23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Tek tip üniversite isteniyor Türkiye'nin çeşitli çeşitli illerine dağılmış, nitelikleri, ihtiyaçlan ve bünyeleri birbirinden farkh üniversite ve yükseköğretim kuruluşlannın standart bir model çerçevesinde merkezden yönetilmesi esasına dayanan tektip üniversite sistemi, YÖK'iin en çok düzeltilmesi gereken yönlerinden biri olarak görülüyor. Birçok bilim adamına göre, üniversiteleri birörnekleştirme projesi, ülkemizin yükseköğretim alanındaki farkh nitelikte ve çok çeşitli ihtiyaçlanyla bağdaşmıyor. ö t e yandan YOK sistemi, bilim adamı ve araştıncı yetiştiren flniversiteler ile meslek adamı eğiten ytiksek okullar arasındaki aynmı ortadan kaldırarak; yükseköğretimde ortaöğretime benzer, esas olarak bilgi aktarımına dayanan bir sistemi hâkim kılıyor. Istanbul Üniversitesi eski rektörlerinden Prof. Dr. Haluk Alp şu gözlemde bulunuyor: "Üniversite kavnunı ile yükseköğretinı kavramı birbirine kanştınlıyor. Yüksek okullan kaldınp, üniversiteleri yüksekokul haline getiren bir uygnlama içindeyiz" (Bkz. Yeni Gündem, Sayı 18). ODTÜ'deki görevine son verilen Doç. Dr. Erhan Acar, bu konuda şunları söylüyor: "Ben üniversitenin meslek okullanndan farklı, çok özel bir egitim kurumu olduguna inanıyoram. Meslek okullan insanlann piyasada etkin olmaya bazırlandıgı bir ortamdır. tnsanlar mevcudn uygulamaya haznianır. Üniversite ise mevcut olmayanın yaraüldıgı, yani simdinin pekiştirilmeyip. gelecegin tartışılıp oluştunıldugu yerdir. YÖK ise üniversiteyi bir tür teknik okula çevirerek, toplumun gelecegjni ipotek altına aldı. Asiında YÖK'ün verdigi en biıyiik zarar budur. Eğitimi merkezileştirerek, tartışma ortamını ortadan kaldırarak, egitimi beliıii bir standartlaşmaya sokarak, üniversiteyi alternatiflerin varatıldıgı bir merkez ol CUMHURİYET/8 HABERLER / EKİM 1985 POLİTİKA VE OTESt MEHMED KEMAL 3 Prof. Dr. Haluk Alp: Üniversite kavramıyla yüksekokul kavramı birbirine karışîırüıyor. Üniversiteleri kaldınp yerine yüksekokul açıyoruz. Prof. Dr. Geneay Gürsoy: YÖK'ün getirdiği yeni düzenin, ntoriter, monolitik ve katı hiyerarşik yapısıyla çağdaş üniversite anlayışıyla bağdaşabüeceğine inanmıyorum. maktan çıkarıp; mevcudun surdürülmesi, pekiştirümesi, hatta daha da fakirleştirilmesi ortamına çeviriyor. YÖK üniversitenin anlaraını ve giderek kendisini ortadan kaldınyor." Tek tip üniversite Ankara Ü.S.B.F. eski öğretim üyelerinden Doç. Dr. Türker Alkan, YÖK'un tektip üniversitesini şöyle değerlendinyor: "Bflimle uğraşmayan kişilerin yanlış bir kanısı var. 'Bilim, biiinen şe>dir. Birtakım kitaplarda >azılıdır. Bunları insanlara ögretirsiniz. onlar da ogrenirier.' Bilim bir bakıma biiinen şey degildir; sürekli bir araşlırmadır, sürekli bir soru sormadır, sürekli bir bulmaya çataşmadır. Bu unutuluyor. Sürekli bir araştırma ise bilim... sürekli bir tartışma ortamına gereksinmesi olur. Ancak her şey biliniyorsa... o zaman bir merkezi ders programı hazırlarsınız (YOK'ün yaptıgı gibi), biıtun universitelere bildi DlLEKÇECl ÖĞRES'CtLER YÖKsonrası üniversitelerimizin en belirgin durumlarından biride, kimi öğrencilerin okuldan atılmalan. YÖK atınca, öğrenciler dilekçe veriyorlar. YÖK, universitelere ne yaptı? rumlarla karşı karşıya kalacak. Diploması yeterli sayılmıyacak. Bir yerlere devam edebilmesi içın • "Ankara Üniversitesi Tip Fakültesi'nden 1980 yeniden sınavlara girmek zorunda kalacak. Işte YOK'ün üniversitelerimize, fakültelerimize öncesi mezun olan büyük oğlumuz, şimdi çeşitli yabanc: ülkelerde çalışmalarını surdürüyor. De yaptıklan bu..." Polemik konusu edilmesin diye aynı fakültegişik ülkelerde yaptığı bilimsel çalışmalarda dipde yıllarca öğretim üyeliği yapmış profesörün İomasına bütün kapılar açık. Ankara Üniversitesi adını vermeden, kendi çocukları üzerindeki gözTip Fakültesi'nden aldığı mezuniyet diploması lemini aktarmakla yetındik. uluslararası geçerlilıği, saygınlığı olan bir diploma çünkü. Öğretim üyeleri YÖK'ün yarattığı üniversite Şimdi küçük oğlumuz da aynı fakültede öğkavramı, getirdiği kurallar, çizdiği çerçeve içinrenim görüyor. Üstelik ağabeysinden daha çade, kişisel çabalarının bir işe yaramadığını, sislışkan ve notları da daha yüksek. Ancak fakültem içinde kendilerinin de öğrenciyi düşünmetenin eğitim düzeyi öylesine düştü ki, biz anneden ezbere yöneltmek zorunda kaldıklarım anbaba olarak dışardan destek olduğumuz halde, latıyorlar: yeni mezun olacak oğlumuza köpeğimizin tedavi• Öğrencinin sürekli derse ilgisini sağlama $ini teslim edemiyeceğimizi biliyoruz. Başka üladına gelen vize sınavlan, uygulanış biçimi ile kelerde mesteğini ilerletmek isterse, çok zor duhem öğretim üyesini hem de öğrenciyi bilimden uzaklaştıran önemli bir olumsuz etken oldu. Biz ömrümüzü sınav kâğıdı okumakla tüketir olduk. Bilimsel çalışmayı rafa kaldırdık. Öğrenci ise öğrenim süresinin aşağı yukarı 2 ayını alan vize sınavlarına girmek, bunlara hazırlanmak için, anlamadan, öğrenmeden ezbere yöneldi. Öğretilen konuların kapsamı daraltıldı. Konuların işlenmesi, uygulamalı eğitim unutuldu. "Eğitim sisteminin üniversitelerin takdirine bı• Kâğıt üstünde YOK sonrası öğrenci başarırakılmaması lazım. Çünkü bunda taviz verdiğiniz takdirde, yetiştirdiğiniz adamm kalitesinden feda sında önemli yükselmeler görülüyor. Öğrenci vikârlıktabulunuyorsunuz... Dersprogramlan me ze ve sınav sonuçları YÖK öyle istediği için baselesine gelince, bu konuyu Avusturya'da federal şarılı sonuç veriyor. Sınav, vize kâğıtları üzerinkanun tespit ediyor. Edgar Faure'a kadar hafta de gerçekçi değeıiendirme yapmaya kalksak dunın belli gunlerinde, belli saatlerinde Fransa 'nın rum içler acısı. Öğrencilerin sınav kâğıtları üzebütün üniversitelerinde aynı ders okutuluyordu. rinde ciddice bir göz gezdirme, eğitimjn lise düzeyinin gerisinde kaldığını sergil'ıyor. YÖK notDers programlan konusunda denetimsiz hiçbir ülları düşük olan öğretim üyelerinden hesap sokeyoktur. Bu denetim bazt ülkelerde devlet, bazı ruyor. Sürekli yönetıciler kanalı ile başarının düülkelerde dernekler tarafından yapılmaktadır. Bi şük olmasının nedenleri soruluyor, başarının zim tespit etıiğimiz dersler, merkezi olarak belir yükseltilmesi isteniyor. Öğretim üyeleri olarak bu lenmesi gereken konulardır. Yatay geçişlerin baskıya boyun eğıyoruz. mümkün olması açısından derslerin yüzde ellisi merkezden belirleniyor. Gerisinin tespitiride üni En sıradan bir eğitim sorunu için dilekçe vermeye kalktığı anda kendini disiplinde bulan öğversiteler serbesttir." renci şaşkın. (YÖK Basın Sözcüsii Prof. Dr. Kemal Karhan.) YÖK'ün yarattığı öğrenci tipi çoğunlukla ülke sorunlanndan habersiz. Soru yönelttiğinizde önemli bir çoğunluğu doğru dürüst günlük gazete izlemeye dahi vakit bulamadıklanm bildiriÜniversitelerde YĞK rejimi ve bu çerçeve içinyorlar. Yaşamlarının sınavlara, vize sınavlarına, de girişilen uygulamalar, kamuoyunda çeşitli bir sonrakilere hazırlanmaktan ibaret olduğunu tepkilereyol açtı. Bu tepkilerden biri de, üniveranlatıyortar. Bu arada meslekleri için gerekli şeysitelerin yeni yöneticileri arasında "ülkücülerin" leri öğrenemediklerinin en çok onlar bilincinde. ve kapatılan MHP ideolojisı taraftarlarının yer alGenel işsizliği de bilerek bir yandan yönetmemasına karşı gellşti. Haftalık Yankı dergisi 599. liklerin tanıdiğı, çizdiği çerçeve içinde öğrencisaysında (2026 eylül 1982) yayımladığı incelelik haklarını yitirmeme, diğer yandan da mezun me yazısında şu noktJara parmak basıyordu: olduklannda nasıl iş bulacaklan kaygısı içine "VÖK'ün yanıtlamadığı iddialann başında, Andüşmüşler. kara Üniversitesi Rektörlüğü'ne getirilen Prof. Yurtta sıcak suyun akmamasından yakınsaTar* Somer'in 12 Eylül'den birkaç ay sonra yurt lar, sokağa atılma tehdidi iie karşı karşıya kaldışndan yolladığı belirtilen mektuplar konusu maktan; üniversıtede aynı güne gelen vizeler, vardı.... Mektupların bazıları, cezaevlerinde buçakışan derslere karşı çıksalar disiplin cezasılurun MHP'lı yöneticilere yazılmıştı. na çarptırılmaktan yılmışlar. "Bize düşünmek yaAnkara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No'lu Assaklandı. Biz de öğrenim hakkını kaybetmemek ker Mahkemesi'nde görülmekte olan MHP ve kaygısı içinde düşünmeyi unuttuk. YÖK'ün isbadı kuruluşlarla ikjili davanın dosyalannda rasttediği gibi tek düşüncesi, hedefi sınavtar, not helamn bazı isimler de bu kez YÖK'ün rektör ve saplamaları. diploma olan uyumlu gençler oideten listelerinde yer almıştı. Orneğin 101. kladuk", diye kendilerini tanımlıyorlar. sörie, Alpaslan Türkeş'in evinde düzenlediği Köpeğin tedavısinın güvenilip de eline verilebirçaylı toplantıdan sözediliyordu. Türkeş'in miyeceği doktorlar yetişiyormuş. kerdi el yazısıyla hazırladığı bazı notlardan anÖzel sektör işe almada üniversite diplomasılaşıdığına göre, bu toplantıya özellıkle davet etnı işe yaramaz görüyor, özel ihtisas belgeleri ıstiğkişiler arasında bulunan Prof. Hatil Cin, Di tiyormuş. yaoakır Dicle Üniversitesi Rektörlüğü'ne, Prof. Üniversite öğrencisı düzgün bir cümle dahi kuAhnet Sonel, Ankara Tip Fakültesı Dekanljğı'ramıyormuş, yeterli bilgi ve beceri kazanamına/e Prof. Umit Akkoyunlu da, Erciyas Üniyormuş. veBitesi Tip Fakültesi Dekanlığı'na getirilmişti. Düşünmeyi unutmuş, çağının ve ülkenin so«HP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş ile çe runlarından uzaklaştırıldığı ölçüde, boşluğa, deşit ilişkiler içinde bulunduğu belirtilen birisi ğersizliğe itiliyormuş... de Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Şakir AkVarsın olsun. YÖK'ün amaçladığı "uyumlu" ç«/dı." >ğrenci yetişiyor ya. ŞÜKRAN KETENCt YOK ne diyor? Eğitim, üniversite takdirine bırakılmaz YÖKve 'ülkücüler* Vaktiyle bir başbakan pahalılık diye üstürte varıldığında her mahallede bir milyoner var diye öğünüyordu. Bugün bırakın her mahalleyi her evde birkaç milyoner var. Bir gecekonduda oturanlar, konduyu arsa fiyatına satsalar her birine birkaç milyon düşüyor. Bir kondu yapayım deseniz, kapısı, penceresi, pervazı birkaç milyon tutuyor. Milyonerlikte kimsenin kımseye bir diyeceği yok!.. Güney Amerika ülkelerini gezen Nur Dolay, 'Latin Amerika Başkaldırıyor1 diye bir kitap yazmış (Süreç Yayınları İstanbul). İçinde Şili, Arjantin, Uruguay, Brezilya, Bolivya, Peru, Paraguay var. Bu ülkeleri bir bir dolaşan yazar, Friedman modelinin getirdiği felaketin kol gezdiğini yazıyor. Arjantin'de yazar, her yerde bizim Kıbrıs milliyetçiliğimiz gibi Falkland milliyetçiliğine raslıyor. Onlar Falkland'a Malvina Prof. Dr. Aydın Gürkan YÖK'un getirdiği eğidiyorlar. Her yerde Malvina. Savaştan sonra her yer Malvina, tim sisteminin de tartışılmasını istiyor. Bu konuMalvina kasabı, Malvina berberi, Malvina sokağı... Birzamanlar da şöyle diyor: bizim her şeye Girne adını taktığımız gibi onlar da takmışlar... "YÖK'ün getirdiği egitim sistemine göre, öğPara pul da bol, Malvina savaş kahramanlığı da.. Ülkeye nelerirsiniz. Hatta ders kitaplannı belirlersiniz ki rencinin derslere devam zorunluluğu olacak, belTürkçe ders kitaplannda YÖK bunu yapmıştır re mal olmuş bir savaş, soran eden, yok... Arjantin'in tangoli sayıda sınav hakkı olacak, tek bir hocaya emave biiinen şeyleri aktanrsınız... Bu nedenle, bir kesundan Malvinası daha ünlü... re, bilimsel çalışmaların niteligi geniş ölçüde dü net edilecek... ABD'de büyük ölçüde uygulanan Yazar Şili'li bir işçi ile yolculuk ediyor. İşçinin eşi ve oğlu önbu sistem Türkiye gerçeklerine hiç uygun değil. şecektirTürkiye'de ; hatta kalmayabilir üniversideki koltukta oturuyor. 1974'ten bu yana Arjantin'de yaşıyorlarle çerçevesinde, durum bö)1e devam ederse. tkind tşin siyasal yönüyie ilgilendik, bu yanını hiç tarmış. Bir dinlence gezisine çıkmışlar, karamsar, üzgün bir halbir sonucu da şu olacaktır YÖK ıngulamasının... tışmadık. Kıta AvnıpasTnda universitelere devam de dönüyorlar. Üzüntüleri Şıli'den döndükleri için değil, korDogrusu budur, yanlışı budur diye insanlan yezorunluluğu yoktur. Öğrenci dilediği zaman gelir kunun, güvensizliğin ülkede var oluşundan... Carabinero dartiştirecek olursanız, asıl teröristleri o zaman haanfilerde ders dinler; dinleyemiyorsa kendini dıbe askerierinin bir tutuktema arabası varmış, on kişılik. Bu arazırlarsınız. İnsanlan terörist yapmak istemiyorsaşarıda egitir. Altı ay, bir yü ogrenimine ara verebayla devriyeye çıkan darbe askerleri dönerken on kişiyi nız, soru soran kişiler haline getirmelisiniz..." bilir; çalışır, para kazanır, yeniden devam eder. toplayarak dönüyorlar. Ne dokuz, ne onbir, on kişi... Şili'li işçi((Bkz. Yeni Olgu dergisi, Sayı 10, Ekim 1984).. Boylece öğrenciye kendini üniversitenin yardımıyla nin yeğeni işten dönerken tutuklama arabasının onuncu kişisi hazırlama, kendini hazır saydıgında sınavlara giroluveriyor. me hakkı tanınır. Bizim üniversitelerimiz de baş"Aman etmeyin, eylemeyin!.. Biz Arjantin'den gelryoruz, işçiyiz." langıçta sonımlulugu öğrenciye yukleyen bu sisProf. Dr. Gencay Gürsoy'a göre, YÖK dene"Olmaz, bize on kfşi gerekli alıp götvreceğiz." temi benimsemişti. Türkiye için böyle bir eğitim yimi geçmiş yıllardaki tektip ya da çoğulcu üniGerçekten de amanı, zamanı yok alıp götürüyorlar. Kurtarsistemi daha gerçekçidir." versite tartışmasma son verecek niteliktedir: mak için üç gün uğraşıyorlar. Şuraya basvuruyorlar, buraya baş"YÖK'ün getirdiği yeni düzenin, otoriter, movuruyorlar, şuraya şunu veriyorlar, buraya bunu veriyorlar, kurnolitik ve katı hiyerarşik yapısıyla, çağdaş ünivertarıyoriar, ama analarından emdikleri süt burunlarından geliyor. "Bir daha Şili'ye anayurda gelmek mi, tövbe!.." Ülkeleri yöneten asKerler her şey büyüyor sanıyorlar. Friedman'ın teorisi bir kara duman olmuş dolaşıyor. On bin, yüz bin, bir milyonluk banknotlar görünüyor. Daha kimse büyük sayılara alışamadı. Oysa bir yönetıcı yıllar öncesi bizde, büyük sayılara göre kendimizi hazırlamamızı öğütlemişti. Şimdi Arjantin'deki gibi büyük sayılar durmadan dolaşıyor. Doların eriştiği sayılara bakın, bir dolar bin peso, iki bin peso, beş bin peso, Prof. Dr. Abdullah Kuran, 19711979 tarihleri arasında Boğaziçı Üniversitesi Rektörü ve bugün durmadan yükseliyor, on bin peso. yirmi bin peso, şimdi ulaşaynı üniversitede öğretim uyesi olan, seçkin bir bilim adamıdır. Türk mimarlık tarihi tığı nokta elli bin peso'dur. konusundaki çok sayıdaki eserleriyle dünya çapında bir otorite olan Prof. Kuran ile Arjantinliler hep milyoner, cüzdanlan kalın, daha kalın cüzüniversitelerimizde YÖK duzeni üzerine yaptığımız uzun bir söyleşiden bazı bölümleri veriyoruzdanlar ediniyorlar. Köşedekı caddede bir kanve içmek istiyor canı. Eski parayla yetmiş pesoya geliyor bir kahve... Bir paket sigaraya iki yüz elli bin peso vermek gerekiyor. Bugün var veriliyor, yann ne olacak? Paralar yetişecek mi? Cüzdanlan ne kadar kalınlaştırırsanız para da o kadar çoğalıyor. Milyonlar, milyarlar. trilyonlar söylenmeye başlıyor. Bizde, bir dolar beş yüz lirayı aşıp altı yüze doğru tırmanırken enflasyonu tartışan holding profesorlerinden bazıları yavşak yavşak gülüyoriar, bir bavul dolusu parayla alış verış edenleri doğal karşılıyorlar Evet, Almanya'da mark bir dönemler ba"YÖK'ün arkasında yatan zihvulla alışveriş edilir hale dönmüştü.ama şimdi nasıldır? Hangi niyet, bu üniversitede ne okutuluyöntemlerie, hangi boyutlardan geçerek buralara geldi? yorsa öbüründe de o okutulsun Gazete başlıklarında görüyoruz, 'Bolivya'da sivil darbe', 'Arzihniyetidir. Bu zihniyete göre, bujantin'de beş generale müebbet', 'Peru'öa iki general görevden rada okutulan orada da okutuluralındı'.... Neden oluyor bunlar? Yakasını borç ekonomisine kapsa, Türkiye'nin yüksek öğretim tırmış, iplerin ucunu Amerika'ya vermiş ülkelerde bir gün gelisorunu çözülmüş olacaktır. Bu yor, kaçınılmaz oluyor. Böyle bir turnikeye girmiş ülkelerde ekomeseleye o kadar basit bir bakış açısı ki... Her nomiyı batıranlar, halkın gözünü boyayarak yeniden kurtancı üniversitenin bir kişiliği vardır. Üniversiteler olarak ortaya çıkıyorlar. Bir süre halk yutuyor. Sonra yutmadıarasında bir yarışma ortamı sağlanamazsa, her ğı belli oluyor, elinden bir şey gelmiyor. Bu ekonomi politikayı üniversite belirli alanlarda ve bütün alanlarda izleyenler elbette işçiyi ezecek, koylüyü korumada bulunmaen' iyi öğretim elemanlannı, en iyi öğrencileri yacak, emekçi ve emekliyi görmezlikten gelecek. işi bu, bunu toplayan, en iyi mezunları veren yapmaya gelmedi mi? bir üniversite olmak hedefini önüne koyraazsa, Prof. Dr. ABDULLAH KURAN Bogaziçi Turkiye'de bilim nasıl ilerleyebilir? YOK rejiÜniversitesi eski rektörlerinden. mi acaba mükemmelligi arama hedefinin yerine ne getirmiştir üniversiteler için? 1960'lardan rokrasi oluşturuyor. Oysa YÖK'ün bürokratik, itibaren üniversiteler arasında bir rekabet ortaemredici, hükmedici, zorlayıcı bir organ değil, mı doğmuştu. ODTÜ'nün kuruluşu dolaylı olabir danışma kurulu niteliğini alması gerek... BuYILMAZ ŞIPAL • rak İTU'nun gelişmesini kamçıiadı. Aynı şekilde nun için eski yüksek rütbeli memurlar için bir Ankara Üniversitesi'nin kurulması, Istanbul geçici durak olmaktan da çıkması lazım. KanuÜniversitesi'ni daha iyi olmaya zorlamıştır. Isnu belki değiştirmek gerekecektir. Fakat bence tanbul Üniversitesi Türkiye'nin tek üniversiteSoru: Eşim. 17 yıllık gece bekçisiydi. 1968de vefat etti. Gece YÖK'ün işlevi konusundaki zihniyetin değiştisi iken böyle bir rekabet ortamı yoktu. bekçilerine ise sigorta hakkı yeni tanınmıştı. 3 yü 96 gün rilmesi daha önemlidir." Dolayısıyla üniversiteler arasındaki yarışma fevsigortası vardı. Yapılan yazışmalarda şu cevap verildi: "Eşikalade önemlidir." niz ilk işe giriş tarihi ile ölüm tarihine kadar geçen sürede yılda ortalama 276 gün prim ödemiş ise de 3 yıl 96 gun sigortalı kaldığından aylık bağlanmasına hak kazanamamıştır." Sonuçta, ihtiyarlık, malullük ve ölüm sigortalan primleri toplamı, bana 766 lira 58 kuruş, dört çocuguma da "Benim görduğüm, üniversiteayrı ayrı 383 lira 30 kuruş ödeme yapüdı. 23 Ağustos 1985 de öğretim üyesinin olsun, öğrengünkü Cumhuriyet Gazetesi'nde çıkan yazuıızda, "sigorcinin^olsun eskiye göre akademik talının dul ve yetimlerinin, askerlik süresini borçlanarak hayata olan ilgisinin azalmış olduemekli ayhğı alabileceğini" yazıyorsunuz. Ölümden 5 yıl "1960'lardan sonra, üniversiteğudur. Belirgin bir kayıtsızbk var. geçtikten sonra askerlik süresinin borçlamlamayacağını ler arasında koordinasyonu sağlaPsikolojik midir? Üniversitenin söylüyorlar. Ben ve çocuklarım bu haktan yararlanabilir yacak ve daha önemlisi, depolitize olmasının bir sonucu mudur? Bilemiyiz? Bir de "gerek sigortalının, gerekse sigortalının ölülngiltere'deki University Grants raera... Eskiden sağın ve solun bcyin yıkamamü halinde hak sahiplerinin borçlanabilmeleri için, istek Commission gibi, üniversitelerin sından şikâyet ediyorduk. Şimdi de beyinlerin tarihinde 506 sayılı Sosyal Sigortalar \asası'na tabi bir devlet bürokrasisiyle müşküllerinsanki kısırlaşnnlması gibi bir durum var... Üniişte çalışıyor olmaları gerektiği"ni yazıyorsunuz. Bu nede kendilerine yardımcı olacak bir versite düşünen insanlann bir arada olduğu bir dir? organın gerekliliğine bütün üniveryer. Dolayısıyla düşünme üniversitenin esas gösite inaruyordu. Üniversitelerarası Kurul'un daD.T. İSTANBUL revlerinden biri. Üniversitenin depolitize edilha geniş yetkililerle donatılıp, bu nitelikte bir YAN1T: Konuya Sosyal Sigortalar Kurumu'nun 2932 ve 3186 samesi bir çeşit 'üniversitede düşünce olmaz, üniversitelerüstü kuruluş haline gelmesi gereği yılı genelgeleriyle açıklık getirilmiş \e askerlik borçlanması yaphiçbir görüşun savunuculuğu yapılamaz' gibi bir herkesçe kabul ediliyordu. madan ölenlerin hak sahiplerinin de kendilerine tanınan bu borçortam yarattı. Bu ortamda da üniversite sönük, lanma hakkını nasıl kullanabilecekleri vurgulanmıştır. durağan bir havaya bürundü. Bence tehlikeli Ne var ki, bugünku Yüksek Öğretim Kuru1.4.1981'ten önce ölen sigortalıların askerlik süresinin hak saolan budur." lu, bürokrasisi ağırlaşmış, genişlemiş bir Yükhiplerince borçlanılması halinde de, borçlamlan süre prim odesek Öğretim Bakanlığı'na donüşmuştür. O me gün sayısı ile birlikte, sigortalılık süresi yönünden de nazara zaman neden bir Yüksek Öğretim Bakanhğı kualınacaktır. rulmadı? Bir bakanhk kurulsa, o takdirde üniSoz konusu hizmetin sigortalılık süresi bakımından değerlenversite özerkliğinin soz konusu olmadığı ortaya dirilmemesi nedeniyle aylık bağlanamamış hak sahiplerinin yeçıkacaktı. Onun için adına bakanbk denmemişniden müracaatı halinde, 1.4.1981 tarihinden sonraki ilk müratir. "Kurul" adı tercih edılmiştir... Çünkü caatları esas ahnarak gerekli tahsis işlemi yapılacaktır. "kurul" adı insana itimat telkin etmekte, bir daSosyal Sigortalar Yasası'nın "Hakkın Düşmesi"ne ilişkin 99. "Herkes birşeyler yapıyor. Pek çok arkadanışma organı izlemini uyandırmaktadır. maddesine göre; "Bu kanunda aksine hüküm bulunmadıkça iş şımız oturmuş ansiklopediler için birşeyler yaBugün YÖK, üniversiteler arasında koordikazalarıyla meslek hastalıkları. hastahk, analık \e ölüm sigorzıyorlar. Biraz da mali durumlarını düzeltmek nasyonu sağlayan bir kurul olmaktan çıkıp, bir taları hakları, hakkı doğuran olay tarihinden başlayarak beş yıl için. Fakat araştırmalar kişisel. Herkes işte vaYüksek Öğretim Bakanlığı'na dönuşmüştur. içinde istenmezse düşer" denmektedir. kit bulabildiğı kadar bir şeyler yapıyor. ÜniverYüksek öğretim sorunlarına global açıdan baAskerlik borçlanması hakkı ise 2422 sayılı yasanın 6. maddesi sitede akademik hayat eskisine göre çok sönük. karak, uzun vadeli eğitim planlamasıyla uğraşile getirilmiş ve 1 Nisan 1981'de de yurürluğe girmiştir. GörüşüKişiler teker teker birşeyler yapmaya uğraşıyor. ması gerekirken, üniversitelerin günlük işleriyle muze göre de "hakkı doğuran olay" 1 Nisan 1981'de doğmuştur. Kişiler dağıldı. tnsanlar boş durmuyorlar, ama uğraşır hale gelmiştir. Ve ancak 1 Nisan 1986'ya kadar "5 yıl içinde istenmezse düşer." yaptıkları şeylere baktığımız zaman, hani bütün Ancak bu borçlanma, eşinizin sigortalı iken ölmüş olması dubunlar biraraya gelip bu üniversite için ne yarumunda geçerlidir. Sigortalı bir işte çalıştıktan sonra sigortasız pıyorlar dedığiniz zaman, fazla bir şey yapmıduruma gelenlerin ölümlerinde ise borçlanma soz konusu edilyorlar. Eskiden bir üniversite butünlüğü vardı. memiştir. Hep birlikte bir şey yapahm, birşeyler geliştirelim, yeni bir şeyler getirelim arzusu vardı. Bu TEK kalmadı. Sonüklük galiba buradan kaynaklanıyor." SINIRLI SORUMLÛ BOGAZİÇİ "Rektörlerin CumhurbaşkaELEKTRİK DAĞITIM MÜESSESE nı'nca tayini özerkliğe aykırı mıdır? Bu konu aylarca tartışıldı. MÜDÜRLÜĞÜNDEN Oysa bence hiç önemli degildir. 333 ADET DEĞİŞİK TİP AYIRICI Çok tali bir konudur. Rektör tayinle gelebilir. Mesele bu değil. ALINACAKTIR Mesele, üniversitenin kendi kişili" ğini koruyabilmesidir. Ve her üniversite kendi 1 35 Kv. 6302500'lık ceman 333 âdet dahili tip ayırıcı şart"Peki alternatif nedir, ne yapkişiliğini korurken, bunlara yardım edecek bir nameleri esasları dahilinde kapalı zarfla teklif almak suremak gerekir? YÖK'ün kendi esas organ, bunların üzerinde bir danışma kurulutiyle satın alınacaktır. işine dönmesi lazım. Yani, kanun nun bulunmasıdır. Yardımı isteyeceğiniz bir ku2 Bu işe ait şartnameler, Meşrutiyet Cad. Asmahmescit ne derse desin, bir bakanhk olrul... Yoksa size her gün telefonu açıp, "şunu Sok. No: 63 Tepebaşı/İSTANBUL adresindeki Müessese Mümaktan çıkıp, universitelere yarşöyle yap, bunu böyle yap; şunu dürluğumüzun Makina Ikmal ve Satınalma Grup Müdürlüdımcı bir koordinasyon ve şu güne kadar isterim, bunu bu güne kadar; şuğünden 15.000. TL. bedel karşılığında alınabilir. planlama kurulu olmaya dönmenu herkes göndermiş, sen göndermemişsin" diye 3 Bu ihaleye ait geçici teminat bedeli 6.000.000. TL.'dir. si lazım. Bir kez bir bürokrasi kubuyruklarda bulunan bir kurul değil. Tabii bu 4 Teklif mektupiarı en geç 9.10.1985 tarihinde saat 10.00'a ruldu mu, kendine göre bir dinabuyruklar giderek artacaktır. Bürokrasi gittikkadar Muessesemiz Muhaberat Servisine elden verilecek ve mizmi vardır, kendine göre bir yol tutturur giçe artmaktadır. Müdahaleler gittikçe aynntüı bir aynı gün saat 10.30'da alenen açılacaktır. der. O noktaya geliniyor ki, YÖK böyle bir bühal almaktadır " 5 Kurumumuz 2886 sayılı yasaya tabi degildir. site anlayışıyla bağdaşamayacağı inancındayıra. Bunu bir kalıp slogan olarak söylemiyonım. Bizira kuşaklar 1960 öncesinden beri üniversite sorununu tartışır durur. 1960'larda yüksek ogretimin demokratikleşmesi ve daha rasyonel bir işleyişe kavuşması özlemi içinde blanlann büyük çoğunluğu, tek tip üniversite modelinden yana idi. Ozellikle ODTÜ ve Bogaziçi gibi yeni ve değişik yapıdaki örnekler yadırganıyordu. Ben bugün böyle düşunmınorum. Çeşitliliğin >eni geiişme kapıları açabileceğine inanıyorum. Burada sozünü ettiğim çeşitlilik, degişik işleyiş modellerini geliştirebilme olanağına sahip, özerk, demokratik ve kâr amacı gntmeyen üniversiteler arasında çeşitliUkür." Bunu yapmaya geldi... Çı^olcn ünivorsite SURECEK Prof. Abdullah Kuran ile söyleşi YÖK, bakanlığa dönüştü "Üniversite mükemmelligi aramazsa, bilim nasıl ilerler?" ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI "Eşim, 17 yıllık gece bekçisiydi" "Sanki beyinler kısırlaştırıldı..." "Bürokrasisi giderek ağırlaşan bir Yüksek Öğretim Bakanhğı" "Üniversitede akademik hayat eskisine göre çok sönük." "Buyruklar, müdahaleler gittikçe artıyor" "YÖK, koordinasyon ve planlama kurulu olmalıdır" I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle