25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 24 KASIM 1985 UĞURMUMCU GOZLEM (Baştarafı 1. Sayfada) şında okumuş ve uzman olrnuş görevlileri birer birer kurumdan attıktan sonra kendi bürokrat takımını da kurmuştu. Yapılır miydı bu ona? Şimdi şu pazar günü hertialde 1982 yılında işlerinden alıp perişan ettiği uzmanları düşünüyordu. Dr.Perihan Çevikçe'yi, Hasan Hüseyin Doğan'ı, Emine Bukıtay'ı, Ayhan Someri, B/rsen Erdaş'ı... Neydi suçlan bu uzmanların? Bu uzmanlar, "milli gelir" hesaplarında.yanlışlıklar yapıldığmı anlatmak için Başkan Yardımcısı Ömer Gücelioğlu'na gitmişlerdi. Bu başvurulan suç sayıldı. Başkan Nihat Güner, bu uzmanları Disiplin Kurulu'na verdi. Bununlada yetinmedi. Bu uzmanları gorevterinden aldı. Daha sonra bir başka operasyon uygulandı. Endeks Grubu yönetmeni uzman Birsen Erdaş, Bitlis YSE İl Müdürlüğü emrine memur olarak gönderildi; Ekonomik İstatistikler Daire Başkanı Hasan Hüseyin Doğan, TEK emrine verilerek Van'a sürüldü; istatistik konusunda doktorası bulunan Perihan Çevikçe de DSİ emrine verilerek Van'a atandı; Teknik İşler Daire Başkanı uzman Ayhan Somer, DSİ emrinde Erzurum'a memur olarak yollandı; Sınai Üretim Endeksleri uzmanlarından Emine Bulutay da TKİ emrinde Erzurum'a; Stnai İstatistikler Şube Müdür Yardımcısı Mehmet Daşer, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı emrine Van'a; Sosyal Hesaplar Geliştirme Grubu Yönetmeni uzman Feride Altan, Enerji Bakanlığı emrine Keçiborlu'ya sürüldü. İstatistik alanında uzman olan altmış altı kişi daha Güner tarafından Ankara dtşına atandılar. Nihat Bey, kendi takımını kurmuştu. Bu uzmanlar, İdare Mahkemesi'ne başvurarak haklarını aradılar. Bir kısmı hakkında "yürütmeyi durdurma" karan da çıktı. Buna da bir yol bulundu; araya sıkıyönetim girdi ve bu uzmanların "Ankara'da görevlendirilemeyecekteri" kararı alındı. Emine Bulutay, SBF profesörü Tuncer Bulutay'ın esiydi. Bu işlemler sürerken Prof. Bulutay da Sıkıyönetim Komutanlığı'nca görevinden alınmıştı. CHP'Iİ eski bakanlardan Erol Çevikçe1 nin eşi olan Perihan Çevikçe de Bölge İdare Mahkemesi'nden yürütmeyi durdurma kararı almıştiAraya sıkıyönetim girdiği için idare Mahkemesi'nden karar da alınsa bu karar uygulanamıyordu. Bu uzmanlar, işte böyle ışlemlerle, eşlerinden, çoluklarından çocuklarından ayrı yaşamaya zortandılar. Enstitüde iş bilir uzmaniar bu yolla görevlerinden uzaklaştırıldıkları için DİE yayınlarında bağışlanmaz yanlışlıklar yapılmıştır, DİE, 1980 İstatistik Cep Yıllığt sayfa 154, ev tipi çamaşır makinesi ytllık üretimi 297.340.1984 cep yıllığında aynı yılın üretimi 317.328!.. Margarin: 1980 Türkiye İstatistik Cep Yıllığı sayfa 153. 1979 üretimi 263.169, aynı yılın üretimi 1983 istatistik yıllığında 206.585... 1981 istatistik yıllığı sayfa 246. Kamyon üretimi 12.031, 1980 İstatistik Yıllığı sayfa 155. Aynı yıl için bir başka sayı: 32.056.. Daha başka üretim alanlarından da örnekler verilebilir.. Nihat Bey şimdi buniarı düşünüyor. Bu uzmanların hepsinin birer "kızıl komünist" olduklarına inanmış; bunlara karşı "devlet"\ korumuştu. Peki şimdi Devlet Bakanı Dinçerler, kendisini görevden alırken neyi, evet neyi korumuştu? Aynı devleti mi? Olamaz! Düşünüyordu Nihat Bey... Eşlerinden, sıcak yuvalarından koparıp uzak illere sürdüğü uzmanları.. Nihat Bey, belki de bu pazar günü gözyaşının, ıstırabın, onurun, erdemin niçin istatistiklerinin olmadığmı düşünüyordu.. Belki vicdan azaplannın da istatistiği tutulabilirdi; aklı buna takılmıştı şimdi, buna.. Bu pazar günü, gönül rahatlığı içinde koltuğuna gömülüp şöyle bir köpüklü kahve içemiyordu. İçinden "etme buima dünyası" diye düşünüyor ve bu düşünceleri kafasır.dan kovmak istiyordu. Etme buima dünyası... Yine içinden "Benim durumum bürokratların kulaklanna kupe olmalı" diye düşünüyor; ama yine bu düşüncelerini dışa vurmuyordu. Bir gün sen adam atarsın, 'bir başka gün seni işte böyle tutup atarlar.. Veteriner Hekim Nihat Güner, bu pazar günü görevinden alıp başka illere sürdüğü uzmanları tek tek saymaya başladı. Van'a sürdüklerini, Erzurum'a sürdüklerini, Keçiborlu'ya sürdüklerini... Veteriner Hekim Nihat Bey, istatistiğin ne demek olduğunu şimdi şimdi anlamaya başlamıştı. Ne demiş atalarımız: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste... İyi pazarlar Nihat Bey, iyi pazarlar... Dünya zirveyi tortışıyor ABD Başkanı Ronald Reagan radyoda yaptığı konuşmada, "Sovyetler'in Cenevre'deki temel amacı, Uzay Savunma Projesi'nden vazgeçmemizi sağlamaktı" dedi. Dtş Haberier Servisi ABD vc SSCB üderleri arasında 6 yılhk bir aradan sonra bu hafla Cenevre'de gerçekleşen zirve toplantısının sonuçları dünyadaki birçok ülke tarafından iyimserlik ve umutla karşılamrken, bazı ulkelerde ve politik çevrelerde hayal kmklığı yarattı. Bu arada ABD Başkanı Ronald Reagan, ülkesinin "Yıldız Savaşlan" konusunda odün vermeyeceğini Cenevre zirvesinde Gorbaçov'a anlattıfını söyledi. Reagan radyoda yaptığı konuşmada "SovyetkT'in Cenevre'deki temel amacı Uzay Savunma Projesi'nden vazgeçmemizi sağlamaktı" dedi. ABD Başkanı RonaM Reagan ile SSCB Komünist Partisi Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov arasında Cenevre'de varılan anlaşma gereğı. iki ülke arasında 1 nisan tarihinden ıübaren karşıhkh olarak hava seferlerinin başlayacağı açıklandı. Zirveden sonra ABD Dışişleri Bakanhğıaın üst duzey yetkilüeri, Latin Amerika, Avrupa, Ortadoğu ve Asya'daki bazı " d o s t " ülkeleri ziyaret ederek, yetkililerini bilgilendiriyorlar. Üst düzey bir Sovyet yetkilisinin önceki gün Fransa'yı ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Mitttrrand'a zirveyle ilgili bilgi vermesindeîi sonra, ABD li sorunlan ek aldılar" denildi. Yorumda, ashnda bağlantısız ülkelerin her birinin bir süper güce bağh olduğu acı gerçeği vurgulanarak, yakm gelecekte bu durumun alternaüfınin bulunDışişleri Bakanlığı'ndan bir yet madıgı kaydedildi. kili de Çekoslovakya ve DemokSuudi Arabistan'da yayımlaratik Almanya'yı ziyaret ederek, nan hükümet yanhsı E3 Medint hükümet yetkililerine zirveyle il gazetesi de, süpergüçler arasıngili bilgi verdi. Nikaragua ise bil da bundan önce gerçekleşen zirgi verilen ülkeler kapsamına velerin dünyadaki bölgesel uyuşalınmadı. mazlıklara çözüm getirmediği Batı kampından Ingiltere ve hatırlatılarak, bu zirveden sonFederal Almanya'nın, zirvenin ra da bölgesel uyuşmazlıklara bir sonuçlannı olumlu karşıladıkla çözüm getiriimesinin beklenmenm açıklamalanndan sonra, Çin diği kaydediüyor. Halk Cumhuriyeti de somut kararlar alınmamasına rağmen, Cenevre Zirvesi'nden sonra, kurulan diyaloğu iyimserlikle İsrail hükümet yetkililerine bilkarşıladı. gi vermek üzere Kudüs'e giden Çin Halk Cumhuriyeti Dışiş ABD Dışişleri Bakan Yardımcıleri Bakanlığı tarafından yayım lanndan Richard Murphy, ABD lanan bildiride, "Bu noktadan ve SSCB liderlerinin Ortadoğu sonra, ABD ve SSCB'nin silah konusunda uluslararası bir konlanma alanında üstun olma ya ferans topianması konusunu tarrışına son verip, öteki ülketeirin uştıklannı ve durum değerlençıkariannı tehtikeye diişürmeden dirmesi yaptıklannı söylemekle göruşmelere baslayarak anlaş yetindi. İsrail Dsşişleri Bakam malannı utnut ediyoruz" denıl Jzak Şamir'le görüşen Murphy, daha sonra Ürdün hükümet yetdi. kililerine bügi vermek üzere Amlsrail ise, ABD ile SSCB ara man'a gitti. sındaki zirvenin sonuçlanrun Ortadoğu konusundaki gelişmeleTayland hükümetinin konuğu ri etküemeyeceğini belirtti. olarak Bangkok'ta bulunan KisMısır'da yayımlanan. devletin singer, düzenlediği basın toplanresmi yayın organt ÖAhbar ga tısında zir\'eyi kayda değer bir zetesı, zirveyle ilgili yorumunda. basarı olarak niteleyerek, bunun "Reagan ve Gorbaçov zirvede, gelecekte yapılacak görüşmeler snper güçlerin. dünyanın çeşitli için bir mekanîzma geliştirdigibölgelerinde meydana gelen ni söyledi. Kissinger, "Zirve bauyuşmazlıklara çozüm getinne şanlıdır, atıcak başan derecesi görevini unutarak, yalnızca iki bandan sonra yapıiacak SovyetABD gorüşmelerine dayanıyor" şeklinde konuştu. Henry Kissinger aynca, iki ülke arasındaki temel görüş aynlıklarına dikkati çekerek, ''Belki şimdi anlaşma saglanmaması. getecekte yapılacak anlaşmanın yarannadir" dedi. ABD ve SSCB arasında yapılan SALT1 ve SALTH görüşmeleri sırasında Amerikan heyetinde yer alan iki uzman, ReaganGorbaçov Zirvesi'nde nükleer silahlann sınırlanmasi konusunda bir anlaşmaya varılamamış olmasından dolayı hayal kırıklığı duyduklarım ifade ettiler. Gerard Smith ve Paııl VV'arnke adlı silahsızlanma uzmanları, Washington"da düzenledikkri basın toplantısında, Başkan Reagan'ın zirvede SALTH Antlaşması'mn uzatılmasından yana olduğunu gösterir bir ipucu vcrmemesinin umut kırtcı olduğunu belirttiler. Filistin Kurtuluş örgütü'nün üst düzey yetkililerinden HaHt El Hasan, Cenevre zirvesmin, Filistin sorununun çözümü için gerekli yolu açtığına inandığım söyledi. FKÖ içindeki en büyük ve etkin grubu oluşturan El Fetih Merkez Komitesi üyelerinden Halit El Hasan, bir toplantı için gittiği Hollanda'nın Amsterdam kentinde yaptığı açıklamada, zirvenin Ortadoğu sorununun çözümünde iyi bir başlangıç olduğunu belirterek, gerçek yumuşama için bir umut olduğunu söyledi. MEHMED KEMAL POUTIKA VE OTESI Neden Böyleyiz? Gorbaçov'la Reagan'ın zirvede buluşmaları bir yandan dünyanın dikkatini çekerken, öte yandan da Kolombiya'da yirmi bini aşkın kişinin ölmesi dünyayı üzdü. Kişi, ister istemez, bu yirmi bini aşkın ölüm karşısında, 'böyle olaylar hep yoksulların başına mı gelir' diye düşünmeden kendini alamıyor. Sonuç ne olursa olsun, çünkü sıcağı sıcağına hiçbir zaman öğrenemeyiz, iki büyük patronun bir masada buluşmaları bile dünya için umutludur. Ne demiş atalarımız? İnsanlar konuşa konuşa... Biri 74 yaşında, öteki 59'unda iki patronun tarih karşısında büyük sorumları vardır. Amerika'da MacCarthyciliğin alıp yürüdüğü bir dönemde, 1947 yıllarında, Komünizmle Mücadele Komisyonu önüne çıkan Ronald Reagan, bir demokrat gibi konuşabilmiştir. Aynı zamanda Sinema Oyuncuları Derneği'nin de başkanıdır. Komisyonunun sözcüsü ile Reagan arasında bir konuşma geçiyor; sözcü soruyor: "Mr. Reagan, sJnemamızı komünist etkilerden nasıl kurtarabiliriz?" "Yüzde doksan dokuzumuz Hollywood'da neler döndüğünün farkında. Demokratik haklanmtzt kullanarak komünistleri etkisiz kılmaya çalışıyoruz. Yalanlarını açığa vurduk, propagandalarını karşıladık. Onlarla savaşmanın en iyi yolu, demokrasiyi isletmektir. Thomas Jefferson'm söylediği gibi, insanlar gerçekleri bilirierse hiç yanılmazlar, Partinin yasaklanıp yasaklanmaması hükümetin bileceği bir iştir. Bir yurttaş olarak, ideolojik nedenlerle siyasal partilerin kapatılmasım istemem. Demokrasimiz yüz yetmiş yaşında (o zaman). Ama bir parti, dış kaynaklarla besleniyorsa, dış güçlerin etkisi altındaysa, yasaların dışına çıkıyorsa, onu kapatıp kapatmamaya hükümet karar verir. Şunu da belirtmek /sferim ki, bizim çalışmalanmız sonucunda, komünistler Hollyvvood'da etkisiz kalmıştır." Reagan'ı bundan kırk yıl önce Komünizmle Mücadele Komisyonu'nun sorgucuları ite başkanı sıkıştırmışlardı. O da demokratik haklannı kullanarak komisyon önünde oldukça açık konuşmuştu. Başkan Reagan, iki gün isviçre'de Komünist Partisi'nin Genei Sekreteri ile bütün dünyayı ilgilendiren sorunları tartışmıstır. Elbette ki bu konuşma komisyon önündekinden çok ayrıdır. Bize gelince, biz böylesi büyük olaylar karşısında en suskun olanlar arasındayız. Sorumlu kişilerimıze sorulduğunda, "Bakalım sorunlannın ne kadannı çözümleyecekler..." gibi uzaktan yanıtlar almaktayız. Sanki çözüm bekleyen sorunlar bizim dışımızda imiş gibi. Oysa en yakın komşumuzun en yetkili kişisi dünya sorunlannı çözümlemeye çıkıyor. Bundan birkaç gün önce de bizden, çok sorumlu bir kişi Sovyetler Birliği'nde konuk olarak bulunmuştu. Bu gezi sadece bir nezaket dolaşması olarak mı kalmıştır? Dünya gider bir yana... Biz, şimdilik diplomatik gezileri bir ticaret dolaşması, bir alışveriş gösterisi olarak yapmayı sürdüreiim. Geçen perşembe günü Başkan Reagan, Bay Gorbaçov'la arasında geçen görüşmeleri Belçika'nm başkenti Brüksel'de NATO üyesi ülkelerin temsilcilerine antatmıştır. Bizim Başbakan da bu toplantıya katılmak üzere Brüksel'e gitmiştir. Orada söylenenleri dinler, dönüşte bize de söyler belki. Bütün dünyanın gözü Cenevre'deki zirve toplantısına çevrilrniş, oradan sıcağı sıcağına haberler beklerken. bir de bizim televizyona bakıyorsunuz, Özal bilmem nerede hangi ilkokulu açmış, bilmem nerede ne temeli atmış. onunla uğraşıyor. İnsanın ekran başında kahrolası geliyor. Bütün dünyanın gözlehni çevirdiği bir olayı biz önemsiz sayıyoruz. Hele uzman diye birini konuşturuyorlar. Ne diyecek diye kulak kesiliyorsunuz. Adamcağızın söylediğı aşağı yukarı şu: "Rus(ar/a Amerikaiılar arasında birçok çözüm bekleyen sorunlar var. Bunlardan biri de, Amerikatılar Kiev'de bir konsolosluk açmak istiyorlar. Ruslar Şikago'da bir konsolosluk açmak istiyor." TRT bilmiyorum kaç kişiden oluşan bir de ekip yollamış Cenevre'ye... Ülkede bu konulan bilen nice siyaset bilimcisi var... Nedir bunlar? Dünyanın en büyük olayları da bizi etkilemezse, daha ne etkiier? Demek Başbakan Özal'ın bir ilkokulun kurdelesini kesmesi, bir ilkokulun temelini atması bizim TV için zirve toplantısından daha önemli ve daha önde gelen haber öyle mi? Neden böyleyiz diye sormayalım. Televizyon nedenini de, niçinini de pek güzel açıklıyor. Moskova'da \ î™*"*} ™ y ihtiyath iyimserlik ERGUN BALCI MOSKOVA Reagan Gorbaçov zirvesinin sonuçları Moskova'da ihtiyath bir ivimserlikle karşılandı. Dışişleri Bakanhğı'nda görüştüğümüz yetkililer "Sorunlann iki giinde çözümlenmesini zalen kimse beklemiyordu. Hiç olmazsa diyalog yolu açıldı" diyorlar. ABD'nin bir jest yapmamış olmasından da biraz düş kırıklığına uğramışlar. Bir yetkili, "Orta menzilli füzeleri yerteştirmeyi durdurduk. Nükleer denemeler için moratoryum ilan etlik. Ama ABD'den bir karşılık almadık" dedi. Moskova'ya geldiğimiz çarşamba günü "kendi kendimize" sağı solu yoklayıp acaba sokaktaki vatandaş zirve için ne düşünüyor diye araştırahm dedik. Dedik ama tek kelime Rusça bilmiyoruz. Otelde de İngilizce bilen yok. Mihmandarımız bay Alexi ile otelde akşam yemeğini yerken kafamızda hep bu soru vardı. Yammızdaki masada genç bir adam yemek yiyor. Bay Alexi ile Türkçe konuştuğumuzu duyunca kim olduğumuzu sordu. Türk gazeteci olduğumuzu öğrenince kendisini tanıştırdı. Tatarmış. Urallar bölgesinde Başkuzistan bölgesinde bir kolhoz müdürü idi. Bize ilk sorusu ne oldu biliyor musunuz? "Türkiye nasıl, orada ne yapryorsunuz?" gibi laflar değil. "Zirve hakkında ne düşiinüyorsunuz?" diye sordu. Ben, 'siz ne düşünüyorsunuz' diye sorunca. "Anlaşsınlar anlaşsınlar da barış olsun, silahlanma çok tehlikeli" dedi. Ertesi sabah şoförümüz otomobilde bay Alexi'ye aynı şeyi söylüyordu. "Reagan ile Gorbaçov'un buluşmaları çok iyi. Umanm silahlanma >~anşına son verirter." Perşembe günü öğleyin Cenevre'de Gorbaçov ile Reagan kapanış konuşmasını yaparken, Moskova'da saat 13.00 dolaylarındaydı. Lokantaya gittiğimizde içeridekilerin çoğu yemeği unutmuş televizyonun başındaydı. Yemekten sonra bir ara otele uğradık. Gorbaçov Cenevre'de basın toplantısı yapıyordu. a kontro1 Katsilimıs'in "Ne zaman sona erecegini bilmediğini" söylediğı genel uyumama ve açlık grevi, Ülkedeki tüm havaalanlannı etkileyecek. Yunanistan'da günde 300 uçak ülke içi ve dışı seferler için havalanıyor; Yunan hava sahası üzerinden de günde 300 yabancı uçak geçiyor. Yunan Hava Trafik Kontrolörleri Birliği, hükümetten 35 yılyerine 20 yılda emeklilik hakkı, daha yüksek oranda fazla mesai ücreti ve belli bir uzmanhk isteyen işlere ek ücret verilmesini talep ediyor. Oğretmenler Günü (Baştarafı 1. Sayfada) lık yöneticilerinden oluşan bir gnıp, önce eski milli eğitim bakanlarından Mustafa Necati, Dr. Reşit Galip, Vasıf Çınar, Hasan Ali Yücel, Bedrettin Tuncel, Tevfik 1leri ve İlhami Ertem'in Cebeci Asri Mezarlığı'ndaki mezarlarını, daha sonra da Reşit Hatipoğlu, Ahmet Özel ve Orhan Dengiz'in Karşıyaka Mezarhğı'n daki kabirlerini ziyaret ederek, saygı duruşunda bulundular. Oğretmenler Günü kutlamaları bugün de Atatürk anıtlarına çelenk koyma, Anıtkabir ziyareti ve Beşevler Şura Salonu'nda yapılacak kutlama törenleriyle sürecek. Türkiye Denizcilik Kurumu, oğretmenler için dün Boğazda bir vapur gezisi düzenledi. Kabataş rıhtımından başlayan gezide Barbaros Pratik Kız Sanat Okulu öğrencileri bir defile sundu. Büyükburç çifti de bir konser verdi. İstanbul'daki kutlama, bugün saat 09.00'da Taksim'deki Atatürk Anıtına çelenk konulmasvyla başlayacak. Bu arada Antakya Lisesi tarih öğretmeni Salih Ramazanoğlu (64), yılm öğretmeni seçildi. Merkez Kutlama Kurulu tarafından yılın öğretmeni seçilen Ramazanoğlu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nü bitirdi ve 1953 yılında Antakya Lisesi tarih öğretmenliğine atandı. SHP Genel Başkanı Aydın Güven Gurkan. Oğretmenler Günü aedeniyle yayımladığı mesajda öğretmenlerin ağır politik ve idari baskılar altmda bunaltıldığını öne sürdü. Öğretmenler günü kutlamaları sürerken, Manisa'nın Sarıgöl İlçesi'ndeki lisenin din dersi öğretmeni Osman Kocatürk. Giinsel Öncii adlı kız öğrenciyi dövdüğü gerekçesiyle gözaltına alındı. Sangöl Lisesi son sınıf öğrencilerinden Giinsel Öncü'nün din dersi öğretmeni Osman Kocatürk tarafından dövülmesi yörede tepkiyle karşılandı. AN INTERNATIONAL TRADE COMPANY SEEKS MARKETING PERSONEL Candidates should have: • Practical experience in the field of marketing. • Command of a second foreign language (GermanEnglish) • Willingness to travel. Applicants should send their CV to POB 506 KARAKÖYİSTANBUL Until 29 November 1985 Head office: ESENTEPEİSTANBUL Giilşen l l u k a y a ile Ziver Keleş nişanlandılar. İst. 20.11.1985 ALMAN Öğretmen, İngilizce, Fransızca, Almanca Matematik öğretiyor. URSULA576 26 66 10 ayda 4 bin ölü Tek partiden günümüze, Türk Siyasi hayatının panoraması CÜNEYT ARCAYÜREK açıklıyor CÖÎİEYT ARCAAİREH dizîsinde 8. Kitap çıktı açtkkyar 8 (Baştarafı 1. Sayfada) kişi de yaralandı. Hamit Kaplan yönetimindeki 65 US 520 plakalı yolcu otobüsü Adana'nın Osmaniye ilçesine 8 kilometre kala karşı yönden gelmekte olan Nurettin Eken yönetimindeki 16 KC 219 plakalı damperli kamyonla çarpıştı. Yolcu otobüsünün hatalı sollamasından doğan kazada, otobüs sürücüsü Hamit Kaplan, İ.Bülent Llutaş, Şimşir Demir, Zeki Gencer, Faruk Akcakaya. Nezir Döven, M.Sıtkı Akgül ve kimliği belirlenemeyen 2 kişi can verdi. Niğde'deki kaza ise Adana yönüne gitmekte olan DYP kayseri İl 2. Başkanı AH Fuat Numanoğlu yönetimindeki 38 FC 020 plakalı özel otomobilin Çiftehan kasabası yakınlannda kamyonla çarpışması sonucu meydana geldi. Olayda özel otomobilde bulunan Ali Fuat Numanoğlu'nun yanısıra Hanife Numanoğlu, Fatma Numanoğlu, Enver Numanoğlu, Ayşegül Bozkurt ve Levent Bozkurt yaşamlarını yitirdiler. Sıvas'ın İmranlı ilçesine 6 kilometre uzaklıkta dikkatsizlik sonucu devrilen 25 AU 625 plakalı yolcu otobüsünde Osman Demir, Mehmet Demir ve Mah MÜDAHALENİN AYAK SESLERİ 19781979 KDV dahil 1760 lira BİUSİ Y Y N V Meşrutiyet Cad. 46/A Ankara AI Eİ Tel: 31 16 65 31 81 22 mut Özdemir can verdi. İzmit'te tren kazasında bir kişi öldü. Haydarpaşa'dan Ankara'ya gitmekte olan mavi tren kent içinden geçerken el arabası ile karşıya geçmek isteyen bir kişiye çarptı. Kazada ölen 60 yaşlarındaki kişinin kimliği belirlenemedi. Derince Peırol Ofisi çıkışmda kamyonettanker çarpış' masında ise kamyoneün sürücusü Yaşar Uzuner can verdi. TRAFIK ANARŞISİ, BU YIL 4 BİN 36 CAN ALDI Trafik anarşisi, 15 Kasım 1985 tarihi itibarıyla* bin 36 can aldı ve 36 bin 446 kişinin yaralanmasına neden oldu. Emniyet Genel Müd\ır Yardımcısı Necdet Adıbelli THA'ya yaptığı açıklamada, 1985 yılının ilk 11,5 ayında 45 bin 561 trafik kazası meydana geldiğini söyledi. Adıbelli, trafik kazası sayısında 1984 yılına oranla artış olduğunu, buna karşılık ölü ve yaralı sayısında azalma görüldüğünü bildirdi. 1984 ile 1985 yılının ilk 11,5 ayında meydana gelen trafik kazaları ve bu kazalarda ölen ve yaralananların sayıları şöyle: Yıllar 1984 1985 Kaza sayısı 45.087 45.561 Ölü sayısı 4.251 4.036 Yaralı sayısı 38.114 36.446 (Baştarafı 1. Sayfada) Bu arada, ülkedeki hava kontrolörleri yarın açlık ve uyumama grevine başuyor. Hükümetin son kararı üzerine gazetecilerin de greve gitmeleri olasıhğı belirdi. Başbakan Papandreu başkanlığında önceki gün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında basın toplantılarının iptal edilmesi kararı alındı. Bu karann açıklanması üzerine Yunan Gazeteciler Birliği dün gece sabaha kadar süren bir toplantı yaptı. Hükümetin basının aleyhinde aldığı kararı sert biçimde eleştiren birlik, basın özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı çıktığmı ve basının ağzını kapatmayı amaçlayan karann durdurulması yolunda bütün Yunan gazetecilerinin savaşım hazırlığmda olduğunu duyıırdu. Öte yandan, ana muhalefet Yeni Demokrasi Partisi (YDP) hükümetin basın ile ilişkilerini kesmek isteğinin "cunta döneminde bile görülmediğini", alınan bu karann Papandreu'nun "despotluğundan" kaynaklandığını açıkladı. YDP son olarak hükümetin bu yeni kararlarından sonra hiçbir bakanın istifa etmediğinden üzüntü duyduğunu belirtti. Yunan Komünist Partisi (KKE) çevreleri, hükümetin artık basını aydınlatmak istemediğini, böylelikle yapacağı işlerde eleştiri kabul etmediğini gösterdiğini belirtti. lç Komünist Partisi (KKES), de Papandreu hükümetini despotlukla suçladı. Kamuoyunun tek taraflı aydınlatılması yolunda alınan bu kararın "beyin yıkamadan" başka bir şeyi öngörmediğini açıkiadı. YDP'den koparak ayrı bir parti oluşturan DHANA ise, Papandreu'nun basın ilişkilerini kesme kararının kamuoyunu istediği biçimde yönlendirmeyi amaçladığını açıkladı. Andreas Papandreu'ya göre hükümet sözcüsüyle basın mensuplarmın günlük toplantıları PASOK hükümetine bazı sorunlar yaratıyordu. Papandreu, devlet kuruluşu olan radyo ve TVnin hükümetin aleyhinde bile programlar yapmaya başladığına inanıyor. Basın çevrelerinin ve partilerin eleştirilerinden sonra hükümet yeni bir açıklama yaparak basının aydınlatılması yolunda Enformasyon Bakanhğı'nın incelemeler yapacağını belirtti. Tüm gazeteler kendi aleyhlerinde olarak kabul ettikleri bu karan eleştiriyor. Yunanistan'da hava trafik kontrolörleri, kendilerine daha yüksek ücret ve daha iyi çalışma koşulları sağlanıncaya dek açlık grevine gitme ve hiç uyumama karan aldıklarını açıkladı lar. Genel "yemek ve uyku" grevinin yann başlayacağı ve ülke içindeki uçakların kalkış ve inişleriyle Yunan hava sahası üzerinden geçen uçakların uçuşunu aksatacağı belirtiliyor. Pazaroyun Çözümleri: Okuroyun Çevre= 2 T R 40.000.000 10 yıllık (Baştarafı l. Sayfada) yıllık yasaklılar" için siyaset kapısı 9 Kasım 1987 tarihinde açıİacak. Bu bir kehanet değil, Anavatan Partisi'nce hazırlanan bir anayasa değişikliği önerisinin özünü eluşturan huküm. Öneri. eski parti İiderleri ve yöneticileri ile ilgili 10 yıllık kesin yasağın kaldınlmasını öngöriiyor. Başbakan Turgut Özal. Nokta'nın konuya ilişkin sorusuna verdiği yanıtta, "ânayasanın geçici 4. maddesinde öngörülen eski siyasi parti İiderleri ve yönetim kurulu üyelerine konulan 10 yıllık siyaset yasağının 5 yıla indirilerek eski milletvekilleri ile eşit duruma getirilfcegini" açıkladı. Özal'ın AN AP Gnıp Başkan Vekili Haydar Özalp aracılığıyla yaptığı açıklamaya göre, 10 yıllık yasağı olanlann "Türkiye'nin iç ve dış politikasını menfi yönden etkileyecek sözlü ve yaalı beyanlan" için ceza öngören 2669 sayüı y»sa maddesi de tümüyle kaldırılacak." EVET/HAYIR OKTAY AKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) Öteki mektup ise tanınmış bir yazın adamının, Sayın Beşir Göğüş'ün... Bilindiği gibi,Beşir Göğüş'ün ilkokullar için hazırladtğı Okuma Kitabı üç yıldır Sayın Hasan Sağlam'ın Bakanlığından bu yana ilkokullarda ders kitabı olarak okutulmaktadır. Ama bu yıl başka etkenler girmiş, Göğüş'ün kitabı bir yana it.ilmiş... Göğüş de, bakanlık görevlisi okur da kimi adları açıkca yazmışlar, hangi kitapların ne türlü yollardan Talim Terbiyece kabul edildiğini anlatmışlar.Kimseyi açık açık suçlamak istemediğim için bu adları vermiyorum. Ama Sayın Bakan Emiroğlu'nun bu konulara dikkatini çekmekte yarar görüyorum. Bakın Beşir Göğüş diyor ki: "Bildiğiniz gibi, 1983'te, bir Türkçe kitapları yanşması daha açıldı. Bu yanşmaya ben, Bakanlıktakilerin tutumlanna güvenmediğim için girmedim. Yanşma sonunda, ders kitabı olarak belli bir kitap belirienmedi. İlgililerin açıkladıklanna göre: 'Yarışmada, ders kitabı olacak nitelikte bir kitap bulunamamış; en çok puan alan Ali ve İsmet Tunçlar'ın kitabı, üç eski yardımcı kitapla birlikte, yardımcı kitap olarak serbest basıma bırakılmış.' Bu açıklama, gerçeği yansıtmaz. Ali ve İsmet Tunçlar'ın kitabı, benim yanşma sonucu seçilen kitaplanmdan önce, dokuz yıl ders kitabı olarak okutulmuştur. Bu kitap neden şimdi ders kitabı olmasın? Amaç, bu kitabı serbest basıma bırakarak, yazar/nın daha çok kazanmasını sağlamak. Çünkü bu kitap, ders kitabı olarak seçilir ve Bakanlıkça basılırsa, Telif Hakları Yönetmeliği'ne göre yazar ancak 2.53 milyon alabiliyor; oysa serbest piyasada sağlayacağı kazanç, 25 milyon dolaylannda tahmin edilmektedir. Bu arada, rekabetten kurtulmak için, benim yanşma kazanmış ve üç yıl okutulmuş olan kitaplarım da, yardımcı kitap olmak hakkı tanınmayarak, listeden çıkanlmıştır. Nisan ayı başından beri Bakanlıkta ilgililerle konuşmalarım, gördüklerim ve araşurmalarım, dönen dolaplan açıkça gösterdi. Söylentiier, yapılan işlemlere, yanlı tutumlara uymaktadır. 6unlan, vaktinizi almak için yazmıyorum. Zaten sizin yazınızda dokunduğunuz da bunlardan biridir. Ben, Nisan 7985'te Türkçe küaplanmm öbürieriyle birlikte, yardımcı kitap olarak listeye alınmasını' dileyen bir dilekçe verdim. 11 haziranda, 54 gün sonra şu cevap geldi: 'Kitaplarınızı 1739 sayılı Temel Eğitim Kanunu'na, Atatürkçü düşünce ve miliiyetçilik an/ayış/na uygun olarak, dil yönünden de Başbakanlığın 26.9.1984 tarih ve 1938316269 sayılı genelgesine göre düzenlediğiniz takdirde, yeniden incelemeye alınacaktır' Kitaplan 17.6.1985 tarihinde Bakaniığa verdimse de, daha cevap alamadım. Amaç bu kitaplan okutturmamak... Mektubumla sizi meşgul ettim. Ama yazılannızda önemli bir yer alan Milli Eğitim Bakanhğı'nın bu tutumundan da bilginiz olmasını diledim." OLAYLAREN ARDENDAKI GERCEK (Baştarafı 1. Sayfada) = 6,369, 426.75 m. R,= = 6,369,427.87™. R, R, = 112 cm. Eklenen ip 1 m. olursa, ara = 16 cm. Eklenen ip 2 m. olursa ara = 32 cm. Eklenen ip 3 m. olursa ara = 48 cm. Eklenen ip 4 m. olursa, ara = 64 cm. Eklenen ip 5 m. olursa ara = 80 cm. Eklenen ip 6 m. olursa ara = 96 cm. Eklenen ip 10 m. olursa, ara = 1.60 m. EvirmeceÇevirmece Nevzat Frkmen Birleşik Amerika'da nin, küçük görülmenin, dışlanmanın acısını yaşıyor. Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde öğretmen bugünkü kadar ezilmedi. Kifi haşına ortaiama 50 bin lirayla geçinmeye çabalayan öğretmen ordusu, yenik, yıkık, yılgın ve kınktır. Milli eğitimin içinde bulunduğu keşmekeş, bu karamsariığı daha da koyulaştınyor. Kitap düşmanhğı, aydın düşmanlığı, işçi düşmanhğı, gençlik düşmanhğı ve öğretmen düşmanhğı arasında sıcak bir bağınfı vardır. Ortak bir siyasetin çeşitli görüntüieridir bunlar... Çocuklarımızı emanet eıtiğimiz öğretmenler baskı altmda, demokratik haklarından yoksun ve geçim sıkınıısından bunalmış olarak yaşıyorlar. Böyle bir durumda Öğretmen Günü'nün anlamı ne olabilir? Bu soruya olumlu yanıt verilemese de "ne yapmak gerekiyor" sorusunu yanıtlamak zorundayız. Bugün Türkiye'de 400 bin dolayında öğretmen, aileleriyle birlikte iki milyon kişiden oluşan bir topluluk meydana getiriyor. Türkiye'de demokrasiye geçilecekse, öğretmenlerin Batıda olduğu gibi haklannı ve kişiliklerini savunabilmeleri için örgütlenme haklarınm sağlanmast gerekir. Bu işi de Türkiye'de demokrasiyi kurmayı amaçlamış bir siyasal parti gerçekleştirebilir. Öğretmenler bu amaca yönelik olarak ağırlıklarını koymalıdırlar. Bu çözüm yolunun dışmdaki yakınmaların öğretmen düşmanlığıyla donanmış siyasal iktidarlara bir etkisi olabileceğini sanmıyoruz. • * * FREDERIQUE DEFLOREN ile İSKENDER DOĞUSOY Evlendiler. Bclçika (Louviere). 18 Ekim 1985 NALAN YAZICI ik' EROL KANBURLAR 23 Kasım 1985 Evlendiler. Eski>ehir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle