16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER daha duyarlı olan toplumsal bilimlerde somut biçiınde görülebilir. Ülkenin loplumsal yapısı, ekonomisi, tarihi, toplumbilimi ilk kez ycrli ve özgün araştırma ve yayınlarla bilimsel ışığa konu olmakıaydı. Denilebilir ki, özerklik yılları, ünivcrsitelerin, yerli bilimsel üretimlerini aıttırarak, ilk kez, gerçekten "üniversite" olına yolunda önemli admılar atıııalarına tanıklık etmiştir. YÖK'LE GİDEN YÖK uygulamasıyla, üniversitelerin, bilimsel araştırma ve yayın çalışmaları, bıçakla kesilir gı bı kcsilmiştir. Her şeyden önce, bu uygulamayla, 1400 dolayında öğretim üyesinin, ya bir gerekçe bile bildirilmeden görevlerinden uzaklaştırılmaları, ya da kendilerinin görevlerini bırakma zorunda kalmaları, tek başına, bilimsel çalışma ortamını yok etmeye yeterlidir. Ek olarak, görevlerini sürdüren öğretim üyeleri, üzerlcrindeki değişik baskı ve sindirmeler bir yana, birer bilgi aktarma, sınav kâğıdı okuma makincsine dönüştürülmüştür. Uygulama, yalnız araştırma ve yayın yapamayan, bu anlamda "suskun" üniversite yaratmakla kalnıamış, yükseköğrctimi, teknik okullar olarak bile işlevini yapamaz bir duruma getirmiştir. Kendilerine üniversite denilcn yerlerde kitaplar yasaklanabilmektedir. Fakülte dergileri gibi zamanlı yayınlar, yıllarca gecikmeli ve çoğu kez içi boş kâğıt yığınları olarak çıkmaktadır. Ozgün, yerli verilere dayalı araştırma ve yayınlar tümüyle durmuştur. Son dört yılın, önceki dönemin herhangi bir dört yılıyla bu açıdan karşılaştırılması, aradaki farkın korkunç boyutlara ulaştığını görmeye yeterlidir. Bu ölçüde yerli öğelerden arındırılmış, kısırlaştırılmış bir eğitimöğretim ortanıının, bırakalım çağdaş Üniversite olmayı bir yana, nitelikli işgücü yetiştirmesi ve toplunıun hizmetine sunnıası, gerçekten beklenemez. YÖK, yükseköğrenim kuruluşlarını, tek düzelikte birleştirmiştir. Bu tekdüzelik ve tek düzeylik, bir kısım alıntı bilgilerin akiartlmasını da, yerli vcrilcr kullanılarak yapılacak araştırmalarla ve yayınlarla desteklenmedikçe yerine getiremez. Günümüzün hızla değişeıı teknoloji dünyasında, kuramsal ve uygulamalı çalışnıaların ilişkisi ve buradan yerli bileşimler çıkarılması, öğrenimin, araştırma ve yayınlarla desteklenmcsini gerektirmektedir. Kısaca, YÖK'legiden, bilimsel araştırma ve yayınlardır, bir başka deyimle, gerçek üniversitedir. GELECEK İÇİN... Burada amacımız, YOK yıkımını sergilemek değildir, geçmiş deneyimlerden ve YÖK yıkımından yola çıkarak, geleceğe dönük bir kısım sonuçlar çıkarmaktır. önce, toplumumuzun deneyimleri göstermektedir ki, genel olarak hak ve özgürlüklerin sınırlandığı, bir kısım düşünceleriıı, yasaklamanın da ötesinde, düşman sayıldığı ortamlarda, üniversitelerin yasal bakımdan bilimsel özerkliğc sahip olmaları, bilimsel üretimde bulunmaları için yeterli olmamaktadır. Bir başka deyişle, bilimsel özerklik, genel anlamda hak ve özgürlüklerin kullanımına, işlerliğine büyük ölçüde bağımlıdır, onlara koşut biçimdcgeçerlilik kazanabilmcktcdir. Dolayısıyla, üniversite özerkliğini, toplumun demokratikleşmesinin bir öğesi olarak almak, algılamak gerekir. Beyinsel üretime dayalı her tür bilim ve sanai çalışmaları üzerindeki sınırlaınaların kaldırılması sağlanmadıkça, üniversite özerkliğinin işlerlik kazanması, yaşama geçirilmesi de olanaksızdır. Kuşkusuz bu sonuç, üniversitelerin bilimsel özerkliğe sahip olmalarının önemsenmediği anlamına gelmez. Vurgulanmak istcnen, bilimsel özerkliğin, ancak toplumsal yapının demokratikleşmcsi ölçüsünde işlerlik kazanabileceğidir. ikinci olarak, ulkemizin birikimleri, sanayileşme ve gelişme düzeyi, bilimsel üretimi, gerçek anlamda üniversitelerin varlığını, gerekli ve zorunlu kılmaktadır. Ülke insanının üretim süreçlerine beyin gücüyle de katılmasının sağlanması, yaratıcılığını birikimli bir biçimde geliştirmesi, gelişmenin ve çağdaşlaşmamn kaçınılmaz gerekleridir. Bu süreç geçerli kılınmadıkça, ekonomik ve toplumsal gelişmeden değil, gcrilemeden söz edilebilir. Yurt dışından bilgi taşımakla, ya da uzman getirtmckle, nitelikli işgücü sorununa çözüm beklemek, sonuç vermeyecek, boş bir çabadır. Kaldı ki, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin izlenmesinin kesintiye uğraması, alınmasında olduğu gibi, kendi kendini besleyen, birikimli bir süreçtir. Toplunıun, bu birikimli gerilemedcn bir an önce kurtarılması gerekmektedir. Kısaca, ulkemizin bilgi birikiminde, çağdaş teknolojik gelişmelerin, bilgi üretimi süreçlerinin izlenmesinde ve ülke koşullanna uygulanmasında, bunların ötesinde yerli bilimsel ve teknolojik üretimin gelişmesinde günümüzde yaşanan kesintinin, bir an önce tersine çevrilmesi, toplumsal beyinsizliğe dönüşmesinin önlenmesi gerekmektedir. 14 EKÎM 198. Üıriversitesiz Yıllar tJniversitenin temel işlevi olan bilimsel üretimin yapılabilmesinin bir kısım ön koşulları vardır. Araştırma birimleri, araç ve gereçler, parasal olanaklar bunîar arasında sayılabilir. Bunların hepsinin üstünde ve önce/ikli olan bilimsel üretimde bulunan insangücü ve bunun çalışma ortamıdır. Bilimsel çalışma, her şeyden önce, özgUrlük içinde yapılabilir. Bilimsel çalışma özgürlüğü ve bu anlamda üniversite özerkliği yoksa, bilimsel çalışma, araştırma ve yayın da yapılamaz. OKURLARA... OKAY GONIİNSİN CUMHURIYET'ten Prof.Dr. YAKUP KEPENEK yerine getirir. Üniversite, bilgi Ulkemizin yükşeköğretim kuüretimi yeridir. Bu niteliği, üniruluşları, bugünlerde yeni bir versiteyi yüksekokuldan ayıran ders yılıııa girdi. Bu nedenle, en önemli noktadır. üniversite konusunu toplumsal gelişmeyle ilişkileri açısından irÜniversitenin temel işlevi olan delemek gerekiyor. Üniversitele bilimsel üretimin yapılabilmesinin bir kısım ön koşulları vardır. rin toplumsal gelişmedeki önemli yeri ve özellikle ekonomik kal . Araştırma birimleri, araç ve gekınma sürecindeki ülkelerin bw reçler, parasal olanaklar bunlar arasında sayılabilir. Bunların limsel ve teknolojik gelişmeleri hepsinin üstünde ve öncelikli yakalama zorunluluğu, konuolan bilimsel üretimde bulunan nun tartışılmasını gerektiriyor. insangücü ve bunun çalışma orYÜKŞEKÖĞRETİM VE tamıdır. Bilimsel çalışma, her ÜNİVERSİTE şeyden önce, özgürlük içinde yapılabilir. Bilimsel çalışma özgürÇağımızda, yükşeköğretim, lüğü ve bu anlamda üniversite genel anlamıyla iki yönlüdür. özerkliği yoksa, bilimsel çalışma, Bunlardan birincisi, bir kısım araştırma ve yayın da yapılamaz. gençlere, belli becerileri kazanBilimsel üretimin olmazsa olmuz dırmak, yeteneklerini belli alanbiçiminde vazgeçilmez önkoşularda geliştirmelerine olanak verlu, özgürlüktür. Emir ve komunıektir. Bu tür yükşeköğretim, ta ile belki başka işler yaptırılauygun deyimiyle, teknik eleman bilir. Ancak bilimsel çalışma olyetiştirmeyi amaçlar. Bu süreçmaz. Güdümlü bilim olmaz. te, yalnızca, var olan bilgiler, teknikler ilgililere aktarılır. Bu GERÇEK ÜNİVERSİTEYE işlevi de genellikle yüksekokulDOĞRU... lar üstlenir. Yükseköğretimin ikinci yönü, biiimsel araştırma ve yayınlara öncelik verilerek, öğretimin de bu çerçevede yürütülmesine dayanır. Bu tür yükşeköğretim, yalnız var olan bilgilerin aktarılmasını değil, araştırma ve yayınlarla bilgi ürctimi süreçlerini de içerir. Bu işlevi de üniversiteler Ulkemizde, yenileşme hareketleriyle birlikte eğitim ve öğretime gereken önemin verilmesi, özellikle cumhuriyetin ikinci on yılından sonra yükşeköğretim alanındaki gelişmeler, gerçek Üniversite yönünde atılmış adımlardır. Ancak o günlerin toplumsal gereksinmelerine ve genel koşullanna bağlı olarak, üniversitelerin çok büyük ölçüde teknik eleman yetiştirmeyi öncelikli tuttuğu söylenebilir. Nitekinı ülke, son 30 yıldaki ekonomik gelişrne çabaları sırasında, diğer gelişmekte olan ülkelerin aksine, nitelikli işgücü sıkımısı çekmemiş, büyük sayılabilecek kalkınına projelerini kendi insangücü olanaklarıyla karşılayabilmiştir. Üniversitelerin, 1946sonrasında ve özellikle 1961 Anayasası ile, yönetimsel ve bilimsel özerkliğe kavuşturulması, ilk sonuçlarını 1960Mı ve 1970'li yıllarda vermiştir. Bu yıllarda, üniversiteler, bir kısım bilgilerin "ders kitabı" biçiminde aktarılması düzeyini geride bırakmıştır. İlk kez, ülke sorunlarıyla ilgili, özgün araştırma ve yayınlarla eğitim ve öğretim deşteklenmeye başlanmıştır. Üniversitelerin, belli uzmanlık alanlarındaki gelişmelerinde görülen farklılaşma, ülkemiz üniversitelerinin, bilimsel Uretim alanındaki sağlıklı yarışının bir sonucudur. Bu süreçte, yalnız, tıp, mühendislik, tarım teknikleri gibi uygulama alanlarında değil, matematik, l'izik, kimya ve biyoloji gibi temel bilimlerde de yerli araştırma ve yayınlarda büyük bir canlanma görülmektedir. Bu olgu, özellikle, bilimsel özerklik açısından EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OKURLARDAN Orman değil, vatan yangını Türkiye'de arka plana itilmiş ormancılık hizmetleri ile ilgili olarak diğer zumanlarda basın ve TRT'de bahsedilmezken, bu senenin temmuz, ağustos ve eylül aylarında orman haberleriyle dopdolu basın ve TRT görüyoruz. Ama, milletçe kahredici yangın haberleriyle. Haberler, hep "orman yangını" diye verilmekte. Aslında "vatan yangını" demek daha yerinde olacaktır. Atatürk'ün, "ormansız bir yurt vatan değildir" sözü, "orman" yerine "vatan" yangını cümlesini doğrulamak tadır. Arka plana itilmiş ormancılık dedlk. Evet ormancılık mesleği ağır hizmet isteyen, teknik, idari, adli, hukuki, mali ve (her gün dağlara, tepelere tırmanmayı gerektiren) güç ve kuvvet hizmeti ile başhbaşına bir meslektir. Buna göre ormancılık, devletin en çok ihtimam göstermesi gereken bir kurum olduğu halde, onun Bakanlık düzeyinde tarımcılıkla eflestirilmesi ve tarımcılığm kucağına itilmesi, bu hassas ve mukaddes mesleği arka plana almak demektir. Bu mesleğin yurt ekonomisine sağladığı katkıyı, milletin ruh ve bedenine sağlık üzerinde yaptığı faydayı düşünür ve incelersek, ormanların kollektif ve kültürel hizmetlerin en büyük kaynağı olduğu anlaşılacak, böylece bu mesleğin kendi iç bünyesinde devletin şefkat eliyle okşanmaya ne kadar ihtiyacı olduğu anlaşılacaktır. Ormancuığın tarımcılıkla bağdaşır tarafu idare bakımından yoktur. Tiırımcılık da kendi kendine bir meslektir. Bu iki mesleğin birbiriyle birleştirilmesi, bir mesleğin diğerintn arkasında kalarak ihmale uğratılması demektir. Nitekim ormancılık mesleği tarımın arkasında kalmış ve ihmale uğramıştır. Thrım Orman Bakanlıklarımn birleştirilmesiyle bu tablo gerçekten bu şekle dönmüştür. Ortaya çıkan hizmet Ihmali, geçmişte ormancıtarımcı çatışmalarına bile vesile olmuştur. YUNUS ESİRCt DÜCZE kurulur. Fakat pazar dağıldıktan sonra üstün körü bir temizlik yapıldığından pislikten hiç kurtulmaz. Caddenin boydan boya yarısı topraktır. Yıllar önce bu cadde plana alındığı halde kimse dokunmamıştır bugüne dek. Cadde sakinleri yine umutludurlar. Belki bir gün asfaltlantr, kanalizasyonu tamamlamr diye. Çok yakınlarında sular aktığı halde bu caddede akmaz. Şöyle ki, komşu semtlere sular istikrarlı olarak gün aşırı veriliyor. Sular apartmanların üst katlarına çıkıyor bu semtlerde. Bt'zim caddede ise sular geç gelir (saat akşam 21.00'de), erken kesilirler (sabah saat 7.30'da). Sularda tazyik olmadığından birinci katlara bile çıkmazlar. Bizler cadde sakinleri susuzluk çekmekteyiz (çok yakın semtler de olduğu halde), kovalarla su taşımaktayız evlerimize. Bu caddeyi bu dertlerden kim kurtaracak? Bir kurtancı beklemekteyiz. SEROL ÖMERLER BUCA hiçbir zaman öğretmen sayımız yeterli düzeyde olmamıştır. Dersler sürekli olarak boş geçmiştir. Bu yıl da aynı durum devam etmektedir. Yine, "Matematik, Fen Bilgisi, lngilizce, Resim, Müzik, Beden Eğitimi öğretmenlerimiz yoktur. Sayın Bakanımızdan bu durumun düzeltilerek hiç olmasza Matematik, Fen Bilgisi, lngilizce öğretmenlerinin atanmasını büyük bir umutla bekliyor ve arzu ediyoruz. MEHMET ÖZTÜRK ŞALÂ/ANKARA Aydın, İşini Ciddiye Alandır.... "Öğüt vermeye gelince, benim yapacağım iş değil bu. Bir genç, yaşlı bir adamdan gider öğüt ister, değil mi? O yaşlı adam sklerozuna tecrübe adını takmışsa kendinde öğüt verme yetkisi bulurl Çok şükür benim beynim skleroza uğramadı, unumu elemiş de değilim. Gençlerin ben problem arkadaşıyım, dert ortağıyım. Gençlerin problemleri benim de problemlerim olduğu içindir ki onlarla iletişimim yaşlılarla olduğundan daha iyi. Gençliğim burada benim." Prof. Dr. Nusret Hızır böyle demişti 1980 yılında... 81 yaşında bir 'genç'! Niye şaştınız, gençlik yalnız bir 'süreç' midir? Gençlik, belirli yaşların arasında kalan bir zaman parçası mıdır? Bakarsınız bir yaşlı kişi yürüyemez olmuş, koltuğunda oturuyor, ama kafası pırıl pırıl aydınlık, üretiyor, yaratıyor, güzel yarınları hazırlıyor, çevresini ve kendini bilinç ışığına kavuşturuyor. Böyle birine 'yaş\ı' denilebilir mi? 1978 yılında Nusret Hızır ki 79 yaşındaydı Türk Dil Kurumu'nun 'Deneme' ödülünü kazandı 'Felsefa Yazıları' adlı yapıtıyla... O yıl Dinçer Sümer, Hulki Aktunç, Selim ileri, Edip Cansever, Emre Kongar da çeşitli dallarda TDK ödülünü kazanmışlardı. Kimi torunu, kimi oğlu çağındaki gençlerle birlikte kürsüde görününce 'işte genç bir yazar' demiştik hepimiz. Ak saçlarına karşın her zaman genç kalmanın gizlerini bilen bir aydın... Neden genç kalmış? Kendi de söylüyor ya 'kafa sklerozu' nedir bilmemiş? Bunun tek yolu hep düşünmek, çalışmak, zekâyı uyanık tutmak, okuyarak, yaratarak... "Bilimin Işığında Felsefe" Adam Yayınları'nda çıktı. Önsözde Hızır'ın öğrencisi Füsun Akatlı şöyle yazmış: "Oysa onu tanımak demek, daha çok görmek dinlemekti. Çünkü gerçekten olağanüstü nitelikteki düşünsel birikimini paylaşmakta hiç de cimri olmamasına karşın, n& yazık ki az yazdı. Ekin ve düşün yaşamımız için yeri kolay doldurulmayacak bir değerdi Nusret Hızır, Düşünsel kalıtına hiç olmazsa iki kitap daha eklemek, geride bıraktığı bütün yazılarını, notlarını toplayıp değerlendirmek bu işin üstesinden gelebilecek biçimde yetiştirdiği ve kendisini yakından tanıyan öğrencisine düşen onurlu bir görev oluyor." 1 Nusret Hızır 'yitirilmiş bir aydınımızdır. Akatlı'nın dediği gibi 'ne yazık ki az yazdı.' Ama nedenleri yok mu? Var. Bir türlü bu toplumda, bu toplumun bilim evreninde 'kendi' yerini bulamadı. Daha doğrusu bu yeri ona vermediler. 1942'de DTC Fakültesi'nin Felsefe Bölümü : nde doçentti. 'Türlü felsefe dışı nedenlerle ben DTC Fakültesi1 nde rahat çalışma olanağı bulamadım' diyor. İstanbul Üniversitesi'nde iken daha rahat ol duğunu söylüyor 'kösteklemeler söz konusu değildi hiç olmazsa.' Hızır'ın bu konuda anlattıkları şunlar: "0/7 Tarih'teki Felsefe Bölümü'nde sosyoloji, psikoloji bir yana salt felsefeyi alırsak, benim dışımda, geleneksel olanın ötesine geçmeyi düşünen, amaçlayan kimse yoktu. Etkim olmuştur bu memlekete olmasına. Ama büyük ölçüde fakültenin dışında olmuştur... Fakültede eski hava yerleşmişti. Bense yalnızdım. Tek başıma onu delip geçemiyordum." Hızır fakülteden kopar, koparılır. Tarih Kurumunda görev alır. Hem fakültede, hem kurumda çalışır bir süre, sonra 147'lerin arasına girer. Daha sonra bir yıl Siyasalda, iki buçuk yıl Orta Doğu'da mantık ve felsefe dersleri verir. 1971'den ölümüne dek evinde özel olarak küçük gruplarla felsefe çalışmalarını sürdürür. Erasmus, NietzscheveLeibniz'idilimize kazandırır. 8 Mart I980 günü dünyadarı ayrılır. Görüyorsunuz, Nusret Hızır 'itilmiş' bir bilginimiz. Tek başına kalmış, yenik düşmüş. Nerdeyse başı daha beter dertlere girecekmiş; bir yana çeki'miş, (Arkası 13. Suyfada) Istasyon gar hu? mu, ' imi okurlarımızın, övgü dolu "okumakla bitiremiyoruz"yakınmasını göze alarak, ama çoğunluğun da bu yoğunluktan memnun olduğunu bilerek Ragıp Duran'ın Afganistan röportajını da programımızı bozmadan hemen yayımlamaya başladık. Böylece kısa bir aradan sonra yeniden 16 sayfayız. Ancak İzmir ve Ege baskımıza ilişkin bazı sorunlar sürdüğü için Egell okurlanmız gazetelerini yine iki bölüm olarak alacaklar. Londra muhabirimiz Ragıp Duran, uzun süredir dünya basınında da yer almamış çapta bir röportaj gerçekleştirdi; Pakistan'daki direniş kamplarında ve Afganistan'da mücahitlerin elindeki kurtarılmış bölgelerde onlarla birlikte yaşadı ve gördüklerini olduğu gibi yazdı. Veri Araştırma'nın anketi ve Meral Tamer'in inceleme röportajlarıyla gerçekleşen "KADIN" araştırması da her kesimden kadınların bugününü ve çevrelerini, dünyalannı nasıl gördüklerini anlatan ilginç bir dizi oldu. Ufuk Güldemir'in "Kanat Operasyonu" ise yakın tarihimizin az konuşulmuş bir bölümünü, ama Türk dış politika yakın tarihinin, etkilerini asıl bugün duyduğumuz olayların perde önünü ve arkasını sağlam bir kurguyla sunuyor. Bu hafta da yine büyük ilgi görecek iki dizimiz daha olacak. Füsun Özbilgen, sanat dünyamızın efsane kadını Semiha Berksoy'u yazdı; Cumhuriyetimizin ilk sanatçı kuşağının bu unutulmaz adının yaşamını hem sürükleyicl bir roman gibi okuyacaksınız, hem de sanat kültür dünyamızın birçok ünlü adının bilinmeyen yanlarını öğreneceksiniz. Bugün başlayan "KADIN" araştırması sürerken Veri Araştırma, aynı anketi erkeklere de uyguladı ve Erhan Akyıldız'ın inceleme röportajları da eklenince ortaya yine çarpıcı bir "ERKEK" dizisi çıktı; değişik kesimlerden erkekler kendileri, işleri, kadınlar ve tüm dünyaları için ne düşünüyorlar? Cengiz Çandar, israil'in FKÖ baskını üstüne acele uçtuğu Tunus'tan hareket etmek üzereyken Amerikalılann Filistinli gerillaları taşıyan Mısır uçağını İtalya'ya indirdikleri haberi geldi ve tabii Cengiz Çandar'a bir de İtalya durağı göründü. Cengiz Çandar şimdi Paris'te, Lübnan'ı terk etmiş çok sayıda siyasi ile son görüşmelerini tamamlıyor ve Ortadoğu'daki genel görünümü toparlayacak son yazılarının hazırlığını sürdürüyor. Ekonomi servisimiz, yeni bir arkadaşımızın, Erhan Key'in katılmasıyla biraz daha güçlendi. Erhan Key, Dünya \ Gazetesi'nde çeşitli sorumluluklar taşıdıktan sonra askerlik görevini tamamladı ve Cumhuriyet ailesine katılarak, ekonomi servisimizin istihbarat şefliğini üstlendi. Ancak ekonomi servisimizin toplamında bir değişiklik olmadı, çünkü Nilgün Uysal arkadaşımız meslek yaşamını bundan sonra Hürgün Gazetesi'nde sürdürecek. Sosyal demokraside ne oluyor? Yalnız ulkemizde değil, tüm Batı Avrupa'da çeşitli tonlarıyla sosyal demokrat I sosyalist partiler oldukça hareketli günler geçiriyor. İngiliz işçi Partisi yönetimi, sol kanadını güçlükle dizginlerken, Portekiz'de sosyalistler iktidarı sağcı sosyal demokratlara terk etti, Fransa'da Sosyalist Partinin iç kavgası şimdilik durduruldu vs. Cumhuriyet'in Batı Avrupa'daki muhabirleri, dış haberler servisimizin katkılarıyla bütün bu oluşumları tek tek incelediler; bunları da bu hafta sunmaya başlayacağız. Ege'nin özgün ve güçlü gazetesi Yeni Asır, geçen hafta istanbul gazetesini yayımlamaya başladı. Sabah ile aslında dolu bir alanda güçlü bir yer edinen Yeni Asır grubunun istanbul gazetesinin de Türk basınının gelişmesine katkıda bulunacağı inancıyla tüm Yeni Asır ailesine başarılar dileriz. Yoğun Günler... Buca'daki caddenin kötü yuzgısı Buca'ntn Erdem Caddesi Sağlık Koleji'nin arkasından geçer, Buca'yı boydan boya kateder, Heykel Meydant'na yakındır. Buraya kadar iyi. Fakat bu caddenin öyle dertleri var ki şöyle: Buca'ntn pazarları burada Dersler yine boş geçiyor Büyükboyalık Ortaokulu 198586 öğretim yılına yine buruk baştadı. Okulumuzun kuruluş tarihi 5 yılı aşmasına karşın, bu süreler içerisinde Kadıköy, Söğütlüçeşme'de bir fren "istasyonu" var. Ama başlangıçtaki açıklaınalarda "gar" olarak hizmet vereceği bildirilmişti. Yemyeşil bakımlı alanı, yürüyen merdivenleri, uzun görkemli bir peronuyla yalnız banliyö yolcusuna hizmet vermesi "yazık değil mi bunca masrafa" sorusunu akla getiriyor. Yıllardır süren çalışmadan ortaya çıkan bu gar binasını lütfen bir an önce layık olduğu hizmeti gördürünüz. Gördürünüz de ben de sabah • akşam istasyondan geçerken olumsuz konuşmalara tanık olmayayım. FERtT DOĞRU Kartal/Maltepe MEVLUT KORKMAZ 3 yıl sonra "Yanımdasın, yanımda değilsin, karşımdasın, karşımda hiç olmayacaksın. Sevinçle seninle, hüzünle sensiz... Coşkuyla seninle, acıyla sensiz." DUDU KORKMAZ KADIKOYLU TASARRUF ŞAHİPLERI İÇİN ÖNEMLİ BİR ADRES t • • DBBfiNK 'KADIKÖVde Dış ticaret işlemlerinin uzman bankası Dışbank, Kadıköylü tasarruf sahiplerini güleryüzlü hizmet dünyasına davet ediyor. Bağdat Caddesinde dış işlemler konusunda tam yetkiyle hizmet sunacak ilk ve tek banka Dışbank Kadıköy Şubesi ile bütün Kadıköylülere hizmet dünyasının güvenli kapılarını açıyor. DIŞBANK KADIKÖY ŞUBESİ Bağdat Cad. No.315 Erenköylstanbul Tel: 358 05 23 356 58 51 350 38 19 Fax DIŞBANK Çaflı a^aj) banKa DIŞBANK; TÜRKİYE İŞ BANKASI A.Ş. TÜRKİYE ŞİŞE CAM FABRİKALARI A.Ş. VE İŞTİRAKLERİNİN GÜÇLÜ KURULUŞUDUR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle