12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 KÜLTÜR YAŞAM 5 EYLUL 1984 TELEVIZYON 19.29 19.30 19.55 20.30 21.00 21.10 21.20 22.00 Açılış ve Program Sivas Türküleri Meraklı Komşular Haberler Hava Durumu Uykudan Once Bayrama Girerken İnsanhk tçin "Nereden çıktt bu velet?" ATİLLA DORSAY Mevsim başında, gosterilmesi olası önemli filmleri duyurmak, iyi haberlerle, çekici fılm isim ve resimleriyle karşınıza çıkmak istiyoruz. Ama her gün yeni bir örneğini görduğümüz/duyduğumuz olumsuz gelişmeler, yozlaşmalar, sözgelimi yeniden bazı amaçlara alet edilmek istenen şenlikler, kapanan sinemalar, salon bulunamadığı icin gösterime çıkamayan değerli filmler, video şirketlerinin berbat kopyaJarla katlettiği önemli sinema yapıtları gibi durumlar karşısında iyimser kalmaya olanak var mı? Her biri ayn ayn değinilmesi gereken olumsuz şeyler bunlar... Dizinin "Güzellik Uğruna"adlı bölümüyayınlanıyor. Ganzo'nun çocukluk arkadaşı Ellen Michaels zayıflayabilmek için diyet haplan almaktadır. Bir gün devam ettiği jimnastik salonunda bayılarak hastaneye kaldırılır. Bu arada hemşire Brancusi kendisini hastanenin beyzbol takımma alması için Riverside'i ikna etmeye çalışmaktadır. 22.45 Haber Program 23.20 Müzik Demeti Programda, sanatçılar sırasıyla şu parçalan seslendiriyorlar: Sheena Easton: For your eyes only; Daryl Hall ve John Dates: You 've lost that lovin' Feeling; Johnny Mathis: Chances are; Jefferson Starship: Jane; Air Supply: The one that you love; Rick Nelson: There's good rockin' tonight; Tom Jones: Delilah; Rex Smith ve Marie Osmand: Even the nights are better. Çiftçili, yalanlamadığı bir demecınde "iki türlü Türk filmi vardır: Devletin yanında olanlar, devletin karşısında olanlar" diye durumu pek güzel özetlemedi mi? Bu görüşe göre, anlaşılan son dönemde ilgi gören tüm filmlerimiz, toplumumuzun çeşitli sorunlarını, acı gerçeklerini ele aldıkları için 'devlete karşı' filmlerdir. O zaman bunlann devlet TV'sinde gösterilmemesi de, kendi mantık çerçevesi içinde anlaşılabilir. Devlet, şu anda Türk TV'sinden geri kalmış yörelerimizde, kırsal kesimlerimizde geçen, gerçekçi türden filmlerin yayınlanmasını anlaşılan arzu etmiyor. Pek iyi... 23.50 Haberler 00.00 Kapanış IZLEYICI GOZUYLE Bu köşede radyonun "stereo" yaytnına geçememesinden yakınan müzikseverlerin sayılanmn hayli arttığını görüyorum. Cüney'de oturanlar bu yönden şanslı sayılabilir. Orneğin şu anda Silifke'yi ele alalım. Gunün hangi saatinde açarsanız FM'de altıdan fazla istasyon bulursunuz. tngilizce, Rumca, KKTC'den Türkçe, Fransızca yaymlar. Bu yayınların yüzde kırka yakın bölümü de müzik. Klasik ve pop müziğin en iyi örneklerini her zaman dinlemek şansına sahipsiniz. Ne yazık ki, bu yayınlardan yalnız TRT3'ünki "mono". öteki istasyonların yanında boğuk ve yetersiz kalıyor TRT3. Aynı durum TV'miz için de geçerli. Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti, Arap TV'leri, Rum TV'leri bizdekinden çok daha net izlenebiliyor. Gerçek şu ki yayıncılıkta yehmizde sayıyoruz. Ama unutmayahm: "Yerinde sayan geri gidiyor demektir". Bu nedenledir ki biz de TRT TV'sinin yayınlanm artık pek izlemiyoruz. HAKAN KARADUMAN / Sili/ke Yerinde sayan geri gider RADYO TRT I 05.00 Açüış, program ve kısa haberler 05.05 Ezgi Kervanı. 05.30 Solistlerden birer şarkı. 06.00 Köye haberler. 06.10 Botgesel yayın. 06.30 Günaydın. 07.30 Haberler. 07.40 Günun içinden. 10.00 Arkası yann. 10.20 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Hafif müzik. 11.20 Turküler ve oyun havalan. 11.45 Şarkılar. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 ögle üzeri. 12.55 Reklamlar ve radyo programlan. 13.00 Haberler. 13.15 Hafif müzik. 13.30 Bolgesel yayın ve reklamlar. 14.45 Hafif müzik. 15.00 Kısa haberler. 15.05 öğleden sonra, 16.00 Kısa haberler. 16.05 Türküler 16.20 Şarkılar. 16.40 Hafif müzik. 17.00 Kısa haberler. 17.05 Köyümüz köylümüz. 17.25 Bölgesel yayın ve reklamlar. 18.00 Çocuk bahçesi. 18.15 Haftanın çocuk şarkısı. 18.20 Ferâhnaz fash. 18.50 Hafif müzik ve reklamlar. 19.00 Haberler. 19.30 Hafif muzik. 20.00 Yurttan sesler. 20.30 Bestekâr ses sanatçılan. 20.50 Hafif muzik. 21.00 Kısa haberler. 21.02 Radyo tiyatrosu. 22.00 Türküler. 22.20 Küçük konser. 22.40 Şarkılar. 23.00 Haberler. 23.15 Geceıun içinden 00.55 Günün haberlennden özetler. 01.00 Program ve kapanış. 01.05 05.00 Gece yayını. Türkçe sozlu hafif müzik. 11.45 Türküler. 12.00 Şarkılar. 12.20 Viyolonsel sololan. 12.45 Türküler. 13.00 Haberler. 13.15 Saz eserleri. 13.30 Türkuler. 13.45 Şarkılar. 14.00 Bir albüm. 14.30 Yabancı dil öğrenelım. 15.30 Oda müziği. 16.00 Şarkılar. 16.20 Arkası yann. 16.40 Türküler. 17.00 Fasıl. 17.30 Çeşitli sololar. 18.00 Erzurum Radyosu Türk Halk Müzigi Topluluğu. 18 J 0 2000 yılına doğnı bilim ve teknolojı. 18.50 Çocuklar şarkı söylüyor. 19.00 Haberler 19.30 THM toplu programı. 20.00 Şarkılar. 20.15 Hafif müzik. 20.30 Yabancı dil öğrenetim. 21.30 Şarkılar. 21.45 Konser saati. 22.15 Bağlama takımı. 22.30 Bir roman / Bir yazardan hikâyeler. 22.45 Hafif müzik. 23.00 Haberler. 23.15 Beraber ve solo şarkılar. 23.40 Hafif müzik. 23.55 Çarsamba konseri. 00.55 Program ve kapanış. Işte Cumhuriyet'te geçmiş günlerden bir başlık: "Eyliil boyuoca TV'de bir yerti, 14 yabancı film gösterilecek"... Tam bu ondorde bir oranını hazmetmeye çalışıyorsunuz, bu kez filmin ismi: "Nereden Çıktı Bu VeFESTtVALİN ÖNEMLİOLAYI Bu yılkiSahburg Festivali'nin en önemli olayı, çağdaş ttalyan besteci Luciano Berio'nun son operası let".. Osman Seden'in yönetti"Un Re in Ascolto"nun sahnelenmesiydi. ği, sevimli Alasya/Akpınar ikilisinin oynadığı bir gi'ldüru. Evet, işte tüm bir ay boyunca Türk sineması, Türk devletinin televizyonunda böyle temsil edilecek: "Nereden Çıktı Bu Velet'Me... Hangi Türk sineması bu? Son yıllarda tum dünyanın ilgisini çeken, dünya üzerindeki hemen tüm şenliklerde ilgiyle izlenen, sayısız ödül kazanan, Pala şimşekleri Ü2enne çekerek il mazdım belki ama, sonuç hiç de 2^enginler kulübü, tiyatro ve ris'ten New York'a, Londra'dan FİLİZ ALİ gi sağlamaya çalışıyor. olumsuz değil, hatta çarpıcı ve konserlere, hele resitallere o den Kahire'ye, Toronto'dan Kazabtngiliz Operası'nın bu bir nuGelenekçiler, CheVeau'ya epey şaşırtıcı olduğu kadar da sıcak. li meraklı değil. Daha önce sö lanka'ya birçok kentte ticari simaralı adamı ile Kurt Herbert bozulmuşlar belki, ama bana sozünü ettiğimiz "operada kriz", nemalarda seyirci karşısına çıAdlcr'in yüzyılımızda opera sararsanız, Wotan'ın barbar kılıVe Salzburg Festivali bu ortamda hiç de geçerli değil kan Türk sineması... Her yere natırun en parlak dönemini görğında kafasında boynuzlu miğSalzburg Festivali, uluslararası antaşılan. Parlak smokinlerini girmiş, en uzak köşelere dek müş, opera sanatçılanmn, savaş feriyle sahneye çakılıp kaldığını zenginler kulübünün "technko giymiş erkeklerin, paha biçilmez uzanmıs, ama bir türlü kendi ülsırasında bile yere goğe sığdırıizlemektense, pınltıh smokiniylor" gösterisidir... Opera, festi mücevherlerini takmış, başlann kesinin televizyonunda kendi lamadığı yılları yaşamış kişiler le görmüş geçirmiş bir salon val programında, tiyatro ve or dan asağı pahalı parfümleri bo halkına erişmek fırsatını bulaolarak operanın şimdi içinde bu efendisi olarak, neobarok çevkestra konserleri karşısındaki üs ca etmiş, ' milyonluk "hautelunduğu çıkmaza hayret ve şaşre düzeni içinde statiklikten ann tünlüğünu surdüruyor. Rkcardo couture" giysilerini belli bir mamış Türk sineması... İşte o sinema, koca bir ay boyunca yalkınlıkla baktıklarına tanık olmış, kanlı canlı yaşadığını görChailly'nin yönettiği Piero Fag umursamazlıkla taşıyan kadınladuk. mek, Wagner'i anlamak ve sev gioni'nin sahneye koyduğu Ver rın tümü operada. Bizim gibi nızca "Nereden Çıktı Bu Velet'e Adler, operadan zevk almamek açısından çok daha olum di'nin "Macbet'M, James Lcvi elâlemin gecelik diye giydiği M resmi devlet televizyonunda temsil edilecek, Güler misiniz? nın, operaya tutulmanın çocuklu. ne'm yönettiği, JeanPierre Pon Hint elbisesini şık sanan gari Ağlar mısınız? lukta atılan tohumlarla yeşerebiJngiliz Jonatban Miller'in, nelle'in sahneye koyduğu Mo banlann sayısı ise ikiyi, üçü geçleceğine inanıyor. Opera sanatı Verdi'nin "Rigoletto"sunu zart'ın "Idomeneo"su, Riccar miyor. Gazeteci takımı, kirahk Devletin yanında ve nın doğduğu 17. yüzyıl, gelişti1950'lerin New York'unun Mado Muti'nın yönettiği, Michael olduğu bin metre öteden anlaşı karşısında olan filmler ği 18. ve 19. yüzyıllardaki koşulfia ortamına aktarması, opera Hampe'nin sahneye koyduğu, lan smokinleri, yağmurdan ısların, günümüz toplurau içinde gelenekçilerini mutlaka çileden yine Mozart'm "Cosi fan Tut lanmış pabuçları, aceleci tavırlaBu Türk sinemasının son yılneredeyse tümüyle yok olduğun çıkanruş olmalı. "Rigoletto'te"se, Herbert von Karayan'm nyla hemen göze batıyor bu lüks larda dünya üzerinde ustüste bada, ilk zamanlar soyluların, da'nun, Mafıa'mn yeraltı kumar hem yönettiği hem de sahneye deryasında. Festival yönetimi yi şarı kazanan filmlerinin, son deha sonralan burjuvalann deste hanesinde barmenlik yaptığı, koyduğu Strauss'un "Der Ro ne de gazeteci takımına iyi yerrece dar bir bakış açısıyia ve kiği ve sevgisiyle gelişen bu komple Mantua Dükü'nün ise ABD ormi resmi temsilcilerimizin de rasahne sanatının yüzyılımızda tü dusunda yedek subay olduğu, sencavalier"i, Lorin Maazel'in ler ayırmaya özen gösteriyor. yönettiği, GöU Friedrich'in sah Dökülseler de, çoğunun kalemiporlanyla, bazı hükümet/devlet reyen kitle iletişim araçlanyla ya "La Donna e Mobiie" aryasını nin ucundan akacak bal ya da kesimlerinde nasıl görüldüğunü yılan soysuz, tek yönlu, sıradan da Coca Cola makinesine yasla neye koyduğu Mozart'm "Sihirli zehir, festivalin gelecek yıllardabilmiyor değiliz. Daha birkaç ay hğı amaçlayan müzik furyası narak söylediği bir "Rigolet Flüf'u, Festspielhaus'un büyük ki başarısında önemli bir etken önce yüksek bir burokrat, Sinekarşısında amansız bir öiüm ka to"yu düşümde görsem inan ve kuçuk salonlarının her gece olabilir. tıklım tıklım dolmasını sağlıyor. ma Dairesi Başkanı sayın Cihat lım savaşı verdiği konusunda iki deneyimli yönetici de birleşiyor. Uhıslararası zenginlerin 64 technicolor" gösterisi Ama Türk sinemasında başka film yok mu? Bir kez, zamanında gösterilmiş olanlar var. Bunlann bazılan, bizim sinemamızın ön önemli nimleri, bizim klasiklerimiz.. Bunlann her ülkede olduğu gibi belli aralıklarla yinelenmesi gerekir. Ertugrul'un "Bataklı Damın Kızı Aysel"inden Gelenbevi'nin "Barbaros Hayrettin Paşa"sına, Akad'ın "Kanun Namına"sından Memduh Ün'ün "Üç Arkadaşı''na, Seden'in "Düşman Yollan KestT'sinden Refig'in "Harem'de 4 Kadın"ına, Erksan'ın "Susuz Yaz"mdan Âtıf Yılmaz'ın "Erkek Ali"sine, bu fılmlerin yeniden gösterilmesi zaten gerekiyor. Ayrıca sinemamızda her türden henüz gösterilmemiş önemli filmler var. TRT, sözgelimi. Atıf Yılmaz'ın çesitle nedenIerden gösterime çıkmamış olan "Mevlâna" filmini satın alıp gösteremez mi? Hele Metin Erksan'ın sinemamızda fantastik türde bir (ve de tek) başyapıt olan "Sensiz Yaşıyamam" gibi bir filmi hâlâ gostermemiş olması utanç verici bir olay değil mi? Ya sinemamızın son yıllarda başarı kazanan birçok fîlminin, "Kanal"dan "Yusuf ile Kenan"a, "Bereketli Topraklar Üzerinde"den "Fıratm Cinleri"ne, "Hazal"dan "Almanya Acı Vaun"a, "Merhaba"dan "Faize HücunT'a gösterihnesi gerekmez mi? Nereye bakıyor bu adamlar? Ama soruna sinema sanatı açısından değil de başka açılardan yaklaştınız mı, elbet böyle olur. Bu filmlerin kimi Türkiye'nin gerçeklerine değinmektedir. Kimisinin yönetmeni, oyuncusu veya senaryo yazarı, ya vakti zamanında bugün yumaşlıktan çıkanlmış olan falancayla birlikte çalışmış ya da yönetimce hoş karşılanmayan bildirilere imza atmıştır. Bir diğerinin filmi TRT'ce cayır cayır yakıldığmdan, o da TRT aleyhine atıp tutmuştur. Böylece Nasrettin Hoca gibi, ona değmiş, buna değmemiş hesabına girdiğinizde, bakarsınız ki koskoca devlet TV'sinde koskoca bir Türk sinemasından "Nereden Çıktı Bu Velef'ten başka gösterecek film bulamamışsımz. Ve siz, koskoca bir Türk sinemasını bununla temsil etmeye kalkarsamz, ondan sonra sizin sinemayla işbirliği yapılacak, ortak işlere girişilecek, Yeşilçam'a yardım edilecek gibi laflarınıza kimsecikler inanmaz. Sevimli Metin Akpınar/Zeki Alasya ikilisinin filmleri, gerçekten de hoş ve çarpıcı isimler taşır. Bunlardan birinin adı da şöyledir: "Nereye Bakıyor Bu Adamlar?"... Gelin biz de soralım sahiden: Nereye bakıyor bu adamlar? Çağdaş operanın sonmları Köyde çıkıp birahane müziğiyle özdeşleşen, sonra da kentte birdenbire smıf değiştirip, cebi para gören kitlelerin ve onlann çocuklannın operayı yaşatmayt amaç edinmelerini beklemenin ne denli yersiz olduğu seminerde tartışılan en önemli konulardan biriydi hiç kuşkusuz. Bayreuth ve Salzburg gibi opera sanatının yoğunlaştığı festivallere okyanusaşın dinleyici geldiği ve bu festivallerin biletlerinin bir yıl öncesinden tükendiği bir ortamda, opera ile yakından ilgili kişilerin bu denli karamsar olmaları bize ganp gelmedi değil. tnsanın "Biraz da bize buynın" diyeceği geliyor. Hiçbir opera geleneği olmayan Türkiye'de, hatta Mısır'da bile, opera sahneye konuyor olması bir "mucize" galiba. AvrupaJı veya Amerikalının karamsarlığı ile bizim karamsar lığımız arasında çok önemli bir ayrım var. Oralarda, belirli bir eğrinin en üst düzeyine çıkıp, inişe geçen opera geleneğinin yaşatılması ve bu yolda bir de para kazanılması söz konusu. Böyle bir geleneği olmayan, sadece evrensel sanat treninin son vagonuna kan ter içinde atlayan bizler içinse, kitleleri değil, kaymak tabakayı olsun alıştırmak, yetiştirmek sorunu önemli. OSMANLTDAN BUGÜNE / VEÜDEDEOĞLl MKVET TRT III 07.00 Açılış ve program. 07.02 Güne başlarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Türkçe haberler. 09.03 Earl Klugh'un Late Nihgt Guitar Albümü. 09.30 Barok müzik. 10.00 Hafif müzik dunyasından. 11.00 öğleye doğnı. 12.00 Haberler. 12.12 Diskoteğimizden. 13.00 Konser saati. 14.30 Klasik Türk müzigi korosu. 15.00 MUzikli dakikalar. 16.00 Günün konseri. 17.00 Haberler. 17.12 Sizler için. 18.00 Haftamn topluluğu. 19.00 Haberler. 19.12 Bir konser. 20.45 Hafif müzik. 21.00 Yeni tınıYeni müzik. 21.45 Türk halk muzığınden seçmeler. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getırdiklen. 23.00 Çarsamba konseri. 24.00 Gece ve Müzik. 01.00 Prograra ve kapanış. Müdürü şikâyet etmenin sonu sürgün 7 Uçları sigaradan sararmış ince parmakh zayıf, biçimli elini sıkarken, yüreğim göğsümden dışan fırlayacakmış gibi çarpıyordu. Çok kısa süren bu tören benim kutlamamdan sonra bitti. Bu kutlama, kalem müdür ve memurlannın Reis Paşa'yı iik ve son kutlaması oldu. O tarihten sonra bayram kutlamalanna kalem müdür ve memurları adına yalnız başkâtip Recep Bey giderdi. ve öğrencilerin istemleri yerine getirilmemiş. Elli öğrenciden dilekçeye ilk imza atan genç Hıfzı oluyor. Sonunda soruşturma açılıyor. Sonınlar çözülmediği gerekçesiyle ilk on iki öğrencı ikinci şikâyet dilekçesini bu kez Meclis Bîiskanlığı'na gönderdikleri için*Kastamonu ve Konya Liseleri'ne surulüyorlar. Velidedeoğlu'nun seksen yıllık yaşarrunda ilk ve son sürgün olayı böyle gerçekleşiyor. Sürgün öğrenciler Ankara'dan, trenle gidiyorlar Konya'ya. Üçuncü mevki kompartmanda sürgüne giden altı arkadaş. Marşlar soylüyorlar. O yıllar trenler odunla işliyor. Bu yüzden geceyi Eskişehir'de gecırıvorlar te böyle bir ilginç olay yaşayarak Konya'ya geldik. Birinci tnönü Zaferi kazanılmıştı. Ben Konya'yı Ankara gibi coşkulu bir havada bulmadım. Bizim okulun yanında hapishane binası vardı. Duvarlarında ise kurşun izleri. Delibaş isyanı yeni bastınlnuştı. 1920sonbahannda Milli Mücadele'ye karşı bir isyandı bu. Onun izleri hâlâ dunıyordu. Biz Ankara Lisesi'nin en çalışkan öğrencileriydik. Konya'da da bu başanmızı sürdürdük. Öğretmenler bizi hemencecik sevdiler. Kültürlu, ilerici bir Fransızca oğretmenimiz vardı. Konyalılar'ın kel şair dedikleri Hasan Rüştü adındaki edebiyat hocamızdan çok şeyler öğrendik. lılar'a karşı tam bağımsızhk mücadelesi yapıyorsa, Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızda bize ekonomik yardım yapan Sovyetler'e karşı aynen tam bağımsızhk ilkesini uygulamaktaydı. öraeğin, mecliste tanık olduğum bir olay var. Kâzım Karabekir Paşa Doğu Cephesi Komutanı iken Sovyetler'in bir telsiz mesajını yakalarruş, Meclis'e bildirmiş. Telsizden çözülenler Meclis'te okundu. Verilen mesajda dünya milletlerinin emperyalizm karşısında mücadeleleri ve bağımsızlıklarmı savunmalan için çağrı yapılıyor ve Sovyetler'in bağımsızhk mücadelesi veren ülkeleri destekleyecekJeri belirtiliyordu. Ben o gün yine Meclis'te görüşmeleri izliyordum. Bu sözleri milletvekilleri alkışladılar. Sovyetler dostumuz diye elbet. Meclis tutunaklannda da bu belge yer almıştır. Çünkü uçan kuştan medet umuyorduk. Bütün dünya karşımızdaydı. Daha sonra iş değişti. Türkiye'nin komunistleştirilmesi için alttan alttan çalışmalar olunca, bir milletvekili de aralannda bulununca yakalandılar ve İstiklal Mahkemesine verildiler. Atatürk'un gerek Batıya gerek Doğuya olan tutumunda sezgisi çok önemliydi. Bu nedenle Milli Mücadeleden sonra karşılıkh saldırmazlık anlaşması yapıldı Sovyetlerle. TRT II 07.00 Açılış ve program. 07.02 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Türküler ve oyun havalan. 08.00 Sabah için müzik. 09.00 Şarkılar. 09.15 Türk el sanatları. 09.30 Sabah konseri. 10.00 Şarkılar. 10.20 Turküler. 10.40 Kadın ve çe\resi. 11.00 Kadınlar topluluğu. 11.30 BULMACA Ilk ve son sürgün olayı Hıfzı Veldet V elidedeoglu, TBMM'nin ilk açıldığı günden, Opera filmleri ve opera rejisörleri Batıda operaya taze kan, film kanalıyla verilmekte son birkaç yıldır. Sinema ve tiyatro yönetmenleri büyük bir üretkenlikle birbiri ardına opera filmleri çekiyorlar. Şu sıralar Verdi'nin bestelediği, Toscanini'nin yönettiği, ya da Maria Callas'ın oynadığı "La Traviata"dan söz edilmiyor artık. Onun yerine Ze »rellinin "Traviata"sı konuşuluyor... Zeffirelli'nin "Traviata''sı, Rossi'nin "CarmeıT'i, Bergman'ın "Sihirü Flüf'u, Losey'in "Don Giovanni"si derken, besteciler, primadonnalar ve şetler ikinci plana düştüler bile. Bu arada Metropolitan, Covent Garden, La Scala, Viyana ve Paris opera merkezlerinde, Salzburg ve Bayreuth gibi festivallerde de rejisörün adı ilk ağızda duyulmakta. JeanPierre Ponnelle ve Patrice Chereau gibi Fransızlar, Doğu Alman Götz Friedrich, Avusturyalı Otto Schenk, gunün konusu olmayı sürdüruyorlar. Her biri kendine özgu yöntemlerle eski operaları yeni kılıklara sokuyor, bunları yerine göre daha kolay seyredilir kılmak için populerleştiriyor (Zeffirelli'nin melodramatik yaklaşımında olduğu gibi) ya da Chereau'nun "Wagner Ring"inde denediği uzere "avangardizme" varan yenilikçilık atılımıy FİAP BiyenalVne katüacak 20 fotoğmf belirlendi SOLDAN SAĞA 1/ Yağda kızarulan bir tür.pirinçli köfte. 2/ Uzak... GeneUikle kurkten, gösterişli kumaşlardan ya da yun örgüden yapılmış uzun omuz atkısı. 3/ Hor gönllme, alçalma... Bir nota. 4/ Manganezin simgesi...Şarkı, türku... Antalya'nın bir ilçesi. 5/ Kaynatılarak çok koyu ve yapışkan bir macun durumuna getirilen pekmez ya da şekereriyiği... "Kıta" sözcüğünün kısa yazıhşı. 6/ Bazı ağaçlardan sızan k o yu ve şekerli madde... Büyük Sahra'da kumullarla örtülü bölge. 7/ Söz ve davranışta herkesin beğendiği üslup... Aşıboyası. 8/ Ahlakbilim... Kemiklerin toparlak ucu. 9/ Gerru kamaralanru aydınlatmak için güvertelere açılan küçük yuvarlak camlı kaporta. YUKARIDAN AŞAGIYA 1/ Greyfruta verilen bir başka ad. 2/ Doğu Anadolu'da bir göl... Yiğit. 3/ Şube, kol. . Bir ilimizin kısa söylenişi. 4/ Yayla çalınan eski bir Türk çalgısı... Anadolu'da kurulmuş eski bir uygarlık. 5/ "Eregli DemirÇelik Fabrikalan"run kısa adı. 6/ Kötü, çirkin... Güzel sanat... Eski Mısır inanışmda insanoğlunun hayati dayanağı olan üretici guç. 7/ Utanma duygusu... Çin ve Japonya'da yaygın bir çeşit satranç. 8/ Ayak bileginden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası... Kuçük körfez. 9/ Orduda malzeme ve personel taşıma işlerini sağlayan sınıf. SÜRGÜNLER Hıfzı Veldet, Ankara'dan Konya Lisesi'nesürgün edilen (1920) beş arkadaşıyla "sürgün hatırası" fotoğrafı çektirir. Üzerlerindekibantta "Ankara'dan menfk Konya'ya","tnkı tnkıtap Hatırası", 8 Kanunu evvel 1336" yazılan yer alıyor. ver alıvnr. yani 23 Nisan 1920'den başlaya Konya'ya gidişlerinin ilginç bir O yıllarda Babalık diye bir garak, 5 Ekim 1920'ye değin ora noktası, Birinci İnönü Savaşı'n zete çıkardı. Gerçekten coşkulu da çalışıyor. Bu arada okulun ta dan önceki günlere rastlaması. yazılar yazardı. Ankara'da butili bitiyor. iki seçenek arasında Tren yolculuğunu ve o yıllara lunduğum sıralar Hakimiyeti kalıyor. Ya memurluğu sürdüreilişkin olayları şöyle anlatıyor Milliye Gazetesi'ni okurdum. cek, ya da öğrenimine devam Hıfzı Veldet Velidedeoğlu: Bir de Eskişehir'den Yeni Dünedecek. Mecliste durumu iyi. "Konya'ya giderken kom ya adlı gazete gelirdi. Bu, bolşeAylığı 6 liradan yedi buçuk lirapartmana bir adam geldi. Yanı vikliği savunan bir gazete idi. O ya yükselmiş. Öyle fazla bir gimıza oturdu. Sözü Çerkez Et tarihte Sovyetler, Milli Mücadederi yok. Ama liseyi bitirmek zohem'den açtı. Çerkez Ethem o leye yardım ediyordu. Hatta runda. Bir süre düşündükten sıralar daha isyan etmemiş. bazılannın maaşı Rus altınlanyla sonra, istifa dilekçesini yazıyor Adam bizim sürgün olduğumu veriliyor diye kulağımıza gelirdi. ve başkâtip Recep Peker'e götüzu anlayınca başladı Çerkez Et Bunları o zamanki havayı yanrüp veriyor. hem'in kahramanlıklarından söz sıtmak için söylüyorum. Daha etmeye. Arkadaşlar birbirimize sonra bu gazete kapatıldı. GazeYıl 1920. Liseyi bitirmesine iki baktık. Bu işte bir bit yeniği ol tenin sahibi Arif Oruç, fstiklal yıl kalmış. Elli arkadaşı ile birmalıydı. Biz konuşmuyorduk. Mahkemesinde yargılandı. Bunu likte okul müdürünu o dönemin Adama politıkadan anlamadığı sonradan öğrendik. Bunları anMilli Eğitim Bakanı Rıza Nur'a mızı soyledik. O bize '"Siz sur latmaktaki amacım şu: Atatürk şikâyet ediyorlar. Ali Haydar gunsunüz" dedi. Bizsiyasi olma tam bağımsızuk yanlısı bir kişiyadlı mudür okulun disiplinini dığımızı anlatmaya çalıştık. Iş di. Nasıl tngilizler'e ve Yunangevşetmiş. Yemekler bozulmuş Kültür Servisi İki yılda bir yinelenen FtAP Renkli Baskı Biyenali'nin on ikincisi bu yıl İFKonya'yı anlatırken nerelere SAK tarafından Türkiye'de dügeldik. Konya'da hiç unutmadı zenleniyor. Her ülke, kendi içingım bir olay, orada bir resim de yaptığı ön eleme sonucu seçatölyesinin bulunması. O res tiği 20 fotoğrafia biyenale katısamdan ben de ders aldım. O yıl lıyor. Sergisi 23 ekim günü Atalarda Konya gibi bir yerde res türk Kültür Merkezi'nde açılasamın ne işi var diye hep düşün cak olan biyenal, Kültür ve Tumüşümdür. Acaba Milü Müca rizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğdelenin istihbaratında çalışan bir lu himayesinde yapılıyor. görevli miydi? Resim yapmak ve Türkiye'den de ön eleme için resim dersi vermekle geçinilir mi yollanan 86 fotoğraf, İFSAK Yönetim Kurulu'nca incelendi ve bihiç? Garibinıe gitmişti. yenalde şu sanatçılar ülkemizi • • • Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'na temsil edecekler: Metin Cenkgöre, Konya o yıllarda da tutu men, Hüse>in Çağın, Şakir Eccu bir kent. Artık ulusal bağım zacıbaşı (2), Nusret Nurdan Eren sızhk savaşımızın en ateşli gün (2), llyas Göçmen, S. Oral Göleriydi. Hıfzı Veldet hastalanıyor nenç, Sami Güner (2), Hüsnü Konya'da. Üşütüyor ve zatürree Gürsel, Baytekin Kara, Çerkes oluyor. Doktor raporuyla tekrar Karadag. Orhun Kıbçbeyli, MehAnkara'ya dönüyor. O dönemin met Kısmet, A. Halim Kulaksız, Milli Eğitim Bakanı Hamdullah S. Cafer Kulaksız, Ozan Sağdıç, Suphi (Tannöver). Raporu doğ Selim Seval ve İzzet Keribar. rudan bakana veriyor. Ankara Sergi renkli Sultaniyesinde yeniden öğrenci katalog için 96 sa>falık Kültürbir hazırlanacak, ve lik yıllan. Okulun müdurü değiş Turizm Bakanlığı, İstanbul Valimiş. Ceyhun Atuf Kansu'nun ligi, Beledhe Başkanlıgı, Cumbabası Nafi Atuf okula müdur huriyet, Hürriyet. Milliyet, Güolarak atanmış. naydın gazeteleriyle Hürriyet Daha sonralan Kayseri, Sam Gösteri, Milliyet Sanat, Sanat sun, Merzifon, Trabzon ve İşgal Çevresi, Sanat Olayı dergileri, tstanbul'unu görüyor Hıfzı Vel FtAP \e İFSAK birer ödül veredet. cekler. Biyenalde, kısa süre önce yitirdiğimiz Bafaa Gelenbevi StRECEK adına da bir ödül kondu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle