16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ARALIK 1985 Ozetle HABERLER CUMHURİYET/7 Evleri yıkılan Çukurbostanlılar, belediyeden sürülerek çıkarıldı Söylemezoğlu: Özal iktidarı bırakmah MDP Genel Başkanı Ülkü Söylemezoğlu, demokratik sağı birleştirmek için D YP dışında yeni formüllerin aranacağım söyledi. Söylemezoğlu, dün düzenlediğl ba.iın toplantısında hükümetin iki yılını değerlendlrirken, tiim koşullara rağmen özal'ın başanlı olamadığını öne sürdü. 1986 bütçesini eleştirdi. Özal'ın ekonomist olmadığını öne sürerken, "Eleştirdiğlmtzde ANAP'lılar btze 'peki ne yapalım' demektedtrler, yapacaklan tek şey iktidarı bırakmaktır" dedi. Dalaırm kapısmda kavga Haber Mcrkezi Istanbul Ana kenl Belediye Meclısı'ndc dün, Başkan Dedrettin Dalan'a Mercede. ıııakam otusıı armağan eden Halil Kılıçoglu'nun babalar davasında yargılanmasi, belediye üst düzey yelkılılerinın ve ılçe belediye başkanlarının Uye olduklaı ı Bogaıda 40 milyonluk villalar inşa edecek olan Uyuın Yapı Kooperatifi ve Çukurbostan'da evleri yıkılan vatandaşların sorunıı, büyük tartışma vc kavgalara neden oldu. Bu arada dinleyici sıralarmda tartışmaları izlcyen Çukurboslanlı gecekondu sahıpleri, kendilcri hakkmda SHP'li üyelerce verilen soru önergelcrinin ANAP oyları ile reddedilmesi ü/erine salonu terk ettilcr ve Dalan'ın kapısı önünde feryat ctliler. Kadınlar ağlayarak kendılerıni yerlere altı, erkekler "Tapu tahsis belgesi verip bizi kandırdınız, slze oy verdik" diye bağırıştılar Büyük tartışma ve bağırışmalar ü/erine belediye memurları, odalarından fırlayarak olayı seyrederken, Dalan'ın öıe\ kalem mUdtlrü ve özel kalem görevlılerı, zabıtayı görev başına çağırdılar. DVYDIK GORDIK YALÇ11\ PFKSE* BELEDtYE MECLİSİNİ KARIŞTIRAN 3 KONU: Cindoruk: Özal ekonomik işkence yapıyor Adana, Hatay ve ilçelerlnl kapsayan 4 günlük gezisini sürdüren D YP Genel Başkanı Husamettin Cindoruk, hkenderun'da özal hükumetinin iki yılını değerlendirdi. Cindoruk, Türkiye'nin böyle bir hükümet görmediğini söyleyerek, "Bu kadar beceriksiz, bu kadar işkenceci hukümet görmedik. Yapttğı ekonomik işkencedir, engizisyondur. Ikiyılda miüetin nefretini kazanmıştır. tnşallah uçuncü yılını dolduramaz'' dedi. Mercedes: SHP'li üyelerin Dalan'a hediye edilen Mercedes'i sormalan üzerine ANAP ve SHP'liler karşıhklı küfürleştiler. Çukurbostan: Evleri yıkılan Çukurbostanlılar, tartışmaları salondan izlediler. SHP'nin konu ile ilgili verdiği önerge reddedilince, bağmşarak salondan çıktılar. Daha sonra büyük gürültü ve kavga arasında belediye binasından çıkarıldılar. Uyutn kooperatifi: Sarıyer'de Belediye üst yöneticileri ve bazı gazete yöneticilerinin ortak olduğu kooperatif de bir SHP önergesine konu oldu. 40 milyonluk villalar için ayda 200 bin TL. ödenmesi öngörülüyor. sözlerinden okuyup Dalan'a şıı sorıılun sordu: "Başbakanına uçak alabilen bu mtllel, si/e bir Mercedes almayı çok mu gdruyordu da bu armaganı kabul ediyorsunuz? Bu armaganı veren klşlyl basın yoluyla onore elmek gibi bir luzaga duşmek, kamu yoneliciligi sıfatı ile ne olcude bagdasır?" Atay'ın bu sorusu üzerine Dalan toplantıya katılmadığı için söz alan Belediye Başkan Vckili Hlknıel Bozanoglu, "Bu araba alelade kahverengi bir Mercedes'tir. Özel bir trın degildlr. Başkanın kendi ozel aracı makam aracından daha Iyidlr" dedi. Daha sonra söz alaıı Bakırköy Belediye Başkanı Naci Ekşi, "Gumruge bırakılan araba, hırsızın, eşkıyanın olabilir, ama Kumruge bırakılan araba lahsis edildi diye mantık yuı rütcrek suçlama yapılamaz" dedi. ANAP'lı Bütçe Komisyonu Başkanı ve meclis Uycsı Celal Demirolçen ise, Halil Kılıçoğlu'nun ikı dükkânının belediyeden kıralandığını hatırlatarak, bu kiralann Dalan zama nında diğer dükkân kıraları ile birlıktc arttırıldığını anlattı "Dalan, eger onu onuıiandırmış olsaydı işyeri kirası 140 bin liradan 40ü bin liraya, öbür işyerinln kirası da 800 bin liraya çıkanlmazdı. Bu kişi her iki dukkanının kira urlı>ı için şu anda belediye alryhine dava açnıış durumdadır" dedi. Yenıden söz alan Ayfer Atay, "Bir kamu ynnelicisi bagı; alırken bu işin altında ne var diye iyice araşlırmak zorıındadır. Babalarla, mahkemrsi suren ki^ikrdın bagış almamak için her kamu yoneticisinin bir bilinci olmalıdır. Anlaşılıyor ki bu bilinç, burada bunu savunan arkadaslarda, sayın bulbullerde de y o k " dedi. Bu sözler üzerine ANAP'lı üyeler "Terblyesiz herif" diye bağırdılar, oturu mu yöneten başkan, Atay'a ihtar verdiğini açıklarken, S H P ve ANAP'lı üyeler birbirlerine "kdpek, ulan tcrbiyesi/, sozünii gerl alsın, seviye meselesi" gibı yukseleıı bağırışlarla sÖ7 attılar. Özkaya'dan Karadumari'a ÖzaVı uyarı isteği Bağımsız Milletvektli Günseli Özkaya, "yavrum" tarfışmasından sonra TIJMM Başkanı Necmettin Karadumana başvurarak, Başbakan Özal'ı "Meclisteki davranışlan İçin uyarmasmı" isledL Özkaya, "Bakanın atltğı lafın tutanaklara girmediğini ve konuşmalann alındığı teyp bandında da boşluklar bulunduğunun saptandığım " bellrtti ve tutanaklarm çift nüsha tutulmasını ve birinin aynı anda Meclis Başkanına sunulmasmı önerdi. Belediye zabıtası, bir süre sonra Çukurbostanlıları merdivenlerden aşağı sürdü ve Belediye Sarayı'nın kapısı dışına iteleyerek kapının önünde barikat kurdu ve olayı önlemeyeçalıştı. Çukurbostanlılar, bir süre de Belediye Sarayı'nın önünde bağınştılar ve yavaş yavaş dağıldılar DALAN'IN MAKAM O T O S t Belediye Meclısı toplantısının dünkü oturumunda ilk sözü alan SHP Grup Başkanı Ayfer Alay, Kırkpınar ağası Halil Kılıçoğlu'nun Dalan'a armağan ettıği triptik Mercedes makam otosu konusunu gündeme getirerek bu kişinin "yeraltı dunyasının iinlü babalanndan Abuzer Ugurlu ile hirliklp yargılandıgım" belırtti. Atay, Dalan'ın bu kişıyı gazetelere deklare etmek yoluyla onurlandırdığını, tutanaklara geçen kendi SHP'li meclis uycsı Aykut Oray, bu kez bir başka soru önergesı ile belediye başkanlarının ve usl yöneticilerinin ba/ı gazete yazarlan ve yöneticileri ile birlikte ortak olduğu Uyum Yapı Kooperatifi konusunu gündeme gctırdi. Oray, Boğazda denize na7ir yapılacak bu 40 milyon lıralık villaların sahıplerinin ınal varlıklannın ve mal bcyanlarının 40 milyon liralık ödemeyı karşılamaya clverişli olup olmadığını, 200 bin lıra maaş alan belediye başkanjarının aylık 200 bin lıra kooperatıf ödemelerini nasıl yapdklarını sordu. Yenıden söz alan Belediye Başkan Vekılı Hikmet Bozanoğlu, "Bu kouperatifin her iıyesi bizzal bir digerinin yerine odeme yapacak kadar samlmidir. Sanyer'in sırtındaki bu arsayı parasını sayarak aldık. Bogaz'ın öngorunumıınde villalar yapılacak, bu villalardan birinde de bcn oluracagım. üostlufiumuz devam rdrrsc villa bltince sizi de golürür, bahçesini ge/diririm. 40 milyon liraya villa yapılıyorsa bunu niye kıskanalım, anlamadım. Orada dostlanmızla bir arada uyum içinde oturacagız" dedi. Bakırköy Belediye Başkanı ve kooperatıfin yöneticısi Naci Ekşi de "Bu kooperatif 1985'te kuruldu, 2 ay once o gayri menkul alındı. Miistakil, lapıılıı, belediyenin degil, orada vatandaşlık hakları kullanılmışlır" dedi (, HKDRBOSTANLILAR Bolcdıye yöneticilerinin 40 milyonluk vıllaları ile ilgili konuşmaları dinlemeklc olan dinleyici sıralarındaki evleri yıkıma alınan Çukurbostanlı gccckondulular, daha sonra kendi konulan görüşülmeye başlayınca dikkat kesıldıleı. SHP'lı meclis üyesi Nccdel Mercan, ANAP ıktıdarının iapu lalısıs bclgclcrı ile övünduğünü hatırlatarak, şııııdı bu lalısıs belgesi sahıbı vatandaşların evlerinın yıkılnıakia olduğunu anlattı. Mercan, (,'ukurbostan'da "ortadiregin sokakta kaldıgını, ellerine 200300 bin lira verilip 'gidin hakkınızı mahkemede arayın' denilerek evlerinin yıkıldıgım" söyledi ve bir soru önergesi ile konuyu gündeme getırdı. Mercan'ın bu önergcsini yanıtlayan Eminönıı Belediye Başkanı Tahlr Aklaş, bu bölgede hal yapılacağından ötüru yıkım kakarı alındığını, takdır cdılcn yıkım bedellerinin belediye ılc ılgısı olmadığını, gerekli tcbligatın yapıldığını söyledi. Aktaş, "Kcndilerine yıkım için gerekli sureyi lanıdık, yasalar dogrultusunda gerekli işleın yupılaraklır" dedi. Necdet Mercan bu kez "Birfakım insanlara yer buluyorsunu/ da niçln bu kişilere bulmııyorsunu/?" diye sordu, ancak bu soru önergesınin gündeme ahnınası oylandı ve ANAP'lıların oyları ile reddcdıldı. Bunun u/erıne Çukurbostanlı gecekondu sahıpleri, gürııltülu bir şekilde meclısın dinleyici sıralarını terk ettiler. Dışan çıkınca da bağırıp dövünmeye, kadınlar ağlamaya başladılar Belediye koridorları ve salonları, gecckonduculann feryatları ile ııılemeye baslayınca Belediye Meclisi toplantısma da 15 dakika ara verildı. REFİK ERDURANNazım Hikmet'in kaçışına yardım ettikten sonra, Kore savaşına da katılmış.. "Yazar sıfatıyla savaş neyin nesidır, görmek ıstedım" dıyor (Fotoğraf: MEHMET AKİF) Refik Erduran'la "Tamirci" ve Nazım Hikmet üzerine... "Ben sır küpü değilim" Gazeteci ve tiyatro yazarı Refik Erduran, bu yıl kurulan Istanbul Sanat Tiyatrosu'nda sahneye koyduğu "Tamirci" adlı oyun ve ardından Nazım Hikmet'in Türkiye'den kaçışına yardımcı olan kişi olarak adından çok söz ettirdi. Bu hafta Erduran'la yaşamı üzerinde konuştuk.. Sayın Erduran.. önce tiyatro yazarı, ardından köşe yazarı olarak tanındınız. Bugünlerde yeniden tiyatroya dönüyorsunuz galiba. Gazeteciliği ikinci plana mı atıyorsunuz?.. Hayır.. Ben zaten olduğu kadar yeteneğimle, yatkınlıklarımla, eğllimlerimle, isteklerimle, umutlarımla ve eâitimimle gazeteci değılım. Tiyatro yazarıyım... Once tiyatro yazarıydım. O işle başladım. Sonra hiç ilgisi yokken 1965 yılında Abdi İpekçi dostumun tatlı kazığı oldu. Gerçi daha önce Metin Toker'in Akis'inde bu işe bulaşmıştım. Sonra Milliyet'te tiyatro eleştirileri falan yapıyordum. Daha sonra 1965'te Çetin Altan, Ercüment Karacan ve Abdi İpekçi'nin arasına bir kara kedi girdi.. Hem Çetin, hem Abdi çok iyi dostumdu. Üçlü konuşmalarda bir formül bulundu. Çetin ayrılıyordu.. Bana "bir ay süreyle şurayı dolduruver" dendi.. Birini bulana kadar falan.. Ben de "peki" dedim ve başladım. O başlayış.. Hani diyorlar ya mürekkep kokusu bulaşır. Gerçek payı var bunda.. Sardı, hoşuma gitti. O gün bugündür Babıali'deyim. Epey sürdü galiba hatırladığıma göre... Üç yıla yakın aralıksız sürdü.. Pazar tatili bile yapmadan yazdım. O dönemde hatırlarsınız ilhan Selçuk Cumhurıyet'te, Çetin Altan Aksam'da ben de Milliyet'te aşağı yukarı aynı yönde paralel yazılar yazardık.. Böyle bir üçlü olmuştuk.. Tabii ilhan Selçuk ve Çetin Altan dostum üçgenin üstündeyse, ben de böyle bir kenarında... Tevazu gösterıyorsunuz Sonra kayboldunuz ortadan Neden'' Kaybolmadım da başka şeyler çıktı Doğrusunu ıstersenız şöyle duşunmuştum. Sankı halktan, emekçılerden gelen sosyal polıtık bir den fotoğraflar çeker.. Bir oyun, birçok fotoğrafın ustüste gelmesinden oluşur.. Elbette ben yalnız Güneş'te değil, bulunduğum, hatta ziyaretine gittiğim gazetelerin sahıplerinin, yazarlarının yöneticilerinin fotoğraflarını çekmişimdir. Bu fotoğraflar, insanın kafasında karmakarışık bir şekilde dururken, bir oyun yazıyorsunuz.. Tabii o fotoğraflardan yararlanacaksımz. O bakımdan birçok benzertikler olabilir.. Birçok gazeteyle Belki en çok benzerlik de Güneş'le olabilir, ama ben elime kalemi alıp da Güneş'i yazayım veya şu kişiyi sergileyeyım demedim.. Alınması gereken kişıler varsa Babıali'de değil, başka bir yerde aranmalıdır... GAZETE DEKORDUR Mesela nerede? Söyleyeyim. Zaten ben bunu açıkca yazdım.. Dedim ki, "dünyanın başka neresinde bir köşe yazarı, gazetesinde dile getirdiği düşünceleri bir Başbakan sıfatıyla uygulama olanağı bulmuştur." Türkiye çok ilginç bir ülkedir. Bunu yaşadık. Bir fırsat tanındı köşe yazarlığı yapan bir vatandaşımıza. Sonucu birlikte gördük.. Eğer kişisel bir yaklaşım söz konusu ise, en fazla bu kişinin alınması, ona benzetilmesi gerçeğe yakın olur.. Çünkü oyunun konusu o.. O düzeyde yazılmış bir oyun.. Kimi kastettiğiniz anlaşılıyor, ama herhalde isim vermek istemiyorsunuz.. Hiç gerek yok.. Oyunun amacı, aydınların sözleriyle eylemleri arasındaki karışıklığı dile getirmek.. Bunların dekoru olarak Babıali ve bir gazete var.. Ama bunlar ayrıntılardır.. Anlıyorum.. Peki Nazım Hikmet olayı.. Bu konuda hâlâ açık bir şey söylemedinız.. Söylemedim ve söylemiyorum. Basına da bir tek sözcük söylemiş değilim. Birtakım yazılar çıktı. "Refik Erduran Nazım Hikmet'i kaçırdığım için pişman değilim dedi" gibi... Böyle bir şey de söylemedim.. İşle ben de bunun için size sır küpü dedim... Bunun nedeni sır küpü olmak değil... Bu iş kurcalanırsa bazı başka kişilerin de başı ağrıyabilir.. Sıkı ağızlılığım buradan kaynaklanıyor... Peki Refik Bey, bu kaçırma olayındakı amacınız sadece bir arkadaşınıza yardım etmek miydi? Yoksa bir fikre inanmış olmaktan mı kaynaklanıyordu... İkisi birbırinden bu kadar net çizgilerle ayrılabilır mi? Herhalde rasgele bir arkadaşınız size "beni kaçır" deseydi, bu kadar tehlikeyi göze almazdmız. Ama o kişiyle kafa ve gönül beraberliğiniz yoksa o kişi sizin arkadaşınız olur mu zaten.. Arkadaşınız olmuşsa, bir kafa paralelliği vardır.. öyleyse şunu soracağım; şöyle bir şey duydum. Sizin sonradan Kore'ye gıttığiniz.. Ve Kore'de Amerikalıların yanında savaştığınız.. Hem de gönüllü olarak.. Bunu duyunca çok hayret ettim... KİMSEYİ ÖLDÜRMEDİM Şunu söyleyeyim ki, Kore'de kımseyi öldürmedim.. Ama neden gittiniz?.. Belki görmek içindir... Gazetecisiniz çünkü. Görmek istemiş olabilirsiniz.. Kore'ye gitmenin yolu da belki asker olarak gitmekten geçıyordur.. Siz de böyle bir olayı yaşamak istemişsinizdir.. O vardı.. O doğru bir tahmin.. O yaşımın safhğıyla Kore savaşının dünyadaki son savaş olacagı kanısındaydım.. Bir kere yazar sıfatıyla savaş neyin nesidir. Bir göreyim diye onu görmek için gitmıştim. Demek ki, doğru tahmin etmişım... Çünkü Nazım Hikmet'i kaçırdıktan sonra, Amerikalıların yanında savaşa girmek çok şaşırtıcı olurdu.. Antiparantez şunu da söyleyeyim. İnsan "ben şuyum" demekle o olmaz Ben buna karşıyım, en azından. Mesela bizde insanlar var. "Ben devrimciyim" diyor. Ben size "zeytinciyim"desem. Zeytin toplamadan veya satmadan.. Siz deli diye bakarsınız bana.. Ama devrimcilikle ilgisi olmayan ve hiçbir şey yapmamış olan kişiler "devrimcı" geçiniyor pekala.. "Kardeşim sen hangi devrimin içinde bulundun" diye soran yok.. Kendinden menkul keramet gibi devrimcı oluyor insanlar.. "Solcuyum"diyorsunuz, solcu oluyorsunuz vs. Ben bunlara bir nevi oyun diye bakıyorum. Işte ben bunları o yıllarda sezdığim için bu işlere dram yahut melodram değil de, komedi diye bakmaya başladım. Kore'ye de bu yaklaşımla gittim. O oyunun da iç yüzünü göreyim dedim. öon oıarak Hefık Bey, Şu Ziverbey'deki köşk.. İşkence köşkü olmadan önce, siz oturuyormuşsunuz orada. Evet k.\ralam\şttk ovayı.B\r atayip \oplum bizimki.. O zamanlar orası benım ıç,n dünyanın anlamını üreten romantik bir yerdi. Sonradan oranın nasıl kullanıldığını düşündüğüm zaman bir kara mizah gibi geldi bu iş bana.. O odalarda geçmış olaylarla, sonrakı olaylar üst üste geldığı zaman, yaratılan görüntü, insanı psıkolojık açıdan hadım edebilir. Yanlış anlamadıysam, işkencelerden önce epey zevklı olaylar yaşanmış orada. Ben oradayken karımdan yeni ayrılmıştım ve orayı birtakım bekârlık maceraları, serserilıkleri için kullanmıştım. O yuzden haklısınız. Raif Denktaş'ın açıklaması KKTC Cumhurbaşkam Rauf Denktaş'ın oğlu ve Damşmam Raif Denktaş, kendisi hakkmdaki bir iddiayla ilgili olarak Türk basımnın Kıbns'taki temsilcilertne btrer açıklama gönderdi ve "Ne olduğu belirsiz bir kaçakçının videodan Ankara l Numaralı Askeri Mahkemesi'ne verdiği ifadede, adını eroin kaçakçıhğı işlerine karıştırmasıyla bunun Türkiye gazetelerinde yayımlanmasını hayret ve esefle öğrendiğini" duyurdu, Raif Denktaş, "bahsi geçen kişileri hiçbir şekilde tanımadığını, adlarını bile duymadığını, böyle işlerle hiçbir ilgisi olmadığını" belirtti. Teypler içeri, gazeteciler ^ ^ gecede gazeteciler dışan çıkarıldı, teypler içeri almdı. Ankara Oteli'nde düzenlenen gecede özallar'ın fotoğraflarmın çekilmesinden sonra gazetecilerden dışan çıkmaları istendi ve Başbakan 'ın konuşmasım salonu kapısmdan dinleyebilecekleri söylendi. özal konuşmasına, "Bugün lcraatm içinden kısa bir konuşma yapacağım" diye bafladığı sırada, Devlet Bakanı Mesut Yılmaz bir görevliyle gazetecilere "teyplerin içeri alınabileceğini, ancak kendilertnin giremeyeceklerinl tletti. Bu tallmat üzerine gazeteciler toplu olarak otelden ayrıldılar. Başbakan özal, konuşmasından sonra 10 milletvekiline imzalı fotoğraflarını vtrirken, ANAP TBMMgrubu da kendisine gümiiş bir tepsisundu. 410 kişinin katıldığı yemekli gecede otele yaklaşık 2.5 milyon lira ödendi. (Fotoğraf: RIZA EZER) Ben kendime alt olmayan başkalannm sım olan şoylerde sık ağızlılık gerektlğlne inanırım.. Onun dışında açıklık taraftanyım.. dalga kabarması vardı Bız de onun ustunde sörf yaptığımızı sanıyorduk Ama o dalganm olmadığını gordum. Bız de havada uçuyormuşuz gıbıydık.. Bunu hıssetmeye başladım Baktım sozler havada kalıyordu O sırada kesmeye karar verdım Gıdecektım Anadolu'nun bir uzak yerine, köşesıne Fıkret Otyam mısalı Bir ıkı yıl kafamı dınleyeyım falan gıbı bir şey O sırada Amerıka'dan bir teklıf aldım lowa Unıversıtesi'nden gelen bir teklıf Uluslararası yazarlar atölyesı diye bir yer var Burada bir yıl kadar oğretım gorevlısı ve yazarlık karışımı ışler "Buna katılır mısınız" dıyorlardı Siz zaten Amerika'ya pek yabancı değıldiniz sanıyorum. Tiyatro tahsılı yapmışsınız orada. Evet tiyatro tarihi üzerine master yapmıştım. Anadolu'ya gideceğime oraya giderim dedim. Bir zaman orada kaldım. Yine bıktım. Bu sefer sessizliği ve temizliği nedeniyle Kıbrıs'a geldim. Bir zaman da orada kaldım. Ve yeniden gazetecıliğe başladınız.. Evet yazdım, ama uzaktan.. Kıbrıs'tan.. Ve herhalde şeytan dürttü ki, rahat battı.. Başıma büyük bir dert açayım dedim.. Geldim bu sene burada tiyatro şirketini kurdum.. Böyle tatlı dertleri seviyorsunuz.. Aslında pek tatlı değil yakından bakarsanız.. Bugünkü tiyatronun somut koşullarında eğer özel tiyatro yapacaksanız, kendinızin aktör olması gerekiyor. Yoksa yürümüyor.. Aktör olmayıp da tiyatro yapmaya çalışmış benim bildiğim bir Egemen Bostancı var.. O da batmış, tövbe etmiş... TAMİRCİ KİM? Refik bey oyun üzerinde konuşalım istıyorum biraz.. "Tamirci" için bazı benzetmeler yapıldı... Ben de yaptım.. Bu gazete hangi gazete gibilerden.. Bir gazetemize çok benziyordu... Sizin düşünceniz nedır?.. Bakın ben size çok açık yüreklilikle söyleyeyim.. Bana ömrümce çok şey söylenmiştir, ama siz kimsenın söylemediği bir şeyı söylediniz.. Biryazınızda.. "Küp" dediniz.. "Sır küpü".. Ben kesinlikle sır küpü değilim. Ama her şeyi saklıyordunuz.. Nazım Hikmet'in kaçınlışı... oyundakı gazetenin hangi gazete olduğunu... Ben kendime ait olmayan, başkalarının sırrı olan şeylerdesıkı ağızlılık gerektığine inanırım.. Onun dışında açıklık taraftanyım.. Yıne açık konuşuyorum.. Tamirci oyununda sergılenen gazete, "Güneş" gazetesı mi değil mi? Bu konuşuluyor değil mi? Söyleyeyim.. Her oyun, yahut roman yazılırken insan çevresin VVesTınshouse ELEKTRONIK KONTROI. ALETLERI SAN.TIC. AŞ RSDN Buyukdere Cad Ayazağa Asfaltı 3 YÜI NU 35 Ayazaga Istanbul Tel 176 Z6 60 176 26 61 176 26 62 T1x 31 0SO Ekaktr J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle