29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Talat Türhan açıklıyor. Bomba davası gerç 21 KASIM 1985 CUMHURİYET/1 Batur, jetleriyle kendini kurtardı lstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı (1) Nolu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi, 3 Mayıs 1972 günü, "84 sanıklı dava" adıyla anılan bir davada kararını veriyor ve karara göre bazı kişiler beraat ediyordu. Karar, zamanın ünlü Sıkıyönetim Komutanı Faik Türün'ün istemlerine uymuyordu. Ama her işin bir kolayı vardı, hele Sıkıyönetim Komutanı'nın isteği olunca... Formül bulundu: Türkiye'de ilk kez bir mahkeme, karar verdikten bir hafta sonra lağvedildi. Türün'ün "arük bu mahkemeye gerek olmadığı" gerekçesini zamanın Başbakanı onadı ve 11 Mayıs 1972 tarihinde (1) Nolu Mahkeme, jet hızıyla tarihe karıştı... Baskılara boyun eğmeyen mahkemenin onurlu yargıçları tstanbul'dan uzaklaştınldılar... Ama işi kalmadığı savına karşın, bu mahkemeden diğer Sıkıyönetim Askeri Mahkemeleri'ne aktarılan dosyaların sonuçlanması yıllarca sürdü... Birkaç cılız ses dışında yürütme gücünün, yargı gücüne yönelik eşi görülmemiş bu saldınsı karşısında toplum suskundu... Yargı gücünü temsil eden tüm örgütler suskundu... Bu suskunluk, "kaba kuvvet fdsefesi"ni benimsemiş çevrelerin cüretini arttırdıkça arttırdı... Sanki olaylar programlanmıştı... 6 Mayıs 1972 günü gece saatlerinde I.Ç. adlı bir üniversite öğrencisinin taşıdığı çantadaki bomba patlıyor ve öğrencinin bir ayağı ile bir kolu kopuyordu. Bomba patlamış, "Bomba Davası"nın ilk perdesi sahneye konulmuştu. Ama nasıl olsa patlama anında o bölgede bulunan görevli kişiler yaralıyı hastaneye kaldırmış, yaşaması için olağanüstü bir çaba gösterilmiş ve sorgulama başlamıştı... Yaralı gencin ideolojik yapısını ve ilişkilerini sorgulayıcılar biliyordu... Zincirleme gözaltına almalar devam ediyordu. Senaryonun tamamlanması ben ve benimle ilgili sanıklar yönünden 3 Temmuz 1972'ye kadar sürmüştü. 4 Temmuz 1972'nin başladığı saatlerde evimi basan 3035 kişiyle gözaltına alınıvordum. Sonra Zihni Paşa tşkence Köşkü'nün misafırleri arasına katılmıştım. 1 Ağustos 1972'ye kadar orada "teknik sorgulama" denilen fîziki, psikolojik ve farmakolojik işkence seansı içinde önceden hazırladıkları senaryoya göre sorgulandım. Tiiriin ve ardındaki güçlerin boy hedefi idim. Peki neden gözaltına alınmıştım? Doğal olarak bilmiyordum. Hepsi birbirinden değerli, hizmetlerini yaşamım boyunca unutamayacağım müdafılerime dava dosyası açılınca gerçek anlaşıldı. Milli Emniyet Hizmetleri Başkanlığı lstanbul ve Bölgesi Daire Başkanlığı'nın 1.7.1972 tarihli ve Turhan Deniz imzası taşıyan ve l'inci Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı'na yazılan bu yazının başlığındaki "Konu" bölümünde "Tutuklanacak şahıslar Hk." bir not düşülmüş, benimle birlikte (7) kişinin "Memleket içindekj anarşik olaylann planlayıcısı" olduğumuz ve "Cunta faaliyeti içerisinde bulunduğumuz" yazılıyor ve "yakalanarak biiroya sevkimiz isteniliyordu." Yani bu yazıya göre MlT'te sorgulanacaktık. Eğer ülkemizde o dönemde anayasal bir hukuk sistemigeçerli olsaydı, bu yazıyla suç işleniyordu... Şöyle ki: 644 sayılı yasa gereğince MlT'in sorgulama hakkı buhınmadığı gibi, idari bir organ olmasına karşın, kendisini yargı yerine koyarak tutuklama emri vermesi de olanaksızdı. Türün ve ekibi, 6 Mayıs 3 Temmuz 1972 arasında Zihni Paşa Köşkü'nde sorgulanan kişilerden senaryolarına göre gerekli ikrarı almışlardı. Böyle bir yazının geleceği aslında onlarca biliniyordu. 3.7.1972 tarih ve Ad. Müş. 1972/3482 sayılı arama emri bizlere gösterilmeyen ile operasyon başlamıştı. Bu durumda suç ve suçluyu saptamanın ilk aşamasmda suç işlenmiş ve Türün bu suça katılmıştı. Bu konunun aydınlanması için, Sıkıyönetim Komutanlığı'ndan mahkemeye, oradan Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve KKK'na kadar tüm yasal başvurularım sonuçsuz bırakıldı. Karar aşaması dahil ifadelerimizin bu belgenin varlığına rağmen, emniyette alındığı iddia edildi. Yani tüm organlar bu suretle yasa dışına çıkmakta bir sakmca görmüyorlardı. O dönemde, Zihni Paşa işkence köşkündeki sorgulayıcılar içinde İstanbul Emniyet Md. M. Ş.B. de vardı. Bu kişi, bizden önce alınan T.Ö. ve M.A. ile pazarlığa oturuyor. Fakat beni patlama olaylanna buİaştırma kutsal görevinde (!) başanlı olamıyordu... Ama her insanın dayanması bir olmazdı. S.Y. adlı kişi alınıyor, "tstanbul'daki patlama olaylan için direktif verenler" içine ben de dahil ediliyordum. Sorgulayıalar memnundu, ilk başarılarını sağlamışlardı... Sonra E.E. adlı şahıs alınıyor. Birkaç kişiyle birlikte o tarihte sadece ayakları yapılmış Boğaz Köprüsü'nü tahrip etmeyi düşünmek suçu gibi hayali bir suçlama için bizlere yönelik ikrarlar ahnıyordu. Sıra Yzb. F.Ö.'nün alınmasına gelmişti. Çünkü bu kişiyle dostluk ve arkadaşlık ilişkisi içinde bulunduğum biliniyordu: Zamanın Merkez Komutanı olan Gn. F.P., Türkiye'de ilk kez resmi üniforma taşıyan bir kişiyi azgın sorgulayıcıların eline teslim ediyordu. Yzb. F.ö. 84 kilo olarak girdiği işkence köşkünden 37 kilo olarak çıkmıştı... Sorgulayıalarm ondan istedikleri vardı. Bunlardan biri, soygun ve patlama olaylan için direktif verdiğimi ikrar etmesi isteniyordu. Oranın koşullarında hiçbir kimsenin başka seçeneği olamazdı. Nitekim, F.Ö.'nün ifadesinde, "14 Mart 1972 günü evimde toplanan beş kişinin katıldığı iki aşamah bir toplantı yaptıgıra, soygun ve patlamalar yapdması için emir verdiğim" itirafı da alınmıştı. Çorap örülmeye devam ediyordu. Oysa, gerek ben ve gerekse toplantıya katıldığı iddia edilen dört kişi, o tarihte Ankara'da olduğumuzu ispat edecek durumdaydık... Bu amaçla sayısız tanıklar gösterdim (Nihat Erim, Sadi Koçaş, Kemal Satır, İsmail Arar, Ali Ihsan Göğüş, Kudret Bosuter, Gn. Celil Gürkan vb.) ve çoğu dinlendi. Ve o gün Ankara'da olduğum saptandı. İfade geçersiz hale gelmişti. (İşkenceciler, emir ve hizmetlerinde 21 kurmay subay olduğunu sık sık yinelerlerdi. Ama ne yazık ki, kurmaylann planlan (!) bir başka kurmay tarafından boşa alınmıştı...) F.Ö.'den ikrar alınmaya devam ediliyordu. 84 sanıklı davada verilen beraat kararını beğenmeyen Türün, idarenin tüm sağlam güçlerini kendi amacı doğrultusunda kullanarak, bu davada beraat eden kişileri yeniden yargılamak için böyle bir yolu deniyordu. Mahkeme lağvedilmekle yetinilmemiş, onun "muhkem kaziye" haline gelen kararına gölge düşürmek için daha sonra bu karar Askeri Yargıtay tarafından da onandı bu davada beraat eden İ.S. ve R.K. aleyhinde işkence köşkünde ikrarlar alınıp, bu kişilerin bomba davası sanığı olması sağlanıyordu. Tertip bitmemişti. 84 sanıklı dava kararının beraatle sonuçlanması için çaba gösterdiğim hakkımda da ikrarlar alınması uygun bulunmuştu. Sıra cuntasal suçlamalara gelmişti. Onlar da tamamlandı ve TSK'nın en üst kademe komutanlarını ihtilale zorlamak için devrimci şiddet hareketlerini planladığımız ve Marksist Leninist bir cunta oluşturduğumuz alınan ikrarlar arasına katıldı ve bu suretle F.Ö.'nün ifadesiyle davanın çatısı çatılmış ve 26 sayfalık "Türkiye'de anarşinin planlayıcısı oldnğumuz ve cuntasal faaliyet" içinde bulunduğumuza ait tüm kanıtlar toplanmıştı (!)... Defterimizin dürülme sırası gelmişti... 19 Haziran 1972 günü Ankara'ya T.D. adlı arkadaşunın nikâhına katılmak için gelmiştim. İ.S. de orada idi. Onun antenleri iyi çalışırdı. Bana, "Talal bizi tutuklayacaklar, ben yakında yurt dışına kaçıyorum. tstersen birlikte gidelim" önerisinde bulundu. Ancak ben vatanımda kalıp her türlü hesabı vermeye hazır olduğumu kendisine söyledim. Ama, bu ölçüde tertiplerin hedefi olacağımı ve işkence göreceğimi bilseydim kalmazdım. 4 Temmuz 1972'de tşkence Köşkü'nde idim. Sorgulayıcıların yöntemi şablon tarzında idi. lçeri alınan sanığın birinci vazifesi, kendisinden önce alınan sanıkların kendisine yönelik tüm suçlamalarını kabul etmek, artı onların münasip gördüklerini de ikrarları içine almak... Bir tür aktarma yöntemiyle senaryolarını tamamlamak için kurbanlarından yararlanıyorlardı. Patlamalar, çatlamalar, soygunlar, köprüler, möprüler, cuntalar, muntalar, ifade tamamdı. İşkenceciler vatan kurtarmanın huzunı içinde idiler. Irademi toplamıştım. Tüm bu pislikleri tertipçilerin suratlarına fırlatacağıma kesinlikle inanıyordum. Bu amaçla oradan sağ çıkmam gerekliydi. Ancak sorgulamanın boyutlan bir iktidar kavgasına malzeme hazırladığı kesin kanısını bende uyandırdı. Nitekim o dönemde içeri alınan kişilerin tümüne Gttrier, Batur, Kayacan suçlatılıyor ve bu ikrarlar el yazısıyla yazdmhyor daha sonra teybe okutuluyordu. Bunlar, Tiiriin tarafından parti kuÜslerine ulaştırüıyor ve Gürler'in Genelkurmay Başkanı olmasını engelleyici düzenlemelere başvuruluyordu. Zihni Paşa tşkence Köşkü'nde o dönemde misafir edilen (!) her sanık, iki tür ifade imzalamak zorunda idi. Bunlardan ilki Cuntasal yönü ağır basan ve kapsamı içine GürlerBatur ve Kayacan'ı da içine alıyorBir başka gün koğuştan V.M. ve N.Y. alınıp yeniden Zihni Paşa tşkence Köşkü'ne götürülüp sabolaj davası sanığı yaptılar. Daha sonra bu davada idamla yargılanan 22 kişi beraat etti. Bu arada yurt dışına kaçan t.S. Sabotaj Davası'nda sanık yapılmış, benim de bu dava içine alınmam için N.Y.'den gerekli ikrarlar alınmış, sonra vazgeçilmişti... Günler günleri, olaylar olanlan kovaladı ve nihayet Askeri Savcı Nevzat Çizmeci'nin gerçekten bir hukuk şaheseri olan 3 Nisan 1973 tarih ve sayı: 1973/5, Esas No: 1973/79, iddia No 1973/33 sayılı iddianamesini aldık. Bu iddianamede 5 Haziran 1972 tarihinde Askeri Savcı Selaharfin Fırat'la birlikte aldıkları ve GürlerBaturKayacan'ı suçlayan ifade gözardı ediliyordu. Herhalde yüce adalet adına!.. Gürler, oyuna getirilerek Cumhurbaşkanlığı için makamını terkettiği dönemde yeni gözaltına alınmalar başlıyor ve yeniden suçlamaların hedefi yapılıyordu. Haziran 1973 ayında dava başladığında Gürler, makamını terketmiş ve Cumhurbaşkanı olamamış durumda iken, ek iddianame ile Çizmeci tarafından cunta başı olarak suçlanıyor, aynı iddianamede Batur ve Kayacan cunta üyeleri olarak gösteriliyorlardı... Bir yülık sorgu sualsiz yattığımız bu dönemde avukatım Alp Kuran'a rica ediyorum Sn. Gürler'i bu oyunlardan haberdar et diye. Nitekim 19 Eylül 1972 tarihinde bir mektup yazarak durumu anlatıyor. Böylelikle Sn. Org. Gürler ilk kez tarafımızdan uyanlmış oluyorda, ama ne yazık ki gerçeklere kulaklannı tıkarnayı yeğliyordu. Daha sonraki tarihlerde Numan Özdalga ve Baturve belki başkalan da kendisini uyaracaktı. Ama boşunaydı... Cezaevinden çıktıktan sonra Gürler'in uzun süre emir subaylığını yapmış olan, sımf arkadaşım Ö.K.'ya rastladım. Onun dediğine göre her ismim geçtiğinde gözleri dolarmış. Nasıl oluyor anlamak olanaksız... Bu mektupla da yetinmeksizin Sayın Kuran'dan Peki cunta başı olarak suçlanan Sn. Giirier ile Sn. Batur, lç Hizmet Yasası'nm 35'inci maddesine dayanarak muhtıra vermediler mi? Öyleyse nasıl suçlanılıyor? Bu mantık egemen olursa, bu maddeye sığınanların hali dumandı!.. Bu dava ile sağ bir cunta, devletin bütün güçlerini yasa dışı kuUanarak, T.S.K.'nın büyük bir bölümünü temizleyip iktidara egemen olma kavgasını vermeye çalışmıştır. Esas hakkındaki mütalaaya göre, örgüt içinde Bomba Davası sanıklarından daha üst düzeyde bulunan kişiler soruşturma dışı bırakılmışlardır. Bu kadarı ile yetinilmeksizin, bu kişilerin bir kısmı hem de kamu tanığı olarak karşımıza cıkanlmıslardır. Hiçbir kanıta dayanmaksızın bizi Ön Anayasa Çalışması yapmakla suçlayanlar, Ön Anayasa Taslağı yapanları karşımıza tanık olarak getirebilmişlerdir. Günümüzde yapılan yayınlar bu iddiaya daha da açıkhk getirdiğine göre hiçbir somut kanıt bulunmadan böyle bir suçla bizi suçlamak hangi hukuk kuralına uygun düşer bilemiyoruz... Bazı subaylarla Cuntasal toplantılar yaptıgımız iddia edilmektedir. Bunlardan bir kısmı şemada gösterilmektedir. Eğer bu iddia doğru ise, bu kişiler gerek Askeri Ceza Kanunu ve gerekse Türk Ceza Kanunu'na göre suçludurlar. Oysa bir kısmı tanık yapılmış, bir kısmına ise hiç dokunulmamıştır. Yargılamada askerlere ayrıcalık tanıyan bu anlayişı hukuken açıklamak mümkün değildir... Bu davadaki adaletsizlikler sayılmakla bitmez.... Bomba Davası'nı açanların amacı açıktı. Devrimci şiddet evlemleri'yle bizim aramızda ilişki kurmak ve bizleri lstanbul ve Ankara askeri gruplan ile Ankara Merkez Üst Grubu'nda Orhan Kabibay Gnıbu ile ilişkili gösterip, tüm bu gruplan lider kadroya bağlamak suretiyle bir imaj yaratmak ve tüm bu tür eylemlerin, bu muhayyel Cunta'ya iktidar yolunu açmak için yapıldığı izlenimini vermekti. Dava dosyası tümü ile incelenirse bu espri kolaylıkla kavranılabilir. sanıklar ile şehrin mubtelif yerierinde patlamalar ya pan sanıklann ayn ayn mütalaa edilmeleri zaruri gö riilmektedir. Zira cuntasal faaliyet içerisinde olduk ları iddia olunan sanıklann aldıkları karar gereğinc bu patlama olayını diğer sanıklara yaptırdıkları id diası subuta ermemekte, dosya içerisinde mücerret bi iddia olarak kalmaktadır." (s: 5960) "Hükmün ilk kısmında durumlan ele alınan vı cuntasal bir faaliyet içerisinde olduklan belirtilen sa nıklann cebri bir eylemlerinin tespit edilmediği ve ay rica bomba patlatan kişiler ile temasta hulunmadık lan, en önemlisi onlara bu konuda emir ve direktii vermedikleri, azmettirilmedikleri, bunları gösteriı dosyada yeterli ve mukavi delilin bulunmadığı" (s 6162) BOMBA OLAYLARI DAVASI ÖRGÜTÜNÜN GRUPLANDIRILMASI (AskeriSavcı Süleyman TAKKECI nin hazırladığı ESAS HAKKINDAKt MÜTALAA ya göre ) LİDER KADRO CUNTA BAŞI ORG. FARUKCURLER CLNTA ÜYESI ORG MUHSIN BATLR C U M A UYES1 KEMAL KAYACAN 2K Sıfıra sıfır elde var sıfır! Ama beraat yok. Affı isteseniz de istemeseniz de ona sığınmaya mecbursunuz. Böylelikle gerekçeli hükümde iddianame ve esa* hakkındaki mütalaa ile Askeri Savcılann savları bü tünüyle boşa alınmasına karşın TCK 146/l'e gört açılmış ve devam etmiş dava TCK 171'e alınmış v« af kapsamı içine sokulmuştur. Ancak, s: 63'de, "Sanıklann hangilerinin bu ittifak içerisinde olduklan, hangilerinin olmadıklan veya bu ittifakın kendiliğinden ortadan kalkıp kalkmadığı hususlannın hükümde tartışılmasına. bu durumda sanıklar hakkında açılan davanın af kanunu nedeniyle ortadan kaldınlması gerekeceğinden üzerinde durulmaıruş ve hüküm de tartışma konusu yapılmamıştır" hükmü, gerçekte hükümsüzlüğün itirafı olarak görünmektedir. Aynca s: 63'de Boğaz Köpriisü suçlamasının ortaya konulmuş böyle bir eylemin bulunmayışı karşısında... "subuta ennediği" hükmüne yer verilmiş ve dava düşürülmüştür. Bu karar müdafilerimiz Av. M. Hidayet Ilgar ve Av. İ. Nebi Barlas tarafından 26 Ocak 1976 ve 30 Ocak 1976 tarihli dilekçelerle temyiz edilmiş, bugüne kadar sonucu öğrenilememiştir. Bize gelince; temyizi bir anlamda lehimize sonuç almak için değil de, gerektiğinde aleyhimize sonucu da göze alarak davanın TCK 146/1 (idam) açıldığını ve devam ettiğini, o halde kararın bu maddeye göre verilnıesi gerektiğini iddia ediyorduk. Yani "Beni ya idam ettireceksiniz ya da beraat ettireceksiniz" diyordum. Af Yasası'na göre idam, müebbete dönüştürü ORA ifc J1.4M2. 5«,». MERKEZ ÜST GRUBU ASKERt G R t P ORHAN KABİBAY GRUBt (TAMKl S , ». 71P.M. 1U, 7 MLCtP ATAKLI GRUBt Sh. 31.47. 77 CEMAL MADANOCLU GRUBU EKREM ACUNER GRUBU Sh. 31.47, 71 X U or| AırfERÇIKAN (Sh 45.57] Tun*. CHİI GÜRKAN (Sh 30. 34. 41, 42.44, 4S. 47. 54 57,61 64, 69. 71. M . 8S| Amı.J Vedii BİLGET (Sh 45. 57.65. 71. 72) t* TMU Onci COKGOK (5*.4(,*7,«. 60) , * Pi Alb Hıtbyrı 1LGAR (Sh 34) Hak. Alb Em.n DEÛER (Sr>. 34) H* Kur.At> llva ALBAYRAK (Sh. 34.47, 4S) A » Muufto (Sh. 47} Mu. Alb. Merımet NAMLI (Sh 4f. 42. 45) M u Y b Fan* AKKERVAN (Sh. 41,42. 43» Mu. Yb Burtun AKAN (Sh. 42} fNe ı Mu Bnfc İbnhMi . (Sh. 42) (Nc ı 9 MARTÇI SUSAYLAJt ? î UADANOGLU DAVASINOA YARG1LANAN ASKER KİŞİUR (TANIK] ITANUCJ «dcunık) NumanESİN ISank) (Sh.3033.44.47.4BJ7,71K) I r f n SOLMAZER (SankAad Fak» OZFAKİH ( G ) [TANIK) A ı k M CAJTJ4AK (Snuk) flıfct KAPLANG1 tS*n*.) OtımnKOKSAİ. tfcvniSOYSAL Oa«M AVCJOĞLt C Refrt EY08OĞLU RAVERTEM (Sh 32.47) I «**" : ı *•** MAOAKOG4.U OAVASINDAKİ DİĞER SİVİLKİŞİUR ASKERİ GRUP Km. Afc Ibnhim ARTUÇ (Sh 42) Kw. Afc. A. ARABACIOĞLU (Sh. 42) Bir tür aktarma yöntemiyle i senaryolarını tamamlamak için \ kurbanlarından yararlanıyorlardı. Patlamalar, çatlamalar, soygunlar, köprüler, möprüler, cuntalar, muntalar, ifade tamamdı. \ İşkenceciler vatan kurtarmanın huzuru içinde idiler. İrademi toplamıştım. Tüm bu pislikleri tertipçilerin suratlarına fırlatacağıma kesinlikle inanıyordum. Bu amaçla oradan sağ çıkmam gerekliydi. Ancak sorgulamanın boyutlan bir iktidar kavgasına malzeme hazırladığı kesin 0 kanısını bende uyandırdı. Ankara semalannda, "Uçan GenaraV'in jetleri uçmuş ve de Org. Gürler, Gn. Kr. Bşk.na pturmuştu. Her ne kadar Batur'u eleştiriyorsak da bu ihtilalci eylemine bir anlamda yaşamımızı borçlu idik.. Bir bakıma Batur kendisinin de bu suretle İşkence Köşkü 'ne gelmesini önlemiş oluyordu...Dava askıya alınmıştı. Bomba Davası'nı açanların amacı açıktı. Devrimci şiddet eylemleri'yle bizim aramızda ilişki kurmak ve bizleri İstanbul ve Ankara askeri gruplan ile Ankara Merkez Üst Grubu'nda Orhan Kabibay Grubu ile ilişkili gösterip, tüm bu gruplan lider kadroya bağlamak suretiyle bir imaj yaratmak ve tüm bu tür eylemlerin, bu muhayyel Cunta'ya iktidar yolunu açmak için yapıldığı izlenimini vermekti. lüyor. O halde ya müebbet hapis olacağım ya da beraat ettirileceğim. Çünkü, gerekçeli hükme göre sadece cuntasal faaliyet içerisinde bulunduğum hükmü kalmaktadır. Oysa, gerek benim beyanlarım ve gerekse bugünlerde yayımlanan arular 1970 yıhndan sonra Ankara Gnıbu'nun sivil kişileri dışiamak ilkesini benimsediklerini göstermektedir. Bu durumda yasal olarak benim suçlanmam olanaksızdır TCK 171'e göre... Peki neyin kavgasını, niçin vermek istiyorum? Soruna hiçbir zaman kişisel açıdan bakmaksızın duruşmanın her aşamasında boynumu ipe uzatıcı bir tavır aldım. Ancak, şemada görüldüğü gibi suçlama T.S.K'yı tümüyle ilgilendirmektedir. İçerisinden çıktığım bu kutsal ocağa daima büyük bir saygı duymuşumdur. Ocağıma ve en büyük makamlan işgal eden komutaniara karşı böylesine bir tertip düzenleyenlerin maskesinin düşürülmesi gerektiğine inandığım için bu davada olağanüstü bir çaba içerisine girdim. Bu durumda, ya savcı Süleyman Takkeci'nin suçladığı Gürler Batur Kayacan suçludur; ya da onlar hakkında devletin tüm yasal kuruluşlarını alet eden Türün ve ekibi... Kanımıza göre bu ikinci grubun yargı önüne getirilmesi halinde işkenceciler, işkencesever general, soruşturma komisyonu başkanı, sıkıyönetim komutanı ve onu yüreklendirerek yönlendirenler, yetkilerini kötüye kullanarak anayasal düzeni yıkmayı istemek suretiyle TCK 146/1'in faili durumuna düşmüşlerdir. Bu madde af kapsamı dışındadır. Bu hesap sorulmadan Türkiye'de demokrasi'nin sağlıklı yaşatılması olanaksızdır. Zamanın İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Türün, belgelerle açıkladığım gibi yetkilerini kötüye kullanarak, T.S.K., Özel Savaş Grubu, MİT, Emniyet Örgütü üzerine gölge düşürmüş, işkence evleri kurarak gerçek dışı ikrarlarla savalarına davalar açtırmış ve başkasına boyun eğmeyen mahkemeyi lağvederek adaleti emellerine alet etmek istemiştir. Türün ve onu yönlehdirenlerden bu hesap sorulup, sorumlular saptanıhp adalet önüne getirilerek, gerçekler aydınlatılırsa, anılan örgütler her türlü kuşkudan arındırılmış olacağı kanısını koruyarak, tüm demokratik kuruluşları yasal olan bu kavgaya çağınyorum. Emekli Kurmay Varbay Talat Turhan • Z 12 MARTÇI SUBAYLAR ASKERİ GRLP T A L A T TURHAP4 GRUBU (SH00.105.lim MEMDLH EREN GRUBU (Sh 105 109) •n^. tıi|. Alb Alb CriÜ GÜRKAN Latftı £ROL Be*. BULUÇ OrhanöENGİZ (Sh.43) (Sh.43) (TAN1K) İU Ownan OENİZ C nk Alb Mttnrni ŞAHİN nk Yb Cahrt nk Yb. Ortan A f * Bahn KAYA .Bf* Sukru EĞİS nkBnt Ncbı AKSAL Mu Bob S.Uı BAŞARAN (Sl.43,60) (TANIK) (Sh33*O) (TANIK) (a.33l (Nttınk.n (Sh.99) (Sh 100.105) (Sh.12O) tUla K.APLA.NGJ (SK.Î18) «Uhmuı DONOURMAC1 (Sh.234) Sılıta Ztki YtLMAZ A.TURAN 1 ! * * * =j ee z (Sh61) (Sh61) (Sh.61) (NPtamk^ Haan YALÇINKAYA FcvjiOZKAYA ıiı IŞÇI GRLBL OvfclcnKV *L EREft (Sh. 91) OGRENC1 GRUBU O r p K k n Nuri YA2KI (Sh 91) MADANOCLU GRLBL ASKER KİŞİLERİ MADAMOĞLU DAVASI'n SABAHATTIN KLÇLK AKSARAY GRLBL StLAHATTIN L2UNISMAİL 1 CRUBL (Tim) {SKI09.13S. ıJksu«iı l«l MUMTAZ AKTAŞ CRUBU (Tia) ORHAN KABİBAY GRLBL Lt Yb Haun YALÇINKAY* Tnk Yb.Mehmrt ŞAHİN (ShJ3) P AlbOh*n 0CNGJ2 ÎSh.33) (Ne und^ne etf tanık] Nnı himlerin yanmdaki •uhıfe numaralan ESAS HAKKrNDAKl MÜTALAA .fakı ytn helirlmrklcılır. * Dnkunulmazlığtmn kaklmlmamav neıieniyte hakktnda dava oçıhmamtşnr. G : 6 pün Zihni Pafa Kfijkune almtpla.daha \onm serhett hırakıktn kişifer du. Kayacan'ın o dönemde aynı zamanda Türün'ün muavini olduğunu anımsayahm. İkinci tür ifadelerde ise, Devrim şiddet eylemleri ağır basan ikrarlara yer veriliyordu. Daha sonra Cuntasal ifadelerin dava dosyasına konulmamış olduğunu görecektik ve bu dummdan tüm ilgilileri haberdar edecektik. Ancak, ortamın uygun olduğu kanısına varılmış olacak ki, yeni bir atak yapılmış, iki savcı birden bir saruktan 5 Ağustos 1972 tarihinde GürlerBaturKayacan'ı suçlayan ifadeyi alıp dava dosyasına koyuyorlardı... Görünüşte bu ifade yasaldı... Fakat Ankara semalannda, "Uçan GenaraC'in jetleri uçmuş ve de Org. Gürler, Gn. Kr. Bşk.na oturmuştu. Her ne kadar Batur'u eleştiriyorsak da bu ihtilalci eylemine bir anlamda yaşamımızı borçlu idik.. Bir bakıma Batur kendisinin de bu suretle İşkence Köşkü'ne gelmesini önlemiş oluyordu... Dava askıya alınmıştı. Çünkü Askeri Savcı ifadesiyle suçlanan Gürler Genelkurmay Başkanı, Batur Hava Kuvvetleri Komutanı, Kayacan Deniz Kuvvetleri Komutanı olmuşlardı. Türün ve ekibi bu kişileri bulundukları yerlerden uzaklaştırmarun stratejik planlarını yapmaya devam ediyorlardı. Doğal olarak bu koşullarda dava açılamazdı ve bizler içerde sorgu sualsiz yatmak zorunda idik. Bomba Davası sorusturması sürüvor, daha önce alınan sanıkların ikrarlannda boşluklar varsa yeni gözaltına alınmalarla davanın TCK'nın 146/1 'e uyarlanmasına sağlanıyordu. Bu arada Askeri Savcı Nevzat Çizmeci, bir atak daha yapıyor, 22.12.1972 tarih, sayı 1972/354 N.Ç. yazı ile içlerinde GürlerBaturKayacan'ın da bulunduğu birçok general, subay, aydın, öğrenci hakkında soruşturma açılması isteminde bulunuyordu... Köprü havaya uçurulacaktı, ama elverişli vasıtası daha önceki ifadelere katılmamıştı. Aradan 10 ay geçtikten sonra N.E. ve H.Y. alındı. Aralarında bir dinamit alışverişi senaryosu kurulmaya çalışıldı. Ancak sorgucular iki kişinin ifadesi arasında koordinasyon bağlamayı başaramamışlardı. Jki partide 60'şar kilodan, 120 kilo dinamit bana geliyordu, köprü ayağını havaya uçurtmak için!.. Ankara'ya giderek durumu komutaniara şahsen anlatmasını rica ettim. Randevular alındı. Ancak, sudan bir nedenle Ankara'ya hareketinden önce gözaltına alındı ve Bomba Davası sanıkları arasına katıldı... Duruşmalar birbirini izliyor ve ben tahliye isteminde bulunmama ilke kararı almış bulunuyordum. Nihayet, açıkladığım o MİT belgesi mahkemede okunduğunda söz alarak; devletin bu önemli örgütünün böylesine ağır suçladığı kişiler hakkında yeterli delilleri olması gerektiğini ve bu delillerin mahkemeye getirilmesini haklı olarak istedim. Ama kimseden ses seda çıkmadı. İşkence altında alınan gizli örgüt ifadelerinden daha iyi kanıt mı olurdu? Askeri Savcı Nevzat Çizmeci gitmiş, yerine Süleyman Takkeci gelmişti. Bu anlayışla sanki hiç duruşııiu yapıımanuş gıbı, Çizmeci'nin iddianamesiııi daha da genişleterek yeni bir hukuk şaheseri (!) olan Esas Hakkındaki Mütalaasını (21.1.1975 tarih ve sayı: 1973/5 S.T, Esas: 1973/71) mahkemeye sundu. Yayımladığımız bu şema savunmama ek olarak 1975 yılında mahkemeye verilmiş olup, tarafımdan hiçbir şey katılmaksızın Süleyman Takkeci'nin esas hakkındaki mütalaasını özetlemektedir. Bu şemaya göre, bir Cuntasal örgütlenme söz konusudur. Bu örgütlenme Ankara ve İstanbul Grup'lan olarak iki bölumden oluşmakta; Ankara Grubu'nda lider kadro, GürlerBaturKayacan'dan oluşmakta ve bu gruba bağlı bir .\skeri Grup ile her ikisiyle ilişkili Merkez Üst Gruptan oluşmakta ve bu grup içinde Kabibay Grubu, Mucip Ataklı Grubu, Cemal Madanoğlu Grubu, Ekrem Acuner gruplan bulunmaktadır. Bunun dışında soyut bir suçlama söz konusudur. (Diğer Tabii Senatörleri ile devrim bilincine varmış profesörler, aydınlar, yazarlar diye...) İstanbul Grubunda ise gene bir askeri grup bulunmakta ve bunun yanında 59 sanıktan oluşan Bomba Davası yer almakta ve aynı soyut suçlamaya bu bölümde de yer verilmektedir. Bir aysberg, ama ters yüz edilmiş... Aysberg'in su yüzünde Bomba Davası sanıkları, sı altında ya da soruşturma dışı bırakılmış binlerce kişi... Bir anlamda Türk Silahh Kuvvetleri... Böyle bir senaryo bizi değil, T.S.K.'nı hedef alıyordu kuşkusuz.. Bu nedenle 5 bin sayfaya yakın bir savunma ile iddialan teker teker çürüttüm. Karar aşamasına geldik. Fakat mahkeme heyeti değişmişti. Karar veren yeni heyet, savunmaya bir kelimeyle yer vermeksizin, Af Kanunu'na sığınarak davayı düşürmeyi yeğiemiştir. Ancak, gerekçeli hükmün bizleri aklayan, tümünü boşa çıkaran bölümleri de bulunmaktadır. (l'inci Ordu Komutanlığı nezdindeki 2 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nin 5 Aralık 1975 gün ve Kayıt No: 1975/224, Esas No: 1975/4 ve Karar No: 1975/6) Emniyet ifadeleri geçerli sayılmıştır (s: 5) Ön Anayasa Taslağı'nın T.S.K. bünyesi içinde kuvveı kuınuıaıiuuuua oılgısı alıınu<ı yapııuıgıııı Hak. Jan. Tanık Em. Kur. Alb. İlyas Albayrak ile E. Hk. Alb. Emin Değer'in tamklıklanna yer verilmiştir (s: 29ves: 31'deise: "...Hv. Kur. Alb. İlyas Albayrak'ın ifadelerinden örgütün askeri kanadı içerisinde orduca askeri bir mudahale yapıldığı takdirde uygulanacak hükümleri ihtiva eden bir anayasa taslağının hazırlandığı ve hatta bütün umdelerinin hukukçu kişiler ile de konuşulduğunu, ayrıca hazırlanan bu taslağın bir komisyonda müzakere edildiği kesinlikle ortaya çıkmıştır" hükmüne yer verilmiştir. Boğaz Köprüsü'nü havaya uçurtmak için iki partide 60'şar kiloluk N.E. ve H.Y. arasındaki dinamit akışının gerçek dışı olduğu kabul edilmiştir. (s: 49) "Sanıklann MarksistLeninist bir çizgide olduklarının ve bu gaye ile bir araya geldiklerinin kabulü imkânsız görülmüştür." (s: 58) 84 sanıklı davadaki soygun olayında beraat eden iki sanık yanında yukarda açıklanan tertip içine dahil edilmek ıstenilmem, "1 Nolu As. Mahkeme'de karara bağlandığı ve R. K. ile İ. S.'nin beraat ettikleri ve bu kararın As. Vargıtay'ca da tasdik edilerek kesinleşliği" belirtildikttn sonra beraat eden bir kişinin yeniden yargı ianmak istenilmesinin ve araya yeni sanık katılma çabasının "Kesin hükiim fikrine aykın görüldüğii" lıükmc bağlanmıştır. (s: 5657) "Şu hale göre sanıkların suç ve vasıflarını tayin ve tespit ederken cuntasal faaliyet içerisinde bulunan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle