'ün havadaki sol kolunatakılıt Güya, sol kolun kesilmesınin asıl nedeni bu olur. Koca anıt. tellerle bağlanıp yerinden sökülüp kaldırıldı da, devletin hiçbir yerinden ses çıkmadı Haydı görmezden gelindi diyelim, yazıp çızdik yine ses çıkmadı. Ama, arkasını bırakmayacağım... Bugün 23 aralık, Menemen'de, Kubilay'ın öldürülüşünün üzerinden, 55 yıl geçtı. Çağdaş Yayınlan'nda çıkan, Kemal Üstün'ün "Menemen Olayı ve Kubilay" yapıtını okudum. Kemal Üstün, Kubilay'ın arkadaşı. Anılarını da aktanyor kitabında Çeşitli yıllarda Cu.rrv huriyet'te çıkmış yazılara da yer vermiş Kemal Üstün. Kemal Üstün, özetle şöyle diyor yapıtının bir yerinde: "Bu satırların yazan, kanlı ve utançlı olayın görgü tanıklanndan biridir. Ve aynca askeri rnahkemedeki yargılamaları öğretmenler adtna izleme olanağını bulduğum için, şehit Kubilay'ın yakın arkadaşı olduğum, olaydan beşaltı saat önce Türkocağı salonunda Kubilay ile birlikte bulunduğum için, olay sonralarını gördüğüm ve bildiğim için, 1937'ye kadar Menemen'de Kubilay okulunda öğretmenlik yaptığım için olayı genç kuşak/ara, devrimdlere, Atatürkçülere bir kez daha duyurmak amacıyla anılanmı tazeliyor, yazıyorum, Ödev bu. Menemen olayı tarih boyunca benzeheri gibi, sömürü düzenleri bozulanlann ve çıkarları elden gıdenlerin ya da gideceğıni düşünenlerın 'din elden gidiyorl' göruntüsüne bürünerek cahıl kalabalıklan kışkırtmalarından ve saldınya geçmelerinden doğmuştur. Menemen olayı, eskınin kalmtılanndan bir tankat (Nakşıbendi) şeyhinin marrfetıdir. Cumhurıyete ve devnmlere karşı bir harekettir. Kökeninde çıkarcılık, bağnazlık ve aldatılmışlık yatar. Bir 'Mehdı' taslağı derviş Mehmet ve üç Mehmet, ikisınin adı Hasan; silahlı 6 yobaz bir de 'Kıtmir' adlı köpekl Bu Tlik grup ünlü efsanedeki 'eshabı kehf'/ temsıl etmektedirler. Bunlar 'şeriat ordusu'nun öncüleridir. Istanbul'da Erenköy'de bir köşkte yaşayan 84 yaşındaki şeyhlennden (Şeyh Esal) aldıkları talımatla Manisa dağlarında bir mağarada kırk gün kalan dört Mehmet ıkı Hasan ayın yaparlar. esrar içerler, tespih çekerler ve günlerden bir gün 'tetik çekmek' üzere 23 Aralık 1930 Salı sabahı alacakaranlıkta Menemen'e ulaşırlar. Sabah namazı kılınmakta olan bir camıden ayetli yeşıl bayrağı da alarak camideki 810 kişiyi kendilerine katslmalan için zoriarlar. Yetmiş bin kisilik şeriat ordusunun memleketı kuşattığmı, teslim olmayanlann kılıçtan geçırileceğini söylerler. Yeşil bayrak, hukümet ve belediye binaları arasındaki küçük alana dikilir. Ve tekbır seslenyle hezeyanlarına başlartar. İstedikleri seriattır. İstemedıkleri sapkadır, yeni gıyımdır, yeni yazıdır. Bunun anlamı ise cumhuriyet ve devrımlerdır. Menemen'de bu utançlı olay başlarken şeyhlen Istanbul'da köşkünde keyfine bakmaktadır. Müritleri sokaklarda kudurmuş gibidırler, 'istemezüüuk!.' seslerı gelir. irtıca hep böyledir. Arkadakıler çıkarlarının peşındedirler. Allah diye cahiller kandırıbr. kışkırtılır ve sokaklara sürülür. Tarıhın derinlıklerınden bu sesler duyulur ve nice kanlı lekeler... Ve 23 aralık sabahı Menemen alanında her şey bırkaç saat içinde değişmiş, karışmış ve çığrından çıkmıştır. Bu sırada kendısine birliğınden görev verilen yedek subay Kubilay, olay yerine kosar; Derviş Mehmet'in yakasına yapışır. Fakat yobazlardan bin silahını ateşler ve yaralanan Kubilay bıraz ötede cami avlusunda yere düşer. Fırsat bu fırsattır; kudurmuş, gözleri dönmüş yobazlardan ikisi saidırıriar. Ağzı testerelı bağ bıçağı ile yaralı Kubilay'ın başını gövdesınden ayınrlar, yeşil bayrağın tepesine geçiririer..." Bundan sonra olayların gelişmesini, yankıları, yayınlan Kemal Üstün'ün yapıtından okursunuz. Aradan elli beş yıl geçti; her geçen yıl, gerıcilık gemi azıya aldıkça, Kubilay'lar unutturulmak mı isteniyor. Nakşıbendı müritleri, Süleymancılar, Nurcular cirit mi atıyorlar? Bu akşam TV'de, "Kubilay O/ay/"na ilişkin bir program yok. Yalnız gündüz, TRT2'de 11.45'te "Menemen Olayı" programı var. TRT2'yı bulabilırsem. izleyeceğim! TV, Menemen'de yapılacak töreni aktaracak mı geniş biçimde?Kımler mesajlar yayımlayacak bakalım.. " Yarın da Tevfik Fıkret'ın doğumunun 118'inci yılı. Atatürk'ün taparcasına sevdıği Tevfik Fıkret'ın doğum yıldönümü için belli bir program yok TV'de. 27 aralık cuma günü TV'de akşam 19.30'da "Mehmet Akıf programı var. Körfez'den Afganistan'a (Baştarafi 1. Sayfada) arttı. Saddam, Irak topraklarım terk ettikten sonra Bağdat 'ta açıklanan bu geziyle ilgili sorulara verilen yanıtlarda, söz konusu girişimin, Iran'ın yeni ve geniş kapsamlı bir saldınya hazırlandığı haberleri geçerli bir açıklama olarak ortaya atılıyor. Bu arada Irak hükümetinin, ReaganGorbaçov zirvesinin sonuçlarından elde edilen verilerden hareketle iki büyük devlet arasında Körfez'deki sıcak odakJan gem'şletmeme yönünde uziaşmaya vardıklan haberlerinin geldiği bir sırada harekete geçtiğine de işaret ediliyor. Bu uzlaşma ise stratejik güvenük konularında bir ortakhk temeli üzerine oturan daha genel bir anlaşmanın çerçevesi içinde biçimleniyor. Ziyaretle ilgili Sovyet açıklamalan, Irak'ırı Moskova'yı Körfez çatışmasında daha etkili hatta doğnıdan bir rol oynamaya teşvik ettiğüıi gösterdi. Irak Devlet Başkanı onuruna Kremlin'de verilen kokteylde Andrey Gromiko'nun, tranIrak savaşı konusunda Sovyetler'in kesin tarafsızlık ilkesi izlediğini belirtme gereksinimi duyması buna kamt teşkil edebilir. Bu tarafsızlık Bağdat'a hayati askeri destek sağlamakia birlikte, Sovyetler'e çatışmaya doğnıdan müdahale olanağı bırakmıyor. TASS ajansının "içtenlikli ve gerçekçi" göruşmeleri nakietme biçiminden algılayabildiğimiz kadanyla, taraflar arasında başlıca görüş aynlıkları Batılı kaynaklann bildirdiği MoskovaTahran arasında gelişmeye başlayan askeri işbirliği üzerinde yoğunlaştı. Aynı kaynaklar, daha da ileri giderek Iran'ın Ortadoğu'da artan nüfuzunu göz önünde bulunduran Sovyetler'deki bir eğilimin, bu işbirliğinden geleceğe dönük yarar umduğunu da ifade ediyorlar. Irak'ın Moskova nezdindeki son girişiminin aynca Afgan sorununa banşçı yoldan çözüm bulma olasılığıyia da ilgili olduğu ve bu çerçeve içinde özel bir anlam ifade ettiği kaydedilmelidir. Çünkü Sovyetler'in Afganistan konusunda yapacağı tercih ve bu tercihin Körfez bölgesindeki sonuçlanrun yol açacağı durumla tranIrak arasındaki genel dengede oynayacağı rolü en iyi tayin edecek pozisyonda bulunan ülke Irak'tu. Gecen ay Cenevre'de yer alan ReaganGorbaçov zirvesinde Amerikalılar, Afganistan konusunda "Sovyetler'in giderek belirginleşen esnekliği"ni saptamış olmasalardı, bu esnekliğe olumlu biçimde karsılık verme anının geldiği analizleri yapmaya girişmezler ve Sovyetler Birliği'nin bu ülkeden çekilmesini de kapsayan soruna barışçı çözum bulunması yönünde garanti verme eğilimlerini açığa vurmazlardı. Aynı analizden hareketle VVashington, BM gözetimi altmda yapılan Cenevre'deki dolayh PakistanAfganistan görüşmelerinin yeni tunmun tayin edici olduğuna inanıyor. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı John Û'hitehead, bu zemin üzerinde BM Genel Sekreteri de CueUar'a bir not ileterek ülkesinin "topyekun ve dengeli bir çözüm çerçevesinde uygun bir garantör rolu oynamaya" hazır olduğunu bildirdi. \Vhitehead, Kabil ile tslamabad arasında yürütülen dolayh görüşmelerin geçtiğimiz günierde açılan 6. tunı başlarken, bu turun "Sovyetier'e, Gorbaçov'un Cenevre'deki ifadesine uygun olarak BM sürecini destekieme konusunda samimi ve siyasi bir çözüm gerçekleştirmeye içten bağlı olup ohnadıklannı kanıtlama fırsaü verdiği"ni belirtme ihtiyacı duydu. De Cuellar'ın elinde bulunan bu Amerikan notası, ABD'nin ciddi olarak bir anlaşmaya varılması arzusunda oiduğunu kanıtlamayı amaçhyor. Çünkü, bu yoldan "Sovyet birliklerinin sura tli ve nihai bir şeldlde çekilmesi sonınu çözumlenmiş" olacak. Bundan önceki 5 tur göruşme boyunca Afganistan'da banş anlaşması için gerekli hemen tüm belgelerin hazırlanmasıyla meşgul olunduğu, ancak Sovyet birliklerini çekilmesi konusunun beklendiğini görmek ilginctir. Moskova'nın birliklerini geri çekme konusunu Afganistan'a yönelen "dış miidahaleler"in durmasıvia bağlı kıldığını haiırlatmakta yarar var. " D ı ş müdahaleier" ifadesiyle kastedilen, Afgan direnişine yapılan ABD, Pakistan, Çin ve bazı Ortadoğu ülkeleri kaynaklı yardımlardır. Sovyetler'in Afganistan'dan muhtemel bir geri çekilmesinin sonucunda meydana gelecek bölgesel denge bozulmasırun boyutlarını hesaplamak kolay değil. Buna karşılık ekonomik bolluğun sonuna yaklaştıklannı hisseden Körfez ülkeleriyle Sovyetler'in ilişkilerinde geliştireceği muhtemel yaklaşımlann hangi ölçülerde istikrar bozucu olduğunu kestirmek daha kolay. Bu nedenlerle Brejnev'in, sağlığında Körfez böigesi, Afgan sorununun çozümü ve Ortadoğu için uluslararası bir konferans açılması konuiarmı kapsayan bir "paketanlaşma" önermesi raslantı olmasa gerek. ANAPlı Belediye Mecüs Başkanı'nın kaçak çatı kııtı Orman katliamı Pravda: Afgan (Haştarafi 1. Sayfada) kımdan yanLş olduğunu belirterek, "Afgan haikının önemli böInmiinün komünizmi kabul etmedigini" kavdetti. Pravda, yine ilk kez Afganistan'da rejim karşıtlan da dahil olmak üzere, tüm sosyal ve siyasi güçler arasında görüşmeler yapUmasuıı önerdi. Ancak gazete, bu diyaloğa Babrak Karmal yönetimine karşı silahlı mücadele veren mücahitlerin de katılabileceği ya da katılmalannın kabul edilmeyeceği konusunda bir açıklama yapmadı. ANKA ajansının baberine göre, Pravda yorumunda Afgan ekonomisini düzlüğe çıkartmak için Karmal yönetimini işadamlan ile birlikte çalışmaya hazır olduğunu beürtti. BBC Radyosu konuya ilişkin yorumunda, Pravda'nın yazısının, Sovyetler Birliği'nin tutumunda ilginç bir değışikligi gösterdiğini belirtti. BBC'nin yorumcusu, Moskova'nın Afganistan'da sağladığı stratejik avantajlan (hava üsleri) terketmeyi kabul edeceğini sanmadığım, ancak Sovyetler'in zor kullanarak Afganistan'ı denetim altına alamayacaklarını da anladıklarını belirtti. Yorumcuya göre, Moskova, tutumunda beurgin bir >ıımuşama ve esneklik içine girdi. Bu yumuşamanın boyutlannın ne olacağı ise şimdilik bilinmiyor. Moskova'nın mücahitlerle gorüşmeyi kabul edip etmeyeceği de açıklık kazanmayan noktalar arasında. Sovyetler Birliği, son zamanlarda Afganistan'da karşılaştığı güçlükleri dünya komuoyu önünde kabul etmeye başlamıştı. Eylül aymda BM Genel Kurul toplantısı sırasında Sovyet temsilcisi Afganistan'da önemli kayıplara uğradıklannı ilk kez kabul etmiş, bu açıklama dunya basınında geniş yankılar yaratmıştı. Sovyet televizyonunun da son aylarda halka Afganistan'daki savaşm gerçek boyutları konusunda haberler vermeye başladığı gözleniyor. Taner Barlas Mim Jivairo John Arden Oğrenciye Kar yağışı ALTINA HUCUM B TRAVEN ALTINA HÜCUM B. TRAVEN Okay Türkçesi: Fjyatı: 650 TL Sekîzinci Gönensin Son ,3 oyun ŞAN da Cars 18 30 20 30 Prş 18 30 Uyar avan/Voneten Metin Deniz RonuK Sanatç Deniz Türkali ODA YAYINLARI, Babıalı Cad. No: 19/3 Cağaloğlu / Istanbul Tel: 527 39 53
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle