17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLERİN DEVAMI Meclîs'ten notlar (Baştarafı 1. Sayfada) erken şarllı salıverme yuluna gidilebilir. Böyle bir af tartışmalara yolaçmaz." Âf dışındaki seçeneklerin üzerinde durulması görüşünün benimsenmesinden sonra Adalet Bakanlığı'nda İnfaz Yasası değişikliği çalışmalanna başlandı. Halen İnfaz Yasası uyannca 30 günlük ceza süresinın 16 gününü yatan hükümlü, cezaevinde 30 gün kalmış sayılıyor. "Iyi hali görülmesi" koşuluna bağlı olan bu "şartlı salıverme" yaklaşık dörtte iki oranını buluyor. Adalet Bakanlığı'nda yürütülen çalışmalarda halen erken salıverme oranının ne kadar yükseltileceği, hangi tarihte suç işleyenlere uygulanacağı sorularına yanıt aranıyor. Bu soruların yanıtlannın belirlenmesinde zaman kazanmak ve SHP'nin af önerisine karşı çıkabilmek için İnfaz Yasası değişikliği için TBMM 1 den yetki istenmesi düşünülüyor. TBMM'den yetki alınması halinde "erken salıverme"nin ilkeleri Bakanlar Kurulu'nca belirlenecek. Erken sahvermenin bir kereye özgü belirli bir tarihten önce suç işlemiş olan mahkum ve hükümlüler için uygulanması. bekleniyor. Erken salıverme oranmın bir birim yükseltilmesi düşünülüyor. Halen 10 yıllık ceza süresinin yaklaşık 5.5 yılını yatan hükümİüler iyi hali görülürse, '•şartlı salıverme"den yararlanabiliyor. Bu o anın bir birim yükseltilmesi halinde örneğin 3 va da 4 vıl cezaevinde kalan bir hükümlü 10 yıllık cezasını çekmiş sayılacak. Af konusu bugün yapılacak Bakanlar Kurulu'nda görüşüimeyecek. Ancak, SHP'nin af önerisinin TBMM'ye önümüzdeki haffa ^urulnıası halinde düzenlenecek ilk .iakanlarKurulunda konunun gündeme gelmesi bekleniyor. Bakanlar Kurulu'nda SHP'nin önerisinin de incelenmesinden sonra bu konudaki kesin karar verilecek. Bakanlar Kurulu'nda verilecek karar ayrıcaANAP TBMM grubunda da görüşülecek. ANAVASADAKf SINIRLAMALAR Anayasanın 87. maddesinde, "Anayasanın 14. maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenlerin" affedilemeyeceği belirtiliyor. Anayasanın 14. maddesi ise şöyle: "Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez biitunlüğunü bozmak. Türk De>letinin ve Cumhuriyelinin varlığını (ehlike>e duşıirmek. (emel hak ve hürriyetlerini yok etmek, devletin bir kişi veya zümre tarafından yonelilmesini \eya sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak veya dil. ırk, din ve mezhep ayrımını >aratmak veya sair herhangi bir yolda bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzenini kurmak amacıyla kullanılamaz." SHP KOMlSYON KURDU SHP Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan tarafından bu hafta Meclis Başkaulığf na verileceği açıklanan Af Yasa Önerisi'nin gelecek hafta içinde verilmesi bekleniyor. Ortak komisyonca hazırlanan ve kamuoyuna açıklanan Af Yasa Önerisi'nin incelenmesi için beş kişilik bir af komisyonu oluşturuldu. İsa Vardal, Hasan Allay. Turan Beyazıt, Coşkun Bayram ve Mustafa Çelebi'den oluşturulan Alt Komisyon hazırlayacağı raporu grup başkanlığına \erecek. Yetkililer, yasa önerisinin gelecek hafta başlarında Meclis Başkanlığı'na sunulacağını belirttiler. r 75 ARALIK 1985 OLAYLAREV ARDIMMKI GERÇEK (Baştarafı 1. Sayfada) Bütçenin CANAN YAZGANGİL unutturdukları milletvekilinin ayağma kadar götürdüler. A NA P Elazıg Milletvekili Naci Taşel, dün en üzgün milleıvekillerindendi. Taşel, 1 milyara ortak olayım derken evdeki bulgurdan oldu. Evlilik yıldönümlerine rustlayan gun kuılama düşüyle evine gittiğinde, düğün hediyesi olarak kendilerine verilen altın, güınüş, büıün ziyneı eşyalarınm çalmdtğmı öğrendi. Eşi, alışveriş için evden çıkıp da gerı döndüğunde, yatak odalannın çekmecelerınde kiliıli duran takılannın yerinde yeller estığınin farkına vardı. Taşel'in maddizararı 2 milyon lıraydı. Taşel, kendilerine geçmiş olsun diyenlere şu karşılığı veriyordu: ' 'Sağlık oisun. Cana geleceğine mala gelsin." ANAP kulisinde yanküanan diğer bir olay, SHP'li Cüneyt Canver'in işkence aletıni Meclis kürsüsüne koymasıydı. Orhan Ergüder başta olmak üzere ANAP'lılar, Canver'in bu davranışını "çirkin" buhıyorlardı. Sohbeıe katıian ANAP'lı Şükrü Yürur, "Eğri oturup doğru konuşahm. Eskiden jandarmamn manyetolu telefon kullandığını duyduk" diyerek Canver'in iddialanna hak verenlerdendi. A\AP Grup Başkanvekili Haydar Özalp, sistem/i bir işkencenin olmadığınt savunuyor. Ancak bireysel bazı kötü davranışlann da önlenemediğini söylüyordu. Canver kürsüde konuşurken, ANAPGrubu'nun sessız kalması olıtmlu karşılanıyordu. Özalp'e göre, sessizük laktiği "iyi oluyordu, Canver'in şovu kursağmda kahyordu. " sene kala, Türkiye'de çocuklann adliyeye ele gu'ne gösteri yapmaK istercesine kelepçe ile getirilip götürülmesi hangi uygarhkla ya da hangi insanlıkla bağdaşabilir? Lüks otellerin gökdelenlerındeya da görkemli bakanhk odalarında oturanlar ve çok yüksek sorunlarla uğraşanlar, acaba dünkü gazeıemizde yayımlanan fotoğrafı hangi düşiincelerle seyrettiler? Bu resim bir istisnayı değil, bir kuralı vurgulamaktadır; toplum vicdanı ile birlikte devlet büyüklerini de rahatsız etmesi gerekir. Olayın utancım hepimiz paylaşmalıyız. Uygarlık yolunda yüriimek istiyorsak bu çeşit olaylar karşısında çok duyarlı davranmalıyız. Sanıklara işkence yapılan, çocuklara kelepçe vurulan, üniversıte yurtlarında kitap yasaklan yürürlüğe kortan bir toplum olmaktan kurtulmak içın elbirliği ile çahşmalıyız. Bugiin ülkemizde utanç verici işlemler yaygındır. Bu saptamayı kabul etrikten sonra, sorunlann çaresi bulunabilır. Sanık çocuklara kelepçe takılmastnı önlemek, enflasyonu aşağı çekmekten çok daha kolay bir i.ştır. * • • ASKARA On gündür süren bütçe görüşmeleri, önemli siyasi geltşmelere yol açabilecek bazı olayiarı ister ıstemez ikinci plana itti. DSP kurucusu olan dörı milletvekilinin duruınu, Anayasanın 84. maddesindeki değişiklik, sayıları 44'ü bulan bağımsızların kendi içlerinde bir grup gibi hareket etmeleh, kimin hangi partide gönlü olduğu, HP'den ayrılan Yılmaz Hastürk 'ün yeni bir partı kıırma girişimleri, bütçe görüşmelerin'm tozu dumanı arasında kaybolup gitti. Dıkkaılerden kaçan bir başka olay da AS'AP Genel Sekreteri Mustafa Taşar ve kardeşi Faruk Taşar 'la ilgili iddialardı. Taşar'ın, kardeşine mılyonlarca liralık usulsüz kredi kuüandırdığı iddiaları, gazete sütunlanna yansıyınca, ilk başlarda bunu önemsemeyen ANAP'lılarm kafalannda giderek büyüyen soru işaretlerine yol açiı. Artık, nııinleşen büıçe görüşmelerinden bunalıp, kulislere çıkan A SA P 'tılar arasında sohbelin baş konusu. Taşar hakkındaki iddialar oluyordu. • A.\'AP kulisinden kaynaklanan bir söylentiye göre, iddialar Başbakan Özal'a kadar gidince Başbakan, Taşar olayına el koyuyordu. Başbakan, iddiaiann voğunlaşması uzerıne Genel Sekreteri Taşar 'ı çağırmış ve kardeşinin iiç yıllık mai varlığına ilışkin bilgiler istemışti.. Öyle anlaşılıyordu ki, Başbakan, yolsuzhık ve usulsüzlük iddıalannm avyuka çıkması üzerine duruma "el koymak" zonında kalmıştı. Eskiden hemen her gün TBMM'ye gelen ve görüşmeleri düzenli olarak izleyen Taşar'ın, usulsüz kredi iddialarımn ortaya çıkmasından sonra Meclise daha az uğrar olması da, karşıtı bazı AS'AP'hlar tarafından şöyle yorumlanıyordu: "İş ciddîye bindi. Taşar, fazla ortada görünmeyerek olayın üstiinü örtmek ve işi soğutmak istiyor. Ama artık üzerine atılari bu çamuru silmesi çok güç. " Genel Sekreter hakkındaki iddiaları ilk başlarda ciddiye almayan Özal, önceki gece ilk kez bıı konuda sorulan soruları yantılıyordu: "Gereği neyse. ilgili yerler bakarlar. Vsulüne uygun olup olmadığına. ilgili makamlar karar verir. Vsulüne uygun olup olmadığına bakıhyordur, merak etmeyin." Başbakan Özal'ın, "Bekliyordur, merak etmeyin"biçiminde açıklamada bulunnıası, ANAP'lılarm Taşar'la iigili düşüncelerini daha da pekişıiriyordu: "Taşar'ın gerçekten işibitik. " Başta AS'AP'lılar olmak üzere hemen hemen tüm milleıvekilleri, dikkaılerini bütçeden çok milyarhk piyangoya çevirdiler: "\e yapıp da şanslarını arttıracaklar. Bileti nasıl bulacaklar. Büyük ikramiye çıkarsa nasıl böluşülecek?" ASAP'ta bu sorunu çözümleme ışini Hikmet Biçentürk üstlendi. Biçentürk, bilet için tüm ANAP'lilardan JOOO'er lira toplarken, tek tek isım kaydediyor. Böylelikle Başbakan 'ın üzerinde titizlikle durıilmasını istediği yoklama da dolayh yoldan yapılmış oluyordu. Biçentürk'e 1000'er lira verenler, o gün Meclisıe hazır bulunanlardı. Dün sabah erken saatlerde ANAP'ın bilet orıakiığı lisıesinde 155 ANAP'lının adları yer alıyordu. ANAP'lılarm, "Bilet bulabilir miyiz?" endişelerini TBMM İdare Amiri Lütfullah Kayalar giderdi. Kayalar, Milli Pıyango idaresine telefon ederek, milyarhk ikramiye bıletlerinin Mecliste sattlmasını sağiadı. Milli Piyango 'da görevli üç memur, dun öğleden sonra Meclise gelerek, kulıslerde bilet satarak, hizmeli Bir haftadır tüm yurdu etkisi altına alan "süper piyango" heyecanı sürerken, süper biletler bugün satışa sunuluyor. Amortisi olmayan 10 ve 5 bin liralık biletler karayoluyla bir kamyon içinde dün gece saat 21.00 sıralarında tstanbul'a getirildi. 12 sandık içinde yaklaşık 6 milyar lira değerindeki biletler daha sonra, sırasıyla Kadıköy, Galatasaray, Bahçekapı ve Aksaray şubelerine dağttıldt. "Süper" biletlerin bilgisayarla hesaplanan kontenjanlara göre bayilere verileceği belirtiliyor. Bahçekapı şubesine verilen 1 milyar 966 milyon 500 bin lira değerindeki biletlerden ilki kamyonun şoförii Mustafa Korkmaz 'a satıldı. Korkmaz, bileti Bahçekapı Şube Müdüru Hayati Buldu 'dan alırken, ' 'Bahçekapı 'mn uğuruna inanıyorum'' dedi. Daha sonra Izmir biletleri için tstanbul'dan aynldı. (Fotoğraf: LEVENT ÇAGLAR) Mecliste 'süper piyango' kuyruğu (Baştarafı 1. Sayfada) ra'daki ilk taliplerinden biri. 20 yaşındaki işsiz Ömer Satılmış, "Bir yıldır işsiz geziyorum. Çıkarsa kendi işimi kendim kuracağim" dedi. Ticaret lisesi mezunu olan Ömer Satılmış. borç bulduğu 40 bin lira ile dört tam büet satın aldı. Ankara'da. "süper çekiliş biletleri"ni öncelikle piyasaya arzedenlerin "gezici bayiler" olduğu gözlenirken, kuyruklar nedeniyle Yenişehir'deki yaya trafiği de aksadı. 20 bin liralık bile: alan. serbest meslek sahibi olduğunu söyleyen Bayram Dokutucıı. " 1 milyarın umudunun büyük olduğunu" belınirken. "Çıkarsa kendi memleketim Nevşehir'de yatırım yapacağım" diye konuştu. Kendini Ankaralılara, "Ankara'nın Nimet Ablası" olarak tanıtan gezici bayi Ali Haydar da şöyle konuştu: "Ekstra çekilişe talep çok büyük. Sabah 3 milyon liralık bilet aldım, hemen tükendi. Yeniden 10 milyonluk daha bilet alması için adam gösterdim. İşler iyi gidiyor." 1 milyar lira büyük ikramiyeli, Cumhuriyet tarihinin en büyük piyangosundan milletvekillerinin "bilet bulamayarak milyar hayalinden uzak kalmaması için" önlem alındı. Miiyarlık biletler. Milli Piyango Genel Müdürlüğü tarafından TBMM'deki Ziraa: Bankası Şubesi'nde milletvekilleri için satışa ;.unulurken. bir gezici bayinin kuiislerde bilet satması sorun yarattı. Başbakan Özal tarafından ortaya açılan ve kısa sürede hazırlanan miiyarlık çekilişin biletlerine yoğun iigi doğunca. TBMM İdare Amirliği. mületvekillennin biletsiz kalmaması için girişirnde bulundu. ANAP'lı İdare Amiri Lütfullah Kayalar'ın gırişimleri üzerine Milli Piyango Genel Müdürlüğü, Meciiste bilet satışı için iki görevli gönderdi. Önce kulislerdeki bankalarda satış yapacakları beklenen Milli Piyangagörevlilerı, daha sonra kararın değiştirilmesi üzerine satışlarını Halkla İlişkiler bınasındaki Ziraat Bankasf nda gerçekleştirdiler. Bu arada milletvekillerinin Halkla Ili;kiler binasındak: odalarına. müzik yayını arasında bilet satışının başladığına ilişkin anonslar da yapıldı. Milletvekilleri, anonslarla bankadaki bilet satışına çağırılırken, Meclise nasıl girdiği belirlenemeyen bir gezici Milli Piyango bayii, milletvekillerinın milyar hayallerine katkıda bulundu. Durmuş Kılıç adındaki bayi, kulislerde Meclis personeline ve milletvekillerine bilet satışı yaptı. Gezici bayi Kılıç'ın. milletvekillerine milyar hayali yaşatacak biletleri satışı, foto muhabirleri tarafından görüntülenmek istenince. sorun çıktı. Kulisteki yoğun kıpırdanmanın ve flaşlar... ardı ardına patlamasının dikkatleri çekmesi üzerine, görevliler duruma mudahale ederek bilet satışını önlediler. Önce, gezici bayiye banka şubesinde satış yapması gerektiğini söyleyen görevliler, sonradan bankada özel göre\lilerin satış yaptığmı öğrenince, Durmuş Kılıç'ı TBMM binasmdan çıkardılar. Ancak Kıl:ç, bu süre içinde elindeki biletlerin büyük bölümünü satarak, 50u bin lira hasıiat elde etti. Miiyarlık bilet için ANAP milletvekilleri, kendi aralarında biner lira toplayıp "ortaklık" kurarken. tek başlarına bilet alma yolıınu da seçtiler. Milletvekillerinin büyük bölümünün miiyarlık biletlerden aldığı, ancak ozellikle muhalefet milletvekillerın(n biletlere daha az rağbet ettiği dikkati çekti. ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN (Baştarafı 1. Sayfada) Hemen belirimek gerekir: Tekstil ürünleri Ureten Paktaş'la ilgili karar "bir kurtarma operasyonu değil. " Özel bir firmanın "kamulaştınlması" hiç değil. Olay çok basit bir yaklaşımla, "Vergi borcunu sürekli erteleyen ve fakat ödeyebilecek durumda olduğu halde bunu bir türlü ödemeyen bir firmaya eldeki yasalann işletilerek devletin alacağını tahsil etmesi ve benzer flrmalan hizaya getirme operasyonu" olarak niıeienebilir. Salt bu nedenle önceki gün toplanan Ekonomik Kurul'un gündeminde bir başka ınadde yoktu. Sadece "Paktaş'a uygulanacak yaptırım" ele alınacaktı. Bu nedenle gerek Hazıne ve Dış Ticareı Müsteşarlığı, gerekse Maliye Bakanlığı Paktaş'la ilgili tüm ayrınıdan dosyalamışlar ve iş karara kalmıştı. Ekonomik Kurul toplantısmda ortaya konulan verilere baktlırsa: Paktaş toplam 16 milyar liralık vergi borcunu bir türlü ödenriyorifu. Bu borcun birikmesine iki neden gösteriliyordu. Bunlardan ilkı kur farkları, ikincisi de, loplantıda öne sürülen iddiaya göre "eldeki kaynaklan (parayı) firmanın başka amaçlarla kullanması ve bunun yamnda • zarar eöstermesiydi." Ham pamuğu diğer tekstil fırmaları 60 liradan satm alırken, Paktaş 8090 liradan aldığını gösteriyor. Daha sonra avnı ham pamukların firmaya daha düşük fiyattan satıldığı kaydediliyor ve aradaki fark firrtıa tarafından "başka amaçlarda" kullanılıyordu. İddia buydu. Bu arada da vergi borçları birikiyordu. Vergi borçlarım maliye tahsil edemez hale gelince, ise el konuldu ve Paktaş firması saiılığa çıkanıldı. Aslında sadece Türkiye'nin değil, Avrupa'nın da sayıh tekstil tezgâhlarına sahip olan Paktaş gerçekten modern bir kuruluş. Paktaş, modern tesislerine rağmen, 50 milyar liraya satışa çıkartıldığı halde, devlet satışı dört kez denediği halde, alıcı bulamadı. Bunun üzerine ilgili yasalar işletilerek satışa çıkardığı fiyatın yarısına, yani 25 milyar lîra karşılığmda devlet, "alacaklarına karşılık olntak üzere" Paktaş'a el koydu vefırmayı Sümerbank 'a devretti. Şimdi Paktaş, Sümerbank tarafından işletilecek, belki daha sonra yeniden piyasaya çıkartılıp yeniden satılabilecek. Olayın özeti bu. Bize kalırsa, Özal hükümeti tarafından alınan bu karar "sadece Paktaş'la sınırlı kalacak değil", sırada başka firmalann bulunduğu da haber veriliyor. Vergi borcunu ödeyebilecek durumda olduğu halde, çeşitli mali hesap oyunlarıyla bu borcu ödemeyen başka fırmalara da aynı kararın uygulanabileceği konusu çok yaygın. Bunların başında da "Demirören Grubu 'nun'' geldiği bilidiriliyor. Kişi olarak "yılın vergi rekortmeni" görünen bazı kişilerin fırmalanna gidildiğinde, bu firmalann vergi ödemedikleri saptanıyor. Mallanna haciz konulmak istendiğinde, bu kez kendi isimlerine herhangi bir mal ve mülk kaydının olmadığı görülüyor. Ancak, Özal hükümeti bu durumdaki fir/nalara da tıpkı Paktaş'ta olduğu gibi, "el koymakta kararlı." Firmalann neden bu hale düştükleri bir ayrı sorun. Ancak, burada kritik nokla, "vergi borçlanm ödeyebilecek olduklan halde, bundan kaçmanlar, kendilerine fırsat tanmdtğı halde bunu kullanmayanlar." Özal hükümeti açıkça, "devletin fonlarını firmalara kullandırmıyor.'' Bu örnekıe görüldüğü gibi, en azından devlete verilmesi gereken vergileri firmalann başka amaçlarla kullanmalarına izin vermiyor. Karar aslında oluınlu, ancak burada geçmişten bir örneği isler isıemez anımsamak gerekiyor. 1983 sonlannda yine büyük bir firmaya Denizciİik Bankası larafından benzer işlemlerle el konulmuş ve bunun bankaya maliyeti 6 milyar lirayı bulmuştu. Ne var ki, aradan bir süre geçti, Denizciİik Bankası 6 milyar liraya el koyduğu fırmayı daha sonra 3.5 milyar liraya yine eski sahiplerine sattı. Özal hükümetine yakın çevreler şimdi, "Böyle bir durum yeniden doğmaz" dıyorlar. Bunu önümüzdeki aylarda göreceğiz. Şimdi bir gerçek var. Paktaş olayını hafife alınak mumkün değil. Olay aslında benzer durumdaki diğer firmalara "bir gözdağı", serbest piyasa ekonomisinde "herkesin istediğini yapamayacağma" ilışkın ilginç bir örnek bize kalırsa. Sonunda Özal'ın bu noktaya gelmesi de, bir aşaına sayılmalı. Bütçenin künyesi Her 100 hhpden Tsine sağlık hizmeti ASKARA. (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye'de bakıma ve korunınaya muhıaç her 100 kişiden sadece 2'sine hizmet verilebiliyor. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı 1986 yılında. 1985 'e göre yüzde 37 oranında bir arıış öngören 189 milyar 562 milyon lira ödenekie çalışacak. Biiıçeden sağltğa ayrılan pay yüzde 2.61 olarak hesaplandı. Bakanlığın sadece 28 milyon lira düzeyinde tutulan yatırım ödeneklerinin yarısı devam eden projelerde kullamlacak. Bakanhk biitçesine ilişkin raportör gönişünde 5. Beş Yıllık Plan hedejleri arasında yer alan 720 sağlık ocağı ve 4 bin 215 sağlık eviyapımının gerçekieştirilınesinın bu yıl da miimkün olamayacağına değinildi. Sağiık ve Sosyal Yardım Bakanlığı 'nın 189 milyar liralık bütçesinin yüzde57.2'sini oluşturan 108 milyarhk bölümii personel ödeneklehne aynldı. Resmi rakamlara göre. Türkiye'de bakıma ve korunmaya muhtaçlann sayısı I milyon 578 bin 470 kişi olarak hesaplantyor. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı 'na bağlı sosyal hizmet kuruluşlan ise sadece 26 bin 439 kişiye hizmeı götürebiliyor. Çocuk yuvalan ihtiyaan yüzde 3.68'ine, kreş ve gündüzevleri binde 62'sine, huzurevleri yüzde 3.28'ine, rehabilitasyon merkezleri de binde 57'sine cevap verebiliyor. Bakanlığa bağlı sosyal hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdurluğü, 1986'da enfîasyon hedefi uyannca yüzde 25 oranında arttınlan 18 milyar 965 milyon lira düzeyinde bir ödenekie Mzmet verecek. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, 19&5 ythna göre yüzde 22.6 artış gösteren 31 milyar 895 milyon lira düzeyinde bir butçeyie çalışacak Aral: DÎE (Baştaraf; 1. Sayfada) DtE istatistik formlannın hazırlanmasında, doldurulmasında ve arama noktalarında hatalar var. Ayrıca formlann doldurularak DİE'ye gönderilmesini sağlamak için bir yaptırım da olmadığından gcrekli bilgiler yeterince toplanamıyor." Aral, bu yıl 36 işçi şirketinin rehabilite edildiğini, 56 işçi şirketinin durumunun ise incelendiğini bildirdi. Aral. dizel motoru konusunda alınan ithal kararlarının, bu motorların iki yılda Türkiye'de yapılmasını sağlayacak nitelikte olduğunu savundu. Aral, ilk anda 850 bin lira olarak hesaplanan dizel motorlannın fiyatlarının artışını da, gümrük vergisi. KDV ve kurun yükselmesine bağladı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı butçesi üzerinde SHP grubunun görüşlerini açıklayan Aşkın Toktaş, cumhuriyet tarihinde en çok iflas ve tasfiyenin Özal hükümeti döneminde görüldüğünü söyledi. Toktaş, iç ticaret ve dış ticaretin ayrı ayrı kurumlara bağlanmasını eleştirerek. "Dış ticaret daha büyük bir kurumun, adeta bakanlıklar üslii bir slatuye sahip sayın Pakdemirli'ye bağlanmış, sanayi ^elişmesi DPT adına birader Ozal'a bağlanmış ve bakanlık kuşa çevrilmiştir" dedi. SHP sözcülerinden İsmet Turhangil de Anayasa'da öngörülmesine karşın, hükümetin tüketiciyi koruma görevini yapmadığını belirtti ve televizyon ile basında tüketiciyi yanıltıcı reklamlann önlenmesi için tedbir alınmasını istedi. Turhangil, eskiden tuccarın sanayici olmaya özenmesine karşın, bugün sanayicinin tüccar olma isteğinde bulunduğunu anlatarak, Türkiye'de açılan yabancı bankaların büyük kâr elde ettiklerini ve Türkiye'yi sömürdüklerini söyledi. MDP sözcülerinden Vecihi Akın, tüketici fiyatlarının tekellerce olusturulduğuna dikkat çekti. Aynı paniden Naci Mimaroğlu da dizel motorların yerli üretimi yerine ithali yoluna gidılmesini e'leştirdi. ANAP'ın görüşlerini açıklayan Hazım Kutay, Fuat Öztekin ve Sadi Abbasoglu ANAP iktidarının sanayi aianında yararh hizmetler \ erdığini savundular. Mecliste daha sonra Sağlık \e Sosyal Yardım Bakanlığı bu'.çesi göruşüldü. SHP Grubu adına konuşan İdris Gurpınar sağlık hizmeılerine ytede 500 zam yapüdığını ve bakanlığın bu konudaki politakasını belli ettiğini belirterek, "Bakanlığın politikası ölen öliir, kalan sağlar bizimdir" dedi. Işılay Saygın da MDP Grubunun görüşlerini açıklarken. imamların hastanelerde hastalara moral vermeierini önererek. "İmanlı ha<>talar yarı yarıya iyileşir" dedi. Eleştirüeri yanıtlayan Bakan Mehmet Aydın bütçesini savunurken, "İlaç konusunda en büyük hizmeli ben yaptım. Bu konuda tarihe malolacak kitap yazatağım" dedi. Göriişmelerden sonra bütçe kabul edildi. Fransa'nın "Ermeni girişimi" (Baştarafı l. Sayfada) \e Lıik>emburg DışişJeri Bakanı JacquesPoos. Hransa'nın Ermeni sorununa ilışkın bir önerisi olduğunu. ancak konunun zaman darlığından dolayı goruşulmeyeceğıni belirtti Bunun üzerine. Fransa Dışişleri Bakanı Roland Dumas oturumu terketmiş alduğundar.. onu lemsil eden AET işlerinden ^orumlu Devleı Bakanı Catherine Lalumiere Paris'in or,erisini ana hatlarıyla ozctledi. Fran^ı? Bakan, ülkesinin "1915 ola>lannı aydınlalacak" ve üst düzeydeki ıarihçilerie Türk ve Ermeni göruşunun savunuculanndan oiuşacak bir uluslararası "calışma grubunun" kurulmaü yolunda, Orıak Pazar Dışişleri Bakanlannın bir deklarasyon yayımlama^ını istedi. Lalıımiere'nin bu sözlerine diğer Temsücilerden hiçbiri ~e\ap vermedi. Belçika başkenıindeki siyasi gözlemciler, Fransa'nın "Ermeni girişiminin" dünku AET loplanti'ında "zaman darlığından dolayı" goruşulmenıesinin aslında bir gece önceki "siyasi direktörler" toplantısındar. kayrıaklandığını ifade ettiler. Pazarlesı akşamı Brüksel'de gerçekleşıirilen ve AET üyesi ülkelerin temsilcileıinden oluşan "Siyasi Direktörler Komiıesi" oturumanda, Paris sozcusu "uluslararası komisyon" isıemini dile getırmiş, ancak bu oneri hiçbir ulke temsilcisi tarafından desteklenmemişti. Ozellikle Ingiltere. Federal Alınanya ıe Bel v ika'nın yanı sıra, "Türkiye aleyhtan" olarak bilinen Danimarka ve Hollanda'nın da bu girijime karşı çıkmaM. Vunanistan'ın bile Paris'in önerisini destekleyen herhangi bir söz söylememesi. Bruksel'aeki gözlenıcilere gor;. Fransız önerisinin "6lu doğduğunun" göstergesini oluşturuvordu. Öte yandan, Ortak Pazar dönem başkanlığım yurüter. Lüksemburg Dışişleri Bakarc Jaçques Poos dün akşam Brüksel'de yaptığı basın loplamısında "Konunun yeniden AET gundemine getirilebileceğinı" söyledi . ve Avrupa Parlamentosu'ndaki "Ermeni raporu" karannın etkili olacağını söyledi. Özel olarak gorüştüğümuz Luksemburg Dışişleri Bakanı, olası gelişmelerin >orumunu yaparken ise, "Bana kalırsa, Fransa bu konuyu yeniden AET bünyesine getirmese, bir sonraki siyasi danışma toplamısında sorun ele alınmaz. Dün geceki siyasi dırektör'er toplantısmda bir "uziaşmanın" olmadığı anlaşıldı. En olası ihtimal. Avrupa Parlamentosu'ndaki •Ermeni raporunun" oylama sonucunu bekieyip, sonra konu>u tartışmakıır" şeklinde konuştu. Fransa'nın .AET işlerinden sorumlu Devlet Bakaru C atherine Lalumier; ise kendi ulkesınin gazetecilerine verdiği demeçte, Paris'in önerisine "Hiç bir reaksiyon gelmemesinden duyduğu hayreti" ifade etti ve "Galiba Avrupa Parlamentosu'nun kararını beklemek herkesin arzusu" şeklinde konuştu. CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) "İhracatımızm yüzde 70'i sanayi ürünü"... Bir devleı adamınm, bir Başbakanm ağırlığıyla orantılı bu açıklamadan sonra elbetıe bütçe görüşmeleri tekdüzeliğe dönüşecek, bu savın tersinı gösteren muhalefet irdelemelen buz üzerindeki yazılara benzevecekti. Oysa, beş yıldır. iıele son iki yıldır sanayi dalında tek çivi çakılmamıştı. Eskilerle idare ediyorduk. Bir ülkenın sanayileştisin: gösteren ana yatırıınların hiçbirinde bir santiın ileriye gitmemiştik. Demirçelik. çimento, şeker, petrokimya, gübre, kâğıı gibi sanayiin ana öğesi olan dallarda yeni bir aşamavı kanıılayan göstergelerden yoksunduk. Makine yapan fabrikalar kuramamıştık. Crettiğimiz demiri çeliği dışanya satıyorduk. Hatta açıkgöz kimi işadamlarının demir çelik ithal ettiklerini. daha sonra bu ithal matlarını İran gibi ülkelere pazarlayıp milyarlar kazandıklarıv.ı duyuyorduk. Sanayileşmiştik, ama kişi başma gelir bin doların altına düşmüştü. İşçinin yaşam düzevi giderek daha aşağılara kayıyordu. Aına sanavileşmiştik! Büıün bu gerçekier önünuızde dururken Snyın Özal'ın, nasıl sanayi itlkesı olduğumuzu ayrınıüarıyia açıklaması ve bunun yanı sıra Türkiye'de son yıllarda kapanan fabrikalann sayısını da vermesı gerekirdi. Son yıllarda 400 fabrikanın, orneğin Bitecikle 13 fubrikanın kapanıp kapanmadığı sorusunu yanıtlamalıydı. Türk sanayiinin buzdolabından TV'ye, oıomoıiv sanayiine değin her dalda hâlâ montajdan kurıulamadığını anlatması bckienirdi. İ/ıracuitu sanayi payuu lek 'kanıt gibi gösıererek büyüklük edebiyatı yapnıarun doyunıcıı olamayacağını bilerek konuşmalıydı. Ne var ki, tuzu kuru olan isadamianndan gelen sesler. Ortadoğu'da ani tırmanış (Baştarafı 1. Sayfada) ğımız çok sert olacaktır" dendi. AP Ajansı'na göre İsrail Savunma Bakanı İzak Rabin yaptığı açıklamada "İsrail'in şimdilik askeri harekâta girişmesine gerek yok" dedi. İsrail ileSuriye arasındaki füze bunalımı İsrail Genelkurmay Başkanı Moşe Levi'nin pazar günü yaptığı konuşma ile ortaya çıktı. Levi, Suriye'nin Lübnan sınırına Sovyet yapımı SAM2 uçaksavar füzeleri yerleştirdiğini, ayrıca SAM6 ve SAM8 füze bataryalarını Lübnan'a taşıdığını söyledi. Levi, bu olgunun İsrailin Lübnan üzerinde yaptığı keşif uçuşlarını tehdit ettiğini kaydetti. İsrail Genelkurmay Başkanı 19 kasımda İsrail jetlerinin iki Suriye Mig'ini düşürmesi üzerine Şam hükümetinin bu önlemlere başvurdusunu da sözlerine ekledi. Suriye basını ise Levi'nin konuşmasın;n ertesi günü Lübnan sınırma füze bataryaları yerleştirmeye haklar, olduğunu beürterek İsrail'i yeni bir askeri macera peşinde koşmakla suçladı. Suriye'de devlet denetimindeki basın yayın kuruluşlan, Hafız Esat yönetiminin, İsrail'in füze bataryalanmn Lübnan üzerindeki keşif uçuşlarına tehdit oluşturduğu yolundaki uyansına rağmen, Lübnan sınırına yerden havaya fırlatılan SAM2 füzeleri yerleştirmeye devam edeceğini açıkladı. Suriye ayrıca, deniz gücünü İsrail'inkiyle rekabet edecek duruma getirmek için Sovyet yapısı yeni savaş gemileri aldıklarını da açıkladı. Irak Devlet Başkanı Saddam Hiiseyin, Moskova'da Sovyet yetkililerle yaptığı görüşmeleri tamamladı. 1978'den bu yana Sovyetler Birliği'ni ilk kez ziyaret eden Saddam Hüseyin, dün Devlet Başkanı Andrei Gromiko, Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadte ve Savunma Bakanı Sergey Sokolov ile bir araya geldi. Sovyet resmi haber ajansı TASS, görüşmelerin "dost bir h a v a d a " geçtiğini bildirdi. Ajans, Hüseyin'in ülkesinin İranirak savaşındaki durumunu Sovyet yetkililere anlatnğını ve iki tarafın da savaşa barışçı yollardan son verilmesi konusunda görüş birliği içinde olduklarını belirtti. Öte yandan Irak, Körfez'de dün yeni bir deniz hedefini vurduğunu öne sürdü. Başkent Bağdat'ta açıklama yapan askeri sözcü, Irak jetlerinin TSİ 11.10 sulannda bir deniz hedefini vurarak eksiksiz üslerine döndüklerini ifade etti. Paktaş işçileri endişeli (Baştarafı 1. Sayfada) runudur." Sabah vardiyasında işe başlayan işçilerden bir grup, fabrika yı çevreleyen demir parmak'ıklar gerisinden son gelişmeiere ilişkin görüşlerini açıklarken de, "Sümerbank'a devri iyi bir gelişmedir. Bizim için patronun kim olduğu değil, alacaklarımızın nasıl ve ne zaman odenecegi konusu önemlidir. Halen açız. Bu sabah işbaşı yaptık. Ancak fabrikada yiyecek, içecek verilmediği için güç durumdayız. Dışarıya çıkıp yiyecek de alamıyoruz. Halen geleceğimizden kuşkuluyuz" biçiminde yakındılar. Paktaş işyerinde yetkili olan Teksif Yavuzlar Şube Başkanı Mehmet Sücr'in, Ankara'da gelişmeleri izlediğini belirten sendika yöneticileri, Ankara'da HükumetToprak ailesi ve sendika yeıkililerinin protokol hazırlığı içinde olduklarını bildirirken. Paktaş'ta 4500 işçinin ekim, kasım ve aralık ayı maaşları ile aralık ayı içinde ödenmesi gereken ikramıye ue toplam »uo milyon lira dolayında alacağı bulunduğunu belirttiler. Öte yandan. kendisiyle görüştüğümüz Adana Defterdarı Hüseyin Morbel, Paktaş tesisierinNüt'us kâğıdımı kaybettim. üeversi/.dir. HATICE ŞENOĞLU de Maliye Bakanhğı'nın salt mülkiyet hakkını teferrüg ettiğini, işçi alacaklan ve diğer ekonomik olayların diınJen itibaren Sümerbank tarafından düzenleneceğini söyledi. Defterdaı Morbel, konuya ilişkin şu bilgiyi verdi: "Maliye Bakanhğı'nın teferrüg kararından sonra Ankara'da toplanan ekonomik kurul. Paktaş tesislerinin işlelme hakkını Sümerbank'a devretti. Şimdi biz, defterdarlık olarak tesivlerde envanter çalışmaları yapıyoruz. Bu çalışmaların sonucunda Sümerbank'a verilecek rapor çerçevesinde fabrikanın yeniden üretime gecirilmest yine Sümerbank tarafından gerçekleşecektir. Artık burada çalışan işçiler Sümerbank işcisi durumundadır. Tüm alacakiarı da Sümerbank tarafından odenecektir." 50 ŞER BİN LİRA AVANS VERİLECEK Türkİş Genel Sekreteri Sadık Şide, Paktaş'ta çalışan 4500 işçinin birikmi> 900 milyon liraya yaklaşan alacağının "teferruğ" bedelinden ödeneceğini ^oyledi. Şide. a.a.'ya yaptığı açıklamada, "İşçi hakiarının güvence altına alınmasıyla ilgili kararı saygıy la karşılıyoruz. Hizmeti geçenlere teşekkür ediyoruz. Bunca şikâyetlerimiz arasında böyle bir karar alınmaM sevindiricidir" dedi. Şide. işcilere bu hafta sonunda 5O'şer bin lira avans verileceğini de bildirdi. Sayın Özal'ı söylediklerme inanmaya, daha güçlü bıçımde vurgulamaya yöneltıyordu. Rüşveı suç olmakıan çıkmış. adeta, "verenin yardımu alanın hakkı" haline gelmişti. Memurları bir araya toplayıp "maaşlarıyla yaşayanlar bir yana, yaşayamayanlar karşı tarafa" diye biryöntem uyeulüsok, "yaşayabilenlere" devletin yüksek dereceli madalyasın: verınek gerekecekti. ANKARA. (Cumhuriyet Bürosu) Son günlerde Sayın Özal'ın Başbakan Turgul Özal, Filistin kendine duyduğu güveni konuşkurtuluş Örgutü'ne onemli jestte buınalarıyla, davrantşlarıyla daha lundu \e örgütün Ankara temsilcisi güçlü seslendirmesinin bir nedeAbu Firas'ın dün akşam verdiği özel ni olmalıydı. Ermeni tasarısınm yerrege katıldı. Kongre'de görüşülmesinden önSağlanan bilgilere gore. Abu Firas ce ABD'den gelen sözlü mesajbundan bir bir süre önce Turgut lar. H'ashington'un Özal'ı destekÖzal'ı eşi ile birlikıe konutunda aklemeyi sürdurdüğünü gösierıyorjam yemeğine davet etti. Özal. daveti ilke olarak kabul etti \e daha du. Başkentıeki yabancı görevlisonra yapılan temaslarda yemeğin talerde, bir ara ABD'nın Özal'a rihi sapıandı. esirgemediği desteği azalttığı giAbu Firas'ın dün akşam Gaziosbi izlenimler son günlerde tüınüyle silinmişıi. Yabancı görev manpaşa'daki konutunda verdiği yemeğe. Özal'ın yanı sıra Dışişleri Baiiler kulisine yayılan "yeni kanı Vabil Halefoğlu ile Ankara'dadestek" belırtilerinden sonra, her kı Arap buyükelcilikleri \e burokratbirinin ziyare: ettikleri eski ya da ları kauldılar. yeni siyaseiçilere, "Canım, daha ne istiyorsunuz. dilediğiniz gibi konuşuyor. Basın dilediği gibi yazıyor' biçiminde konuşmaiar (Baştarafı 1. Sayfada) yaptıklarını işiıiyorduk. Ama, Başbakan, Davos'ta Avrupa Dışişleri bütçesinde tek £ır kordiplomatik mensubu, Savunma Yönetim Vakfı tarafından dübütçesinde yabancı tek bir aske zenlenecek ekonomik içerikli yuri aıaşe görüşmeleri izlememiş, varlak masa toplantısmda bir ilgi duymamış ne çıkar'.... Kulis konuşma yapacak. Dışişleri Bakanlığı çevreleri, le her türlü alış veriş sürüp gidiyor. Sözlü giivenceler bildiriliyor. bu toplantı sırasında, Başbakan Özal ile Yunanistan Başbakanı Destek atışlan yineleniyor. Bir milletvekilinin dedıği gibi, "hal Papandreu'nun bir görüşme yapka iyinıserliği aşılayabilmek için masının söz konusu olmadığını luna parklardaki başımızı gövde bildirdiler. miz kadar büyüten dev aynalar" Başbakan Turgut Özal, 3 bu ıkıidar elinde propaganda ocakta da İran'a gidecek. Başbakanlık Basın Merkezi'nden veriaracı olarak kuilanılıyordu. len bileiye göre, Başbakan ÖzalTürkiye'nin artık sanayi ülkesi olduğu yolundaki suvlar, dev av ın İran ziyaretirıden önce Devlet Bakant Mustafa Tınaz Titiz de 25 nalardaki yansımalar gibiydi. aralık günıi İran'a gidecek. Titiz, Başımızı da, gövdemizi de buyük Iran'da Özal'ın gezisi ile ilgili ön gös/er/ıreye çabalayan bir a!görüşmeler yapacak. datınaca... FKÖ'ye jest Özah Firashn yvmeğine katılaı Özal
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle