15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLER Işkenceci başı devlet olunca Time dergisi, 16 Ağustos 1976 tarihli sayısında işkenceyi kapak konusu yapü. Kınnızının egemen olduğu kapakta, kocaman harflerle "Devlet politikası olarak işkeace" yazüıydı. A. Manton'un deseninde, kollan arkadan bağlanan çıplak bir insan, çengelde asıh duruyordu. Tavandaki kara çengel ve bağlı olduğu kahn zincir dışında hiçbir şey belirgin değildi. Kapağı çevirince ana başlığa eklenen bir tümce ile karşılaşüıyor: "Kötülük Şebekesi". Kapaktaki sözciıklerle birleştiğinde anlatılmak istenen türn açıklığı ile beüriyor: "Devlet Politikası Olarak tşkence: Kötülük Şebekesi". Konu, dergide dünyanın bir ucundan öteki ueuna, türa ayrıntılan ile inceleniyordu: Aktarıyonız: "Hemen hemen tüm uluslar, tnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ndeki, "hiç kimseye insanlık dışı ve aşagdabcı bir işlem ve ceza uygtılanamaz." ilkesini onayladılar. Ancak BM'nin birçok antlaşmalarmda olduğu gibi, insan haklanmn çiğnenmesi konusunda da yaygın ve acımasız uygulamalar bilinmezlikten geliniyor. 20. yüzyıhn ikinci yansının çirkin gerçeklerinden biri olan işkence, tarihte, hiçbir zaman diiimi içinde bu denli yaygın olarak uygulanmadı. tnsan hakları konusunda dünyanın en saygın kuruluşlanndan bıri olan, Ulusalararası Aförgütü'nünsaptamalannagöre, son lOyılda 60 kadar iilkede işkence resmi olarak uygulanıyor. Geçen yıl (1975) işkencenin bir devlet politikası olarak uygulandığı ülke sayısı 40 kadardı. İşkence, Şili, Uganda, tspanya, tran, Arjantın, Uruguay ve Paraguay'dan Brezilya, tspanya, tran ve SSCB'ye kadar birçok iilkede İcarşıt düşüncelerin önlenmesi için birpolitik araç haline geldi. 1 EKİM 1985 2 İnsan Hakları Dosyası ERBİL TUŞALP BrannSchweig 'in geçen ocak aymda yaptığı bir incelemeye göre SA VAK'ın 20 bin üyesi ve 180 bin haber alma elemanı var. Şah 'm ulusal haberalma ve güvenlik örgütü Sazemane Atalat ve Araiyate Keşfar (SAVAK) güçlü bir kuruluş. Ülkenin işkence repertuannda salt elektrik şoku yok. Makata şişe sokma, testîslere ağırlık basma, kurbana kendi çığlıklarmı dinletme gibi özgün yöntemler de uygulanıyor. tran 'da bulunan Time Muhabiri Cristopher Ogden geçen hafta Şah ile konuştu. Rıza Pehlevi sözlerine "bizim işkenceye gereksinimimiz yok" diye başladı: "Gelişmiş ülkelerle uygulanan psikolojik yöntemlerin aynısım kullanıyonız. Hükumlüleri, itiraf eden arkadaşlannın öniine getiriyonız. O zaman, onlar da konuşuyorlar." Şah, ulkesindeki siyasi hükümlülerin sayısına ilişkın savlan reddederek, sayının 3 bin 500'ü geçmeyeceğini söyledi. Rıza Pehlevi'nin siyasi tutuklulardan hoşlanmadığı, şu sözlerinden anlaşılıyordu: "Bnnlar siyasi tutukhı defildir. Bunlar Marksisrtirler ve teröristtirler. Bu ölkeye sadık olmayan katitterdir." Bugün işkence, hangi acımasızlık ölçülerinde yapılırsa yapılsm, çoksayıda iilkede yaşamın bir parçası haline gelmiş durumda. tşte birkaç örnek: • Paraguay'da Alfredo Stroessner'in dikta rejimi, bu yıl yüzlerce kişiyı kapsayan yenı bir tutuklama kampanyası başlattı (yüzlerce kişi). Bu kampanyaya 1974 yıhndan bu yana üçüncü kez buşvuruluyor. Paraguay cezaevlerindeki koşullara tanık olanlar, gözaltındakilere sürekli işkence yapıldığını söylüyor. Ünlü antropolog Mignel Chase Sadri, 7 ay süre ile işkence gördü. Sadri'ye uygulanan işkenceler arasında, derin suda lutma ve bayıltmcaya dek su içirmek gibi özgün yöntemler bulunuyor. • Bir zamanlar Güney Amerika'nın tsviçre'si olarak adlandınlan Uruguay da 1972'den bu yana her 50 kişiden birinin gözaltına alındığı belirtiliyor. Eski senatör W. Ferraria Altumate bu insanların yansından fazlasının işkenceye uğradığını öne sürüyor. Planton olarak tammlanan bir işkence yönteminde, kurbanlar kollarına asılan agırlıklarla günlerce ayakta durmaya zorlanıyorlar. • Hindistan 'da 13 ay önce ilan edilen sıkıyönetimden sonra işkence savlan yoğunluk kazandı. Geçen haziran ayında Uluslararası İnsan Hakları örgütü'nün New York Şubesi "Hintli gardiyanlan işkence yapmakla suçlayan" bir açıklama yaptı. Bir devlet politikası olarak işkence uygulayan ülkelerin lisıesi böyle uzayıp gidiyor. Güney Kore 'de de sorgulama sırasında meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin çoksayıda belge var. Irak' muhalifleri için eğitim kampları var. Uzun çalışma saatleri, yetersiz beslenme başvurulan bir işkence yöntemi olarak kabul ediliyor. SSCB'de karşıt görüşlü insanlarya deli ilan ediliyor ya da örneğin Moskova'daki ünlü Serbasy Enstitüsü gibi okul hastanelerine kapatuıyor. Şimdi Paris'te yaşamını sürdüren sibernetik uzmanı Leonid Piyushch (uyuşuk şizofreni ve reform yapma kuruntuları) tanısı ile Dneppropetrovsk Hastanesi'nde tam 30 ay tutuldu. Piyushch 'a tedavisi sırasında yüksek dozda insülin ve kükürt bileşikleri verildiği söyleniyor. Bu maddeler insana acı ve huzursuzluk veriyor. Masıl haklı çıkarıyorlar? Bu konuda çok şeyler söylendi. En yaygını "teröristler gibi ülkenin güvenligine karşı tebdit oluşturan unsurlar için işkence uygulandığı". Bir Arjantinli bürokratın bu konudaki yaklaşımı ilginç: "Kimse ışkenceci olarak adlandınlmak istemez. Aynca kendislne (Lütfen ne biliyorsanız anlatm) denildifcinde gerçekleri konuşmaz. Istenilen bilgileri vennez. Işte tura bunlardan dolayı komünist ülkelerden destek alan terörist gruplara karşı işkence uygnluyornz." Bu sav, işkenceyi tehliketi, ancak gerekli bir yöntem olarak haklı çtkanyor. Kesin olan, işkencenin tüm muhalefetin tam olarak susturulması amacının, öncelikli olduğu. Ayrıca, gerçek anlamda terörist olan kişilere işkence olağan sayılıyor. İşkence örgütlerinin kendi kendilerine buldukları sözümona haklı gerekçeler bunlar. lranlı ozan Reza Baraheni, 1973 yılında hiçbir gerekçe gösterilmeden tutuklandı ve Momite Hapishanesi'nde 102 gün kaldı. Ozan, Azudi adındaki bir işkenceci için yazdığı dizelerde, onu Cengiz Han'a benzetiyor: "Azudi, tam Cengiz Han'a benzer / Yürüdügn zaman / Sogumamış insan olüleri uzerinde yürür / Dişlerini de temizlemez Han / Çizmelerini de çıkannaz / Yirmi ozanı daha suslurdu bu gün Azudi Han / Cengiz Han." New York'tayaşamını sürdüren ozan Baraheni, Azudi'nin "doktor" diye çağnlmaktan hoşlandığını söylüyor. Tıpkı Brezilya'da işkenceyapan katiller gibi, tıpkı Yunanistan'daki işkenceciler gibi. Bu unvanlar işkenceciye kurbanları karşısında bir saygınlık, bir ü tünlük kazandınyor. Bu gün bir devlet politikası olarak işkence uygulanan ülkelerde, işkenceciler kurbanlanndan saygı görmek istiyorlar. İşkence, kurumlaştığı her ülkede bir alt kültür olarak varlığını sürdürüyor. örneğin, Brezilya siyasi polisi, işkence seanslarını "ruhcagırma" olarak adlandınyor. Şili'deki işkence merkezi Villa Grimaldi'ye DINA sorguculan "Gülme Merkezi" diyorlar. tran'da işkence merkezlerinm adı "Tamsbiyat odagı" ya da "iasanlan vnrnttüğümüz oda". SA VAK'ın işkencesinden geçen insanlar, işkence sonrası kan dolaşımlarının sağlanması amacı ile bu odalarda yürütülüyor. ve bir kapısı vardı. Birkaç hava deliğinden başka penceresi yoktu. Işık, yatak, hıvalet hiçbir şey yoktn. Tam sekiz gün boyunca yiyecek ve su da vermediler." diye anlattı. tşkencenın amacı hemen hemen her yerde aynı. Yıkıcuar, teröristler ve muhalif gruplar hakkında bilgi toplamak ve bunlann yandaşlannın gözünü korkutmak en belirgin amaç. Bu vahşet gösterilerinin halkı susturmak için oldukça etkili olduğu da gözleniyor. Antıkomünistlerin iddialanna göre, komünıst ülkelerde de işkence var. Onlara göre, ülke tümüyle bir işkence odası. Parti, gizli polis gücüyle korunuyor ve böylece muhaiefet olanaksız küınıyor. Bunun sonucunda dafiziksel anlamda işkenceye gerek duyulmuyor. Çin, Küba, Kuzey Kore ve öteki komünist ülkelerde rejimin Uluslararası Af örgütü'nden Andre Blare işkencecileri "gözn dönmüş megolomanlar" olarak tanımlıyor. Şili'deki bazı hükümlülerin işkencecilerin kendilerini "haydi iş zamanı" diyerek, sorgu odalarına çağırdıklarını söylüyorlar. Irza geçmenin bir işkence tekniği olarak sürmesi, işkencecilerin sadist yapılarının yanında, seksüel birpsikoz içinde bulunduklannı da gösteriyor. Reza Baraheni, tran 'da 13 yaşındaki hukumlü bir kız çocuğun bir işkenceciyi ailesine, "işle benim ırama geçen adam" diye tanıttığma tanık olduğunu söylüyor." * Time'ın yazısı burada bitiyor. Başka söze gerek var mı? Time Dergisi, 1976 yılında işkenceyi kapak konusu yaptı. Dergi, dünyanın dört bir yanından örneklerle, kanıtlarla işkence olaylarını aktarıyor ve işkencenin "bir devlet politikası olarak uygulandığına" dikkati çekiyordu. Güvenilir Kilise kaynaklarına göre, Allende'nin devrilişinden sonraki üçyıl içinde yaklaşık 1000 kadar Şilili DINA tarafından işkence ile öldüruldu. DINA, Şili siyasi polisi. 18 ay Onceki tutuklamalar sırasında ise 2 bin kişi içeri altndı ve bunlardan 370'i bir daha görülmedi. Şilı 'de işkence hâlâ sürdürülüyor. tlginç işkence merkezleri var. örneğin, eski bir diskotek olan Villa Grimal'de sorgulamalan tamamlanan kurbanlar Santiago'daki Tres Almas toplama kampınagönderiliyor. Mayıs aymda Tres Almas'a alınan 85 kadmdan 72'sine işkence yapıldığı saptandı. DINA işkence yaparken yan tutmuyor. örneğin solculara uygulanan işkence yöntemlerini, eski parlamenterler ve Allende yanlısı ordu mensuplan da yaşıyorlar. Ordudan istifa ederek ayrılmak isteyen leğmen Carlos Perez Tobar öyküsünü şöyle anlatıyor: "Elektrik şoku ile işkence gördüm. Sadece birimizin ayakta durabilecegi bir yeraltı hucresinde iki kişi yaşamaya zorlandık. Sürekli dövüldüm. Sahte infaz mangalan önünde kurşuna dizildim. Sürekli olarak akrabalanmın, eşimin ve çocuğumon aynı uygulamadan gectigini söylüjorlardı." Rıza Pehlevi 'mn bir askeri darbe ile ıktidar olmasından sonra Cenevre'de toplanan Uluslararası Hukukçular Komisyonu, işkencenin bir insanlık suçu olduğunu açıklamak zorunda kaldı. tran 'da SA VAK tarafından işkence yapdan 25100 bin arasında siyasi hükümlü bulunduğu bildiriliyor. Fransı? avukatı Jean Michel İŞKENCE tşkencecide yöntem çok. ın başkenti Bağdat yakınlarındaki KasrıAI Hihaye cezaevinde işkence uygulamaları çok yoğun. Afrika'da da işkence çok yaygın. Burada işkence yapıldığını anlatacak pek az insan yaşamını sürdürebilme şansını elde etmiş durumda. Gine, Uganda, Orta Afrika Cumhuriyeti'nda işkence günlük olaylar arasında sayılıyor. 8yıl önce bağımsızlığını kazanan Gine'de tutukluların gözleri Macias adı verilen işkenceciler tarafından oyuluyor. Boğaztna dek çamur ya da suyla sokmak, dar hendeklerde ayakta durmaya zorlamak özgün yöntemler arasında. Işkenceci Sekou Toure'nin kurbanlanndan 46 yaşındaki Savmak Abou, kapatıldığı hücrenin yüksekliğinin 4 feet (132 cm.), eninin 2 feet (66 cm.) olduğunu söylüyor. Abou, hücresindeki yaşamını, "Teneke tavanı SCRECEK Güvenilir ve aranır olmak için 75 meslek dalının tecrübeji elemanlan her an sizler için çalışıyorlar AbdülhamitHn îşkenceleri Mabeyinci Fahri Beyln anıları Zatı Şahane sinirleniyordu 'Efendirn işte ip, işte bıçak, işte kurşun, işte deniz,' dedim. Padişah gah sertleşiyor, gah 'Her ne ki yaparsanız yapınız, yumuşuyor, bir yandan da iş bu kalıp hazırdır. Cımbızla etkenceli sorgu sürüyor. lerimi koparınız gene dogruluktan aynlmam.' "... Bu işkence ve sorgu aç ve Zatı Şahane gene kızdı: uykusuz dört gün, dört gece sür'Alın bunu Pehlivan Mustadü. Nedense merhamete geldi. fa'nın yanına götüriın. DurumuZatı Şahane, 'Bu ne isterse nu bilsin." verilsin' diye ernir buyurdu. BeOrdan alıp beni bilinen cameni tüfekçibaşı Tahir Aga'ya teskanlı odaya götürdiler. Pehlivan lim ederek Çadır Köşküne Mustafa ile bazı emir kulları orgönderdiler. Oraya vardığmda da idi. Zatı Şahane, 'Söyle Musgünlerdir gördüğüm işkencelertafa şunun yüzüne karşı...' den perişandım. Baygındım. SaPehlivan Mustafa kem küm baha kadar bir şey yiyip içmeden uyudum. Ben Çadır Köşkü'nde böyle baygın yatarken Pehlivan Mustafa'yı (Yıldız davasında Fahri Bey'in suç ortağı sayılan) sobaya sokmuşlar. O da dayanamamış, padişab Abdülaziz için, 'Ben kestim. Fahri Bey tuttu' deraiş. Demiş dememiş mi belli değil ama, kızgın sobaya tutarlarmış. Mustafa da böyle der imiş. Birkaç gün sonra sabah oldu. Tüfekçilerden Kfiçiik Tahir Aga gelerek beni harem dairesine goturdü. Zatı Şahane kapının önünde camlı yerde oturuyordu. Huzurda bana öğüt yollu sözler söyledi. 'Sana bir şey yapmam, seni çolugunla, çocuğunla İzmir'e gönderirim. Bir süre orada kalırsın. Sonra araya ricacılar girer. Ben de seni bağışlanm. Yine İstanbul'a dönersin.' Önce yemin ettim. *Bu işin aslı yoktur, merhum efendimiz (Abdülaziz) kendi kendisini telef etti. Her kim öldürüldü derse yalan söyler. İ>ice araştırın. Adalet yerini bulsun. Kimsenin giinahına girmeyin. Zira yapılan işler yakışmaz. Adalet dışındaki her şey yalandır' dedim. Zatı Şahane yeniden sinirlendi: 'Anlaşıldı, sen lakırdı anlamayacaksın' dedi. 'Sanma ki seni yaptıgım anayasa gereğince >argılayacağım. Amcamın çagında olduğu gibi divanı harb kurup seni kurşuna dizdirecegira. Bu olay onun döneminde geçtiği için böyle yapacagım.' lenmeye başladım. Zatı Şahane güler idi, 'Şunun sözüne bakıp inanacağım geliyor' dedi. 'Mustafa gibi bir herifin iftirasını hiçbir zaman kabul etmem. Dört buçuk günlük ömür için kimseye minnet eylemem.' 'Onlarm hepsine soruldu. Sen neyinle övünüyorsun?' 'Sadakatımla." 'Orası doğrudur.' Bundan sonra beni Malta Köşkü'ne yakın bir odaya götürdüler. Korumakla görevli kimseler aldıkları emre uyarak geceleri bana uyku uyTitmuyorlardı. Bir İstanbul'a geldikten sonra H> nü Paşa azledildi, Galip Paşa v. li oldu.' f Ordan beni camlı odaya götürdüler. Savcı Latif Bey'le ötekiler vardı. Beni sorgulamaya başladüar. 'Niye Pangaltı'nda oturdugumu' sordular. 'Ev benimdir, orda oturuyorum. Beşiktas'taki evimi kiraya verdim.' 'Sen karakoldaki Izzet Beyie okulda berabermişsin? Küçükten beri arkadaşın imiş?' 'Hayır ne okulda okudum, ne de büdiğim kişidir.' O gün sorgu sabaha kadar sürdü. Paskalyanın birinci günü beni harem dairesinde padişahın huzuruna çıkardılar. Efendimizin kanlı elbisesi getirilmişti. Doktor Mavrayoni giysileri muayene ediyordu. Zatı Şahane, 'Gördün mü bak!' dedi. 'Evet gördüm, kanlı değildir demedim ya.' Binek taşı üstüne çıkarak bağırdı. 'Daha söylemeyecek misin?' Kızlar Ağası Ba> ram Ağa yanıma gelip padişahın önünde vurmaya başladı. Ötekiler de durmadan yumrukluyorlardı. Bahçede arkamı padişaha döndürüp, duvara dayıyarak beni taşlıyorlardı. Musahiplerden Hayrettin elinde bir pala yanıma yanaştı, 'Merhumun palası bu ffluî' diye sordu. 'Buna benzer idi ama bu değil.' Ordakilerden biri atıldı. 'Zatı Şahane seni bu pala ile vuracak.' 'Bu yolda her ödüle tesekk, ederim.' Içerden can alıcı sesler geliyordu. Sonradan işkence gören Cezayirli Mustafa'nın bağırdığını öğrendim. Beni yeniden eski odaya götürdüler. Gene uykusuz ve aç kodular." Uçak yolcusu rahatına düşkün, mükemmel servise alışkın, gıdeceğı yere zamanında ulaşmak isteyen, çok tıtiz bir kışidır Bu kişi, kendısıne verilen onem ve gosterılen ılgı kadar, uçtuğu uçağın da, zamanında ve buyuk bir tıtizlıkle, bakımının da yapıldığına dıkkat eder. Lufthansa. 75 değışık meslek dalında kaptanından hostesıne, elektronık, elektrik ve mekanık teknısyenlerden temizleyici, kargocu ve yakıt personeline, hava trafik uzmanından itfaiye, güvenlik görevlılerı ve ahçıbaşıya kadar tum personelını bu titız yolcunun hizmetine vermiştir. Titiz bir yolcu iseniz, mutlaka Lufthansa ile uçacaksınız demektir. Beni Çadır Köşkü'ne gönderdiler. Oraya vardığımda, günlerdir gördüğüm işkencelerden perişandım, baygındım. Sabaha kadar bir şey yiyip içmeden uyudum. Ben öyle baygın yatarken, Pehlivan Mustafa'yı sobaya sokmuşlar. O da dayanamamış, Padişah Abdülaziz için, "Ben kestim, Fahri Bey de tuttu" demiş. Zatı Şahane sinirlendi, "Anlaşıldı, sen lakırdı anlamayacaksın" dedi, "Sanma ki seni yaptıgım anayasa gereğince yargılayacağım. Amcamın çağında olduğu gibi Divanı Harb kurup seni kurşuna dizdireceğim." Ankara Ataturk Blv 143.Bakanlıklar Tel 138855tstanbul Cumhurıyet Cad 179.Elmadağ.Tel 1465130 Izmir. Kızday Cad.1/ATel 218736Dıyarbakır Inonu Cad 4 5 B Tel 12077 Alman Havayolları Lufthansa etmeye başladı, 'Evet efendim, hah parçası üstünde yatıyordum. mesda efendim, bu kollarından Bir yandan uykusuzluk, bir yantuttu, mesela efendim ben de dan sancılar kıvranıp duruyorkestim efendim.' dum. Gece beni yeniden harem dairesine götürdüler. Zatı ŞahaZatı Şahane, 'tşte gördün ne gene öğütler vermeye başladı. mü?' dedi. Mustafa'yı göstererek, 'Bunu yatağına götüriin, el'Merhum amcam seni Bursa'bisesine ve yiyeceğine iyi ya gönderdiğinde Hüseyin Avni bakılsın. tşte kurtuldu, rahat Paşa orada vali idi, seni orda mı etsin.' kandırdı?' Mustafa'yı götürdüler. Ben 'Efendimize bunu dahi yanlıs Çadır Kuşkünde kaldım. Sorguhaber vermişler. Hastahğımdan ma devam edildi. Mustafa "taötüru sulara gitmiştim. O zaman vuk keser gibi yaptık' deyince Hüseyin Avni Paşa Bursa valisi sinirlendım. Kendi kendime söydeğildi, Hüsnu Paşa vali idi. Ben StlRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle